Bay gol Gomez

Haberin Devamı ›
Sporting Lizbon mücadelesi sonrası Beşiktaş için Galatasaray maçı şanstı. Çünkü o moral bozukluluğuyla bir Anadolu takımıyla oynasaydı, başı ağrıyabilirdi. Galatasaray maçı hem motivasyon açısından hem de skor açısından bir şans oldu. Skor diyorum çünkü dünkü maçın neticesine 2-1 diye bakmayın, çok daha farklı olabilirdi. Nasıl mı? Bakın Tolga Zengin, ‘kılı’ döndüğü için -kusura bakmasınlar sahadan kaçtığında- ve gemiyi ilk terk eden kaptan olduğunda maalesef yokluğunda kaleyi alan Günay, maç eksikliğinden dolayı yediği hatalı gole rağmen o pozisyonda çıkmaması gerekirken, yediği gole rağmen yere yatmadı. Muslera mı? O da yerden kalkmadı. İşte maçın analizi bu.
Muslera farkı önledi
Galatasaray’ın korkusu ise 6 puan farkın açılmaması en azından bu farkın korunmasıydı. Bu, başta da belirttiğim gibi Beşiktaş’ın şansıydı. Çünkü sahada Galatasaray diye bir takım yoktu. Bunu maalesef Beşiktaş kullanamadı. Golcü oynamaz, golcüyü oynatırlar. Ona pas gelecek ki gol atsın. Gomez, dün goller kaçırdı ama kalede Muslera vardı, farkı önledi. Ama 56. dakikada bir gol attı ki, tam usta işi. Dün akşam İsmail’i çok beğendim. Çıkana kadar da Olcay Şahan’ı. Galatasaray defansını yordu. O, işini yapmıştı. Artık girenler fitili ateşleyecekti. İşte Gökhan Töre.
Aferin kardeşime
Maçın ana fikrini sorarsanız; son 20 senede seyrettiğim en istikrarsız, en ezik, pozisyonu olmayan bir Galatasaray vardı Beşiktaş’ın karşısında. Beşiktaş, bir daha böyle bir Galatasaray’ı yakalayabilir mi bilmem! Hafta içi, günlerden pazartesi bereketli bir seyirci topluluğu vardı. Beşiktaş liderliği geri aldı. Önemli olan geri almak değil, devamlılık.
Mete Kalkavan, son zamanların en beğendiğim hakemi. Hiç suya sabuna dokunmadan, maçı bitirdi. Aferin kardeşim. Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Tolga’nın transferinden sonra hava atıyordu, “Beşiktaş’ı nasıl kazıkladım” diye. Beşiktaş alışık böyle kazıklara. Sen nasılsın? Seni sormalı!