Arama

Popüler aramalar

‘’Alkışı hak etti!‘’

Aslında, adeta “Rolanti oynayalım”dı iki takım için de maçın anafikri. Dolayısıyla, tedirginlik ana rengi oldu maçın 90 dakikanın genelinde.

Lens yoksa kanadı kırıktır. Üstelik Mehmet Topal’da oynamıyorsa akort tutmayan bir enstrümana dönüyor Sarı Lacivertliler çoğu karşılaşmada.

Gerçeği söylemek gerekirse, Mehmet ve Lens’in yokluğunda Alper ile Jose de Souza’nın bu denli üst düzey bir katkı verebileceği maçtan önce hiç aklıma gelmemişti.Tamam, Alper benim için bir “vazgeçilemez”dir. Tamam, Souza bu sezon deyim yerindeyse kendisini aştı. Ancak, gene de Lens ile Topal’ın yokluğunu bu denli geçersiz hale getireceklerine bahse girerdim her halde maçtaki tanıklığımdan önce.

Advocaat’ın özellikle de skor üstünlüğüne ulaşmışken, Aatıf veya Emenike hamlesindeki rötarı kendisine yakıştıramadım. Amma ve lakin, köprü geçilirken görev almış Hollandalı teknik direktörün egosu bu kadar yüksek oyuncularının tamamını kendisine inandırması ve onların tamamını “fit” hale getirmesi de saygı duyulacak bir artıdır, altını çizmek isterim.
Ve lami-cimi yok, bu galibiyet alkışı hak ediyor. Hele de Alper ve özellikle de Souza’nın performansları.

Cüneyt Çakır’ı anlayamıyorum. Avrupa’daki maçlarında alkışlık bir yönetim sergilerken, Süper Lig’de çoğu maçında sıradanlaşıyor, bu da manidar geliyor bana. Misal, 13’te Sneijder’in Hasan Ali’yi “Hadi len” dercesine iterek saha dışına atmasına bir yaptırımın yoksa,15’de Sinan Gümüş’e verdiğin sarı kart anlamsızdır benim için, kusura bakma, Sayın Çakır.

20 Kasım 2016, Pazar 23:20
YAZININ DEVAMI

‘’Advocaat ve Volkan Demirel!‘’

Büyük dezavantaj şüphesiz, Lens ile Mehmet Topal’ın yokluğu. Hem tecrübesine hem kariyerine hem de yetkinliğine büyük saygım var, dolayısıyla da bu ve benzeri sorunları aşabilecek bir dehaya sahip olduğunu düşünüyorum Hollandalı teknik adamın. Fenerbahçe’deki günleri ayları bulmuşken, hem Mehmet Topal hem de Lens’in yokluğunu aratmayacak en doğru isimlere yer vereceğine inanıyorum pazar akşamki derbide…

Misal; Mehmet Topal’ın yokluğunu, oynatıldığında onu asla aratmayacak çok yönlü özelliğe sahip bir Alper Potuk ile doldurabilir. Bildiğiniz gibi Eskişehirspor’da ön liberodaki başarısıyla ünlenmişti yıldız futbolcu. Yani oynarsa, Mehmet Topal’ı asla aratmaz. Üstelik Alper’in tekniği, Mehmet Topal’ın da hayli önünde.

Lens… Hiç şüphesiz, Fenerbahçe adına tam bir çilingir Hollandalı yıldız. Ama onun yokluğunu şu andaki formlarıyla minimum düzeye indireceğine inanıyorum Aatıf ya da Emenike’nin.
Yani Alper, Topal’ın; Emenike ve özellikle de Aatıf ise Lens’in boşluğunu büyük ölçüde dolduracak diye düşünüyorum.

Kalecinin performansı da Advocaat’ın kadro tercihi kadar önemli şüphesiz. Volkan Demirel kötü bir başlangıç yaptı sezona. Ona ve kariyerine yakıştıramadığım en büyük tercihi de topu oyuna sokmaktaki tercihidir. Görerek, bilerek ve bilinçle oyunu eliyle başlatmıyor bu sezon Volkan. Yüksek kayıp anlamına da gelecek şekilde degaj yapması ona yakışmıyor ve topa sahip olma konusunda rakibi yarı yarıya şanslı hale getiriyor.

Hiç şüphe yok ki, derbilerin sonucunu önceden tartışmasız şekilde öne sürmek pek de bilimsel değil. Ama Pazar günkü Fenerbahçe-Galatasaray maçı adına şunu rahatlıkla iddia edebilirim: Advocaat’ın kadro konusundaki tercihleri ve Volkan Demirel’in performansı skoru yüzde yetmiş gibi bir oranda belirleyecektir.

15 Kasım 2016, Salı 22:05
YAZININ DEVAMI

‘’Aatif'in maçı!‘’

Van Persie’nin arkadaşları ve takımına duyduğu saygı konusunda çekincem var. Ama, adam “ tek vuruş”u öyle temiz ve ustaca yapıyor ki, insanın ağzı açık kalıyor resmen. Keşke
fizik gücünü ve Fenerbahçe aidiyetini biraz daha yukarı çekse Hollandalı yıldız. Zira çoğunlukla yetenek ve kariyerini inkar eden bir görüntü verdi Fenerbahçe’deki günlerinde.

Anlayışlı olmaya, yada empati yapmaya en çok ihtiyacımız olan günlerden geçiyoruz, malumunuz. Çok efor harcadı perşembe akşamı M.United karşısında sarı lacivertliler bildiğiniz gibi. Dolayısıyla, dün akşam özellikle gölü bulana kadar biraz “Rölanti”yi tercih etti Avacaatt’ın öğrencileri. Yani, “Doğru oyun”u oynadılar. Ayrıca, unutulmasın, genellikle kendisine problem çıkarmış bir rakiple deplasmanda oynadı dün akşam Sarı Kanarya.

Ön yargının ne menem şey olduğu dün bir kez daha kanıtlandı. Dik Advocaat, Aatıf’a Avrupa Kupası maçları esame listesinde yer vermedi bildiğiniz gibi. Ama çok değil, 2 ay gibi bir süre içinde hatasını gördü Hollandalı teknik adam ve Faslı oyuncuya yeniden itibarını iade etti.

İlk golde Van Persie’ye verdiği pas tartışmasız şekilde birinci sınıftı Atıf’ın. Kendisinin attığı golün hemen öncesinde defansına yardımda aldığı rolü de es geçmeyelim lütfen. Bu golün öncesinde önce Alper’in, sonra Lens’in ve finalde de Emenike’nin kolektif katkıları da alkışlıktı bence.

Emenike’nin golü öncesinde Volkan’ın kalesine kararlı bir şekilde gelen Akhisar Belediyespor’un atağının sonlanmasında dikkat ve atağı tersine çeviren dokunuşuyla başrolde gene Faslı yıldz vardı. Anlayacağınız, Fenerbahçe daha devre bitmeden bir yıldız oyuncu transfer etti ; Kim mi? Tabii ki, dünkü maçın yıldızı Atıf Chahechouhe. Başta Salih Uçan olmak üzere, forma şansı bulamayan Fenerbahçeli futbolculara Aatıf’tan mentör olarak yararlanmalarını öneririm.

06 Kasım 2016, Pazar 22:05
YAZININ DEVAMI

‘’Rüya gibi!‘’

Dennis Bergkamp mealen şöyle demişti anımsadığım kadarıyla: “Topa her vurulduğunda, arkasında bir düşünce olmalıdır.” Yani hedefiniz, hele de bir amacınız olmadan topa vuramazsınız. İşte, Sow’un maçın 2. dakikasında attığı gol bu felsefenin derslik şekilde pratiğe dönüştürülmesiydi ve Dennis Bergkamp’ın haklılığının bir kez daha tesciliydi bence.

Alper Potuk… Kim mi? Bence Dirk Kuyt’ın bir alt versiyonu. Yani o da bir Duracell son tahlilde. Advocaat, akıl verilecek bir hoca değil şüphesiz. Ama yine de Alper Potuk’un bu takımın kilometre taşı olduğuna inanıyorum. Hele de Ozan Tufan herhangi bir nedenle oynamıyorsa…

Ve özellikle ikinci 45’te ezip büzdüyse koca Manchester United’ı Fenerbahçe, bunun en önemli nedenlerinden biri de Alper’in sahada sergilediği karakterdi herhalde.

Advocaat’ın Emenike hamlesi de alkışlıktı. Ki, totalde kefenin ağır basan tarafı her yönüyle Fenerbahçe’ydi dün akşam. Bu görüntüdeki rolünü yok sayamayız dolayısıyla Hollandalı teknik direktörün. Ancak, Emenike’nin sahaya sürülmesi ne kadar doğru bir tercihse, Nijeryalı’nın benim bile bu yaşta atacağım üç harika pozisyonunu çarçur etmesi de bir o kadar yanlışın yanlışıydı. Emenike bazen trip atıyor ya oyundan alındığında, otursun geceler boyu bu maçı izlesin ve kendisine ilk on birde neden yer bulamadığının cevabını bulsun.

Her neyse, ayrıntılarda boğulmaya gerek yok, en azından bu gece. Rüya gibi bir akşam yaşattı Türkiye’ye Fenerbahçe. Lens ve Alper başta olmak üzere herkesi kutluyorum.

03 Kasım 2016, Perşembe 23:30
YAZININ DEVAMI

‘’Lens şart ama!‘’

Daha maçın hemen başında 3. bölgede önünde bulduğu topu Van Persie kalite ve kariyerindeki bir futbolcu o denli tedirgin, amaçsız şekilde kullanamaz, kullanmamalı da.

“Goal”, amaç demektir bildiğiniz gibi. O halde, bir takımın ve özellikle 3. bölgedeki oyuncularının ana amacı da gole ulaşmak olmalı ama maalesef yaptığı “final” ne kendine ne de takımına yakıştı Hollandalı'nın.

Ya Aatıf’ın kaliteli pasına 34’te öylesine bakan Volkan Şen’e ne demeli? Oysa yapması gereken 46’da sağ taraftan gelen topu dikkatli şekilde takip ederek Skrtel’in golünün asistinde oynadığı rolü sürekli hale getirmesidir ona yakışan. Tıpkı, Lens’in golünde de yaptığı gibi yani.

Nitekim Fenerbahçe, 2-0'ı bulup Karabük de bir kişi eksik kalınca, özlenen fotoğraf ortaya çıktı. Başta Van Persie olmak üzere Sarı Lacivertli takımın kadro kalitesi ışıldadı, bireysel yetenek resitali sergilendi deyim yerindeyse.

Hayır, zaten bu kadroda en fazla iki, haydi bilemedin üç kişi bu formayı hak etmiyordur olsa, olsa. Geriye kalanların tamamı ulusal takımlarının da oyuncuları bildiğiniz gibi. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin ana sorunu kadro kalitesi değil. Aksine, Advocaat’ın öğrencilerinin gözle görülmeyen ayak bağı mental ve fiziksel problemler olabilir ancak. Bunun aşılması halinde çoğu maçını düğün dernek haline getirecektir Sarı Lacivertliler. Amma velakin, Lens’in her maçta ilk on birde olması koşuluyla tabii!

30 Ekim 2016, Pazar 21:40
YAZININ DEVAMI

‘’Çekincelerim devam ediyor‘’

Doğrusu, Hasan Ali’nin önünde İsmail Köybaşı’nı görünce biraz şaşırdım. Ama hemen sonra “Herhalde bir bildiği vardır Sayın Advocaat’ın.” dedim. Öyle ya; bir hekimin, hele de bir başhekimin hastası adına koyduğu tanı ve benimsediği tedavi şeklinden şüphe etmek, az biraz saygısızlık olur, öyle değil mi?

Lens’in sağ kanada dönmesi büyük olasılıkla kaygılarını yarıya indirmiştir Hollandalı teknik direktörün. Zira hızlı ve teknik bir futbolcudur Hollandalı yıldız. Düşündüğünü uygulamakta da adeta ışık hızında Lens. E kabul edelim ki bu da teknik direktörün elini rahatlatır.

Fakat Lens konusundaki rahatlığı, sol kanat adına geçerli değil Dick Advocaat’ın. Hem Alper hem de Volkan Şen tarafından düş kırıklığına uğratılmış demek ki.
Volkan Şen adına yapılan tasarruf kabulüm. İyi, güzel, hoş da; Alper gibi oyunun iki yönünü de oynayabilen, takımını öne taşımakta ehil olan bir futbolcu dururken İsmail’e öncelik tanınması pek de doğru durmuyor gibi benim penceremden. Zaten koca Fenerbahçe’nin ikinci yarıyı mahkum oynamasının ana nedeni buydu galiba. Yanlış anlaşılmasın, bu 3 puanla ligin içinde kaldı ve Konyaspor’a uzunca bir süre sonra yenilgi tattırdı evinde, bu da alkışlıktır neresinden baksanız.

Amma velakin, eğer ikinci yarının büyük bölümünü Sarı Lacivertlilerin yüreğini ağzına getirecek şekilde üstün oynuyorsa Konyaspor ve Fenerbahçe de bu mahkumiyete itiraz edecek bir isyanı sahaya yansıtamıyorsa, bir arıza var demektir. Tamam, hekimlere saygımız var. Ama böylesi bir tablo karşısında hekimin teşhis ve tedavisi konusunda çekincelerimizin olması da doğaldır herhalde.

25 Ekim 2016, Salı 00:40
YAZININ DEVAMI

‘’Arıza devam ediyor‘’


Fenerbahçe ne Caner’in ne de Gökhan’ın yerini doldurabilmiş. Maalesef hem Hasan Ali hem Van Der Viel çok yetersiz kalıyorlar bu nedenle de kanatlarda üretim dibe vuruyor. Volkan Şen’e söyleyecek söz bulamıyorum artık. Ben yetkili olsam, kafayı değiştirmediği sürece formaya haset bırakırım onu. Hem disiplinsiz hem asli görevini unutarak oynuyor. Yeteneklerini zorlama pahasına şut atmayı yeğliyor.Birileri Volkan Şen’e servis yapmanın da gol atmak kadar önemli olduğunu acilen anlatmalı.

Aslında tek kusuru bu da değil ki, Fenerbahçe’nin.Bu sezon izlediğim en kötü Fenerbahçe vardı dün maçın ikinci yarısında sahada.Yediği golde zincirleme hatalar söz konusuydu. İlerdeki Emenike’nin lakaytlığına Van Der Wiel ve Hasan Ali’de resmen uyuklayarak katıldılar. Hele de Viel. Ne kadar gerilemiş Hollandalı. Şu andaki performansıyla bildiğimiz Viel’in bonusu bile olamaz.
Mehmet Topal’ın 36’daki golü ve öncesinde yaptıkları ise saatlerce anlatılacak türdendi. Alper Potuk’un final öncesinde sihirli bir dokunuşla topu Mehmet’le buluşturması da bir o kadar alkışlıktı tabi. Zaten Fenerbahçe adına dün altı çizilecek tek güzellikte buydu.

Hakem Alper Ulusoy ise tam bir felaketti. Maçın tamamında kontrolsüzdü. Fenerbahçe’nin penaltısını vermedi, kırmızı kartlık hareketleri gözünün önünde süsemedi. İlk yarıda Volkan Demirel’e verdiği sarı kart ise skandaldı. Yan hakemin “Korner” dediğini Volkan’ı itirazıyla kae vuruşuna dönüştürüyor. Sonra da Kaptan’a sarı kart veriyor. Yetenek ve çapı bu kadar işte.
Kötü niyetli futbolcularda vardı dün sahada. Bunların başında da Ba yer aldı. Adeta intikam için sahaya çıkmıştı Senegalli. Dua etsin Alper Ulusoy’a. Yoksa biraz zor sahada kalırdı.

16 Ekim 2016, Pazar 19:40
YAZININ DEVAMI

‘’Eksik o kadar çok ki!‘’

Golü yiyene kadar rakip kalede etkili olamadı Fenerbahçe. Golden hemen sonra belirgin bir reaksiyon gösterdi ve hatırı sayılır şekilde ofansif üstünlük de kurdu rakibine Advocaat’ın öğrencileri.

Ancak skor üretmekte zorlandı ilk 45’te.

Bence bunun ana nedeni Lens’in yokluğuydu. Çünkü “boz bulanık sel” anlamı taşır rakip kale için Hollandalı futbolcu.
Sol kulvarda hem İsmail Köybaşı hem de Volkan Şen, biraz başı dumanlı oynayınca ve sağda da Sow onlara eşlik edince, ilk yarıda gülemedi Sarı Lacivertliler.
İkinci yarının başlarında Van Persie’yle golü buldu Fenerbahçe. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, maçı koparmak için hiç de bariz bir çaba gösteremedi ve galibiyet adına tartışılmaz bir üstünlük kuramadı.

Tamam, Advocaat’ın eli değmiş takıma. Olumlu anlamda bir karakter sıçraması yaptı Sarı Lacivertliler Hollandalı teknik direktörle. Amma velakin hala özlenen fotoğraf için sabır ve zamana ihtiyaç var, bu kesin.

Tabii, bireysel anlamda da göze batan zaaflar yok değil. Mesela Sow çok eksik, hem fiziksel hem de zihinsel anlamda. Hani tanımasak, bu olsa olsa “Çakma Musa” deriz şu anki performansına bakarak.

Elbette Osmanlıspor deplasmanından alınan 1 puan değerlidir. Fakat puan farkı da açılıyor üsttekilerle. Bu gerçek de rahatsız edici Sarı Lacivertliler adına.
Şunu da söylemek zorundayım ki, Fenerbahçe’nin en büyük sorunlarından biri de Volkan Demirel’in performansıdır.

Bir diğer önemli uyarım da hakemlerle ilgili. İyi bir hakem 22 futbolcunun da sahada kalması konusunda duyarlı olmalıdır. Ancak aynı hassasiyeti topun oyunda kalmasındaki süre için de göstermelidir. Dün akşamki maçta top 45 dakika oyunda kaldı mı acaba, Sayın Mete Kalkavan? Lütfen maçı tekrar izleyin.

02 Ekim 2016, Pazar 22:15
YAZININ DEVAMI