Arama

Popüler aramalar

‘’Aziz Nesinlik!‘’

Hukukçular bu işin sonlanmasının uzun süreceğini belirtiyorlar. Yani, sonunda Aziz Yıldırım’ın hiçbir suçunun olmadığı ortaya çıksa bile, yeni sezon başladığında Fenerbahçe bu töhmetle mücadele edecek.

Bukalemungiller sakız edecekler durumu ağızlarına! Bunun ne anlama geleceğini, sezon başladıktan sonra kulüpler ve taraftarlar arasında neler yaşanabileceğini düşünmek bile istemiyor insan! Ortada bir suç varsa, cezası da kesileceğine göre mesele yok da, eğer yoksa çok yazık olacak Türk futboluna.

Bu soruşturmada, Emenike’nin, oynamadığı maçlarla ilgili gözaltına alınması ve ondan önce de sağlık kontrolünden geçirilmesi çok garip geldi bana! Ruhun şâd olsun Aziz Nesin!

04 Temmuz 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yakışıksız!‘’

Trabzonspor’un yaptığı hiç yakışık olmadı doğrusu. Garip oldu, garip durdu. Kazandığı 6 şampiyonluktan dördünde ligi ikinci bitiren Fenerbahçe’ye ve milyonlarca Fenerbahçeli’ye, FIFA’ya başvurarak resmen “şikeci” demeye çalıştı koskoca Trabzonspor! Töhmet altında bırakmaya çalıştı Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ve ona gönül veren milyonlarca Fenerbahçeli’yi. Hiç mi hiç yakışmadı Trabzonspor’a ve şu anki yönetim kuruluna. Keşke, sezonun ikinci yarısında oynanan tüm Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarının video görüntülerini de gönderselerdi, ne bekledikleri belli olmayan FIFA’ya. Başvuruyu inceleyecek FIFA yetkilileri, hangi takımın ikinci yarı maçlarında sıkılırlardı acaba! Hiç yakışık olmadı. Çok garip durdu. Ne bekliyorlar ki! “Bu bir güç gösterisi” desek; değil! “Bu başarısızlığa bahane aramak” desek; o da değil. Trabzonspor başarısız olmadı ki zaten bu sezon. Şampiyonla aynı puanla bitirdi ligi. Sadece, ikili averajla şampiyon olma şansını kaybetti. Peki, “Bu, taraftarı kafa-kola almaya çalışmak için yapılmış, gereksiz ve hiçbir işe yaramayacak bir gösteri” ya da “son dönemdeki alışılageldik siyasi çirkinliklerden biri” desek... Hele Kağan’ın açıklamalarından sonra iyice garip kaçtı bu tavır. Çocuk kendi söylüyor “şaka” olduğunu. Ki,

Sadri Şener çok iyi bilir ‘şaka’nın ne olduğunu!

Fenerbahçesiz bir lig mi istiyorsunuz

Ne istiyorlar, Fenerbahçesiz bir lig mi! Fenerbahçesiz Türk futbolu mu! Kafayı mı yedi bu insanlar! Trabzon yerel basını yazıyor, “Fenerbahçe, Juventus gibi kümeye”! Peki, ne yapacaksınız seneye! Hayallerdeki küme düşürülme gibi bir işlem uygulanamayacak olsa da, Sarı-Lacivertliler’i töhmet altında bırakacak bir imadan sonra bile, kalır mı havuzda, Süper Lig’de Fenerbahçe! Ondan sonra ne yapacaksınız! Diğerleri ne yapacak, Fenerbahçesiz! Birileri hedeften uzaklaştığında, taraftarları ‘Fenerbahçe’nin şampiyon olamaması umudu’ ile bağlı kalmıyor mu bu serüvene!

Bir düşünsenize, Fenerbahçe aradan çekilince futbolla nasıl yatıp kalkacak o büyük kitle!

“Ayağa kalkmayan nereli olsun” diye bağıracak bütün sezon! Hangi başkana, futbolcuya, rakip taraftara küfür ya da beddua edecek içinden geldiğince! Ya Erman ne yapacak!

Çok garip, yakışıksız ve inandırıcı olmayan bir iş yaptı Trabzonspor yönetim kurulu. Yazık oldu!

04 Haziran 2011, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük kompleks‘’

2000- 2001 sezonunun ilk yarısı bittiğinde, son dört sezonun şampiyonu Galatasaray 39 puanla lider, Fenerbahçe 36 puanla ikinciydi. Ancak, 2001’in Mayıs ayında, 21. Yüzyıl’ın ilk futbol sezonunun sonunda şampiyonluk ipini göğüsleyen Fenerbahçe’ydi. Tam, 11 futbol sezonunu geride bıraktık içinde bulunduğumuz yüzyılda.

Sarı-Lacivertliler 5 kez şampiyon, 4 kez ikinci oldular, bu yüzyılın başlarında. 799 puan topladılar, 374 karşılaşmada. Galatasaray 747, Beşiktaş 719, Trabzonspor 655 ve Bursaspor 437 puan topladı, aynı sürede Süper Lig yarışında. Bir önceki şampiyon Bursaspor, aradaki iki sezon Birinci Lig’de bulunduğundan, 21. Yüzyıl’ın Süper Lig puan hesaplarında haksızlık olduğu düşünülebilir bir bakıma. O zaman, geçen sezon Timsahlar şampiyon olduğundan, son iki sezona ait puan cetvelini de vermek gerekir adalet adına: Fenerbahçe 156, Trabzonspor 139, Bursaspor 136, Beşiktaş 118, Galatasaray 110 puan topladı son iki sezonda. Madem puan cetvellerine daldık, ‘Yüzyıl’ ayrımı yapılmadan lig tarihinin Ebedi Puan Cetveli de geçmelidir bu yazıda: Fenerbahçe 3421, Galatasaray 3366, Beşiktaş 3273, Trabzonspor 2217, Bursaspor 1812 puan topladılar tüm Süper Lig sezonlarında. Bu kez de, “Trabzonspor’un 1974-1975 sezonundan sonra lige dahil oluşu dikkate alınmalı, o sezondan bu yana puan cetveli verilmeli” denilebilir. Ki, bu da çok haklı ve adilane bir istektir: Fenerbahçe 2407, Galatasaray 2383, Beşiktaş 2324, Trabzonspor 2217, Bursaspor 1526 puan toplamış, Bordo-Mavililer ligde yer aldığından bu yana...

Bir de Alex de Souza var tabii, son yıllarda Sarı Kanaryalar ve Türk futbolu ile özdeşleşen. Gerçi 7 sezondur ligimizde oynuyor ama, madem o kadar ‘Büyük Usta’, 2000-2001’den bu yana ligde oynayan 2040 futbolcu hesaba katılarak, o da dahil edilmelidir 21. Yüzyıl hesaplarına. 2000-2001 sezonundan bu yana, yani Büyük Usta’nın 7’sinde oynadığı son 11 sezonda en çok gol atanlar: Alex de Souza 120, Fatih Tekke 108, Necati Ateş 108, Umut Bulut 103, Ümit Karan 101. Son 11 sezonda, yani 21. Yüzyıl’da en çok gol pası verenler: Alex de Souza 96, İbrahima Yatara 69, Ali Tandoğan 63, Ceyhun Eriş 60, Timuçin Beyazıt 60... içinde bulunduğumuz yüzyıla ait, basketbol, voleybol, boks, kürek, yüzme, yelken, atletizm, masa tenisi gibi amatör, yarı amatör branşlar ve bunlarla ilgili istatistiksel bilgiler
de var tabii. Ancak, birçok kulübün böyle bir yapılanması ya da beklentisi olmadığı için, bunları işin içine katmak haksızlık olarak değerlendirilebilir. Zaten o branşlardaki başarılar bu satırlara sığmayacağından, ayrıca bir ilave vermek gerekir! Hepsi bir araya getirildiğinde, Aziz Yıldırım’ın diğerleri tarafından anlaşılamadan inşa ettiği en büyük ve rakipsi tesis rahatlıkla görülebilir: Fenerbahçe Spor Kulübü Kompleksi! Ne gariptir ki, tamamen Fenerbahçeliler’e ait olduğu halde, diğerleri tarafından sahiplenilen bir tesistir; Fenerbahçe Spor Kulübü kompleksi!

26 Mayıs 2011, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Üzülme Elif‘’

Kurallar çerçevesinde oynanan bir karşılaşma oldu, dün akşam Sivas’taki şampiyonluk finali. Futbol oynanabildi; kafadan, ayaktan, ciğerden, kastan geldiğince. 14 Mayıs 2006’daki gibi futbolun utanç gecesi değildi yani!
Beklendiği gibi zor oldu, stres yüklü, ‘son maç travması’ sahibi Sarı-Kanaryalar için. 16 Mayıs 2010’daki gibi, kaçırmadılar onca fırsatı yani.
Zaten rakipleri, ne Trabzonspor kadar güçlü ne de Ali İpek başkanlığındaki Denizlispor kadar bilinçliydi.
Başta ‘Büyük Usta Alex de Souza’, ardından Emre, Gökhan, Lugano, Volkan, Mehmet, Niang, Semih ve diğer takım arkadaşları gurur doluydu.
Alex’siz bir takım kurmaya çalışırken, ‘Büyük Usta’yı değerlendirerek, futbolculuğundan sonra teknik direktör olarak da Fenerbahçe’de şampiyonluk yaşayan Aykut Kocaman da çok mutluydu.
İki sezondur, 7’lik, 8’lik, 10’luk seriler yaparak Süper Lig’e damgasını vuran, birinde son maçta kaybedip, diğerinde kazanan Fenerbahçe Spor Kulübü Futbol Şubesi Profesyonel A Takımı’na saygı duymamak mümkün değil. Tabii ki, Trabzonsporlular da tebrik edilmelidir. Son iki sezonun şampiyonunu belirleyen takımdır Bordo-Mavililer. Bazıları ‘etkisiz eleman’ pozisyonundayken, onlar iki sezondur zirveyi şekillendirdiler.
Arkadaşıma: Üzülme hırçın Karadenizli Elif, hayat-memat, memleket meselesi değil bu, sadece oyun. Futboldan, şampiyonluktan daha önemli şeyler var ülkede; mesela 12 Haziran’da kullanacağın oyun...

23 Mayıs 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’N'aber Melih!‘’

Aynı sürede, Alex’in sol ayağının bile cılız ve gergin olduğu bir Fenerbahçe. Yine o sıralar, “Ya ben ‘Büyük Usta’ değil miyim! Neden bu kadar etkisizim!” demeye başlayan bir Alex. Sonra, mükemmel bir çalım sonrası önüne balıklama dalan rakipten bir an önce dokunduğu top ve penaltı. Atan Alex olunca; 1-0 tabii. Sonra, mükemmel bir pas bu kez Alex’ten ve Niang’ın rakipten bir an önce topa dokunuşu ve ikinci penaltı ve kırmızı kart ve atışı kullanan yine ‘Büyük Usta’ olunca; 2-0.Lugano, muhtemelen sahanın en iyisi, Alex devreye girene, Ankaragücü bitene kadar. Ankara’nın Sarı-Lacivertlileri’nin özellikle kendi sollarından bindirişleri, ortadaki Vittek diriliği ve soldan içeri yapılan tüm misafir takım girişimlerinde, hep Lugano var önleyici. Karşılaşmanın başlarında. Sonra Selçuk, sonra Emre ve 4x4 ciğerli Mehmet.İkinci yarı, iyice Alex.. Ve hakem Cüneyt Çakır’ın tek hatası belki, üçüncü penaltıda Özden’e gösteremediği kırmızı kart. Bu penaltıyı da kullanan, eşsiz adam olunca; 3-0. Serbest vuruştan Alex, aşırmadan Alex, araya Bekir girmese, Sarı-Kanaryalar 5, onursal Melih’in takımı 0 olacak yani!Muhteşem tribün gösterilerinin ardından, sonuç 6-0!

16 Mayıs 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Gökhan ve Alex‘’

Alex de dahil, takımın genelindeki tutukluğun nedeni, dışarıdan stresmiş gibi geldi. Emre, Mehmet, birkaç kez Stoch, önlerinin çok açık olduğu pozisyonlarda bile şutu denemedi. Niang ne uygun durumlarda topu sürebildi ne de düzgün pas verebildi. Köşe vuruşları bile, bildiğimiz Alex vuruşları değildi. Ancak, bu yarıdaki Sarı-Lacivert tehlikeler, yine ondan geldi.
Sarı-Kanaryalar, ağır, topa hep sahip olmak isteyerek ve psikolojik baskı altında, yüzde yüz gol pozisyonu yaratarak gol atmak isterken, Karabükspor ise, hızlı hücumu tercih edendi. Onlar da, bu ani ataklara iyi çıktılar, ancak son vuruşlarda başarısızdılar.
İkinci yarıdaki en önemli değişiklik, Alex’in ‘Büyük Usta’ kıvamına dönmesiydi. Ona biraz Emre de ayak uydurunca, Kanaryalar karşılaşmayı kazanabilecek yeterince pozisyona girdi. Son vuruş Lugano’dan da olsa, üç puanı getiren, yine ‘Büyük Usta’ becerisiydi.
Gökhan Gönül illa ki akşamın en iyisiydi. Volkan ve Lugano onun takipçisiydi.
Hakem açısından da çok zor karşılaşma değildi. 16. dakikada Selçuk’un Angelov’a, 26. dakikada Muhammet’in Niang’a yaptıkları eşdeğerdi ve haklı olarak devam dedi. Seric’in Niang’a faulü ise, kesinlikle penaltı gerektirirdi.

09 Mayıs 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Densizlik!‘’

Bak sen Caner’e! “Trabzonspor şansıyla buralarda” demiş.
Fenerbahçeli sporcu Caner Erkin; o futbolcular, yani bir-iki yeni isim hariç bu Trabzonspor kadrosu, bu sporcular, ne geçen sezon ne de bu sezon yatmadılar. Kimseye hatır, gönül işi yapmadılar. Pozisyon ve profesyonellik gereği bazen yoldan çıkıp, her takımdaki bazı sporcular gibi, kimi zaman rol yaptılar. Ancak, iki sezondur her aklı başında futbolseverin gördüğü üzere, bedenlerinden, ciğerlerinden, ayaklarından, kafalarından ve ellerinden geldiğince mücadele ettiler, ter akıttılar. Onlar, sahada yeri geldiğinde profesyonelliklerini bir kenara bırakıp, amatörce oynayanlar. Saha dışı işlerle ilgisi bulunmayanlar. Boş kaleye gol kaçırdığı için, kıçından ter akmasına rağmen, küfür yiyen ve buna katlanmak zorunda olan, işleri hiç de kolay olmayan, üstelik her başarısızlıkta sürekli kazandıkları para sorgulanan, hedef tahtasındaki gencecik insanlar.
Ki, sen de bunlardan birisin. Başkanlar, yöneticiler, teknik heyetler senin muhatabın olamayacağına göre, meslektaşların olmalı konu ettiğin. O zaman ağzından çıkanlara daha da özen göstermelisin. Sana, “Sen Galatasaray’da genellikle yatıp, ‘Fenerbahçe’ye üzülürken’ geçen sezon, şimdiki takım arkadaşların o zaman da Bursaspor’la yarışıyordu şampiyonluk için” hatırlatması yapmazlar mı!
Geçen sezonun aynı haftalarında, “Bursaspor şansıyla buralarda” deseydin, lig sonunda Timsahlar kapağın büyüğünü sana takmaz mıydı! İki dakikalık Vederson’dan beter olurdun inan! Hiç olmazsa, en azından şu sıralar Fenerbahçe’de iken, çok yakınındaki kaptanından biraz ders al; insanlık, adamlık, sporculuk adına! Haddini aşan işlere karışma! Seni komik ve aciz durumlara düşürecek, sevimsiz, dengesiz, gereksiz ve illaki densiz açıklamalar yapmak yerine işine odaklan ve sadece futbolunu oyna!
Özetle şöyle diyelim, “Penaltı noktasını kazıyacağına, penaltıya sebep olma!” Anladın sen onu! Anlamadıysan da anlatsınlar; varsa oralarda bunu anlayabilen tabii! Federasyon, hakemler, başkanlar, yöneticiler, teknik kadrolar, taraftarlar ve medya yoldan çıkar, saçmalar, terazinin topuzunu kaçırır zaman zaman. Ancak, sporcular, sporculuklarını unutursa, işin boku o zaman çıkar!
‘Penaltı noktası kazıcısı’na hâlâ tahammül edenler, umarız sezon sonu onunla birlikte seni de sorgular! Aksi halde, “Hani, şampiyonluk ya da kupalarla ölçülemeyecek Fenerbahçe büyüklüğü” diye de sorabilir birileri!

06 Mayıs 2011, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ayıp ve günah!‘’

Fenerbahçe’nin Trabzonspor’u sahasında yenip şampiyon olduğu 1995-96 sezonunda, son hafta Trabzonsporlu Şota Arveladze 5 gol birden atıp 23 gollü Fenerbahçeli Elvir Boliç’i geçerek, 25 golle kral olmuştu. Bu sezon da böyle bir son olabilir ligde. Burak Yılmaz, 5 gol geriden gelip geçebilir kalan haftalarda ‘Büyük Usta’yı!
Bırakın Trabzonspor’un aleyhine 69 haftadır penaltı verilmiyor olmasını, son haftalarda rakiplerinin gol atamaması, hatta neredeyse pozisyon bile yaratamaması da son derece normal! Bunun altında ‘bit yeniği’ aramak ayıp kaçar! Hüseyin Göçek’in, Gaziantepspor Fenerbahçe karşısında iken vermediği penaltılar ya da Cüneyt Çakır gibi formda bir hakemin, Gaziantepspor Trabzonspor karşısında iken çaldığı penaltıda ‘bit yeniği’ aramak da ayıp kaçar! Aynı, hatta daha gözle görülür bir pozisyon için, “Cüneyt Çakır çifte standart uyguladı” sözünü etmek ise, ayıbı da aşar!
Ayıpların en büyüğü ise, başbakanın Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu istediğini ve bu nedenle Sarı-Lacivertliler’in kayrıldığını savunmaktır. Üstelik, Sarı-Kanaryalar bu başbakan ile iki kez son haftada şampiyonluğu kaybedip, tarihe geçmişken. En büyük rakibine, bu başbakan bir stat hediye etmişken. Aynı başbakan, ‘Fenerbahçe’nin rakip kalecilerinden sorumlu’ Faruk Çelik’i ve Trabzonspor’un efsanelerinden Faruk Özak’ı devlet bakanı olarak görevlendirmişken. Böyle bir şey iddia edene, aklı olan, “geri zekalı” der. Dikkat ettiyseniz, ünlemsizdir son cümleler.
Bu haftadan itibaren (penaltı, kırmızı kart - serbest atış, sarı kart), artık gerçekten önemli değil Fenerbahçe Spor Kulübü Profesyonel Futbol Şubesi A Takımı’nın şampiyonluğu ya da ikinciliği. Haftalardır verdiği onurlu mücadele ve rakiplerinin ona karşı, canlarını dişlerine takarak verdiği mücadele zaten yeter. Her sezon şampiyon olamazsın ki zaten her branşta. Geçen sezon Bursaspor oldu, bu sezon da Trabzonspor olur futbolda! Seneye belki Gaziantepspor, sonra Kayserispor. İkinci hep Fenerbahçe...
Birkaç sene geçer aradan, şu sıralar kazandıklarını sananlar bir bakarlar ki, açık ara ileride; o sürekli kaybettiği sanılıp, dalga geçilen Fenerbahçe.
Belediye maçı sonrasında yazmıştık, “saflar ve saflar!” diye. İşte, o mesele. Anlayan anlar; anlamayana davul-zurna az!
Dip not: ‘Günahların takımı Fenerbahçe’ pankartı, Türk futbol tarihinin en büyük, asla unutulmayacak ve affedilmeyecek ayıbıdır. Onu asanlara, asılmasına izin verenlere, alkış tutanlara ve Trabzonspor yönetimine yazıklar olsun.
‘Milyonlarca Fenerbahçeli günahkar’, ‘Allah Trabzonspor’un yanında’ mantığı yani! Sayenizde Sadri Şener! Sözde, bu ülkenin yüzde 98’i Müslüman ve siz de spor adamısınız!

03 Mayıs 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI