‘’Yusuf Namoğlu'na düşen onuruyla istifa!‘’
Kuddusi Müftüoğlu görevdeyken, “Bir MHK Başkanı ne zaman istifa eder?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Müftüoğlu’nun idari ve teknik hatalarını ardı ardına sıralamış ve istifa etmesi gerektiği mealinde bir şeyler karalamıştım. Tabi ki istifa etmedi! Fakat kısa süre içerisinde hiç hesapta olmayan, hatta hiç hak etmediği bir metotla koltuğu bırakmak zorunda kaldı.
İfadesi alındı
“Müftüoğlu’ndan daha kötüsü gelmez!” diye düşünmüştüm. Koltuğa Namoğlu oturdu. İcraatlarıyla Müftüoğlu komitesini mumla aratır oldu. Bu güne kadar hiçbir MHK başkanına nasip olmayanlar (!), ona nasip odu. Bir hakem Namoğlu’nu suçlayarak hakemliği bıraktı. “Maç öncesi bir takımın lehine kendisini yönlendirdiğini” ima etti. Hem TFF Etik Kuruluna hem de adli makamlara şikâyette bulundu. Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı ve Namoğlu’nun ifadesini aldı.
Fiyaskolar dizboyu
TFF Yönetim Kurulu, yaşananları araştırması ve değerlendirmesi için Etik Kurulu’nu görevlendirdi. Etik Kurulu Namoğlu’nu ifade vermesi için bekliyor. Anlayacağınız Namoğlu göreviyle ilgili yaptığı icraatlar dolayısıyla hem TFF yargısında hem de adli yargıda kendini temize çıkartmaya çalışıyor. Namoğlu’nun görevi süresince yaptığı teknik ve idari tüm yanlışları bir tarafa bırakıyorum. Tarihte hiç olmadığı kadar kötü hakem yönetimlerinin bir sezona sıkışmasını, hakemlerin kötü performanslarını, atama yanlışlarını, gözlemci kurumunun fiyaskolarını, Namoğlu’nun devirdiği çamları falan hiç konu etmiyorum.
Gözardı edilemez
Ama bu mevzu, göz ardı edilecek bir mevzu değil! Hakem camiası bu güne kadar; Etik Kurulu koridorlarına, mahkeme kapılarına düşürülmemişti. Sonunda bu da oldu. Namoğlu’nun gelecekte yapacağı hiç ama hiçbir icraat artık bu lekeyi temizleyemez. Bu saatten sonra Namoğlu’na düşen, onuruyla istifa etmektir.
‘’7'niz, bitirdiniz!‘’
TFF Hukuk Müşavirliğinde 7 üye var. Bunların hepsi hukukçu! Arda için toplanıp dediler ki: “Arda sportmenliğe aykırı hareketten suçludur!” Ve dosyayı Disiplin Kuruluna gönderdiler.
TFF Disiplin Kurulunda 7 üye var. Bunların hepsi hukukçu! Arda’nın dosyası önlerine geldi. Dediler ki: “Arda’nın yaptıkları, sportmenliğe aykırı hareket değil, saldırıdır! 16 maç ceza verilmesine...” TFF Tahkim Kurulunda 7 üye var. Bunların hepsi hukukçu! Tahkim Kurulu dedi ki: “Arda’nın yaptıkları saldırı değildir, sportmenliğe aykırı harekettir. Cezanın 10 maça düşürülmesine...”
Sormak istediğim iki soru var:
1- Hukukçulardan oluşan kurullarda görev yapan bu 21 kişi, aynı talimata bakarak bu kadar farklı yorumları nasıl yapabiliyorlar?
2- Tahkim Kurulu kararlarında indirim gerekçelerini açıklıyorken; bu kararda 10 maça indirme gerekçelerini neden açıklamıyor ve gizleme ihtiyacı hissediyor?
Bu hukukçularla olmaz
Neyi gizlediklerini ben yazayım: Arda’nın davranışlarına, “Saldırı değildir, sportmenliğe aykırıdır!” derken; olayın vahametini, hakeme karşı yapıldığını bir tarafa bırakıp, alt sınıra yakın (4 maç) ceza veriyorlar. Tehdit ve hakarete 3+3 verilen cezaya dokunamıyorlar. Ceza 10 maça iniyor...
Sanki bu kurullar verdikleri kararlarla TFF yönetimini sabote etmek istiyorlar. Sayın Demirören önümüzdeki sezon da bu kurullarla yola devam ederse, işi hayli zor görünüyor. Bu hukukçular daha çok baş ağrıtır!
‘’Yeni sezonda 'VAR' olmaz!‘’
Video Yardımcı Hakem, Play-Off maçlarında ilk kez çevrimiçi olarak denendi. Türk futboluna kazançları ne olacak ya da ne gibi olumsuzluklar getirecek, bunları yaşayarak göreceğiz.
Denemeler: “Bir iki ufak tefek pürüz dışında arzu edildiği şekilde tamamlandı” diyebiliriz. Oynanan 4 maça bakarak; fayda ya da zarar noktasında henüz kesin hüküm belirtecek noktada da değiliz. Fakat peşinen ifade etmek istediğim bir konu var. VAR için yapılmış eğitim ve denemeleri yeterli görerek, önümüzdeki sezon Süper Lig’e VAR ile başlamak büyük bir kaosun ilk adımı olur.
Sistemin tüm maçlarda uygulanabilmesi için yeterli eğitilmiş hakem kadrosu şu an için mevcut değil. Sadece 22 hakem VAR eğitimi aldı.
İşi biliyorsalar!
9 maça 9 hakem, 9 dördüncü hakem ve video odasında 9 VAR, 9 AVAR hakemine ihtiyacınız olacak. Mevcut hakem kadrosunda sistemi benimsemiş olan var, henüz adapte olamayan var. Kim ki önümüzdeki sene VAR sistemi uygulanacak diyorsa; ya işi bilmiyordur ya doğruyu söylemiyordur ya da Türk futbol düzeni umurunda değildir...
En iyileri atamışlar
Bu hafta dananın kuyruğu kopuyor. Sonucu merak edilen Galatasaray, Fenerbahçe, Başakşehir ve Beşiktaş maçlarına MHK risk almadan, en gözde hakemlerini atamış. Çakır, Aydınus, Palabıyı k ve Yıldırım zorluk derecelerine göre maçlara serpiştirilmiş. 1. Lig Play-Off finaline de Özkahya atanmış. Kısaca MHK demiş ki: “5 maç kaldı, bizce en iyi 5 hakemi bu maçlara atadım. Daha ben ne yapayım?”
Dev finalin hakemi Halis Özkahya
Türkiye Futbol Federasyonu’ndan yapılan açıklamada 19 Mayıs Cumartesi günü saat 21.00’de Bursa Büyükşehir Belediye Stadyumu’nda oynanacak karşılaşmada Halis Özkahya’nın düdük çalacağı açıklandı. TFF’nin açıklamasında Halis Özkahya’nın yardımcılıklarını Ceyhun Sesigüzel ve Hakan Yemişken’in yapacağı belirtildi. Bu kritik maçın dördüncü hakemi ise Alper Ulusoy olacak.
‘’Hakem skandalı‘’
2. Lig Play-Off rövanşları bugün oynanacak. Bir sezona bedel maçlar...
Takımlar günlerdir bu maça hazırlanıyor, maç analizi yapıyor! Seyahatlerini maç saatine göre planladılar, tam konsantrasyon maç saatini bekliyorlar. 16 hakem ve 4 gözlemci görev yapacak bu maçlarda. “Onlar nasıl hazırlandı maçlara?” diye soracak olursanız, onlar hazırlanmadan çıkacaklar maçlara!
Çünkü Namoğlu hakemlere maça 24 saat kala tebligat yaptı. Görevi alan hakemler apar topar yola çıktı. Memur olan var, özel sektörde çalışan var! Çocuğu hasta olan, ailevi sorunu olan var. Kafaları iş yerinde, evinde, ailesinde; bedenleri sahada olacak bu hakemlerin!
Hakkâri’den, İzmir’e maça gidecek olan hakem var mesela. 24 saat içinde Hakkâri’den, İzmir’e! En şanslısı gece yarısı otele girecek bu hakemlerin. Hazırlık yok, maç planı yok. Hakem başarısız olursa; suçlu hakem mi, yoksa Namoğlu mu?
‘’‘Hepinizi öldürmek lazım' dersen...‘’
Peşinen ifade edeyim. Arda’ya TFF Disiplin Talimatı’na göre hakettiği ceza verildi. Daha önce olduğu gibi Disiplin Kurulu üyeleri eğilip bükülmedi, rüzgara göre değil talimata göre karar verdi. Hukuk Müşavirliği salı günü Arda’yı “Sportmenliğe aykırı davranış” nedeniyle disipline sevk edince, “Arda saldırıdan sevk edilmeliydi. Cezasını düşürmeye çalışıyorlar ve bu sevk gerekçelerine göre 7-8 maç ceza alır.” demiştim. Disiplin Kurulu, Hukuk Müşavirliği’nin sevk gerekçesini dikkate almadı. Arda’nın yaptıkları “Sportmenliğe aykırı hareket” değil “Saldırı!” dedi.
Şimdi gözler Tahkim’de
Bu değişiklik, Arda’nın ağır faturasını doğurdu. Arda’nın hakeme “Allah belanızı vermesin, şerefsizler!” demesi cezasına 3 maç ekledi. Yumruğunu sıkarak, hakeme “Hepinizi öldürmek lazım!” demesini de tehdit olarak değerlendiren kurul 3 maç da buradan ceza kesti. Henüz sürecin tamamlanmadığını da ifade etmem gerekir. Hukuk müşavirliği: “Arda sportmenliğe aykırı hareket etti!” dedi. Disiplin Kurulu: “Hayır bu bir saldırıdır!” dedi. Cezayı en üst limite çıkardı. Bakalım Tahkim Kurulu ne diyecek?
‘’En az 6 en fazla 8‘’
Hukuk müşavirliği Arda’nın yaptıklarına saldırı diyemedi, sportmenliğe aykırı hareket ve 41. maddeden sevk etti. Yani minimum 13 maç ceza alması gerekirken bu sevkle en az 6, en fazla 8’le kurtaracak!
Arda Turan; hakem tartakladı, kırmızı kart gördü yetmedi hakeme hakaretler savurdu. Sıkıntı TFF Disiplin Kurulunu sardı. “Arda’nın cezasını nasıl hafifletiriz” diye düşünüyorlardır şimdi. Kolay değil... Son yılların en popüler futbol kulübünü ve onun idarecilerini fazla üzmemek (!) lazım. Hukuk Müşavirliği Arda’nın sevk gerekçesini açıkladı. Arda’nın yaptıklarına “Saldırı” diyemedi, “Sportmenliğe aykırı hareket” dedi. Yani 44. Madde yerine 36. maddeden sevk etti. Bu ne anlama geliyor? Arda 44’ten sevk edilseydi minimum 10 maç ceza alacakken, 36’dan sevk edilip 3-6 maç ceza ile kurtulma şansı yakaladı.
Söylediklerinden fazlası!
Arda ayrıca 41. maddeden de sevk edildi. 41. Madde: “Kişilik haklarına saldırı, hakaret, tehdit ve tükürme” eylemlerinin cezalarını tarif ediyor. Arda’nın hakeme “Allah belanı vermesin, şerefsiz!” dediği basına yansıdı. Arda’nın hakeme söylediklerinin bunlarla sınırlı olmadığı da sır değil. Arda’nın söylediklerinin fazlası var, eksiği yok. Bu söylemlerin karşılığı da 3-7 maç cezayı gerektiriyor.
Cezayı artırmazlar
Dolayısıyla Arda’nın cezası en az 6, en fazla 13 maç olacaktır. Disiplin Kurulu’nun sevk maddelerini kabul etmeyerek farklı bir maddeden ceza vermesi pek olası değil. Cezayı artırmak istemeyeceklerdir. “Sence ne karar çıkar?” derseniz: “6 maç vermeye utanırlar. Alt sınırdan biraz uzaklaşarak 7 veya 8 maç ceza verirler!” diyebilirim.
‘’Titi atıldıysa ,Aatif da atılmalı‘’
17’de Aatif, Barış’ın dizine kazaen bastı. Kötü niyetli değildi. Hareketin yoğunluğu ve şiddeti limitteydi ama kırmızı kart çıksa kimse, “Bu nasıl kırmızı?” diyemezdi. Son UEFA yorumlarında ‘Limitte’ olan pozisyonlarda “Sarıyı tercih edin” uyarısını da dikkate aldığımda, sarı kart yeterliydi diyebilirim. 34’te kaleci Volkan’ın Yusuf’a faulünü hakem atladı. Faulü çalsa kartın rengi sarıya daha yakındı. Çünkü topun yönü taç çizgisine doğruydu.
3. tekrarda gördüm
52’de Titi’nin sol diziyle Josef’in kalçasına bir darbesi var. Hakem elle itmeye veya ayakla yapılacak müdehaleye yoğunlaştığından bu darbeyi göremiyor. Ben de 3. tekrardan sonra bu teması görebildim. Görüntülere göre Fenerbahçe lehine penaltı kararı vermeliydi. 83’te Titi’nin hareketinde iyi niyet unsurundan bahsedemezsiniz. Fakat harekette çok fazla acımasızlık ve sertlik de yok. Aydınus, tercihini kırmızdan yana kullandı. Saygı duymak gerekir ancak Aatif’ın pozisyonunda devam kararından sonra burada kırmızı kartın çıkması tutarsızlık oldu.
‘’Soner Aydoğdu hakemi kurtardı!‘’
Dün akşam oynanan kritik karşılaşmanın en şanslı ismi bana göre Ali Palabıyık’tı. 31. dakikada Akhisarspor lehine hatalı bir penaltı kararı verdi. Fernando Muslera ilk hamlesinde topa müdahale etmiş, ikinci hamlesinde ise Seleznov’a penaltıyı gerektirecek bir temasta bulunmamıştı. Soner Aydoğdu’nun topu auta atması bir anlamda Ali Palabıyık’ı da kurtarmış oldu. Galatasaray bu maçta puan bıraksa, Palabıyık eleştirilerden fazlasıyla nasibini alacaktı. Galatasaray’ın kazandığı penaltıda ise tartışılacak bir durum yoktu. Pozisyon net penaltıydı.