‘’Gol düellosu Osmanlı'nın‘’
Osmanlıspor 14, Akhisarspor 19 puanıyla; futbolumuza musallat tıbbi adı, “Hipogonodizm” halk arasındaki tanımıyla da testosteron tehlikesiyle karşı karşıya.
Testosteron azalınca ne oluyor ? Puan arzusunda kifayetsizlik, isteksizlik. Kas gücü ve kütlesi kaybı. Konsantrasyon zafiyeti, kolay sinirlenme, yerleşik depresyon gibi futbol performansını olumsuz etkileyen ne varsa sinsi sinsi beliriyor! Göz göre göre bitiş yani .
Eksikleri olduğu terennüm edilen fakat sahada 11’er kişi olarak mücadele eden (Ömer’in ihracı 63’te oldu ve Tele Mobilya 10 kişi kaldı” 2 ekip bol gollü, hatalarla dolu bir 90 dakika sundu. Direklerden dönen 4-5 topta çabası ! 27’de Musa 1-0’ı penaltıyla sağladı. 36’da Soner, Olcan emeğiyle pozisyona girdi ve ilk devreyi 1-1’e bağladı. Stoperler dalgınlığında ceza kesen Aminu 2-1. Anıl’ın el bahtsızlığından doğan penaltıda yine Soner 2-2’yi sağladı. Ömer iki sarıdan bir kırmızıya kurban olurken 68’de yine Aminu direkten dönen topta işi 3-2’ye bağladı. 79’da Muğdat ve Numan arasındaki testosteron yoğunluğu kaynaklı bunalım fazla uzamadı, insülin direnci tetiklenmeden önlendi yani ! Osmanlı 17 olurken Akhisar 19’da kaldı ve lig molası zamanı geldi. Yukarıda kısaca söz ettiğim sorunlar konusunda şifaya kavuşabilmek için, performans arızası yaşayan kulüplerimizin, teknik direktörlerde kabahat aramaması ; mutlaka üroandroloji uzmanına görünmesi şart. Mutlak tedavi de şart ! Osmanlıspor 3-2 Tele Mobilya Akhisar...
‘’Galatasaray klasiği‘’
Kim ne derse desin, düşünürse düşünsün! Fatih Terim, ulusal ve uluslararası futbol repertuarının, eşsiz Galatasaray klasiğidir . Grande üstat, Sarı Kırmızılı atkısıyla ASY Arena’da sahne aldığı anda; sevenleri ustayı büyük sevgi ve hasretle bağrına bastı. Göztepe’nin savunma ve hücum aksiyonlarını mükemmel uygulamasını sağlayan fizik kalitesi, futbol değerleri ve Tamer Tuna başarısı da, ortada değil mi zaten? Bu halde konuğun 8’de kazandığı penaltı ve 9’da Jahovic’le gelen golü dahi, Aslanlar’ın saha ve tribün duruşunu, bozamadı. Çünkü yeni yılda sistemin başında başarıları ve kupalarıyla maruf, engin deneyimli güvenilir yapı, elde de yetenekli sporcular vardı.
Herkesi üzdü
Gomis önce çok değerli ve düzgün hüman, üstelik yeteneklerini de zerre esirgemeyen, egodan uzak bir güzel adam. Rodrigues’le dar alanda yine muhteşem işler yaptılar ve 19’da 1-1’i buldular. Rodrigues’in sakatlanıp çıkması sağlığı adına herkesi üzdü. Yasin’in buz gibi kendini içeri atmasına rağmen örneklediği performans, özveri de kederi hafifletti. Ya 53’te attığı gol, tribünleri bayram yerine çevirdi! Maicon son birkaç 90 dakikanın hüzzam makamında kalanıydı. Penaltıya neden olduğunda da, sanırım Şopen’in funeral mar∫ını dinlemeyi arzuladı. Oysa artık idarenin ba∫ında neleri, kimleri ve türlü problem makinalarını kazanan bir usta vardı.
Samba güzelliği...
Semeresi de yine Gomis kaynaklı bir serbest vuru∫la alındı. 70’te Maicon topu zaviyeye bir attı, samba güzelliğine, harbiden lambada estetiği kattı! 3-1. Güzel ve şık bir futbol gustosu inşallah olacak Galatasaraylı, güveniniz yeter üstada...
‘’Elektro şok!‘’
Galatasaray baştan sona önde götürdüğü ve nasılsa kazanırız temposunda sürdürdüğü oyunda, mükemmel coaching ustalığına kurban olup, son anda öyle bir tepe takla gitti ki... Aman da aman, yoksa ‘elektro şok’ dedikleri acaba bu mu yani? Selçuk Ernak ve gencecik sporcularının, oyun disiplini ve kazanma arzularına ‘helal olsun’ demekten kendimi alamıyorum.
İlk yarıda Ernak’ın kurduğu tuzağı ben sezdim fakat Galatasaray cenahı nasıl çözemedi hayret ettim! Preldzic ve Ege’nin çoşkulu oyunlarına izin veren Sakarya BB koçu, bir ara farkın ev sahibi adına 14-15 sayılara varmasına rağmen, kendi oyun planından asla vaz geçmedi ve son topta öne, bir geçti pir geçti! Ve final sahnesinde Gladyatör Metecan ile Spartaküs Fall sahnede ve şahaneydi...
Uzun oyuncu problemi yaşadığından ve kenarda kurgulanan setlerin, başarıyla parkede uygulanıp bol şut pozisyonu üretilmesine rağmen, sayıya çevrilememesinden şikayetçi oldu Erman Kunter. Acil oyuncu transferinin çare olabileceğinden söz etti. Bu arada Sarı-Kırmızılı ekibi son anda geçen misafir kadronun ekonomik değeriyle, Galatasaray basketbolcuları arasındaki tantanalı farkı acaba aklına getirdi mi ?
Jones sayılarını 20’ye bağladı ve performansıyla yine alkış aldı. Metecan bilindik performansıyla oyunu canlandırıp, rakip direncini cansız bırakmakta pek usta maşallah. Fall ve Haris 10’ar sayıyla büyük sevince katkı yaparken, Nathan, Can, Jankovic ve Mehmet kritik sayıları Tufan ve Ersin’de bu haftaya mahsus dualarıyla, mutlu sonu sağladı 75-77’lik skorla Yeşil Siyahlı armada bir zorlu deplasmanı daha aştı.
Kutluyorum...
‘’Beni bırakmayın!‘’
Dursun Özbek’in 53 dakika konuşup, Galatasaray’ın aciliyetleriyle ilgili tek kelime etmediği seslenişinden, ortaya çıkan net sonuç şu: ‘Beni bırakmayın!’
Galatasaray Başkanı mevcut siyaset fotoğrafı benzeri vaatlerde bulundu ve çözümün yegane adresi olarak, yine kendi profilini işaret etti!
Mevcut malın mülkün paklanması, kasanın deli transferlerle boşalması! Henüz devre arası gelmeden beklentilerin patlaması, Özbek’in 3 yıl daha şans istemesini sağladı.
Gelecek 3 yıllık program, geçmiş 2 buçuk yıl hüsranlarının teminatıdır!
Başarısızlığı ört bas etmenin ve koltukta kalmanın yolları tüm projelerine vakıf profil, 5 yıl sürecek başarısızlıklarda kayyum yolu tehlikesine de işaret etti ve ‘birlik olalım’ dedi.
Galatasaray kongre profili, yine trans halinde uyur gezer halde seçim sandığına gidip felakete gidişe ‘devam’ mı diyecek! Yoksa umuda doğru bir aydınlık rota mı çizecek?
Bakacağız!
‘’Gerekeni yaparız!‘’
Biliyoruz Tudor 2 maçı alırsa, transferde gerekeni yaparsınız da! Gol atma konusunda, neredeyse alzheimerden farksız her rakip, Galatasaray’a bir devrede 2 gol atarsa ne yaparsınız? Kronik gol kısırlığı çekenleri tedavi uzmanı klinik misiniz, nesiniz arkadaş? Deplasmanda kazanamama konusunda akut sorun yaşayan Galatasaray, sevenlerini Malatya’da da menhus hastalığıyla yine ince hastalık etti.
Aman, aman!
İki yan top ve ağlarda 2 gol! Tudor ‘civciv çıkacak, kuş çıkacak’ savunma sistemi aklıyla, Malatya’ya 2 civciv çıkarttırdı ve Gomis’in de berhava olmasını sağladı! İlk devrede Gomis’i görebilen, bir pas atan var mıydı? Aynı paraleldeki Zihni Sinir İgorland uygulamaları mucibince, orta saha oralarda bir yerlerde dursun da; Denayer, Maicon ve Ahmet Çalık gibi savunmacıların aklı kuş gibi uçsun! Henüz 8 ve 9’da Denayer’le ekürisi Maicon az baskıya maruz kalınca öyle şeyler yaptı ki aman da aman!
Savunmada kafa yok
Afyon yutmuştan az hallice konuk önce Cissokho’dan kroşe, Pereira’dan kafa yedi 38’de 1-0. Sonra Boutaib 40’ta, Sadık 42’de atamadı ama 43’te yine Boutaib duran ve sadece bakan Galatasaray savunma demeti içinden kafayı çaktı 2-0 oldu. Kaç kere yazdım, bu savunmada kafa yok diye! İkinci yarı ev sahibi gol atamadı ama geçmiş müsabakalarda yaşadığı gibi; iyi oynadığı halde hüzzam makamında kalma faslından, 74’te Ndiaye’nin golüne rağmen kurtulmayı başardı. Finalde Tophane kavgası taktiği denemesi de yaramadı Galatasaray’a ve 2-1... Aslanlara ayaz gece, Malatya’nın hak ettiği mutluluğuyla bitti.
‘’Enteresan düdükler !‘’
Anadolu Efes - Sakarya BB müsabakasında öylesi enteresan düdükler çalındı ki mantık kriterlerine sığmadı, basketbol aklı almadı! Yeşil Siyahlı ekibin her hamlesine faul çalan, hatta bir ara salonda hasbel kader uçan eşek arısı yüzünden, Efes lehine teknik faul dahi üreten düdükler, konuğun erdem kokulu emeklerini yerle bir etti! Oysa hakem biraderlerin “ŞAZEM” diyerek, Efes’i korumasına aldığı ana kadar, Sakaryalılar 27-29 öndeydi!
Efes’in 83 sayısından 29’unu faul çizgisinden ürettiğini söylersem, sahada ne işlerin döndüğünü bırakın basketbol bilenleri, ‘eşek’ olsa çözer! Ahmet Ersan Ergüler-Fatih Arslanoğlu-Serhat Büker’den müteşekkil düdükleri, Hüsamettin Topuzoğlu üstadımız çözememiş... Hatta Takuyiddin ve Biruni gibi alimler, bu tür astrolojik çarpıklığa şahit olmadıkları için yattıkları yerden, yüce yaradanımıza dua etmiştir!
Perasovic ''Son çeyrek performansımızla maçı aldık'' demiş. Hayır draga coach, bu maçı hakemlerinizin üstün(!) performansıyla henüz ilk yarıda aldınız. Stimac ve Dunston ve topları patlayana kadar Adams, çok iyiydi fakat ana meseleyi 5+trio zaten halletti! Adams’ın dingil kırığı şüphesiyle korkulan fakat acil teşaşür ve buza yatırılıp giderilen hasarı ve düdük ishali dışında bir kaza da, yaşanmadı zaten.
Netice... Anadolu Efes her basketbolseverin sevdiği, saydığı ve gönlünde barındırdığı, bir gerçek efsanedir. Bu tür lüzumsuz hakem yandaşlık ve kıyakları sadece abesle iştigaldir nokta.
‘’Kader maçı Konya'nın‘’
Şosede takla attırılması büyük maharet isteyen Ferrari’yi, ters yüz eden bir futbol ırkı ahfadı! Ligde Konyaspor ve Karabükspor’u geri viteste dürtmüş, sıkıntı mı? Hidayete vesile olsun diye Sofya’dan getirilen Mehdi, 17’de penaltıya vesile oldu. Skubic’le 18’de 1-0 Konya. Eğer 18’de sabi Çağlar’ın topa plonjonu penaltıysa, 37’de Grozav’a yapılan uygulama 4X4 penaltı. Peki 59’da Yatabare vuruşunda top Vedat’ın pazar filesinde mi? Bu arada Skubic’e de bravo bir attı, bir de çizgiden çıkardı. Ama Şimşek kadar başarılı olamadı! İkinci yarı Mavililer oyunda plağın tersini tamamen çevirse de, akut bahtsızlığı yenecek ritmi bulamadı!
İstikbale umutla...
90+’da 2’yi de yedi Miloseviç’den. Alan bırakılmadı, yüzü kaleye döndürülmedi, bloklar arası umuma memnu bölge haline getirildi, 3-5-2 mavralarını bırakın, 90 dakika düdük ne yaptı? Ona bakın, çözersiniz 90 dakikayı! Konya 2 golle 3 puan kazanıp istikbale umutla baktı... Tony Popo iyi oynamasına rağmen, yine yandı. Çeliğe de galiba lüzumundan fazla su kaçtı!
‘’Bolu'ya Boğa çarptı!‘’
Atatürk Olimpiyat Stadı’nda 19 puanlı İstanbulspor ile 20 puan hamili Boluspor’u izlerken, futbol tarihimiz labirentlerinde dolaşıp, unutulamaz anılar ve efsane futbolcular arasında sörf yapmamak mümkün mü? Futbol keyfine belirgin disiplin, yoğun pas ve rakip alanda daha etkin olma pratiğiyle başlayan ev sahibi, Boluspor’un da oyunsal defoları kaynaklı izniyle, ilk yarı gol dışındaki hedeflerine erdi. Bu hava gol ümidini de İstanbulspor adına pekiştirdi! Oysa 37’de Guido atağında, Poepon az kontrollü olsa, konuk öne geçmişti. Hareketli başlayan ikinci yarıda 65’te Sefa Yılmaz, yine mutlak pozisyonu Bolu adına sonuçlandıramadı. 67’de ‘futbolun atamazsan atarlar’ realitesi hayata geçti ve Ali Dere marifetiyle 1-0 oldu. Burada çabukluk, değerlendirme, dikkat kriterleri, İstanbulspor’un şık manzarası olarak kayıtlara geçmeli.
Guido da atılınca...
Bu güzellik Yorgo Kasapoğlu, Ata, Bilge, Yılmaz, Hasan Altun, Yılmaz, Ercan, Cemil ve daha nice İstanbulspor’lu efsaneleri hasret ve saygıyla andığım büyüklerimiz ürünüdür yani. Oyunun başından itibaren asabi halini hissettiren Guido 77’de kırmızıyla ihraç edildi ve İstanbulspor, geçmiş zaman şık anılarıyla süslenen güzel oyunu galibiyetle bitirdi.