Arama

Popüler aramalar

‘’Varela, Fener'in ayarını bozdu‘’

Fenerbahçe mutsuz takım. Futbolcu oynadığından keyif almıyor, suratlar hep asık. Trabzon’dan şen dönen takıma Adana maçından bu yana bir haller oldu. Belli ki bu bol savunmacı, az hücumcu, yoğun eforlu oyun modeli Fenerbahçeli futbolcuların yüzüne yansıyor. Avrupa’nın büyük liglerini dikkate alırsak yakın zamanda savunarak şampiyon olan takım yok. (Atletico Madrid, Arda Turan’lı kadrosuyla La Liga’yı kazanırken Barça ve Real dışındaki takımlara karşı dominant oyunlar oynadı.) Bunu en iyi Advocaat’ın biliyor olması gerek. İyi savunma bazı maçları kazandırır ama şampiyon olmak için hücum repertuarının zengin olması şart. Fenerbahçe, Kayseri maçının önemli bir bölümünü Pereira dönemindeki gibi oynamaya çalıştı. Ancak Advocaat’ın Pereira’dan farkı gözümüzün içine bakarak iyi oynadık yalanını söylememesiydi.

Latin ligleri gibiyiz

Bizim ligimizin genetiğinde bir Latin Amerika esintisi vardır. Bu tespiti yaparken teknik benzerlikten bahsetmiyorum. Yazılı bir kurala bağlı olmasa da bizim ligimiz tıpkı bir çok Latin ligi gibi ‘Apertura’ (Açılış) ve Clausura (Kapanış) esasına göre oynanıyor. Son 5 yılda Manisa, Gaziantep, Erciyes gibi bir çok örnek varken şimdi Kayseri bunu ispatlıyor. Ocak’ta aldığı 9 oyuncunun 6’sı dün Fenerbahçe’ye karşı ilk 11 başladı. Bambaşka bir takım bambaşka bir anlayış bambaşka bir hoca... Porto’da Villas Boas ve Vitor Pereira ile 3 lig, 1 Avrupa Ligi kazandıktan sonra Brezilya 2014’te Portekiz kadrosunda olan Varela’nın Kayseri’ye ocak ayında gelmesini başka türlü izah edemezsiniz. Kayseri yönetimi kesin Varela’ya, ‘Açılış’ ligini kaybettik gel ‘Kapanış’ı kazanalım diyerek ikna etmiştir. O Varela belki şimdi bir şehrin kaderini değiştirecek.

Varela oynadı, Lens durdu

Fenerbahçe’nin tek plana dayalı oyununa karşı Sergen Yalçın’ın senaryosu Varela-Deniz Türüç ve Güray Vural etrafında şekillendi. Sezonun ilk yarısını sağ açıkta geçiren Deniz’in forvet arkasındaki 10 numara performansı Souza ile Topal’ı birbirinden uzaklaştırdı. Fakat Fenerbahçe’nin kemikleşmiş merkezini dağıtan asıl unsur maça sol açıkta başlayan Varela’ydı. Kayseri’nin ilk golünde Varela, Lens ve Şener’in içinden geçtiği için Topal’ı sağ bek kademesine kadar çekti. Souza, belinden Topal’a bağlı olduğu için o da sağa kayarak Deniz’in alanını boşalttı. Kaleci Volkan’ın topu merkeze çelmesi de tuz biber oldu. İşte bu golün anatomisi bize Fenerbahçe’nin neden kaybettiğini anlatıyor. İkinci yarı Varela, Lens ile eşleşmek için sağa Güray sola geçtiğinde ise durum Fenerbahçe için tam bir faciaya dönüştü. Lens elbet bir gün duracaktı, o durunca da Fenerbahçe hiçbir şey üretemez hale geldi. Bu takımın orta sahası iki yıldır bir şey üretmiyor. Ocak döneminde her takım eksik bölgesine takviye yaparken, Fenerbahçe’nin kanayan ‘10 numara’ yarasına bir pansuman yapmamasının izahı olamaz.

30 Ocak 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş'ın şansı, Alanya'nın kabusu!‘’

Beşiktaş, ligde saha geometrisi en doğru takım. Alanya maçından bağımsız olarak söylüyorum Talisca ve Babel’in katılımıyla sahanın her bölümünde alan paylaşımını daha da doğru yapmaya başladılar. Quaresma ve Oğuzhan’ı şampiyonluk sezonundaki kült oyunun ayarlarına döndüren unsur da şüphesiz bu. Quaresma için kendine çizgide alan veren Alanya tarzı rakipler bulunmaz nimet. Geçen hafta Şenol Güneş’in oyundan almasına gösterdiği tepkiyi tolere etme istediğini de eklersek dün gece Beşiktaş’ın şansı, Alanya’nın kabusu Quaresma’ydı. Oğuzhan’dan Q7’ye giden 40 metrelik diagonal pas ve Portekizli’nin Cenk’e milimetrik ortası futbol ile geometrinin iç içe olduğunun en güzel kanıtı. Cenk’in kafası gerçek bir santrfor vuruşu, kalecinin teslim olmaktan başka çaresi olmaz böyle vuruşa.

Babel’le çok daha yetenekliler

Cenk’in sakatlanıp çıkmasından sonra Talisca santrfora, Oğuzhan ve Tolgay ikili olarak merkeze geldi. Alanya gibi kağıt üzerinde yetenekli ama sahada dağınık bir takıma karşı Tolgay ile Oğuzhan’ın öne hareketlendikleri her pozisyon rakip savunmanın dengesini bozdu. Talisca, sırtını stopere dayayıp top isteyen ya da topa basarak takımına mesafe kazandıracak bir santrfor değil, olması da beklenmiyor. Cenk’ten sonra Alanya stoperlerinin Talisca üzerindeki konsantrasyonu Babel ve Quaresma’ya geniş alan bıraktı. Babel önemli bir sorunu gidereceğe benziyor. Ligin ilk yarısında ceza sahasına doğru şekilde topu getirip içeri atamayan bir takımdı Beşiktaş. Sol açıkta Olcay’dan Babel’e geçiş forvetteki yetenek katsayısını yüzde 100 artırdı. Hollandalı oyuncunun attığı gol çok net bu yetenek artışının göstergesi.

Yeni Beşiktaş’ın şifreleri

Babel’in attığı golün anatomisi bize yeni Beşiktaş’ın şifrelerini veriyor aslında. Bir kere Oğuzhan ile Tolgay arasındaki pas ilişkisi ligde başka bir ikilide yok. Geçen hafta Osmanlı maçını çeviren Tolgay’ın dün gece Babel’e yaptığı asist yeteneği atletizmle buluşturma becerisi. Bu yeni Beşiktaş’ın en büyük zenginliği bence. Tolgay, Oğuzhan, Talisca, Babel, Adriano, Quaresma derken sahanın her alanında yetenekliler ve bunu son damlasına kadar kullanıyorlar. Nitekim Cenk’ten sonra santrforsuz kalsalar da artık topu çok rahat içeri atan bir takıma dönüştüler. Başakşehir ve Galatasaray’ın puan kaybettiği bir haftada Osmanlı’dan sonra Alanya’yı yenmek Beşiktaş’ı bundan sonra liderlik motivasyonuyla yarışta çok daha canlı tutacağa benziyor.

24 Ocak 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’10 numara olsun çamurdan olsun‘’

Hayatta ya tercihlerinin bedelini ödersin ya ekmeğini yersin. Advocaat dün gece bu durumu iliklerine kadar yaşadı. Fenerbahçe açısından Başakşehir maçının taktiksel anlamda çok sert geçeceğini kestirmek güç değildi. Abdullah Avcı, Riekerink ve Şenol Güneş’e karşı agresif bir ön alan oyunuyla zor anlar yaşatmışken Advocaat’ın buralardan doğru analizler çıkarması maçın anahtarıydı. Ligin liderine karşı alınan bu üç puanı anlamak için önce Advocaat’ın oyuncu tercihlerine bakmak gerek. Fenerbahçe bu ligde topun karşısında en doğru duran ve ekmeğini kanatlardan çıkaran bir takım. Ama Başakşehir’e karşı ön alanda kalmak önemliydi. Advocaat’ın ilk 11’de Salih, Alper ve Fernandao tercihleri Fenerbahçe’yi senaryonun kahramanı yaptı.

Salih’in vasatı bile fark yarattı

Fenerbahçe 10 numaranın eksikliğini Alex’ten bu yana yaşıyor. Ersun Yanal döneminde Emre’nin üstün 8 numara oyunu sayesinde bu yokluğu hissetmemiş olsalar da Fenerbahçe için İsmail Kartal ve Pereira dönemlerinde kaçan şampiyonlukların önemli oranda sebebi 10 numara eksikliğiydi. Salih’in vasatına ulaşması bile fark yarattı. Fenerbahçe iki yıldır 2. top konforundan mahrumken Salih’in varlığı topun Başakşehir sahasında kalmasını sağladı. Bu Fenerbahçe’nin uzun zamandır yaşamadığı bir konfor.

Lens balansı kaydırdı

Lens, Fenerbahçe için gerçekten mucize adam. Avcı’nın tüm savunma konsantrasyonunu Lens’in üzerinde yoğunlaştırması Başakşehir’in balansını sola kaydırdı. Lens’i durdurmanın yolu onu çizgiye itmek. Bunun için Cengiz-Eren’in yetmeyeceği çok açıktı. Avcı da merkezden Emre’yi sola yatırınca Alper’e ters kanatta verimli alanlar kaldı. Planlandığı üzere Hasan Ali ile Alper’in ikili oyunları maçın anahtarı olabildi. Tabii Emre’ye de Başakşehir kariyerinin en kötü ilk yarısını yaşattı. karavaev ile kilitlendiler Düne kadar Fenerbahçe rakip ceza sahasındayken santrforun arkasında kalan ceza yayı tam bir bataklıktı. Salih ile Ozan bu bataklığı kuruttular. Hasan Ali’nin çevirdiği topu Salih indirdiğinde Ozan’ın ceza yayı üzerinden attığı şut gol olduysa işte bunu kuruttukları bataklığa borçlular. Ozan’ın sakatlığı Advocaat’ı Karavaev değişikliğine zorlamış olabilir. Ama bu hamlenin devamı Fenerbahçe’yi fabrika ayarlarına döndürdü. Lens sola, Alper merkeze geçip Salih de oyundan çıkınca, iş tamamen forvet koşularına endekslendi. Bu da alışılagelmiş santrfor yalnızlığını yarattı. Yani bu maçın bize anlattığı fikir çok net; ‘10 numara olsun çamurdan olsun’...

23 Ocak 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş'a hayat Talisca'yla güzel‘’

Futbol molasının en çok yaradığı takım şüphesiz Beşiktaş. Çok pastan az gol çıkaran bir takıma dönüşmek üzereyken Talisca’nın dönüşü ve Olcay’dan Babel’e geçiş Beşiktaş’ı daha az oyalanan bir takım yapabilmeli. Osmanlı’nın Musa Çağıran’dan yoksun merkezine Atiba ve Oğuzhan ile fazla yetenekli gelen Beşiktaş için maden, Talisca’nın koşu yolundaydı. Başlangıçta üç kez Talisca’yı koşturdular, dördüncüde hasret kaldıkları akan oyun golüne kavuştular. Beşiktaş için uzun zamandır ihtiyaç duyulan şey tam da bu.

Geri yaslanmamalı

Osmanlı için cezalı Musa ve Afrika Kupası’na giden N’Diaye’nin boşluğu doldurulacak gibi olmasa da, Beşiktaş’ın 1-0’ı oynayamama durumu ikinci yarı senaryoyu değiştirdi. Her ne kadar son dakikada golü yapsa da Cenk’in önde tutamaması böylesi deplasmanlar için bir kriz habercisidir. Güneş’in çözmesi gereken sorunlardan biri de bu. Geçen sezondan bu yıla taşıyamadıkları en önemli futbol enstrümanı maçı kıracak psikolojiye gelememeleri. Akçay hoca Koray ile Lawal’ı değiştirince orta sahada düşen Beşiktaş’ı iyice geri yasladı. Bu, Beşiktaş’ın bilmediği bir oyun. Şayet Lawal sakatlıktan çıkmasa Osmanlı bu oyuna çok daha erken geçebilirdi.

Senaryoyu değiştirdi!

Quaresma ,yundan çıktığına çok bozulsa da Akçay’ın planını alt üst eden hamle Tolgay’ın girmesiydi. Tolgay sonrası Beşiktaş bildiği oyuna geçti rahat top çıkardı ve merkezi yeniden aldı. Beşiktaş devre arasında stoper ve sol öne adam alsa da santrfor pozisyonu için adım atmadı. Aboubakar Afrika Kupası’ndayken bu durumun Cenk’i ateşlemesi gerekir diye düşünüyorum. Beşiktaş yaslanarak oynamayı beceremez, çünkü topun karşısında durmayı bilen bir yapısı yok. Cenk’in ön alanda top kazanarak ve o topu tutarak yaslanan takımı öne çekmesi şart.

17 Ocak 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’10 numara mesaj!‘’

Advocaat’ın başlangıç kadrosu, maçı içinde bolca mesaj barındıran Spielberg filmine çevirdi. Sezonun ilk yarısında kadroyu senaryoya değil senaryoyu kadroya uyarlayarak fark yaratan Hollandalı’nın Ozan ve Aatif tercihi açıkça ‘10 numara isterim’ mesajıydı. Aatif solda başladı etkisizdi, Topal sakatlanıp Karavaev girince merkeze geldi, tel tel döküldü. Advocaat, Alper’i almak yerine Aatif’ı merkeze çekerek yönetime alttan mesaj gönderdi, taraftar da ıslıklayarak Aatif’a.

Transfer kaçınılmaz

Kanarya’nın oyunu deplasmanda işe yarar, yarıyor da. Asıl sıkıntı iç sahada. İlk 17 haftada kaybedilen 19 puanın 11’i Kadıköy’de. Galatasaray, Beşiktaş ve Başakşehir’i bir kenara bırakırsak, Fenerbahçe’nin ligdeki rakiplerinin tamamına karşı Kadıköy’de baskı oyunu oynaması gerekecek. Aksi, kazanılsa bile taraftarı mutlu etmiyor. Dün dönen toplara vuran ya da 2. topu alıp boş oyuncuyu bulan 10 numaranın yokluğunu çok hissettiler. Kayseri, Bursa, Alanya kazalarında da bunu yaşadılar. İşte en çok da bunu yenmek için merkeze üreten oyuncu şart. Yönetimin her işini bırakıp oyuna şekil veren, topun önde kalmasını sağlayan, dönen 2. toplara vuran bir 10 numara alması kaçınılmaz. Yoksa sadece Lens’in ayağına bakmaya devam ederler.

Yorum zaafiyeti

Souza’nın ceza sahası içinde bileğine aldığı darbe çok net. Hakemin de görüş açısında. Pozisyon penaltı. ‘Hakem aşağı hakem yukarı’cı olmadığımı yazılarımı takip edenler iyi bilir. Olay Fenerbahçe meselesi değil ülkede bir hakem sorunsalı var. Hakemler kuralları doğal olarak biliyorlar, fizik olarak yeterliler, pozisyonların içindeler, fakat yorum yetenekleri çok sınırlı, maalesef bu yüzden benzer pozisyona farklı kararlar çıkıyor. Fenerbahçe ile taraftarı arasına yağan karın erimesi için nisan ayını beklemek gerekecekse bu sezon zor biter. Fenerbahçe taraftarının sosyal medya etkinliği tribüne yansımıyor ne hikmetse. Eskiden tribün kapalı gişe olurdu, sezon başlarında kombine bulabilmek için yönetimde tanıdık arayanların sayısı dün gece tribüne gelenlerden fazlaydı. Şimdi maç saati tribünler değil Twitter yıkılıyor. Bu konuda taraftar kadar yönetim de taşın altına elini koymalı!

16 Ocak 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gösterişli değil, dengeli‘’

Lens, hücum planlarında 1. faktör. Onu kimse geçemez. Karavaev ise ana kraliçeye erzak taşıyacak işçi arı. Dengeli bir kanat oyuncusu. Volkan Şen’in yapamadıklarını 2 hazırlık karşılaşmasında yaptı.

Karavaev transferi Fenerbahçe için kadro genişletme operasyonudur. Üzerine plan yapılacak oyuncu değil ama planın parçası olabilen bir karakter. Denizli ve Partizani maçlarındaki performansları bunun göstergesi. Advocaat’ın hücum planında Lens 1. faktör. Onu kimse geçemez, Karavaev ise ana kraliçeye erzak taşıyacak işçi arı. Dengeli bir kanat oyuncusu.

Piyango ona çıktı!

Ukrayna futbolu için Karavaev’in de içinde bulunduğu 92 jenerasyonu önemli kaynak. Fakat Karavaev’in hayattaki en büyük şanssızlığı Yarmolenko (89) ve Konoplyanka (89) gibi iki dominant kanat oyuncusuyla aynı dönemde futbol oynuyor olması. Onları geçmek kolay değil ama Advocaat ona bu kapıyı açabilir. Şu an her şey Ukraynalı’nın istediği gibi ilerliyor. Yılbaşı piyangosu ona çıkmış gibi. Önce Fenerbahçe’ye transfer oldu. Sonra Volkan Şen sakatlandı, Sow ise Senegal ile Afrika Kupası’na gitti.

Formaya yakın

Elinde Alper, Stoch ve Aatif gibi alternatifler olsa da Advocaat’ın Karavaev’i Partizani maçında 11 başlatması Adana karşısında formanın habercisi. Volkan’ın atak sonlandırma konusundaki eksikleri onu ilk yarının kara listesine sokmuştu. Karavaev bu konuda daha garantici ve oyalanmadan kaleye gidiyor. Advocaat’ın Volkan’dan aylardır beklediği şeyi sadece iki hazırlık maçında yaptı. O yüzden Adana maçında formaya çok yakın.

13 Ocak 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Advocaat'ı uzat, Lens'i bitir, 10 numara al‘’

Advocaat’ın, mantık hatalarıyla dolu ‘Pereira senaryosunu’ getirdiği nokta gerçekten göz alıcı. Yönetim vakit kaybetmeden Hollandalı hoca ve yardımcılarıyla uzun vadeli bir plan yapmalı. Fenerbahçe ligin en golcü takımı. 16 maçın 7’sinde 3 ve üzeri gol attılar. Ancak oyun kurgusu deplasmanda daha başarılı. 9 puan kaybettikleri iç sahada, baskılı oyun için 10 numara alınmalı. Lens açık ara Fenerbahçe sisteminin en etkilisi. Fenerbahçe’de sevdiği bir hocayla çok mutlu bir dönem geçiriyor. Yönetimin 2 numaralı eylem planı Lens’in bonservisini almak olmalı.

Senaryoyu Advocaat yazarsa...

Futbol ile film sektörü arasında yakın bir ilişki kurmak mümkün olmasa da kurgusal açıdan çok benzerlik olduğu bilinir. İyi bir dizi için akış senaryo ile başlar. Ona uygun oyuncu grubu (cast) kurarsınız, ortaya nefis bir eser çıkar ya da çıkmaz. Advocaat’ın, mantık hatalarıyla dolu ‘Pereira senaryosunu’ getirdiği nokta gerçekten göz alıcı. Lens ile diziye güçlü bir karakter sokmak, Josef’i en iyi yardımcı oyuncuya dönüştürmek, senaryo oyuncu grubuna uymadığı için kadroya uygun senaryo yazmak. İş yapmaz denen bu dizi reyting yarışında varsa bunda Advocaat’ın ince işçiliğinin payı büyük. Yönetim vakit kaybetmeden Hollandalı hoca ve yardımcılarıyla uzun vadeli bir plan yapmalı. Senaryosunu bizzat hocanın yazacağı, oyuncuları kendi seçeceği yepyeni bir dizi Fenerbahçe’nin bir kaç yılını kurtarır.

Hayat Lens’le güzel

Advocaat’ın kadroya kattığı tek oyuncu Lens. Son dakikada hem de. Açık ara Fenerbahçe sisteminin en etkilisi. Şayet Lens’in sağda yaptıklarının yarısını Volkan Şen solda sadece Bursa ve Alanya maçlarında yapabilseydi Fenerbahçe ilk yarıyı liderle aynı puanda bitirebilirdi. Lens ilginç ve güçlü bir karakter. PSV sonrası herkes ondan Premier Lig transferi beklerken o Dinamo Kiev’i tercih etmişti. Premier Lig’e iki yıl gecikmeli gitti. Bunun bedelini de Hollanda Milli Takımı’nı kaybederek ödedi. Fenerbahçe’de sevdiği bir hocayla çok mutlu bir dönem geçiriyor. Milli formayı yeniden kazandı. Şartlar bu kadar iyiyken Fenerbahçe yönetiminin ajandasındaki iki numaralı eylem planı Lens’i Sunderland’ten almak olmalı.

10 numara Kadıköy’e lazım

Fenerbahçe, bu sezon 16 maçın 7’sinde 3 gol ve üzerine çıkabildiyse bunda 1-0’ı en doğru oynayan takım olmasının rolü çok büyük. Topun karşısında doğru durma esasına dayalı Advocaat senaryosunda kontratakların rolü yadsınamaz. Kasımpaşa, Akhisar, Galatasaray, Gençlerbirliği ve son olarak Trabzonspor... İlk yarıda 34 golle en skorer takım ve en az gol yiyen 2. takım Fenerbahçe. Lider Başakşehir ile 5, BJK ile 4, GS ile 2 puan fark var. Sezon başında hocasını ve senaryosunu değiştirmiş bir takım için durum hiç de fena sayılmaz. Fakat şampiyonluk için daha zengin bir oyun portföyü gerek. Advocaat’ın kurgusu deplasmanlar için oldukça ideal. Fenerbahçe’nin ilk yarıda kaybettiği 17 puanın 8’i dışarıda 9’u Kadıköy’de. Sarı-Lacivertliler iç sahadaki baskı oyunlarında üretken bir orta sahanın eksikliğini aradılar. O yüzden 10 numara en çok da Kadıköy için şart.

Emenike, Advocaat’ı çok arar!

Emenike’yi dünya üzerinde Yücel İldiz dışında mutlu eden tek bir antrenör olmaması doğrudan Emenike’nin kendisiyle ilgili. İçinde kocaman bir Emenike daha var çünkü. Fenerbahçe’nin değişen ve topun karşısında doğru durmaya dayalı oyun senaryosunda Advocaat en kıymetli rollerden birini Nijeryalı’ya verdi aslında. Eğer Emenike biraz mantıklı düşünse ve takımının 1-0’ı en doğru oynayan ekip olduğunu hatırlasa maçların son yarım saatlerinde bulacağı verimli alanları görebilirdi. Ligin fizik olarak açık ara en güçlü ama mental olarak en zayıf forveti. İçindeki Emenike’ye yenik düştü. 2014 Dünya Kupası’ndan beri Premier Lig oyuncusu olduğunu düşünüyor. Ama olmadığını 6 aylık West Ham döneminde herkes gördü. Advocaat da, oyun kurgusu da ona çok uygundu. Bundan sonraki kariyerinde bir başka büyük takımda kendine bu kadar uygun bir oyun planı bulması çok zor.

Fernandao’yu satmak mantıklı değil

Fenerbahçe ligde santrfor krizi yaşamayan bir kaç takımdan biri. Emenike’yi gözden çıkardılar. Sow, Senegal Milli Takımı iyi giderse şubatın 5’ine kadar Afrika Kupası’nda olacak. Van Persie’nin sakatlık riski yüksek. Fernandao’yu 10 milyon Euro’lara satacaklarsa tamam ama yaratacağı boşluğu iyi hesap etmek gerek. Kayseri maçında sakatlandı aylarca oynamadı, Avrupa Ligi kadrosunda zaten yoktu. Sakatlıktan çok güçlü döndü. Kadıköy’deki baskı oyunlarında yüksek top önemli bir silah haline dönüşmediyse bunda Fernandao’nun yokluğu önemli rol oynadı. Gençlerbirliği, Trabzon ve kupada formunu bulmuşken Fernandao’yu kaybetmek Fenerbahçe’ye pahalıya patlayabilir.






31 Aralık 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Advocaat'ın beklediğinden bile rahat‘’

Fenerbahçe son yıllarda Trabzon ile tansiyonu yüksek maçlar oynasa da tabelada hiç üzülmüyor. Avni Aker’deki son maçta tribünler dolu ve tansiyon beklentilerin çok çok altında kaldı. Başlangıç senaryosunda Ersun Yanal’ın takımı baş role soyunduysa da Yusuf Erdoğan’ın kırmızı kartla atılması, Lens ve arkadaşlarını rahatlattı. Sanırım bu senaryo Advocaat’ın tahmin ettiğinden bile kolaydı.

Taraftar hakemin doğru karar verdiğine emin olduktan sonra adaleti kendi sağlamak yerine oyuna konsantre oluyor. Bu futbolun yazılı olmayan kuralıdır. Yusuf’un atılmasına ikna oldukları için tansiyon yükselmeden senaryo ilerledi.

Her şey Lens’in istediği gibiydi

Volkan Demirel geçen hafta ‘Bazı maçlar kalecilerin istediği gibi olur’ demişti. Sanırım dün gece de oyunun tüm kurgusu Lens’in istediği şekilde gelişti. 11’e 10 oynarken Trabzon haddinden fazla alan bıraktı. İlk gole yapılacak bir şey yok, neticede penaltı. Ama ikinci golü Trabzon aşırı telaştan kendisi çağırdı. Fernandao’nun kaptığı top ve akabinde Lens’e uzattığı pas Sow’la bittiğinde oyunun fotoğrafı çok netleşti. Lens istediği tüm alanları buldu. Zeki ile Lens’i riske etmek çok mantıklı bir seçenek olamaz. Çünkü Lens ligin en formda ve fark yaratan forveti.

Yusuf’tan sonra senaryo değişti

Trabzon açısından Fenerbahçe maçlarına yüklenen anlam şehre ve takıma bol miktarda telaştan başka bir şey getirmiyordu. Zaten Ersun Yanal’ın taktik tahtasına yazdığı ilk cümlenin ‘sakin kalın’ olduğunu tahmin etmek zor değil. Maç başlangıcında Yusuf ile Castillo’nun kanat oyunları, Fenerbahçe’nin ayarlarını ilk yarım saat bozdu desek hiç yanlış olmaz. Zira Fenerbahçe merkezden kazanıp kanattan götüren bir takım. Castillo, ligimize oranla çok daha yumuşak kalan MLS’den geldi. Fakat Yusuf’un atıldığı 29’a kadar sanki Şener MLS’ten gelmiş gibiydi. Mustafa Akbaş’ın Lens ve Şener’e rağmen Castillo’nun açtığı kanaldan gelip attığı 2 şut bunun ispatıydı.

27 Aralık 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI