Arama

Popüler aramalar

‘’Sergen Yalçın imkânsızı deneyecek‘’

Heyecan verici!

Beşiktaş’ın en büyük ve hatta tek avantajı Sergen Yalçın’ın liderlik kalitesi. Şaşırtıcı bir hakimiyet ve öz güvenle sadece gerçeklerden bahsederek, umut tacirliği yapmadan bir çıkış yolu gösteriyor. Yalın ve ikna edici bir dürüstlük… Futbolculuğu dönemindeki o lakayıt tavırların çok dışında bir portre. Yalçın’dan bahsederken ekibini unutmamak lazım. Doğru liderliğin en önemli unsuru olan iş delege etme konusunda başarı sağladığı da gerçek. Ancak bütün avantajlar bundan ibaret. Şampiyonlar Ligi ve buradan gelecek paranın kadro ve bütçe tamiratında kullanılma ihtimali de heyecan verici. Öte yandan büyük olasılıkla 3 eleme turu geçme durumunda kalınacak olması da yıpratıcı olabilir.

Kolay olmayacak ama…

Beşiktaş büyük olasılıkla 25-26 Ağustos tarihlerinde ilk maçını oynayacak. Ve Yalçın’ın söylediği gibi 8-10 oyuncu transfer edip 10 Ağustos’ta sezonu açtığınızda görev oldukça zor olacak. Başından bu yana söylediğim gibi minimum 8-10 temel oyuncu transfer etmesi gereken bir Şampiyonlar Ligi aday takımı için bu yazıyı yazmak hiç kolay değil. Tüm transferler yetişse de 10 Ağustos’ta sezonu açıp 15 gün sonra elemeye çıkmak zor değil de imkansız bir görev. Sergen Yalçın imkansızın peşine düşüyor.

Ersin’in rekabete ihtiyacı var

Karius’un vasat altı performansı sonrası Sergen Hoca’nın forma verdiği Ersin önüne konan sınavı kesin olarak geçti. Ancak bu mezun olduğu anlamına gelmiyor. Mental olarak güçlü olduğunu, hatalarını tamir etme performansıyla gösterdi. Çok çevik (kedi) kaleci değil belki ama oyun bilgisi yüksek. Beşiktaş’ta sürekli ve uzun süre oynaması için daha yüksek bir rekabet ortamına ihtiyacı var. Bu sebeple adı geçen Sinan Bolat gibi bir isimle gireceği rekabet onun şu anda en çok ihtiyaç duyduğu şey olabilir. Kaleye mutlak bir transfer lazım.

Garanti performanslar gerekiyor

Mohamed Elneny… Yerini doldurmak kolay olmayacak. Atiba’yı neredeyse hücumun önemli bir silahı haline getirme kararlılığını ortaya koyabilmek ancak onun yüksek performansıyla mümkün olabilirdi. Yokluğu sadece bir oyuncu yokluğu değil, tüm yapıyı değiştirme zorunluluğu ortaya çıkabilir. Bu yılın Beşiktaş adına en önemli transferi Dorukhan olacak. Atiba ve kalırsa Fatih’le birlikte iyi bir yapı kurulabilir ama Elneny gibi bir organizatör bulmak da şart. Henüz bu kalibre ve rolde bir oyuncunun adını duymadık. Ljajickalırsa artık biraz katkı vermeye başlar mı? Bu biraz zar atmak gibi. Beşiktaş’ın garanti performanslara ihtiyacı var. Bir hücum organizatörü bulmak şart.

Gerçek bir savaşçı lazım

Bu yazı dizisinin, sanırım en zor sayısı Beşiktaş ve bölümü de savunma. Hattın tamamı, yedekleriyle birlikte değişebilir haldeyken bir şeyler yazmak çok zor. Geçen sezonun finalinde gösterdikleri performansla pandemi döneminin zirvesini yakalayan kadroda Gökhan ve Vida’nın payı büyük. Kontratları taşınabilir değil kuşkusuz. Ancak uygun indirimlerle ikna olmaları çok şeyi değiştirir. N’Sakala şartlar çerçevesinde uygun bir seçenek. Sivasspor’dan dönecek olan Fatih takımda kalırsa stoper rotasyonunda yer alır ama orta sahada yararlanmak daha doğru bir tercih olabilir. En önemli konu ise savunma liderliğini alacak beyin. Sanırım Sergen Yalçın’ın kafasında bu görev Welinton’a ait olacak.

Performansların yükselmesi şart

Çevik, boyu çok uzun olamamasına rağmen hava yollarında etkili. Ama asıl önemlisi iyi ayağı. Oyunu kurma konusundan geniş bir repertuvarı var. Sağ bek ve orta saha oynayabiliyor oluşu da önemli. Ama yanına, Vida giderse mutlak bir savaşçı lazım. Sıradan bir oyuncu değil. Gerçek bir savaşçı. Rıdvan’ın performans yükseltmesi de şart. Ancak yetmiyor. Böylesine bir kadro yenilemesi bu kadar kısa sürede nasıl yapılacak? Gerçekten zor bir görev.

Wagner, Cisse ve Koita doğru isimler

Adı geçen Sandro Wagner, Cisse ve özellikle Koita doğru isimler. Chuba Akpom ise denenebilir bir aday. Mutlak bir skor garantisi vadetmiyor. Arsenal’de bir türlü gösteremediği potansiyelini Sergen Hoca çıkarabilir mi hikayesi. Bir 2. şans hatta 3. şans denemesi. Bunları yapmak bütün kulüplerimiz için bir zorunluluk. Bunun adına Sörloth denemesi diyelim.

Hücum hattının 4’te 3’ü değişmeli

Ancak bu transferler yapılsa da hem kanat hücumcuları hem de santrfor arkası organizatör eksiği baki. Teknik direktör Sergen Yalçın’ın, Elneny’nin yokluğunda Atiba’yı yine bu role iteceğini hiç sanmıyorum. Onu arkadan oyun kurmada görevlendirmesi çok daha muhtemel. Bu çerçevede hücum hattının neredeyse 4’te 3 oranında değişmesi gerekiyor.

02 Ağustos 2020, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Tüm takım değişse kimse itiraz etmez!‘’

Muslera dönene kadar Lung veya Beto olmalı

Muslera’nın dönüşü beklenenden çabuk olacaktır. Bu konuda bir şüphem yok. Mental olarak sağlam döneceği de kuşkusuz. Ancak bu tip bir sakatlık sonrası yaşı gereği eski çevikliğine dönmesi zaman alabilir. Kötü senaryoda ise yüzde 100’üne hiç kavuşamayabilir. Öte yandan Uruguaylı’nın yüzde 80’i bile piyasada bulabileceğiniz seçeneklerin çok üzerinde olacak. Hele o sportif karakteri göze alındığında... Uğurcan formayı böyle aldı Yabancı sınırlaması ertelendiği için kontenjan yeterse bu bölgeye ismi geçenlerden Beto ya da Lung gibi tecrübeli bir oyuncu monte etmek iyi bir tercih. Lung’un kalecilik özellikleri, Beto’nun ise ortaya koyduğu karakter açısından ön plana çıktığı söylenebilir. Böyle bir transfer olursa Okan Kocuk’a düşen, bu rekabeti kabul edip formayı kapmak olmalı.

Uğurcan formayı böyle aldı

Formayı bu tip rekabette aldığınızda hem kendinize hem de taraftarın size olan güveni tartışmasız olur. Yani Okan bu transfer olursa, bunu atlaması gereken bir çıta olarak görmeli. Galatasaray’ın uzun suredir devam eden Güney Amerikalı kaleci geleneğini devam ettirecek bir strateji ise sanırım bu ekonomik şartlarda çok mümkün değil. Hatta bunu söylemek can sıkıcı, ama Muslera’nın kontratını taşımak da zor!

Mensah her kulübün isteyeceği özellikte

Galatasaray açısından en önemli konu burası. Burada sayısal olarak bir sorun olmasa da her pozisyona transfer yapılsa kimse itiraz etmez. Adı geçenler arasında Mensah’a bir parantez açmak lazım. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her kulübünün isteyeceği özellikleri var. İki yönlü, çok iyi bir oyuncu. Atletico ya da daha yüksek seviyede olamayışın nedeni ise genel davranış problemi. Kasımpaşa’dayken Diagne ile ciddi sorun yaşamışlardı. Terim’in bu tip karakterleri idare etmişliği var ama son dönemde edemedikleri daha fazla. Terim’in bu bölge için çözüm bulması gereken çok bilinmezli bir denklemin içinde olduğunu söylemeli. Emre Kılınç da Emre Akbaba gibi özellikleri fazla, yetenekli bir oyuncu ancak belli bir şablona ihtiyacı var.

Terim bu belirsizliği çözmeli

Terim bunu Arda, Belhanda, Feghouli belirsizliği için de kurmalı. Selçuk-Melo ikilisi gibi üzerine inşa edeceği bir temeli de yok. Sezonun başında yaşanan sorun da buydu zaten. Nzonzi, Lemina, Seri gibi bir üçlüden oyun çıkmadı. Peki iyi senaryo nedir? Mensah-Seri (Donk) ikilisi uyum sağlar, önlerinde Arda forma girer. Belhanda satılır. Feghouli maaş indirimiyle bu kez sezona iyi giriş yapar. Emre de bu oturmuş (?) yapı içinde yerini alır. Gerçek anlamda çok zor bir iş. Her yönüyle. Babel’i de unutmamak lazım. Dediğim gibi tüm oyuncular satılıp yenileri gelse kimse itiraz etmez.

Falcao ve Diagne birlikte olabilir!

Falcao ve Diagne kontratları gerçek anlamda yıkıcı anlaşmalar. 10 milyon euroya yakın bir para karşılığında hiçbir katkı alınamadı. Bunun çözümünü uzaktan benim oturduğum yerden bulmam imkansız. Bunun kararını sadece Terim verebilir.Bir indirim olsa dahi bir performans garantisi yok. Bu ışığı ancak o görebilir. Adem bu anlamda çok daha güvenilir. Oğulcan çok yüksek özellikleri olsa da sanki buna kendisi ikna olmamış gibi. Müthiş fizik avantajları var ama kafa olarak aşama kaydetmesi lazım. Eğer Falcao ve Diagne ayrılmak istemezse burada bir hareket alanı zatenkalmıyor.Veaslında oynarlarsa özelikleri anlamında birbirlerini tamamlayabilirvedeğişik oyunlariçinde Terim’inelinetaktik çeşitlilik imkanı sağlarlar. Bunda bir şüphe yok. Ancakperformans çıkmazsa sistem en çok kazanandan çöker. Bu iş böyledir. O yüzden eğer ayrılacaklarsa Koita, Skoda gibi güçlü kuvvetli ve ekonomik çözümlerin peşine düşmek daha mantıklı olacak.

Merkezin kurtuluşu Emin &Kaan Ayhan'da

Yabancı sınırı kalktı ama Galatasaray’ın ekonomik açıdan sağlam durabilmesi, Emin’in parlamasına ve Avrupa’dan gelecek gelire bağlı. Ozan Kabak’ın 2 senede Liverpool'un kısa listesine girmiş olması Sarı-Kırmızılı altyapı için güzel bir şöhret. Savunma merkezi için en önemli konu bu. Burada onu pişirmeye yetecek kalitede bir rekabet olacak. Hele Kaan Ayhan da gelirse... Ozan Kabak ve Telles o büyük transferleri yaparsa bunun 2 önemli etkisi olur. Gelecek para ve alınacak oyuncuların psikolojisine yapacağı etki. Aynı zamanda burası iyi bir basamak deme şansı.

Beklerde kalite yükseltilmeli

Merkez tamam denebilir ama sağ ve sol kanat için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Kalitenin yükselmesi gerekiyor. Kaan dışında ismi geçen hiçbir ismin bu yönde bir garanti vermediğini söylemem lazım. Tabii ki Caner bir garanti asist sayısı vaat eder ama iyi düşünmek gerekir. Bu transfer ve Saracchi’nin sona doğru yükselen performansı, savunma yönündeki eksikleri kapatmıyor. Terim eğer sağlam bir merkez tamdem ve güvenilir bir orta saha kurarsa Uruguaylı ve Caner çözümdür. Ancak standart bir orta sahayla bu mümkün değil. Yani neredeyse tüm savunma görevlerine destek çıkılması lazım. Bu seviyede bir orta saha kurmak kolay olamayacağı için savunmanın 2 kanadına savunma yönü kuvvetli transfer şart. Tartışmasız şekilde burada rekabetin yukarı çıkması lazım. Bu seviyede bir yerli performans yok. Bu çerçevede Kaan Ayhan ismi hem merkez hem de kanat savunma performansı açısından çok doğru olacak.

01 Ağustos 2020, Cumartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Zirvede tutan oyun…‘’

Şu açık ki, Trabzonspor sezon boyunca çok daha iyi futbol oynadığı birçok maçı kaybetti ya da berabere kaldı. Ancak dün detaylarda riski düşürmeyi bildiler. Maçın sonlarında baskı yediler. Ancak bu kez bu baskı süresini daha az tutmayı başardılar. 1-0’dan sonra topa kendi ortalamalarının üzerinde sahip oldular. Ama kontraya çıkarak rakibin baskısını ve akın sürekliliğini kırdı. Yani dünkü oyun aslında Trabzonspor’u ligin iki yarısında zirvede tutan oyundu. Özellikle ligin flaş oyuncularında Bakesatas’ın ceza sahası üzerindeki etkinliğini maç başına oranla oldukça düşürdü. Nwakaeme’nin yokluğunda Ekuban da ilk yarıda oyundan çıkmışken bu kontraları yapabilmek önemli. Bordo Mavli ekibin ligi kaybetmesi ligin sonunda bunları yapamayışından. Bunun ana sebebi Newton’ın orta sahada iki yönlü oyunu oynayacak Parmak, Ömür, Guilherme gibi oyuncularla oluşturduğu üçgenlerin baskıyı kırma yönünde sağladığı başarıydı. Erol Bulut maçın başında oyuna hakim oldu. Maçın sonunda doldurt boşaltla yetindi

Gecenin sorusu

Hüseyin Çimşir acaba ne hissediyor? Ne düşünüyor?

Maçın starı

Sörloth’un adanmışlığı, gücü, darbelere dayanıklılığı gerçekten alkışı hak ediyor. Oyunun değilse de skorun Trabzonspor’da kalmasında kesin bir rol aldığını söylemek mümkün. Hem asisti hem finali yaptı. Gerçek bir Thor performansıydı. Ligin kaderini başında da sonunda da o belirledi. Bu kadar iyi başlamasa Trabzonspor yarışta olamazdı.

Maçın olayı

Erol Bulut bir sınıra gelip orada tıkanıyor. Dün kazanmak için her şey onun yanındaydı. Trabzonspor Yönetimi’nin üzerinde baskı vardı. Ama olmadı. Bulut kimse o tarafa bakmazken hep çok başarılı ne zaman herkes gözlerini o tarafa çevirse kaybediyor. Bunu değiştirirse en iyisi olabilecek potansiyele sahip. Yoksa görevin ne kadar zor olduğunu zaten en iyi o biliyor.

Kısa mesaj

Bir sezonu daha bitirdik. Umarım önümüzdeki sezonu da bitirmeyi, takvime sığdırmayı başarırız

30 Temmuz 2020, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Kaybetmekten daha fazlası‘’

İlk yarıda Galatasaray’ın topa sahip olma niyeti her ne kadar gerçekleşse de kaybedilen toplarda baskının zamanında sonuç vermemesi Tamer hocanın istediği bir sonuç yarattı. Antalya her kapılan topta çok çabuk alan kat edip tehlike bölgesine ulaştı. Eğer Antalya bu durumdan ilk yarıda bir fark çıkaramadıysa, bu, zaman zaman Marcao ama çoklukla Okan Kocuk’un bir direnç noktası oluşturmasından. Bu oyunda özellikle Eren ve Amilton, Linnes’i çok zorladı.

Top Galatasaray’da ama...

Terim’in öğrencileri 2. yarıya da topa sahip olarak başladılar ama bu kez özellikle Taylan’ın Linnes’e yardımı Feghouli’nin zaten çok yapamadığı savunma görevinden muaf olmasına yol açtı. O pas yaptı, ayrıca topu geri alma süresinde Galatasaray lehine bariz bir fark oluştu. Baştaki Antalya’nın hızlı kontra hücumları maç 1-2’ye gelene kadar çok azaldı.

En zor sezonu geliyor

Galatasaray oyunu ele aldığı bu dönemde sadece öne geçmekle kalmadı farkı da açabilirdi. İlginç olan skor 1-2 olduktan sonra Antalya’nın oyunu tekrar ele almak için çok fazla bir çaba sarf etmemesiydi. Galatasaray ligde bir iddiası kalmadığı bir dönemde son maçta maça asılmayabilir ve bu anlaşılabilir. Ancak gücü kuvveti yerinde bir şekilde böylesine bir geri dönüşten sonra maçı bu kadar rakibe vermek can sıkıcı. Çünkü son 10 dakikada aslında Antalya maçı kazanabileceği bir oyun oynayıp pozisyonlar buldu. Bu maç kaybetmekten fazla bir şey anlatıyor. Terim için en zor sezon geride kaldı diye düşünebilirsiniz. Ama sanırım en zoru gelmekte olan.

25 Temmuz 2020, Cumartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Hamle kalitesi etkiledi‘’

Fenerbahçe’nin maç başı planı çok doğru. Emre sahada. Ön alan baskısı. Eğer Gustavo sahada olsa sadece alan savunması değil, hücum varyasyonları da daha etkili olabilirdi. Belli ki oyunculara genç kaleci var, gördüğünüz yerden vurun emri verilmiş. Bu son hamlelerin kalitesini etkiledi. Ve şutların kalitesi de düşüktü, başta Vedat’ın. -Sergen Yalçın açısından en büyük artı ikinci yarıda Fenerbahçe’nin hücum tehdidi olmadan oynadığı oyunda savunmacılarını da hücuma sokup Altay’ın yan top defolarını iyi kurcalamasıydı. Belli ki gördüğünüz yerden ortalayın demiş ve öyle olunca da Vida maçı aldı. -Fenerbahçe Rodrigues’i Diaby oyuna girmeden daha önce oyun alsa muhtemelen Sergen Yalçın savunmacılarını hücuma bu kadar rahat yollayamazdı. Fenerbahçe futbol aklı 9 dakika ve 1 gol bekledi. -Ayrıca Rodrigues’i Emre sahadayken oyuna sürmek de Fenerbahçe açısından bir zorunluktu. Birinin diğerine ihtiyacı vardı. Biri çıkıp diğeri girince fayda sağlanmadı.

Gecenin sorusu

Maçın kaderini belirleyen kırmızı kart bir hakem kararı. Eleştirmek ya da doğrulamak mümkün değil. Karar hakemin. Hakemin bu kadar yakınken kararı VAR uyarısıyla vermesi neyi gösteriyor peki? VAR kötü değil. Hakemler YOK.

Maçın starı

Ersin çok zorlayıcı toplar gelmese de rakibin çantada keklik gördüğü ve üzerine strateji kurduğu bir oyunda üst üste gelen toplara verdiği reaksiyonla zihnen derbiye hazır olduğu gösterdi. Bu önemli. Her şeyi geliştirmek mümkün. Ancak kalecilikte temel seviye olarak zihnen bu kadar serinkanlı olmak önemli bir avantajdır. Dün direnç noktasını o oluşturdu. Maçın yıldızı unvanını hak ediyor.

Maçın olayı

Altay, olağanüstü yeteneklerine rağmen yan toplarda dökülüyor. Bu yönüyle ligin en kötü performansını göstermiş olabilir. Muhtemelen Fenerbahçe kalesini son 30 yılda koruyanlar ardından da bu açıdan en kötü performans onunki. Bunu tamir edemezse burada durması zor. Durursa Fenerbahçe’nin yukarılarda durması zor. Bu sorunu çözerse en iyilerden olabilir ama bu sene ilerlemek bir yana gerilemiş bile olabilir.

Kısa mesaj

Sergen Yalçın sadece varlığı ile Beşiktaş’a değer kattı. Önümüzdeki sezon futbol anlayışıyla fark yaratması şart.

20 Temmuz 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Geleceğe dönük mesaj yok‘’

Hedefsiz iki güçlü takımın karşılaşmasında seyirci de olmayınca, oyun kalitesi ve tempo dün maçın büyük bölümünde olduğu gibi yerlerde sürünebiliyor. Bu çok da eleştirilecek bir durum değil. İlginç olan bu kadar düşük tempolu ve pozisyonların açık şekilde yaşandığı bir maçta bu kadar VAR’a ihtiyaç duyulması... Duyulmasa da VAR’ın her şeye karışması... VAR’ın başrolde olması... Ve ne ilginçtir ki bazen en karışması gereken yerde de susmaması... Maçla ilgili muhtemelen en çok konuşulacak olan VAR kararları olacak. Ancak aslında Terim ve Palut gibi ilk ve son jenerasyondan çok iddialı iki teknik adamın takımlarına neredeyse hiç dokunamamış olmalarına da genişçe bir bölüm ayrılmalı. Evet Temmuz’un sonuna doğru hedefsiz kalmış iki büyük camianın takımını motive etmek kolay değil. Ancak bu kadar iddialı iki teknik adam söz konusuysa durum biraz farklı olmalı.

Can havliyle müdahaleler...

Fatih Terim, 2 yıl üst üste şampiyon olurken pratik çözümler bulup hedefe ulaşsa da istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme modeli ortaya koyamamıştı. Nitekim yarıştan uzaklaşınca da tam bir kopuş yaşandı. Dün uzun süre sonra kazandılar. Emre, çok güzel bir gol attı. Yunus, nihayet bir sayı yaptı. Ancak bunlar ve Feghouli’nin performanslarıyla anlık parlamalar dışında bir şey göremedik. Geleceğe dönük bir mesaj vermekten uzaktılar. Geleceğin parlak teknik adam adaylarında İlhan Palut için de farklı bir şey söylemek çok mümkün değil. Son 10 dakikadaki can havliyle yapılan hücum oyunu dışında vasat ve tanımlanması zor bir oyun sergilediler. Belki de çok şey mi istiyorum ama bu iki teknik adamdan vasatın dışında bir şeyler görmeyeceksek kimden göreceğiz?

19 Temmuz 2020, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Yeni bir şey denemek lazım‘’

Haftalardır söylüyorum. Fenerbahçe’nin sükunete, soğukkanlılığa ve plana ihtiyacı var. Ama gidişat tam ters istikamete doğru. Sinirler her gün geriliyor. Maç sonrası dökülen göz yaşları, antrenmanda ağır kavgalar. Yönetimle oyuncular arasında sinir harbi...

Zor bir görev

Takımda hafif bir gerginlik gereklidir. Herkesi zinde tutar. Ama bu yaşananlar farklı. Emre Belözoğlu bu takımın en soğukkanlısı olmak zorunda. Ali Koç’la, oyuncularla, teknik direktörle, medyayla ve taraftarla muhatap olacak olan o. Her şeyin merkezinde her şeyden sorumlu ama yapabilecekleri aslında kısıtlı... Zor bir görev bu. Sınırları muğlak, yapması çok zor bir iş. Çelik gibi sinirler, buz gibi bir bünye gerekiyor. Eğer Emre Belözoğlu ‘aslında saha dışında melek gibidir’i bir an önce yürürlüğe koymazsa sadece kendini değil Koç yönetimini de çok zora sokar.

Emre-Gustavo-Ozan

Maça gelince, Fenerbahçe kendi kendisine gol yiyebiliyor. Fenerbahçe savunma yönünde Gustavo dışında hiçbir oyuncuyu şu andaki formuyla transfer etmez. Seviye yeterli değil. Organizasyon da... O yüzden yeni bir şey denemek lazım. 4-3-2-1 ya da 4-3-1-2 denemek bir çözüm olabilir. Çünkü Sarı- Lacivertliler’in Emre-Gustavo-Ozan üçlüsünü aynı anda sahada tutması şart. Önlerinde Ömer Faruk, hücum ikilisinde ise Deniz-Vedat oynayabilir. Pil bittiğinde oyuncu değil her şeyi değiştirmek için de imkan var. Çünkü 5 değişiklik hakkı oyunun enerjisini değiştirmek için ideal bir silah.

18 Temmuz 2020, Cumartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Sonuna kadar Şampiyonlar Ligi!‘’

Trabzonspor Yönetimi, UEFA’nın gelecek sezon Avrupa Kupaları’ndan men kararı konusunda CAS’tan olumlu bir cevap geleceği konusunda son derece emin. Ancak ne olursa olsun böyle bir olasılık varken sadece bu düşünülür. Beşiktaş’ta oyuncuların önümüzdeki yıl alabilecekleri kontratın artma ihtimali de sadece bu şarta bağlı. Sergen Yalçın’ın elinin rahatlaması da... Gençlerbirliği’nin Sivas’tan bir beraberlik koparma inadıyla sahaya çıkacağını düşünürsek bu hiç de yabana atılamaması gereken bir olasılık. Bu mümkün ve mevcut şartlarda sonuna kadar peşinden koşulması gerekir.

Sonuca dönük oyun belirler

Beşiktaş’ın derbi öncesinde hücum yönünde çok kritik eksikleri olduğu kesin. Ancak Fenerbahçe rakip olmadan kendi kendine bir gol yiyebiliyor. Sivasspor, 7-8 uzun topu direkt kaleye kadar taşırken Fenerbahçe’den hiçbir direnişle karşılaşmadı. Falette’in olmama olasılığı yüksekken yine savunmayı inşa etmekte zorlanacaklar. Beşiktaş özellikle yan toplarda yeteri kadar şans bulacaktır. Sergen Yalçın’ın 2 haftadır ısrarla altını çizdiği sonuca dönük oyununu uzun toplar ve yan ortalar üzerine kurabilir.

Dikkatli olmak lazım

Mutlak olarak başarı seviyesine bağlı bir ücretlendirme ve yaşa bağlı kontrat süreleri gerekli. Bugünkü şartlarda para; sadece yayın ve Avrupa’dan gelecek. Mevcut büyük açık veren bütçeye bakıldığında 300-400 bin Euro ücret ortalamasının üzerine çıkmak zor olacak gibi. Kaliteli ve maliyetli 4-5 direkt oyuncu istihdamı için 10-15 ucuz potansiyelli oyuncu gerekir. Eğer Avrupa Ligi ya da Şampiyonlar Ligi grupları gelirse ücretin artabileceği başarıya endeksli kontrat yapma zorunluluğu var. Bu şartlarda dahi harcarken çok dikkatli olmak lazım.

Eski maaşlar imkansız

Gökhan Gönül ve Caner Erkin’le sözleşme yenilenmesi konusuna Sergen Yalçın’ın talebi ve oyuncuların yeni ücretlendirme sistemine uyumlarına bakarak karar verilebilir. Özellikle Gökhan yeni bir takımın inşasında rol alabilir. Fakat bunu eski maaşlarla ve eski kontrat süreleriyle yapmak mantıksız ve olanaksız.

16 Temmuz 2020, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI