Arama

Popüler aramalar

‘’’Bizi bu fark yaraları öldürür’‘’

Memleketin futboldaki hali düşünüldüğünde temposu hayli yüksek bir ilk devre izlediğimizi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Ev sahibi Samsun kadro darlığı, iki takım arasındaki harcama olanağı uçurumu, uluslararası tanınır oyuncu sayısı gibi gerekçelerin anlaşılır sonucu gereği ‘Savunmayı sağlam tutma oyunu’nu tercih etmişti. Bu nedenle baskılı Galatasaray oyununa itiraz edebildiği kadar etmeye çalıştı başlarda. Gerçi ilk devre dişe dokunur pozisyon sayısı üç, bilemediniz dördü aşamadı.

Onların ilkinde Samsun ‘Yarı otomatik ofsayt sistemi’ne santimlerle takıldı. İkincisinde Galatasaray golü buldu. Üçüncüsünde ise Torreira’ya penaltı yapıldı mı yapılmadı mı tartışmasında VAR’daki o ünlü ‘Yabancı hakem’ de sahadaki Ozan Ergün’e uydu. O tempoya rağmen bir kaç pozisyon başlangıcı da sadece gol girişimi olarak kaldı!

İkinci devre başlar başlamaz Samsun öne çıkmaya çalışırken hatalı bir pasla yakalandı ve Victor Osimhen ‘Yarı otomatik ofsayt sistemi’ne takılmadan ikinci golü attı. Maç da oracıkta bitiverdi! Bu andan sonra Samsun bedenen sahadaydı belki ancak ‘Ruhen’’ alandan çekilmişti. Galatasaray ise sakin, güvenli, düzenli ve dinlenerek ikinci devreyi istediği gibi oynayıp maçı tamamladı. İki takımlı çekişme... Lig üçüncüsü ile lider arasında bu kadar belirgin bir oyun ve güç farkının olması marka değeri açısından yere göğe koyulmayan Türkiye Süper Ligi’nin halini anlatıyor diye düşünmek gerekmiyor mu?

Ülke futbolunun ’İki takımlı’ bir çekişmeye sıkışmış olmasından çoğunluğun rahatsız olmadığı muhakkak. Öyle ya, birinin kalabalığı 35 dolayısıyla diğerininki de 35 milyon insan olarak varsayılıyor. Gelin görün ki her hakem kararına itiraz edip ‘Adalet, adalet’ diye ortalığı toz duman eden onca kulüp yöneticisi ya da taraftarının bu manasızlık karşısında gıkı çıkmıyor! ’Kim ölçtü bu kalabalığı?’ diye sorulmayan bir ülkede iki takım ile diğerlerinin arasındaki uçurum da bu kadar derin oluyor. Ne diyordu Ali Tekintüre’nin sözlerini yazdığı Mustafa Sayan bestesinde Müslüm Gürses? ’Bizi bu fark yaraları öldürür!’

12 Nisan 2025, Cumartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Bambaşka muamma!‘’

Ülkedeki çoğu maçın ilk devresinde ne oluyorsa bu maçta olan da oydu; çok az şey! Orta sahaya sıkışmış pek bir şey yapılamayan bir maç... Kasımpaşa, Mortadhe Ben Ouanes’in vuruşunda Beşiktaş savunmasından seken topla gol buldu Beşiktaş’ın en ciddi atağında da Rafa Silva topu direğe nişanladı. Hepsi bu... Bir de, Beşiktaş çok top kaybedince ilk yarı boyunca Kasımpaşa bol bol pas yapıp oyunu elinde tutuyor göründü, o kadar. Bu nedenle topla oynama oranları eşitse de daha atak yapıyor gibi duran ev sahibiydi ancak bu sadece bir ‘’görüntü’’ydü. İkinci devre de ilkinden farklı başlamadı. Fark ilk devre 10 kişi kalan Beşiktaş’taki iki oyuncu değişikliğiydi sadece. Onlar gol aramak için öne çıktıkça kalecileri Mert Günok ile takım arasında ciddi mesafeler oluşuyor, Kasımpaşa da bu boşlukları ya topu sürerek ya da uzun atarak değerlendirmeye çalışıyordu.

Savunmayı aşamadı!

Nihayet 69’da Beşiktaş bol pasla gole en yaklaştığı ikinci pozisyonu inşa etti ancak son vuruşu deneyen Ernest Muçi kapanan savunmayı aşamadı. Buna benzer bazı pozisyonlarda doğru zamanda, doğru açıda, doğru adamı topla buluşturamayınca heyecana neden olan ataklar da sonuçsuz kaldı. Son bölümde başıboş hücumlar bir kaç gol girişimi getirdiyse de yavan başlayan maç aynı yavanlıkta ve bir son dakika penaltısıyla berabere tamamlandı.Ligde üçüncülük hedefi olduğu açıklanan Beşiktaş az sayıda maçta anlaşılamaz biçimde üst seviye takım tavrı gösterirken bu maçta olduğu gibi çoğu maçtan sıradan bile görünemedi. Durumu onca idari ve teknik değişikliğin kaçınılmaz sonucu olarak görebiliriz elbette. Hayatta olduğu gibi futbolda da tutarlılık ve kararlılık asıldır. Bu kadar oyun, oyuncu, anlayış değişikliğinin hiçbir takıma fayda sağlamadığı aşikarken Beşiktaş’a sağlamasını beklemek tesadüflere güvenmekten öte anlam taşımaz. Ancak bu takımdan geleceğe neler miras kalacak o da bambaşka bir muamma!..

08 Nisan 2025, Salı 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Talisca konuyu kapattı!‘’

Belirsizlikleri git gide büyüyen, sıkıntıdaki iki takım... Neden sıkıntıdalar? Biri sezon başından bu yana 4. teknik adam değişikliğini yapmış, diğeri ise küresel tanınırlığa sahip teknik direktörüne teslim olmuş görüntüde!.. İkisi de ağır taraftar baskısı altında, çünkü yakın tarihin önemli futbol geriliminin de baş aktörleri!.. Galatasaray’a kupada kendi sahasında kaybeden Jose Mourinho, iki üç hafta önce layığınca antrenmana çıkmadığı, üzerinde bilgisayarla oynanmış fotoğrafları servis ettiğini belirttiği Allan Saint-Maximin’i ilk 11’de sahaya göndermiş! “Bu ne demek şimdi?” diye soran oluyor mu acaba? Trabzonspor uzun toplarla Fenerbahçe savunmasını ısrarla tehdit edip “Büyük şans”ları da yakalarken, ev sahibi iki maçtır o bildik etkisiz hücum girişimlerinde ısrar edip durdu. Nihayet bizim ülkede “Basit gol yedik” diye anlatılan gayet planlı bir gol attı Trabzonspor devre sonunda. Onlar Uğurcan Çakır’dan gelen ve daha önce benzerleri olduğu için planlı görünen bu hücumla golü bulurken, Fenerbahçeliler öylece izledi.

Çözümler merak konusuydu

İkinci devre daha ilginç başladı!.. Erken Fenerbahçe golünün ardından teknik direktör çözümleri de merak konusuydu kuşkusuz. Ev sahibi 10 dakikada 3 gol atarken, ilk devre çözümleri başarılı olan misafir takım teknik adamı ilk devre Mourinho’nun izlediği gibi izleyip durdu maçı. Belki çözüm gelecekti Fatih Tekke’den ama o daha düşündüğünü diline getiremeden Anderson Talisca konuyu kapattı! Fenerbahçe lider Galatasaray ile puan farkını 3’e düşürürken, kupa maçında yaşadığı son mağlubiyetinin ağır izlerini sildiği bir karşılaşmayı tamamladı. Kısaca... Epeydir maruz kaldığımız “Adalet ve eşitlik istiyoruz.” türü ulvi talep ve kavramların havalarda uçuşacağı 8 maç daha bizi bekliyor!

07 Nisan 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Öngörüsü zor son!‘’

Yaşamdaki bir çok şey gibi futbol da ilginç! Hesaba katamadığınız, ‘’Başıma gelmez’’ diye düşündüğünüz irili ufaklı ayrıntılar bazen doğrudan sonucu belirliyor. Dün akşam iki takımın savunma hattındaki öngörülemez hataları hem devrenin sonucuna hem de Beşiktaş’ın 10 kişi kalıp gol yemesine neden oldu. İlk 30 dakikadaki yüksek Beşiktaş baskısı süresince Göztepe savunması çok bariz pozisyon hataları yaptı. Bunlardan gol ihtimali yüksek ikisini değerlendiremeyen Ernest Muçi, ofsayt çizgisini göz göre göre bozan Göztepe stoperi Malcom Bokele sayesinde Rafa Silva’nın muazzam işçiliğini golle tamamladı. Lakin stoper sorunu sadece Göztepe’de yoktu. Beşiktaş stoperi Tayyip Talha Sanuç da bir akşam önce Fenerbahçe stoperi Çağlar Söyüncü gibi pozisyon alma hatası yaptı. Yaptığı faulle hem oyundan atıldı hem Romulo’nun golü bulmasına yol açan serbest vuruşa neden oldu. İlk devrenin önemli karakterlerinden biri de 23 yaşındaki Göztepe kalecisi Arda Özçimen’di. Üç önemli pozisyondaki kurtarışlarıyla takımını maçta tuttu.

Düzen bozulunca...

10 kişi kalan Beşiktaş’ın düzeni bozulunca Göztepe ilk devreye daha etkili ataklar organize etmeye başladı. İyice oyunu bozulan Beşiktaş ise 70’e kadar dağınık, uyurgezer haldeydi. Göztepe her hücum girişimde metre metre yaklaşıtı Beşiktaş kalesine. Tutarsız oyunların iki takımı sahadaydı dün gece. Daha tutarsız olan Beşiktaş daha önce eksik kalan rakiplerine yenilmişti lakin bu kez kendi sahasında eksik kaldığı maçta kaybetti! Bir maçta belirli süreleri oynayıp ardından uzun süre oyundan düşmenin nedenlerini açıklamak Ola Gunnar Solskjaer’e düşüyor kuşkusuz. Bir de önemli görülen maçları oynayıp zorluk derecesi daha düşük varsayılan maçlardaki bu çaresiz görüntünün gerekçesini… Sahi neden böyle oluyor? Yetmeyen, eksik kalanlar nelerdir?

04 Nisan 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Sandığı gibi değilmiş‘’

Lig maçı değil ama lige etkisi büyük olacak karşılaşmada Fenerbahçe’nin çözümünün ne olacağı merak konusuydu. Öyle ya, Beşiktaş maçında Victor Osimhen’i işlevsiz hale getiren Ola Gunnar Solskjaer çözümü Fenerbahçe kadrosuyla nasıl mümkün olacaktı? İlk ciddi atak 7. dakikada Galatasaray’dan geldi ancak önünde de sonunda da oyunun hakimi onlardı. Haliyle başlangıç çözümü Fenerbahçe lehine değildi. Nihayetinde stoperleri hataya zorlayan Okan Buruk çözümlemesi Barış Alper Yılmaz, Osimhen ikilisiyle golü erken buldu. Yani santrforsuz oyunu tercih eden Solskjaer’in formülü işletilemedi. Galatasaray Osimhen’e ya da kullandığı alana ulaşırken Fenerbahçe Youssef En Nesyri’ye bir türlü bulamadı! Ne hücumda ne savunmada yoktu ev sahibi. Amrabat, Fred, Oğuz, Kostic… Orta sahada topu ayaklarında tutacak olanlar üç, dört pas yapamayınca daha da rahatlayan Galatasaray skor avantajıyla topu sakince çevirip, tempoyu istediği gibi ayarladı! Derkeeen… Fenerbahçe’nin ilk ciddi atağı geldi ve gol oldu. Ülke de en iyi bildiği konuya bu sayede kavuşmuş oldu; “Ofsayt çizgisi kalibrasyonu doğru çekildi mi?”

Bu denli sıradan görünmezdi

İkinci devresi karşılıklı hücumlarla dengede geçen bir maç izledik! En azından ligdeki maça göre hareketli ve belirsizliği yüksek bir karşılaşmaya şahit olurken nihayet Jose Mourinho oyuna “antrenman yapmamış” olduğunu dile getirdiği “photoshop”lu Allan Saint-Maximin’e gönderdi! Böylece takıma ne denli hakim olduğunu gösteren bir hamle daha yapmış oldu! Ancak maç sonuna doğru futbolun “ülke normalleri” devreye girdi. İtiş kakış, bağırış çağırış, küfür kıyamet… Öğrendik ki, bizim futbolumuz aslında münakaşamızın gücü kadar kıymetli. Öğrendik ki, bu oyunun yerli ya da yabancı “hakem kararı”yla sanıldığı kadar ilgisi yok. Ve demek ki, futbol Acun Ilıcalı’nın sandığı gibi bir oyun değilmiş. Yoksa “ivmelendiği”ni sandığı takımı düzenli oynayan bir takım karşısında bu denli sıradan görünmezdi, değil mi?

03 Nisan 2025, Perşembe 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Kazanmayı bilmek!‘’

Galatasaray lig ikincisinden kaçıyor, Beşiktaş lig üçüncüsünü kovalıyor… Üstelik lig üçüncüsü Samsun kendi sahasında yenilmişken Beşiktaş son maçlarda kaybettiği avantajlarını yerine koyma fırsatı da yakalamıştı. İlk 20 dakika Galatasaray’ın çok adamlı hücum girişimlerine karşın savunmada dengeli durmaya çalışan Beşiktaş rakip alanda varlığını daha çok Ernest Muçi ile Rafa Silva üzerinden hissettirmeye çabalıyordu. Nihayet 22’de Galatasaray’ın o çoklu hücum girişimlerine ‘Tekli’ yanıt veren Rafa Silva oldu! Topu kendi yarı alanından alıp fırladı ve ‘Amerikan Futbolu’ tabiriyle söylenirse, ‘Touchdown’ yaptı! Üstelik bunu Sanchez gibi ligin en önemli savunmacılarından birini ekarte ederek becerdi. Yedikleri golün ardından 36’da Frankowski de atılınca başlangıç kurgusu iyice bozulan Galatasaray savunmada geniş alanlar bırakmaya başlamıştı ki Lucas Torreira ligin en iyi kalecilerinden biri olan Mert Günok’un önde olduğunu çok uzaklardan tespit etti ve maça yeniden dengeye getirdi. İlk devre çok şey olmadıysa da iki gol oldu.

Topu doğru kullandı

İkinci devrede Yalçın Çetin’in dinamik anlatımına rağmen ilki gibi devam ederken Abdülkerim Bardakçı’nın neden olduğu fauldeki serbest vuruşta yine aynı isim ofsaytı bozunca Joao Mario şutu atamamış olsa da asist yapmış oldu ve Beşiktaş Gedson Fernandes ile yeniden öne geçti. Galatasaray’ın gol dışında ciddi işler yapamadığı, 75 milyon Euroluk Victor Osimhen’i bulamadığı maçta Beşiktaş bir oyuncu fazla olmanın avantajını topu sahada güvenle gezdirerek doğru kullandı. Gerçi son bölümde anlamsızca kendi alanlarına büzüştülerse de maçı öyle ya da böyle kazanmayı becerdiler. Onlar Samsunspor’a yaklaşırken Fenerbahçe’yi de Galatasaray’a yaklaştırmış oldular.

30 Mart 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’İki farklı maç!‘’

Tuhaf, hastalıklı bir kültür ele geçirmiş durumda ülke futbolunu! Maçın henüz başında çıktıkları hücumda takımının faule maruz kaldığını düşünen Bodrum stoperi Musah Mohammed ceza sahası köşesinde Anderson Talisca ’ya öyle bir faul yaptı ki, hem sarı kart gördü hem o serbest vuruş Fenerbahçe golünü getirdi. Göz göre göre yedikleri golde bile faul olduğu iddiasıyla epey itiraz ettiler.

Bu hastalıkla kültüre bir diğer örnek maçın 11. dakikasında bu kez Fenerbahçe’den geldi. Kendi ceza sahaları önünde ele geçirdikleri topu doğru açılı paslarla süratle rakip kaleye taşıdılar lakin Mert Müldür pas atmak yerine orta yapma illetine tutulunca gol olması muhtemel o güzelim atak heba oldu. Futbol ilginç bir oyun! Forvet Talisca savunmaya destek için ceza sahasına girince gol olan penaltıya sebebiyet verdi, diğer forvet En Nesyri şut denerken gole asist yaptı! Bodrum, yeni hocaları Jose Morais ile ciddi bir ivme yakalamış olsa da rakip Fenerbahçe şimdiye kadar oynadıkları rakiplerin çok üzerinde bir takımdı.

Hücum hazırlığında topu gezdirirken rahat ve hayli üstün olan Fenerbahçe haniyse savunma yapmaya gerek bile duymadı. İkinci devre Mourinho’nun Rizespor maçının son bölümü için söylediklerini ‘hatırlayan’ Fenerbahçeli oyuncular ‘aktif dinlenme’ye geçerek topu mümkün mertebe rakibe dokundurtmadan çevirip durdu. Kısaca, oyunu söndürmeye çalıştılar. Ara ara fantastik pas arayışı yerine sade oyunu tercih etmiş olsalar maçın skoru ilk devrenin iki katı olabilirdi! Ancak tersi durum zaman zaman Bodrum için de doğruydu! Öyle ki, İrfan Can Eğribayat, 18 yaşındaki Rüzgar Alemdar kadar kurtarış istatistiğine sahipti. Yani Bodrum da epey planlı hücum etmişti. Hatta 2-4 ’e getirdikleri maçı Fenerbahçe için korkulu hale getirecek noktaya bile taşıdılar, yapamadılar. Fenerbahçe deplasmanda kazanarak Beşiktaş’ın yollarını gözlemeye geçti. Bu akşam işler diledikleri gibi sonuçlanırsa çarşamba akşamı moral üstünlüğü tekrar ele geçirmek için bir fırsat daha yakalayacaklar. Ve elbette bakalım o maçı kim yönetsin istenecek? Gözler ‘futbol oynanmayan bir maçı yöneten’ Slavko Vincic ’i arar mı acaba?

29 Mart 2025, Cumartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Önemli bir avantaj‘’

Yaşamda olduğu gibi futbolda da yapılan kadar, hatta daha fazlasıyla yapılanı sürdürmek esastır. Dün akşam ilk 15 dakikadaki Orkun Kökçü’nün golünü de getiren, ‘doğru takım tavrı’nın sürdürülememesi, ülke oyununun kalıcı sorunudur. Oysa gol, defansta organize olup, programlammış bir hücumdan geldi ki, bunu gol öncesinde de denemişti Milliler. Ancak ligde de sık sık karşılaştığımız gibi yaşanan “kopuş” sorunu Macaristan’ın, Milli Takım’ın savunması önünde kurguladığı beraberlik golünde çaresiz bıraktı bizimkileri. Onlar da attıkları golü, gol öncesinde birkaç kez denemişlerdi. Doğrusu ya, “Kalede kim olsun?” tartışmasından sağ çıkan Uğurcan Çakır’ın kurtarışları olmasa, ilk devre sonunda soyunma odasına, “Ulusal bir sorun” ile de girilebilirdi. Topla az oynamış olsalar da, daha çok deneyen Macaristan’dı ve onlar bunu ilk devredeki tutarlı oyunlarıyla başardı.

Aklımızda tutalım…

İkinci devre durağan bir şeylerin değişmesi için toplu davranışlara ihtiyaç olduğu aşikardı. Nihayetinde Macaristan’ın golündeki işleyişe benzeyen çok paslı şahane hücumda, topa dokunmayanların da katkılarıyla Orkun ile Oğuz Aydın işçiliğinden Kerem Aktürkoğlu golü geldi. Ardından yine altı pas ile bu kez de İrfan Can Kahveci golü... İlk maçta 3-1 gibi önemli bir avantaj elde etti Milliler. Yine de yakın tarihteki Fenerbahçe-Rangers karşılaşmalarının öğrettiklerini aklın bir kenarında tutup, Pazar akşamı hazırlıklarını buna göre yapmakta büyük fayda yarar.

21 Mart 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI