Arama

Popüler aramalar

‘’En kritik maç‘’

Tolga, karşı karşıya ya da yan toplarda ülkenin en öngörülebilir kalecilerinden. Güvenilir bir lider. Rize’de yaptığı hata sık tekrarladığı hatalardan değil. Tolga’da yıllardır düzelmeyen sıkıntı, ayakları. Özellikle topu oyuna sokarken sorun yaşıyor. Bu savunma eksiklikleri ve Bursa’nın önde presi düşünüldüğünde topu oyuna sokmada daha iyi bir gününde olmalı. Volkan yok ama geri paslarda Fernandao, Tolga’yı hataya zorlar. Şenol Güneş kadar onu tanıyan azdır zaten...

Bursa’yı en çok zemin zorlar

İsmail Köybaşı yok ve Ramon Motta da çok şüpheli... Savunmanın alıştığı hatta bir şekilde liderliğini haykıran Ersan’ın yokluğunda Bursaspor orta saha ve hücumu oyunu orada oynamak isteyecektir. Zaman zaman baskıyla, zaman zaman da denge oyunu ve hızlı direkt oynayarak... Tabii burada Galatasaray maçında olduğu gibi harika bir zeminle karşılaşmayacaklar. Bursa orta sahasını en çok zorlayacak olan bu olur. Fakat solda Necip, merkezde Atınç’la Bursa’nın hücum gücünü yavaşlatmak için çok yüksek konsantrasyon lazım. Uğur, sol bek için daha yeterli olsa her halükarda da Şener ve Şamil orayı çok zorlar. Bursa için maçın kritik noktası burası.

Kartal, kombine edebilirse...

Beşiktaş’ın avantajı ise orta saha... Eğer Atiba, sol beke gitmek zorunda kalmazsa ideal Veli-Atiba-Sosa üçgeni olacak. Belluschi-Ozan-Josue üçlüsüyle başa çıkabilmek için en ideal fizik ve teknik durumda olmak lazım. Beşiktaş, eğer Gökhan ve Olcay’la bu üçlüyü iyi kombine edebilirse Bursa’yı bu zemin şartlarında geriye itebilir. Aksi takdirde 2. yarının başından bu yana süregelen gerileme. Bursa’yı bir adım öne geçirir.

Bütün hafta bunu konuşuruz

Bursa’da savunma, karta yakın. Hem Civelli hem de Serdar Aziz... Gökhan, Olcay ve Demba Ba burada skor ve kart çıkarabilirler. Ancak benzer şeyleri Beşiktaş savunması için de söyleyebiliriz. Herkes Fernandao’yu konuşuyor. Ancak Bursa’yı farklı yapan ve onu rahatlatan, orta sahadan gelen ekstra oyuncuların performansı. Eğer Bursa orta sahası, standart oyunlarını oynarsa Beşiktaş’ın neden stoper (!) ve sol bek almadığını bütün hafta konuşuruz. Beşiktaş, hiç kuşkusuz sezonun en kritik maçına çıkacak.

14 Şubat 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kaliteye dokunmamak kazandırdı‘’

Korkunç zemin ve korkunç tribünlerin önünde korkunç bir oyun... Galatasaray’ın bu oyunla Eskişehir’den 3 puanla dönüşü Es Es’in daha korkunç olmasından.

İki soruyla başlayalım:

1-Skibbe tercihinin mantığı nedir?

2-Passolig uygulaması varken koskoca bir tribüne ceza vermek nasıl bir iştir? Bütün tribün kapanacaksa neden Passolig var? Passolig varsa neden bütün tribün kapanıyor?

Galatasaray orta sahası, hücum hattı ve Tarık, Telles’ten müteşekkil takımı bir ‘salon takımı’... Bu zeminde bu soğukta oyuna ağırlık koyacak fizik oyuncular lazım. Elde hem çok az fizik oyuncu var, hem de o oyuncular fizik olarak iyi durumda değil.

Eskişehir’de ise özellikle fizik oyuncular var. Ancak taktik olarak çok geriler ve kondisyon olarak 75’e kadarlar...

Oyuncu değişiklikleri önemliydi

Bu dengede kalite farkettirir. Hamza Hoca’nın sürekli oyuncuların pozisyonlarıyla oynamasının takıma zarar verdiğini düşünsem de, dünkü oyuncu değişikliklerinin önemli olduğu kanısındayım. Bruma girerken Sneijder’in çıkmaması rakibi tehdit etmek açısından önemliydi. Hollandalı sahadayken, bu kadar kötü olsa da savunma için tedirgin edici bir unsur. Bunu yapmamak için Olcan’ı sol beke çekmek ise ikinci yarıda yapılan iki akın organizasyonunu yarattı. İşte bazen kaliteye dokunmamak da maç kazandırıyor.

10 Şubat 2015, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sorumsuzlukla kazanılan maç‘’

Kıvanç, Koray ve Obraniak’ın korkunç sorumsuzlukları olmasa Beşiktaş’ın maçı kazanması kolay olamayabilirdi. Gerçi bu sorumsuzluklara rağmen de kolay olduğunu söylemek zor. 62 ve 65’te çıkan 2 kırmızı kart Beşiktaş’ı pozisyona sokamadı. 88’deki penaltı da bir pozisyonda ortaya çıkmış değil. Sahanın en iyi oyuncularından Obraniak’ın savunma bilmemesinden...

Oyunu böyle yapan Karaman’ın doğru tercihleri... Gerçekten doğru bir stratejiyle Beşiktaş’ın zaaflarını değerlendirdiler. Rize’nin, Kıvanç, Silvestre, Sercan, Obraniak ve Ümit’le kurduğu orta saha Holosko ve Eren’le 7’li bir pas ağı oluşturmuştu. Bu Beşiktaş’ın önde prese dayalı planını kullanılamaz hale getirdi. 7 kişiyle görece akışkan bir oyun ve pas trafiği sağlarsanız rakibin bununla sayısal olarak mücadele etmesi kolay olmuyor. Bunun için pres gücünü artırmak ve pastan daha hızlı olmak gerek. Beşiktaş bunun için fazla yumuşaktı. Sezon başından bu yana oynadıkları oyun misal Fenerbahçe maçında benzer bir sekteye uğramıştı bundan önce. Pres işe yaramayınca iyice yumuşadı orta saha. Sosa dışında seviyeyi artıran olmadı.

Bilic’in bu durumla baş etme yöntemi eleştirilir. Kerim-Olcay değişikliği hücumun enini daralttı ve işe yaramadı. Atiba-Veli değişikliği hiçbir şey değiştirmedi. Tolgay-Oğuzhan değişikliğiyse Sosa’nın biraz olsun ofansa gönül rahatlığıyla çıkmasına katkı yaptı. Yani sadece son değişiklik aslında oyuna müdahaleydi. Maçın kazanılmasında hiçbir etkisi olmadı. 9 kişilik rakip karşısında oyunu değiştirmeyi düşünmemeyi anlayamıyorum. Bilic iyi bir antrenör ancak artık bir eşiği geçmesi gerekiyor. Oyuncu değiştirme şansınız olmasa da oyunu değiştirebilirsiniz. Sağ kanat bu kadar işlemezken gerekli olan oyunu değiştirmektir.

09 Şubat 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Santrfor takası lazımdı‘’

Dün iki takımın aradığı santrforlar rakiplerinde oynuyordu. Fenerbahçe topa sahip olup, Selçuk ve Topal’ı 3. bölge sınırına kadar çıkardı. Gökhan’ın bezdiren çıkışları 36’da İshak’ın oyuna girişine kadar etki yaptı. 16 şut denediler, ki bu kendi sezon rekorları oldu. Diego, Alper ve Selçuk’un pas sayıları tüm Trabzonspor takımından fazlaydı (Opta). Ancak bu tabloyu skor tabelasına geçirecek gol ayağı yoktu. Karşı takımdaydı diyelim. Ceza sahası dışı ve içinde sürekli olarak baskıya maruz kalmadan, tehdit edilmeden top çevirdiler ancak vuruş kaliteleri çok sıradandı.

En çok topla oynayan Hakan!

Aynı şekilde hücum oyuncularından kurulu bir savunma takımı olan ve gömülü oynamak zorunda kalan Trabzonspor’un da Emenike gibi bir hızlı oyuncuya hayır demeyeceği kanaatindeyim. Özer ve Ekici’nin baskı altında kaybettikleri toplar, onlara Cardozo'yu kullandırtmadı çünkü. Egemen ve Alves’i de rakip alana taşıyan Fenerbahçe’yi kontra tehdidiyle tedirgin edemediler. Bunun sonucu Hakan Arıkan’ın, takımının en çok topla oynayan oyuncuları sıralamasında ilk 3’e girmesi oldu.

Sow stoper gibi çıkardı

İsmail Kartal skor sorununu Sow’u oyuna alarak çözmek istedi. Ancak oyundan çıkan Kuyt olunca orta saha direnci biraz da olsa düştü. Bu durumdan hoşnut kalmayınca da Meireles’i Diego’nun yerine oyuna alıp yine topa sahip oldu. Ancak vuruş kalitesi açısından Hakan Arıkan’ı çalıştırma seviyesinin üzerine çıkılamadı. Bu 2 değişiklik hem zaman kaybettirdi hem de yaratıcılık açısından Fenerbahçe’yi geriletti. Zira Diego tüm benliğiyle oyundaydı. Verilmeyen bir de penaltı kazanmıştı açık söylemek gerekirse. Bülent Yıldırım için şunu söylemek mümkün. Limiti sarı kart ve fauldü. Penaltı ve kırmızı kart zihninde yoktu.

Emenike ve Sow’un akıl almaz iki karambol pozisyonunu kale ağzından kaçırmasına ise bir şey söylemek zor. Emenike alıştırdı, ancak Sow’un son saniyede neredeyse bir stoper gibi çıkardığı topta, şansa kimse inanmaz.

08 Şubat 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Alper'le net favori‘’

Fenerbahçe orta sahası top yapma konusunda uzman olsa da delicilik özelliği yoktu. Alper hem ön alan savunması anlamında bu ekibi rahatlattı hem de topu ileri taşıma konusunda ilaç oldu. Eğer bu maçta oynarsa, Fenerbahçe maçın net favorisidir.

Alper’in 11’e girişiyle Fenerbahçe bir 4-3-3/4-4-2 melezi oynamaya başladı. Alper bir nevi ‘Yeni Tuncay’ dinamizmiyle katkı sağladı. Orta sahada top yapma konusunda ustalığı da aşmış bir ekip vardı öncesinde. Ama delicilikleri yoktu. Alper hem ön alan savunması anlamında bu ekibi rahatlattı hem de topu ileri taşıma konusunda ilaç oldu.Şimdi o oynamazsa Fenerbahçe, Beşiktaş maçı öncesine döner mi? Soru bu. Böyle olduğunda ileri çıkışlarda tek yöntem Caner-Gökhan bindirmeleri oluyordu.

Avantaj kaybolur

Caner ve oynarsa Alper’in Salih Dursun üzerinde üstünlük sağlamama ihtimalleri yok. Ya geçerler ya kart göstertirler. Ama Alper yoksa Emre’nin uzun çapraz oyunu açan paslarının da yokluğunda avantaj kaybolur. Sağlam bir şekilde sahada olursa 98’den bu yana Kadıköy’de kaybetmeyen Fenerbahçe maçın net favorisidir.

Savunmada olgunluk

İsmail Kartal takımın yaşını olgunluk avantajı olarak kullanmayı başardı. Bunda kuşkusuz en önemli silah Volkan’dan Mehmet Topal’a milli takım savunmasının 6 oyuncusunun 5’inin yüksek formu. Egemen’in bu hatta dahil olmasıyla Fenerbahçe, Alves’ten de yüksek verim almaya başladı. Çok zor pozisyon vermenin yanı sıra orta sahaya yakın oynayıp takımın boyunu da kısaltmayı başarıyorlar. Ligin en formda hattı, Beşiktaş hücumuyla birlikte Fenerbahçe savunması.

Emenike için kilit maç

Emenike uzun süre sonra gol attı. Ancak ilginç şekilde onu Fenerbahçe’ye transfer ettiren dripling becerisini kullanamıyor. Birebir kaldığı pozisyonlarda dahi gidip savunmaya çarpmasının psikolojik bir sebebi olmalı. Yanal takımın savunma ve hücumunun birbirinden kopmasıyla uğraşacak. Eğer bunda başarı sağlayamazsa Nijeryalı için en ideal ortam ortaya çıkar. Eksik ve sorunlu bir savunmayı orta saha desteksiz yakaldığında yapabildikleri Emenike’yi buralara getirdi. Psikolojisini biraz düzeltebilirse bu, onun maçı olur.

06 Şubat 2015, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Constant oynamalı‘’

Özer ve özellikle Mehmet Ekici önde çok yetenekli oyuncular olsa da takım boyu uzadığında kayboluyorlar. Bu yüzden deplasmanlar daha büyük sorun oluyor. Bu bağlamda Bosingwa’nın yokluğunda Constant mutlaka sahada olmalı.

Trabzonpor’un sorun yaşadığı maçlardaki ortak özellik hücumla savunmanın birbirinden kopması. Yanal’ın önde oynama stratejisinde arkadaki 4’lüyle öndeki 6’lı arasındaki bağ kopuyor ve rakip burayı kontrol altına alıyor. Bu bağı kurabilen oyuncular Bosingwa ve Constant. Portekizli’nin yokluğunda Gineli’nin mutlaka sahada olması gerektiğini düşünüyorum.

Oscar Cardozo’nun dış saha zaafiyeti

Özer ve özellikle Mehmet Ekici önde çok yetenekli oyuncular olsa da takım boyu uzadığında kayboluyorlar. Bu yüzden deplasmanlar daha büyük sorun oluyor. Cardozo, Benfifica’da da dış sahada çok gol atan bir oyuncu değildi. Ama Trabzonspor’da içeride 10 dışarıda 2 gol atmasının sebebi bu kopuşun deplasmanda daha çok yaşanması.

Bu tabloda Fenerbahçe’nin topa sahip olmayı bilen bir orta sahasının olması bir dezavantaj gibi gözükse de Alper olmazsa hızlı çıkışlar rakip için zor. Yani Trabzonspor sürekli yaşadığı bu kopmayı bu durumda yaşamayabilir. Bu konuda Erkan ve Constant kilit oyuncular.

Salih, Caner’e karşı

Fenerbahçe savunma beklerini oyuna sokma konusunda ısrarlı olacak. Yusuf, Gökhan’ı geri itebilir. Fakat Caner’i tutmak Salih için zor olur. Karta çok yakın riskli bir eşleşme bu. Beşiktaş maçında Bosingwa sahadayken dahi Olcay burayı olağanüstü iyi kullanmıştı. Yanal’ın çare bulması gereken ilk yer burası.

Denge oyunu

Fenerbahçe önde baskı yapmaya çalışan takımlara karşı pas istasyonu sayısını artırarak çıkış yolu buluyor. Beşiktaş maçı bunun örneği. Ortada 5 oyuncuyla pas yaparak çıktılar. Ancak Alper olmazsa kaleye gitmekte zorluk yaşamaları muhtemel. Yanal bunu biliyor. Salih’in yaratabileceği tehlikelerden yararlanacak olan Caner-Sow ikilisine çare bulursa, oyunu dengede tutabilir. Trabzon için elzem olan bu. 98’den buyhana Kadıköy’de kazanamayan, 3 Temmuz’dan bu yana sadece 2 gol atan ve kazanamayan Trabzonspor için yapılması gereken bu.

05 Şubat 2015, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hezimetten galibiyetin kıyısına‘’

Bazı oyuncuların takımları için önemlerini varlıklarından ziyade yokluklarında daha iyi anlarsınız. İşte Galatasaray ve Selçuk İnan ilişkisi de böyle.

Dün ilk yarıda skorboarda yansımayan Bursaspor fırtınasını körükleyen buydu. Orta sahada Bursa pas kaynağının hiç baskıya maruz kalmadan oyun kurabilmesi... Emre Çolak’ın böyle acar bir takıma karşı Selçuk’un yerini doldurabileceğini düşünmek ilginç bir yaklaşım. Selçuk’un yokluğunda Galatasaray orta sahasında kocaman bir delik vardı. Bu delik erken sarı kart gören Melo’yla daha da büyüdü.

Arkaya koşu yapan Volkan, Bakambu, Ozan gibi oyuncular varken Galatasaray savunması mutlaka sorun yaşardı. Ancak sorunu büyütüp ölümcül hale getirene bakmak gerek asıl. Hangi savunmayı önden bu kadar desteksiz bıraksanız sorun yaşar. Bu savunma daha çok yaşar. Belluschi’nin Volkan’a attığı harika pasa bakın. Pası atarken 30 metre çapında bir alanda Galatasaray’dan kimse yok. Buna Chelsea savunması da dayanamaz. Nitekim Hamzaoğlu’nun maç içinde denemediği varyasyon kalmamasına rağmen bu açığı dolduramayışını da izledik, Güneş hiçbir şeye dokunmazken. Bu oyunda Galatasaray’ı hezimetten kurtaran Volkan dışındaki Bursalı hücumcuların Muslera korkusu oldu. Özellikle de Bakambu’nun. Onun ve Ozan’ın karşı karşıya yaptığı amatör vuruşların başka bir açıklaması olamaz.

İkinci gole kadar Şenol Hoca’nın öğrencilerinin bunun dışında yaptıkları yegane hata Umut’a vurdurdukları kafaydı diyebiliriz. Orta sahada son derece düzenli ve akışkan bir yapı varrdı. Hocanın 20 yıldır pozitif futboldan sapmışlığı yok, ancak bu tip bir kadroyla bu kadar iyisini yapabilmek asıl büyük ustalık. 2. golden sonra geriye yaslanmaları ise ölümcül bir hatta oldu. Bunun bir direktifle geldiğini düşünmüyorum. Doğal bir geriye yaslanış. Hızlı adamlara güvenle kontra beklentisi. Ancak bu tercih Yekta’nın da oyuna girişiyle var olan orta saha boşluğunu otomatikman kapattı ve Galatasaray’ın defosu ortadan kalktı. Ve hezimetten kurtulup galibiyetin kıyısından döndüler.

Son olarak bize düşen başta Şenol Güneş olmak üzere dünkü bu harika oyunu izlettiren herkese teşekkür etmek.

02 Şubat 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Diego'dan Emenike'ye...‘’

Fenerbahçe açısından yılın dönüm noktası performansı tartışmasız Selçuk'a ait. Geçen hafta Topal ve Emre'nin yokluğunda sergilediği olağanüstü gösterisini dün 7. dakikada şık bir golle sürdürünce Tolunay Kafkas'ın planı da sıkıntıya girdi.

Karabük’ün Viola’yı ‘false nine/yalancı dokuz’ olarak kullanıp, öne çıkacak Caner ve Gökhan’ın arkasına sarkma planları bozuldu. İsmail Kartal’ın olgun ekibi hemen dengeli hatta biraz defansif bir 4-1-4-1’e dönüp Karabük’ün kaleye gidiş yollarını tamamen tıkadı. (Kuyt ve Gökhan, Sow ve Topuz’a sağ kanadı terk edene kadar... Topuz’un goldeki hatası ve Sow’un Tanju’yla girdiği pozisyonda penaltı ihtimali çarpıcıydı) Fenerbahçe’de Gökhan Gönül dışında hemen herkes Kasımpaşa maçının gerisinde bir etkinlikteydi ama başta Karabük için can sıkıcı bir yapı oluşturmaktan vazgeçmediler.

Karabük stoperlere baskı yapmayı denedi olmadı. Orta sahayı bozmak için pres uyguladı yine olmadı. Fenerbahçe’yi çıkartmadılar belki ama kaptıklarıyla da kaleye gidemediler. Fenerbahçe geri dörtlüsünün ligin en formda hattı oluşunun bunda etkisi büyük tabii.

Bir kalıba koymalıyız

Öte yandan Kuyt geçen hafta, Alper de maç içinde yaşadıkları sakatlık nedeniyle tedirgindi. Kuyt muhtemelen kariyerinin en fazla top kaybı yaptığı maçını yaşadı. Golden sonra Selçuk dışında hücumu zorlayan bir orta saha performansı da çıkmayınca iş sadece Diego’ya kaldı. Onun vasatı aşan işler yaptığını
söylemeli. Artık ısındı. Bu arada yaptığı en iyi iş üzerinden bir kavramı da tartışmaya açmalı. Diego’nun Emenike’ye 48. dakikada verdiği al da at pas bir asisttir. Ama Selçuk’un ceza sahası dışından attığı golde verdiği pas sadece pastır. Şu asist işi bir kalıba koymamızın vakti geldi. Bahsi geçen pozisyonda Emenike’nin kaçırdığı gol hayret verici bir beceriksizlik olarak görülebilir. Ancak Nijeryalı’nın formuna bakıldığında ‘en azından gol kaçırdı’ demek daha manalı olur. O an itibarıyla pozisyona girmesinin yarattığı etki 10 dakika sonra attığı golden daha büyüktü. Son olarak sağ kanadı sistemsizliğe ittikten sonra bolca açık veren Fenerbahçe’de Volkan’ın da belirleyici olduğunu söyleyelim. Eski günlerine döndü.

01 Şubat 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI