‘’BJK'yi bırakanlar hep kaybetmiştir‘’
Beşiktaş tarihi; futbolu bırakmadan, Beşiktaş’ı bırakmış futbolcular için hiç de iç açıcı fotoğraflar sergilemez.Bir kaç örnek vermek istersek...Ne kadar çok keselerini doldurmuşlarsa da (Para itibardır derseler ona karışmam) itibar kaybetmişlerdir. İlhan Mansız, Alpay Özalan gibi...Ancak milyonların taptığı bir futbolcu olmuşlarsa, bunu kişisel becerileri dışında Siyah - Beyazlı formaya borçludurlar. Bu formanın kıymetini bilmelidirler. Gittikten sonra aileleri dışında ne arayanları ne de soranları olur.Bakın; Ahmet Dursun daha yeni yeni kendine geliyor. Bir sorun bakalım, o geçen iki senesinde neler çektiğini...Onun içindir ki, Beşiktaş Kulübü hiç bir zaman futbolcuya borçlu olmamıştır. Futbolcular, kulüplerine daima borçlu kalmışlardır. Bu borcun getirdiği ağırlığı taşımak istemeyen, bu şerefli göreve özveriyle yaklaşmayan, ‘sözleşmeyi’ tehdit unsuru yapıp ‘gideceğim’ diyerek zamansız ve faydasız restlerle bugün bu limanda demirleyen futbolcular, kariyerleri ne olursa olsun hemen kapının önüne konmalıdırlar. Zaten onlar bu limanda kalıcı değillerdir. Çünkü bilmelidirler ki; Beşiktaş bir liman, batan ise gemiler, transatlantiklerdir. Beşiktaş limanına hiç bir şey olmaz. Futbolcu kardeşlerimiz, bu limanın kıymetini bilsinler. Boşu boşuna gazete sayfalarına malzeme olmasınlar.Son sözüm Rıza Çalımbay’a...Hocam, bu limanın kıymetini en iyi siz bilirsiniz. Biraz da sizin o dönemdeki takım arkadaşlarınız.Şu anda senin eteklerine asılmış duran bir sürü genç var. İsterdim ki, bu limanda demir atmaları için, Ankaragücü maçında sahayı bırak kulübede en az üç dört tanesinin yanında oturmasını.Yoksa hocam sen de mi günü kurtarmak istiyorsun!Korkma...Deniz ne kadar öfkeli, dalgalı, öldürücü olursa olsun batmazsın...Saman altından su yürütüp, Temmuz ayında ‘nasıl biraz daha fazla para alırım’ ya da ‘Beşiktaş markasını nasıl kullanırım da cebimi biraz daha doldururum’ düşüncesinde olan topçularla yola çıkma.Şu son yedi haftada kulübede yanında tutacağın dört - beş gencin, bir ikisini sahaya sürdüğün taktirde, Beşiktaş ailesine bırakmış olduğun miras üçe dörde katlanacaktır.Rıza hocam, senin de bunun dışında bir şey düşünmediğini biliyorum. Lütfen aklı şeytanlıkta olan bazı futbolcu eskilerinin tesirinde kalma.Gençler gözlerini açmış, kulakları sende, bekliyorlar...
‘’Amatörler Vefa Stadı'na‘’
Dile kolay; İstanbul Amatör Futbol Şampiyonası tam 101 yaşına bastı. Maaşallah, nice 101 senelere...Kimler yoktu ki bu şampiyonada: Fenerbahçe ve Galatasaray 13’er, Beşiktaş 12 kez kazandı. Çapa, Tophane Tayfun 4’er, Anadolu Hisarı, Alibeyköy 3’er, Küçükpazar 2, Yavuz Sultan Selim, Sakarya, Fikirtepe, Rumeli Kavağı, Paşabahçe, Özsahrayıcedid, Tekel ve adını sayamadığım birçoğu bu şampiyonadan birer kez mutlulukla ayrıldı. 2004 - 2005 İstanbul Şampiyonası, Okmeydanı ile Tepecik Fıratpen arasında oynanacak. Birinci olan takım 96. şampiyon olarak tarihe yazılacak. Arada 5 yıllık bir boşluk var, harp zamanı turnuva yapılmadı. Cumhuriyet dönemi lideri Beşiktaş olmuştu. Bu dönemde Beşiktaş; 1939-1943 yılları arasında 5 kez şampiyonlukla tanıştı. İşin en ilginci ise 1904’ten 1923 yılına kadar Cuma Ligi olarak süren bu şampiyonayı Fenerbahçe 5 kez, Altınordu 2 kez, Moda ve Imogene takımları 1’er kez kazandılar. İşte amatör arkadaşlarım; tarih her zaman gerçekleri yazar. Bugün de Tepecik ve Okmeydanı’ndan bir tanesi bu tarihe ismini yazacaktır. Bu şampiyonada 1904 yılından 13 Nisan 2005 tarihine kadar geçen dönemde emeği geçen herkese İstanbul Futbol İl Temsilcisi olarak teşekkürü bir borç bilip, tüm amatörleri de bugün saat 14.30’da bu önemli günde Vefa Stadı’na davet ediyorum.Not: Yıllardır ilk defa İstanbul’a, Türkiye 3. Ligi’ne terfi müsabakası grubu verildi. Bu konuda desteklerini esirgemeyen TAAKK Genel Başkanı Orhan Saka’ya, TFF yönetim kurulu üyesi ve Amatör Kurulu Başkanı Mehmet Baykan ile İstanbul Gençlik Spor İl Müdürü Tamer Taşpınar’a ve İASKF Başkanı Sait Yücel’e teşekkür ediyorum.
‘’İyi ki varsınız!‘’
Futbolun güzelliğinin gol olduğunu hep söylüyoruz. Golü de kim atacak tabii ki, golcüler. Her ne kadar Beşiktaş, Fenerbahçe’den sonra ligin en çok gol atan takımıysa da, pozisyonların tabelaya yansıması yönünden çok sıkıntı çekiyordu. Dün gece şunu gösterdi ki, Ahmet Dursun - Carew eşleşmesi o bölgede düşünülen isimler arasında en uygunuydu. Ancak orada da bir sıkıntı var. O da onları pozisyonlara sokmak. Bunu da kim yapacak? Tabii ki, kanatlar. Her iki kanada bakıyorsun, bal vermez arı. Öyle ki, atılan gollerde Ahmet Dursun ve Carew kenarlara gelerek taşıdıkları toplarla ve çok iyi vuruşlarla tabelayı değiştirdiler.Başlığın aslında tam oturduğu isim Tayfur’du. Bana göre orta sahada takımın en üretken ismiydi, Tayfur.Hele yenilen bir gol vardı ki, top Ahmed Hassan ile Ali Güneş’in bulunduğu yere gelince, herkes gözlerini kapatıp, “Eyvah” dedi. Rakibi çizgilere kadar getirip onlara “Buyurun topu istediğiniz kadar kullanın”deme özgürlüğünü veren iki beke de ne denir ki.Ve son sözü dün kapalı tribün söyledi, ortalığı “Zalad gelsin, sizi kurtarsın” sesleriyle inletti. Hakikaten o günlerde Beşiktaşlı çok üzülmüştü. Dünkü farklı skor bile kini hafifletmedi.
‘’Hatırla...‘’
Boşuna dememişler, top yuvarlaktır...Ancak onun da canı var! Fazla incitmeyeceksin, canını yakmayacaksın...Evet, nereden nereye geldik.Beşiktaş çok şey kaybetti.Avrupa yok, lig yok, kupa yok...Onun için yarınki Ankaragücü maçı, iade - i itibar için şans.Hani vardı ya... 8-0’la şampiyonluğun elden gittiği, Yugoslav’ın yaptıkları, Beşiktaş’ın gasp edilen mutlu sonu...İşte bu müsabaka, o günlerde kaybolan değerlerin ödetileceği bir 90 dakika...Şahsen bir çok Beşiktaşlı’nın bugünleri beklediğini biliyorum. Şike, teşvik her gündeme geldiğinde birinci sırayı Zalat alıyor. O günleri yaşayan kadro, şu anda teknik patron olarak takımın başında. Alınacak bir galibiyette Fenerbahçeli efsane Ferit Turgut, Galatasaraylı Ömer Ural, Trabzonsporlu Mustafa Güçlü ve Ankaragücülü Erman Toroğlu kızmayacaklardır. Çünkü onlar renklerin değil, futbolun kurallarını düşünen arkadaşlarımız!Eee, tabii ki bu haftaki Sakaryaspor maçında yaptığı yorumlarda çok tarafsız olan Erman Toroğlu’nun kulakları da çınlayacaktır. Onlar kuralları yorumluyorlar ya!Anlayana...Adres yanlışHazır eskilerden bahsetmişken Rıza hoca ve yönetime de bir kaç şey söylemek istiyorum.Eskilere rağbet olsaydı, Beşiktaş’ın başı bugünlerde olduğu gibi ağrımazdı, bit pazarına nur yağardı!O nur biraz da Beşiktaş’a yağardı. Sezon başı ne kadar eski varsa kadroda. Demek ki, yanlış da burada...Şimdi Rıza hocanın önünde çok iyi bir fırsat var. Bu şans, şanssızlığa dönüşmesin.Bu düşünceye kapılmamdaki asıl sebep, medyada gündeme gelen ve transferi düşünülen oyuncuların isimlerinin sık sık konuşulması.Yeni sezon hayal kırıklığı olmasın... ‘Ersen Martinler’den, ‘Ali Tandoğanlar’dan, ‘Kürşatlar’dan ve diğer düşünülen yerlilerden bu takıma fayda gelmez.Büyük düşüneceksin, büyük oynayacaksın.Ama boşu boşuna da gazete sayfalarını doldurmak için hayali transferler yapmayacaksın.Yaptın mı tam yapacaksın.Bu senenin telafisi vardı. Ama önümüzdeki senenin yok. Çok başları ağrır, hem de çok.Beşiktaş’ın ‘Ersen Martinler’e, ‘Ali Tandoğanlar’a, ‘Kürşatlar’a harcayacak parası yok.Transfer yapmak için transfer hovardalığına kimsenin hakkı yok.
‘’Mülayim Papila!‘’
Aslında her iki takım için de futbolun güzelliklerini göstermek adına bir fırsattı. Sıkıntıları yoktu. Başta başkanlar olmak üzere çok centilmen bir seyirci, birbirlerine faul yapmaktan kaçınan iki takım... Geriye sadece futbol oynamak kalıyordu, ama olmadı, becerilemedi.Bir faktör vardı ki, zaten ona hepimiz şaşırdık. ‘Papila...’ O, sahaya çıktığı, ısınmaya başladığı andan itibaren akıllar hep geçen seneki Samsun maçındaydı. O maçta asık suratlı, uçana kaçana kırmızı çeken, ligi darmadağın eden, Beşiktaş’ın geleceğini karartan bir görüntüdeydi. Beşiktaş, 432 gün Papila’yla yattı Papila’yla kalktı. Ancak dün sahada ‘Mülayim bir Papila’ vardı. Belli ki, o da sakinleştirici almış! Şirinlik gösterisi içindeydi. Müsabakada faul sayısının 20’yi geçmemesi oyunun ne derece hoşgörülü olduğunun bir belgesi. Allah’tan bu maç ne düşme ne de çıkmayla ilgiliydi. Yoksa her şey konuşulur!Farkında mısınız, hiç saha içine girmiyorum. Maçı yorumlamıyorum. Çünkü yorumlanacak hiç bir şey yok. Her iki kaleye toplam 8 şut atılmış, bunun 5’ini İbrahim Akın çekmiş. Ama o da acilen kementi yedi! Benim hoşuma İbrahim Toraman gitti. Top çalmada, kademeye girmede, topu oyuna sokmada beklenenin üzerinde başarılıydı. Bir de Cordoba... Ah Del Bosque ah, bu çocuğun 1 senesini çaldın. Topu oyuna sokmada en üretken adam. Ve Ahmet Dursun... Bütün bu olumsuzluklarda herkes dururken soyadına rağmen durmayan bir tek o vardı.Beşiktaş dün 10 kişi oynadı. Neden diyeceksiniz? Futbolun güzelliği nedir? Bütün coşku ne zaman olur?Gol atıldığı zaman... Peki golü kim atacak? Santrfor... Beşiktaş’ın santrforu kim? Carew... Carew sanki Ümraniye’de kalmıştı! Carew olmayınca tabii gol de olmuyor! Yani bu, şu demek; Carew’siz Beşiktaş düşünülemez!
‘’Vaziyet-ül Madara 2‘’
Akibet - el Hüsrem: Elenme...Cemaat - ül Mahşeri Cümbüş: Taraftar...Ül Hicret - ül Gurbet: Deplasman maçı...Mühendis - i Kürre - ül Muallim: Teknik direktör...Vaziyet - ül Madara: Hüsran... Bir de bu Arapça kelimelerden, tercümelerden çıkardıklarım var. Beşiktaş’a da son haftalarda bu durum ‘cuk’ oturmuş.Senelerdir hep Beşiktaş’ın masa başında ve düdüklerle kaybettiğini bir türlü içine sindirememiş ve isyan etmişlerdir.Niçin?Beşiktaş’ın kaderi bu; ‘Teslimiyetçilik..’Beşiktaş’ın gaspedilen puanları, hakem hatalarından belli. Bu senaryolar sezon başı Futbol Federasyonu’nun tüm kurullarında “Beşiktaş’ın artık hakkı yenmeyecek” diye söylenmişti.Sonuç; Vaziyet - ül Madara...Yani, hüsran...Aynı tas, aynı hamam!Bu, şu demek... Bu eylemler nedeniyle bu sezon bütün hedeflerde sonuç hüsran.Sonuç; Vaziyet - ül Madara...Beşiktaş hala temsil edilmiyor. Aksine ‘teslim’ ediliyor. Oynanan müsabakalar, yani Hicret - ül Gurbet, maalesef vurgunsuz, kartsız geçirilemiyor.Yine Arapça satırlardan birini çekerek işi bağlamak istiyorum. Bütün bu yaşananlar sonucunda Beşiktaş ailesi mutlaka şunu yapmalı: Neşeker - i Şam ve Seami Arabiye, Sulh - u Salh - a, yani ‘birlik beraberlik...’Beşiktaş ailesi şu günlerde birlik beraberliği muhalefetiyle, iktidarıyla sağlamalı. Beşiktaş’ın geleceği ne şartlarda olursa olsun, ipotek altında bırakılmamalıdır.Herkes kendine düşen görevi yapıp, ortak menfaat peşine düşmelidir.Ve en önemli mesaj da Cemaat - ül Mahşeri Çümbüşüye’ye... Yani taraftara.Bu sezon çok yaramazlık yaptılar! Trabzon maçında 86 dakika nasıl uslu kaldılarsa, bundan sonraki 810 dakikada da aynı kalsınlar. Örnek olsunlar.Ve herkesin istediği her müsabakadan sonra, Ters - ül Faleketiye.Aman yarabbim... Yani kendi kalesinde gol tehlikesi görmesin, nasip etmesin. Kendi kalesine ‘haşa’, rakip kaleye ‘ver rabbim gol’...
‘’Asist kralı Cordoba...‘’
Trabzonspor maçı kazanıldı. Ancak Beşiktaş takımını ilk defa bu derece etkisiz gördük.İşin asıl ilginç yanı da, Beşiktaş bu derece pas hatası sıkıntısı yaşadığı bir karşılaşma oynarken, takımı atağa kaldıran, topu oyuna sokmakta sıfır hata yapan büyük bir sporcusu var.O da kim biliyor musunuz?Oscar Cordoba...İşte bu da gösteriyor ki, Beşiktaş takımının her ne şartta olursa olsun, iyi bir ‘playmaker’a ihtiyacı var.Hani söylenip duruyor ya, ‘10 numara, 10 numara...’Evet...Siyah - Beyazlı ekip, o ‘10 numara’nın eksikliğini, son 3-4 senedir hep yaşıyor.Ve tabii ki, başta Rıza hoca olmak üzere herkesin birleştiği bir nokta daha var: Beşiktaş rakip ceza alanına girdiği anda, topu üç direk arasına kim sokacak?100. yılda gelen şampiyonlukta, tabelada Pascal Nouma vardı, İlhan Mansız vardı... Ve bir de ‘yarım genç’ Ahmet Dursun...Bugün ise Ahmet Dursun biraz olgunlaşmış, ümit olmuş...Demek ki, işlerin iyiye gitmemesinin ana sebeplerinden biri de, rakip ceza alanındaki sıkıntılar.Ve bir önemli problem de şu: Binbir güçlükle kazanılan toplar, mirasyedi gibi harcanarak top kaybına dönüşüyor...Bu hafta bütün dikkatimle Lig TV’de ‘Doktor Kubilay’ı izleyeceğim... İstatistiklere bir bakacağım ve sonra da kendisine soracağım: Türkiye’de Beşiktaş’tan başka bu derece top kaybı ile oynayan başka bir takım var mı?Bu derece top kaybı yaşanırken, bir takımın kazanma şansı var mı?İşte onun içindir ki söylüyorum; Rıza hocanın işi zor, hem de çok zor...Allah yardımcısı olsun...Sevgili hocama bir de tavsiyem, daha doğrusu ricam olacak.Yeniden yapılanmaya giderken, lütfen PAF’taki 2 hatta 3 futbolcuya daha sağlıklı ve dikkatli baksın.Çünkü ‘bakıyorum, takip ediyorum, izliyorum, alacağım’ demekle, o çocukları idmanlara çıkarmakla, bu işin olmayacağını kendisi de benim kadar iyi biliyor.Rıza hocam, 78 senesine dönsün...Neler yaşamıştı o zamanlar?O çocukların yerine kendisini koysun.İşte o zaman vereceği kararlar hem kendisi hem de Beşiktaş için daha sağlıklı olur.
‘’Sabrın da sınırı var‘’
Ne yazık ki, maç öncesi gördüğümüz güzellikleri maç başladığında göremedik. Futbol güzelliğinden zerre kadar eser yoktu sahada. Merak ediyorum, acaba Türkiye Ligi’nde Beşiktaş’tan çok top kaybı yapan başka bir takım var mı? Futbolun güzelliğinin gol olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama Siyah-Beyazlılar’da bu güzelliği yaşatacak kimse yoktu dün gece. Ahmet Dursun biraz olgunlaşmış ama, icraatta hiçbir şey görmedik. Dokunmayalım diyoruz, ama mecbur bırakıyorlar. Beşiktaş seyircisin sabrına vallahi bravo. Dereli’nin yardımcıları o kadar mükemmeldi ki, kendisine sadece düdük çalmak düşüyordu. 90 dakikada 2 pozisyon vardı, ama düdüğüne başvurmadı. Yani şunu söylemek istiyorum; Ey hakem arkadaşlar. Beşiktaş’ın aleyhine düdük çaldığınızda maç alıyorsunuz, tamam, ama yeter artık. Biraz ayıp oluyor. İnsanın biraz da utanması lazım. Dün Beşiktaş için çok güzel başlamıştı. Minik takım Kasımpaşa’yı, yıldız takım Küçükçekmece’yi yenip Türkiye finallerine adını yazdırdı. PAF takımı da Fulya’da Adem’in mükemmel 3 golüyle Trabzon’u devirdi. Akşam da Beşiktaş’ın Trabzon’u mağlup etmesi işten bile değildi. Ancak şekilde görüldüğü, yukarıda da okuduğunuz gibi Selçuk Dereli’ye takıldı Beşiktaş...İşte tam ben bu satırları yazarken, uzatma dakikalarında Tayfur kaptanlığını gösterdi ve gemisini kurtardı. Düne iyi başlayan Beşiktaş, futbol olarak olmasa bile, sonuç olarak iyi bitirdi geceyi. Taraftara ve kaptana bravo!









































