Arama

Popüler aramalar

‘’Risk, yıkımı getirdi‘’

Corona birleşik sezonlarında Şampiyonlar Ligi ön elemesinde 3 tur oynamak temeli sağlam bir takım için büyük bir şans olabilir. Ancak yenilenen ve bütçe dengesi alt-üst olan bir takım için büyük bir lanet olacağı da kesin. Dünkü gibi karşılıklı kaos yaşayan iki takım olduğunda ise iş Rus Ruleti’ne dönüyor. Şu açık: Eğer geçen sezonu bitiren takımla Beşiktaş sahada olsaydı 3-0 geriye düşse bile maçı çevirirdi. PAOK’u takip eden birisi de ‘geçen sezonki takım olsa maç tarihi farkla biterdi’ derdi. Hepsi bir yana, eğer zamanda geriye dönme şansı olsaydı Sergen Yalçın bu kadar değişen ve standardı sarsılan takımına geçen seneki ön alan oyununu değil deplasman stratejisini uygulatmayı tercih ederdi sanırım. Welinton ve N’Sakala’ya inanmasında bir sorun yok. Ben de toparlanacaklarına güveniyorum. Ama Atiba’nın sezona yavaş girişlerini de göz önüne aldığınızda Lens’in sağ bek oynadığı maçta oyun merkezini bu kadar öne çekmek büyük riskti. Buna gerek var mıydı?

Gecenin sorusu

İtalyan hakeme rakip bu kadar faul yaparken neden kart göstermediğini sormak lazım. Ama kartları gösterememeyi de Beşiktaşlı oyunculara sormalı. Büyük takım karizması hakemi de tedirgin etmeli. Bunu en iyi Sergen Yalçın bilir.

Maçın starı

Ersin’de ısrar şart. Kurtardığı penaltıdan daha net pozisyonlar çıkardı. İşin rezalete gitmesinin önüne o geçti. Beşiktaş adına yıldız o. Tzolis skora net etki yaptı ve normal şartlarda maçın yıldızı o seçilir. Ama penaltıyı kaçırmasına rağmen 2. golde yaptığı olağanüstü asistle işin rengini değiştiren Akpom’a da pay vermek lazım.

Maçın olayı

30 dakikada 3 gol yemek. Hem de deplasmanda bariz bir deplasman oyunu oynayan bir takıma karşı. Sergen Yalçın bir rakip analizi yapacak ‘data’ya sahip değildi kuşkusuz ama kendi takımının analizini ekibiyle birlikte yapmalıydı. Geçtiğimiz senelerde çok iyi ekiplerle en doğru şekilde çalışması onu bugünlere getirdi. Umarım dünkü bir kazadır. Çünkü Lens’i sağ beke koymak bu savunma uyumsuzluğu içinde anlaşılmaz.

Kısa mesaj

Welinton ve N’sakala standardını yükseltir. Brezilyalı’nın savunma aklını yükseltmesini bekliyoruz dünkü gibi düşürmesini değil. Mensah’ın ise alan oyununu öğrenmesi elzem. Sergen Yalçın’ın zorlu işi bu.

26 Ağustos 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük meydan okuma‘’

Sergen Hoca’nın sahaya süreceği kadro tam bir meydan okuma ekibi. Vaat ettiği çok yüksek ama reel ortalaması çok düşük. Ozan Tufan’ı futbolcu olduğuna ikna etmek önemli bir işti ve hoca bunu başardı. Ama Mensah, Oğuzhan ve N’Koudou’yu, Atletico-Arsenal-Tottenham seviyesinde büyük yıldız adayları olduklarına ikna etmek bambaşka bir iş. Bu açıdan Sergen Yalçın için gerçek ve büyük bir meydan okuma olacak. Atiba ve Oğuzhan’ın Sosa eşliğinde neler yapabileceğine aşinayız. Mensah’ın da ne seviyede oynayabileceğini biliyoruz. Ama savunma yönünden Atiba’yı yalnız bırakıp perişan etme tehlikesi de yok değil. Burada Dorukhan ve N’Sakala’nın orta sahaya vereceği iki yönlü destek çok önemli.

Stoper tandemi...

Welinton büyük kazanç ve hızlı uyum sağlarsa geçen senenin çok önünde bir stoper tandemi ortaya çıkar. Bu orta sahanın yükünü de azaltacaktır. Dorukhan’ın sağ bek olarak geldiği Beşiktaş’ta, sadece Şenol Güneş yönetiminde orta sahaya evrilirken izleyebildik. Güneş etkisi sonrası Sergen Hoca onun için şans. Başka bir teknik direktörle düşüş yaşama ihtimali büyük olurdu. Şimdi belki de ondan yüksek seviye bir sağ bek performansı göreceğiz. Eğer bu olursa Lens’i de yükseletebilir.

Ön plana kim çıkar?

Takımın neredeyse tamamı için aynı şeyi söylemek mümkün. Herkes bir kaç eşit atlamalı. Larin’in yolu ise herkesten biraz daha uzun. Şu ana kadar Beşiktaş standardında oynadığı bir 10 dakika yok. Hocanın elinde garanti bir golcü olsa takımın geri kalanı için de hem moral hem performans yükseltici etki yaratabilirdi.

Kısa mesaj

Beşiktaş’ta şu anda takımın yıldızı Sergen Yalçın. Adayları yıldız olduklarına ikna etmek ise büyük görev. Bunu yapabilirse hem tur gelir hem de Sergen Yalçın top class hocalığa geçiş yapar.

25 Ağustos 2020, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Şampiyon Bayern‘’

PSG’nin, özellikle de Neymar, Mbappe ve Di Maria’nın tedirginliği maçın kaderini değiştiren en önemli unsurdu. Herhangi bir Ligue 1 maçında kolayca gol yapabilecekleri vuruşları harcamaları inanılmazdı. Aynı üçlü Bayern hücumunda olsa muhtemelen maçı erkenden koparırlardı. Ancak orta sahadan muhtemelen Veratti’nin dinamizminden yoksun olmalarından kaynaklanan ve Marquinhos’un yalnız kalmasından yaşadıkları tedirginlik onları bütün şampiyona boyunca güçlü kılan durumdan çok uzaklaştırdı.

Bayern sağlam oynadı

Bayern Munih için ise durum farklıydı. Hansi Flick’in turnuva tecrübesi, Löw’ün yanında aldığı eğitim Bayern’i kendi standartının altında oynamasına rağmen çok daha sağlam kıldı. İki takım arasında çok büyük bir oyun farkı olduğunu söylemiyorum. Lewandowski’nin kendi standardının altında kaldığını söylemek lazım. Gnabry ve Coman’ın Flick’in planına tam cevap verdiğini de söylemek çok doğru olmaz ama yine de Almanlar’ın güveni, tecrübesi işi koparmaya yetti. PSG daha kaliteliydi ama Bayern işi biliyordu.

Navas gibi olsalar...

Aynı şeklide bu durum Neuer’in güven ekseninden de anlaşılmalı. Navas son derece güvenli, savunmasıyla uyumlu, rakibi algılamış, tecrübeli bir oyun oynadı ancak önündeki savunma ve orta sahanın onun soğukkanlılığı ve tecrübesinde olduğunu söylemek mümkün değil. Aslında düşünürsek PSG’nin Navas gibi bir teknik direktöre ve onun gibi bir orta sahaya ihtiyacı vardı. Bayern bu maçı oyunuyla değil kültürüyle haketti.

24 Ağustos 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Yeni bir Fenerbahçe‘’

3’lü savunma tercihi Gökhan ve Caner’i daha hücumcu yapması açısından kullanışlı göründü. Tabii daha ayağına hakim stoperlerle bunu yapmalı. Bu olmuyorsa kalite açısından Novak ve Caner’den birinin sol, Gökhan’ın sağda oynaması daha mantıklı olur. Yani paradoksal bir durum. Bir başka soru işareti oyunun merkezinde yeni hiçbir oyuncu olmamasından kaynaklıydı. Zanka, Serdar, Sadık, Gustavo, Ozan yetmez... Sosa’nın katılımı işin rengini değiştirir. Ama yetmez. Tabii 10 numaraya Mert Hakan değil de Bakesetas tarzı bir oyuncun girmesi de. Mert aslından hücumcu, hatta santrfor kökenli. Topu yarı sahadan taşımak onun işi değil. Daha çok hücumun parçası olmalı. Golde de bunu gösterdi.

Çare bulunmalı

Maçın başında Karagümrük baskısında topun savunmadan çıkarılamayışı, ikinci yarıda 2-2’ye kadar oyunu tamamen ele geçirişleri bundan. Erol Hoca buna bir çare bulur. Fatih Karagümrük de eğer kadroyu biraz derinleştirebilirse ligde can yakar. Hücum üçlüsü bu seviye için mükemmel. Bunun dışında Harun’un yeniden motive görünmesi de kazanç. Potansiyeli konusunda zaten bir şüphe yok. Şenol Hoca’dan onaylı kaleci zaten. Ferdi’nin ve Muhammet’in çabası da takdire şayandı. Korner şablonlarından sonuç çıkmayışı üzerinde de durmak lazım. Hatta korner dönüşü gelen gol üzerinden ayrıca durmalı. Tabii ki yükleme sırasında, hem de kadro tamamlanmamışken yapılan maçlardan da fazla sonuç çıkarmamak gerek.

Yeniler ne yaptı?

Mert Hakan Yandaş

Top ayağına gelmeden önce pası nereye atacağına karar vermeden bu pozisyonu oynamak kolay değil. Tek topu sindirmeli. Tabii onun aslında bir hücumcu olduğu da unutmamalı. Destek santrfor, yani dün Rodrigues’in oynadığı pozisyon ona daha uygun sanki.

Gökhan Gönül

Onu hazırlık maçına motive etmek çok kolay olmayabilir. Lige hazır olacağına herhalde kimsenin kuşkusu olmaz. 3- 5-2’de soldan gelen akınlarda çok gole katlı yapar.

Caner Erkin

Erol Bulut’un onu Novak’la nasıl bilikte kullanacağı belirleyici olacak. Salt rekabet değil de, hem dayanışma hem rekabet hücum yönünde rakiplerin dengesini bozacak bir güç doğurabilir.

Mame Thiam

Güçlü, seri, zihnen hazır duruyor. Ancak topu ona taşımakta takım zorlandı. İlk yarıdaki baskınlarda savunmayı boşa çekip arkadaşlarına alan yarattı ama bunu ancak 2. yarıda Ferdi değerlendirebildi.

23 Ağustos 2020, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Mantıklı ama riskli‘’

Şartlar nedeniyle Lemina ve Seri ile yola devam edilmek isteniyor. Şu anki durumda iki oyuncunun da yeniden kadroya katılması futbolcu kalitesi açısından mantıklı. Galatasaray'ın geçen yıl ikinci yarıya başladığı format 2.70'lik bir puan ortalaması getirmişti. Pandemi olmasa belki bu 2.70 olmasa da yüksek bir ortalamayla lig tamamlanabilirdi. Burada sıkıntılı olan Lemina'nın sağlık durumunun çok güvenilir olmayışı, Seri'nin de sağlam bir 3'lünün parçası olarak verdiği performansı, işler kötü giderken veremeyişi. Yani birinin sağlık, diğerinin istikrar problemi var.

Marcao ve Luyindama...

Bu iki oyuncuyu tamamlayacak, öndeki oyun kurucu önemli. Arda her ne kadar fit dursa ve kafası son derece rahat görünse de merkezde oynadığında sol kanattaki etkiyi bugüne kadar yapamadı. Ancak bu yapamaz demek değil, zihin olarak hazır olursa bu lig seviyesinde Belhanda'dan çok daha fazlasını verebilir. Burada asıl önemli olan yeni sağ bek transferiyle birlikte savunmanın hangi istikrarda olacağı. Eğer Marcao-Luyindama merkezini lig boyunca mümkün olduğunca çok kullanabilirse bu Galatasaray'ın orta sahasını da olumlu etkileyecektir.

Terim'den, Piri hamlesi

Tabii ki fazla maç oynanacak olması sakatlık sebebiyle sık sık fire veren Galatasaray için de sorun olabilir. Zannediyorum Fatih hoca kondisyoner ekibini değiştirerek bu duruma müdahale etmek istiyor. Daha fazla sprinte dayalı bir oyun için planlamarını Scott Piri üzerinden yapıyor. Ancak bu 9 aylık bu kadar sıkı bir fikstüre ne kadar çare olur bilmek zor. Bu tabi sadece Aslan'ın sorunu değil, 21 takımlı ligde bütün ekipler için geniş kadroyu dayatıyor.

17 Ağustos 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Başakşehir net favori‘’

Manchester United ile bir sonraki tur karşılaşacak olmanın motivasyonu, Başakşehir açısından önemli. Eğer böyle bir garanti olmasa yani bir sonraki turdaki rakip belli olmasaydı belki de şampiyonluk sonrası oyuncuları motive etmek kolay olmayabilirdi. 3 yıllık beklentinin zaferle nihayete ermiş olması, Okan Buruk adına zorlayıcı olabilirdi. Eldeki en büyük avantaj bu. Daha sonra tabii ki ilk maçta evinde gol yememiş olmak önemli. Ancak asıl önemlisi rakibin son dönemdeki form düşüşü. Her ne kadar son 2 lig maçını kazanmış olsalar da öncesindeki 5 maçta 3 yenilgi almış bir Kopenhag var. Kalesini gole kapatmakta zorlanıyor.

Maçı erken koparmak mümkün

Dolaysısıyla ekibimizin maçı erkenden koparması mümkün. Bu olmasa da Kopenhag’ın, skoru koruma yönünde sıkıntı yaşayacağı kesin. Yani normal şartlarda tecrübesi ve beklentisi yüksek Başakşehir’in bu turu geçmesi çok zor olmayacaktır. Ama tabii ki eleme oyunlarında neyin ne olacağını tahmin etmek kolay değil. Clichy, Mert, Demba Ba ve Crivelli gibi oyuncuların yüksek formu, zaten belli bir standardı her zaman tutturan genç oyuncular olsa da tecrübeli futbolculardan kurulu olan Başakşehir, bu maçın kesin favorisi. Tabii Okan Buruk’un, bu tip maçlar yaşamış olma tecrübesi de büyük bir artı.

Daha ileri gideceklerdir

Okan Buruk, ligin son düzlüğünde geçen senekine benzer krizler yaşandığında net bir şekilde oyuncularını ayakta tutmayı başarmıştı. Bu şampiyonluk sonrasında büyüyen güvenle daha kolay çıkış yolu bulacaktır. O da gerginliğini büyük oranda üzerinden attı. Sezon başında Abdullah Avcı ile yollar ayrıldıktan sonra güven bunalımı yaşayan oyuncuların bakışında bir değişim oldu. Bu turu geçerse yükselen güven ve motivasyon ile Başakşehir’in daha ileri gidebileceğini düşünüyorum. Bu oyun olgunluğu onlarda fazlasıyla var.

05 Ağustos 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’En avantajlısı Trabzonspor‘’

Üç gündür en az kadro müdahalesine ihtiyaç olan takımın Trabzonspor olduğunu yazıyorum. Hele bir de medyada yer alan haberlerdeki gibi Elneny olasılığı varsa ligin tartışmasız 1 numaralı kadrosu Karadenizliler’de olacak. Zira öne geçme konusunda bir sıkıntısı olmayan Trabzonspor’un oyunu tutma, top yaparak rakibi koşturma eksiğini Elneny’nin varlığı kapatabilir. Bu Parmak’ın oyununu da etkiler. Bu durumda ‘maç başına 2.02 puanlı şampiyon kıskacı’na takılmış ligimizde zirveyi bulması çok zor olmaz. Başakşehir’in Avrupa Ligi sonrası kendisini yenilemesinin kolay olmadığı, Şampiyonlar Ligi yılında 8 ayda 40 lig maçının yıpratıcı olacağı açık. Diğer 3 İstanbul büyüğü ise büyük kadro yenilemeleri içine girmek zorundalar. Dolayısıyla Trabzonspor ’un çok net bir avantajı var. Öte yandan 2 temel ve potansiyel olarak büyük soruna çözüm bulmaları gerekiyor...

Finasal durum kritik

Öncelikle finansal durum en önemlisi. Avrupa gelirlerini kaybetmişken harcama limitleri konusunda ciddi bir sıkıntı yaşanacağı kesin. Borç yapılandırması sonrası ödeme zamanının yaklaşması da Karadeniz ekibini etkileyecek. Elinde iyi para edecek genç yetenekler var. Ama pandemi hem onların performansını kötü etkilediği için satış rakamlarını düşürmüş olabilir. Hem de kulübün durumunu bilen alıcılar, tok bir satıcıyla karşı karşıya olmadıkları bilinciyle pazarlık gücüne sahip olacaklar. Bunlar yönetimin işini zor hale getirdi. Şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi hayali kurulurken başka bir boyuta geçildi. Bu eldeki oyuncuların kalma gitme kararlarını da kökten etkileyecek.

Newton’u en çok başkan istedi

Başkan, Eddie Newton ’la çalışmak istiyordu. Ancak yönetimde herkes aynı fikirde değildi. Sonuçta Başkan’ın istediği karar verildi. Burada önemli olan kimin kimi istediğinden çok karar mekanizmasının nasıl ve neye göre çalıştığı. Newton, Di Matteo ve Hiddink ’in yanında yardımcı antrenör olarak çalıştı. Yeterli görgüye sahip. Ancak asıl uzmanlık alanı gözlemcilik ve scoutluk. Bir futbol kulübünde pozisyonlar arasında bu kadar hızlı geçişkenlik olması sorun yaratabilir. Tabi her şeyin yerine oturmuş olduğu bir organizasyonda bu daha kolay olur. Burada 2 temel konuya bakmak lazım.

1- Bu hikayede ‘Ünal Karaman’dan ne bekleniyordu ki ayrılmak gerekti? ’ sorusuna bir cevap bulmak lazım. Şampiyonluk barajının sadece 2 puan altındaydı. Keza Hüseyin Hoca için de aynı soru sorulabilir. Bu soruları bundan sonraki seçimleri doğru yapmak için sormak gerekli.

2- Bu yüzden önce ‘hangi kadroyla oynanacak?’ sorusuna cevap bulmak gerekiyor. Kadro aynı kalacaksa Newton kararı doğru olabilir. Ama kadroda özellikle de temel oyuncular değişecekse, kaygan zeminde bir kurt hoca gerekir.

Sosa ile Elneny müthiş olur

Sosa Trabzonspor görüşmelerinin nasıl sonuçlanacağı herkes tarafından merak edilen 2 konudan biri. 2.3 milyon Euro civarındaki teklif başta Sosa tarafından pek hoş karşılanmamıştı. Ama şimdi rüzgar biraz tersine dönmüş gibi. Sorun şu ki o teklif yapıldığındaki hedefler ve ekonomik şartlarla şu andakiler aynı değil. Yeri doldurulması imkansız bir oyuncu ama şampiyonluk garantisi de vermiyor. Yönetimler açısından en zor ikilemleri bu tip oyuncular yaratıyor. Ülkesinden de istenen Arjantinli kalmak isterse, yönetim ‘hayır’ diyemez. Ben diyemezdim. Hele bir de yanına Elneny’yi koyabilirsem sırtım yere gelmez diye düşünürdüm. Ancak harcama limitleri ve UEFA kıskacı izin verecek mi? Buradaki bir başka konu ise Ömür ’ün ayrılmak istemesi. Geçen seneden yönetimden alınmış bir sözü var. Geçen seneki o inanılmaz teklifler gelir mi peki? Pandemi hesapları alt üst etti.

Uğurcan'ın arkası hazır

Uğurcan’ın talipleri olduğu biliniyor. Ancak hangi miktarda bir paraya satılabilir sorusunun kesin bir cevabı yok. 30 milyon Euro üstü, Türk futbolcular için henüz mümkün olmadı. Avrupa’daki gençlerin başarısı arttıkça Türkiye çıkışı da bu paralara gelecektir. Sheffield ’dan gelen 15 milyon Euro civarında olduğu söylenen teklifi değerlendirmek sonraki transferden makul bir pay alarak çok mantıksız olmaz. Pozisyon, zaten bu satış beklentisiyle Erce ve Muhammet Taha ile yedeklenmişti.

Novak standardı zor

Novak ’ın muhtemel ayrılığı sonrası bu pozisyon için adı geçen oyunculardan potansiyeli en yüksek olanın Frydek olduğunu söyleyebiliriz. Sol kanadını bir hücum gücü olarak kullanmaya alışmış Trabzonspor için iyi bir asist gücü. Stoperde ise Jemerson ’un adı geçiyor ve bu doğru bir deneme olabilir. Ancak Novak ’ın sağladığı hücum standardını sağlamak zor olacak. Defansif yönde ise problemin aslında orta sahadan kaynaklandığını söyleyebilirim.

Sörloth ikna edilmeli

Asıl sorun forvette. Güvenilir kaynaklardan gelen bilgi; Sörloth’un kesin olarak ayrılmak istediği yönünde. Ne kötü ki en çok istenen oyuncudan, yapılan kontrattaki çıkış maddesi gereği Trabzonspor ’un büyük bir para kazanması mümkün değil. Yanında Ekuban gibi gerçekten iyi bir hücumcuya sahip olunca da Norveçli başka bir seviye yakaladı. Bir sene daha ikna edilmesi gerçekten harika olurdu. Çünkü o performansta bir oyuncu bulmak kolay değil. Eğer Trabzonspor, oyuncunun piyasada hak ettiği paranın tamamını kasasına koyabilse söylenecek bir şey yoktu. Ancak çıkış opsiyonu her şeyi bozuyor. (1 yıl daha kiralık kontratı olan Sörloth'un bonservisi gelecek sezon sonunda 6 milyon Euro'ya alınırsa, 9 milyon Euro'luk çıkış maddesi devreye giriyor)

Satmamak önemli ama...

Sonuç olarak Trabzonspor ’un alması değil satmaması önemli ama bu da pek mümkün durmuyor. Bu çerçevede teknik adam değişikliği de başka bir boyutta ele alınmalı. Newton hem önümüzdeki sezonun kadrosunu yapma hem de bir takımı sıfırdan kurma konusunda ne kadar ehil? Zor sorulara kolay cevaplar aranıyor.

04 Ağustos 2020, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Ya inanılmaz enerji ya Çernobil felaketi‘’

Bunun bir transfer yazı dizisi olduğu kuşkusuz. Öte yandan organizasyon şemasının yüzde 90’ının resmi olarak açıklanmadığı bir kulüp için transfer konusunda bir şeyler yazmanın zorluğunu da tahmin edersiniz. Misal Galatasaray’dan bahsederken, her ne kadar giden gelen sayısı çok fazla olması gerekse de Terim ve Muslera ekseninde bir yapıdan hareket edebiliyorsunuz. Pandemi sonrasının zirvesine oturmuş Sergen Yalçın merkezli bir öngörü yapmak da mümkün olabiliyor. Trabzonspor’da hoca olmasa da sadece kadroyu muhafaza ederek şampiyon olabilmek mümkün.

Yol uzun ve engebeli

Fenerbahçe’de ise durum farklı. Ali Koç göreve geldiğinde, Aykut Kocaman 2 transferle bu takım rahat şampiyon olur demişti. Bugün bunu söyleyebilecek bir hoca da, bir kadro da yok. O gün için Ali Koç’u eleştirmek doğru olmaz. Son derece anlaşılır bir şekilde, o günün ikliminde vaat ettiklerini gerçekleştirmek için yola koyuldu. Olmadı. Bugün yeniden yola çıkıyor. Ve bu kez yol daha uzun ve engebeli. Kadroda yapılacak değişikliklere gelmeden önemli bir temelden bahsetmek gerekiyor.

Soğukkanlılığa ihtiyaç var

Yapılacak ilk iş rollerin kesin bir şekilde çizildiği bir organizasyon kurmak. Başkan, sportif direktör, teknik direktör üçgeninde görüş ayrılıkları olacaktır ve olmalıdır da... Ama bu kadar egolu, bu kadar kolay basıncı yükselen bünyelerin birbirlerinin yetki alanlarına saygı duymaması durumunda sonuç yıkım olur. Fenerbahçe’nin bilgeliğe, soğukkanlılığa, kontrole ihtiyacı var. Volkan Demirel, Emre Belözoğlu, Ali Koç ve Erol Bulut dörtlüsü doğru organize olursa inanılmaz bir enerji üretebilir, organize olamazsa Çernobil de yaşanabilir...

Garanti performansa ihtiyaç var

Fenerbahçe’nin uzun süredir devam eden bir kaleci departmanı sorunu var. Çok iyi kaleci antrenörleri geldi geçti. Murat hoca (Öztürk), Alper hoca (Boğuşlu) gibi... Ancak sorun bir türlü çözülemedi. Mert’i Bursa’da kesen Harun performans veremedi. 2 yıl öncenin dikkat çekici kalecisi Altay ise aynı maç içinde dünyanın en iyilerinden biri gibi olduğu bir 10 dakika yaşıyor. Sonraki 10 dakika sanki kırmızı kart sebebiyle kaleye geçmiş sol açık gibi oluyor. Yan toplardaki hamle ve zamanlamada yaşadığı zaaf azalmak bir yana büyüyor bile denebilir. Altay hala dünyanın en iyileri arasına girebilir. Ama Fenerbahçe’de güven tabanı yüksek garanti bir performansa ihtiyaç var. Altay, kulüp içi forma mücadelesi vermeli.

Juan Jesus kaliteli ama...

Gökhan Gönül çok iyi bir sezon geçirdi. Özellikle finali çok iyi yaptı. Pandemi, ekstra antrenman sevmeyen Gökhan için ideal bir dönemdi. Antrenman eksikliği hissetmedi. Başlayacak olan asimetrik ve kaotik sezonda da iyi performans gösterebilir. (Bu sezon kuşkusuz herkesi çok zorlayacak sakatlık sayı ve nitelikleri değişik olacak). Orta saha da bozuldu Fenerbahçe’nin geçen seneki sorunu, savunma/kaleci yapbozunu tamamlamaya çalışırken doğru parçaları bile zedelemekti. Hiç oynamak istemediği stopere koyup hem savunma hem orta saha performansını bozduğunuz Gustavo... Sağ ön oyuncusuyken sürekli sol bek oynamak zorunda kalan Dirar. Bir türlü oturtulamayan ve Ozan-Gustavo ikilisine kadar varan stoper tandemleri. Ve Hasan Ali’nin yaşadığı dram.

Falette-Serdar rotasyonda olur

Fenerbahçe mutlak bir şekilde 3 üst düzey stoper bulmak zorunda. Falette ve Serdar ancak rotasyonda olabilir. Ama eldeki zirve ikili olamaz. Juan Jesus kaliteli bir isim ama transfer bununla kapanmaz. Çünkü yetmez. Caner ve Gökhan transferleri idealde yanlış ancak fiili olarak doğru sonuç doğurabilecek transferler. Emre Belözoğlu’nun bu durumu çok iyi idare edebilmesi ve kamuoyuna ‘sükûnetle’ anlatması lazım.

Cisse rotasyona alınabilir

Rodrigues bir kulübe silahı. Fenerbahçe’nin Ferdi Kadıoğlu’nu bu sezon büyük liglere satılabilir bir kıvama getirmesi gerekiyor. Bu hem kulüp performansı hem de ekonomik anlamda büyük avantaj olur. Önemli soru işareti Vedat’ın durumu. Geçen seneden 20. haftaya kadar mükemmel bir performans gösterdi. Pandemi öncesi ve sonrasında yaşadığı düşüş sadece takımın performansıyla alakalı değil. Kendisi de düşüş yaşadı. O yüzden bahsedilen rakamlarda bir transfer teklifi varsa düşünülmez. Eğer giderse onun fiziki özeliklerini taşıyan güçlü bir transfer şart.

Emre oynarsa şaşırmam!

Fenerbahçe hücum oyuncuları transfer etmekle kalmamalı. Trabzon gibi büyüklerde yaşanan tek tip santrfor kalıbını da kırmalı. Çok ihtimalli bir hücum gücü için bu şart. Sezon boyunca son dakikala dışında Vedat-Mevlüt ikilisini birlikte sahaya süremediler. O yüzden Cisse rotasyona alınabilir. Ancak hücumu çözmek için önce orta sahayı çözemek gerekir. Eldeki en iyi orta saha Emre sahada bir sezon daha kalırsa bu anlamda şaşırmam.

Elneny ve Bakasetas bulmalı

Mehmet Ekici ve Tolgay’ın enerji standardı, arananın çok altında kaldı. Saha içi vurdumduymazlığı kabul edilebilir değil. Her ne kadar Ciğerci bunun dışında olsa da o da aynı şekilde değerlendiriliyor sanırım (Bu durum Hasan Ali’yi de etkiliyor olabilir). Fenerbahçe savunma zaaflarını Gustavo’yu adım adım geri çekerek kapatmaya çalıştı, Sergen Yalçın ise aynı zaafları kapatmak için Atiba’yı adım adım ileri itti. Bunun için Fenerbahçe bir Elneny ve bir Bakasetas bulmalı. Ozan oynar ama... Bu yapıldığında zaten iki yönlü sorunların çoğu çözülür. Miha Zajc’ın neden süreklilik sağlayamadığını ise dışarıdan anlamakta güçlük çekiyorum. Eğer bu kadar kenarda duracaksa satılması daha mantıklı. Ozan bu takımda forma giymeye devam eder ama 40 maçlık, 42 haftalık, antrenmanın değil maç ritminin üzerine inşa edilecek bir sezon için yine transfer şart olacak.

03 Ağustos 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI