Arama

Popüler aramalar

‘’Fenerbahçe duvarı‘’

Derbi ile ilgili büyük futbol beklentisi olan herkes hayal kırıklığına uğramıştır sanırım. Belki ortada büyük bir futbol şöleni yoktu ama oyunun galibi Fenerbahçe, karlı çıkan ise Beşiktaş oldu. Bence dün gece 2 puanı kaybeden Advocaat ve öğrencileriyken Güneş 1 puanı kazanan taraf oldu.

Beşiktaş’a pozisyon vermediler

Fenerbahçe, Beşiktaş’ın bu sezon oynadığı en sert takım. Kjaer-Skrtel ikilisi Cenk’i alıp istedikleri tarafa yönlendirdiler. Şener ile Hasan Ali’nin kanat direnci ise Q7 ile Kerim’i çizgiye kilitledi. Ama temelinde Advocaat derbinin şifresini beklendiği üzere merkezde çözdü. Hollandalı hoca, Rize’de izlettiği fragmanın uzun metraj film halini gösterdi. Geçen hafta Rize’nin merkezinde Petrucci’ye göz açtırmayan Alper dün gece Atiba ile Beşiktaş’ın arasına girmeyi başardı. Beşiktaş belki topa sahip olabildi ama Alper’in enerjisi oyunun momentumunu Fenerbahçe’de bıraktı.

Volkan yine yere yatmadı

Fenerbahçe, alan paylaşımını doğru değil çok doğru yaptı. Sezonun 3. haftasından beri farkı burada yaratıyorlar. Galatasaray derbisinde başardıklarını Beşiktaş gibi yetenekli bir takıma karşı da yapabildiler. Kaleci Volkan yine yere yatmadan maçı bitirdi. Bu Advocaat’ın taktik başarısı, çok net. Fenerbahçe’yi 3. haftadan itibaren topun karşısında doğru durmak üzerine programladı ve bunun karşılığını alıyor. Fenerbahçe’nin arkasında Volkan’dan Alpere’e 8 oyuncu taş gibi. Kalecilerine konforlu bir oyun alanı yaratıyorlar. Ligde kalecisini bu kadar rahat ettiren başka bir takım yok. Souza ve Topal bu tutkuyla oynadıkları sürece Fenerbahçe bu oyunu sürdürür. Tabii Alper’deki gelişim için Advocaat’ı ayrı tebrik etmek gerek.

Güneş 0-0’a gelmiş

Şenol Güneş Kadıköy’e 0-0 için gelmiş. Başlangıç planında Kerim olabilir. Bence hocaların ilk 11 tercihleri tartışmaya en kapalı konuların başında gelir. Fakat devamındaki hamle ve planlar niyeti ortaya koyar. Alper ve Souza’nın baskısı Atiba-Tolgay ve Oğuzhan’ın iletişimini kesmişken 2. yarıya İnler ile başlamamak Fabri’yi degaj yapamaz hale getirir.
Oğuzhan’ın yerine İnler değil Necip giriyorsa Kerim’in yerine Olcay o kadar geç alınıyorsa kimse Güneş’in kazanmaya geldiğini söylemesin.

04 Aralık 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe'ye hız lazım!‘’

Beşiktaş baskı ağırlıklı pozisyon oyunu oynuyor. Forvetler ile merkezin bağı kesildiğinde ise enine oyuna geçerek zaman kazanıyorlar. Yani demem o ki Fenerbahçe’nin bu sezon ligde karşılaşacağı en zor rakip. Fakat bu stratejinin panzehiri üretildi ve Advocaat’ın ecza dolabında mevcut.

Beşiktaş’ın oyun merkezinde Atiba ve Oğuzhan var. Geçen sezon Pereira, bu sezon Riekerink, Rui Vitoria(Benfica) ve Abdullah Avcı, Atiba ile takımın arasına bir oyuncu sokarak Beşiktaş’ı stoper ve kaleciden uzun oynamaya zorladı. Bu oyun için Advocaat’ınorta sahada Alper’in enerjisine ihtiyacı olacak. O yüzden derbinin şifresi merkezde çözülür.

Fenerbahçe’nin arkadaki 7’lisi derbide değişmez, bu,Alper’le 8’e çıkabilir. Farkı ise öndeki 3’lü yaratır. Advocaat’ın elinde Sow, RvP, Emenike, Aatif,Lens, Volkan, Fernandao, Stoch gibi zengin bir oyuncu portföyü var. Oyunun rengini belirleyecek ideal 3’lü solda Volkan, sağda Sow önde ise fizik ve mental açıdan zirvede olan Van Persie. Fakat Advocaat’ın kafası farklı. Akhisar dönüşü herkes Galatasaray’a karşı Aatif’ıbeklerken o Sow, RvP, Alper,Volkan yaptı. O yüzden Beşiktaş gibi stoperlerini öne çıkaran bir rakibe karşı Emenike’yi 11 başlatırsa bu bana sürpriz olmaz.

OPTA verilerine göre rakip kaleye 20 km ve üzeri koşularda FB 2579, BJK 1814 metre mesafekat etmiş. Yani Fener topun karşısında doğru duruyor ve forvet koşularıyla farkı yaratıyor. Beşiktaş’ı yenebilmek için bu hıza ihtiyaçları olacak.

03 Aralık 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kahraman çıkarma sanatı!‘’

Advocaat her maç yeni bir şeyler deniyor ve takımının yepyeni bir yönünü keşfediyor. Bu bir antrenör için ne kadar ideal bir durumsa futbolcu için de o kadar büyük bir fırsat kapısı. United’ı Alper’le, Akhisar’ı Aatif’la Galatasaray’ı Van Persie, Zorya’ya Stoch ile deviren bir takım için Rize’de bambaşka aktörler sahneye çıkabiliyor. Bir çok firmanın yaptığı yaygın bir uygulamadır, performansa göre ‘Ayın elemanı’nı seçip panoya asmak. Sanırım Fenerbahçe de her maçtan sonra haftanın elemanını Samandıra’da panoya asacak kıvama geldi.
Bu Fenerbahçe adına büyük zenginlik. Bu zenginliği yaratan bizzat Advocaat’ın kendisi. Pereira’nın vasat takımını bu seviyeye getirmesi başlı başına bir antrenörlük başarısı.

Topal’dan Xavi performansı

Sow attığı gollerle gecenin adamı ödülünü alır almasına da Mehmet Topal’a en iyi yardımcı oyuncu ödülü hafif kalır. Fenerbahçe 1-0 geri düştüğü andan itibaren sahada en doğru reaksiyonları veren oyuncuydu. Beraberlik golünde kilit pası verdi, Sow’a olağanüstü bir Xavi asisiyle röveşata golü hediye etti. Daha da önemlisi Fenerbahçe bu sezon ilk kez 1-0 geri düştüğü bir maçı kazandı. Bu geri dönüşte Topal’ın payı yadsınamaz şüphesiz.

Sow zoru kolay gösteriyor

Maçın genelinde Rize’nin sol beki Dhurgam İsmail, Sow’un kanadından çok rahat hücum etti. Bu direnç karşısında Fenerbahçe atak yönünü sola, Aatif’a çevirerek maçın momentumunu elinde tutabildi. Yani ‘Aatif getirdi Sow bitirdi’ diyebileceğimiz bir maç izledik. Gecenin en güzel hareketi şüphesiz Sow’un röveşatasıydı. United’dan sonra Rize’ye de aynı şeyi yapabilen bir forvet Sow. Bir başkası için imkansız olanı sıradan bir şeymiş gibi gösterebiliyor. Attığı goller bence ligin kreması. Fenerbahçe doğrudan rakiplerinin puan kaybettiği bir haftada yukarıya bir adım daha yaklaştı. Önümüzdeki hafta Beşiktaş derbisi 3 puandan çok daha fazlasını ifade ediyor sanırım.

28 Kasım 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Rocky Balboa gibi!‘’

Beşiktaş bu sezon hiçbir maça üst üste aynı 11’le başlamadı. Başakşehir’e özel Benfica maçının bitiriş kadrosu sahadaydı. Üç gün önce kanının son damlasına kadar oynayan oyuncu grubunun, ligin taktiksel anlamda en güçlü takımına karşı ilk 45’teki hali içler acısıydı. Beşiktaş 23 oyuncuyla oynuyor, bu kısmen avantaj. Ama bu geniş kadro oyun dağınıklığını beraberinde getiriyor. İlk yarıları genelde çöpe atıyorlar.

Beşiktaş’ı izlerken 80’lerin efsane filmi Rocky Balboa’yı izler hissine kapılmamak elde değil. İlk yarılarda öyle bir dayak yiyorlar ki ayağa kalkamayacak zannediyorsunuz. Ama hep geri dönüyorlar, maçları bir bir kurtarıyorlar ve hepsinden önemlisi yenilmiyorlar.

Abdullah Avcı’dan Benfica taktiği

Başakşehir’in, Beşiktaş gibi saha geometrisi düzgün bir takıma karşı ilk 15 dakika oynadığı baskı oyunu nefes kesiciydi. Benfica maçına yardımcılarıyla birlikte gelip nefis bir analiz yaptığını gösterdi Abdullah Avcı. Mehmet Batdal ve Mossoro’nun stoperlere yaptığı baskı Beşiktaş’ı sahasına hapsetti adeta. Bu yüzden Beşiktaş, Başakşehir ceza sahasına ilk kez 15. dakikada girebildi. -ki girdiğine de pişman oldu. Güneş’in çocukları baskı oyununa geçip gol ararken tamamlanamayan ikinci atağın dönüşünde Fabri topu ağlardan çıkardı.

Olağanüstü kontratak golü

Başakşehir çok şeyi doğru yapıyor ama en iyi yaptıkları şey rakip baskı yaptığını zannederken geçiş oyununu kusursuza yakın oynamak. Bunu savunmacıların uzaklaştırma yapmayıp pas seçeneğini kovalamasına borçlular. Beck ortayı yaptığında Mossoro pas yolunu göstererek karşı koşuyu yapmıştı bile. Sonrası Visca ve Cengiz’le biten atak ve olağanüstü bir kontratak golü. Sanırım bu sezon Başakşehir’in kendi standartlarının bile üzerine çıktığı bir geçiş oyunu başarısıydı bu.

Emre çıkınca ibre Beşiktaş’a döndü

Maçın kırılma anı Emre’nin sakatlanıp çıkması, Güneş’in de ikinci yarıya İnler-Tolgay değişimiyle başlamasıydı. İkinci yarıda oyunun ibresi Beşiktaş’ı gösterdiyse bunda Emre’nin yerine giren Attamah’ın düşük performansının rolü büyüktü. Emre 36 yaşında olmasına rağmen hala ligin en dominant orta saha oyuncusu. Fenerbahçe iki yıldır yerini dolduramadı, Başakşehir de onun olmadığı bir saati çöpe attı.

27 Kasım 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Stoch'tan sonra oyun değişti‘’

Fenerbahçe’nin, Kasımpaşa maçından bu yana oynadığı bu oyun taraftar için hiç cazip olmayabilir. Advocaat eldeki malzemeye göre yeni bir oyun yazılımı geliştirdi ve Fenerbahçe’nin önceliği topun karşısında doğru durmak. Fenerbahçe camiasının buna alışması uzun sürmez.

Çok zor olsa gerek

Neticede Konya maçından bu yana kaybetmemeyi de, United ve Galatasaray’ı devirmeyi de bu yeni oyun yazılımına borçlular. Fakat yine de Zorya karşısında ilk yarı oynanan oyunun tarifini yapmak herkes adına çok zor olsa gerek. Yoğun psikolojik baskıya maruz kalmış bir oyuncu grubunun United ve Galatasaray gibi parlak zaferlere imza atmasının ardından bu tür mental dağınıklık yaşaması gayet normal görülebilir. Ama Fenerbahçe, Zorya ceza sahasına ilk girdiğinde tabela 25. dakikayı gösteriyordu.

Bu role mecbur bıraktı

Sezona çok iyi başlamasına rağmen mental anlamda anlaşılmaz kırılmalar yaşayan Stoch, nihayet senaryoda kendine fiyakalı bir rol buldu. Emenike ve Sow’un birlikte oynadığı ilk yarının çöpe gitmesi Stoch’u bu role mecbur bıraktı desek daha doğru olur aslında.

Her maç bir kahraman

Emenike’nin yerine girdikten sonra Stoch sola, Sow santrfora, Volkan da sağ forvete geçince Fenerbahçe fabrika ayarlarına dönebildi. Stoch’un 35 metreden attığı nefis gole şapka çıkartılır o ayrı ama asıl önemli olan Fenerbahçe’nin oyun merkezini öne taşıyarak takımının pozisyon yemesini önledi. Maç maç yeni bir yıldızla tanışıyor Fenerbahçe taraftarı. Bence Aralık ayına girerken Advocaat adına en kıymetli gelişme kesinlikle bu. United kahramanı Alper, Akhisar’da Aatif, derbide Souza, Zorya’ya karşı Stoch. Bir antrenör daha ne ister ki!

Yeniden doğuş hikayesi

Fenerbahçe kadrosu içerisinde en fazla saygıyı hak eden oyuncu kim deseler kesinlikle ilk sıraya Souza’yı yazarım. Pereira sezonunun vasatıydı, Advocaat’ın da satış listesindeydi. Topal ile Kjaer’in aynı anda olmadığı dönemde bulduğu şansı öyle kullandı ki, resmen bir yeniden doğuş hikayesi. Zorya’ya karşı Fenerbahçe’nin tempo ayar düğmesi gibiydi. Fenerbahçe için haftalardır iddiam, grubu 11 puanla bitirmesi yönündeydi. Sanırım artık gerçekleşme ihtimali çok yüksek. Advocaat ve öğrencileri Feyenoord’a son maçta yenilmez en kötü 11 puana ulaşır ve United ile el ele turlar.

25 Kasım 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Muhteşem final‘’

Benfica savunmayı orta çizgiye yakın kurarak oyunun boyunu inanılmaz daralttı. Beşiktaş’ı bozan birinci unsur buydu. Arkanda 42 bin taraftar varken dağılmak için bu tek başına yeter mi? Yetmez elbette. İlk yarıda Beşiktaş’ı 3-0 geri düşüren bozuk saha geometrisi oldu. Sol bek Beck, önünde Adriano, sağ bek Gönül önünde Quaresma, merkezde Atiba, stoperde Tosiç. Benfica’nın kısacık alana sıkıştırdığı oyunda Atiba yediği baskıyla adım atamadı, afyon yutmuş gibi dalıp gidince Beşiktaş göbekten delindi. Atiba’nın dalması Beşiktaş için bugüne kadar hiç hayra alamet olmadı. O dalıyorsa takım dağılıyor.

Cenk ile İnler 3-0’da girmeliydi

31’de 3-0 geri düştükten sonra Şenol hoca saha dizilimini öyle bir değiştirdi ki Beck sağ beke, Gönül sağ öne, Adriano sol beke, Q7 sola, sonra santrfora geçti. Bu değişimler Benfica’yı şaşırtmak içindi elbette ama sahadaki 11’in resmen başı döndü, ne yapacağını bilemez hale geldi.

3-0’dan sonra yapılması gereken ilk hamle Cenk Tosun ile Gökhan İnler’in girmesiydi. Zaten ilk 11’de neden başlamadıkları da ayrı bir tartışma konusu ya, neyse? Atiba ile Tolgay-Oğuzhan arasındaki iletişim koparsa Beşiktaş’ı kaleye götürecek tek senaryo orta sahadan oyunun yönünü değiştirecek ters toplar. Yani bu oyunun aktörü Gökhan İnler.

Aboubakar’ı anlayın artık

Beşiktaş, şampiyon kadrodan Gomez ve Sosa’yı kaybetmesine rağmen hâlâ onlar varmış gibi oynadığı için ilk yarıyı çöpe attı. Aboubakar top hakimiyetine dayalı oyunun santrforu değil. Defans hattını öne kuran Benfica’nın arkasında çok verimli alanlar varken stoperlerin arkasına top indirmemek Aboubakar’ı dekor yapar. İnler girene kadar Kamerunlu’yu arkaya koşturan olmadı. Şenol hoca Aboubakar’ı İsmail Kartal dönemindeki Emenike’ye çevirmek istemiyorsa patlayıcı kuvvet koşusu üzerine planları çoğaltmalı. Aboubakar’ın ikinci yarıdaki rolü sanırım bundan sonrası için aydınlatıcı olur.

Beşiktaş’ın geri dönüşünde Cenk ve Quaresma’nın büyük oynamasının payı yadsınamaz elbette. Ama bu muhteşem geri dönüşü sağlayan 46. dakikaya 0-0’mış gibi başlamayı sağlayan karekteri koyabilmeleriydi.

24 Kasım 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Advocaat kafası!‘’

Derbilerde en belirleyici unsur hocalardır. Tecrübeli Advocaat, teknik direktörlük kariyerini Galatasaray’da inşa etmeye çalışan Riekerink’i yendi. İşin özeti bu. Mehmet Topal ve Lens yokken gücünün neredeyse yüzde 40’ını kaybeden Advocaat’ın Galatasaray karşısındaki senaryosu kazandı. Bu şaşılacak bir durum mu? Bence hayır. Sanırım buna tek şaşıran Riekerink olmuştur. Çünkü başlangıç kadrosundan bitiriş senaryosuna kadar her kararı yanlıştı Riekerink’in. Antrenörlük biraz da bu maçlarda ortaya çıkar. Düne kadar ‘Riekerink bey’ diyenler yakın zamanda ‘Riekerink bye’ derse kimseye sürpriz olmaz.

‘Top senin tabela benim’ oyunu

Fenerbahçe son 7 lig maçında ortalama yüzde 49 topa sahip oldu. Bu Galatasaray (%63) ve Beşiktaş’ın (62) ortalamalarıyla kıyaslandığında düşük görünebilir. Ama Advocaat için önemsiz bir detay. Derbinin başlangıç düdüğüyle birlikte Fenerbahçe’nin topu Galatasaray’a bırakması bir tesadüf ya da Riekerink başarısı değil Advocaat tercihiydi. Konya maçından bu yana oynadıkları tüm resmi müsabakaları kazanmayı aslında Advocaat kafasına borçlular.

Türkiye kariyerinin zirvesi

Alex Ferguson, Robin Van Persie’nin vuruş kalitesini anlatmak için ‘Topu onun koşu yoluna atın yeter’ der. Advocaat da Ferguson’dan farklı düşünmüyor RVP hakkında. Ve bunu her maç daha fazla hissettiriyor. Van Persie Türkiye kariyerinin zirvesini oynadı derbide. Maça Sow’un arkasında başladı. Oyun metrajında alışılmışın dışında olmasına rağmen mücadele-efor-yetenek üçgeninde tam bir maestro gibiydi. Yetenekleri sınırlı orta sahalar yüzünden ilk yarı neredeyse pozisyonsuz bitecekken buna isyan eden tek oyuncuydu belki de. Galatasaray’ın sol kanadına karşı sağdan sağdan giden Alper ile Şener’in goldeki katkıları yadsınamaz. Ama golleri sanat eserine çeviren son vuruşçulardır. Robin Van Persie onu yaptı. Şener’in pasında aldığı pozisyon gerçek bir RVP golü izletti bize.

Beğendim: Robin van Persie

Robin van Persie attığı iki golden bağımsız olarak futbol zekası ve oyun kalitesiyle Premier Lig günlerini hatırlattı. Attığı ilk gol gerçek bir santrfor vuruşuyla geldi. Arsenal ve M.United formasıyla jeneriklik gollerini izledikten sonra Robin van Persie’nin vuruş kalitesine şaşırmadım. Tartışmasız gecenin yıldızıydı.

Beğenmedim: Riekerink ve Serdar

Riekerink’in ilk 11 tercihi ‘1 puan için geldim’ diye bağırıyordu. Buna itirazım olmaz. Fakat Lens ve Topal yokken De Jong’u Selçuk’a tercih etmek pas kalitesini düşürdü, düzeni bozdu. Bu yüzden Galatasaray topa sahip oldu ama oyuna asla. Aylardır sakat olan Serdar Aziz’i derbide ilk 11 oynatmak gereksiz bir cesaret gösterisiydi. Kendi santrforunu sakatlaması bir yana çok temel stoper hareketini beceremeyip Souza’ya penaltı yaptırması fişi çeken hamleydi.

21 Kasım 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Emenike şart‘’

1-Fenerbahçe bu sezon birçok maçta topu rakibine bırakıyor. Bu sizce bir taktik mi yoksa rakibin oyununu kabullenme mi?

Topa sahip olabilirsin ama tabelaya asla!

Fenerbahçe son 7 lig maçında ortalama yüzde 49’larda topa sahip olarak oynadı. Bu, Galatasaray (%63) ve Beşiktaş’ın (%62) sezon ortalamaları düşünüldüğünde hayli düşükmüş gibi görünebilir.

Ama bu, Advocaat için o kadar da önemsenecek bir durum değil. Çünkü Hollandalı, elindeki malzemeye göre top hakimiyetine değil pozisyon hakimiyetine önem veriyor. Bir nevi nicelik değil nitelik önemli kafası. Son 3 lig maçını üst üste kazanmayı ve ManU’yu Kadıköy’de yenmeyi bu kafaya borçlular. O yüzden derbide topu Galatasaray’a bırakmaları bir tesadüf değil bir tercih olacaktır.


2-Galatasaray savunmada zaman zaman zorlanıyor. Sarı-Lacivertliler, hücumda nasıl bir planı tercih etmeli?

Advocaat’ın istediği senaryo

Galatasaray, bu sezon da defansında büyük sorunlar yaşıyor. Orta alanda kaptırılan topların ardından geri koşular en büyük kabusları. Yani tam da Advocaat’ın oyun senaryosu. Orta saha baskısıyla forvetlerin koşu kalitesi üzerine kurulmuş senaryo bu sezon Fenerbahçe’yi taşıyor.

Emenike belki ilk 11 başlamayabilir. Bu, onu mutsuz da edebilir. Ama Kadıköy’de özellikle 60 sonrası şartlar ne olursa olsun Emenike sahada olmalı. Fenerbahçe, ManU karşısında ‘topun karşısında nasıl durulur’u doğru icra ederken Emenike son yarım saatte net 3 pozisyona girdi. Atamadı o ayrı. Akhisar maçını çözen de hemen hemen aynı taktikti. O yüzden derbide farklı bir senaryo beklemiyorum. Kadıköy’e gelecek 50 bin taraftarın bu taktiği sevmesi kolay olmayacak ama Fenerbahçe için en mantıklı seçenek bu.

3-Derbi öncesi Fenerbahçe’de en çok konuşulan konu Topal ve Lens’in oynayamayacak olması. Sizce onların yokluğu takımı ne kadar etkiler?

Topal ve Lens takımın yüzde 40’ı

Mehmet Topal cezalı, Lens de sakat. Fenerbahçe için derbi öncesi tam bir felaket senaryosu diyen olabilir. Hiç de haksız sayılmazlar. Zira bu ikisi Fenerbahçe’nin yüzde 40’ı demek. Eminim ki Advocaat memleketinde geçirdiği bir haftada bu sebepten rahat uyuyamamıştır. Önünde iki seçenek var:

1- Topal’ın yerine oyunun merkezine Neustadter’i koyup ManU taktiğini sürdürmek. 2- Souza’nın yanına Alper’i (ya da Ozan’ı) koyup Kadıköy baskısıyla topa hükmetmek. Bu tercih maçın tüm senaryosunu tek başına belirlemeye yeter zaten. Advocaat’ın merkezde seçeneği az olsa da ön tarafta hayli zengin oyuncu portföyü var. Lens’in yokluğunda sağ forvet için Sow, Alper, Aatif, Emenike gibi alternatifler mevcut. Fakat bu isimlerden hangisi oynar sorusunun cevabı hocanın merkezde seçeceği senaryoya bağlı.

2-Souza'nın yanına Alper'i (ya da Ozan'ı) koyup Kadıköy baskısıyla topa hükmetmek. Bu tercih maçın tüm senaryosunu tek başıan belirlemeye yeter zaten.

Advocaat'ın merkezde seçeneği az da olsa ön tarafa hayli zengin oyuncu portföyü var. Lens'in yokluğunda sağ forvet için Sow, Alper, Aatif, Emenike gibi alternatifler mevcut. Fakat bu isimlerden hangisi oynar sorusunun cevabı hocanın merkezde seçeneği senaryoya bağlı...

4-Başakşehir, Galatasaray’ı duran toptan bulduğu 2 golle yenmişti. Fenerbahçe de benzer şekilde skor üretebilir mi?

Duran top golü izleriz

Galatasaray bu sezon 4’ü korner 1’i serbest vuruştan 5 duran top golü yedi. Kornerlerde doğru duruşu bir türlü beceremiyorlar. Fenerbahçe bu konuda daha iyi. Zira Fenerbahçe’ye bu sezon kornerden gol atmayı başaran takım yok. 2 penaltıyı saymazsak serbest vuruşlardan sadece 2 gol yediler.

Duran top hücumunda ise Galatasaray’ın 4’ü korner, 1’i frikik, 1’i serbest vuruş organizasyonundan 6 golü varken Fenerbahçe 1 korner, 1 frikik, 3 serbest vuruş golüyle 5 kez tabelayı duran toptan değiştirmiş. Bu rakamlar ışığında iki takımın oyun karakterlerini düşünürsek Kadıköy’de duran top golü izleme ihtimalimiz çok yüksek. Kjaer ve Skrtel sezon başında uyum sorunu yaşadılar. Ama artık yeterli oyun pratiğine sahipler. Skrtel’in hücum çıkışlarındaki etkisi düşünüldüğünde Fenerbahçe defansının skor yapma ihtimali de hayli güçleniyor.

16 Kasım 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI