Arama

Popüler aramalar

‘’Fenerbahçe'deki baskı arttı‘’

İskoçya’dan galip ama elenmiş olarak dönen Fenerbahçe dün akşam ilk devre boyunca topla daha çok haşır neşir olan taraftı. Ne var ki, benzer orta denemeleriyle sonuçsuz kalan onca girişimde onların hanesinde yazılıydı! Samsun savunmada dengeli bekleyip orta sahayı kapatarak ev sahibini kenarlara yönlendirdikçe arkadaki Fred ile Amrabat’ın Dusan Tadiç’e, Tadiç’in de öndeki Edin Dzeko ve Anderson Talisca’ya ulaşması mümkün olmadı. Fenerbahçe için geriye kenar oyuncuları Oğuz ile Kostiç kaldı, ki onlar da topu içeri yağdırıp durdular. Özellikle de 7 ortada 1 isabetle oynayan Kostiç!

Etki düşüktü

Ben bunları yazarken yayıncı kuruluşta Elvir Baliç, “Özellikle Oğuz Aydın ile Kostiç etkili oldular!” diyordu. Hemen başka kanala geçtim! Peki ya Samsun? Onlar tehlike yaratamadılar ancak kontralarda topu tehlike bölgesinin sınırına kadar götürdüler 4-5 kez ama orada ezdiler. Yani top, oyun, baskı ağırlıklı olarak Fenerbahçe’de olsa da ‘etki’ düşüktü.

26 şut, 44 orta, fark 9!

İkinci devre Samsun topla oynama oranını yükseltince zaten olmayan iki takımın ‘gol beklentisi’, kurşun hızıyla düştü. Değişikliklerden sonra 70’lere doğru iki Oğuz Aydın ortasında kaleyi iki kez yokladı Fenerbahçe. Ve tam bu sırada Samsun’dan Mouandilmadji kendini ikinci sarı karttan attırmayı başardı! Eksik kalan Samsun iyice ceza sahası içine büzülünce savunma yapmasına gerek kalmayan Fenerbahçe tüm takım olarak rakip alana yerleşti ama zaman iyice daralmıştı ve olmadı. 26 şut, 44 orta ve puan farkı 9! Galatasaray ne kadar rahatladıysa Fenerbahçe’nin üzerindeki baskı da o oranda arttı. Maç bitimindeki nümayiş girişimleri de bunun ilk göstergeleri olarak okunmalı.

17 Mart 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Çalışmak yetmez ama...‘’

Futbolsever ülkemizin, güzide maçlarından biri! Hiçbir şey olmuyor. Üstelik ev sahibi ligde kalma gayretinde deplasman takımı ise ilk üç derdinde. Konya’nın ligdeki durumu malum. Peki ya Beşiktaş? Onca transfer, onca tanınmış futbolcu, değişen onca yönetimin ardından gelen uluslararası unvanlı hoca!.. Gelin görün ki devre boyunca gol olabilecek yegane pozisyonu da cömertce harcadılar. Ancak Konya gelişigüzel bir ‘’doldurma’’ sonucu devre bitiminde öyle ye de böyle golü buldu. Üstelik 10 kişi kalan bir takımıyla. Öyle ki bir maç ki, devre boyunca ‘’gol beklentisi’’ sıfıra yakın!.. Dakikalar ilerliyor, durum değişmiyor... İkinci devre üç değişikliğe rağmen ilkinden farklı değildi! Maç gittikçe tuhaflaştı 65’te Ndao atılıp ev sahibi Konya sahada 9 kişi kalınca durum değişir sanıldı! Çünkü 11 kişilik Beşiktaş’ın sahada kullanabileceği alan iyice büyümüş oldu.

Gerek teknik, gerek taktik

Ancak büyüyen alanı kullanma bilincine sahip bir Beşiktaş sahada var mıydı? işte soru tam da buydu. Merak ettim, ‘’Dokuz futbolcuyla kalmış bir takım kaçlı savunmayla oynuyordur acaba?’’ 83’teki hızlı hücumda neredeyse gol buluyordu Konya! Hülasa... Çok az şey oldu ve maç bitti. Görüldü ki, Beşiktaş’ın yolu uzun. Gerek antrenman gerek teknik gerek taktik! Bunun için Ola Gunnar Solksjaer’in de kulüp yönetiminin de çok çalışması gerek. Evet, ‘’Çalışmak yetmez’’ belki ama başka da bir yol yok!

16 Mart 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Geleceğe hazırlık‘’

Günlerdir ‘Solksjaer dokunuşu’ diye özetlenebilecek abartılı bir anlatı hakim Beşiktaş haberlerine. Oysa hayatta olduğu gibi futbolda da hiçbir şey bu tür keskin kısaltmalarla açıklanamaz. Burada da ilke şudur: Nicel birikimler nitel sıçramalara yol açar. Beşiktaş o birikim sürecini henüz başlatmadı bile denebilir. O nedenle dün akşam tribün uğultusu ile spiker coşkusunu kapatın sahada futbol adlı oyunun günümüzdeki gelişmiş uygulamalarına yakın çok az örneğe şahit olduk! Devre boyunca penaltı dışında neredeyse hiçbir şey olmadı ama her faulde ülkeye özgü, ‘Toplu itiraz mekanizmaları’ tüm gücüyle işledi. Hele bir faul tartışması vardı ki kameralar uzun süre 4. hakem çevresindeki bağırış çağırışı getirdi ekrana. Sonuç? İki dakikalık tartışmadan sonra kaleciye vurulan bir Beşiktaş serbest atışı! İkinci devre Beşiktaş’ın baskısıyla başlamışken atılabilecek bir iki gol de atılamayınca oyunun bir yerde dengeye geleceği beklenebilirdi. Ancak 60. dakikada Alex’in kart gördüğü faulün ardından o dar açıya kurulan barajın 5 kişilik oluşu ilginçti! Arda Kızıldağ’ın rahat bir kafa golü atmasında o eşleşmedeki sayısal durumu Ole Gunnar Solskjaer sanırım gözden geçirir.

Başa sarabilir...

Sakin kalan Antep düzenini bozmazken gelişigüzel hücumlarla sonuca gitmeye çalışan Beşiktaş, savunma dağınıklığına çözüm bulamayınca ikinci golü de yedi. Maç bitti ve ‘Neticeye dayalı övgü’ yaklaşımı bir mağlubiyet daha aldı! Lakin kendi ihtiyaçlarından çok diğerlerinin yapamadıklarından beslenen kültürü ‘Bilgi, çalışma, ilerleme’ paradigmasına ikna etmek imkansız değilse de çok zor. Beşiktaş bu sezonu geleceğe hazırlık olarak görebilir ve buna uygun çalışırsa doğru yola girer. Fakat sonuçlara bağlı olarak, ’Bununla da olmadı’ denirse başa sarmak kaçınılmazdır.

11 Mart 2025, Salı 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Atılan golden çok iptallere sevinmek!‘’

Ülke futbol kamuoyu bir yanda münakaşa keşmekeşinde boğulup diğer yanda eğlenirken hamasetin ipliğinin pazara çıkması için ‘’normal bir maç’’ yetiyor da artıyor. Bir kaç gündür UEFA Kupası’nda nerelere varılabileceğinden çok ‘’ülke içi çekişmeler’’ konusunda tonu iyice yükseltilen demeçlerle hazırlandı Fenerbahçe maça. Nihayetinde sahaya çıkıldı ve ilk yarı görüldü ki Fenerbahçe de en az rakibi kadar hücumda etkili olabiliyordu. Lakin özellikle ‘’savunmacı’’ olarak tanımlanan Jose Mourinho’nun Fenerbahçesi takım savunması konusunda kendisini ilk devre bir parça zorlayan Rangers karşısında ciddi zaafiyet de gösteriyordu. Fred’in yokluğunda Sofyan Amrabat’ın onaramadığı orta sahadan geçen hemen her Rangers hücumu ya gol oldu ya tehlike! Oysa bizim ligde oynadıkları maçlarda bu problemler bu netlikte görünmüyor çünkü zorlayan takım sayısı çok az. Barry Ferguson maç önünde Edin Dzeko ile Dusan Tadic bağını koparmaktan söz ederken bazı sürprizlerinin de olacağını söylemişti. O bağı kopardığı gibi hazırlanan sürprizleri de peşpeşe sıraladı takımı. Dakika 60’a varıldığında maçı anlatan Özkan Öztürk üst üste iki kez kaleye giren topların ofsayt nedeniyle iptal edilmesine sevindirdi ülkeyi!

Savunma zaafiyeti!

Mourinho ikinci devre Anderson Talisca ile Allan Saint-Maximin’i oyuna atarak takımı da sessize dönen tribünü de harekete geçirmeye çalıştı, ancak bu seçimler de pek etkili olamadı. Beri yandan savunma zaafiyeti iyice artmış oldu. Rangers sakindi ve ne yapacağını biliyordu, yaptı da… Düşünün ki ülkede kalsa ‘’süper yetenek’’ görünmediği için muhtemelen yüzüne bakılmayacak ‘’sol bek’’ Rıdvan Yılmaz, sağ bek oynadığı net bir maç çıkardı. Şimdi elde Mourinho’nun ilk Anderlecht maçı sonrası söyledikleri kaldı; ‘’Bu maçlar 180 dakikadır!’’

07 Mart 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Stresi Aslan’a yıktılar‘’

Neredeyse her hafta dilekçeyi kapanın birilerini şikayet için soluğu Adliye’de aldığı ‘’süper münakaşa ligi’’nde puanı değilse de moral üstünlüğü alan Fenerbahçe, yelkenini de rüzgarla doldurmuş görünüyor. ‘’Yerli hakem’’ Cihan Aydın’ın yönettiği maçta Galatasaray - gerçi karşılıklı iki penaltı da ‘’yabancı VAR’’dan verildi ya - Kasımpaşa’ya takılınca Kadıköy’deki maçın sonucundan daha önemlisi heyecan ve eğlence katsayının ne olacağıydı. İlk devre topla oynama oranları eşit olsa da pozisyon, yaratıcılık gibi futbola dair her başlıkta önde olan Fenerbahçe maçı o bölümde bitirdi. Dolayısıyla ikinci devre tempo düştüyse de durum değişmedi. Antalya ilk devre gibi ama Fenerbahçe ilk devre temposunun da yaratıcılığının da gerisinde sürdürdü 70’lere kadar maçı....

Daha fazlasını kazandı

Anderson Talisca girer girmez bir kontra pozisyonda golü kıl payı kaçırdıktan sonra Fenerbahçe bu maçtaki normallerine yeniden döndü. Maç bitti ve fark 4 puana düştü ama kanımca Fenerbahçe daha fazlasını kazandı. Sezon başından bu yana taşıdıkları stresi Galatasaray’a yıkmış görünüyorlar. Bundan sonra kaybedecekleri çok az şey var ama Galatasaray’ın her kaybı onlara artı yazacak. Üstelik Avrupa’da da ülkenin tek takımı olmaları gibi atmosferi olumlu etkileyecek bir durum da söz konusu. Haliyle Jorge Jesus, İsmail Kartal dönemlerinin aksine gelecek sezona Mourinho ile girmek gibi bir ‘’alışkanlık değişikliği’’ de görünüyor ufukta. Elbette Mourinho yeni bir kariyer planı yapmazsa!..

03 Mart 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Bunca yıldır göz yummak?‘’

Tuhaf bir işleyişi var bizim futbolun. Giovanni Van Bronkhorst’u gönderen ‘Beşiktaş kültürü’ yerine benzeri Ole Gunnar Solskjaer’i getirdi!

Öte yanda Kayseri’de Sinan Kaloğlu’nun seçen yöneticiler ‘Hiç benzemez’ Sergej Jakirovic’i de seçti! Tuhaf bir işleyişi var bizim futbolun! Yeni hocanın ardından toparlanma içinde olan Kayseri, Solskjaer ile yeni hikayelerin peşine düşen Beşiktaş’a karşı ilk devre ciddi bir şeyler yapamadı doğrusu. Buna rağmen her istatistikte Beşiktaş’ı kovaladı! İlk 10 dakika içinde sondan bir önceki paslara takılıp duran Beşiktaş ise topla oynayıp oynayıp nihayet 45’te çoklu bir baskın hücumla, ki bundan iki kez yakalayıp heba etmişti, golü buldu. Aslına bakarsanız ‘Övgüler ülkesinin övgücüleri’nin dahi övebileceği az şey vardı ilk devrede. İkinci devre başlangıcında belli ki Kayseri soyunma odasında konu enine boyuna eline alınmıştı. 60’a kadar topu da oyunu da ellerine aldılar ki gidişatı gören Solskjaer, 60’ta Keny Arroyu’yu oyuna gönderdi. Ve maç hücum eden açısından yeniden yön değiştirir gibi oldu ama olmadı! Getirildiğinde yöneticilerin büyük sükse yaptığı Ciro Immobile ‘Bir zamanlar önemli’ olduğunu göstermeyi sürdürüp durdu! Yerine giren ve kendisinden bir şeyler öğrenmesi önerilen Semih Kılıçsoy da ‘Öğretmen’inden çok şey öğrenmiş gibi görünmedi. O kadar basit pozisyon hataları yapıyordu ki, ‘Kim öğretemedi acaba bu çocuğa?’ sorusu havada öylece asılı kaldı!

Çözdü ama...

Kayseri baskısını çözen Beşiktaş kimi zaman hücuma çıkmasına çıktı ama o anlarda öndekilerle takım arasındaki kopukluk öylesine büyüktü ki, şimdiye kadar çözümün takım değil ‘Birey’ tarafından halledildiğinin göstergesi gibiydi. Solskjaer’in takımı bu maçı öyle ya da böyle çözdü ama Beşiktaş Denetleme Kurulu’nun raporları işin sahada olandan çok daha ileri olduğunu gösteriyordu. Taraftar açısından Beşiktaş’ı desteklemek ‘Eve’’ ama ya bunca yıldır olana göz yummak! Buna ne demeli?

02 Mart 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’İki takımın da istediği oldu‘’

‘’Dünya derbisi!..’’ ‘’Yılın maçı!..’’ ‘’Kader maçı!..’’ ‘’Yabancı hakem gelirse adalet gelmezse bile şüpheler ortadan kalkar!’’ Daha neler neler… Sonuç! Harcanan milyonlarca euroya rağmen oynanamayan futbolu hakem yönetimlerine yıkarak aradan sıyrılanların memleketinde vasat altı bir yarı daha. Değil ‘’Gol beklentisi’’ gol pozisyonun mumla arandığı devrenin ironisi 40’ıncı dakikaya yaklaşırken spiker Murat Yenersoy’dan geldi: ‘’Şu ana kadar etkili pozisyonlar izledik!’’ Aynı Yenersoy devre bitiminde ironisini süratle tekzip etti, ‘’Çok fazla pozisyon yoktu ilk yarıda.’’ Topu gezdiren - daha doğrusu oyalayan - Galatasaray gol tehlikesi yaratamazken, ki korner ya da isabetli şut da atamadı, ağırlıklı olarak Przemyslaw Frankowski’nin rakip kaleci İrfan Can Eğribayat’ı ‘’çalıştırdığı’’ ortalara bel bağlar görüntüdeydi. Topa daha az temas eden ve ‘’beklemede kalan’’ Fenerbahçe ise sadece fırsat bekliyor gibiydi. Onlar da korner ya da isabetli şut atamamışlardı. Neticede iki teknik adamın da istediği oldu ve maçın süresi tek devreye indi!..

Boşa oynanmış bir maç

Ancak iki takım da alan yaratmak için gerekli bilgiyi ve çabayı sahaya koyamayınca alan kapatmak konusunda iki taraf da zorlanmadı. Haliyle ikinci devre de ilk gibi aynı yavanlıkta sürüp gitti. Derken değişliklikler, bunlara bağlı sistem düzenlemeleri… Fenerbahçe bir iki girişimde bulunduysa da bu kadar münakaşa, bağırış çağırış, itham, serzeniş, talep, öfkeye rağmen boşa oynanmış bir maç izledik. Korner olacak da herkes biraz heyecanlanacak! O bile olmadı… Maç bitti, saha birden polis doldu. Geri 12 maç kaldı ve bu maça kadar biriken gerilim gelecek maçlara aktarıldı. Bakalım bundan sonra hangi maçta, hangi yabancı hakem adaleti nasıl sağlayacak?

25 Şubat 2025, Salı 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş’ta gelişme var‘’

Futbolda hücumu önceleyip savunmayı ikincil gören anlayışlarca yönetilen takımların maçları izlenirlik açısından zevklidir. Maceracı takımlar arzuyla rakip kaleye giderken oyuncuları arasındaki mesafeler de ister istemez açılır. Dolayısıyla tamamlanamayan hücumlarda kaptırılan toplar karşı hücuma dönüşür ki, buna süslü ifadeyle artık ‘’geçiş oyunu’’ deniyor! Dün akşam da maç ilk devre aynen böyle geçti. Git, gel tarzdaki oyunda bu tür savunma anlayışları için ‘‘Hak getire’’ denir. Öte yandan gol atıcılar da ‘‘kaçırma yarışı’’ndaydı adeta. Evet Beşiktaş ilk devre boyunca rakip kalede daha fazla arayan, topu daha doğru kullanan görünümdeydi ancak bu arada ilk dakika içinde yediği gole benzer pozisyonlar da vermedi değil. Yani ‘’Yediğinden fazla atacaksın’’ diye onca yıldır yutturulan saçmalığın tezahürüydü iki takımın sahadaki icraatı!..

Basit goller...

Maçta ikinci devreye ilkinde çok kaçıran Ciro İmmobile’yi kenara alarak başladı Ole Gunnar Solskjaer. Yerine giren Semih Kılıçsoy da Rafa Silva işbirliğiyle doğru koşu, doğru hamleyle maçı 1-3 getirdi. Bu hücumda da Eyüp, maç başından beri yaşadığı savunma sorunlarını sürdürdü! Yani atacağından fazlasını yemiş oldular anlayacağımız! Onlar açısından bence sorulması gereken şuydu; Bu savunma kurgusuyla bu maça kadar ligin nasıl en az gol yiyen takımı olarak kalmışlardı? Sanırım, ‘‘Basit goller yiyen rakipleri Beşiktaş’ın yaptığı gibi ‘’basit golleri’’ atamamıştı!’’

Kırmızı top neyin nesiydi...

Sezon başından bu yana ciddi sıkıntılar yaşayan Beşiktaş son maçlarda gözle görülür gelişme içinde. Tam da bu nedenle gönderilecekler listesine yazıldıkları iddia edilen Arthur Masuaku ile Joao Mario’yu gibi oyuncular da yükselişte görünüyor. Dolayısıyla bu sezonu bitirebilecekleri en iyi yerde bitirmeye uğraşırken esasen gelecek yılın hazırlığında görünüyor Beşiktaş. Bakalım sürdürmelerine izin verilecek mi?, Ve son soru; yemyeşil saha ve bembayaz çizgiler varken o kırmızı top neyin nesiydi? Haydi ilk devre kar riski vardı ya ikinci devre?

22 Şubat 2025, Cumartesi 06:59
YAZININ DEVAMI