Arama

Popüler aramalar

‘’Aynı kadro, farklı oyun‘’

Bir şarkıyı her sanatçı yorumlayabilir ama Sezen başka söyler. Futbolda da bu böyledir. Pereira’nın geçen sezon en çok eleştirildiği kadro tercihine ve oynattığı defansif 4-3-3’e bakınca Advocaat’ın aynı isimleri nasıl farklı yorumladığını anlamak mümkün. Ama hala üzerinde ciddi işçilik gerekiyor bu kadronun.

Advocaat’ın 4-3-3’ünde Fenerbahçe orta sahası artık çok önde top alıyor. Ozan da Josef de oyunun öne taşınmasındaki ana figürler. Fakat ortada hala çok ciddi bir problem var. Orta üçlünün önde rakibe basarak kazandığı toplar bu oyunun anahtarıysa, oyun sete döndüğünde Volkan’ın bitiremediği ataklar aynı oyunun kilidi.

‘Şen’ olacak diye

Oyunun ilk yarısında Fenerbahçe hızlı hücumda net pozisyonlar buldu. Birini Emenike yaptı, 4’ünü diğerleri kaçırdı. Volkan Şen ceza sahasına kadar kusursuz geliyor ama finalde tam bir acemi çaylağa dönüşüyor. Fenerbahçe’nin en büyük sorunlarından biri bu. Bir an evvel atmak istiyor, sürekli arıyor, zorluyor ama çok kaçırıyor. Top O’ndayken Fenerbahçe gole hep bir tık ötede kalıyor.

Finali yapabilse topa bir tık daha dokunabilse Lens, Emenike eli tetikte bekliyor. Bu dokunuş için mantalitesini düzeltmesi gerek. Kendisinin olduğu kadar takımının da bu gole ihtiyacı var. Lens de atsa, Emenike de atsa Fenerbahçe’ye yazıyor. Bunu idrak ederse çok daha efektif bir oyuncuya dönüşecek.

Set oyunu başa bela

Bu oyun Fenerbahçe için yüksek riskler içeriyor. Orta sahada kazanılan topların ardından Lens ve Volkan ile çok hızlı rakip kaleye gidiyorlar. Sorun atağı tamamlayamadıklarında başlıyor. Rakip yerleştiği anda Fenerbahçe sıradan bir takıma dönüşüyor. Bu da skoru bulduklarında fişi çekmelerinin önündeki en büyük engel. Çözümü zor değil. İç sahadaki baskı oyunlarında Stoch’un sahada olduğu Emenike-Sow’lu 4-4-2 fişi çekmek için en ideali olabilir.

Son olarak önemli bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. 3 Temmuz’da milyonları sokağa döken bir kulüp 10 bin taraftarı stada getiremiyorsa herkesin şapkasını önüne koyması gerekiyor. Takımda sinerji oluşması için taraftara ihtiyaç var.

26 Eylül 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hazinenin yerini Eren biliyor!‘’

Galatasaray, Ağustos’takinden daha formda bir Beşiktaş ile karşılaşacak. Maçın Vodafone Arena’da oynanacak olması Galatasaraylı futbolcular adına daha önceden deneyimlenmiş bir durum değil. Atmosferi bilmiyorlar. Derbiyi kazanmak için Galatasaray adına birden çok doğrunun sahada kesişmesi gerekecek. Bunların başında Eren Derdiyok geliyor.

Eren geçen sezon Beşiktaş’a karşı Kasımpaşa formasıyla iki maçta da oynadı, 3 gol attı hiç yenilmedi. Fizikli, koşu kalitesi de en az vuruş kalitesi kadar iyi olan bir santrfor. Hali hazırda ligin en formda santrforu. Galatasaray, Eren ekseninde hücum ederken büyük bir ganimet bulabilir. Beşiktaş savunmasının konsantrasyonu da bu yönde olacak. Stoperler muhtemelen Eren’in ensesinde oynayacak. Tosic ile Marcelo’yu sırtına alıp Sneijder ve Selçuk’a şut kanalı açabilirse Galatasaray’a bu sezon ilk kez ceza sahası dışından gol atma imkanı sunabilir. Ki derbilerde Sneijder’in Fenerbahçe ve Beşiktaş’a karşı bu golleri atmışlığı var.

Tolga ve Bruma baskıyı kırabilir

İki takım da top hakimiyetine dayalı pas oyunu oynuyor. Ama topu iç sahanın psikolojik desteğiyle Beşiktaş almak isteyecek. Ki bunun için yeterli pas kaynağına sahipler. Galatasaray için derbinin anahtarı bu baskıyı kırmak olacak. Riekerink’in elinde baskıyı kıracak çok önemli iki oyuncu var; Tolga ve Bruma. Tolga Ciğerci çok kıymetli istatistiklere imza atarak 2 ayda oyunun merkezi haline geldi. Koşu ve pas kalitesi Şampiyonlar Ligi standartlarında. Atakları başlatan, olgunlaştıran ve daha da önemlisi dönen topları faulsüz alan O. Selçuk ile Sneijder’in kronikleşen formsuzluklarına son veren de O.

Yüzde 46 topla oynadılar

Derbide işi biraz daha zor olacak Tolga’nın. Zira Galatasaray’ın ilk 4 haftada rakiplerine karşı topla oynama oranı ortalama yüzde 67 oldu. Yani baskın takımın orta sahası olarak toplu oyunda o mesafeleri kat etti. Beşiktaş’la Ağustos’ta karşılaştıklarında yüzde 46 topla oynayabildiler.

Galatasaray’ın topu Beşiktaş’tan alabilmesi için Tolga’nın kazanacağı toplara ve yüksek yüzdeli paslarına ihtiyacı olacak. Şayet topa hükmedemezlerse Galatasaray’ın B planı Bruma olur. Portekizli oyuncu yeni bir transfermiş gibi oynuyor. Beşiktaş savunmasının zayıf karnı sol bekinin arkası. Baskıya karşı doğru pozisyon oyunu oynayıp Bruma’yı arkaya koşturabilirlerse, Eren’e asist kaynağını yaratabilirler.

Sneijder hâlâ bir sihirbaz

Hollanda futbolunun son 10 yılına damga vuran tüm yıldızlar bir bir sönerken, Sneijder hâlâ dimdik ayakta. Van Persie, Arjen Robben, Huntelaar sahneden çekilse de Hollanda Milli Takımı Teknik Direktörü Dany Blind, 2018 planlarını hâlâ Wesley üzerinden yapıyor. Bu, onun için önemli bir moral kaynağı. Sadece futbol değil yaşam motivasyonu da yükseldi. Rize galibiyeti sonrası oğluyla TT Arena’daki görüntüleri Sneijder’in ne kadar mutlu olduğunun göstergesi. Galatasaray’ın Tolga ve De Jong gibi iki defansif orta sahası, Selçuk gibi çok net bir pasörü var. Sneijder çok başka sınıfta bir oyuncu ve bu kadronun sihirbazı..

Ve bu sihirbaz artık 10 km.lerin üzerinde mesafe kat ediyor. Bu, çok kıymetli bir istatistik Sneijder için. Beşiktaş’a karşı iştahtan fazlası gerekecek. Zira Beşiktaş tempoyu kendine göre ayarlayan bir takım. Galatasaray’ın derbiyi kazanması için Sneijder’in oyun liderliğine ihtiyacı olacak.

Duran topa çalışmak gerek

Galatasaray bu sezon attığı 7 lig golünün tamamını açık oyunda kaydetti. Bu kötü bir istatistik değil elbette. Ama Riekerink’in öğrencileri duran toplarda etkisiz oldukları için Karabük ve Kayseri maçlarında çok zorlandılar.

Günümüz futbolunda oyunu çözmek için en öncelikli anahtarlardan biri artık duran top. Bugün Diego Simeone haftanın minimum iki idmanını duran topa ayırıyorsa, Abdullah Avcı 3 yıldır duran toplarla Başakşehir mucizesini gerçekleştiriyorsa, Riekerink’in bundan geri durması kabul edilemez. Galatasaray şu ana kadar duran topları kötü kullandı. Fazlaca pratiğe ihtiyaçları var belli ki. Selçuk ve Sneijder gibi yüksek kalitede orta yapıcıları, Eren gibi bitiricileri varken, Beşiktaş karşısında duran topları daha çok denemeliler.


22 Eylül 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kadro Pereira, şablon Advocaat‘’

Fenerbahçe 1 yıldır her platformda kaybeden bir oyuncu grubuyla sezona başladı. Geçen sezon lig, kupa ve Avrupa'yı kaybeden kadronun ciddi bir mental yenilenmeye ihtiyacı vardı. Bunun için takımın birlikte vakit geçirmesi, güzel anı biriktirmesi ve tabii ki sahada birini 5'lik yapması gerekiyordu. Kasımpaşa galibiyetini böyle okumak gerek.

Reaksiyonel takım

Gelelim Advocaat'ın Pereira esintileri içeren kadro tercihlerine. Belki isimler aynı ama kesinlikle strateji çok farklı. Hem de siyahla beyaz kadar. Pereira bu üçlüden topa hakim olmasını, tutmasını ve oyunu yavaşlatmasını beklerdi.

Peki Advocaat Topal-Josef ve Ozan'lı orta üçlüden ne bekledi, ne kadarı gerçekleşti? Buna bakmalı biraz. Bu kadro ile orta sahaya hakim olup kısa pas oyunuyla hücumda çoğalamazsın. Orta sahada gereksiz top sahipliğini istemiyor Hollandalı hoca. Bölgesel geçişleri Fenerbahçe iki türlü yaptı dün gece. 1- Uzun paslar 2- Kontrataklar.
Uzun paslar her daim risktir. Atıcınız ne kadar iyi olursa olsun topun sizde kalma ihtimali yüzde 50'yi geçmez. Fenerbahçe bunu iyi yaptı Skrtel-Souza ve Ozan ile. Kontratak oyununun ise tarifini yaptı desek abartmış olmayız sanırım.

Olayın bir de savunma yönü var tabii. Bursa maçında rakip topu kaptıktan sonra 28 saniye topu çevirip Batalla ile golü bulana kadar sahada tek bir Fenerbahçeli topa dokunamadı. Bu sahneden ürktüğü için Advocaat bu üçlüyü sahaya sürmüş olabilir. Bu da gayet anlaşılır bir durum. Lakin yarın başka rakiplere işler mi?

Golün her türlüsünü attılar

Kasımpaşa için felaket senaryosu ikinci yarı başındaki oyuncu değişimleriyle gerçekleşti. Topa sahip olup baskı oyununa geçtiler ama arkada hep boş alan bıraktılar. Fenerbahçe'nin attığı son 2 gol de böyle geldi. Fenerbahçe zaten gol portföyünü genişletti. Merkezden getirip attı, kenar ortayla attı, kontratakla attı, baskıyla kapıp attı.
Dün gecenin birden çok yıldızı vardı ama sanırım en değerli işi Emenike yaptı. İlk golde ısrarla topu isteyip Souza'ya alan açması ve ofsaytı kollayıp asist yapması; Sow oyuna girdiği dakika topu çalıp arkadaşına asist yapması; kontrataktan attığı golden çok daha kıymetliydi.

Lens, Emenike ve Volkan'dan sonra sahanın en iyisiydi. O da haklı olarak 2 asist yaptığı bir maçta sahada kalmak ister. Advocaat'ın Sow'u alıp onu çıkarmasına bozulmasını anlamak gerekir.

20 Eylül 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hayal kırıklığı‘’

Dick Advocaat açısından çok büyük bir hayal kırıklığıdır Zorya maçı. Geldiği günden beri büyük cesaret gösterileri yapan, net tavır koyan, 10 kişi bitirdiği Başakşehir ve Kayseri maçlarında bile cesur hamleleriyle ince işçilik yapan Advocaat’ın kariyerindeki en kötü performansıydı dün geceki.

“Takımımda aynı tipte 4 orta saha oyuncusu var ama yaratıcı oyuncu yok” dediğinde biz bu durumu önemsediğini ve sorunu sistemle çözeceğini düşünmüştük. Öyle olmadı, sanırım olmayacak da. Milli maç arasında Pereira sezonunun CD’lerini detaylı bir şekilde izlediğini söylemişti, görünen o ki izlememiş. Şayet izlemiş olsa Mehmet Topal ile De Souza’yı aynı anda sahaya sürmezdi. Sürse bile golü yedikten sonra Robin Van Persie’yi oyuna alırken Stoch’u değil iki 6 numaradan birini (Kötü oynayan Souza’yı) kenara alırdı.
Advocaat, Ukrayna’da büyük bir hayal kırıklığına imza attı. Zorya’ya karşı bildiğimiz önlem takımı sürdü sahaya. Josef ile Topal’ın önüne Salih’i sürerek aslında arenada aslanların önüne yem yaptı. Fenerbahçe’yi yavaş ve yana oynar günlerine döndürdü.

Simon Kjaer bu takımın bel kemiği. Sadece stoperi değil lideri de aynı zamanda. Bıraktığı yerden devam ediyor. Oyun sıkıştığında uzun toplarla bölge geçişlerini sağlıyor. Fenerbahçe’nin Kjaer kadar isteyen oyunculara ihtiyacı var.

Gruptan çıkmanın formülü basit aslında. Zorya’yı deplasmanda yen, Feyenoord’a yenilme en kötü 2. ol ve çık. Ama bu denklem daha ilk maçtan sekteye uğradı.

16 Eylül 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Havuz hesabı karışık!‘’

Fenerbahçe’de garip işler oluyor. Baksan; Skrtel, Neustader, Souza’nın boy ortalaması 1.90 ama yan topta 1.70’lik Batalla kafayla golü yapıyor. Kayseri maçında Kjaer’i de işin içine katın, 1.75’lik Welliton’un duran toptan attığı 2 golü mantıkla izah edemiyorsunuz. 3 tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de neden olimpiyat şampiyonu yüzücü çıkmıyor önermesindeki mantık ile 1.90 ortalamaya sahip Fenerbahçe defansının bücürlerden yediği gollerle aynı. Doğru kurgu ve bol pratik gerek savunma için. Tıpkı iyi yüzücü çıkarmak için denize değil doğru havuz planlamasına ihtiyaç olduğu gibi. Fenerbahçe’nin de etrafı derya deniz ama havuzda boğuluyor. İşin özeti bu.

Bir takımın total defans kalitesinden bahsederken kaleciyi dışarıda tutamazsınız. Sistemler bile artık kaleciden başlayarak ifade ediliyorsa, ilk 3 haftadaki faturanın en azından KDV’sini Volkan Demirel öder.

Wiel, Şener’e bırakmalı

Van Der Wiel bu performansıyla Şener’i kesemez tezimi yineliyorum. Türk Milli Takımı’nın oynayan sağ beki olarak Kadıköy’e gelen Şener’in kenarda oturması artık kabul edilemez. Bu oyunda adam eksiltme, alan doldurma ve orta kalitesi beklerin sınıfını belirler. Hafta içi Luis Fernandez, PSG’deki Wiel’i Lig TV’ye etraflıca değerlendirdi. Hücum özelliklerinden, orta kalitesinden bahsetti. Fernandez’in anlattığı gibi olduğu için alındı ama kötü oynadığı için formayı Şener’e vermek zorunda.

Pas hatası büyük sorun

Bursa’ya karşı ilk yarıda Fenerbahçe’yi tanımlayacak en doğru kelime ‘dağınık’ olurdu. Üretemeyen, ön alanda bol pas hatası yapan ve kaleye gidemeyen bir takım izletirdi Dick Advoovat ilk yarıda. Bunda Advoocat’ın 4-3-3 tercihi, Souza kısırlığı, Wiel yetersizliği etkili oldu.

Alper-RVP değişimi sonrası 4-4-2’ye geçişle Bursa’ya karşı baskı artırılsa da dağınıklık giderilemedi. Fenerbahçe 3. bölgede çok pas hatası yapıyor ve bu ataklarının erken kesilmesine yol açıyor.
Hamza Hamzaoğlu, Necid ile değil 97’li Kubilay ile Kadıköy’e çıkma cesaretini gösterdiği için gecenin adamı olur. Tabii bir de Volkan Şen’in şutunda topu çizgiden çıkaran Aziz Behich’i unutmayalım. Bu müdahale lig tarihine geçebilir.


12 Eylül 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sözde değil özde hücumcu!‘’

Fenerbahçe’nin son 12 yılına bakıldığında hücum karakterli teknik adamların ve tabii ki Alex’in kalıcı izler bıraktığını görebiliriz. Alex sonrası 10’un yokluğunu sadece Ersun Yanal taktiksel yazılımla giderebildi. Fenerbahçe için tarih boyunca iç sahada taktik tahtasına yazılan birinci kural şu oldu: Coşku-Baskı-Gol... Ama doğru hücum kurgunuz yoksa bunlar imkansız. Malum taraftar da kadro da travmatik bir yılıgeride bıraktı. Vitor Pereira oynattığı coşkusuz oyuna bakmadan az kalsın tüm ülkeyi futbol cahili ilan edecekti. Fenerbahçe şimdi bambaşka tarzda bir teknik adamla çalışıyor. Advoocat’ın kısa sürede bize anlattığı şu: Sözde değil özde hücumcuyum.

Parola: Basit oyun

Advocaat orta sahada basit oyun istiyor. Ön liberosunu stoperlerin arasında değil rakip ceza sahasına giderken görmeyi tercih ediyor. Transfer döneminde 10 numara transferi de yapılamadığına göre artık orta sahalardan beklenti ‘hareket’ olacak. Burada Alper, Ozan ve Alper’e çok kritik görevler düşecek. Alper kademeyi bilen, top kaybı sonrası doğru reaksiyon veren bir oyuncu. Advoocat döneminde hep merkezde izleyeceğiz. Ama ön alanda yemek pişirmeyi öğrenmesi şart. Kilit pas sayısını artırmalı. Salih bu üçlü arasında en yeteneklisi ama patlayıcı kuvveti eksik. Fiziksel yapısı 8 numaraya daha müsait o bölgede top kapma sayısını acilen artırmalı.

Ozan pas boyunu uzatmalı

Ozan’a gelince...Pas kalitesini Bursa ve Milli Takım seviyelerine çıkarmalı. Fenerbahçe’de oyunun yönünü pasla değiştirecek orta saha olmaya en büyük aday o. Eğer bunu yaparsa Stoch’u, Volkan’ı hatta Alper’i gereksiz driplinglerden kurtararak enerjilerini korumalarına yardımcı olabilir. Topal’ın yokluğunda Bursa’ya karşı Ozan ile Alper’in orta saha performansı maçın gidişatını belirler. Bursa’da Merter sakat oynaması zor, Hamzaoğlu merkezde Faty ve Bilal’i önlerinde de Batalla’yı düşünüyor. Tercih böyle olursa Ozan ile Alper’i az baskılı bir maç bekler.

Coşku için Sow-Emenike

Fenerbahçe, Bursa’ya karşı orta sahada kontrolü elinde tutarsa coşkubaskı- gol denklemine yaklaşır. Bursa’nın ilk iki hafta performansı topsuz oyunda çok hata yapan bir takım olduklarını anlatıyor. Defansın göbeğinde İsmail ve Ertuğrul çok ağır, Kadıköy’de sakatlıktan dönen Sivok oynar. Sow- Emenike’li 4-4-2 Bursa’yı çok zorlar. Hele Ozan pas boyunu uzatır, oyunun yönünü değiştirmeyi başarırsa dengesi bozulan Bursa’ya karşı Sow’un dar alan bitiriciliği tabelaya yansıyabilir. Son olarak Fenerbahçe’nin asıl zaafı defansta. Geçen sezonun tamamında duran toptan 10 gol yiyen takım, bu sene sadece Kayseri maçında 2 duran top golü yedi. Bursa duran topları Batalla-Necid ikilisiyle doğru kullanan takım. Kaleci Volkan’ın Skrtel- Neustader’le savunma uyumunu kurması şart. Yoksa Fenerbahçe’nin en zorlanacağı nokta bu olur.

11 Eylül 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yeni çözüm ortağı Sow‘’

Sow’un gelişiyle Fenerbahçe’nin 4 farklı tipte golcüsü oldu. Emenike açık alanda patlayıcı kuvvetiyle iş yapar, Van Persie pasör ve şutördür, Fernandao yüksek top oyununda faydalıdır ama Sow bunlar içerisinde en esnek olanı. Geçen sezon Fenerbahçe Sow tarzı bir santrfor bulabilseydi her şey farklı gelişebilirdi.

Çok yönlü golcü

Sow, Lille’de 2010-11 sezonunda şampiyonluğa uzanırken Gervinho ve Eden Hazard’lı 4-3-3’ün ucunda yıldızlaştı. Ersun hocayla sol kanatta da, santrforda da etkiliydi. Lens geldikten sonra Dick Advoocat’ın kafasında iki farklı sistem var ve bu şablonlarda Sow’u dışarıda bırakmak kolay olmayacak. Tam tersi, Advoocat’ın bu sezon hücumdaki çözüm ortağı Sow olacağa benziyor.

Bitiriciliği önemli

Bursa’ya karşı Advoocat, Emenike-Sow’lu 4-4-2’yi deneyebilir. Zira RVP henüz hazır değil. Sow dar alanda iş yapan, pas oyununda istasyon olan, fuleli ve bitirici bir santrfor. Özellikle iç sahadaki baskı oyunlarında Emenike’nin gücüyle açacağı alanlarda Sow’un bitiriciliği Fenerbahçe için önemli bir çözüm olacak.

08 Eylül 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cesaret...‘’

Kayserispor’un Nakoulma ve Welliton ile defans arkası koşulardan gol bulması daha yüksek ihtimaldi. Kendi düzenlerinin dışında iki duran top golü attılar. Kağıt üzerinde Fenerbahçe’nin Kjaer, Skrtel, Neustadter sahadayken böylesi bir duran top golü yemesine şaşırırsınız, hele ikincisine ağzınız açık kalır. Fenerbahçe 38.’de Kjaer’in atılması maçın kırılma noktasıydı. Pozisyonu defalarca izledim. Kjaer’in Welliton’a müdahalesi var, bariz gol şansını engellediği gerekçesiyle kırmızı kart çıktı. Burada sorun olmadığı söylenebilir ama pozisyonu hazırlayan Stoch’un kaybettiği topta faul çalınsa daha doğru olurdu.

Kaleci faktörü!

Maçın son dakikası. Orta sahanın ilerisinde frikik kazanılmış. Belli ki frikik kullanılınca top dönmeden hakem maçı bitirecek. Fernandao da sakatlanmışken Volkan’ın ceza sahasına gitmesi gol ihtimalini güçlendirecek. Dick Advocaat’ın 10 kişi kalmışken Fernandao-Van Persie ikilisini oyuna alması ne kadar büyük bir cesaret gösterisiyse Volkan’ı son pozisyonda hışımla kalesine göndermesi o kadar büyük ürkeklik. Kaleciden devam edelim. Volkan’ın Başakşehir maçında uzaklaştırma hatası golün pozisyonunu hazırladı. Kayseri karşısında benzer uzaklaştırma hatası ve yenen iki duran top golünde en az savunma kadar hatalı. Bir takımın savunma kalitesinden bahsederken kaleciyi dışarıda tutamazsınız. Sistemler artık kaleciden başlanarak sayılıyorsa, Volkan’ın sezona iyi başlamadığını söylemek yanlış olmaz.

Wiel, Şener’i geçemeyecek mi?

Adam eksiltme, günümüz oyununda çok kıymetli. Karşısındaki savunmacı Anıl Karaer ters ayaklı değil yanı çizgiye sürmedi. Bir yandan da şanslı çünkü önünde oynayan Volkan da Stoch da içeri kat edip alan boşaltan kanat forvetleri. Özellikle ilk yarıda 11’e 11’ken oynanan baskı oyununda bek desteği olmadan sonuç almak, tabelayı değiştirmek çok zor. Özellikle son 20 dakikada oyun tamamen yüksek topa dönmüşken topu taşıyamamak bir sağ beki başarısız gösterir. Wiel bunları yapamayacaksa Şener’in önüne geçmesi kolay olmayacak. Dick Advocaat’ın savunma konusunda milli takım arasında kaleci Volkan’dan başlayarak bol bol oyuncularıyla konuşması gerekecek. Ama 10 kişi kalmışken cesaretle baskıyı artırmak için hücum oynaması Fenerbahçelilerin son iki yılda alışık olmadığı ama hayli memnun kalacağı bir gelişme doğrusu.

29 Ağustos 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI