‘’Yıldırım ligin gidişatını etkiledi!‘’
24'te Serdar Aziz'in, Skrtel'in yüzüne koluyla yaptığı müdahalenin karşılığı penaltı ve sarı kart olmalıydı. 56’da Serdar Aziz bu kez Soldado’ya futbolda değil de daha çok güreş branşında görebileceğimiz bir müdahalede bulundu. Pozisyon net bir penaltıydı, Serdar’a sarı kart gerekirdi. Hatta 10’da Feghouli-Neustadter mücadelesinde de penaltı kararı çıksa, kabul görürdü. Çıkmayan kartlara gelirsek: Dün akşam Mehmet Ekici (Dk.13), Şener (Dk.15), Hasan Ali (Dk.33), Feghouli (Dk.37), Belhanda (Dk.44), Soldado’ya (Dk.56) çıkması gereken net sarı kartlar çıkmadı. Serdar’ın iki penaltı pozisyonunda da iki ayrı sarı kart görmesi gerekirdi.
Kırmızıları atladı
Bunun yanında Fernando’nun 46’da Giuliano’ya müdahalesi sınırları zorluyordu, sarı yerine kırmızı çıksa kimse bir şey diyemezdi. 57’de Soldado, Serdar’ın yüzüne dirseğiyle vurdu. Bu hareket de kırmızı kart olmalıydı. 90’da Valbuena’nın, Maicon’a müdahalesi de net kırmızı kart olmalıydı, Yıldırım faul dahi çalmadı. Bülent Yıldırım maç genelinde standardı bir türlü yakalayamazken, özellikle Fenerbahçe takımı aleyhine önemli hatalar yaptı. Maçın ve ligin gidişatını etkileyen isim oldu.
‘’Bülent Yıldırım doğru seçim ama...‘’
Çarşamba günü, derbi hakeminin kim olacağıyla ilgili, “İbre son haftaların başarılı hakemi Bülent Yıldırım’ı gösteriyor. Son 7 derbinin 4’ünü yöneten Aydınus ise ileriki haftalar da düşünülerek ikinci tercih...” demiştim. Sürpriz olmadı ve görev Yıldırım’a verildi. Yıldırım son haftalardaki performansıyla öne çıkıyordu. Geçmiş tecrübe ve kariyerine kimsenin söyleyeceği sözü olamaz. Derbiyi yönetmeyi elbette hak eden ve altından kalkabilecek bir isim. Fakat futbol ortamı herkesin malumu...
Derbilerin %70’i 3 hakemde
Şu anda Bülent Yıldırım’ın geçmiş maçlardaki hatalı kararları tartışma konusu. Özellikle 20 hafta önce Akhisar maçında Alper’i oyundan atması hafızalarda yer tutuyor. Elbette bir hakemi 20 hafta bir takımdan uzak tutup böylesi bir maçla bu yasağı kaldırmak tartışma konusudur ancak yerine başka bir isim de önerebilmek gerekir. Asıl sorun; tartışılıp, konuşulacak husus şudur: İlk kez Haziran 2011’de göreve gelen Namoğlu, yıllardır hakemlikte söz sahibi. Görevden ayrılıp geri döndüğü dönemler de oldu elbet. Haziran 2011’den sonra oynanacak 54.derbi bu! Bu 54 maçta; Çakır 13, Aydınus 12, Yıldırım ise 9 kez görevlendirilmiş. Yani yönetilen derbilerin yüzde 70’i üç hakem tarafından yönetilmiş. Bu sürede yeni bir hakem vitrine çıkmamış.
7 FIFA kokartlıya derbi yok
Aydınus ve Yıldırım’ın, 2012 yılı sonunda başarısız oldukları ve gençlere yol açmak düşüncesiyle FIFA kokartları alınmıştı. Yerine genç isimlere bu kokartlar takıldı ama o kokardı takan gençler bu iki hakemin yarısı bile olamadılar. Hâlâ, “Derbi Yıldırım’ın hakkı, olmazsa Aydınus yönetir” diyoruz. Sözün özü: 7 FIFA hakemimiz var ama derbileri onlardan birine veremiyoruz. Türk hakemliğini birilerinin tüketmesine seyirci kalıyoruz!
‘’Favori Yıldırım plase Aydınus‘’
Bu hafta derbi haftası. En çok tartışılan konu: Derbi hakemi kim olacak? Kim olduğunun hiç önemi yok! Maç önü ve sonu hakkında konuşulanlar hep aynı olacak. “Bizim takımın düşmanı”, “Emek hırsızı” yakıştırmaları yine yapılacak. Hep böyle olmuyormu? Atamayı yapacak kişi Yusuf Namoğlu olduğuna göre, onun penceresinden bakmak lazım. Mete Kalkavan’ı geçtiğimiz hafta Fenerbahçe, Halil Umut Meler’i Galatasaray maçına atayan Namoğlu, iki ismi derbiye düşünmediğini belli etti. Halis Özkahya ve Hüseyin Göçek ise Fenerbahçe’den vetolu. Alper Ulusoy bu maçlar için yeterli görülmüyor. Cüneyt Çakır ise son anda bir değişiklik olmaz ise derbi tarihinde Türkiye’de olmayacak.
3 isim de vetolu!
Türkiye’nin 6 FIFA hakemini saydım, mantıken hiç biri uymadı. Geriye FIFA kokartlı Ali Palabıyık ile 2012 yılı sonunda FIFA kokartları alınan Fırat Aydınus ve Bülent Yıldırım kaldı. Aslında Namoğlu açısından bu üç isim de sakıncalı! Aydınus, 10 gün önce Fenerbahçe-Beşiktaş derbisindeydi ve 2 Fenerbahçeli’yi ihraç etti. Kartlar doğru olsa da Fenerbahçe cephesinin tepkisini aldı.
Palabıyık; Trabzonspor maçında Fenerbahçe’nin puan kayıplarını sorumlusu ilan edildi. Bülent Yıldırım ise 7. haftada Akhisarspor maçında Alper’e gösterdiği kırmızı kartla tepkileri üzerine çekmişti.
Sonunu düşünen...
Bu üç isimden hangisi açıklanırsa açıklansın tepkiler kaçınılmaz olacak. Namoğlu en az tepkiyi çekecek ismi bulmaya çalışıyor. İbre son haftaların başarılı hakemi Bülent Yıldırım’ı gösteriyor. Son 7 derbinin 4’ünü yöneten Aydınus ise ileriki haftalar da düşünülerek ikinci tercih olsa da yine önemli adaylardan. Palabıyık, yapılan değerlendirmelerin son alternatifi. Ya da ütopik bir tavsiyem var! Namoğlu, 11.10.2012’den beri Kadıköy’e uğramayan Halis Özkahya’yı bu maça atasa nasıl olur? Her hakeme bir kulp takılıyor nasılsa... Ne demişler: Sonunu düşünen, kahraman olamaz...
‘’Penaltı kararı hatalıydı‘’
Halil Umut Meler, MHK’nın kendisinden çok şey beklediği bir hakem. Hatta, “Yeni Cüneyt Çakır geliyor” diye onu lanse edenler bile olmuştu. Meler ise her yeni maç hatalı kararlarına bir yenisini ekliyor. Özellikle penaltı kararlarında önemli yanlışlar yapıyor. Çok uzağa gitmeyelim...
İki hafta önce Kayserispor-Kasımpaşa maçında çaldığı ve çalmadığı penaltıları bir daha izleyin. O hataları yapan bir hakem bir hafta sonrasında Galatasaray maçına çıkabiliyorsa, söyleyecek söz kalmıyor zaten.
19. dakikada Selçuk'un şutu, yakın mesafeden Selim’in kapalı olan kolunun dirseğine çarptı. Mesafe çok yakındı ve Selim kolunu ancak bu kadar vücuduna kapatabilirdi. Kolu doğal konumdaydı. Hele ki UEFA’nın bu sezon başında tekrar güncellediği elle oynama kriterlerine göre asla bir penaltı yoktu. 40’ta Mariano’yu cezalı duruma düşüren sarı kartta Meler haklıydı. Mariano’nun koluyla rakibinin yüzüne haksız bir müdahalesi vardı.
‘’Beşiktaş'ın penaltısını atladı‘’
Mustafa Öğretmenoğlu kariyerinde ilk kez ligde üç büyük maçında düdük çaldı. İyi ve yetenekli bir hakem olduğu belli. Namoğlu’nun sezon başında değil de ligin kızıştığı haftaları bekleyip, kendisini sahaya sürmesi ne kadar doğruydu, onu sorgulamak lazım. Bu maçta hakemin hataları da vardı elbette... Her şeye rağmen Öğretmenoğlu; maçtaki genel yönetimiyle, üç büyük maçlarını yönetmeye aday bir hakem olduğunu gösterdi.
Medel’in pozisyonu...
Maçın 16. dakikasında ceza sahasında Atiba’nın sol ayak bileğine, Pogba’nın net bir teması var. Bu temas penaltıyı gerektirecek bir temastı. Öğretmenoğlu, top Atiba’nın sağ ayağında olduğu için muhtemelen o bölgeye yoğunlaşmıştı ve sol ayağına yapılan bu teması göremedi. 26. dakikada ceza sahası yan çizgisi üzerinde Medel- Jailton mücadelesinde Gençlerbirliği oyuncuları penaltı bekledi. Penaltı diyenlere de saygı duyarım ancak ben bu itmenin penaltı için yeterli olmadığını düşünüyorum.
‘’Kadın...‘’
Yıllara meydan okuyan çınar ağacı misali…
Gölgesi yeter insan olabilene…
Ev hanımı, iş kadını, bazen bir kahraman...
Yürekleri kocaman. Ve o yüreğe dünyaları sığdıran…
Bebeği kucağında, Kurtuluş Savaşı’nda cepheye mermi taşıyan…
Şehit tabutuna sarılan, ağıtlar yakan...
Sabırlı, sıcak, şefkatli, koruyucu, bağışlayan…
Göz nuru, hayatın can damarı. İnsanlığın devamı için, olmazsa olmazı!
En büyük dertlerin dertlisi, çilekeşlerin çilekeşi.
Mutlulukların ardındaki kahraman.
En asil alın terinin sahibi, canımın içi, gözümün bebeği…
Gözünden akan bir damla yaşa ömrümü feda edeceğim kişi.
Dünyada açan rengârenk çiçeklerin en şahanesi.
Anam o benim…
İki kız evladım…
Karım benim...
Canımın öteki adı… Başımın tacı…
Nice 8 Martlara… Nice Yıllara… Her zaman yanı başımızda…
‘’3'e inmesi muhtemel‘’
Quaresma, Disiplin Kurulu’na 43 ve 44. madden sevk edilmişti. Buna göre Quaresma’yı en az 8 maç ceza bekliyordu. Fakat Disiplin Kurulu; sevk yapılan maddeleri göz ardı ederek, farklı bir değerlendirme yaptı. “Saldırı” fiilinden yapılan sevki “yok” saydı. Kırmızı kart görmesine neden olan eylem ile kırmızı kart gördükten sonra yaptığı eylemleri tek bir suç olarak değerlendirdi. Bu suçu da “Şiddetli hareket” kapsamına sokarak (talimatta karşılığı 3-6 maç) Quaresma’ya 5 maç ceza verdi. Quaresma’nın tek bir ihlalden cezalandırılması, Tahkim Kurulu’nda cezanın daha da düşmesinin yolunu açtı. Alt sınırdan uzaklaşarak verilen ceza, alt sınıra yaklaşılarak 3 maça kadar inebilir. Hatta “Haksız tahrik indirimi” de uygulanabilir.
Olan Türk futboluna oluyor!
Burada asıl mevzu Disiplin Kurulları’nın tutarsızlığıdır. Bu isim bu gün Quaresma olur, yarın bir başkası. Talimatlara ve hukuka bağlı kalarak değil de birilerini memnun etmek üzere verilen cezalar; futbolu yönetenlere duyulan güveni azaltıyor. Olan Türk futboluna oluyor.
■ Caner’e sırf toplumun gazını almak için önce “suç uydurularak” haksız bir ceza verilip, sonra talimat maddesi değiştirilmedi mi?
■ Fernandao’nun tribünlere yaptığı hareket, sokakta cinayet sebebiyken; “Hakaret” den yapılan sevke rağmen, “Sportmenliğe aykırı” davranıştan 1 maç ceza verilmedi mi?
■ Bu sezon Alper ve Babel’e talimata göre “Ciddi faullü oyun” karşılığı 2 maç, Gomis’e “Şiddetli hareket” karşılığı 3 maç ceza verilmesi gerekirken, 1 maç ceza verilmedi mi?
■ Başakşehirli oyuncuların gazeteci dövmesine verilen cezalar talimatın emrettiği cezalar mıydı?
■ Kırmızı kart gören Tosic’in “idari tedbir” e uymayarak saha kenarından maç izlemesi; cezayı hafifletmek için, “Cezalı olmasına rağmen akredite alana girme” şeklinde yumuşatılmadı mı?
■ Meireles’in 11 maçlık cezasını düşürmeye uğraşan Tahkim Kurulu’nun her bir üyesi “Kriminal İnceleme Uzmanı” olmadı mı?
Yeniden düzenleme şart!
Sözün özü: Talimat hangi cezayı emrederse emretsin, talimat maddelerinin etrafını dolaşılarak mutlaka bir çıkar yol bulunuyor. Her karar aşamasında, karar verecek olanları “boncuk boncuk terletmek” yerine, talimat maddelerini herkesi mutlu edecek şekilde yeniden düzenleseniz, daha iyi olmaz mı?
‘’Gol iptali doğruydu‘’
Maç boyu sakin kalan ve çoğunlukla doğru düdükler çalan Halis Özkahya, ekibiyle birlikte maçı başarıyla tamamlamayı bildi. İlk dakikadan itibaren oyuna ağırlığını koydu ve konsantrasyonunu son dakikaya kadar taşıdı. 21. dakikada ceza sahasında Talisca ’nın eline gelen topta penaltı beklentileri oldu. Top Okay’ın kafasından sekerek, kısa mesafeden Talisca ’nın eline gelmişti. Devam kararı doğruydu.
En net hata
50. dakikada Özkahya ender hatalarından birini yaptı. Savunmasından gelen uzun topa hareketlenen N’Doye, Medel tarafından faule durduruldu. Özkahya ‘devam’ dedi. Her ne kadar Medel son adam pozisyonunda olsa da pozisyonda bariz gol şansı yoktu. Faul çalınsa bile sarı kart yeterli olurdu. Çünkü N’Doye topa henüz sahip olamamıştı, top kontrolünde değildi.
Hakemler yanılmadı
Belki de Özkahya adına maçın en kritik kararı 77. dakikadaydı. Maç 0-1 devam ederken, N’Doye ’un ayağından gelen golü Özkahya faul gerekçesiyle iptal etti. Pozisyonda Fabri’ye N’Doye’un faulü gerektirecek bir teması yoktu ancak Fabri’nin hemen arkasından topa yükselen Rodallega, Fabri’nin kafasına haksız bir müdahalede bulunarak faul yapmıştı. Gol iptali doğruydu. 84. dakikada Negredo’nun ofsayt gerekçesiyle iptal edilen golünde de hakemler yanılmadı. Ofsayt kararı doğruydu.
Olumsuzluğun...
Son haftalarda Beşiktaşlılar, maruz kaldıkları hakem hataları ve art arda oynanan iki derbide yaşananlar dolayısıyla gergindi. Quaresma’nın cezasının açıklanacağı günlere denk gelecek yeni bir hakem hatası Beşiktaşlılar’ın sinirlerini daha da gerebilirdi. Özkahya’nın başarılı yönetimi birçok olumsuzluğun da önüne geçmiş oldu.