Bu saatten sonra iyi oynadı kötü oynadı gibi değerlendirmeler tamamen subjektif olur. Sahaya bakıyorsunuz rakip küme düşmesi kesinleşmiş, sadece prestij mücadelesi veriyor.

Galatasaray ise bu sezon bütün hedeflerini ıskalamış, derbilerini bitirmiş, gel de bu maça motive ol. Üstelik kulübün başkanı istifa etmiş, yeni iki aday 'bu hocayla devam etmeyeceğiz' diyor. Açıkcası profesyonellik böyle, çıkıp oynayın demekle olmuyor.

Dün gece Torrent ilk 11'de Pulgar ve Halil’e şans verip bir deneme yapmış ama takımın kurgusu ve koordinasyonu olmadığı İçin rakip Malatya da olsa pek fazla birşey değişmiyor. Bi takım bütün sezon bi tek oyuncu; Kerem ile rakip kaleye gitmeye çalışırsa sezon o takım için hüsrandır. Dün gece de sol kanattan bindirmeler olsa da sonuçsuz kaldı. Düşünsenize Galatasaray adına ilk gol pozisyonu 38’de geldi Babel kaleciyi geçemedi.

Ligimizi hiç bilmeyen birisi gelip ilk yarıyı izlese acaba lige veda eden takım kim diye sorsanız hiç tereddütsüz Galatasaray derdi sanırım. Gerçekten özgüveni olmayan, kollektif oyundan çok uzak bir kaç ismin kişisel becerisine bakan futbolcular topluluğu olmuş Galatasaray.

İlginç değişiklik tercihleri

İkinci yarı reaksiyon gösteren Galatasaray’ın baskısı erken 2 gol getirince takım da rahatladı. Sonrasından maç biraz da angarya, bitse de gitsek moduna girdi. Sanırım Torrent de kafada bitirmiş Galatasaray’ı . Takım 2-0 önde oyuncu değişiklikleri ilginç tercihler. Halil tam gol atmış havaya girmiş oyundan aldı, yerine bu skoru yakaladıktan sonra gerek olmayan Gomis’i soktu. Pulgar iyi oynarken yine çıkarttığı bir başka isimdi İspanyol hocanın. Oysa Emre gibi Alper gibi oyunu dikine tercih eden isimlerle skoru yükseltebilirdi ev sahibi ekip. Ancak hocanın dokunulmazları var sahada, ne yaparlarsa yapsınlar ilk 11'de yerleri garanti. Kaybedilmiş bir sezon yaşayan Galatasaray bir an evvel iyi bir kadro mühendisliğiyle yeni sezon için elini çabuk tutması lazım. Bu kadro daha çok başkan daha çok teknik direktör yer böyle kalırsa, bizden söylemesi...

Hedefinden asla vazgeçmeyen Konyaspor sahaya klasik 11’i ile çıktı. Tabii ki Rizespor maçında kırmızı kart gören Amilton ve Rahmanovic’ten yoksun olmak hamle gücü açısından bir handikaptı ev sahibi için. İlhan Palut genelde küçük dokunuşlar yaparak kadroyu bozmayan, ritim ve tempoya inanan bir teknik adam. Deplasman ekibi Gaziantep FK ise sadece iç sahadaki başarısıyla sezonu kurtardı. Oyuna iki takım da istekli başladı. Konuk ekibin beklenenin aksine rakibin üstüne giden futbolu pozisyon doğurdu. Özellikle Muhammet’in ceza alanı içindeki aldığı darbe penaltı kokuyordu ancak devam kararı çıktı. Ardından Konyaspor’un biri kale içinden çıkan net gollük pozisyonlarını izledik. İlk yarıda Çekici ile gelen golle öne geçen Konyaspor rakibine büyük bir baskı kurdu. Doğan’ın gördüğü kırmızı kartla oyundan iyice düşen Gaziantep, Ahmet Hasan ile maçı 2-0’a getirip soyunma odasına gitti. İkinci yarıda rahat oynayan, skoru daha da yükseltmek isteyen Konyaspor karşısında deplasman fakiri Gaziantep FK’nın farkın da daha da artmaması için mücadele ettiğini söylemek lazım.

Hadziahmetovic farkı

Bu sezonun en formda ismi Hadziahmedoviç’in nefis golü bir anlamda Konyaspor adına 3 puanın tesciliydi. Konuk ekip önemli pozisyonlar yakalasa da Sehic’i geçemedi. Son dakikalarda Muhammet’in golüne Michalak cevap verdi: 4-1. Maçın özeti; İlhan Palut rakip analizinde yan top zaaflarını iyi çözmüş ve kolay bir galibiyet aldı.

Derbide oyun başlangıcı beklenildiği gibiydi. Belki maç öncesi Galatasaray'ın Avrupa kupalarındaki oyununa bakıp acaba bu futbolu sahada sergiler mi diye düşündüm. Ancak konuk ekipte bu yönde bir oyun asla olmadı. Torrent rakibin baskı yapıp topu kapıp gol arayacağını bilmesine rağmen gereken önlemleri almadığını gördük. Özellikle sakatlıktan çıkmış Kerem’in yer aldığı sol kanatta hem hücum hem de savunma olarak döküldüler. Yenilen gole baktığınızda iki Fenerbahçeli futbolcu bomboş ve orta alan seyrediyor. Gerçekten bu kadar silik bir orta alan ile maç kazanmak çok çok zordur.

Nasıl olacaktı?

Hadi hücumu yapamıyorsunuz forveti besleyemiyorsun hiç olmazsa savunmayı iyi yapın. Fenerbahçe, savunup kapanmaya çalışan Galatasaray karşısında çabuk oynayıp rakibini hataya zorladı. Galatasaray bu baskıyı oyuna Muslera’yı çokça sokarak kırmak istedi. Torrent hafta içi duran top çalışması yaptırdığını öğrendik. Ancak takıma baktığınızda duran toplarda elinizde kaliteli ayaklara sahip değilseniz, nasıl etkili olacaksınız.

Rakibine kabul ettirdi

Açıkçası skordan bağımsız beklediğim gibi rakibin gücünü kabullenmiş bir Galatasaray izledik. Torrent ilginçtir işler kötü giderken oyuna müdahale ve değişiklik yapma konusunda çok ağır. İsmail Kartal ise saha kenarında maçı takımıyla beraber oynuyor adeta. Kartal bu maçta da dersine iyi çalıştığını gösterdi ve beklediğim gibi istikrarlı futbolunu doğru oyun planıyla rakibine kabul ettirdi. Son söz; Galatasaray için sezon bu maçla bitmiş gözükürken, Fenerbahçe için lig heyecanı son hızla devam ediyor...

Trabzon’da şampiyonluk için geri sayım sürüyor. Abdullah Avcı şampiyonluğu yaşamak isterken bir çok rekoru da içine dahil etmek istiyor. Uzun yıllardır İstanbul hegemonyasını geçemeyen Bordo-Mavililer, hem ligi domine ederken diğer taraftan da müthiş geçen sezonun coşkusunu yaşıyor.

Gelelim 90 dakika öncesine... Sezon başındaki savunmadan tamamen farklı bir şekilde bu maça çıkacak Trabzonspor. Üstelik Edgar ile Hugo’nun yerine koyulan Ahmetcan da olmayacak. Ancak Abdullah Avcı bugünlere oyuncu odaklı bakarak değil, sistem üzerinden geldi. Muhtemelen Avcı, yeni hocasıyla ilk maçına çıkacak Beşiktaş’a karşı hafta boyunca defalarca kafasında maçı oynamıştır.

Orta saha önemli

Valerien Ismael özellikle 3’lü savunma ısrarıyla dikkat çekiyor. Bunu hemen böylesine zor bir deplasmanda uygulamaya koyar mı merak ediyorum.

3-4-3 düzeninde çıkılırsa, Trabzonspor güçlü orta saha ve hücum hattıyla çok pozisyon bulabilir. Özellikle Visca-Nwakaeme kanatlarının kalitesi, orta alan gücüyle birleştiğinde Trabzonspor her takıma karşı üstünlük kurdu bu ligde. Durdurulması zor bir takım oldu. Dolu tribünler önünde, savunmada kağıt üstündeki zaaflara rağmen Abdullah Avcı ve ekibi bu önemli virajı kazasız geçebilecek motivasyona sahip. Bence Trabzonspor bu akşam kendi oyununu ortaya koyacaktır. Her ne kadar gözler yıldızlarda olsa da, maçın kaderini orta saha performansları belirler.

Sevgili Kuntz hocam hiç devşirmeyi gerek yoktu her oyuncunu mevkisinde oynattığın zaman hem işler iyi gider velev ki kötü de gitse Portekiz maçında yaşadığın sert eleştirileri almazsın. Dün gece İtalya karşısında yine 3'lü savunmayı tercih ettin saygı duyduk. Keşke bu tercihini bu maçla başlatsaydın derim. Aslında dün gece o üçlünün iki kenarındaki iki isimde doğru olunca bu takımın bu oyunun zamana ihtiyacı var deriz rahatlıkla. İlk 11’imize baktığımızda orta alanın kalemizde golü görene karar ki bölümde etkin olduğunu gördük. Zaten daha ilk dakikalardaki etkili baskı Cengiz ile erken bir golü de getirdi. Tabii ki iki Dünya Kupası trenini kaçırmış takımın maçında futbolcuların oyuna konsantre olması kolay değildi. O nedenle iki teknik adamda son maçlarındaki 11’lerden farklı takımlar sahaya sürdü doğal olarak. İlk yarıda aslında özgüvenli bir oyun sergilerken birden bire eski hastalığımız nüksetti. Önce duran toptan, ardından Altay’ın hatalı pası sonucu kaptırılan topla kalemizde iki gol gördük. Aslında bizim en büyük sıkıntımız oyunun bütününde tam motivasyon sağlayamamız. Dün gece bunu çok net yaşadığımızı söyleyebilirim. Erken bir gol ve gelen rahatlıktan sonra rakibin İtalya olduğunu unuttuk ve basit pozisyon hatalarından goller yedik. Tabii ki yeni bir sistem denerken hatalar olacak ancak kronik hastalıklarımızı tedavi etmeyi de untmamamız lazım.

Güzel bitirebilirdik

İkinci yarısı biraz daha yenilginin altından kalkmak için reaksiyon göstermeye çalıştık. Kuntz’un, 60’tan sonra oyuncu hamleleriyle yorulan isimleri değiştirip takıma bir format atma çabasını izledik. Salih Özcan sanırım orta alanımıza güç katacak kalitede kısa sürede o izlenimi verdi bana. Artık bugünkü futbolda oyunun iki yönünü de iyi oynayan tatlı sert futbolculara ihtiyaç var Salih Özcan bu kalıpta bir isim. Biz bunları düşünürken kalemizde 2. sınıf bir takımın yiyebileceği bir daha gördük. Sıkıntımız yenmek yenilmek değil bizim. Jenerasyon değişse de yıllardır savunma zaafını gideremiyoruz ve yenilen goller bunun net kanıtı. Açıkçası bir hazırlık maçıydı karamsar olmayalım ancak iyimser olmak içinde fark yaratacak bir futbol sergileyemedik. Oysa öne geçerek moral üstünlüğü yakaladığımız bir maçı daha güzel bitirebilirdik. Son sözüm teknik direktörümüz Kuntz’a, bu sistemde ısrarı inatlaşmaya dökmez umarım. Denesin bir süre daha ama bu oyuncularla yapamıyorsa zorlamanın anlamı yok derim. Aykut Kocaman’ın ile yaptığım bir röportajda söylediği gibi zihinsel yobazlığa gerek yok.

Sivas’ta ligin sonlarına doğru iki takım için de kırılma maçıydı. Sivas kazanıp tehlikeli bölgeden sıyrılmak isterken, konuk Altay da puan veya puanlarla İzmir’e dönüp lige tutunmayı hesaplıyordu. Sivasspor’da önemli eksikler vardı. Ancak Rıza Çalımbay bütün bunlara rağmen Adana Demir deplasmanından 3 puan çıkartmayı başarmanın moraliyle sahaya takımını sürdü. Bana göre en önemli eksik tabii ki geçen hafta 3 puan getiren gollerin sahibi Pedro Henrique’ydi. Serkan Özbalta’nın hafta içi yaşananlara yönelik maç sonrası sonuç ne olursa olsun bir konuşma yapacağını söylemesi ilginçti. Nitekim istifa etti.

Maça dönersek; Sivasspor oyuna atak başlayıp erken bir golle öne geçmek istedi. Ancak Altay önda baskı yaparak rakibin geriden oyun kurmasını ve uzun topa yönelmesini amaçladı. İlk 20 dakikada gol pozisyonu açısından kısırdı ve iki ekip de birbirini kontrol edercesine temkinliydi. İlk yarı beraberlikle bitti.

Tartışmalı karar

İkinci yarı iki takım da skoru bozmak için müthiş bir mücadele gösterdi. Altay sakin ama planlı oyununu bu devre de sürdürdü. Rodriguez ile gelen gol konuk ekibi iyice morallendirdi. Golün ardından Rıza Çalımbay hemen hamleler yaptı. Bunun sonucunda üst üste pozisyonlar yakalayan Sivasspor beraberlik golünü bulmayı başardı. VAR kararıyla gelen gol, rakip açısından çok tartışılacak bir goldü. Ardından son dakikalarda oyuna giren Yatabare, Sivasspor’u kaleci Ali Şaşal’ın asistini değerlendirip ipten aldı.

Rize’de iki takım birbirlerinden çok, zorlu hava şartlarıyla mücadele etti. Yoğun kar yağışı hem zemini etkiledi hem de maçın geç başlamasına sebep oldu. Adım adım şampiyonluğa giden Trabzonspor, küme düşme hattındaki Rize karşısında ilk yarıda tek kale oynadı ama tek gol pozisyonuyla soyunma odasına gitti. Rizespor kendi sahasında olmasına rağmen, rakibinin gücünü bilerek, kontrollü savunmayı tercih ederken hemen hemen hücumda sıfır çekti. İlk yarıda ağır sahada iki orta saha ön plana çıktı. Trabzonspor’da Siopis ikinci topların tartışmasız sahibi olurken, Rizespor’da da Gedson kritik kademelerle savunmasına nefes aldırdı. İkinci yarı golle başladı. İlk 11’in sürpriz ismi İsmail Köybaşı’nın sol kanattan yerden ortasında, iki stoperin ortaklaşa hatasını Abdülkadir affetmedi, takımını öne geçirdi. Golü yer yemez rakip kale aklına gelen Rizespor, Gedson ve Boldrin ile üst üste pozisyonlar yakaladı. Ayrıca Rizespor’un böyle ağır zeminde Pohjanpalo gibi güçlü bir santrforu, Cisse’nin yerine tercih etmeliydi, Bülent Korkmaz. Bunun için 55 dakika ve yenik duruma düşmeye gerek yoktu.

Hata Trabzonspor'dan geldi

Nitekim hamleler karşılığını hemen buldu ve baskılı oyunun karşılığında Rizespor penaltı kazandı. Finli santrfor atışı kullandı ve gol sayısını 10’a çıkartarak, skoru 1-1’e getirdi. Boyd’un şutu Denswil’in koluna çarpınca, ‘VAR’ uyarısıyla hakem bir kez daha penaltı noktasını gösterdi. Pohjanpalo 2. kez Trabzonspor ağlarını havalandırdı ve skoru 2-1’e getirdi. 4 dakikada gelen iki penaltıyla, öne geçtiği maçta, bir anda şoka uğradı lider Trabzonspor. Abdullah Avcı’nın Cornelius ve Yusuf hamleleri karşılığını buldu, Djaniny skoru 2-2’ye taşıdı. Açıkcası iki ekip de bu ağır sahada yenilecek bir gole karşılık vermenin, ne kadar zor olduğunu bilerek, kontrollü futbol tercih etti. Yani hata yaparsan bedelinin ağır olacağı maçta, o hata Trabzonspor’dan geldi. Pohjanpalo 90+5’te kazanılan 3. penaltıyı da gole çevirip, hat-trick yaparken geceye de damgasını vurdu...

Derbilerin favorileri olmaz sözü bu maçta da yerine oturdu. Karşılaşma öncesi iki kulüp arasında yaşanan erteleme polemiği, zemin polemiğinin cevabını sahada iki takım oyuncuları futbollarıyla verdi. Gerçekten ilk dakikalarda ikisi net pozisyon yakalayan Beşiktaş sonrasında oyunu Galatasaray ’a teslim etti. Barcelona’dan yorgun ama mutlu dönen ev sahibi ekip taraftarının da desteğiyle agresif ama ne yaptığını bilen bir futbol sergiledi. Sahada planları tutmayan Önder Karaveli devre bitmesini beklemeden Güven ve Kenan'ı alıp Larin ile Batshuayi hamlesini yaptığını gördük. Sanırım içinden keşke ilk 11 böyle çıksaydım mesajıydı bir anlamda.

Doğru hamle

Etkisiz gözüken Atiba ’nın yerine Josef ’i alarak orta alanda dengeyi kurmayı amaçlayan Karaveli doğru bir hamle yaptı. Torrend ise hem skor hem de Barcelona maçını düşünüp Feghouli ’nin yerine Cicaldau alarak orta alanda enerji tazeledi. Babel, Boye ve Gomis 3'lü değişikliğiyle yakaladığı skor ve oyun avantajı sağlama almak istedi İspanyol teknik adam. Şunu net olarak söylemeliyiz Torrend için yaptığımız eleştirilerden biri rakip analiziydi. Ancak son iki maçta gördük ki hem Barcelona hem de Beşiktaş karşısında oyun planı ve sahaya yansıması doğruydu.

Gecenin yıldızı...

Belki de şimdiye kadar ki sezonun en iyi futbolunu oynayan Galatasaray dersek abartmış olmayız. Kişisel fikrim karşılarında böyle etkili bir Galatasaray bulacaklarını hiç düşünmemiş gibiydiler... Gecenin yıldızı ilk etapta Kerem gözükse de bana göre rakip savunmayı çaresiz bırakan Mustafa Muhammet derim... Gecenin özeti; yorgun ama moralli olan kazandı, maç öncesi favori gözüken kaybetti.