‘’Şampiyonluk böyle geldi‘’
Bu yazıda Galatasaray’ın nasıl şampiyon olduğunu bulacaksınız. Futbolcular, teknik heyetler, sağlık heyeti, idari kadro, yönetimler ve tabii ki tartışmasız güç taraftar; nasıl tek yumruk oldular, tarafsız olması gereken federasyonu da alt ederek mutlu sona ulaştılar? Cevap çok basit, onları sezon başında dev bir yıldızın içine sokan ruh.
Yeni bir başlangıç
İlk günden hedefe kilitlendi Galatasaray, Prandelli’nin gelmesi ile konsantrasyon biraz bozuldu. O zamanın Başkanı Ünal Aysal ne yapsa çeviremedi kötü gidişatı ve çareyi kan değişikliğinde buldu. Yeni seçilen Duygun Yarsuvat ve ekibi ilk iş Florya’yı Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak’a teslim ettiler, onlar da takımı Hamza Hamzaoğlu’na. Sarı-Kırmızılılar yeni bir başlangıç yaparak işi sonuna kadar götürdüler.
Takım gibi takım
Şampiyonluğun ilanından sonraki salı alşamı Sağlık Ekibi Başkanı Yener İnce, Meral Tunçdemir ile evlendi. İşte o gece şampiyonluğun nasıl geldiğini bir kez daha anladık; neredeyse tüm takım düğündeydi. O kadar güzel bir tablo sergiledi ki Sarı-Kırmızılı futbolcular gece boyunca; takım nasıl olunur gösterdiler. Kameralar kapatıldıktan sonra mikrofonu eline alan Burak tüm davetlileri etrafına toplayarak adeta şov yaptı. Tüm takım kenetlendi, hopladılar, şarkı söylediler. Takım içinde yıllardır eksikliği yaşanan arkadaş olmanın başarıyı getirdiğini ispatladılar. Bir de masada oturma şekilleri vardı ki insanın tüylerini diken diken ediyordu. Arkadaşlarının arkasına bir sıra sandalye daha dizerek “Biz biriz” diye nasıl ağız açmadan haykırılır dosta düşmana gösterdiler.
Milyonların dalga geçtiği “Kek kalıbı” artık Galatasaray’ın tarihinde “Başarının simgesi” olarak yerini almıştır.
Not: Yener ve Meral’e ömür boyu mutluluklar diliyorum, hayatlarının sonuna kadar umarım birbirlerine aynı ışıltılarla bakarlar.
‘’Konsantrasyon‘’
Galatasaray şampiyonluk yarışında rakiplerine oranla ciddi bir şekilde avantajlı, ancak matematiksel garanti olmadığı sürece en kötüsünü düşünerek konsantrasyonu bozmamak gerek, yoksa rüya kabusa dönüşebilir. Florya’dan gelen haberler de farklı değil. Tüm ekip sanki avantaj yokmuşçasına ciddi bir şekilde Beşiktaş maçına hazırlanıyor. Selçuk, Chedjou ve Hamit dışında sakat oyuncu yok denilebilir. 6-7 oyuncu da tedavi görüyor; ancak Galatasaray sakatlık problemini en az yaşayan ekip ve sakatlanan futbolcuların kısa sürede geri dönüşü konusunda da Avrupa çapında bir üne sahip. Geniş kadro da bir avantaj.
Şampiyonluk geliyor
Tabii ki Sarı-Kırmızılılar’ın en büyük artısı taraftarı. Bana gelen bilet taleplerinden anladığım kadarıyla tribünler tamamen dolacak. 50 bin kişilik koro Galatasaraylı futbolcuların en büyük yardımcısı olacaktır. Ayrıca kulağımıza geldiği kadarıyla büyük bir şölen hazırlıyor Sarı-Kırmızılı renklere gönül verenler. Maçın başında muhteşem bir gösteri pazar akşamı tribünleri dolduran ve televiyon başındaki Galatasaraylılar’ı tam manasıyla coşturacak. Futbolcular da bu coşkuya ayak uydurabilirlerse galibiyetin ve şampiyonluk kupasının bir kulbunun gelmemesi zor ihtimal olarak görülüyor.
Rakip sadece sahada değil
Beşiktaş Teknik Direktörü Biliç’in derbi karnesi zayıf. Son yıllarda da Galatasaray’ın Beşiktaş’a üstünlüğü söz konusu. Bana göre şampiyonluktaki esas rakip Fenerbahçe. İkili averajda Sarı- Lacivertliler önde hem de hatırlarsanız yarım metre taçtan gelen topla atılan gol sayesinde. Rakipler sadece sahadaki diğer takım oyuncuları değil, son haftalarda görüyoruz ki Galatasaray’a ne penaltı veriliyor ne de oyuncularına yapılan sert hareketlere kart! TFF, hakemler ve yayıncı kuruluş heyecanın son haftaya, son düdüğe kadar sürmesini istiyorlar. İşte Galatasaray camiasının gardını tüm bunları düşünerek alması gerekiyor. Konsantrasyon bozulmadığı sürece Sarı-Kırmızılılar 4’üncü yıldızı göğüslerine takacak kadar şampiyonluğa yakınlar.
‘’Favori Dursun Özbek‘’
Galatasaray’da seçime 1 aydan kısa bir zaman kaldı, bugün listeler belli oluyor. Turgay Kıran, Dursun Özbek ve Prof. Dr. Ahmet Özdoğan şu anki adaylar, başka da aday çıkacağını sanmıyorum. Alp Yalman, Mustafa Cengiz ve Mehmet Helvacı yakın çevrelerine seçime girmeyeceklerini açıkladılar. Mevcut adaylardan Dursun Özbek tartışmasız bu yarışın favorisi; neden mi?
Son görevinde kendini kanıtladı
Her ne kadar Duygun Yarsuvat bu 6 aylık süreçte kulübün başkanı olsa da tüm işi Özbek üstlendi. Galatasaray’ın yumuşak karnı olan mali yükü tek başına sırtlandı. Operasyonu hep o yönetti dersek yanlış olmaz. Kendisi duyulmasını istemese de kulübün çok zor bir döneminde, mali problemlerle neredeyse tek başına savaştı, kişisel itibarını Galatasaray için kullandı. Seçmen biliyor ki eğer Özbek başa gelirse Galatasaray önümüzdeki 3 yıl boyunca mali çılgınlıklar yapmayacak, borçların azalma ihtimali olacak ve kasa kolaylığı sağlanacak. Özbek ekibini kendisi gibi maddi-manevi taşın altına elini sokacak yöneticilerden oluşturdu. Bir iki eksiğini de belki siz bu yazıyı okumadan tamamlamış olacak. Galatasaray’da oy verenler en çok bu kriterleri göz önüne alıyorlar.
İşte oluşturduğu yönetim listesi
2’nci Başkan Cengiz Özyalçın olacak, tecrübesiyle makamı dolduracaktır. Şu anda kesinleşen diğer isimler ise şöyle: Eşref Alaçayır, Can Topsakal, Tayfun Demir, İsmail Sarıkaya, Cüneyt Tanman ve Ural Aküzüm. Yedek üyeler: Murat Akay, Alper Narman, Ali Yüce ve Selim Arda Üçer. Bana göre bu liste seçimi alır. Diğer adayların yöneticilerinin içinde güçlü isimler olsaydı mutlaka kulağımıza gelirdi. Camianın ağır topları nedense bu dönemde piyasada yok.
Canaydın sonrası ikiye bölündü
Galatasaray rahmetli Özhan Canaydın döneminden bu yana aynı Türkiye gibi ikiye bölündü. Ancak sanılan gibi liseli-alaylı olarak değil. Başkana bakıp oy atanlar ve ekibine bakıp oy atanlar olarak. Ve bu sistem yavaş yavaş ekibe bakanların lehine gelişti. Özbek’in iyi listesi büyük avantaj. Dezavantajı ise camiada fazla tanınmaması. Ancak 6 ay boyunca icraatlarıyla kendi stilini yarattı. Medya kapısında beklemesine rağmen bu elma şekerine asla teslim olmadı. Verdiği birkaç röportajdan birini yapabilen şanslı gazetecilerden biri olarak söyleyebilirim ki şöhretin cazibesine asla kapılmayacak bir kişiliği var.
Diğer adaylardaki son durum...
Turgay Kıran, Galatasaray için kalbi atan bir ağabeyim. Ne zaman ihtiyaç olsa işini bırakıp Galatasaray’a hizmet için koşuyor. Ancak oy potansiyeli fazla deği. Son girdiği seçimdeki oy sayısına (573) ulaşabilmesini çok zor görüyorum. Prof. Dr. Ahmet Özdoğan, Divan Kurulları’nda yaptığı analizler ile herkesin takdirini kazanmış bir isim. Fakat Galatasaray’da seçim kazanmak, hatta ciddi sayıda oy almak başka bir şey. Mustafa Cengiz’i ise en az şansa sahip başkan adayı olarak görüyordum. Nitekim kendisi adaylıktan çekildiğini açıkladı.
2 binden fazla oy başarıdır!
Özbek ise seçimi kazandığı zaman değil, 2 binden fazla oy aldığı zaman kendisini başarılı saymalı. İş yine 8 bine yakın oy kullanma hakkına sahip üyelere düşüyor. Galatasaray başkanını (kim seçilirse seçilsin) maksimum oyla o koltuğa oturtmalı ki seçilen o başkan da camianın gerçek lideri olduğunu hissetsin.
‘’İşte Dursun Özbek‘’
Pek çok Galatasaraylı, Dursun Özbek’i son zamanlarda tanıdı. Şimdi de Galatasaray’a başkan adayı; kendi halinde biri, diğer başkan adayları gibi onun da popüler olmak gibi bir derdi yok. En büyük dezavantajı yeteri kadar tanınmamak ve tanınmak için gayret harcamamak. Avantajı ise kısa sürede yaptıkları. Başta Taçspor ve Mecidiyeköy arazisine verdiği emekler.Zor günde Yarsuvat yönetiminde yer alarak elini taşın altına sokması ise bir diğer avantajı. Galatasaray’ın oy verenlerine yaranmak biraz zor; Ali Sami Yen mezarından çıkıp kürsüde “Ben başkan adayıyım” dese bile günümüz futbolundan anlamadığından tutun da parasızlığına kadar eleştirilir. Galatasaray’ın biat etmeyen kültüründen kaynaklanan bu durum da Galatasaraylılar’ın ayrıcalığıdır.
Kişisel katkı sağladı
Dursun Özbek, Duygun Yarsuvat yönetiminin iş gören kanadıydı, popülerlik için en ufak bir hamlesi olmadı. Tek röportajını gazetemize verdi ve kılı kırk yararak konuştu. Galatasaray’ın dinamiklerini iyi bilen biri olarak kişisel varlıklarını Galatasaray için ipotek altına aldırdığını söyleyebilirim. 9 aralık 1986 tarihinde Galatasaray’da oynayan ve PAF takım antrenmanında Jup Derwall’in kollarında kalp krizi geçirerek vefat eden Dursun Özbek ise öz yeğeniydi. Tüm konuşmalarımızda, “Galatasaray bana çok şeyler kazandırdı, şimdi sıra bunları geri ödemekte” derken gözleri parlıyordu hep. Tepebaşı’nda oto yedek parçacısı olarak başladığı ticaret hayatına şu anda oteller zinciri sahibi olarak devam ediyor. Başarı hikayesi olabilecek kadar iyi bir öykü.
Ekibini titizlikle kuruyor
Mayıs’ın sonunda seçim var ve birbirinden değerli adaylar bu centilmen yarışa girecek. Henüz tam olarak açıklamasa da Özbek günün sonunda aday olacaktır. Ekibini titizlik ve gizlilik içinde oluşturuyor. Tek bildiğimiz kendisi gibi Galatasaray’a karşılıksız hizmet etmekten kaçınmayacak isimler aradığı. Seçime daha çok var ama benim tahminim Dursun Özbek ile Adnan Öztürk’ün kıyasıya çekiştiği bir yarışı izleyeceğimizdir.
‘’Galatasaray akıldır‘’
Haftalardır süre gelen tartışma, Sarı-Kırmızılı Genel Kurul üyelerinin kalitesiyle barış içinde sona erdi; Ünal Aysal mali ve idari olarak ibra edildi. Başarılı yönetimiyle salonu ikiye bölen Divan Başkanı avukat Metin Ünlü oylamaya geçti. Aşağı yukarı 3’te 2 çoğunlukla Aysal ve yönetimi ibra edildi. Basit görünse de bu karar Galatasaray’ın önünü açmıştır. Yalnız buradan bir çıkarım yapmak da şart. Başkan seçildiği ilk günden bu yana Ünal Aysal insafsızca eleştirildi. Her divan ve genel kurulda kemiklerine kadar lime lime edildi. Neticede sportif olarak son derece başarılı bir dönem geçirmiştir. Mali olarak da seleflerinden çok farklı değildir. Benim kişisel düşüncem kulübün vizyonunu ileri götürdüğü yönündedir. Galatasaray Camiası eski başkanına sahip çıkarak, daha fazla küstürmeyerek kulübe hizmetlerinin devamını sağlamalıdır. Ki Aysal’ın düşüncesi de bu yöndedir.
‘’Seçim bayramdır‘’
Yarın Galatasaraylılar Derneği’nde yeni başkan belli olacak; adaylar Polat Bengiserp ve Selçuk Erdoğmuş. Peşinden Mali Genel Kurul var. Ünal Aysal’ın ibrası çok tartışılıyor ancak soru işareti ilk 10 dakikada çözülebilir; birleşik ibra kabul edilirse kısa sürede tansiyon düşecektir, Aysal ve Yarsuvat yönetimlerinin ayrı ayrı ibra edilmesi için karar çıkarsa gece yarısına kadar yolu var! Divan Başkanlığı seçiminde İrfan Aktar ve Türker Arslan koltuğa oturmak için sandık başında bekleyecekler.
Pasaj esnafı da güler!
Mayısta ise camianın tamamını ilgilendiren bir yarış var. Turgay Kıran ve Adnan Öztürk dışında adaylıklarını açıklayan yok. Bayramdır Galatasaray’da seçimler, kazananın kaybedenle aynı masada yiyip içtiği bir şölendir. Pasaj esnafının en mutlu günüdür. Divan’da alacak-verecek farkı 831 milyon TL olarak açıklandı, sürpriz değil. Bunun dışında tek altı çizilmesi gereken nokta Başkan Yarsuvat’ın, “Belki de yeni başkan bu yönetimin içinden çıkacak” tüyosuydu. En yakın aday Dursun Özbek. Hakan Üstünberk’in de bu günlerde başkanlık yarışına gireceği camiada dalgalanıyor. Alp Yalman ve Mehmet Helvacı her an adaylıklarını açıklayabilirler. 5-6 adaylı Galatasaray seçimi ise o günü gerçek bir şölene çevirebilir. Kaybedenin olmadığı seçimleriyle Galatasaray Camiası yine Türkiye’ye örnek olacaktır.
‘’Dingo'nun Ahırı!‘’
Girenin çıkanın, yapılan işin belli olmadığı yerler için söylenen bir laftır. Şişhane-Taksim arası yaşanan güzel bir kökeni var; atlı tramvaylar zamanında Şişhane Yokuşu'nu çıkarken yorulan takviye atları Taksim civarında dinlendirirlermiş. Dingo isimli bir Rum vatandaşımızın işlettiği bu ahıra giren çıkan o kadar çokmuş ki bu laf da dilimize oradan yerleşmiş; "Dingo'nun Ahırı mı burası!".
Seviye hiç bu kadar düşmedi
Başkan Duygun Yarsuvat'ın haberi olmadan TFF Tahkim Kurulu'na yapılan itiraz Galatasaray'a hiç yakışmadı. Galatasaray'da seviye hiç bu kadar düşmemişti. Hiçbir zaman karşılıklı anlaşmazlıklar böylesine cıvıklaşmamıştı. Başkan Galatasaray'da her şeydir. "Bunu da mı bana soruyorsunuz" dese bile gelen badanacının fırçasının cinsine başkan karar verir Galatasaray'da. Kaldı ki 3 senedir TFF'nin Galatasaray'ın önünü kesme araçlarından biri olan yabancı sınırlamasıyla ilgili bir itirazdan haberi olmamasının altında hata yoktur kasıt vardır. "İtiraz ona değil, 28 futbolcu sınırlamasına" savunması da laf salatasıdır. Ana problem bu operasyonda Başkan Duygun Yarsuvat'ın hiçe sayılmasıdır. Kimse olayın vehametini inceltmeye kalkmasın. Yapılan büyük saygısızlıktır ve kimin emeği varsa şerefli çözümü istifadır, aksi her davranış yüzsüzlüktür.
Özür, kabahatten büyük
Bu hikayenin özrü ise kabahatinden daha beter. Sportif A.Ş. Yönetimi'nin haberi olmadan bir avukat TFF'ye başvuruyu yapmış diye savunuyorlar bu icraatı. Sahiden bunu yiyeceğini düşünüyorlar mı camianın. Bu itirazı yapabilir mi bir avukat kafasına göre kimseye sormadan, yapabilecek cüreti nereden buluyor. Eğer hakikaten avukatın sehven yaptığı bir hataysa tüm bu yaşananlar, insan olana sormazlar mı "Dingo'nun Ahırı mı lan burası" diye.
‘’Sneijder ve Sneijder‘’
Galatasaray için söylenecek tek cümle var, “Sneijder kenarlarda harcanmamalı, onun yeri forvetin hemen ensesinin dibi”. Rize karşısında takımı orkestra şefi gibi yönetti, hücumun her hamlesinde emeği vardı. Takım arkadaşları da ona ayak uydurdular. İlk devrede sayısız gol pozisyonundan Bruma ve Umut yararlanamadı. İlk 15 dakikada 5-0 olurdu maç ve asistlerin de neredeyse tamamı Sneijder’dan geldi.
Muslera’dan turşu!
İkinci devrede de Galatasaray yine gol kaçırıyor ama bu kez durum farklı, kapanarak bir şey yapamayacağını anlayan Hikmet Karaman takımını açınca Rizespor da gol kaçırmaya başladı. Hele Sercan’ın karşı karşıya kaldığı pozisyonda Muslera inanılmaz bir kurtarış yaptı. Hani diyorlar ya “20 milyon Euro getirsinler alsınlar” diye. Bence Muslera turşu olacak yaşa kadar kalmalı Galatasaray’da. Dün yedeği olsaydı bu kadar iyi oynadığı maçta bile kayıp yaşayabilirdi Sarı Kırmızılılar. Kaleci en önemli adam takımda.
Kötü oynayan yok
Sneijder harika da Selçuk değil mi! Bütün maç bir ileri bir geri giden Umut, ilk kez ağır görev alan Koray hatasızdı. Boş yere stoper aramanın alemi yok. Diğerleri de neredeyse en iyi maçlarını oynadılar. Emre biraz daha ciddi olsa diye tek eleştirimi yapayım. Burak’ı ise keşke riske etmeseydi Hamza Hoca. Zemin mükemmel, hakem ise meslektaşlarını göz önünde bulundurursak harika sayılırdı.