Arama

Popüler aramalar

‘’Muğdat'ın kanıtı!‘’

Bilgiye, kanıta dayandırmadan eleştiriyoruz her şeyi. Gözümüzle gördüğümüze de yorum yapıyoruz. 5 farklı hakemin 5 farklı şekilde yorumlayabileceği bir pozisyonda bile mesafesi uzak cephelere ayrılıyoruz.

Sorgulamadan, kısıtlı hakemlik bilgimizle yapıyoruz bunları. Sezon başında yenilenen kural kitapçığını elimize almadan, kural belirleyicilerin önerilerini okumadan, kuralları bilmeden yapıyoruz her şeyi..

Bu engizisyon mahkemelerinin her hafta ve hatta her maç bir kurbanı oluyor. Sonuncusu Muğdat oldu.

Muğdat'ı idam sehpasına taşıyan basamaklar sosyal medyada inşa edildi hızlıca. Oyunun ruhunu teneffüs etmeyi çok zaman önce terk etmiş renk körleri aldı sahneyi.

Tahtaları bir bir birleştirip, hızlıca çivileri çaktılar. Darağacı da merdiven de hazırdı. Son bir tekme gerekliydi ipi çekmek için. Kayserispor'lu futbolcular engel oldular bu katliama. Üstelik 10 kişi, kendilerini yarı yolda terk eden arkadaşları için direndiler.

Çok az kişi Muğdat'ın beceriksizliğini konuştu. Temel futbol bilgilerinin eksikliğini kimse işaret etmedi. Misal, önünde koşan oyuncunun aşil tendonuna o şekilde ayağını uzatmaması gerektiği esasen bir altyapı konusu. Ya da topa elle dokunduğu pozisyonda doğru zamanlama ile doğru pozisyon alamayışı..

3 Temmuz sonrası Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz'a, "Maçı satan ailesini satar" dedirten futbol iklimi ve futbol ailesi Muğdat'a da benzer bir laf ettirdi.

Sadece bir oyun için en kutsal değerlerden biri daha masanın üstüne kanıt olarak kondu!

25 Kasım 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Sivas'ın stratejisi!‘’

Galatasaray için oyunu kolaylaştıran şey Sivas'ın stratejisi oldu.

Geçen sezon iç sahada dominant oynayan Rıza Çalımbay takımının bu kadar kısa sürede değişimi tuhaf. Artık tamamen hücumcularının süratinden yararlanmayı planlıyorlar. Bu durum oyunu biraz geride kabullenmeyi gerektiriyor. Sivas'ın tipik bir deplasman takımına dönüştüğünü söylemek için çok neden var.

Topu bırakıp, kendi alanlarında beklemeleri Galatasaray'ın, pas trafiğini rahat yapmasına neden oldu. Taylan, sezon başındaki Gaziantep/Başakşehir maçlarındaki seviyesine ulaştı. Baskı görmeyince, topu istediği gibi dağıttı.

Yine her iki kanatta pas alternatifleri üretti Galatasaray. Buna rağmen finalde Babel'i yeterince beslediklerini söylemek güç. Top gelmeyince Hollandalı topa gider oldu. Ceza sahasının uzağında arkadaşları ile pas alışverişine başladı. Bu bakımdan hücumdaki katkısı anlamlıydı. Sivas savunmacılarının da rotasını şaşırttı bir anlamda. İlk golü tekrar izleyin. Tamamen arkaya deplase olmuş durumda ve Sivas savunması alan paylaşımı yapamıyor. Belhanda'ya o kadar kolay vuruş şansı tanımanın açıklanabilir tarafı yok.

İkinci yarının başındaki baskın golle Sivas'ın hücum planı tamamen işlevsiz kaldı. Geriye düştüklerinde boş alan bulamayacaklarını bilmeliydiler.

Galatasaray gücünü ekonomik kullanmaya başlayıp, skora oynamaya başlayıncaya kadar işler değişmedi. Sivasspor bir ribaund topu sonrası dengesiz savunmada golü buldu. Bulabildikleri nadir pozisyonlarda ise Okan, Muslera oradaymış gibi hissettirdi.

İki takımın da alacağı mesajlar var dünkü 90 dakikadan. Galatasaray, herhangi bir rakibinin işini bu kadar kolaylaştırmayacağını bilerek, milli takım arasına girmeli.

Sivasspor'un ise hücumda alternatiflere ihtiyacı var.

09 Kasım 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe gözünü karartarak‘’

Maçın sürprizi Trabzonspor'un cesaret gösterisiydi. Kadıköy'deki meydan okumaları karşılığını buldu. Kağıt üstünde beklenmeyen bu kontra Fenerbahçe için bu sezon bir ilkti.

Erol Bulut ve ekibi 5 haftada bu kadar çabuk top dolaştıran bir rakibe denk gelmemişti. Galatasaray derbisi de dahil. Trabzon'un hızlı pas trafiğine dayalı planı, Fenerbahçe'nin planladığı presi kırıp geçti. Ön alanda baskıyı kuramayan Fenerbahçe, orta saha çizgisinin gerisinde çok fazla boş alan bıraktı.

Abdülkadir başta olmak üzere Nwakaeme ve Afobe ile dripling alanları buldu Karadenizliler. Fenerbahçe baskısında ısrarcı kaldıkça, Trabzon hızlı oynamaktan vazgeçmedi. Böyle bir anda da Fenerbahçe savunmasının hatasıyla gol ve pozisyonlar buldular.

Abdülkadir Ömür, bir gün önce El Clasico'da olmayan bireysel bir performansla sahada varoldu.

Trabzonspor'un ikinci golü bulması gerektiği ikinci 45'in ilk düdüğüyle ortaya çıktı!

Erol Bulut, işlemeyen planı ve dizilişini terk etti. Önde Cisse ve Samatta ile yaptığı prese karşılık buldu. İlk yarıda hiç olmayan Sosa kenara geldi. Gustavo-Ozan ikilisi ile merkezi tuttular. Hatta 2 Ozan, 2 Gustavo ile. Gerçekten ikişer kişilik performanslardı.

Bu diziliş ve baskıyla Trabzonspor'u 60 metrelik bir alana hapsettiler.

İlk yarıda Abdülkadir-Nwakaeme tehdidiyle beklendiği kadar ileri gidemeyen Caner ve Gökhan Gönül de böylece devreye girdi. Kanatlarda bir fazla olunca, uygun ortaları yapabilme fırsatını buldu Fenerbahçe.

Bu fırsat daha fazla kenar ortası ve gol pozisyonları getirdi. Kornerler de çalışılmıştı. Çalıştığının karşılığını aldı Fenerbahçe. Dakikalar ilerledikçe de tüm sahanın kontrolünü. Trabzonspor geçen sezondan bu yana olduğu gibi tepki veremedi oyunun gidişatına. Bu 90 dakika özelinde de B planları yok gibiydi.

Fenerbahçe, şartlar ne olursa olsun reaksiyon verebileceğini gösterdi. Geniş kadrosunun yanı sıra, birkaç pozisyonda oynayabilecek efektif oyuncuları var. Bu oyuncu grubu ile neler yapabileceğini ispatladığı bir maç oynadı.

Trabzonspor ise çok ciddi bir sorun ile karşıya karşıya; İlk 45'i de oynatan Edie Newton, ikinci 45'i de!.. Çok kritik karar..

26 Ekim 2020, Pazartesi 10:22
YAZININ DEVAMI

‘’Acı verici‘’

Rangers müthiş bir blok savunma yaptı. Galatasaray’ın atak yönünü çevirmesine tek bir kez bile izin vermediler. Galatasaray topu bir çizgiden diğerine taşımak istediğinde mutlaka Luyindama ve Marcao’yu kullanmak zorunda kaldı.

Oyunun yönü bu tempoda değişince Galatasaray yine karşısında hazır bir blok buldu. Daha doğrusu sıkı bir duvar.

Babel ve Feghouli’yi etkisizleştiren bu yapı, Galatasaray’ın ceza sahasına yaklaşmasını da önledi.

Neredeyse tüm ara pasları topladı Rangers. Sonrasında da çok çabuk açıldılar. Oyunu genişletip, boş alanlarla Galatasaray ceza alanına koşular yaptılar. Buna benzer bir hücum girişiminde ilk golü de buldular. İkinci gol içinse söylenecek söz yok. Utanıyor insan!

Daha bir dolu fark vardı iki ekip arasında. Topu hızlı çevirmek, yakın oynamak, yardımlaşma, doğru zamanda şok pres vs vs..

Farklar çok büyük. Türk futbolu ile Avrupa arasındaki uçurumun nasıl büyüdüğünü tek bir 90 dakikada gördük.

Galatasaray şu an Türkiye’nin en iyisi. Rangers gerçek anlamda Avrupa futbolunun içinde bile değil.

Aradaki farkı bu kadar net görmek çok acı verici..

02 Ekim 2020, Cuma 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Güzel oyunun engeli var‘’

Türk futbolunun hak etmediği şeylerden biri bu zeminler. Ülkenin en gözde statlarından birinin derbideki fotoğrafında bolca toprak parçası var. O kaliteli ayakların birçoğunun top kontrolünde saçmalamasının ilk sebebi bu vasatlık.

Erol Bulut'un ilk iki haftadaki performansı sonrası dün geceki refleksi takdirlik. Başka bir Fenerbahçe izletti. Alanyaspor günlerine dönmüş gibiydi. Hücuma hızlı çkıp, boş alan yaratarak ileridekilere dripling imkanları sağlayan bir oyundu bu. Ozan Tufan'ın birkaç pozisyonda sarı kart pahasına sertlikle durdurulması bu yüzden.

Bulut'un en önemli hamlelerinden biri Taylan'ı tamamen geri itmesiydi. Taylan, bu sezon Galatasaray'ın pas istasyonunun merkezi. Onun gördüğü baskı, hem kanatları beslemesini hem rakip savunmanın içine atacağı topları engelledi.

Caner ve Gökhan'ın cesur hamleleri Galatasaray'ın iki kanadını daha da geriye itince, Fatih Terim'in planları daha da işlevsiz kaldı.

Galatasaray'ın her geçen dakika pas trafiği, dolayısıyla da oyun hızı yavaşlayınca ilk iki haftadaki büyü bozuldu. Önce Feghouli-Arda'nın, sonrasında Babel'in tehditten uzak kanat oyunları; Falcao'yu sonrasında Diagne'yi buharlaştırdı.

Galatasaray finalde ceza sahasına atılan karambol toplardan medet umar hale geldi. Fenerbahçe'nin iki fizikli stoperi hata yapmayınca bu alternatif de sonuç vermedi. Bu bölümde Galatasaray dönen topları alamadığında, Fener hücumcuları dripling alanları buldu ama berbat zemin sağlıklı ataklara izin vermedi.

Bu ülkede güzel futbolun önünde bir dolu engel var. Sebeplerden biri de sağlıksız oyun şartları. Zemin berbat olunca, sonrasının güzel olması çok zor.

27 Eylül 2020, Pazar 22:36
YAZININ DEVAMI

‘’Merkez orta sahalar‘’

Oyunun ibresini Galatasaray'a çeviren faktör, merkez orta sahalar arasındaki farktı. Taylan, hiç baskı görmeden istediği her topu her yere atabildi. Üçgeni oluşturduğu Belhanda ve Emre Kılıç ile pas istasyonları da oluşturunca Başakşehir merkezi düştü.

Mahmut'un hem merkezde oluşan boşluğu doldurma hem de kanatlarına yardıma gitme çabası, Galatasaray'a alanlar yarattı. Bu boş alanlarda topu alan Galatasaray hücumcuları, Skrtel ve Epireanu'yu geriye koşturdukça oyun daha çok konuk ekibe döndü.

Merkezdeki bu üstünlüğün yanı sıra, Emre Kılınç'ın solda Arda-Saracchi'ye yardımı Caiçara-Visca düzenini de bozdu. Sürekli savunmak zorunda kalan Visca hücumda resmen eridi. Diğer kanatta ise resmen felç oldu Başakşehir.

Hasan Ali-Berkay ikilisi; Omar, Feghouli, Belhanda deparlarına direnmeye çalıştılar. Toplu topsuz her koşu, Başakşehir solunu geriye itti. Bu çöküşü gören Buruk, ikinci 45'e Hasan ve Berkay'sız çıkıp, sol tarafı hücum planlarından tamamen çıkardı.

Demba Ba'nın bir adıma önüne Crivelli'yi koyup, doğrudan Galatasaray'ın kalbine hücum etmek istedi. Uzun toplarda ribaundları da toplayıp, atak tazelemeyi amaçladılar. Başarılı da oldular. Hem Galatasaray'ı geri ittiler hem de sağ kanatları işlemeye başladı. Ta ki Galatasaray tazelenene kadar. Etebo, Babel, Diagne ile enerjisi yükselen Galatasaray, boş alanları, devamında pozisyonları buldu.

Başakşehir'in kenar ortalarında, Fatih'in Muslera'yı aratmayan refleksleri skoru netleştirdi.

Galatasaray'ın iki haftadır merkez orta sahada ve iki çizgideki pas trafiği bolca pozisyon getiriyor.

Başakşehir'in bir kanadı ise felç olmuş durumda. Şampiyon için daha endişe verici olan enerjilerinin düşüklüğü. Mahmut'un, Visca'nın 90 dakikayı tamamlayamadığı bir takım var artık.

21 Eylül 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Misli.com şifreyi kaldırıyor‘’

Misli.com-TFF anlaşması ticari görünebilir ama esasen bir vizyon. Misli.com, futbolseverlere yeni bir pencere açıyor. Açılan bu pencerenin ardında şeffaf bir yayıncılık, korsan yayınla mücadele ve elbette kulüplerin ciddi kazanımları var. Bu yönüyle bakıldığında ticari anlaşmadan çok uzak, Türk futbol ailesine kazanım sağlayan bir birliktelikten söz etmek mümkün. Futbol izlemek için küçük ya da büyük bir bedel ödenmesi gereken bu dönemde, futbolseverlerin sevdalısı oldukları takımları şifresiz ve ücret ödemeden izleyebilmeleri bu birlikteliğin en önemli unsuru.

Tarihi fırsat

2. ve 3. Lig’de mücadele eden 100’ün üzerindeki takımın, yeni sponsorluklarla ekstra gelirler elde etmesinin önü de açılıyor. Bu bakımdan bakıldığında 2. ve 3. Lig kulüplerine sunulmuş tarihi bir fırsattan söz etmek mümkün. Zorlukları yok mu elbette var. Stadyumların fiziki şartları, Türkiye gibi geniş bir coğrafyada hemen hemen her lokasyona ulaşma zorunluluğu, ciddi operasyonları beraberinde getirecek. Misli.com CEO’su Burak Şimşek ve arkasındaki enerjisi yüksek ekip, soyundukları bu zorlu görevin farkında ve çok heyecanlı.

Birkaç kulvarda yarış

Demirören Holding Yönetim Kurulu’nun sonsuz desteğini alarak birkaç kulvarda birden yarışmayı amaçlıyorlar. Voleybolda Sultanlar Ligi sponsorluğunun ardından, Türk futboluna yapılan bu katkı başka dinamikleri de harekete geçirecek gibi görünüyor. Misli.com bu bakımdan hem iddaa ekosisteminde hem de Türk sporunda lokomotif rolüne soyunmuş durumda. Görünen o ki, misli.com’un hamleleri bunlarla sınırlı kalmayacak.

10 Eylül 2020, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Futbol aklı kabul etmez‘’

TFF’nin kararı yangından mal kaçırmak, konu kesinlikle tartışmaya kapalı. Türk futbolunu değil, futbolu seven herhangi bir bireyin kabul etmesi zor. TFF açısından, aldığı kararı açıklamak imkansız. Ekonomik boyut çok önemli. ‘Daha fazla maç daha fazla gelir’ söylemi havada kalıyor. Kulüplerinde asist ve gol başına 5’er bin Euro kazanan oyuncular var. Sörloth’un kupa finalindeki performansının bedeli bugünkü kurla 80 bin TL. Garanti ücret ve maç başılar hariç.

Bir de uzun vadeli kontratlar söz konusu. ‘Oyuncu 20 resmi maça çıkarsa, kontratı 1 yıl uzar’ maddesi ve benzerlerinin telafisi yok. Hele ki, yabancı kısıtlaması ile ilgili devam eden sezonda alınacak kararlar varken.

Galatasaray, Avrupa’yı ister mi!

Ülke puanına hava, su kadar mecbur olduğumuz bir dönemdeyiz. Temsilcilerimizin Avrupa’ya bakışı da değişecek. CAS, Trabzonspor’un cezasını kaldırmadı. Galatasaray, Avrupa Ligi’ne 2. ön elemeden başlayacak. Kaliteli oyuncu grubu daralırken, Fatih Terim 60 maçlık bir maceranın içine girmek ister mi? Misal, Falcao iyileşse bile 2. ön eleme turunda sahada olur mu?

Yayıncıyı nasıl ikna edeceksiniz? Mevcut yayın ihalesi, 18 takımlı Süper Lig üzerine inşa edilmiş. Yayıncının, bu şartlarda tazminatsız olarak çekilebileceği iddiası var. Kötü senaryoyu düşünelim. Bu ligi bu şartlarda kime, nasıl pazarlayacaksınız?

Maç takviminin oturması imkansız

Büyük kavgayı ise maç takviminde bekliyorum. TFF maç planlama departmanı bu karardan memnun mudur! Sağlıklı bir takvim oluşturmak imkansız. Haftayı bay geçen takım, bir sonraki hafta derbiye çıktı diyelim. Rakibi hiç mi şikayet etmez. Tam 10 tane hafta içi maçı oynanması gereken bir periyod söz konusu. Aynı hedefler için mücadele eden takımların aynı gün aynı saatte maçlara çıkmaları gerekiyor. Yoksa tufan kopacak!

Ya Milli Takım?

Milli Takım boyutu ise bambaşka. Bazı oyuncular kamplara rötarlı olarak katılacak. A Milliler’in tarihi bir sürece gireceği, EURO2020’de boy göstereceği bir yoldaki engelleri düşünün. Ya Milli Takım’dan aflar istenmeye başlanırsa?

Olayın en vahim taraflarından biri de sporcuğu sağlığı. Her kulübün işini çok iyi bilen kondisyonerlerle, fizyoterapistlerle çalışması zorunlu. Daha az idman, daha fazla maçtan, daha fazla seyahatten bahsediyoruz. Bu durumu bile iyi bir spor hekiminin yorumlaması gerekiyor.

Özetle, herkes mutlu olsun diye alınmış ama kimsenin mutlu olmayacağı bir dayatmaya gidiyor durum. Türk futbolunun marka değeri ciddi şekilde sorgulanır durumda. Maalesef tablo bu..

31 Temmuz 2020, Cuma 06:58
YAZININ DEVAMI