Arama

Popüler aramalar

‘’Ezberlenmiş yanlışlar!‘’

Son derece önemli bir maçın önündeki daha az önemde görünen bir maç! Ve maça, ülke futbolunun büyük tehlikelerinden biri olan ‘ezberlenmiş yanlışlar’ın bolca dile getirildiği bir atmosferle gelindi. Maç başlamadan önce yorumcular başta, çoğunluğun dilinden ‘erken gol bulma’ klişesi dökülüp duruyordu. Bu ifadeyi kullanmasa da Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk da baskılı başlayacaklarından söz etmişti maç önü konuşmasında. Oysa bu ‘dönüş hikayesi’ beklenen maça örnek verilen 5-0’lık Neuchatel Xamax maçının dört golü, 55 ile 84. dakikalar arasında atılmıştı! ‘Önde baskı çağrıları’nı AZ Alkmaar da duymuş olacak ki ilk 30 dakikada üçü gole çok yakın, 5-6 pozisyon yakaladılar Galatasaray kalesi önünde. Galatasaray’ın ilk tehlikesi ise 15. dakikadaki Sallai şutuydu sadece ve onun da arkası gelmedi devre sonuna kadar. Mertens’in kaybolduğu(!), Sara’nın ortalıkta görünmediği bir ilk yarı izledik hep birlikte. Dağınık, birbirini bulmakta güçlük çeken, Osimhen’e ulaşma dışında başka planı var gibi görünmeyen Galatasaray soyunma odasına 0-1 ile girdiyse bunu biraz kalecileri Günay Güvenç, biraz şansları, biraz da Alkmaar’ın gol vuruşu tercihlerine borçluydu. İkinci devre goller bulmuş olmalarına rağmen zaman zaman oyunu tamamen kaybettikleri bölümler vardı. Neyse ki Alkmaar’ın gençleri ilk devre olduğu gibi bu devrede de hayli cömerttiler.

Sakin kalabilecekler mi?

Görünen o ki Galatasaray yönetiminin Fenerbahçe ile girdiği yersiz polemiklerin yarattığı hasarlar ufak ufak uç vermeye başlamış. Yabancı hakem kararı ile Jose Mourinho’nun bu akşamın okumasını yapacağı düşünülürse, pazartesi Galatasaray’ı kendi sahasında ilginç bir atmosfer bekliyor olacak. Bu maçın gerilimini hafta başına taşımamak onlar açısından ilk önemli adım olacak. Ardından sahada ve tribünde sakin kalıp kalamayacakları da maçın, haliyle ligdeki geleceklerinin de belirleyicisi olacak.

21 Şubat 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Doğru oynayan kazandı‘’

İyi kalecinin karşılıklı kalelerde olduğu maçın ilk 15 dakikası Beşiktaş’ın oyun çeşitliliği ve üstünlüğü ile geçti. Ne var ki o ana kadar takımı lehine işleri çekip çeviren Rafa Silva, savunma önüne kadar kovaladığı rakipten topu kapıp al, ver için arkadaşı yerine Edin Visca’ya gönderince olanlar oldu! Trabzon rakip kaleye yaklaştığı ilk pozisyonda Simon Banza ile golü buldu. Sonrasında baştaki o baskılı Beşiktaş aniden ortadan kayboluverdi. Trabzon da maçı önce dengeye getirip topu ele aldı ardından etkili olamasa bile çok adamla oyunu Beşiktaş alanına yıktı. Peki ne oldu golden sonra Beşiktaş’a, nasıl kayboldu ortadan? Kafaları o kadar dağılmış olmalı ki, 45’teki Trabzon serbest vuruşunda Muhammed Cham’ı penaltı noktası üzerinde bomboş unutuverdiler!.. Maçta ikinci yarıya da ilki gibi baskıyla başladı Beşiktaş. Acaba bu da 15 dakikada sönecek mi diye merak ederken önce 53’te ilk devrenin sonunda Beşiktaş’ın ‘’Cham’ı unutması!’’ gibi bu kez de Trabzon savunması Rafa’yı ceza sahası içinde unuttu! 65’e varıldığında ise öndeki üçlü baskıdan Milot Rashica üzerinden ikinci golü buldular. İlk devre erkendi, ikincisinde geç oldu ama 75’e doğru yeniden öne çıkmakta zorlanmaya başladı Beşiktaş. Haliyle Trabzon yeniden alanı doğru kullanıp Beşiktaş ceza sahası önüne yığılıp tehlikeli olmaya başladı. Bu bölümde Beşiktaş kaleyi savunmak için maç boyu harcadığı kadar enerji harcadı desem yeridir!

Tedirgin atlatsa da...

Zor bir maçtı ama çoğu bölümü doğru oynayan Beşiktaş son bölümü tedirgin atlatsa da maçı kazandı. Kaç sezonu ‘’kurtarıcı büyük oyuncular’’dan medet umarak ziyan eden çoğu kulüpten biri de Beşiktaş. ‘’Transferci rakipleri’’nin dümen suyuna girdikçe belki bu formülle zaman zaman şampiyonluklar yaşadı ama geleceği heba ettiği de bir gerçek. Artık özellikle gençler için öğretme, öğrenme ve çalışma zamanı. Çok para harcamadan da bu oyunun oynanabileceğini göstermek her takım gibi Beşiktaş’ın da ülkeye karşı sorumluluğudur.

16 Şubat 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Dengeli oyunla istediğini aldı‘’

İlk devrenin birbirine yakın istatistiklerine rağmen skoru belirleyen Fenerbahçe’nin başta Yusuf Akçiçek olmak üzere bazı oyuncularının göz ardı edilemez performansları oldu. Savunma merkezinden oyun kuran Sofyan Amrabat ile Yusuf'un orta alandaki Fred ve Sebastian Szymanski ikilisinin uyumu parlayıp sönse de ciddi oyun gücü kazandırdı Fenerbahçe'ye. Sorun, iki golün pasında olmasına rağmen Filip Kostiç’in gelişigüzel ortalarının fazlalığındaydı. Sonuçsuz ortaların Anderlecht’e getirisi ise ''git gel’' anlarındaki ve özellikle 20 ile 30. dakikalar arasındaki bilinçli baskıları oldu. Yine de kenar oyunlarındaki eksikleri apaçıktı ortadayken Fenerbahçe'nin rakibin bu zafiyetini yeterince kullanamadığı gözlemdi.

Rota nasıl olacak?

Beri yandan yaş ortalaması yüksek Fenerbahçe forvetinin ön alan baskısını sürdürememesi de ‘’genç Anderlecht’’in işine yaradı. Yine de orta sahası ve savunmasının yüksek direnciyle Fenerbahçe soyunma odasına iki farkla önde girdi. İkinci devrenin başındaki durgunluğu yine Yusuf’un alanından yine Yusuf’la başlayıp yaklaşıp 80 metre öteye pasla taşınan Szymanski, Youssef En Nesyri işbirliğiyle gol olarak nihayete erdirdi Fenerbahçe. Bundan sonrası kolay oldu Jose Mourinho takımı ve tribündeki taraftarı için... Zaman zaman kopuşlar yaşasa da genel olarak maç boyu dengeli göründü Fenerbahçe. Bu maçta, oynamaya çalışan rakibi Anderlecht karşısında istediğini aldı kuşkusuz ama futbolun polemiğe, münakaşaya, oyunsuzluğa tercih edildiği bizim ‘’Süper Lig’’de bundan sonra nasıl bir rota izleyecek Fenerbahçe... İşte orası koca bir soru işareti!..

14 Şubat 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Fazla zorlanmadı‘’

Tuhaf zamanlardan geçiyor Fenerbahçe. Takıma stoper kattıkça stoperlerden oluyorlar! Çağlar Söyüncü’nün erken sakatlığının çözümünü takım içinden buldu Jose Mourinho.

Kimi maçta üçlü savunmanın ortasına çektiği Sofyan Amrabat’ı yedek kulübesinden oyuna gönderdi. Klasik stoper olmadığından kimi anlarda yerleşim sorunları yaşasa da Amrabat önce oyun kurulumuna katkı verdi ardından bir de Alanya gol girişimini önledi. Derken Fenerbahçe’nin Anderson Talisca’yı arayan pas oyunu Sebastian Szymanski’ye rahat bir gol attırdı. Sahaya doğru yayılıp Alanya’nın boşalttığı alanları doğru kullanan Fenerbahçe, Fred merkezli oyunlardan rahat bir Talisca golü daha çıkardı ve devreyi önde tamamladı. İkinci devreye de rahat başladılarsa da devamını getiremediler ve 60. dakikanın ardından Alanya maçta görünmediği kadar görünür hale geldi.

İyi hocalığını gösterdi

Art arda birkaç gol girişimiyle birlikte bir memleket klasiği haline gelmiş olan vara yoğa hakem nezdinde itiraz edip, faul ya da penaltı istemeyi de ihmal etmediler! Fenerbahçe geri kalır mı? Onların da ev sahibinden aşağı kalır yanları yoktu. Alacağını almıştı Fenerbahçe fazla zorlamadı devamında ama izleyenler de futbol adına çok şey göremedi dersek yanlış olmaz. Öyle ya, futbolda aslolan izleyenlerin değil takımın ihtiyaçlarıdır. Böyle söyler kimi teknik adam ve futbolcular! Demişti ya Mourinho, “Fenerbahçe’nin maçlara ikinci devre müdahale eden iyi bir hocası var” diye bu maç ilk devre işi bitirdi bu kez takımı. Yani ilk devre de iyi hocalığını göstermiş oldu böylece hepimize!..

10 Şubat 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Futboldan uzak!‘’

O kadar futboldan uzak bir ilk yarı ki, insan ne yazacağını şaşırıyor! Devre sonuna doğru kendi kendime soruyordum, ‘Bu kadar oyunsuz bir karşılaşmada hangi takımın daha iyi hocası var? İkinci devre hangi özel hoca maçı değiştirecek düzenlemeleri yapacak acaba?’ diye. Bu soruları düşünürken Beşiktaş golü atmasın mı? Üstelik taraftarlarının ‘Gitsin de gitsin!’ diye ter ter tepindiği Arthur Masuaku’nun iki takımın da top kaybetme yarışına girdiği devrenin son anlarındaki orta değil pas niteliğindeki işçiliğinden! Ciddiye alınacak şeylerin az olduğu haliyle bunun sadece hava ısısıyla ilgili olmadığı ilk yarının bana düşündürdüğü şu oldu: ‘Bu haldeki iki takım için kesinlikle transfere ihtiyaç yok çünkü getirilecek tüm ‘Kurtarıcı nitelikli’ oyuncular bu takımlarda kaybolur gider! Haliyle öncelik eldeki kadroları futbol oynar hale getirmek olmalı.’ İkinci devrede de hocalardan beklenen o ‘Mucizevi dokunuş’ gelmeyince ilkine benzer bir yavanlığı izleyip durduk. Öyle ki, normalde yayıncı kuruluş spikerleri çoğu maçta en sıradan hadiseleri bile büyük bir coşkuyla anlatır!

Hiç oyuncu kazandı mı?

Maçı anlatan Çağatay Uysal’da tıpkı bizim gibi ‘Oyunsuzluk efsunu’na tutulduğu için çoğunlukla sadece futbolcu isimlerini söyleyip, geçti. Başka ne yapsın? Çünkü fazladan anlatacağı, süsleyebileceği bir şeyler olmuyordu sahada. Birilerini inandırmak için sık sık söylenir ya; ’Kötü oynarken de kazanmayı bileceksin!’ diye... İyi de, ‘Bu kadar para batırıldıktan sonra kötü oyun neden demektir?’ diye sorulmaz mı hiç? Belki kazanmasına kazandı Beşiktaş ama gelecek adına başta genç oyuncular olmak üzere herhangi bir oyuncusunu kazandığını düşünen var mı aramızda?

09 Şubat 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Fener'in başına sıkıntı olur‘’

Yedek kadrosuna ligden bir oyuncu koysanız şampiyonluk iddiası yüksek bir takım olur ama ilk devreyi A kadrosuyla 1-2 geride bitirdi Fenerbahçe. Üstelik duran toplar dışında ciddi bir atak yapamadan! Durum epey tuhaftı! Jose Mourinho sezon başında sık sık takımının antrenman sayısını hatırlatan açıklamalar yapardı. Ama dün sahada takımla onca antrenman yapmış oyuncular yerine bir iki antrenmanla formayı giymiş iki oyuncu vardı; Skriniar ile Diego Carlos! Ne de olsa ’Burası Türkiye!’, çabuk unutulur burada çoğu şey değil mi? Onca harcamaya, sükseli transferlere rağmen pek bir şey yapacak gibi görünmüyordu Fenerbahçe ama devre sonunda ilginç bir eşleşmeden hem penaltı buldu hem rakibi 10 kişi kaldı. 44. dakikada geçersiz sayılan golde kafa vuruşunu yapan, ki o pozisyon da bir duran toptu, 1.87’lik Skriniar’ı kornerde savunan 1.78’lik İbrahim Olawoyin’di! Haliyle savunamadı. Penaltıya sebebiyet verip ikinci sarı karttan oyun dışı kaldı… Oysa o ana kadar çoğu şey Rize’nin istediği gibi gidiyor, savunmasına yaslanıp hızlı çıkışlarla gol arıyordu! İkinci devre kurgusu da ilki gibi Sebastian Szymanski’nin tasarımlarının uygulamaya çalışılması olarak ilerledi Fenerbahçe’de. 55’e doğru Rize’yi iyice ceza sahalarının içine ittiler ama bir iki şut dışında sonuç getiren hücumlar örgütleyemediler.

Olacaklar belliydi...

Derken 61’de bir başka ‘İdmansız’ Anderson Talisca’yı gönderdi Mourinho sahaya! Baskı arttı ama bu arada ya kaleci Tarık Çetin’i ya da direkleri geçemediler. Ama daha olacaklar vardı! Ülkeye bir kez girince dışarı salınmayanlardan Rachid Ghezzal ne yapıp edip kendini attırdı ve dönüşünde Edin Dzeko ile beraberliği buldu Fenerbahçe. Artık olacaklar üç aşağı beş yukarı belliydi ama 89’u beklemesi gerekiyordu Fenerbahçe taraftarının! Rize, oyuncuları tarafından bu kadar kolay eksik bırakılmasaydı başka bir maç olur muydu bilinmez ama Fenerbahçe’nin oynayamadığı ilk yarılar gelecekte başlarına sıkıntı açarsa hiç şaşırmam!..

03 Şubat 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Hayalcilik!‘’

İlk devre boyunca savunma anlamında sahada genellikle dengeli durmaya çalışan bir Beşiktaş gördüysek de zaman zaman ciddi sayılabilecek bir iki pozisyon vermediler de değil. Neyse ki kalelerinde hemen her maç çizgisini bozmadan güvenle oynayan Mert Günok vardı ve iki kritik kurtarışla takımı maçta tuttu. Kaleden Gedson Fernandes’e uzanan alanın kontrolü savunmacılarca layığınca kontrol edildi ilk devrede. Ancak Fernandes’in önünde oynayan Rafa Silva, Muçi, Rashica ile Immobile’nin performansları için benzeri ifadeleri kullanmak mümkün değildi.

Ön alandaki bu dörtlü kendilerine ulaştırılan ya da öyle ya da böyle kaptıkları topları kolayca kaybedince ciddi hücumlar organize edemedi Beşiktaş. Özellikle ön alan oyuncuları ciddi anlamda mecalsiz görünüyordu. Etkili değildi Beşiktaş ve bu durum tehlikeye açıklığı da beraberinde getiriyordu.

Değişiklikler geldi ama...

Bir şeyler yapılmalıydı Ola Gunnar Solskjaer ikinci devre de... Peş peşe değişiklikler geldi ancak Immobile, Rafa Silva, Ernest Muçi yerine giren Semih, Salih, Joao Mario şimdiye kadar maçlara belirgin bir etki koyamamışlardı ki bu maça koysunlardı! Yani beklenti birilerinin bir şey yapmasıydı ama kimse hiçbir şey yapamıyordu. Kaç sezondur sık sık idari ve teknik hattını değiştiren, tutarlı politikalar tasarlayıp onları hayata geçiremeyen Beşiktaş’tan bundan daha fazlasını beklemek hayalcilik olurdu. Yani o gösterişli Athletic Bilbao maçı özel bir örnek olarak tarihin sayfalarında yerini almış oldu.

31 Ocak 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Futbolcular yoruldu mu!‘’

Yeni teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer’in ilk maçına sükseli başlangıcının ardından Beşiktaş’ın ilk maçında neler yapacağı merak konusuydu. Ve Süper Lig’deki ilk maçında Türkiye ile tanışma fırsatı buldu ve tanıştı! Alanından çıkmayan rakiplere karşı Athletic Club maçı benzeri planlar işleyemezdi, ilk devre işlemedi de. Bizim gibi Solskjaer de ‘’Neler oluyor sahada?’’ diye sormuş olmalı kendine. Bilbao maçının başlangıç kadrosunda olmayan Semih Kılıçsoy ile Alex Oxlade-Chamberlaine’in de diğerleri gibi ‘’görünmez’’ olduğu devre boyunca adeta koşmamak, fazladan bir şeyler yapmamak üzere sözleşmiş iki takıma bakıp durduk öylece.. Solskjaer baktı ki, bazı oyuncular kendisine anlatıldığı gibi değil 58. dakikada Ernest Muçi ile Giro Immobile’yi sahaya gönderip Bilbao maçı başlangıcına döndü. Ne var ki, yine de bir şeyler olacak gibi görünmüyordu. Gerçi 70. dakika sonrası Antalya bir parça öne çıktı ama yaklaşık 10 dakika süren bu bölüm de topu alanın karşı taraftan bir oyuncuya verdiğine tanıklık ettik hep birlikte.

Neden?

Ve o ikramlardan birinde, bizim buraların deyimiyle Antalyalı oyuncuların ‘’Basit hatası’’nda Immobile, Rafa Silva işbirliğinden öne geçtiler. Ardından bu kez topu takip etmeyen, çıktı diye bırakan, ardından oyuna yeni giren Bakhtiyar Zaynutdinov’un dahil olduğu ‘’toplu basit hata’’dan Erdal Rakip ile Antalya golü geldi. Beşiktaş maça neden Semih, Alex ile başladı, ilk soru… Muçi ve Immobile üst üste maçları kaldıramaz durumda mı, ikinci soru. Ve son olarak. Olan biten onca şeyin ardından Serdar Topraktepe yine yedek kulübesindeydi. Bu soru değil! Ve bitirirken… Futbolcular bu maçta yoruldu mu bilemem ama ben bu maçı izlerken ciddi anlamda yoruldum, işte onu biliyorum!

27 Ocak 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI