MENÜ

Vaziyet-ül Madara 2

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Akibet - el Hüsrem: Elenme... Cemaat - ül Mahşeri Cümbüş: Taraftar... Ül Hicret - ül Gurbet: Deplasman maçı... Mühendis - i Kürre - ül Muallim: Teknik direktör... Vaziyet - ül Madara: Hüsran... Bir de bu Arapça kelimelerden, tercümelerden çıkardıklarım var. Beşiktaş’a da son haftalarda bu durum ‘cuk’ oturmuş. Senelerdir hep Beşiktaş’ın masa başında ve düdüklerle kaybettiğini bir türlü içine sindirememiş ve isyan etmişlerdir. Niçin? Beşiktaş’ın kaderi bu; ‘Teslimiyetçilik..’ Beşiktaş’ın gaspedilen puanları, hakem hatalarından belli. Bu senaryolar sezon başı Futbol Federasyonu’nun tüm kurullarında “Beşiktaş’ın artık hakkı yenmeyecek” diye söylenmişti. Sonuç; Vaziyet - ül Madara... Yani, hüsran... Aynı tas, aynı hamam! Bu, şu demek... Bu eylemler nedeniyle bu sezon bütün hedeflerde sonuç hüsran. Sonuç; Vaziyet - ül Madara... Beşiktaş hala temsil edilmiyor. Aksine ‘teslim’ ediliyor. Oynanan müsabakalar, yani Hicret - ül Gurbet, maalesef vurgunsuz, kartsız geçirilemiyor. Yine Arapça satırlardan birini çekerek işi bağlamak istiyorum. Bütün bu yaşananlar sonucunda Beşiktaş ailesi mutlaka şunu yapmalı: Neşeker - i Şam ve Seami Arabiye, Sulh - u Salh - a, yani ‘birlik beraberlik...’ Beşiktaş ailesi şu günlerde birlik beraberliği muhalefetiyle, iktidarıyla sağlamalı. Beşiktaş’ın geleceği ne şartlarda olursa olsun, ipotek altında bırakılmamalıdır. Herkes kendine düşen görevi yapıp, ortak menfaat peşine düşmelidir. Ve en önemli mesaj da Cemaat - ül Mahşeri Çümbüşüye’ye... Yani taraftara. Bu sezon çok yaramazlık yaptılar! Trabzon maçında 86 dakika nasıl uslu kaldılarsa, bundan sonraki 810 dakikada da aynı kalsınlar. Örnek olsunlar. Ve herkesin istediği her müsabakadan sonra, Ters - ül Faleketiye. Aman yarabbim... Yani kendi kalesinde gol tehlikesi görmesin, nasip etmesin. Kendi kalesine ‘haşa’, rakip kaleye ‘ver rabbim gol’...

YORUM YAZ