MENÜ

Mülayim Papila!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Aslında her iki takım için de futbolun güzelliklerini göstermek adına bir fırsattı. Sıkıntıları yoktu. Başta başkanlar olmak üzere çok centilmen bir seyirci, birbirlerine faul yapmaktan kaçınan iki takım... Geriye sadece futbol oynamak kalıyordu, ama olmadı, becerilemedi. Bir faktör vardı ki, zaten ona hepimiz şaşırdık. ‘Papila...’ O, sahaya çıktığı, ısınmaya başladığı andan itibaren akıllar hep geçen seneki Samsun maçındaydı. O maçta asık suratlı, uçana kaçana kırmızı çeken, ligi darmadağın eden, Beşiktaş’ın geleceğini karartan bir görüntüdeydi. Beşiktaş, 432 gün Papila’yla yattı Papila’yla kalktı. Ancak dün sahada ‘Mülayim bir Papila’ vardı. Belli ki, o da sakinleştirici almış! Şirinlik gösterisi içindeydi. Müsabakada faul sayısının 20’yi geçmemesi oyunun ne derece hoşgörülü olduğunun bir belgesi. Allah’tan bu maç ne düşme ne de çıkmayla ilgiliydi. Yoksa her şey konuşulur! Farkında mısınız, hiç saha içine girmiyorum. Maçı yorumlamıyorum. Çünkü yorumlanacak hiç bir şey yok. Her iki kaleye toplam 8 şut atılmış, bunun 5’ini İbrahim Akın çekmiş. Ama o da acilen kementi yedi! Benim hoşuma İbrahim Toraman gitti. Top çalmada, kademeye girmede, topu oyuna sokmada beklenenin üzerinde başarılıydı. Bir de Cordoba... Ah Del Bosque ah, bu çocuğun 1 senesini çaldın. Topu oyuna sokmada en üretken adam. Ve Ahmet Dursun... Bütün bu olumsuzluklarda herkes dururken soyadına rağmen durmayan bir tek o vardı. Beşiktaş dün 10 kişi oynadı. Neden diyeceksiniz? Futbolun güzelliği nedir? Bütün coşku ne zaman olur? Gol atıldığı zaman... Peki golü kim atacak? Santrfor... Beşiktaş’ın santrforu kim? Carew... Carew sanki Ümraniye’de kalmıştı! Carew olmayınca tabii gol de olmuyor! Yani bu, şu demek; Carew’siz Beşiktaş düşünülemez!

YORUM YAZ