Arama

Popüler aramalar

‘’Selçuk İnan‘’

Koskoca sezonun tek cümleyle özeti şu: Selçuk İnan’ı olan şampiyon oldu.
Muslera’ya, Elmander’e, Ujfalusi’ye, Engin Baytar’a, hatta Melo’ya ve diğer oyunculara haksızlık etmek istemem ama...
Geçen sezon Trabzonspor neredeydi?
Bu sezon Galatasaray nerede?
İşte bu iki sorunun cevabı da aynı adresi göstermiyor mu?
HHH
Skibbe’nin Galatasaray’ın başında olduğu günler... Kalabalık bir ekiple Fener Balıkçısı’na gitmiştik; konuğumuz Skibbe’ydi. O’na “Türkiye’deki en iyi yerli oyuncu kim” diye sordum. Şu yanıtı vermişti: “Selçuk, ama Fener’deki değil, Trabzon’daki...”
HHH
Selçuk İnan’ı tanımam, ama onu yakın tanıyan bir dostum var. İçi boş bir adam değilmiş, oturmasını kalkmasını bilir, profesyonelliğe önem verirmiş. Saha dışındaki bu artıları, O’nun Florya’da da çok fazla kalmayacağının işareti... Bir Avrupa futbolcusu o... Her şeyiyle.. Ve kanımca, önümüzdeki yıl Şampiyonlar Ligi’nde oynadıktan sonra da mutlaka ismi ezbere bilinen bir Avrupa ekibine gider.
HHH
Manisa’dan Trabzon’a, Trabzon’dan İstanbul’a geldi... Ağır ağır çıktı merdivenleri ve ‘tam zamanında’ geldi Galatasaray’a... ‘Tam zamanında’ şampiyon oldu, ‘tam zamanında’ Avrupa kariyerine geçecek.
HHH
Bir ismi unuttuğumu düşünüyorsunuz, ama unutmadım.
Bir çamuru ustasına verirseniz, ortaya sanat eseri çıkar... Bana ya da benim gibi bir beceriksizin eline verirseniz, ortalık batar!
Selçuk İnan böyleyse şu an, belli ki bir ustanın elinde...
O ustayı, Arena’daki Fenerbahçe yenilgisi sonrası yerden yere vuranlar, şimdi övgü yağdırmaya devam etsinler! Biz iki hafta önce gerekeni yazmıştık, farkımız kalsın!

15 Mayıs 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’İçimdeki köpek!‘’

Avni Aker Stadı’nda yaşananlar ne ilk bu ülkede ne de son olacak... “Statlarımızda görmek istemediğimiz hareketler bunlar” deyip geçeceğiz yine... “O maddeleri kim attı” sorusunun cevabı, “Sis bombaları nedeniyle kamera görüntüleri çok zayıf” olacak. Bıçak atıldığı gün, böyle söylenmişti çünkü... Sonra verecekler birkaç maç ceza, olacak bitecek! Fakat yine hiç sorulmayacak; Emniyet görevlileri hiç mi arama yapmadı?

Yaptıysa o kadar kağıt topu, iç çamaşırı, bozuk para, çakmak, davul tokmağı stada nasıl girdi?

En mühimi; bu organizasyon kimin eseri?

Emre Belözoğlu’nu elbirliğiyle ‘faşist’ ilan ettik!

Trabzonspor Başkanı Sadri Şener’in fetvalarıyla ortamı gerdik de gerdik. “Zokora, Emre’nin elini sıkmaz” dedi. Sıkmadı... Fitili ateşledik.

Colman, Emre’ye yerde tekme attı. Zokora, Emre’nin cinsel organına tekme salladı.

Emre’nin kafasına 3, Stoch’un kafasına 1 kez çakmak isabet etti. Maç durdu, tedaviler yapıldı. Sadri Başkan, soyunma odasına indi, kavga çıktı. Maç bitti, Fenerbahçe kafilesi 3 saat statta mahsur kaldı. Havalimanına çevik kuvvet otobüsünde giderken, yandaki araçtan silah gösterildi.

“İnsan iki ruhludur... İçinde bir iyi köpek bir de kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır...” Bir Kızıldereli atasözüymüş bu... Son günlerde cümle alem bir olduk, içimizdeki kötü köpeği besliyoruz... Kavganın bitmesine çok az kaldı. Kötü köpek kazanmaya çok yakın...

Mutlu muyuz şimdi?

Becerdik mi?

08 Mayıs 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Dünya'nın sonu‘’

4.55 milyar yıl... Bu ne biliyor musunuz?
Dünyanın varsayılan yaşı!
Dört milyar beşyüzelli milyon yıl...
Bu da yazıyla yazılışı...
***
15 milyar yıl önce olmuş Big Bang... Büyük patlama yani...
Ateş ve gaz bulutunun soğuması sürmüş milyar yıllarca...
Dünya oluşmuş sonra...
Önce bitkiler hayat bulmuş... Sonra insanlar...
7 bin yıl... Dine göre insanlığın yaşı.
Yedi bin yıl... Bu da yazıyla yazılışı...
***
İnsanın olduğu yerde ‘iktidar’ savaşı da olur elbette... Olmuş zaten...
Yıllarca sürmüş, binlerce savaş var insanlık tarihinde... Bundan sonra sürecek binlerce savaş sırada...
İnsanı, hayvandan farklı kılan en önemli özellik, ‘aklı’dır.
Kullanabilirsen elbette.
Adolf Hitler de bir insandı,
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk de...
İkisi de komutandı, savaştı.
Fakat tarih birine ‘ırkçı’, diğerine ‘kahraman’ yaftasını yapıştırdı.
***
Bir spor gazetesinde neden bunları okuyorsunuz?
Yarın Trabzonspor-Fenerbahçe maçı var malumunuz...
“Yenilirsek, dünyanın sonuna benzeyen bir şey olur” dedi Başkan!
***
4.55 milyar yıl... Ne savaşlar oldu, ne aşklar yaşandı bitti, ne maçlar oynandı, milyonlarca insan öldü, milyonlarca bebek doğdu.
Dünya dönüyor işte yine de...
İnatla.. Ve dönsün de zaten...
Hepimiz bu Dünyanın içinde değil miyiz Başkan!

05 Mayıs 2012, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Tek yıldız!‘’

Türkiye Futbol Federasyonu, Antalya kampını bitirdi ve dün resmi açıklamasını yaptı. İlginç olanı; Çok kişi bir şey anlamadı... Ama aleni bir şekilde söylenmese de, açıklanmayan açıklama şu:

1- Şike ve teşvik yok...

2- Geçen yıl tescil edildiği gibi kalacak, yani lig şampiyonu Fenerbahçe, kupa şampiyonu Beşiktaş.

3- Teşebbüs nedeniyle bir ceza verilecekse -ki bu da büyük ihtimal olmayacak- puan silme işlemi önümüzdeki sezon yapılacak.

İçimiz şike, dışımız teşvik oldu. Bu nedenle gelin size şikeden, teşvikten uzak bir şeyler yazalım.

Beşiktaş’ta Quaresma, Simao, Fernandes, Almeida gibi yıldızlar var diyoruz ya halâ...
Yokmuş aslında!
Ne ligdeki ne de süper finaldeki maçlar nedeniyle değil bu yorumum.

Geçtiğimiz günlerde Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri’ne gidip, eski dostları gördüğümde öğrendim. Beşiktaş’ın tek yıldızı, Beşiktaş’tan yollanmış meğerse...

Ümraniye’deki bir çalışanın eşi hamileyken girmiş devreye... Hanımını en iyi hastanelerden birine yollamış, doğumu orada yaptırmış, doğum sonrası bakımını da... Sonra aldırmış o hastaneden o personeli, eşini ve küçük çocuklarını, evlerine kadar götürtmüş.

Hesabına her para yattığında, Ümraniye’deki çoğu personelin de parası olmuş. Çünkü paylaşmış onlarla.

Bir kez selamsız girmemiş Ümraniye’ye, bir kez bile selamsız çıkmamış Kartal Yuvası’ndan...

Her şey bir tarafa, insanlığı bile yetmez mi o adamın büyük olmasına...
Kulüp kulüp gezmeyen, gittiği her kulüpten gönderilen bir adam değildi o...
Kariyerindeki ilk ve tek transferini yapan bir yıldızdı o.
Real Madrid’den Beşiktaş’a gelmişti.
Guti’ydi...
Gönderdiler!

01 Mayıs 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Terim suçluymuş!‘’

Hırsı, aklının önüne geçmiş! Çok bilenler öyle diyor...
TT Arena’daki Fenerbahçe galibiyetinin başsorumlusu da oymuş.
Ayıp, yazık, günah...
Bir yandan, “Galatasaray futbol olarak ezdi” diyeceksiniz.
Diğer taraftan, bütün faturayı ona keseceksiniz.
34 haftayı 9 puan önde bitirirken, ‘İmparator’ naraları atacaksınız, yalakalık yapacaksınız.
36. haftada ilk derbisini kaybedince teknik beceriksizlikten bahsedeceksiniz.
Türk futbol tarihinde yine bir dejavu iklimi yaşanıyor.
Dünlerde Alex’in futbolculuğuna laf ederlerdi.
Hakan Şükür onlara göre golcü değildi.
Şenol Güneş kötü hocaydı, üstelik karizması da yoktu.
Burak Yılmaz 2. sınıf topçu, İbrahim Üzülmez topçu bile değildi.
Hani bir söz vardı; devrim en başta kendi çocuklarını yer.
Boğazına fular, kafasına şapka, ağzına entellektüel bir kaç laf dolayanlar, Querasma’yı, Melo’yu, Zokora’yı, Simao’yu, Carvalhal’i kahraman ilan etmeye devam etsinler.
Yeter ki, Fatih Terim’e ve bizimkilere laf etmesinler.

24 Nisan 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hepimiz zenci miyiz?‘’

Futbol bir din gibi bu ülkede.. Ve maalesef, futbolu din gibi gören insanlar için hayat ikiye ayrılıyor: Bizden
olanlar, bizden olmayanlar... ‘Bizden olanlar’ ne yapsa iyidir. Onlar asla hata yapmaz; rakibine tekme
bile atsa, aslında rakibi suçludur, çünkü tahrik etmiştir mutlaka... ‘Bizden olmayanlar’ ağzıyla kuş tutsa kötüdür. Adam Hac’ca gitse ‘kesin ticaret yapacaktır’, namaz kılsa ‘tarikata şirin gözüküp işi götürecektir’!

???

Mehmet Ali Yılmaz’ın ‘yamyam’ı ile Emre Belözoğlu’nun ‘pis zenci’si arasında fark var mıdır sizce?
Adımız gibi eminiz ki her ikisinin de ırkçılıkla bir alâkası yok. Fakat... Sayın Yılmaz’ı daha sonra Spor Bakanlığı’na, Trabzonspor Başkanlığı’na, Trabzonspor Onursal Başkanlığı’na kadar taşıyan süreç de bu ülkede yaşanıyor... Emre Belözoğlu’na ‘defol git’, ‘futbolu bırak’ denilen süreç de...

???

Yıllardır düşündüğüm şey şu: Sahadaki Emre iyi futbolcu, kötü insandır! Irkçılığı falan savunduğum düşünülmesin, fakat şu da bilinsin ki, doğru tektir... Emre’nin yaptığı bir suç varsa cezası bellidir. Verirler 4 ya da 8 maç cezayı, olur biter...Fakat tribünden Volkan’a atılan bıçak için; “O bıçağı sahaya Volkan’ın
eldivenleri içinde getirmediği ne malum” ya da “Taraftarımızın duruşu takdire şayandır” diyen zihniyetin,
şimdi Emre’yi yargılaması enteresan...

???

‘Bizden olanlar’ ve ‘bizden olmayanlar’... Sahi; asıl ırkçılık bu değil mi?

18 Nisan 2012, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sen de mi Kosinüs!‘’

Türk Futbolu, Türk teknik adamlar devre dışı bırakılarak yönetilemez. Ancak burada da bir sıkıntı var: Aziz Yıldırım ‘Göksel Gümüşdağ’ dediği için; Aysal, Demirören ve Şener ile camiaları Mehmet Ali Aydınlar’ı seçtirmedi mi?

Süper Lig’in ikinci yarısı bitti! İlk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da değişen çok bir şey yok; Galatasaray lider, Fenerbahçe ikinci... Beşiktaş üçüncülükten dördüncülüğe gerilemiş, Trabzonspor ise sekizincilikten üçüncülüğe yükselmiş.

İlk yarı puan cetvelinde son sırada Ankaragücü vardı, düştüler... 17. sırada Samsunspor vardı, düştüler... 10. sıradaki Manisaspor’un düşmüş olması tek sürpriz... Harala gürele oynanan bu ligi, 22 Aralık’ta bitirseniz; şampiyon da, ikinci de, küme düşenler de değişmiyor.

HHH

Galatasaray cephesinde son günlerde Play Off isyanı var... Bu konuda yöneticilerin sarf ettiği hiç bir sözü ciddiye almam. Çünkü Play Off kararı alınırken de Galatasaray’ı ben ve arkadaşlarım değil, yine Ünal Aysal ve ekibi yönetiyordu. O gün susanların bugün (sonuçlar belli olduktan sonra) isyan etmeye hakkı yok.
İsyan edenlere şunu sormak isterim... Diyelim ki; Play Off’un sona erdiği bu haftada sıralama şöyle olsun: Fenerbahçe 77 puanla lider, Galatasaray 68 puanla ikinci, Trabzonspor 56 puanla üçüncü ve Beşiktaş 55 puanla dördüncü... Bu durumda aynı Galatasaraylı yöneticiler isyan mı eder, kalemi kağıdı eline alıp hesap mı yapardı?

Olay bu kadar basit aslında; kim lider bitirse sezonu, Play Off’a isyan edecekti.

HHH

Bu konuda irdelenmesi gereken tek konu; Fatih Terim’in konuşmalarındaki satır aralarında gizli... “Play Off konusunu geçmiş federasyona sormak lazım. Biz programlama olarak karıştırılmadık bu olaya. Daha iyi bilenler var. Tanjant kotanjant... Yaptılar bir şey!”

Benzer sözleri Şenol Güneş de söylemişti. Adım gibi eminim ki Kocaman da Havutçu da sıkıntılı bu konuda...

Türk Futbolu; Türk teknik adamlar devre dışı bırakılarak yönetilemez. Onların görüşleri de alınmalı, oturup konuşmalı ve ortak bir doğru üzerinde birleşmek şarttı.

Fakat bu konuda da ilginç bir durum var... Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım; Belediye Başkanı Göksel Gümüşdağ’ı desteklediğini açıklarken; Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ve Trabzonspor Başkanı Sadri Şener biraraya gelip Mehmet Ali Aydınlar ismini ortaya atmadı mı?

Yani Play Off kararını veren Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’nı seçtirenler de yine ben ve arkadaşlarım değil; Aysal, Demirören ve Şener ile camialarıydı.

HHH

Play Off kuraları dün çekildi...

Herkesin bir fikri vardır elbette, ama ‘söz uçar laf kalır’ diyerek bu yazıda dikkat çekici detaylara yer vermekte fayda var.

1- Beşiktaş’ta Egemen Korkmaz Galatasaray, Hugo Almeida ise Galatasaray ve Trabzonspor maçlarında yok.

2- Trabzonspor; kadın ve çocuk seyircilerin tribünlerde yer alacağı iki maçlık cezasını Beşiktaş ve Galatasaray derbilerinde çekecek.

3- Galatasaraylı Emre Çolak, İnönü’de Beşiktaş’a karşı forma giyemeyecek.

HHH

Ve bir kaç soru...

1- Galatasaray şampiyonluğu garantilemiş bir şekilde son maça çıkarsa, Futbol Federasyonu, Sarı-Kırmızılılar’a kupasını Kadıköy’de mi verecek?

2- Galatasaray ve Fenerbahçe son haftaya kafa kafaya girerse ve ‘son maçta kazanan şampiyon olacak’sa; Şükrü Saracoğlu Stadı, 34. haftayı lider bitiren Galatasaray için bir ödül mü olacak!

3- ‘İzmir torba’dan bahsedenler, hemen her programda sadece şeytanın avukatlığına soyunanlar, bu fikstürü nasıl değerlendirecekler?

10 Nisan 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bıçak değil kılıç‘’

“Taraftarımız sağduyulu davrandı. Seyircinin olgunluğu takdire şayandır. Evet; su şişeleri ve tepkiler var. Bunu fazla abartmamak gerek...” Trabzonspor-Fenerbahçe maçının bitiminde söylenmiş bu sözler; Hürriyet’te okudum. Trabzonspor Yönetimi’nin Sadri Şener ve Nevzat Şakar ile birlikte en tanınan yöneticisi söylemiş. Genel Sekreter Hasan Yener...

???

34. dakikada atletlerle yapılan protesto, anlaşılır bir tepkidir. Hatta esprili bile sayılabilir. Sahaya atılan çakmak, su şişelerine Türkiye’nin her stadında gördüğümüz için alışkınız. Geçtiğimiz haftalarda bir adet iskarpin atılmıştı sahaya, bu kez bir çift spor ayakkabı... Bu da sorun değil. Maytaplar da sıkıntı yaratmaz, çünkü atılmayan stat, ya da yakmayan-atmayan taraftar yok gibi...

???

Ama ya o bıçak!

???

Türk Telekom Arena’da bir viski ya da rakı şişesi teğet geçmişti Volkan Demirel’i... Avni Aker Stadı’nda ise bir bıçak...

???

Neden hep Volkan’a atılıyor derseniz... Evet, Volkan iyi bir Fenerbahçeli... Tribünden gelme... Üstelik düşündüğünü söyleyen, orası burası oynamadan düşüncelerini ifade edebilen, hatta çoğu zaman yaptığı açıklamalarla rakip takım yöneticilerini, futbolcularını ve taraftarlarını çileden çıkartabilen bir oyuncu...
Tüm bunlar, Volkan Demirel’e şişe ya da bıçak atılması için yeterli bir sebep olabilir mi yine de?

???

Aslında bıçak da çok önemli değil! Çünkü Hasan Yener’in açıklamaları, bırakın bıçağı, kılıçtan daha keskindir. Söz adam öldürmez belki, doğrudur. Ama kitleleri o yola sürükler. Sivas’ta Maraş’ta Menemen’de... Hep
sözle (provakasyon) başlamıştır gerilim ve maalesef katliamla bitmiştir.

???

Bir bilim adamıdır Hasan Yener, Nörolog’dur. İnsan psikolojisini, insanın sinir sistemini, hepimizden çok daha iyi bilir. İşte bu nedenle, bu açıklamaları yaptığına inanmak istemeyiz. Ya da yaptığı açıklamaların cımbızla çekilip aktarıldığını düşünmek isteriz.

???

Gecikmiş satırlar bunlar da... Galatasaray ile Orduspor oynadı ve beklendiği gibi, Galatasaray güle oynaya kazandı. Maç öncesinde Orduspor ile Culio arasındaki ‘sözleşme feshi’ ana gündem maddesiydi. Nedim Türkmen, Ali Dürüst, Fatih Terim arasındaki sözlü tartışma halâ akıllarda... Bana göre bu olayla sadece iki kusurlu var: Nedim Türkmen ve Culio... Orduspor’u olaydan tamamen soyutluyorum. Türkmen, kulübün başkanı olarak, ya Culio’yu 10 gün daha idare edebilirdi, ya da bastırıp parayı alarak ‘kim patron kim işçi’ cümle aleme gösterebilirdi. Yapmadı, polemik çıkmasını istedi. Culio, iş ahlâkı sahibi bir futbolcu olsaydı, ekmek parası kazandığı Orduspor’a sezonun son maçına kadar hizmet eder ve ligin bitiminde “Her şey için teşekkürler, ama ben Galatasaray’a dönmek istiyorum. İpler sizin elinizde, elbette alırsanız bonservisimi mecburen oynarım. Fakat zorla güzellik olmaz” diyerek Ordu’dan güzel güzel ayrılabilirdi. Yapmadı, ne kadar ahlâklı olduğunu gösterdi. Herkesin aklında şu soru var: “Oynasa ne olurdu?” Cevabı basit; Galatasaray yine güle oynaya kazanırdı. Çünkü sonuçta iki takım arasında kalibre farkı var. Fakat mevzudaki sıkıntı, 90 dakikayla sınırlı olmamalı.. Ve işte sırf bu nedenle Nedim Türkmen ve Emmanuel Culio kesinlikle PFDK’ya sevkedilip ağır yaptırımlarla karşı karşıya bırakılmalı.

???

Futbol yazısı bitti, şimdi farklı bir konuyla final yapalım. Yıllar önce bir psikolog ile futbol üzerine bir röportaj yapmıştım. Kulakları çınlasın, Profesör Doktor Ahmet Ertan Tezcan’la... Bana çok ilginç bir hikaye anlatmıştı: Bir çocuk düşünün; bıçaklara çok ilgili... Ya da o bıçağı eline alıp kesmeye... Bu çocuğa çok iyi eğitim verirseniz, cerrah olur... İçindeki bıçak sevgisini, kesme dürtüsünü; insanlığın yararına kullanır... Bu çocuk orta halli bir eğitim görürse; kasap olur... İnsanlığa zarar vermez, hizmet eder, ayrıca sürekli et keserek, içindeki dürtüyü de kontrol eder. Bu çocuk sıfır eğitim alırsa ve yanlış yönlendirilirse, katil olur. Cerrah ile katil arasındaki ince çizgi,
eğitimdir.

03 Nisan 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI