Arama

Popüler aramalar

‘’Çakma kahraman!‘’

Salih Dursun vasat bir futbolcu olarak Türk futbol tarihine ya sahada ölerek ya da böyle geçebilirdi. Allahtan ölmedi.

Medeni bir ülkede bir futbolcu aynı hareketi yapsa büyük ihtimal futbol hayatı tehlikeye girer. Salih Dursun maçın oynandığı 90 dakika içinde sahada en yapılmayacak işi yaptı. Hakemin elinden kartını aldı, sahadaki otoritesini de ayaklar altına aldı, sonra doymadı, hakemin malı olan kartı kendisine göstererek centilmenlik, hatta terbiye kurallarının hepsini çiğnedi. Beğen ya da beğenme. Sahadaki en yetkili mülki amir hakemdir. Salih'in kırmızı kartlı gösteri maçını bin kere oynasak hep hakemin galibiyetiyle sona erecektir.

Neresinden bakarsak bakalım büyük bir olay. Tüm medyamız gibi dünya medyası da bu habere yer veriyor. Bizim bazı yorumcularımızın aksine dünya bu olayı Salih'in büyük ayıbı olarak görüyor. Botafogolu Luis, Glasgow Rangerslı Gascoigne ve şaka yollu olsa da Newcastlelı Searer da aynı hareketi yaptılar yıllar önce. Kimse onları Arjantin, İskoçya ya da İngiliz futbolunun kurtarıcısı ilan etmedi. Spor kamuoyumuzun ve taraflı medyatik yazarlarımızın gözü dönmüşlüğünün vardığı nokta ne yazık ki burası. Açıkça etik olmayan bir hareket yapan futbolcudan sadece Galatasaray zarar görsün diye kahraman yaratmaya çalışmak, medyamızın geldiği yer adına yazık, sahanın içindeki hiyerarşi adına ise ayıptır.

Galatasaray düşmanları..

16 Şubat 2002, yer Fenerbahçe stadı. Ali Aydın'ın yönettiği Fenerbahçe - Galatasaray maçında 4 kırmızı kart var. Hepsi de konuk ekibe. Batista rakibine kafa attığı için haklı bir şekilde atılıyor ama kavgayı ayıran Hasan Şaş saç çekmeden, Emre Aşık ise kem gözlerle bakmaktan kırmızı kartı görüyor. Birkaç pozisyon sonra da Bülent Korkmaz alkıştan atılıyor. Verdiği garip kararlardan sonra hakem Ali Aydın, medya tarafından cesaretinden bahsedilerek kahraman ilan ediliyor. Şimdi tersine benzerini Trabzonspor maçında yaşadı Galatasaray. Bu kez Salih Dursun kahraman ilan edildi medya tarafından. Kısaca şunu anlıyoruz ki; Galatasaray'a karşı yapılan her operasyonun içinde bir kahraman gizli. Neremizle güleceğimizi şaşırdık vallahi.

22 Şubat 2016, Pazartesi 18:30
YAZININ DEVAMI

‘’UEFA seferberliği‘’

İsviçre’de dün yapılan toplantıyla birlikte, Sarı-Kırmızılı kulübün kaderini belirleyecek süreç başladı. UEFA kararını 23 Şubat’ta verecek. Yönetim her iki toplantıya da çok sıkı hazırlandı. Dupont’un, “Davayı kazanamazsak para almam” sözü ise yönetimi umutlandırdı.

Sonuç çıkmayacak olsa

Öncelikle UEFA ile düşülen anlaşmazlıklarda en becerikli avukat olan Jean Louis Dupont ile anlaşıldı. Eğer Galatasaray’ın istediği sonuca ulaşamazsa Dupont ücret almayacak. Bu anlaşmanın Sarı-Kırmızılılar için umutlandırıcı yanı ise; “Dupont garanticidir, sonuç çıkaramayacağı bir dava için böyle bir anlaşma yapmaz” görüşü.

Zarar 26 milyona indi

2 yılda 74 milyondan 26 milyon Euro’ya indirilen zarar Galatasaray’ın en önemli artısı. Kaldı ki Başkan Dursun Özbek önceki gün yapılan Divan Kurulu toplantısında Mayıs’ta bu zararı 7.5 milyon Euro’ya indireceğini söyledi.

Burak Yılmaz’ın gidişi

Burak Yılmaz transferinden alınan 6 milyon Euro ve futbolcuya bu yıl içinde ödenmesi gereken 3 milyon Euro ile yaklaşık 9 milyon Euro daha, bu zarar rakamından şimdiden düşüldü. Galatasaray’ın zararını azaltmak için gösterdiği çabanın bir kanıtı olarak Burak’ı satması, kulübün elini güçlendiren en önemli somut savunma maddesi.

Maliyetli transfer yok

Futbol takımına yüksek maliyetli transferler yapılmayacak. Teknik heyetin öngördüğü daha mütevazı transferler tercih edilecek, altyapıdan daha fazla yararlanılacak.

Amatör musluğu kesiliyor

Aynı şekilde UEFA’nın da 1 numaralı isteği olan, amatör şubelere futbol kazançlarından aktarılan para kesilecek. Örnek olarak bu sene 12 milyon Dolar olan basketbol bütçesi gelecek sezon 3 milyon Dolar’a indirilecek.

Otel bu yaz açılacak

Mecidiyeköy’de yapılan otel ise yaz sonunda faaliyete geçecek. Buradan da yıllık 5 milyon Dolar gelir bekleniyor.

Riva devreye sokulacak

Riva’ya taşınması planlanan antrenman ve kamp tesisleri, zaten 3’üncü havalimanı ve çevre yollarıyla değerlenen araziyi daha da cazip hale getirecek. Buraya komşu olan arazi sahipleriyle de masaya oturularak Galatasaray’ın katacağı değerden pay istenmesi planlanıyor.

Florya değerlendirilecek

Antrenman tesislerinin Florya’dan taşınmasıyla boşalacak olan paha biçilmez arsa ise yine Galatasaray’ın yararına, en iyi şekilde değerlendirilecek.

Bileklik sinerji yarattı

10 liradan satışa çıkartılan bileklikler maddi getiriden daha çok camia içinde bir sinerji yarattı. Galatasaray Storelar’ın gelirlerinde başlayan artışın tavan yapması bekleniyor. Bir yıl önceye kadar zarar eden Pazarlama A.Ş. artık milyon Dolar’lar seviyesinde gelir getiriyor.

Salona para harcanmayacak

Ali Sami Yen Spor Kompleksi bünyesinde yapılacak spor salonu ise kulüp kasasından 5 kuruş harcanmadan, isim hakkı verilerek bedavaya getirilecek. Artması planlanan para ise kasaya konulacak. Salonda yapılacak localar da kulüp için büyük bir gelir kaynağı olacak.

‘Kapımızı erken çaldınız’

İşte Galatasaray’ın 23 Şubat’ta UEFA yetkilileriyle yapacağı toplantıda kullanacağı kozlar ana hatlarıyla bu maddelerden oluşuyor. Bunlar eğer UEFA’yı tatmin etmezse Başkan Dursun Özbek 1+1 yıllık Avrupa’dan men cezasının verilmesini ancak cezanın askıya alınmasını isteyecek. Bu talebe gerekçe olarak kapılarının 1 yıl erken çalındığı ve 70’ten 26 milyon Euro’ya düşürülen zararın yapılacaklara teminat olarak görülmesi gerektiği dile getirilecek.

13 Şubat 2016, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Donk rüyayı bitirdi‘’

Donk transferiyle beraber Galatasaray’ın hiçbir zaman eleştirilere karşı ‘kendi planını’ uygulayabilecek bir yönetiminin olamayacağını Türk futbolu adına üzülerek gördük. Oysa ki kendi adıma ben, mevcut yönetimin mali durumu düzeltene kadar transfer yapmış olmak için transfer yapmayacağından çok umutluydum. Ancak kurulu düzen Aslan’ı bir kez daha yuttu. Başkan Dursun Özbek ve ekibi göreve geldiklerinde boşa para harcamayacakları izlenimini vermişlerdi. Sezona da ihtiyaca yönelik birkaç uygun maliyetli transferle başlamışlardı. Yıllar sonra alınan-satılan farkı ilk defa satılanlardan yanaydı.

Bakalım UEFA ne diyecek

Kulübü gerçekten sevenler, borcun azalmasını şampiyonluklara tercih edenler, tünelin ucunu görebilme rüyasından Donk transferiyle uyandılar. Bu futbolcuya 3 yıllık verilmesi gereken toplam 7 milyon Euro’luk ücret, ceza vermemek için Galatasaray’ın borcunu düşürmesini bekleyen UEFA’nın gözünde kim bilir nasıl şekillendi. Yönetimin Florya için de bir programı yok. Hatta yaptığı müdahalelerle işlerini iyi yapanların da önüne engeller çıkartıyor. Donk transferiyle, sportif başarısızlık devam ederken yönetimin, “Bu sezon mali durumu düzeltmek için efor sarf ettik” mazereti de yok oldu gitti. Korkarım transferler devam edecek ve Özbek yönetiminin de seleflerinden bir farkı kalmayacak.

09 Ocak 2016, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sus be hocam!‘’

Hamza hoca ne çektiyse dilinden çekti. Çok kısa sürede Fatih Terim olmaya kalktı. Başardıklarını tek başına gerçekleştirdiğini sandı; oysa ki Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak ikilisi şampiyonluğun en büyük mimarlarıydı. Galatasaray’dan gereksiz konuştuğu için gönderildi, sonra konuşmaya devam etti, hâlâ da devam ediyor. Böyle büyük camialardan ayrıldıktan sonra şartlar ne olursa olsun, sana ne derlerse desinler susmak en akıllıca yoldur. Hele ki Türk Futbol Tarihi’ne adını altın harflerle yazdırmış Mustafa Denizli’ye dolaylı yoldan da olsa laf söylemek yolun başlarındaki ‘Siz’e biraz bol gelir.
Bence oraya buraya laf yetiştirmek yerine geçmişte yaptığınız işlerin içindeki hataları bulmaya çalışmak ve bunları parlak geleceğinizi şekillendirmek için sindirmeniz en akıllıca olanı olacaktır.

08 Ocak 2016, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Saray'daki hatalar‘’

Hamza Hamzaoğlu apar topar gönderildi, Mustafa Denizli paldır küldür göreve getirildi. Eğer bu kadar beğenmiyorlarsa, geçen sezon bittiğinde gönderebilselerdi Hamza’yı daha şık olacaktı. En azından 5 puan geri düşünce hoca kovulur imajı belirmeyecekti ve acı gerçek; Denizli adaylar arasında bile olmayacaktı.

Bu sezonun en önemli maçına da (Atletico Madrid) Galatasaray hocasız çıktı; Taffarel belki hepsinden daha bilgili ama hoca değil neticede. Futbolcu takım gol yediğinde önce kulübedeki hocasına bakar ne yapıyor diye. O anda maçın geri kalanının seyri yazılır. Kulübe sağlam değilse yıkılıverir futbolcuların üzerine. Hele hele kulübede hoca yoksa zaten enkazdan çıkmıştır o onbir.

Denizli’nin heyecanı bitmiş

Galatasaray’ın en önemli maçıydı Atletico, Denizli orada lazımdı. Elini beline koyup hiçbirşey yapmadan dursa bile lazımdı kulübede. Önce Madrid’e gitmeyeceğini açıkladı, baskılar gelince Başkan Dursun Özbek özel uçak tuttu ve zorla götürdü yeni hocasını Madrid’e... İmza töreninde “Heyecanım hepinize yeter” dedi kısaca. Yok be hocam az heyecan olsa allem eder kallem eder Atletico maçında kulübeye geçerdin. Biz sana 3-0 yenildiğin Neuchatel rövanşı öncesi “5-0 kazanacağız” dediğin zaman “Hayal taciri” diyenlere, “İçimizdeki İrlandalılar”a neler yaptığını da gördük. Heyecanın vardır illa ki ama maalesef eskisi kadar yok. Gol sevincin bile en kibar tabirle “olgunlaşmış”. Madrid’den 3 puan çıkarabilseydi Galatasaray ilk ikiyi garantileyecekti neredeyse. Şampiyonlar Ligi’nden gelebilecek 10-15 milyon Euro’yu bir kenara bırak kazanılan prestijin maddi karşılığı olmayacaktı. Lokal rakiplerini dilsiz bırakman ise cabası.

Dürüst, Albayrak ve Melo

Neticede Hamzaoğlu’nun bir anda ve sezon ortasında gönderilmesi hata. Koca kulübün anlık geleceğini sadece Mustafa Denizli kurtarabilir algısı yaratarak onu göreve getirmekle övünmek hata. Bir başkan olarak blue jeanli hocanın yanında takım elbiseyle stadı gezmek hata. Bunların yanı sıra; Melo’nun yerine hırslı ve hafif kafadan kontak bir orta saha bulunamaması hata, Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak’tan yararlanmamak hata, genç yöneticilerine “Susun biraz” diyememek hata. Önemli olan bu yeni ve tecrübesiz yönetimin yaptığı hatalardan ders çıkarabilmesi.

Benim inandığım birşey vardır ki; hata çalışan insanların lüksüdür, çalışmayan, üretmeyen zaten hata yapamaz.

02 Aralık 2015, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray Adası!‘’

Galatasaraylılar dün tarihi bir oylama yaparak 9 yıl önce Mehmet Koçarslan’a kaybettikleri adalarını tekrar ele geçirdiler. Geçen yönetimlerin boşvermiş tavırları nedeniyle şu anki kiracı Koçarslan, Boğaz’daki bir daireden daha ucuza paha biçilemeyen bir kara parçasını evi gibi kullanıyordu. Aynı zamanda adını da değiştirerek Su Ada yapmıştı. Tüm Galatasaraylılar’ın tüylerini diken diken eden nokta da budur. İşletmeci kendini, “Dünyanın masrafını yaptım” diyerek savunuyor, “Ben olmazsam bu binaları yıkarlar” diyor. Böyle bir zihniyete denilebilecek bir laf yok, olmadığı için de dün Galatasaray Adası’ndan Galatasaraylılar tarafından kovuldu. Kovulmak ağır bir laf ama şu ana kadar Galatasaray’a 9 yıl boyunca sadece 1 milyon 300 bin lira kâr sağlayabilen bir işletmeci için Galatasaraylılar daha nazik bir lisan kullanamıyorlar.

Ticari değil, sosyal tesis

Kılı kırk yararak konuşan Hayri Kozak, resmi rakamları üyeler için derlemiş... Değeri, emsali olmadığı için ölçülemeyen Ada’da ortalama yıllık 88 bin dolara kiracı olmuş Koçarslan. Ben bir ileri gittim aylık 7 bin 333 doları buldum. Gerçekten Boğaz’a cepheli daha ucuza bir daire bile yok. Galatasaray Adası; adından belli olduğu gibi koca bir ada. İşte bu yüzden kovuldu Koçarslan. Ayrıca üyelerin parayla pulla ilişkisi olmayan bir düşüncesi daha var. Ada’nın tıpkı eskiden olduğu gibi, ticari işletme havasında değil, gerçek bir sosyal tesis ve aile ortamı olarak yaşaması.

15 Kasım 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zor bulursun!‘’

Fatih İşbecer, Saracoğlu’nda medeniyet aramış. Neredeyse son 20 yıldır medeniyet izinde. Dua etsin artık rakip seyirci gelmiyor da; kesilmiş çimle karışık kokmuş yumurta kaplı konuk tribün koltuğu, konuk takımın geçeceği dar bir koridoru dize kadar lağım suyuyla doldurma ve idrar dolu balon bombardımanını görmüyor artık. Aziz Yıldırım tüm taktiğini rakipleriyle didişmek üzerine kurmuş. Kavgadan güç alıyor. Kendi taraftarıyla bile kavgalı. Fatih kardeşime tek tavsiyem Yıldırım’ı muhattap kabul etmemesi olabilir. Fırat Aydınus ve saz arkadaşları da korkunun hakim olduğu ortamda ancak bu kadar adil maç yönetebilirlerdi. Fatihçiğim, basın görev yapmaya kendi tribününe giremiyor; Fenerbahçe Cumhuriyeti dikta rejimine geçmiş bile. Sen medeniyet peşindesin; çok yaşa e mi!

28 Ekim 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray yönetimin B planı var‘’

Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkma umutlarını neredeyse ortadan kaldıran Astana beraberliği Galatasaray’da hareketli saatlerin yaşanmasına neden oldu. Hamza Hamzaoğlu’ndan istenen rapor “Acaba
hoca gönderiliyor mu?” polemiklerine yol açtı. Yapılan açıklamalar bunun 2-3 ayda bir istenilen rutin rapor olduğu doğrultusunda. Yani takım ligde ve Avrupa’da tüm maçlarını kazanmış olsa dahi bu rapor yönetim tarafından yine istenecekti. “Hiç de sanmıyorum” demekten kendimi alamıyorum.

Yönetim hocanın arkasında


Yönetim tabii ki Hamza Hamzaoğlu’nun arkasında. Bizzat Başkan Dursun Özbek defalarca bu sezonun Hamza hoca ile tamamlanacağını söyledi. Özbek’i biraz tanıyanlar onun lafının dışına çıkmayacağını da bilirler. Yani uzun lafın kısası Hamza Hamzaoğlu bir yere gönderilmiyor, istifası dışında bu sezonu kendisi tamamlayacak.

Zamanlaması manidar


Hocadan istenen rapor bizi düşünmeye sürükledi. Astana beraberliği sanki şu ana kadar hep arkasında duran yönetimi kızdırmış ve “Neler oluyor bu takımda kardeşim” havasında bir istekle de son bulmuş gibi geldi bana. Şeytan ayrıntıda gizlidir diye boşuna dememişler; her ne kadar hoca bir yere gitmiyorsa da güzel günlerde sıvazlanan sırtın karanlık günlerde sopayla tanışacağını da anlamıştır.

En doğrusu sakin olmak

Şu anda hocanın yerine gelecek sezon için hoca arayışı bile olabilir. Bu normaldir; hocanın asla bunu kendine sıkıntı yapmaması gerekir. Zaten yönetimin böyle bir tasarrufu yoksa büyük hatadır. Galatasaray gibi büyük bir kulübün mutlaka B planının olması gerekir. Bu planların da hayata geçmesini engelleyecek tek kişi yine hocanın kendisidir. Daha konsantre olmayı becererek tekrar başarılı sonuçlara ulaşabilirse yönetimin B planını çöpe attırır.

03 Ekim 2015, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI