‘’90 dakikada bitirmeliler‘’
Tarihinde ilk defa Türkiye Kupası’nı müzesine götüren Sivasspor bu gece bir ilki daha başarıp Süper Kupa’yı da almak istiyor. Tabii ki 38 yıl sonra gelen şampiyonluk apoletiyle sahaya çıkacak Trabzonspor’un bileğini bükmek kolay değil. Bunu en iyi bilen isim de Rıza Çalımbay bana göre. Tecrübeli teknik adam, rakip zaaflarından yararlanmayı hedefliyor. Herkes Lucescu’ya ‘kurt hoca’ der. Bana göre de Türkiye’nin Lucescu’su Rıza Çalımbay’dır. Sadece Sivasspor’da değil, çalıştırdığı bir çok takımı nerelerden alıp nerelere getirdiği hepimizin malumu. Üstelik bu başarı öykülerini oldukça dar ve kısıtlı kadrolarla yazmış olması bence daha da değerli.
Hızlı hücum planı
Gelelim maça; sahada nasıl bir Sivasspor olur. Bana göre Gerede kampı ve Avusturya kampında hem fizik kondisyon yükleyen hem de hazırlık maçlarında takımını gören Çalımbay’ın taktik planı; rakibini karşılayan ve kapılan toplarla da Trabzonspor’un savunma zaaflarından faydalanıp gol aramak üzerine olacaktır. Peki bunu yapabilecek gücü var mı? Özellikle kanatlardan Gradel ve Erdoğan Yeşilyurt’un performansı çok çok önemli. Çünkü bu iki isim hem gol atıyor hem de attırıyor. Yatabare de ilerleyen yaşına rağmen bu tip kritik maçlarda her şeyini ortaya koyan bir golcü.
Hamle gücü zayıf
Bunlar işin artıları. Süper Kupa’da maçın uzama ihtimalini de düşünürsek, kadro genişliği ve hamle gücü açısından Sivasspor’un eli daha zayıf. O nedenle 90 dakikada sonuca gitmeleri gerektiğini düşünüyorum. Tribündeki Yiğidolar’ın da desteğiyle Çalımbay ve öğrencileri, en az Trabzonspor kadar Süper Kupa’yı alacak güce sahip.
‘’Başakşehir tutu kaptı‘’
Başakşehir, İstanbul’da yenemediği rakibini İsrail’de devirmek ve turu geçmek için bilenmişti. İlk maçtaki 11’den iki değişiklik yapan Emre Belezoğlu baskı yapmayı seven ve yapabilen Netanya karşısında sabır futbolunu tercih etti. Panik yapmadan kontrollü bir oyun anlayışı hakimdi ekibimizde. Çünkü oldukça tecrübeli oyunculardan oluşan kadroya sahip Başakşehir klas ve kalite olarak Netanya’dan daha iyi bir takım olduğu tartışma götürmez gerçek. Bu kez erken gol temsilcimizden geldi ve 9'da 1- 0 öne geçtik.
İlk yarıda her şey istediğimiz gibi geçti
Orta alanda kaptan Mahmut ve Biglia ikilisi oyunu iki yönlü organize ederek rakibin baskısına rahatlıkla cevap verdiler. Rakip ilk maçta olduğu gibi Twumasi ile tehlikeler yaratmaya çalış. Öne geçmenin rahatlığıyla tempoyu düşürüp oyunu soğutunca rakibin havaya girmesine izin vermedi Başakşehir. Havanın sıcak olması nedeniyle yaş ortalaması yüksek takımımızın bundan etkilenmemesi için kontrollü oyun doğru bir tercihti. Rakip baskılı gözükse de pozisyon vermediğimiz ilk yarıda her şey istediğimiz gibi gitti.
Kontrolü bırakmadı
İkinci yarının başında Maccabi Netanya beklediğimiz baskıyı yaptı, 49'da da gole çok yaklaştılar ama Twumasi'nin boş kaleye kaçırdığı pozisyon Başakşehir'in şansı oldu. Turuncu-Lacivertliler kontrollü oyununu bu devrede de sürdürdü, Maccabi Netanya'nın hızını kesmeyi yine bildi. Temsilcimiz savunma oyununu iyi oynamayı sürdürürken hızlı hücumlarda goller aradı. Oyunun hücum kısmında etkili olamadılar, stres son ana kadar devam etti. Emre Belözoğlu'nun ekibi skoru artırıp oyunu koparma fırsatını bulamasa da ur için gerekli olan galibiyeti normal sürede almasını bilip bizleri bizleri sevindirdi, Türkiye'ye turla döndü.
‘’Acayip bir Play-Off kararı‘’
Yıllardır bu ligi en yakından takip eden bir gazeteci olarak TFF'nin 1. Lig Play-Off sistemi ile ilgili almış olduğu kararı hayret ve şaşkınlıkla karşıladım. Biliyorsunuz bu ligin sistemi; ilk 3takım direkt çıkar şeklindeydi ve bu da sezonun son bölümünde iddiasız bir çok takımın oluşmasına neden oluyordu. Haluk Ulusoy başkanlığı döneminde bundan vazgeçilip ilk ikinin direkt, arkasındaki 4takımın Play-Off oynayıp3.takımın da bu şekilde Süper Lig'e çıktığı sisteme geçildi. Ancak bu sistemin de bir sıkıntısı vardı, 4takım lig usulü karşılaşıyordu. İlk maçta kaybeden büyük ölçüde iddiasını sürdüremediği için son oynadığı maçta motivasyon sorunu çekebiliyordu. Bu işlerde medya da kafa yoran biraz tuzu olan birisi olarak sonraki başkan Mahmut Özgener'e İngiltere Championship'teki sistemi, yani son uyguladığımız modeli önermiştim. Sağ olsun Sayın Özgener de bu sistemi hayata geçirdi.
Dahiyane fikir kimin?
Şimdi geldik bugüne... Ne oldu da 3. olana tek maç oynatan, 7.'nin de Play-Off'a katıldığı sisteme geçildi. Kim bu dahiyane fikri yeni federasyon başkanımız Mehmet Büyükekşi'ye sundu bilemiyorum. Büyükekşi göreve gelir gelmez hızlı bir başlangıç yapıp radikal kararlar alındı, bizler de iyimser olmuştuk. Ama bu alınan kararın detaylarına baktığımızda acayip bir karar olduğunu gördük. Sezonu 3. bitiren ekibi finalde pestili çıkmış yorgun bir takım ile karşılaştırmak istiyorsanız fazla yorulmaya gerek yok. Bence ilk sisteme dönüp ilk 3'ü Süper Lig'e alın, bitsin. Ya da sosyal medyada bir arkadaşımızın paylaştığı gibi maçları oynatma, penaltı atışlarıyla kimseyi yormadan Süper Lig'e çıkan 3.takımı belirleyin… Böyle şey olur mu demeyin sakın, Somut bir örnekle konuyu kapatayım. Bu sezon 3. Lig'e çıkan Malatya Arguvanspor grup sisteminde oynanan Play-Off'ta Gaziantep Ankasspor-Talasgücü maçını tribünden izledi. Gaziantep Ankaspor maçı kazanınca Arguvanspor ile puanları eşitlendi. O karşılaşmanın bitiminden sonra Malatya ekibi sahaya indi ve Gaziantep Ankaspor ile seri penaltı atışları yaptı, 5-4 kazanıp profesyonel lige çıktı. Burası Türkiye, her şey istenirse olur…
‘’Konyaspor şov yaptı‘’
UEFA'nın Belarus takımlarına yaptırımı nedeniyle tarafsız saha seçimine Konyaspor'un önerisiyle UEFA iki maçın da Konya'da oynanmasına karar vermişti. Karar gereği seyirci yoktu. Orta saha ve hücum hattını koruyan Konya'da sol bek Guilherme dışında yeni bir geri dörtlü vardı. Maça hızlı başlayan bir Konyaspor vardı. Bol pas yaparak Konya'nın temposunu düşürmek isteyen BATE'nin planını temsilcimiz baskı kurarak bozdu. Baskıya rağmen golün gecikmesi, kenar ortalarının rakip savunmayı çalıştırır gibi ezbere yapılmasından kaynaklandı. Gol ikinci yarıya mı kaldı diye düşünürken, Hadziahmetovic'in pasında Bytyqi tabelayı değiştirdi. Uğur'un devre bitmeden gördüğü kırmızı kart zorlu bir ikinci yarının bizi beklediğinin habercisiydi. Ancak temsilcimiz sakin ve kontrollü oynadı.
Kaldığı yerden devam ediyor
Eksik kalmasına rağmen yine hücum düşündü temsilcimiz. Cikalleshi'nin pasında Michalek farkı ikiye taşıyan vuruşu yaptı. 90+5'te Muric skoru belirledi. Haftaya yine evinde ama bu kez taraftarının desteğiyle oynayacak olan Konyaspor tur kapısını fazlasıyla araladı. dün gece kanatları iyi kullanan oyun setlerini sahaya yansıtan açıkcası geçen sezon bıraktığımız yerden devam eden başarılı bir Konyaspor izledik.
‘’Doğru karar‘’
Statü nedeniyle yerli oyuncunun çok kıymetli olduğu şu dönemde, çok ihtiyaç olan bir mevkiye Abdülkerim transferi doğru bir karar gibi gözüküyor. Niye bu yaşa kadar çıkış yapamadı, diyenler olabilir. Ben bu sorunun cevabı olarak kabahatli tarafı Abdülkerim olarak göremem. Kabahatli olan, bugüne kadar bu oyuncuda bu cevheri göremeyenlerdedir. İsmail Kartal ve İlhan Palut ile bu çıkışı yapması bir şans değil, tamamen hocalarının oyuncuya olan olumlu etkisidir. Düşünün ki Portekiz 2. Ligi'nden alınan Marcao yere göğe koyulamazken, kendi liginde yıldızı parlayan yerli bir isme burun kıvırılması bana hakkaniyetli gelmiyor.
Son iki sezon...
Gelelim Abdülkerim Bardakcı’nın geçmiş ve gelecek performansıyla ilgili düşüncelerimize; şöyle bakarsak Konyaspor’da uzun süre kiralık verilen bir oyuncu, son iki sene içinde ne yaptı da Galatasaray’a transfer oldu. Bunu son iki sezon performansındaki oyununa bakarak izah edebiliriz. En büyük özelliği, çevik ve gözü kara bir yapısının olması. Artı topu oyuna sokma becerisi ile gol atma mahareti yüksek. Zaten istatistikler bunu çok rahat destekliyor. Kendisini yakından tanıyan hocalarından aldığım bilgi olarak söylüyorum, kişilik olarak da iyi bir karakter. Uzun ve isabetli paslar atabilmesi büyük takım stoper kriterleri açısından önemli bir artısı olarak gözüküyor. Bir avantajı da Konyaspor geçen sezon büyük takım formatında oynadı ve stoperler çok önde mücadele ettiler. Yani kale ile savunma arasında mesafeyi uzak olarak oynaması, Galatasaray deneyimi için önemli bir artı olabilir.
Hataları tecrübesiyle telafi eder
Peki sorun yaşarsa nerde olur derseniz, Konyaspor’daki toleransı yaşamayacak ve tribün baskısı onu daha çabuk oynamaya iteceği için hataya zorlayabilir. Ama bunu da olgun bir yaşta olmasıyla telafi edebilir Abdülkerim. Bence tecrübeli stoperin bir avantajı Okan Buruk faktörü diyebiliriz. Yerli ve onu iyi tanıyan bir teknik adamla bu serüvene başlamak Abdülkerim Bardakcı’nın başka bir şansı diyebilirim. Üstelik Marcao’nun satılmasının gündemde olduğu bir dönemde, doğru bir transfer olarak gözüküyor. Tabii ki maliyet ödenen rakamlar konusu oyuncunun performansıyla eder mi, etmez mi zaman gösterecek.
‘’Doğru zamanda doğru yerde‘’
Galatasaray taraftarının adı geçtiği andan itibaren burun bükmediği, hatta gözlerinin parladığı belki de tek isim Okan Buruk. Futbolculuğunda Sarı-Kırmızılı ekipte yakaladığı büyük başarıların ardından en büyük hedefi, hoca olarak yuvaya dönmekti... Anadolu’da yaptıkları, Başakşehir’de yaşadığı şampiyonluk; basamakları doğru çıktığının kanıtı. Hatta kendisiyle Başakşehir’deyken yaptığım bir röportajda, bir gün hedefini Avrupa olarak göstermişti ve yeterli donanıma sahip olduğuna da inanıyordu. İtalyanca ve İngilizce’nin ardından Almanca da öğrenmek istemesi, geleceğe dair beklentilerini anlamaya yetiyor. Tabi söz konusu Galatasaray olunca, akan sular durur onun için. Evet Galatasaray zor bir dönemden geçiyor. Ancak güçlü yönetim profilinin Okan Buruk’la birleşimi, camianın zorlukları aşmasını kolaylaştıracaktır. Kısacası Okan hoca doğru zamanda doğru yerde.
‘’Ekol oluşturmalıyız‘’
Türkiye, ilk maçta deplasmanda 6-0 yendikleri Litvanya’yı İzmir’de misafir etti. Rakip, Faroe Adaları'ndan hava şartları nedeniyle maç günü gelebildi. Yorgun olduğu düşünülen Litvanya ilk yarıda dirençli bir futbol ortaya koydu. Alman hoca hazırlık maçı niteliğindeki bu seride doğru rotasyonlar yaptı ve sezon yorgunu futbolcuları hem gördü hem de farklı kullanmayı denedi. Uluslar Ligi'nde bu takım bizi rahatlıkla yukarılara taşır ama kendimizi aldatmadan gerçekçi değerlendirmeler yapmamız gerekir. Çünkü zorlandığımızda çözüm ve kilidi açma konusunda tıkanıklıklar yaşıyoruz. Dün gece de İzmir’de ilk yarıda bu zorluğu yaşadık ve Kaan Ayhan’ın ağlara değmeyen kafası bir nebze olsun bizi rahatlattı. İkinci yarıda Hakan ile gelen penaltı golü bir anlamda galibiyeti perçinledi. Kuntz tüm futbolcuları performans olarak bu sık maç serisinde görme fırsatını buldu.
Sürpriz isimlerle güçlenecektir
Alman hoca geleceğe dönük kafasındaki Milli Takım yapılanmasını görme açısından, kolay gözüken rakipler karşısında alınan başarılı sonuçlarla ileriye dönük bizi güzel yerlere taşır. İyi bir havuza sahibiz. Bu havuz zaman zaman yeni sürpriz isimlerle de güçlenecektir. Yurt içi ve yurt dışı oyuncularımızla ülke genetiğine uygun bir ekol oluşturmalıyız. Bu farklı yetenekleri hem ofansif hem de defansif bir bütünlük ile birleştirirsek sanırım istikrar yakalarız.
‘’Hoş geldin İstanbulspor‘’
Finallerin bir kazananı olur her zaman. Ancak bu finalin bana göre bir farkı vardı. İki güzel teknik adam kazandırdı bu final Türk futboluna. Mustafa Gürsel de Osman Zeki Korkmaz da aynı Recep Uçar gibi inandıkları yolda taviz vermeden yürüdüler. Bu yolun ucunda ilk ikiden çıkmak da vardı, Play-Off finalinden gelmekte. işte maç öncesi tablo buydu ve özgüvenleriyle takımlarının başında sahaya çıkıp tüm sonuçlara saygı duyarak takımlarını yönettiler. Maçın ilk yarısı tribünlerin verdiği coşkuyla beklentinin üzerinde tempolu ve çekişmeli geçti. İstanbulspor'un ilk golü atarak psikolojik üstünlüğü ele aldığı karşılaşmada müthiş bir ilk yarı sonu izledik. VAR devreye girdi, Bandırma penaltıdan beraberliği sağladı. 1-1 bitecek derken VAR niye devreye girdi ve İstanbul'un penaltısı geldi, kaptan İbrahim Yılmaz da takımını soyunma odasına 2-1 önde götürdü.
Gerilim filmi gibi ikinci yarı
Çok güzel heyecan dolu bir final izledik . Tabii ki kazananı tek olacaktı ve bir taraf sevinecek bir taraf üzülecekti. Şu bir gerçek ki ikisi de futbolseverlerin gönlünde Süper Ligi hak etmişti.
İkinci yarı gerilim filmi gibiydi. Bandırmaspor müthiş taraftarıyla tüm gücünü sahaya yansıttı ve önce beraberlik sonra galibiyeti hedefledi. Ancak karşısında skoru korumak açısından kompakt bir ekip buldu. İstanbulspor müthiş mücadele gösterdi ve Süper Lig'e çıkan 3. takım oldu. Gerçekten Osman Zeki Korkmaz ve öğrencilerini kutluyorum. Ama Mustafa Gürsel'in de hakkını yemeyelim, öyle bir sezon yaşadı ve yaşattı ki gönüllerde taht kurdu. Bize böyle güzel bir sezon güzel bir gece yaşatan iki ekibi de kutluyorum. Hoş geldin İstanbulspor, tebrikler.