Arama

Popüler aramalar

‘’Barış devri‘’

Galatasaray’da olaylı geçmesi beklenen Divan Kurulu toplantısı büyük bir sakinlikle sona erdi. Her toplantı sonunda yönetim, üyelerin sorularını cevaplamak zorunda kalırdı, dün ona bile ihtiyaç kalmadı. Dursun Özbek ciddi rahatsızlığına rağmen Galatasaray Adası’nda yapılan toplantıya katıldı. Kısa bir konuşmayla üyelere seçim öncesi verdiği vaatleri hatırladığını, bu çizgiden asla ayrılmadığını ve ayrılmayacağını anlattı.

Sakin ve kendinden emin tavırları üyelerin akıllarındaki soru işaretini kaldırdı. Her zaman eleştirilerine alışık olduğumuz isimler söz dahi almadılar. Buradan anladığımız şu ki; eğer üyeleri detaylı bir şekilde bilgilendirirseniz, gösterebileceğiniz ve uyguladığınız mantıklı planlarınız da varsa rakiplerine oranla kültür seviyesi en yüksek üyelere sahip Divan Kurulu’ndan en ufak bir çatlak ses çıkmaz. Bu durumun tribünlere de yansıması gerek.

18 Eylül 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Saray'da mali huzur‘’

Galatasaray’da birkaç ay önce yeni bir yönetim işbaşı yaptı. Başkan Dursun Özbek’in duruşu önceki başkanlardan çok farklıydı. Yönetim kurulu ise öncekilere göre çok değişikti, medyatik tek bir isim bile yoktu. Ancak işleyiş yine eskisi gibi oldu; başkan yönetimden ayrı, tüm işleri kendi yürütüyor. Gerçi bu durum çok da garip değil. Her başkan adayı demokrasiyi getirmeyi umar ancak başkan olduğu gün işleyişi ve geçmiş dönemlerde yaşananları öğrenince kimseyi işine karıştırmaz. Dursun Başkan’ın da değişik birşey yapması olanaksızdı.

Mali disiplin sağlandı

Yönetim ilk günden bu yana eleştirilse de ortada elle tutulur bir mali başarı var. Her dönem milyonlarca eksiye giden bütçe uzun yıllar sonra ilk kez artıda. Satılanlara taahhüt edilenler, satılanlardan elde edilen bonservis gelirleri üstüste konunca Galatasaray bu transfer döneminden 15 milyon Dolar artı parayla çıktı. Melo’dan gelecek bonus (1.5 milyon Euro) ve eğer Sociedad Bruma’ya (7.5 milyon Euro), İnter de Telles’e (8.5 milyon Euro) transfer opsiyonunu kullanırsa 15 milyon Dolar’ın üzerine 7.5 milyon Euro da eklemek gerekecek. Uzun lafın kısası hep eksilerde dolaşan bu rakamlar neredeyse ilk defa bu kadar umut verici. Kim derdi ki Galatasaray bir transfer sezonu sonunda 35 milyon Dolar artıda olacak! Yönetimi tabii ki eleştireceğiz ama yapılan akıllı işleri de görmezden gelmek üzüm yeme isteğini değil, bağcıyı dövmek için bahane aramayı işaret eder.

10 numara, 5 yıldız!


Yönetim en çok yıldız almamak ve Bilal-Sabri ikilisi yüzünden eleştiriliyor. Yıldızlar için tek sorum var, “Bu sezon Muslera, Selçuk, Burak, Sneijder transfer edilseydi bir Galatasaraylı olarak ne düşünürdünüz?” Yıldızlar topluluğuna oyuncu dahil etmek de zor. Podolski bile tartışılıyor. Rakipler çok transfer yaptı diye düşünüp enseyi karartmanın alemi yok; ufak bir konsantrasyon bu takımı tüm mücadele ettiği turnuvalarda zirveye ortak yapar.

09 Eylül 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray şampiyon oldu‘’

Başka bir deyişle Galatasaray huzur buldu da denebilir. Takım içindeki huzur daima başarıyı getirmiştir Sarı Kırmızılılar'da. Bunun örnekleri çok yaşandı; UEFA Kupası'nın kazanılması, son 6 haftada kenetlenilen 2008 şampiyonluğu, 2011-12 Terim dönemi ve en son Hamza Hamzaoğlu'nun gelişiyle sağlanan iç huzurun yansıması son şampiyonluk ve 4'üncü yıldız.

Melo dengeleri bozuyordu

Melo yıllardır takımda. Hırsıyla, sahadaki mücadele gücüyle, sakatlıklarına mızmızlanmamasıyla verdiği hizmetlere kimse gıkını çıkartamaz. Ancak her sezon başı yaşattığı huzur bozan ortam tüm takım arkadaşlarının da ayarını bozmaya yetiyordu. Geç gelmesi, gelmemek için türlü bahaneler yaratması, parasını beğenmemesi, sözleşme süresini uzatmak istemesi ise yönetimlerin sinirine dokunuyordu. Galatasaray'ın üzerinde bir tavır sergilemesi ise camiada rahatsızlık yaratıyordu. Saha içinde yaptığı centilmenlik dışı hareketler de cabasıydı.

Mancini alkışı haketti!

Bu sezona Galatasaray iyi başlayamadı. Kadro gerçekten 10 numara ama bir eksikliğin varlığı da Demokles'in Kılıcı gibi takım üzerinde sallandıkça sallanıyordu. Acilen birşeyler yapmayı düşünen yönetime eski dost Roberto Mancini cankurtaran simidini attı. Diğer yabancı hocaların aksine parayı ikinci planda tutan Mancini sportif başarıyı istenilen seviyede sağlayamasa da idari olarak Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra büyük bir hizmet yaptı. Futbolcularını elden çıkarmakta zorlanan Sarı Kırmızılılar'dan Melo ve Telles'i ısrarla istemesi mali olarak yönetimi, idari açıdan da teknik heyeti rahatlattı.

Tek yumruk hedefe

Bundan sonra iş geride kalanlar ve yeni gelenlere düşüyor. Artık futbolcuların kafalarını takacakları Melo yok. Takım içinde çoğunluğun istediği oldu. Futbolcuların bunu bir milat olarak görmeleri gerek. O sallanan kılıcı unutup tek yumruk olmaları, kulaklarını olumsuz eleştirilere kapatıp hedefe doğru koşmaları gerek. Bunu gerçekleştirebilirlerse ligde ve Avrupa'da istenilen başarıya ulaşabilirler. Ekibin başarısı ise tüm oyuncuların bireysel değerini artıracaktır.

02 Eylül 2015, Çarşamba 17:30
YAZININ DEVAMI

‘’Eller taşın altına!‘’

Galatasaray’ın bir günü diğerine uymuyor. Nice karşısındaki futbol nerede, İnter karşısındaki nerede. Her iki maçtaki kadronun kalitesi tabii ki farklıydı. Ancak Galatasaray gibi milyonlara hitap eden bir ekibin sevenlerinin karşısına bu kadar farklı kimliklerle çıkmaya hakkı yok. İstikrar büyük takımların en önemli özelliğidir.

Yine de iyiye doğru gidiş umut verici. Özellikle flaş transfer Podolski’nin takıma uyumu hatta Sneijder’e uyumu, bu sene büyük işler başaracağının göstergesi oldu. Umarım takım içinde, Türk futbolunun büyük kabusu “Parayı o alıyor o oynasın” krizi yaşanmaz. Kriz yaşanınca başarı gelmiyor. Başarı gelmeyince de tüm takımın havası kaçıyor, değeri düşüyor.

İbrahimovic sürprizi

Nasıl ki Podolski’yi Galatasaray’a menacerlerin ısrarı getirdiyse şimdi aynı şekilde İbrahimoviç için de menacerler tarafından baskı yapılıyor. Ancak bu defa maliyet çok yüksek. Ivırı zıvırıyla yıllık 10 milyon Euro. Galatasaray’ın o kadar parası yok. Fakat İbra’nın ekibe katılması Galatasaray’a sınıf atlattırır. O bir dünya markası. Transferi halinde futbolla ilgilenen yeryüzündeki tüm insanlar Galatasaray’ın büyüklüğünü bir kez daha görecekler. Yeni bir Drogba etkisi oluşacaktır. Galatasaray, ayrıca büyük paralara oynattığı bazı futbolcularından kurtulamazsa UEFA’nın Finansal Fair Play kurallarına takılarak büyük cezalar alabilir.

Sistem belli oldu

Galatasaray’da başkanlık sistemi var. Dursun Özbek de bu sistemi benimsedi. Böyle olması kaçınılmazdı. Bir işi iki kişi yapıyorsa biri komutandır. Bunun harici kaos yaratır. Sarı-Kırmızılılar da yıllardır yönetildiği gibi mevcut başkan tarafından yönetilecek. Böylece günün sonunda kimin ellerini yukarı kaldıracağı ya da kafasını öne eğeceği de tüm açıklığıyla belli oldu.

Öte yandan mali yapının yerine oturtulması için büyük çaba sarfediliyor. Tüm camianın var gücüyle Özbek ve arkadaşlarına destek olması gerekiyor. Futbolcusundan başkanına, genel kurul üyelerinden taraftarına kadar herkes elini taşın altına sokarsa şampiyonluk kolayca gelir.

04 Ağustos 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tehlike kapıda‘’

Hazırlık maçları belirleyici değildir ama Nice gibi bir takımdan 4 gol yemek ve hiç atamamak gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir durum.

Futbolda ‘dağılma’ diye bir kavram var. Galatasaray, Nice karşısında böyle farklı mağlubiyet aldı. Terim döneminden bu yana sahada takımı, oyunu çevirecek bir güç yok. Biraz Melo, biraz da Sabri diş gösterince bile bir şeyler değişiyordu. Galatasaray eğer Avrupa devleriyle boy ölçüşecekse ya çok iyi bir kadroya sahip olmalı ya da oyunu değiştirecek lider futbolculara. Bir de kenarda futbolculara enerji verecek hocaya. Tabii ki bir mağlubiyetle alınan 2 kupaya saygısızlık etmemek gerek. Bu kadro onları kazandı, haklarını her zaman teslim etmek lazım.

Transfer şart

Defans iyi değil; 2 kere 2, 4 eder kadar net. Kanatlar zayıf. Sadece hücum bölgesi ve orta sahanın ilerisinin kuvvetli olması demek ki yeterli değil. Para pul mevzularına geleceğiz ama yumurta da kırılmadan omlet olmuyor. Tutumluluk iyi ama para harcamadan da başarı gelmiyor. Hedef küçültüldüyse mali durumu düzeltmek adına; açık açık söylenmeli ki taraftar da hülyalı rüyalara dalmasın.

Para tabii ki yok

Galatasaray’ın mali durumu tabii ki 3 ayda düzelmedi ancak olumlu gelişmeler var, bu yadsınamaz. Yeni gelir kapılarının açılabilmesi için ciddi teşebbüsler var. Bu strateji devam edecekse herkesin haberi olmalı. Hem her yerde liderlik hem de az para harcamak, bir arada olacak bir şey değil. Başkan’ın “Eksik mevkilerimizi ucuz oyuncular alarak takviye edeceğiz” açıklaması bir talihsizlik. O zaman hiç alınmasın daha iyi. Ucuz için para harcamak da para harcamak demek. Galatasaray’ın sokağa atacak 1 kuruşu yok. Dışarıdan gelecek ucuz adam yerine alt yapıya yönelmenin taraftarın gözünde büyük değeri var. Birkaç yıl içinde Arda ayarında bir isim çıkarabilse bu takım, camia mutlu olur. Borç öderken ve bunun ışığını gören her Galatasaraylı’nın tölerans seviyesi en tepe noktaya ulaşır.

01 Ağustos 2015, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ego çatışması‘’

Galatasaray’daki Cüneyt Tanman krizi, hem Tanman’ın hem de Başkan Dursun Özbek’in birbirleriyle olan iletişimsizliği yüzünden patladı. Öküz altında kimse buzağı aramasın. Özbek her ne kadar yöneticilik yapmış olsa bile bir başkan olarak henüz yolun başında. Hata yapma lüksü var. Tanman ise futbol şubesinde tam yetki istiyor. 30 sene yönetimde bulunmuş isimler bile bu lükse sahip değil. Galatasaray’da başkanlık sistemi var. Gelecek olan her yönetici bunun bilincinde olmalı. Kaldı ki Dursun Özbek, kişisel servetinden Galatasaray için dünyaları harcadı, harcamaya da devam ediyor.

Rakipler kazanır!

Bu krize çok yakın isimlerin anlattıklarına göre Tanman’a da direkt olarak kimse, “Sen Avusturya kampına gitme” dememiş. Bu, Galatasaray’da hep oluyor. Geçmişte de oldu, gelecekte de olacak; kişisel egoların en yüksek olduğu kulüp Galatasaray’dır. Bir de buna iletişimsizlik eklenince böyle istenmeyen tablolar doğuyor. Rakiplerin ekmeğine yağ sürülüyor.

Bundan sonra...

Tanman için yapılacak bir şey yok. Ancak Başkan Dursun Özbek için bu bir ders olmalı. Gelecekte karşılaşacağı bu tür iletişim eksikliği ve ego çatışmasına daha dikkatli ve ılımlı bakmalı. Ayrıca şunu kimse unutmasın. Şu anda yaşanacak bir yönetim depreminin telafisi olmaz. Bu hassas günlerde 3 ay önce olduğu gibi kimse elini taşın altına sokmaz. Galatasaray’ın da ciddi bir başkan adayı olmaz. Olsa da alınan hasarın telafisi çabuk olmaz. Tüm camianın insanların ardından kuyu kazmak yerine birleştirici düşünceleri benimsemesi gerekir. Sarı-Kırmızılılar, bunun en güzel örneğini geçen sezon yaşadılar. Neredeyse parçalanmış Galatasaray tek hedefte birleşince iki tane kupa geldi.

Tehlike çok büyük

Dursun Özbek yönetiminin canı pamuk ipliğine bağlı. Lig başladığında alınacak birkaç kötü sonuç, Şampiyonlar Ligi’nde alınacak farklı mağlubiyetler, rayına girmiş tüm projeleri devirecektir. Çünkü ne olursa olsun; önce sportif başarı. Borçların tamamı ödense bile sportif başarı gelmediği sürece, özellikle böyle taze bir yönetimin, yeni isimlerin sürekliliği olma ihtimali yok denecek kadar azdır. Kim gelecekse gelsin Florya’yı büyük bir titizlik, disiplin ve hoşgörü ile yönetmesi gerekir. Nasıl yapılacağını merak edenler, Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak’a danışabilirler.

28 Temmuz 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Saray'da bayram bitti!‘’

Galatasaray sezonu 2 kupayla tamamladı, dördüncü yıldızı taktı. 3 başkan, 2 hoca, başarı hikayesinin baş aktörleri oldular. Ancak sonsuz gibi görünen bu mutluluk mirası daha 1 ay dolmadan yerini endişeye bıraktı. Dışarı sızdırılmasa bile yönetimde büyük fikir ayrılıkları var, Florya kararsız ve karışık, transferler kimseyi tatmin etmiyor, basketbolda kriz kapıdan içeri girdi bile ve en önemlisi kendi yönetimi her fırsatta kapalı kapılar ardında Dursun Özbek’in kararlarını sorguluyor. İşte krize davetiye çıkaran olaylar ve kararlar...

Mehmet Özbek Florya’da

Başkan’ın kardeşi Mehmet Özbek, geçtiğimiz günkü yönetim kurulu toplantısında apar topar Florya Valisi olarak atandı. Yöneticiler neredeyse imzayı attıktan sonra Özbek’in büyük yetkilerle donanarak Florya’dan sorumlu olduğunu öğrendiler. Kardeş Özbek’in Ali Dürüst kadar yetkiye sahip olduğu konuşuluyor. Gelen tepkilere ise Başkan, “Mehmet mali işler ve inşaatları denetleyecek” cevabını veriyor. Bu durum Cüneyt Tanman ve Hamza Hamzaoğlu’nu bile rahatsız ediyor. Zaten Tanman’ın ilk icraat olarak Florya’ya çağırdığı Ahmet Akcan ve Sabit Sır’ın, yönetim tarafından veto edilmesi yeterince sıkıntı yaratmıştı. Bir de üzerine yaşanan Başkan kardeşi hikayesi; Tanman ve Hamza hocanın kafasını iyice karıştırdı.

Sabri ve Bilal sendromu

2 hafta önceki pazartesi günü bir yıldız bekleyen taraftarlar, Sabri ve Bilal’le yetinmek zorunda kaldılar. Hem de 2 futbolcunun Galatasaray’a yıllık maliyetlerinin 10 milyon Lira’nın üzerinde olduğunu öğrenerek. Bizzat Başkan tarafından verilen yıldız sözü ise yıldız tozu olarak bile hayata geçirilemedi. Taraftar huzursuz ve her geçen gün sabır azalıyor. Camianın önde gelenleri, taraftarlar, basın ve hatta yönetim içinden; yapılan ve yapılamayan transferler ile Başkan Özbek’in zamansız yıldız sözü vermesi eleştirilerin odağını oluşturuyor.

Yarsuvat’tan can simidi

Federasyon Başkanlığı seçimleri neredeyse felakete yol açıyordu. Camiada hiç kimse Yıldırım Demirören ve ekibini istemese de, Başkan Özbek seçimlerde Demirören’i destekleyeceğini açıkladı. Taraftar grubu ayaklandı, deklarasyon yayınladı. Özbek geri adım atmadı. Yönetim içinde bile huzursuzluk yaşandı. Tam taraftarlar, istifaya davet yürüyüşü düzenleyecekti ki, selef başkan imdada yetişti. Herkesin Duygun ağabeyi, duayen avukat Duygun Yarsuvat bu kez Dursun kardeşini ipten aldı. TFF Başkanlığı’na çok romantik, ancak ana nedeni gizleyen bir gerekçeyle aday oldu. Başkan’ı aday olunca da, Özbek kimseye hesap verme ihtiyacı duymadan Demirören’i desteklemeyi bırakıp, Yarsuvat’ın yanında durmak zorunda kaldı.

Potada bile düello var!

Bundan tam 4 ay önce genç oyuncu Göktürk Ural’a tokat atan Ergin Ataman’ı kovmak isteyen, ancak Yarsuvat’tan onay çıkmayınca istifa eden Can Topsakal yine basketboldan sorumlu yönetici ilan edildi. İsimler aynı, sorun aynı ve iki sağlam karakterli adam yine karşı karşıya. Bu hamlenin de ne denli mantıklı olduğu tartışılır. Zaten pek yakında 2 kuleden birinin yıkıldığı haberi manşetleri süsleyecektir.

Problemler sıraya girdi

Bu arada kimseye danışmadan milli takımlar eski menaceri Can Çobanoğlu’nun Galatasaray adına federasyon delegesi tayin edilmesi, futbolu bizzat Başkan’ın yöneteceğinin öğrenilmesi, şampiyonluk kutlamasındaki sahneye çıkıp-çıkmama polemiği ise önümüzdeki günlerin problemleri olacak.

23 Haziran 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tek yumruk Galatasaray‘’

Çok eleştirildi Galatasaray, yerden yere vuruldu. Sarı-Kırmızılılar’ın hedeflediği ligdeki 4’üncü yıldız hedefi, Şampiyonlar Ligi’nde Dortmund ve Arsenal’le oynadığı her maçta yediği 4’er golle alay konusu oldu. Ünal Aysal, canlı yayında “Hedef 4’üncü yıldız” projesi kapsamında futbolcularını bir yıldız maketinin içine sokmuştu. Yakıştırılan kek kalıbı benzetmesi yok mu, parçaladı terk eden bir sevgilinin yarattığı acı gibi Sarı-Kırmızılı renklere gönül verenlerin yüreklerini. Sonra hoooop çifte kupayla kapanan sezon; sevgili geri döndü.

Herkesin emeği var

2 kupa, 2 hoca, 3 başkan, kurullarıyla 135 yönetici ve milyonlarca taraftar; hepsinin ayrı ayrı emekleri var bu şampiyonluklarda.

Sürecin ilk başkanı Ünal Aysal bu takımın çatısını oluşturan kişi. Muslera, Melo, Selçuk, Sneijder, Burak takıma kazandırdığı ilk akla gelen isimler. İkinci başkan Duygun Yarsuvat; zaman zaman polemiklere yol açan sözler söylese de birleştirici ve babacan tavrıyla huzuru yeniden tesis etti camiada, her işi de erbabına bıraktı. A.Ş. Ali Dürüst, Florya Abdurrahim Albayrak’la ayağa kalkmadı diyen taş olur. Kulüp işleyişini halefi Dursun Özbek’e emanet etti. Özbek, Galatasaray’ın menfaatlerini hep önde tutan çalışmaları ve ayağını yorganına göre uzatan icraatları sayesinde başkan seçildi.

Prandelli camiaya ölümü gösterdi, herkes sıtmaya bile razıyken Hamza Hamzaoğlu, “Sihirli değneğim yok” demesine rağmen her derde deva bir ilaç etkisi gösterdi öksürükten boğulan takımda. Yönetimler çalıştı, taraftarlar bağırdı; özveriyle işbaşı yapan parmaklar bir araya gelince de dev bir yumruk önüne geleni devirdi.

Rakipten büyük tüyo!

Zirveye çıkmak zordur ama orada kalabilmek daha zor. Ezeli rakibin hocası İsmail Kartal’ın sözlerini can kulağıyla dinlemeli, “Galatasaray’daki sevgi ortamını bulamadığımız için kaçırdık şampiyonluğu”.
İşte bu seneki başarının sırrı Kartal’ın sözlerinde gizli. Ancak her zaferden sonra bir travma yaşadı bu taraftar. Boğazda düğümlenen şampiyonluk şarkıları hep yarım kaldı. Bundan önceki son şampiyonluğun 3 gün sonrası seçim kararı alındı, UEFA Kupası kazanıldı ama müthiş performans gösteren Fatih Terim kaybedildi. Sonra 2002’de takımı şampiyon yapan Lucescu kovuldu Terim yine getirildi. Kovulan Lucescu’yu bugüne kadar en az 10 kere geri getirmek istedi yönetimler.

Bu kez öyle olmasa, ezber bozulsa, o kapanan parmakların meydana getirdiği yumruk hiç gevşemese.

05 Haziran 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI