Arama

Popüler aramalar

‘’İlerleme tespit edilemedi!‘’

Maçın hemen başındaki kısa süreli yüksek tempo ve arayıştan gol çıkaramayan Fenerbahçe’nin o arzuyu ne kadar sürdüreceği merak konusuydu kuşkusuz. Ağırlıklı olarak Fred, Sebastain Szymanski oyunlarıyla Youssef En Nesyri’ye ulaşmaya çalışan Fenerbahçe’nin arayışı bu anlamda fazla da uzun sürmedi zaten. Devamında top, ağırlıklı olarak Lyon’un ayağında gezdirdiği etkisiz bir oyuncağa dönüştü. Topu alan diğer takıma vermek için yarışır görüntüdeydi. Öyle ki Fred, Szymanski ile Yusuf Akçiçek dışında mevkisinin ondan beklediği istatistiğe ulaşan oyuncu yok gibiydi ilk yarı boyunca sahada. Bu durum kaçınılmaz olarak tribündeki başlangıç coşkusunu da düşürdü… İkinci devresinde işler biraz daha sarpa sarmış göründü Fenerbahçe açısından. Topu da oyunu da gitgide kaybettiler. Bir ara çaresizce topun peşinden koşan Fenerbahçeli oyuncular izledik sahada.

O kadar savruldu ki!

Çağlar Söyüncü gibi poziyonundan uzaklaşıp amaçsızca taç çizgisine kadar rakip oyuncuların peşine düşen bir stoper gördük. Neyse ki oyun o kadar savruldu ki Lyon da buna uydu! Paslarla geldikleri Fenerbahçe ceza sahası içinde anlaşılmaz acemiliklerle topları ezip durdular. Öyle ki, iki takım açısından maç boyu etkili sayılacak pozisyon sayısı bir, bilemediniz ikiydi. Rakip takımlara laf yetiştirip, haklı olarak ligin düzeyinden sarkastik bir dille şikayet eden Jose Mourinho’nun takımında ilerleme yönünde herhangi bir emare bu maçta da tespit edilemedi. Eğer bu ‘’oyunsuzluk sorunu’’nu iki stoper çözecek diye düşünülüyorsa ‘’Onca antrenmana yazık olmadı mı?’’ diye sorsa birileri kendisi ne yanıt verirdi acaba?

24 Ocak 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Akıllı oyunla kazandı..‘’

Birkaç sezondur yaşananların ışığında beklentilerin düşük olduğu, üstelik zorlu bir takımla zorlu bir maça çıkmanın bilincinde olan Beşiktaş, temkinli bir oyun sergiledi. Topu mümkün olduğunca elinde tutup, tempoyu düşük tutarak —gerçi tempoyu artırabilseydi bile bu bir soru işaretiydi— ilk devreyi savuşturmayı planladı. Görünen o ki, hücumda alanı genişletip, arkadaki boşluklara koşu kapasitesi yüksek Milot Rashica ile topla yetenekli Ernest Muçi’yi göndererek Rafa Silva ile buluşmalarını sağlamayı hedeflediler. Bu plan, Muçi, Silva ve Rashica üçgeninin her adımı izlenmeye değer ilk golü getirdi. İlk devre boyunca rakibi hücumdan uzak tutmayı başaran Beşiktaş, bizim buralarda sıkça kullanılan tabirle “Korner dahi attırmadığı” Athletic Bilbao’ya karşı üstünlüğünü korudu. Beşiktaş savunması genel anlamda yerleşik bir görüntü sergilese de rakibin seri pas trafiğine engel olamadı ve arkada bomboş kalan Unai Gomez’in golüne engel olamadı.

Sakin kaldı ve!

İkinci devreye yine aynı sakinlik ve dengeyle başlayan Beşiktaş, hemen devrenin başında sağ kanattan organize ettiği iki önemli pozisyonda golle burun buruna geldi. Rafa’nın değerlendiremediği ilk pozisyonun ardından Rashica da ikinci fırsatı gole çeviremedi ancak sanki “Geliyorum” diyen gol nihayet geldi ve gecikmedi. Futbol bir “Alan ve zaman oyunu”dur. Bu oyunda alan yaratmak ve zamanı doğru kullanmak için fiziksel yeterlilik şarttır. Beşiktaş henüz bu seviyede görünmese de sakin kalıp hücum anlarında sahayı mümkün olduğunca genişleterek akıllı bir oyunla maçı kazanmayı başardı, Solskjaer ilk maçında Bilbao gibi zorlu bir rakibe karşı işleyen bir planla umut veren bir başlangıç yaptı. Görüldü ki, eldeki oyuncular “Yıldız transfer politikası” adı altında alınması muhtemel futbolcular kadar iş yapabilecek nitelik ve olgunlukta. Bundan sonrası artık Solskjaer’in oyuncuları “Geliştirme” becerisine bağlı.

23 Ocak 2025, Perşembe 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Maçı değiştirdi!‘’

Galatasaray’ın ‘iki puan kaybettiği’ni varsayıp Fenerbahçe’nin bambaşka bir oyuna evrileceğini düşünenler sükutu hayale uğramıştır.

Aslında bir takım ‘bilmediği bir oyun’u oynayamaz. Oynarsa ya tesadüfidir ya da rakibi gerçek anlamda sahada yoktur! Tam da bu nedenle öyle bir maç başlangıcı izledik ki, ilk devre uzun süre ‘gol beklentisi’ iki takım için de sıfırı (0) aşamadı! Başına gelmedik bırakılmayan, 8 milyon Euro’luk piyasa değerine inen Adana Demirspor’un durumu anlaşılabilir de, 98 milyon Euro’luk Fenerbahçe’nin yaptıkları kolay anlaşılamaz. Fenerbahçe’nin oyun hızı lig başından bu yana düşük… Rakip biraz koşunca maça tempo ve ritm yüklemek de imkansızlaştığından ortaya sıkıcı maçlar çıkıyor. Bu maçta da Edin Dzeko ile Youssef En-Nesyri’ye top indirme oyunu bir direkten dönen top altı da kornerden öte pek fayda sağlamadı! İkinci devreye iki takım da değişikliklerle başlayınca maça biraz hareket gelmesi beklenebilirdi. Öyle de oldu. İlk olarak; İrfan Can Kahveci atak başlangıcında faul yapınca En Nesyri’nin golü ardından bu kez En Nesyri faul yaptı İrfan Can’ın golü iptal edildi! Bu hadiselerin arasında da Adana Demirspor’dan Yusuf Barası oyundan atıldı.

Ziyan ettiler

Bir şeylerin olacağı belliydi ve derken oyuna Fenerbahçe taraftarının yakın hedefi Dusan Tadiç girdi ve iki dakikada maçın seyri değişti. Ev sahibi de o anlardan sonra sahada ‘görünmez’e dönünce maç oracıkta bitti!. Ülkede zaten futbol, ‘hakem merkezli’ yaklaşımların boyunduruğunda. Bir de ‘mutlak kazanma baskısı’ var ki, o da zaten kırık dökük olan oyunu iyice izlenmez kılıyor. Bu hafta Göztepe, Samsun gibi takımlar kazanma baskısıyla ‘inşa etmeye çalıştıkları futbolu’ da ziyan ettiler. Tıpkı bu akşam ki maçın ilk yarısında olduğu gibi… Yoksa Fenerbahçe en azından bu maçı baştan sona 65’ten sonra oynadığı gibi oynayabilir ve insanlar da sadece kazanan bir takım değil futbola yakın bir şeyler izlerdi!

20 Ocak 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Kara kara düşünüyor‘’

Tribünden maçın ilk yarısına tanıklık eden Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü Ole Gunnar Solskjaer içinden şunları geçirmiş olmalı: ‘Bu oyun ne benim oynadığım ne yönettiğim ne de izlediklerime benziyor!’ Koca devre boyunca amaçsızca sağa sola koşturan oyunculardan kurulu iki takımdan kendisinin yöneteceğini gördükçe kara kara düşüncelere dalmış olmalı yeni hoca. Devre boyunca 15. dakikada Ciro Immobile’nin direkten dönen şutu ile Beşiktaş savunma oyuncularının birbirlerine girmesi neticesinde önüne düşen topu ceza sahası dışından kaleye vuran Emre Kılınç’ın şutu dışında olan bitene ‘futbol’ demeye bin şahit gerekirdi. Öyle ki, zaman zaman kimi takım için derler ya, ‘Şut dahi atamadı.’ İşte o misal! Beşiktaş korner dahi kullanamadı devre boyu! Stadyumda izlemesi ızdırap olan bu maçı Beinsports için anlatan Ali Ferahbot’un ajite tarzı da olmasa muhtemelen insanlar televizyon karşısında uyuklardı! Nihayet 62. dakikada derli toplu sayılacak ilk Beşiktaş atağında Ferahbot uyuklayanları ‘dürttü’ ancak Rafa Silva topu kaleye ‘Dürtemedi! Transfer yasağı gibi ezberlenmiş bir olumsuzluk tabusuna rağmen Thomas Reis antrenmanlarının yüksek randımanıyla 22.5 milyon Euro piyasa değeri olan Samsun son bölüme kadar 77.5 milyon Euro piyasa değerli Beşiktaş’la kafa kafaya oynadı ve bir puanı almayı başardı. Elbette bunda zaman zaman Mert Günok performansına ulaşan Okan Kocuk’un da payı büyüktü.

İlginç futbol dili

Ve bir son not... Ülkemizde epeydir ilginç bir futbol dili ve anlayışı yerleşmiş durumda. Neredeyse herkes her durumu istediği gibi tanımlama hakkını özgürce kullanabiliyor! Örneğin, maçın anlatıcısı Ali Ferahbot da bu yerleşik dili üç poziyonda kullandı ve ‘Yüzde 99’luk gol pozisyonu’ diye anlattı durumuları. Düşündüm, belki de futbolda kaleciler ve savunmacıların payı yüzde 1’e kadar geriledi de bana haber veren olmadı! Bir parça latife ediyorum elbette.

19 Ocak 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Hatalar zinciri‘’

“Futbolda hata vardır” demezler de öğrendikleri dille “Futbol hatalar oyunudur” demeyi yeğler çoğunluk! Sanırım dün akşam bu önermeyi haklı çıkarmaya uğraştı iki takım oyuncuları. Savunmacı tarzıyla ön plana çıkan Mourinho’nun takımı henüz 25. saniyede gol yedi! Ama gidip iki kornerden iki stoperiyle Konya kalecisi, savunmacısı ve santforunun arasından golleri de attı. Fenerbahçe’nin ilk golünde Kramer, bir adım atmak yerine topu bekleyince Mert Müldür golü buldu. İkincisinde kaleci Slovik ile yine Kramer kornerden gelen topu bekleyince bu kez Çağlar Söyüncü vurdu kafayı. Kramer’in attığı ikinci Konya golünde ise bu kez bekleyenler Fenerbahçe’nin iki stoperiydi. Maçın ilk devresi goller ve kaçan pozisyonlar düşünüldüğünde izleyenler açısından hayli heyecanlı geçtiyse de teknik açıdan sorunlarla doluydu.

İkinci devre ilkine göre daha durağan ilerledi. Ancak ilk devrenin sonunda En Nesyri’nin daha net vuruş yapmasına izin vermediği Tadiç, yine kaleci Slovik’in hatasında takımını yeniden öne geçirdi. O Tadiç ki, son maçta taraftarlarınca ağır biçimde yuhalanmıştı hatırlanırsa... Nihayet 90’da olanlar oluyor ve Konya neredeyse beraberliği yakalıyordu ama Melih Bostan dışarı vurdu! Oyunun özellikle ikinci yarısı düşünüldüğünde maçı kazandılar belki ama Fenerbahçe’nin tempo, ritm sorunları apaçık ortadaydı. Galatasaray’ı önce yakalamak sonra da şampiyon olmaları için bu oyundan çok daha fazlasına ihtiyaçları var. Bu dağınıklık ve tedirginlikle kimi maçlarda ‘kaza’ya uğrama risklerinin yüksek olması bir yana rakiplerini ürkütecek oyundan da çok uzak görünüyorlar.

Ve son bir not... Maç içinde bir çok örnek verilebilir ama Çağlar’ın kornerden gelen topta attığı kafa golünden önce yavaşlatılmış çekimde topun En Nesyri’den auta çıktığı tespit edildi ekranda! Bu durumda hakem Direnç Tonusluoğlu’nun kasıtlı olarak ‘Fenerbahçe maçı kazansın’ diye bu kararı verdiğini düşünmüyoruz sanırım. En azından ‘politik doğruculuk ilkesi’ gereği bundan böyle bu tür problemli değerlendirmelerden uzak durmakta sonsuz fayda var.

14 Ocak 2025, Salı 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Sıkıcı oyunla üç puan‘’

Ligin tepesindeki iki takım ‘’yazılı ve sözlü münakaşa’’ya tutuşmuş, üçüncü ve dördüncü ‘’sadece sonuç alma’’ hedefli oyunlara odaklanmışken geri kalanların ne oynadığının belli olmadığı bu ligin ‘’marka değeri’’nden söz edilmesi en hafif ifadeyle ‘’ironi’’ olarak tanımlanabilir. Dün akşam ilk devre boyunca ilk gole kadar ortalıkta görünmeyen Beşiktaş’ın en iyisinin Mert Günok olması da bir diğer ironiydi. Beri yandan bilinir, bizde teknik adamlar sıklıkla futbolcularının yeteri kadar pozisyona girdiğinden ancak yararlanamadıklarından söz eder. Ancak aynı isimler takımın yediği ‘’basit goller’’den pek söz etmek istemezler. Örneğin Beşiktaş’ın iki golündeki Bodrum savunma davranışı misali! İlki sağ kanattan akan oyunda beş savunmacı arasından Cher Ndour’dan boş kaleye, ikincisi ise yine sağ kanattaki savunma arkasındaki koca boşluktan arka direkte bomboş kalan Giro Immobile’den...

Günün ironisi...

Maçta ikinci devrede tıpkı ilkinde olduğu başlangıcı Bodrum oynamaya çalışırken 60’tan sonra yine Beşiktaş’ı topla oynar, pozisyon ararken gördük. Fakat iki takım da ‘’gol beklentisi’’nin çok uzağındaydı. Yavan, kupkuru karşılaşmada Bodrum sadece orta yapma derslerine çalıştığını gösterirken uzatmalardaki 23’üncü ortasında golü buldu. 24’üncü ortada ise yine zorladı, olmadı. Beşiktaş ise marifetli oyuncularının iki pozisyonuyla bu sıkıcı oyundan üç puan çıkarmayı öyle ya da böyle becerdi. Ve son iki not! İlki... Acaba VAR çağırdığı halde Turgut Doman kararlılığı(!) gösteren MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu’nun gözde hakemlerinden Mehmet Türkmen de TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nu mu hedef aldı? Yoksa sadece kuralı mı yorumladı?. İkincisi... Yurdumuza Temmuz 2011’de Trabzon’dan giriş yapan Ondrej Celutska’nın üç kez çıkıp üç kez girdiği ülkemizde 35 yaşında Bodrum forması giyiyor oluşu da günün son ironisi olsun!

12 Ocak 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Çoktan 'uçmuş' olmalıydı!‘’

Bizim ligin mizanpajı düşünüldüğünde bu tip maçların sonunun baştan belli olacağı düşünülür. Oysa kapanmaktan ve kontra çıkmaktan başka yolu olmayan Hatay’a karşı ilk devre çok da etkili görünmedi Fenerbahçe.

Daha çok Fred, Tadiç, Edin Dzeko hattını kullanarak EnNesyri’ye ulaşmaya çalıştılar. Golleri de o attı ama iki gol de, Hatay’ın geriden çıkışlarındaki acemiliklerinden geldi. 33’te ender hücuma gelen Hatay, kaleci dahil 9 oyuncusuyla savunma düzenine geçmiş Fenerbahçe’ye topu gezdirerek bir de gol attı! Sıkıcı bir maçtı ki, tribündekilerin yüksek şiddetteki protestoları da buna yönelikti. Ülkede futbolu her düzeyde yönetenler kendi kendilerine böbürlenip bir yandan da birbirlerine girerken en çok izlediklerimiz de bu tip maçlar oluyor!

Haksızlar mı?

Geçmişte Jorge Jesus, ‘’Bu ligin sportif değeri yok ’’, yakınlarda ise Jose Mourinho, ‘’Yurt dışında Türkiye Ligi’ni çok fazla insan izlemiyor. Zaten böyle bir ligi kim izler ki?’’ derken haksız mı sayılmalılar? Soruyu duyar gibiyim! ‘’Onlar lige değer katsın diye getirilmediler mi? ’’ Bu soru doğru olsa şimdiye dek getirilen hoca ve futbolcularla ülkenin çoktan ‘’uçmuş’’ olması gerekirdi, değil mi? Ve son bir soru... Golü yer yemez, ‘’Yönetim istifa’’ diye başlayıp maç sonu iyice yükselen protestolar henüz Jose Mourinho’ya yaklaşmış görünmüyor. Ne var ki böyle giderse fazla uzak da değil gibi... Bakalım Galatasaray’ın yüklediği stresle baş edebilecek mi Fenerbahçe takımı ve yönetimi?

06 Ocak 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Paralize olmuş‘’

Futbol öyle bir oyun ki, darmadağın olmuş takımlara bile ilginç hikayeler bağışlıyor. Dün akşam Rize’de 30. dakikaya kadar uyku mahmuru görünümündeki Beşiktaş, rakibin girdiği karşı karşıya pozisyonlar da kalecisi Mert Günok’la maçta kalırken yediği golü kendi kalesine attı. Yetmedi, 45+3’te kaleyi bulan tek şutu lehine gol oldu. Oysa ilk 30 dakikada yüzde 60’tan fazla topu elinde tutan Rize, en az dört gol atacak kadar gol pozisyonuna girdi. Devre sonunda toplamda girilen, ‘’Büyük şans’’ istatistiğinde rakibine karşı 6/0 üstündü ev sahibi. Girilen gol pozisyonlarında Mert Günok ne denli muazzam ise Ali Sow ise aynı oranda ‘’yorucu’’oydu! Darmadağın maçın en darmadağınık görünen alanı ise orta sahalardı. İki takım da maçın belirli bölümlerinde ellerini kollarını sallayarak rakip ceza sahası önü ve içine ulaştılar ama bunu daha tehlikeli yapan Rize idi… İkinci devresinde gerek Rize’nin fiziksel düşüşü gerek Beşiktaş’ın orta saha başta olmak üzere güvenlik öncelikli oyuna geçmesiyle maç bir anda ‘’ülke normalleri’’ne döndü. Sıradanlaşan maçta iş, ilk devredeki gollerde olduğu gibi rakip hatasına kalmıştı. O hata da duraklamada Emirhan Topçu’dan gelmişti ama hata VAR’a takıldı!..

Ne izi ne tozu kaldı!

Hatırlanır mı bilmem? Semih Kılıçsoy milli takıma alınmadı ya da Beşiktaş 11’ine gönderilmedi diye ortalığı toz duman eden futbol ileri gelenleri vardı! Yetiştirdiği iddia edilen Serdar Topraktepe kendi belirlediği 11’lerin çoğuna almadı oyuncusunu. O ileri gelenlerin ise ne izi ne tozu kaldı!.. Bir de ‘’Salih Uçan nasıl oynamaz?’’cılar vardı şimdilerde ortalıkta görünmeyen. Durumu anlamak için oyunda kaldığı süredeki istatistiklerine bakmak, varsa hala sorularının yanıtı olur sanırım. Yönetim(ler) marifetiyle paralize olmuş bir takım Beşiktaş. Sakinleşmek için zamana ihtiyacı var ama o zamanı kimle, nasıl kazanacak işte orası meçhul!

04 Ocak 2025, Cumartesi 06:59
YAZININ DEVAMI