‘’VAR'ın kusursuzluğu hayal‘’
17 yıl Dünya Futbolu’nu yöneten Blatter, teknolojinin futbolun doğallığını bozacağı kaygısıyla elinden geldiğince VAR taleplerini öteledi. Gol çizgisi teknolojisine bile çok zor müsaade etti. Infantino’nun patron olmasıyla VAR sistemi büyük bir hızla futbolumuza girdi. Herhangi bir maçta bir karar veriliyor. Tek bir pozisyon üzerine saatlerce programlar yapılıyor. Açılar defalarca oynatılıyor. Tüm futbol kamuoyu tam karpuz gibi ortadan ikiye bölünüyor, uzlaşılamıyor. Hakemler açısından bakalım... Hakem eğitimlerinde bir pozisyon gösteriliyor. Hakemlerin yüzde ellisi “Penaltı” derken, diğer yüzde ellisi “Değil” diyor. VAR olsanız karışır mıydınız sorusuna; “Karışırdım” diyen de var, “Karışmazdım” diyen de...
Futbolun doğallığını etkiliyor
Hakemliği yönetenler penceresinden bakalım... Bir MHK aynı pozisyona, “Müdahale edilmeli” derken, sonraki gelen MHK “Müdahale edilmemeli” diyor. Anlayacağınız ne kamuoyu bir pozisyonda aynı karar üzerinde birleşebiliyor ne de hakemler ve MHK... Futbol oyununa ait kararlar bu kadar subjektifken, VAR’dan kusursuz maç yönetimi beklemenin de hayal olduğunu maalesef kavrayamıyoruz. Ben en baştan beri VAR’ın futbolun doğallığını etkilediğini düşünenlerdenim. Hatta bu minvalde yazdığım yazılara “Hakem hataları son bulacak, hakem yorumu yapamayacaksın, işsiz kalmaktan korkuyorsun!” diyenlere çok güldüğümü hatırlıyorum.
Lütfen tarafsız düşünün
Geçtiğimiz yıl MHK Başkan Vekili olan Oğuz Sarvan da VAR’ın futbola zarar verdiğini düşündüğünü söylediğinde neredeyse linç edilecekti. Şimdi o sesi Sergen Yalçın yükseltti. “Futbol doğal bir oyun olmaktan çıktı!” diyerek... Aynı fikirdeyim. Bunca emek, bunca para harcadık. Lütfen tarafsız düşünün... Attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değdi mi?
‘’Penaltı kararı doğruydu‘’
Maçın hakem açısından en kritik dakikası, Malatyaspor lehine penaltı verdiği sekizinci dakikaydı. Tisserand’ın ceza sahası içinde Tetteh’in ayağına dikkatsiz temasının karşılığı penaltıydı. Hakem de yanılmadı ve bu kararı verdi. Kesinlikle doğru bir penaltı kararıydı. 58. dakikada Gökhan Gönül gözü topta ve topa doğru hamle yaparken kaza ile rakibi Adem’in ayağına bastı.
Kartlarda tutarsızlık...
Burada Gökhan Gönül'ün sarı kartı olduğu için ikinci sarı karttan atılması gerektiğini düşünen Malatyalı oyuncular itirazda bulundular. Ancak buradaki ayağa basma kazayla gerçekleşen bir basmaydı ve sarı kartı gerektirmezdi. Bu genç hakemi eleştireceğim tek husus kart kararlarındaki tutarsızlıktı. Chabake’in 41’de elle oynamasına ve 74’te Caner'e yaptığı faule sarı kart çıkartmalıydı. Aquah, Ozan ve Tetteh de maçı kartsız tamamlamamalıydı.
‘’Hatasız tamamladı‘’
Atilla Karaoğlan, maç süresince kontrolü elinde bulundurarak sonuca tesir eden bir hata yapmadan 90 dakikayı tamamladı. Bazı sarı kart değerlendirmelerinde hataları olsa da genel yönetimi başarılıydı.
Haftanın en önemli maçlarından birinde düdük çalan Atilla Karaoğlan, maç süresince kontrolü elinde bulundurarak sonuca tesir eden bir hata yapmadan 90 dakikayı tamamladı. Bazı sarı kart değerlendirmelerinde hataları olsa da genel yönetimi başarılıydı. Maçın 25. dakikasında Rachid Ghezzal, ceza sahası içinde topu eliyle oynadı. Bu ihlali Karaoğlan yakalayamadı ancak VAR’ın gözünden kaçmadı. Penaltı kararı doğruydu. 45+2. dakikada Rosier’in faulünde Alanyasporlular, Rosier’e ikinci sarı kartı beklediler. Pozisyonda umut vaat eden atak olmadığı için hakemin sarı kartını göstermemesi doğruydu.
Sarı kart beklediler ama...
82. dakikada Babacar’a gösterilen ikinci sarı kart doğruydu. Babacar’ın 64. dakikada Rıdvan’a faulünde çıkan ilk sarı kart da doğruydu. 89. dakikada Efkan’ın Güven’i formasından çektiği pozisyon hakemin penaltı kararı doğruydu. Çekme eylemi dışarıda başlamış olsa da ceza sahası içerisinde de devam ediyordu.
‘’Doğru yolda gitmiyoruz!‘’
10. haftanın ardından; hakem performanslarıyla ilgili yazdığım değerlendirme yazısında, “Yalancı bahar bitti, bu saatten sonra MHK’nın işi daha da zor!” ifadesini kullanmıştım. “Haklı çıktım” diyerek ukalalık yapmak istemem ama “Görünen köy de kılavuz istemiyordu!” Merkez Hakem Kurulu, ilk haftadan itibaren “sözde gençleştirme” prensibiyle sezona başladı. Gençleştirmeye kimse karşı çıkmaz ama gençleştirmenin de bir planı, programı, metodu olmalı. “Ben bu hakemi bu maça atadım!” demekle gençleştirme olmuyor ki! “O hakem, o maçı yönetmeye hazır mı? Tecrübesi yeterli mi? Maçı hak etti mi? Daha çok hak eden bir başka hakem var mı?” gibi soruların cevabı aranmadan rastgele bir metotla maçlara hakemler atandı.
Hakeme maç bulunmaz; maça hakem bulunur!
Benim tespit edebildiğim kadarıyla tek kriter, hakemin kimliğinde yazan doğum tarihi ve hakemlerin ligde yönettikleri maç sayılarıydı. Yaşı nispeten küçük olan ve ligde en az maç yönetenden başlayarak atamalar yapıldı. 12. haftanın atamalarına da bakınca görüyorum ki bu kez bir inatlaşma başlamış. Plansız atılan gençleştirme adımının üzerine daha da ısrarlı bir büyük adım daha atılmış. Ödül-ceza, başarı-başarısızlık da rafa kalkmış. Bu işler inatlaşma ile yürümez. Hakem atamak bir prensip ve planlama işidir. Hakeme maç bulunmaz. Maça uygun
hakem bulunur. Bu gidişle genç diye tabir ettiğimiz hakemler hatalı atamalar neticesinde hem takımların canını yakacak hem de kariyerlerini sıkıntıya sokacaklar. İnanın hiç doğru bir yolda gitmiyoruz!
‘’Hakemin ilk vukuatı değil!‘’
Her ne sebeple olursa olsun, bu seviye bir maçta yaşanan bu vaka bir skandaldır ve izahı yoktur. Savunulacak hiçbir yanı yoktur. Kendini bilmez bir hakemin yaptığı davranış, Şampiyonlar Ligi markasına büyük bir darbe vurmuştur. Bu saatten sonra karar UEFA yönetimi tarafından verilecektir ve alınacak karar Dünya Futbol tarihine geçecektir. Başakşehir takımının dün koyduğu tavrı çok önemsiyorum. Başakşehir Çeyrek Final-Yarı Final oynasa böylesi bir gurura sahip olamazdı. UEFA hakem kurulu bu hakem ekibini bu maça atarken Şampiyonlar Ligi tarihinde bir ilke imza attı. Maçın hakemi Hategan’a 6 haftada altıncı maçını verdiler. UEFA Hakem Kurulu’nun bu Rumen hakeme hayranlığı nereden kaynaklanıyor diye atama yapıldığında düşünmüştüm. Yaşanan hadiseden sonra 4. hakemi araştırdım. dün akşam yaptığının 4. hakemin ilk vukuatı olmadığını gördüm. Zamanında intihara teşebbüs etmiş. Adı seks skandallarına karışmış, mafya ile anılmış. 20 gün sonra da uluslararası kariyeri bitecek ve FIFA kokardını bırakacakmış.
‘’Kariyerine yakışmadı‘’
Ocak ayında UEFA’nın açıklayacağı hakem kategorilerinde, ELİT olmayı bekleyen Ali Palabıyık, dün akşam tartışmalı bir maç yönetti. Ocak ayında kendi kariyeri açısından çok önemli bu haberi bekleyen Palabıyık’ın belli ki aklı Lyon’dan gelecek haberdeydi. Maçın 53. dakikasında Serdar Aziz’in koluna gelen topa hakem, ‘Devam’ demişti. VAR devreye girdi. Burada Serdar Aziz’in kafasından seken top, koluna geldi. Serdar, topu kafasıyla bilerek oynamıyor. Dolayısıyla penaltı kararı doğruydu. Ancak pozisyona VAR’a giderken itiraz eden Serdar Aziz, belki de en masum haliyle itiraz ediyor. Palabıyık, biraz sonra penaltı verdiğinde sarı kart göstereceğini bildiği Serdar Aziz’e bu itirazdan sarı kart göstererek kariyerine yakışmayacak bir iş yaptı. Daha sonra gösterdiği ikinci sarı elbette doğru. Kaleye giden kafa şutunu elle kesmek, net bir sarı kart.
Hakem maçın önüne geçti!
Maçın sonlarına doğru verilen penaltı ise VAR müdahalesiyle iptal edildi. Altay’ın penaltıyı gerektirecek bir hamlesi yok ama Valencia’nın Rodellaga’ya arkadan yüklenmesi var. Valencia’nın hamlesi penaltı değilse, o halde Rodellaga’nın Altay’ın yüzüne gelen hamlede Rodellaga’yı ikinci sarı karttan atması gerekirdi. Kısaca maçın önüne geçen bir hakem izlemiş olduk.
‘’Standardı yakalayamadı‘’
18. dakikada Diagne’nin yerde kaldığı pozisyonda devam kararı doğruydu. 43. dakikada Feghouli’nin şutunda top Hataylı Burak’ın açık elinden kornere gitti. Hakem pozisyonu değerlendiremedi. Pozisyon ceza sahası dışındaydı. Serbest vuruşla birlikte Burak’a sarı kart çıkmalıydı. 44. dakikada Emre Taşdemir, ceza sahasının yan çizgisi civarında Selim Ilgaz’a faul yaptı. Halk arasında ‘Kambura yattı’ denilen pozisyonun bire bir aynısıydı. Hakem ‘devam’ dedi. Bu pozisyonda ceza sahasının hemen dışındaydı. Penaltı değildi ama kritik noktadan bir serbest vuruş verilmeliydi.
Faul bile tartışmalı
Hataysporlu Gökhan, ikinci sarı karttan kırmızı kart gördü. Pozisyonda faul dahi tartışmalıydı. Faul olsa bile hareketin bir sertliği yok. Umut vaat eden ataktan da söz edilemez. Hataylı oyuncunun ikinci sarı kartı hatalıydı. Kariyerinde ilk kez üç büyüklerden birinin maçında sahaya çıkan Erkan Özdamar, faul ve kart standardından uzak bir maç yönetti.
‘’Penaltı atlandı kırmızı hatalı‘’
Hakem Şimşek, ikili mücadelelerdeki değerlendirmelerinde ve disiplin uygulamalarında hatalar yaptı. Standardı tutturamadı. 49. dakikada Hadergjonaj’ın Mensah’a ceza alanı içinde yaptığı hareket penaltıydı. Kasımpaşalı oyuncunun kırmızı gördüğü pozisyonda ise sarı yeterliydi.
Dün akşamki maçın hakemi Bahattin Şimşek, ikili mücadelelerdeki değerlendirmelerinde ve disiplin uygulamalarında hatalar yaptı, standardı tutturamadı.
21. dakikada Ghezzal, Kasımpaşa ceza sahası içerisinde, topu takım arkadaşına aktarmak isterken top, Kasımpaşalı Brecka’nın koluna temas etti. Kasımpaşalı oyuncunun elleri-kolları doğal konumdaydı. Top, kısa mesafeden oyuncunun koluna gelmişti ve savunma oyuncusunun toptan elini kaçıracak kadar vakti yoktu. Bu pozisyonda hakemin, ‘devam’ demesi doğru karardı.
Acımasız bir hareket değil
49. dakikada Mensah, kale sahası üzerinde yüksekten gelen topa vurmaya hazırlanırken Kasımpaşalı savunma oyuncusu Florent Hadergjonaj’ın koluyla Mensah’a bir hamlesi var. Havada dengesiz yakalanan Mensah’ın arkasından yapılan bu hamleyle dengesinin bozulması çok doğal. Burada Beşiktaş lehine penaltı kararı verilse daha doğru olurdu. 54. dakikada N’Koudou, Hadergjonaj’ın faulüyle yerde kaldı. Hakem, direkt kırmızı kartını çıkarttı. Bu pozisyona kırmızı kart diyebilmemiz için hareketin; acımasız ve yaralayıcı olması gerekir. Kasımpaşalı oyuncunun rakibine böyle bir hareketi yok. En doğru karar sarı kart olmalıydı. Kırmızı kart hatalıydı.