‘’Kör göze parmak sokmak!‘’
En az 20 senedir futbol federasyonu bünyesinde bulundum. Hem de müsabaka organizasyonlarını yaptım. İstanbul Valiliği'miz olmak üzere binlerce insan şahittir. Hava muhalefetinden dolayı müsabakaları 1 hafta öncesinden erteliyorduk. Dün gece ki maç, yazık. Bugün Fenerbahçe maçı 19.00'da Beşiktaş maçı bu hava şartlarında 20.00'de.
Fakat bu akşamın bir hafta boyunca kar yağışlı oynanacağı 10 gün önceden belliydi. Beşiktaş-Mersin maçı dün oynanabilir, bugün gündüz oynanabilir. Kör gözü parmağına sokar gibi akşam 20.00'de bu insanları perişan etmeye ne lüzum vardı? Sorarım sorumlulara. Yetkili kim? Veya kimler bu maça geldi? Tribündeydim. Hiç bir Allah'ın kulu gelmemişti.
Kardeşim kendinizin gelmediği maça milleti ne gönderiyorsunuz? 20. yüzyıldayız Bu çocuklar Euro 2016'ya gidecek. Bir oyuncu sakatlanırsa, Sırçalı Köşk'te oturarak mı tedavi edeceksiniz? Oynat bu maçı. Gündüz 4'te, 5'te. Rahat et. Kendini de kurtar. Takımı da. Bravo Mete Kalkavan'a. Oynatmak için maçı oynatmadı. Boşu boşuna FIFA Kokartı takmadı.
Önce futbolcuların sağlığını düşündü. Belki başka bir hakem olsa oynatırdı. Kendisini tebrik ediyorum. Tüm futbolcular adına. Yazık. Çok yazık. Federasyonumuz, maçlar oynansın diye çalışıyor. Halbuki şartlar iyi olarak oynansın da ne olursa olsun için değil.
‘’41 kere maşallah‘’
41 puan, 41 gol. Beşiktaş’a 41 kere maşallah. Aslında Serkan Çınar ve Beşiktaş taraftarı birbirini hatrı sayılır pozisyon zenginliğinde bayağı da yokladı bir yere kadar. Aslında ben Serkan Çınar için üzüldüm. Bir tarafta oynayan, bir tarafta oynamak isteyen takım var. Malesef Serkan Çınar oynamayana müsade etti. Hatta bana göre sezonun en iyi maçını oynayan Quaresma’yı bile çileden çıkardılar. O da Şenol Güneş’le papaz oldu. Malesef en iyi oynadığı müsabakalardan birinde Q17 kementi yedi, kulübede de huzursuzluk yarattı. Beşiktaş takımı Başakşehir Stadı’nda ilk defa taraftarlarıyla o derece bütünleşti.
Huylu huyundan vazgeçmiyor
İkinci yarı golün erken gelmesi Aykut Kocaman’ın talebelerini kabak çekirdeği gibi açtı. Kerim Frei, Gomez, Oğuzhan ve Gökhan Töre arka arkaya filmi kopardı. Demek ki bir gol atana kadar Aykut Hoca’nın talebeleri oynatmamayı seçince, zaten felaket kaçınılmaz oldu. Daha çok gol gelebilirdi. Ama dedik ya 41 kere maşallah Kartal’a. Quaresme çok iyi oynuyordu. Pozitif bir görüntüdeydi. Şenol Güneş onu koruma altına aldı. Ancak Portekizli’nin hareketini hiç tasvip etmedim. Seyirciyi de hiç hoş karşılaşmadım. Huylu huyundan vazgeçmiyor. Ancak bugün taraftarı beğendim Quaresma’ya sahip çıkması dışında. Beşiktaş takım oyunu oynuyor. Kendini oynayanlar ise sıkıntı yaratıyor. Quaresma’ya tavsiyem ‘haddini bileceksin’.
Başkan yalnız kaldı
İlk yarı bitti. Çok sıkıntılıydı ancak mutlu sonlandı. Yalnız şunu belirtmek isterim. Bugün taraftar tümüyle Başakşehir’deydi ancak başkan çok yalnızdı. Beşiktaş Kulübü’nün bir yönetimi var ama ortalarda yok. Fikret başkan adına üzüldüm. Kulüplerin çoğunun kaderidir. Yönetimler 15 kişi başlar, 3 kişi bitirir.
‘’Buz üstünde dans‘’
Beşiktaş takımı müsabakaya çıkınca üzüldüm. Şenol hoca gibi altyapı sevdalısı, takımın patronu biraz aşağıya bakmalıydı. Şimdi diyeceksiniz ki, Muhammed Enes ve Hamza girdi ya, tamam. Ama 15 dakika. Benim için asıl önemli olan U-21 akademi takımı grubunda Fenerbahçe’nin önünde lider. Neden son 15 dakika 2 oyuncu sahada? 11’de tek oyuncu yok? Ondan sonra da altyapı edebiyatı. Geçeceksin bunları.
14. dakikada kırmızı çıkınca...
Oyuna Beşiktaş hızlı başladı. Gol, 6. dakikada Cenk Tosun’den geldi. Bir de müsabaka hakemi Erkan Engin’in uygulamasıyla işgüzarlık yaptı Sivas kalecisi. Melih 14. dakikada oyundan atılınca maçın tadı tuzu kaçtı. Beck oynamayınca formayı kapan Serdar, herkesin dediğinin aksine sağdan girdi vurdu direkten döndü. Motta biraz geç kalınca gol gelmedi. Kerim Frei alışkınlıklarından vazgeçmemiş. Topla bir türlü vedalaşmıyor. Vedalaşsa ilk yarım saat 3 olurdu yine de etkiliydi. 37. dakikada Atilla, Sivas adına çok önemli bir pozisyonda Günay’a takıldı.
Gençleri 11’de görseydik
Milosevic, Franco, Serdar, Motta. Önlerinde Necip. Defans tamamen değişmiş, ama kusursuzdu. Hamza’nın dışında Muhammed Enes, Fatih, Devrim’i de sahada görmek isterdim. Kulübede değil. Aslında Türkiye Kupası bir fırsattı. Diğer takımların maçını da görüyoruz. Teknik patronlar cesaretle oynatıyorlar. 52. dakikada Motta’nın şutunu Hamza kornere çıkardı. 56’da Cenk Tosun yokladı. 57’de Pektemek, Tosic’in ortasında yeni nikahtan çıkmıştı, yengemize hediye verdi! Aslında zemin çok kötü. Buzlar erimediğinden oyuncular daha çok zeminle uğraştılar.
Necip’in sözlerine kulak verin
76’da Milosevic’e kırmızı kart yakışmadı. Hakem Erkan Ergin için de bu maç fırsattı. Zaten futbolcular birbirine girmiyor. Sadece oyuncuların ikili mücadelelerine bakacaktı. Ama Milosevic’in pozisyonunda olduğu gibi herkese adaletli olmadı. Melih’i haksız attı. Ve maçtan sonra Necip’le konuştum. Söylediği tek şey vardı: “Allah’ıma şükürler olsun bu sahadan hepimiz sakatlanmadan çıktık. Hangi zihniyet bizi bu sahada oynattı. İçeride büyük stat varken...“
‘’Herkes rütbesini bilecek‘’
Ankara'da hatırı sayılır bir soğuk var. Futbolcu, "Mutlaka sahada olmalıyım" arzusunda. Hava sıfır derecede. İşte bu şartlarda oynandı bugünkü maç.
Öncelikle 1 numaradan başlamak istiyorum. Tolga yine sahada ve sahnede de. Bekleyen seyirci Tolga'yı istiyor. Sevgi gösterisi var. Aslında Beşiktaş'ın da Tolga'ya ihtiyacı var. Bu müsabaka niçin bu saatte onu sormak lazım. Sıfırın altında derece. Güzel şartlarda güzel sahada oynanmalı. Sıradan bir takım değil, üstelik lider. Galatasaray maçı 16'da... Oynat Beşiktaş maçını da Pazar 16'da! Madem sağlıklı müsabakalardan bahsediyoruz. Maçları oynatmak için oynatmamalı. Buz gibi soğuk be arkadaş! Çok soğuk. Üstelik yol uzun. Kerbela gibi bir saha... Bilmiyorum televizyonlarda seyretmişsinizdir. Yedek oyuncuların hepsi battaniyeli. O oyuncuların yerinde olmak istemem. Buz tutan sadece sahalar değil oyuncular da. Şenol Güneş, takımda istikrarı sağlamış. Buna kulübedeki hazır oyuncular da dahil. Ancak tüm bu oyuncular sahaya girmemek için dua ediyorlardı. En azından görüntü oydu. Çünkü oturdukları yer sımsıcak. Daha 6. dakikada film kopabilrdi. Olcay biraz daha çabuk olsa, kafayı vursa...
Yukarıda da belirttiğim gibi oyuncular her iki takımda önce zeminle sonra rakipleriyle mücadele ettiler. Tolga demişken... Çizgi kalecisi dediğimiz kaleci, 20. dakikada kalesinden çıkıyor, golü yiyor...
Müsabanın hakemi Alper ulusoy'la devam etmek istiyorum. Maalesef Beşiktaşlı oyuncular yerden kalkmadı. Boyuna dayak yediler. Hani vardır ya zengin çocukları gibi... Dakika 35, gol Gomez ve 1-1... Çok geçmeden Ndiaye ile gelen 2-1...
İlk yarı böyle bitecek derken 45. dakikada Alper Ulusoy ve Ali Zağlı ortaya çıkıyor. Pozisyonun sahibi Bilal Aziz bile penaltı diyor. Hatta ikinci sarı karttan kırmızı kart yiyecek. Ama Ulusoy devam... Fenerbahçe maçının hakemi FIFA hakemi, Galatasaray maçının hakemi FIFA hakemi... Buyrun size Alper Ulusoy! Beşiktaş maçının hakemi...
Osmanlıspor, bilhassa forvette çok çabuk oyuna giren oyunculardan kurulu. Üstüne geliyor, Atiba tek başına kalıyor. Ve tabii ki Oğuzhan ve Sosa rakibi kovalamıyor. Bu top daha çok Osmanlı'da olduğu zaman... Ve Beşiktaş'ta bastıran da yok! Hal böyleyken ne yapsın tek başına Atiba! Rahmetli Vedat Okyar'ın bir lafı var: Dünyada Saldırma Bakanlığı yok, Savunma Bakanlığı var. Önce savunmanı sağlam tutacaksın. Dedik ya Osmanlıspor'un ileri ucundakiler çok çabuk. Oyunu kendi yarı alanında kabul edip kapılan toplarla çabuk çıkıyor. İşte o anda Beşiktaş defansıyla Tolga karşı karşıya kalıyor. Bunun içindir ki Tolga'ya da fazla kızamıyorum.
Kerim Frei, Cenk Tosun ve Necip... Sıkışan oyunda Şenol Hoca'nın tercih ettiği oyuncular... Kerim'e de bir top vereceksin, o oynayacak. Hava soğuk ama takım oyunu önemli.
Necip her zamanki Necip. İş ahlakı yerinde ve haddini bilerek oynuyor.
Ve Sosa... Bütün hayeller bitti derken 90. dakikada attığı golle "Herkes rutbesini bilecek" diyor ve liderliği tekrar getiriyor.
Bilmiyorum federasyon ne yapar ama soğuk havalarda daha doğrusu elverişsiz sahalarda olan müsabakalarda fikstür değişikliğine gidebilir. Mesela Perşembe günü Sivas'ta, Sivas Şehir Stadı yerden ısıtmalı ama maç Sivas Belediye Stadı'nda oynanacak. Yazık! Bu Beşiktaş takımı kimsenin babasının hayrına kurulmuyor. Harcanan paralara yazık. Sivas'ta Sivasspor sahasını vermiyorsa Beden Terbiyesi Genel Müdürü Mehmet Baykan'a sorarım: Şu sözleşmeyi bir daha gözden geçirin. Beşiktaş takımı öyle üç kuruşu harcanacak takım değil. Neyse bana göre sezonun en anlamlı galibiyeti oldu. Onun için herkes rutbesini bilecek.
‘’Kaptan gemiyi terk etti‘’
Sporting Lizbon maçından sonra başta takım, bütün camia hatta bizler Tolga’nın dününe bakarak her konuda ona destek olduk. Ama Tolga bu sevgiye layık davranmadı. Ona güvenenleri mahçup etti. Bakın, kalecimiz Murat vardı. Bir Fenerbahçe maçında Rüştü sakatlanmıştı. Neredeyse yürüyemeyecek pozisyonda sahaya çıkarak hepimizi utandırdı. Tabiri caizse maçı aldı. En güzeli de Beşiktaş taraftarı hatalı golüne rağmen Günay’a sahip çıktı. Üzüldüm, çok üzüldüm. Beylerbeyi’li Erdal’ın dediği gibi kaptan en son terk etmesi gerekirken, ilk o gemiyi terk etti.
Dev yuva için teşekkürler
Hiç unutmam bir Beşiktaş-Göztepe maçına çıkıyoruz Şeref Stadı’nda... Takım sahaya çıkacak ama farelerin yediği konçlar eksik! Çamlıcaspor Mağazası’nda iki saat bir takım konç almak için bekledim. Sadece konç değil bir takım formaya bile ihtiyacımız olduğu dönemlerde az çekmedik. Dün Üsküdar’da bir Beşiktaş Kartal Yuvası gördüm inanın sokaktaki banklara oturup 10 dakika hasretle baktım. Nereden nereye... Türkiye’nin en büyük mağazası... Hep şikayet ettim çeşit yok diye. En büyük ve en çok çeşit olan mağazası bu hafta içinde açılacak. Mağaza sorumlusu Celal Bey ile konuştum. Gözlerinin içi gülüyordu. Yönetimde olmadığı halde gizli kahraman Hüseyin Bican’a bu satırlardan teşekkür etmek istiyorum.
Fulya’da sona gelindi
Beşiktaş’ta gündem çok. Beşiktaş, altyapısı ile hep övünür. Takımın geleceğini hep altyapıdaki oyuncular çizmiştir. Şampiyonluklar bu çocuklarla gelmiştir. Metin, Ali, Feyyaz, Ulvi, Gökhan, Fikret... Say say bitmez. İşte bu tarihi yeniden yazmak, Beşiktaş ailesinin içinden gelen çocukları yeniden kaznamak için Fulya’ya yaptığı desteklerden dolayı Spor Bakanımız Çağatay Kılıç ve Spor Genel Müdürümüz Mehmet Baykan ve sonunda da İstanbul Spor İl Müdürü İbrahim Keskin ve ekibine Beşiktaş geleceğine yaptıkları bu yatırımdan dolayı saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Allah razı olsun.
‘’Bay gol Gomez‘’
Sporting Lizbon mücadelesi sonrası Beşiktaş için Galatasaray maçı şanstı. Çünkü o moral bozukluluğuyla bir Anadolu takımıyla oynasaydı, başı ağrıyabilirdi. Galatasaray maçı hem motivasyon açısından hem de skor açısından bir şans oldu. Skor diyorum çünkü dünkü maçın neticesine 2-1 diye bakmayın, çok daha farklı olabilirdi. Nasıl mı? Bakın Tolga Zengin, ‘kılı’ döndüğü için -kusura bakmasınlar sahadan kaçtığında- ve gemiyi ilk terk eden kaptan olduğunda maalesef yokluğunda kaleyi alan Günay, maç eksikliğinden dolayı yediği hatalı gole rağmen o pozisyonda çıkmaması gerekirken, yediği gole rağmen yere yatmadı. Muslera mı? O da yerden kalkmadı. İşte maçın analizi bu.
Muslera farkı önledi
Galatasaray’ın korkusu ise 6 puan farkın açılmaması en azından bu farkın korunmasıydı. Bu, başta da belirttiğim gibi Beşiktaş’ın şansıydı. Çünkü sahada Galatasaray diye bir takım yoktu. Bunu maalesef Beşiktaş kullanamadı. Golcü oynamaz, golcüyü oynatırlar. Ona pas gelecek ki gol atsın. Gomez, dün goller kaçırdı ama kalede Muslera vardı, farkı önledi. Ama 56. dakikada bir gol attı ki, tam usta işi. Dün akşam İsmail’i çok beğendim. Çıkana kadar da Olcay Şahan’ı. Galatasaray defansını yordu. O, işini yapmıştı. Artık girenler fitili ateşleyecekti. İşte Gökhan Töre.
Aferin kardeşime
Maçın ana fikrini sorarsanız; son 20 senede seyrettiğim en istikrarsız, en ezik, pozisyonu olmayan bir Galatasaray vardı Beşiktaş’ın karşısında. Beşiktaş, bir daha böyle bir Galatasaray’ı yakalayabilir mi bilmem! Hafta içi, günlerden pazartesi bereketli bir seyirci topluluğu vardı. Beşiktaş liderliği geri aldı. Önemli olan geri almak değil, devamlılık.
Mete Kalkavan, son zamanların en beğendiğim hakemi. Hiç suya sabuna dokunmadan, maçı bitirdi. Aferin kardeşim. Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Tolga’nın transferinden sonra hava atıyordu, “Beşiktaş’ı nasıl kazıkladım” diye. Beşiktaş alışık böyle kazıklara. Sen nasılsın? Seni sormalı!
‘’Finalleri beceremiyoruz‘’
Avrupa Arenası’ndan çok olumsuz ayrıldık dün gece. Oysa Beşiktaş, 65 dakika Portekiz Ligi’nin lideri, en istikrarlı takımından istediğini almıştı. Ancak nefesi yetmedi. Bu da gösterdi ki,Türkiye Ligi’ndeki maçlarda olduğu gibi takımda kondisyon eksikliği var. Buna rağmen, ah Olcay ah... Ceza sahasına gelen final toplarında maalesef yokuz. Quaresma için tedirgindim. Doğduğu yer mi, doyduğu yer mi diye? Ama o doyduğu yeri tercih etti, Beşiktaş’a geldiğinden beri en pozitif oyununu sahaya sürdü.
Nefesimiz yetmedi
Daha oyun 15. dakikada bitebilirdi. İdmanda dahi olmayacak bir pozisyonda elle düzelt dersen düzeltemez pozisyonda gol kaçtı. Atiba. Hem oynayacaksın, hem de oynatmayacaksın. Ama bir yere kadar. Onun da, gücü bu kadar. Asıl önemli olan ne biliyor musunuz? Bir deplasman maçında bir Alman hakemin Beşiktaş’la birlikte sahada olması. 32 haftadır yenilmeyen Lizbon’da Gomez’le gelen golle her şeyin bir ilki vardır dedik ama nefesimiz yetmedi. Tolga için iyi şeyler yazmak istiyorum. Hemşehrim. İki golde de çıkıyor geri geri gidiyor. Yakışmadı.
Hem itibar, hem para gitti
Şenol hoca da artık kararını vermeli. Kulübede 8 tane oyuncu var. Her maç Sosa-Olcay kulübeye Necip-Cenk sahaya. Bunda da bir istikrar gerekir. Evet var istikrar. Necip’ten Cenk’ten başka oyuncusu yok. Eve döndük. Pazartesi gecesi sıkıntılı bir maç var. Ama üzülüyorum. Beşiktaş ne hikmetse stresini yenemiyor. Dün akşam da, final avucundaydı. Sabun köpüğü gibi uçtu gitti. Farkında mısınız? Bu kayıplar hem itibar hem de para kaybettirdi. Asıl sıkıntı olan sezon başından beri yaptıkları ceza sahası üzerindeki pas alışverişiyle ön plana çıkan Beşiktaş’ta maalesef dün akşam pas patalarıyla dolu ve hiç de hoş olmayan son 15 dakika sundular ki, bu da şunu gösteriyor; Maalesef dost olarak söylüyoruz. Bu çocuklar ya çalışmıyor. Ya da rahatlık battı.
‘’Lastik patladı!‘’
Haftalardır bunu söylüyoruz, lastiğin patlayacağını. Şenol hocamın bir “B” planı yok. Oyunun istatistiklerini bilmiyorum ancak 75’e 25 gibi. Skor 2-0 Beşiktaş aleyhine. İstatistiklere bakarsak öyle olmamalıydı. Şenol hocamın bir “B” planı olmalıydı. Öncelikle belirtmeliyim. Barış Şimşek yazık o sıfatına. Sakın ola ki, Beşikaş’ın mağlubiyteniden dolmayı demiyorum. Ama mağlubiyeti etkileyen taktik anlayışında maçı yönetti. Sosa yerden kalkmadı. Bol bol dayak yedi. Ne uğruna? Desinler ki, ev sahibi takımı tutmuyorum. Sana ev sahibi takımın demiyorum. Bakın yine söylüyorum, Mağlubiyete kılıf aramıyorum. Ama 75’e 25 olan bir oyun üstünlüğüyle hakemin de rakibin tekmelerine bu kadar müsahama göstermemesi lazımdı. Onlarında ayranı kabardı. Diyorum ya, kelimeleri seçerek yazıyorum. Yanlış kullanmak istemiyorum. Ama Barış Şimşek, bugün ligin makasının açılmasını istemedi.
Tolga mahcup etmedi!
2. söylediğimiz Şenol hocamın B planı yok mu? Gomez. Bu takımın en çok gol atan oyuncusu önce Gomez’i yazarım, sonra 10 kişiyi yazarım. Hal böyleyken Gomez’in Cenk Tosun’la birlikte oynaması gerekirken yine ceza alanında yalnızlarda Beşiktaş. Kaleci Tolga. Geçen haftaya kadar bizi mahçup etti diyordum. Dilim tutulsaydı. Yine bizi mahçup etmedi. Quaresma, Gökhan Töre. Kimse bana inandıramaz. 40 senelik saha kulübe ve soyunma oda tecrübelerime dayanarak şunu söylemek istiyorum. İkisi de birarada olduğu anda Beşiktaş’a zarar veriyor. Biri geleceğe yatırım yapıyor Gökhan Töre. Biri de mirasını yiyor Quaresma. Ama ikisini de biraraya koy takım oyunu sıfır. Herkes kendine oynamaya kalkırsa, böyle tokadı yersin. Bunun tek sebebi var. Yukarıda da belirttiğim gibi Beşiktaş’ın bir B planı yok. Beşiktaş’ın maçı çevirip kazanabilmesi gerekirken bir tokat yemiş oldu. Bunun acısı çabuk geçer. Ancak akıllı olmalı. Ayağı kesilebilir. Onun için çok dapa dikkatli olmalı ve Şenol hoca ivedilikle haddinde bir değişiklik yapmalı. Yoksa bu gidişle daha çok tokatlar yer, acılar hissederiz.