Arama

Popüler aramalar

‘’Şahane Beşiktaş‘’

UEFA sıralamasında 18. Tottenham Hotspur ile yapılan müsabaka grup liderliğini kazanmanın dışında UEFA liginde gidilecek hedef için de gerçek anlamda bir test niteliği taşıyordu. Beşiktaş testi geçti.

Maçın başında topa sahip olan da, pozisyonları yakalayan da hep Tottenham’dı. Soldado’nun vuruşunu Tolga’nın kurtarışı, Ersan’ın hayati iki müdahalesiyle golle bitebilecek 2 pozisyonu savuşturması akılda kalanlardı. Beşiktaşlı oyuncular fahiş bireysel hatalar yapmadı ama topa da pek sahip olamadı. Normaldi. Takımın en golcüsü Demba da yoktu, defans oyuncularının omuzlarından tonlarca yük alan Veli ve Hutchinson da… Bu üç oyuncunun yokluğunda bir de Sosa ilk yarıda kötü oynayınca Tottenham’ın üstün olması kaçınılmazdı. Cenk Tosun, Olcay, Gökhan Töre ve Kerim Frei defansa harika yardım ettiler. Necip çırpındı. Diğerleri ise öncelikli olarak savunmada hatasız oynamaya çalıştı. Başardılar.

İkinci yarı ise harikaydılar.
Cenk’in direkten dönen harika şutuna “yazık oldu” diye hayıflanıyorduk ki; hazırlanışı ve yapılışı bakımından olağanüstü bir gol seyrettik. Kerim Frei takip ettiği topu, Serdar’a kazandırdı. Gökhan Töre’nin Serdar’dan topu alıp terste Olcay’a oynayışı, Olcay’ın altı pasa bıraktığı topu Cenk’in ağlara yollayışı birinci sınıf futbolcuların yapacağı işlerdi.

Kerim kontratakta Sosa ile ikiye biri yapıp kaleciyle karşı karşıya kaldığında soğukkanlı olabilseydi farkı ikiye bonservis değerini de 10 milyon euroya taşıyacaktı. Zira olağanüstü oynadı. Özellikle ilk yarıda 3 rakip oyuncuyu fotoğraf gibi bıraktığı bir topuk pası vardı ki; stadyum ayağa kalktı.

Bolca magazin ve polisiye haberle gündeme gelen Gökhan, mükemmel oynadı. Çabuk, teknik, güçlü ve dağ keçisi gibi inatçı. Sosyal yaşamanı düzenlerse rakipler açısından sahada, yönetim açısından kulüpte tutmak zor olacaktır.

Beşiktaş rakip risk aldıkça pozisyon yakaladı atamadı ancak 3’ü 4’ü de bulabilirdi. Olmadı. Cenk’e de 2 cümle edelim ayıp olmasın. Yönetimin en başarılı transfer hamlelerinden biri olduğunu yine gösterdi. Sezonun ilk maçını o kazandırmıştı, Tottenham galibiyetini getiren golde de imzası var. Bu formayla yaşayacağı ve yaşatacağı çok mutluluk var.

Atınç gerilimi bu kadar yüksek maçta çok iyi oynadı. Ligde de gözü kapalı forma verilebilir.

HEPSİNİ ELEYEBİLİR
Şampiyonlar Ligi’nde gruplarını 3. sırada tamamlayarak Avrupa macerasına UEFA Ligi’nde devam edecek rakiplerin bugün itibarıyla sıralamadaki yerlerine bakalım: Zenit 19, Olympiakos 25, Ajax 26, Sporting Lizbon 33, Athletico Bilbao 34, Roma 38, Anderlecht 41 ve Liverpool 42. sıradalar…

Beşiktaş da 62 sırada ancak özellikle Arsenal (8. Sırada) ve Tottenham (18) eşleşmelerinde ortaya konan futbolla Beşiktaş daha büyük hedeflere koşabileceğini gösterdi.
Yolun açık olsun Beşiktaş…

11 Aralık 2014, Perşembe 21:30
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş'a her yer İnönü‘’

Beşiktaş ligin zirvesine bir gövde gösterisiyle yerleşti. Zira son 2 haftanın etkileyici takımı Trabzonspor’u 3-0’lık net bir skorla geçip, pozisyon vermeden maçı tamamlamak her takımın harcı değil. Maç başlamadan, iki takımın da çok pozisyon bulacağı bir karşılaşma bekliyordum, Beşiktaş, beni ve benim gibi düşünenleri şaşırttı.

Olağanüstü bir takım savunması yaptılar. Trabzonsporlu futbolcuları bireysel hatalar yapmaya zorladılar, hepsinde de faturayı rakibin önüne koydular. Bir tarafından bakarsanız, “Trabzonspor defansı çok hata yaptı” derseniz, Beşiktaşlı futbolculara haksızlık edersiniz. İlk golde, Fatih’in topu oyuna hatalı sokuşu söz konusu belki ama Veli’nin topu kazanışı ve gol vuruşu alkışa değer. İkinci golde, Papadopoulos topu ileri ya da taca vurabilirdi belki ama Olcay’ın takipçiliği ile topu kazanışını ve Demba Ba’ya “al da at” pasını verişini alkışlamalıyız. Yine 3. Golde Serdar’ın kazandığı topu, tekte, Sosa’ya ya gol ya da gol pası atabileceği şekilde yuvarlayışını, Sosa’nın Cenk’in ayağından golle sonuçlanan pasını da alkışlamalıyız…

Beşiktaş çok doğru oynadı. Serdar ve Gökhan sağda, Olcay ve Motta solda, Veli ve Atiba merkezde Trabzonsporlu futbolculara nefes aldırmadı. Son haftaların golcüsü Trabzonspor tek net pozisyon yakalayamadı.

Gökhan Töre 60. dakikada 3’e 1 gelişen atakta attırmak yerine vurarak ve aslında Sosa’nın kullanacağı serbest vuruşu kullanarak notunu kırdırdı.

Trabzonspor ise zirveyi yakalama fırsatını bir daha kaçırdı. İyi savunma yapan takımlara karşı orta saha oyuncularının biraz daha sorumluluk alarak, bire birde adam eksilterek oynaması gerektiği ortaya çıktı. Sosa’nın ilk yarıda ortada kalan topta rakibine basması kırmızı kartla cezalandırılabilir ve maçın kaderi değişebilirdi. Yenilen golde bireysel hataların büyüklüğü de gözden kaçmamalı. Ne yapmamaları gerektiğini de öğrendiler.

Konya’yı İnönü’ye çeviren Beşiktaş taraftarını kutlayalım. İstanbul’da maça gitmeyen Beşiktaşlılara soralım. Takımınız şu ana kadar kaybettiği toplam 10 puanın 7’sini olimpiyatta bıraktı. Siz olsaydınız böyle mi olurdu!

(Mustafa yüreğimizi ağzımıza getirdi. En kısa zamanda takımıyla olmasını diliyorum. Geçmiş olsun)

07 Aralık 2014, Pazar 20:20
YAZININ DEVAMI

‘’Hamzaoğlu morali‘’

Galatasaraylı futbolcuların Prandelli’nin saçma denemelerinden kurtulup, “mantığını anladıkları” Hamza Hamzaoğlu ile çalışmaya başlamalarının olumlu yansımalarını görmeye devam ettik. Hamzaoğlu, Fanatik’in, “İlk maçı kazandı” dediği basın toplantısında Umut ve Burak’ı birarada kullanacağını söylemişti; kullandı. Senelerdir takımın en golcüsü olan Burak gollerini yine attı ama her zamankinden farklı olarak, uzun zamandır oynamadığı kadar etkili oynadı. Son 4 sezonun en önemli golcüsü olmasına rağmen hakettiği saygıyı görmeyen Burak, ilk yarıdaki gibi oynarsa övgüye boğulacaktır... Bruma adam eksiltti, çalım attı, bir daha attı, takıma renk kattı. Ancak maçın 64. dakikasına kadar tek etkili pas atamadı. 64’te attığı ilk güzel pasta Umut’un vuruşunu ise Oğuz kurtardı. Tam “son pas ve son vuruşları böyle güzel yapsa 20 milyon euro eder” diye düşündük, Sneijder’in “al da at” diye verdiği pası kontrol etmeye çalışırken topu ayağından 4 metre açtı! Yine de umut var. Zira sürat kazanılabilecek bir özellik değil ancak pas ve şut yeteneği ise geliştirilebilir. Hamza hoca sanırım bir futbolcunun en önce öğrenmesi gereken çevre kontrolü, pas ve orta konusunda bıktırırcasına çalışacaktır. Zira Bruma büyük potansiyel... Melo’nun yokluğunda ön libero pozisyonunda Yekta ya da Hamit’i beklerken Emre’yi görmek şaşırtıcıydı. Emre çabukluğu ve tekniğiyle oyundan çıktığı ana kadar Melo’yu aratmadı. Zaten, Akhisar Belediyespor da Semih’in hatasıyla gelen golden başka, tek pozisyonunu ikinci yarının ortasında Mehmet Akyüz’ün direkten dönen topunda yakaladı. Hamza Hamzaoğlu’nun takıma enerji ve moral verdiği kesin. Sezon başından beri acı çeken Selçuk’un yürüyüşü bile değişti. Telles ve Bruma sanki yeniden transfer edildi. Melo’nun katılımı ve temponun 90 dakikaya yayılması Galatasaray’ı yine şampiyonluğun en güçlü adayı haline getirecektir.

07 Aralık 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Altın değerinde 3 puan‘’

Maç öncesi istatistiklere baktığınız zaman denk güçlerin mücadelesini seyredeceğinizi umardınız. iki takım futbolcularının maaşlarındaki astronomik farklılığa rağmen 10 hafta sonucu oluşan puan durumu ve toplam istatistikler maçın ortada olduğunu gösteriyordu. İki takım de 14’er gol yemiş, Gaziantepspor rakip kalelere 13 gol bırakırken, Galatasaray rakibinden bir gol eksik atmıştı. Sarı-Kırmızılı
takımındaki tek fark Prandelli’nin yokluğuydu.

Melo sorumluluk alınca...

Sneijder’in biri Karcemarskas’ta kalan, diğeri direkten dönen iki şutu dışında son derece etkisiz, 3 pas yapamayan, dönen topları alamayan ve en önemlisi savunamayan bir Galatasaray izledik ilk yarıda. Ligin oynadığı futboldan en keyif alan takımı Gaziantepspor ilk yarının sonunda şut istatistiklerinde 12’ye 5, korner istatistiklerinde 4’e 1, topla oynamada yüzde 57’ye 43 öndeydi. Gökhan Süzen, Sabri ve Hamit’in savunmaya çalıştığı kanadı hallaç pamuğu gibi attı. Korner organizasyonlarında 2 büyük fırsatı kullanamadı. Emre 35. dakikada rakibi 2’ye bir yakaladıkları pozisyonda tekte Gökhan’a bırakabilseydi Gaziantepspor oyundaki üstünlüğünü skor üstünlüğüne de çevirebilirdi. Yapamadılar. Bruma’nın oyundan çıkışı, Umut’un girişi, Melo’nun biraz daha fazla sorumluluk alışı Galatasaray’ın oyunu önce dengelemesini, 70’ten sonra da Hamit’in katılımıyla üstünlüğü almasını sağladı. Son dakikada Özgür Yankaya’nın yanlış çaldığı bir faul düdüğünü, Umut’la birlikte hava topuna çıkan Karcemarskas’ın hatası takip etti. Burak takımı için hayat öpücüğü sayılacak golü Antep kalesine yolladı.

Takım öyle kötüydü ki...

Muslera, Sneijder arkadaşlarının biraz önündeydi. Takım öyle kötüydü ki, iddia ediyorum Galatasaraylı futbolcular, başka bir iş yapan futbolseverler olsalar, tatil günlerinde bu takımı seyretmek için bilet alıp, stada gitmezler. Bir tek Galatasaraylı futbolcunun ayağına kramp girmemesi, fifiziksel kalitelerinin yüksekliğinden değil, her şeylerini sahaya bırakmadıklarından. Altını çizmek istedim. Böyle devam derlerse,
şanslarıyla kazanılan puanları da kaybetmeleri kaçınılmaz. Bruma yarın yeni teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu’yla da tanışacak. 1 senede Fatih Terim, Mancini ve Prandelli’nin ardından dördüncü hocasıyla tanışacak. Ünal Aysal yönetimini tarih hiç unutmayacak.

30 Kasım 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Prandelli'nin kumarı‘’

Trabzonspor’un ilk golünü bulmadan saniyeler öncesinde Cardozo’nun şutunu eliyle çeviren Yekta; kırmızı kart görecek, misafir takım bir de penaltı kullanacaktı. Hakemler görmedi, Galatasaray bir kişi eksik oynamaktan kurtuldu ama Medjani’nin güzel kafa şutunda mağlup duruma düşmekten kurtulamadı. Ve Sneijder 20 ile 60. dakikalara arasında rakibin ezici üstünlüğünü hocası Prandelli ile kenardan seyretmeye devam ediyordu. Türlü saçma denemelerini defalarca gördüğümüz Prandelli, geçen hafta ona maçı kazandıran Umut’u da, artık forma giren Hamit’i de, Chedjou’nun iyi tanıdığı Semih’i de kulübede tutup takımının ve kendisinin kaderiyle oynadı. Öyle bir kadroydu ki çıkarttığı, Ersun Yanal’a ‘Hocam Galatasaray’ın kadrosunu da yapma hakkı senindir’ deseler, utanır böyle bir kadro çıkartamazdı. Ersun Yanal ise iyi başladı. İlk 20 dakikada golle bitebilecek fırsatlardan sonra oyuncuları sazı eline aldı. Bosingwa, olağanüstü oynadı. Mehmet Ekici, milli takımın değişmezi, duran top organizasyonları rakiplerin kabusu olacak. Özer, oyunun iki yönünü de iyi oynayarak ne önemli bir futbolcu olduğunu ‘eski’ hocasına bir daha gösterdi. Zirveyi yakalamak için hayati bir maçtı, Trabzonspor hak ederek kazandı. Halilhodziç’in pek kullanmadığı diğer yıldız Yusuf ise, tribünlerin bir kısmı kaptan Selçuk’u yuhalayıp, diğer kısmı alkışla moral vermeye çalışırken konsantrasyonu bitmiş meslektaşlarını ipe dozer gibi çalımlayıp Prandelli’nin tek gidişlik biletini kesiyordu sanki! Trabzonspor’un gelişeceğinden, en azından eğlenceli maçlar izleteceğinden şüphe yok, Prandelli’nin yönetemediği Galatasaray’da ise en ufak bir ışık yok.

23 Kasım 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Halilhodzic'in karakteri!‘’

Özer’li orta saha önceki maçlara göre bariz daha kaliteliydi. Geçen hafta anlamsızca tek dakika alamayan Özer, çok koştu, savunmaya da, hücuma da yardım etti. Mehmet Ekici’yi rahatlattı. Ön libero Salih de ekstra mücadeleedince goller peşpeşe geldi. Zira Halilhodzic’in nedense pek kullanmadığı Yusuf da 11’deydi. Penaltı kazanılırken de o vardı, Özer’in 'al da at' diye verdiği pasta topu ağlara yuvarlarken de... Salih’in mücadelesi, Mehmet, Özer ve Constant’ın klasları oyun üstünlüğünü Trabzonspor’a geçirdi.

Konyaspor beraberliği yakaladıktan sonra öne geçeceği fırsatlar bulsa da özellikle Fatih’in Hleb’in şutunu kurtarışı çok önemliydi. Daha önce isimlerini anmadığım Türkiye’nin en iyi sağ beki Bosingwa’nın ortasında, en tecrübeli santrforlarından Cardozo skoru belirledi.

Giden futbolcuları hak edişlerini almak için kulübü zor durumda bırakmak ve karaktersizlikle suçlayan Halilhodzic, bakalım karakter sınavından kaç 'çuval’ Euro ile ayrılacak. Onun gibi onu bunu suçlayan, teklif üstüne teklif alan bir hocanın hak etmediği tek kuruşu almaması lazım değil mi?

Potansiyeli yüksek, kafası karışık kadroyu tamir etmek yeni teknik adam için zor olmayacaktır. Uzun zaman gerekmez. Ancak taraftar ne zaman takımına destek verir onu bilmek güç!

10 Kasım 2014, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Albayrak'ın fendi Aysal'ı yendi‘’

Klişe kabul edilse de özellikle takımlar arasında bariz güç ve kalite farkının olduğu Türkiye Ligi'nde, "Büyük takımlar çift forvet oynamalı" lafı doğrudur. Ceza alanına bir fazla adamla girmek çoğu zaman fayda sağlar. Prandelli, Burak'ı rakip stoperlerin kucağında yapayalnız bırakmaktan vazgeçtiği dakikada Umut'la golü bulan Galatasaray milli maç arasına yeni tartışmalardan uzak çıkacak.

Ancak eski tartışmalar sürecek. Zira, 67. dakikada gole ihtiyacı olan Galatasaray'da Prandelli Umut'u oyuna alırken Sneijder'i çıkartarak, "Hiç değilse bu senenin parasını verin de bir an önce gideyim" der gibiydi. Prandelli "böyle" devam ederse devre arasında takımdan ayrılan ilk futbolcu Sneijder olacaktır. O da hayallerdeki bonservis ücretini getirmeden!

Prandelli'nun Semih'in yokluğunda Hakan'ı stopere çekmektense, Koray'ı oynatması doğru bir karardı. Geleceği olan Koray'ın bugüne kadar oynatılmaması hataydı. Sabri ve Hamit özellikle ilk yarıda çok iyi oynadılar. Geriye kalanlar vasattılar.

Oysa Galatasaray maça golle başlayıp daha ilk yarıda maçı bitirecek pozisyonları da yakaladı. Kornerde Selçuk'un ceza alanına gönderdiği top da güzeldi, Chedjou'nun kafa vuruşu da...

Burak maçın 5.dakikasında da, Yiğit'in geri pasını yakaladığı pozisyonda da, Umut'un al da at diye çevirdiği 82. dakikadaki topta da, Waterman'ı ceza alanının 10 metre dışında yakaladığı 86. dakikada da onun gibi bir futbolcu için, "Atılması kolay, kaçırılması zor" fırsatları harcadı.

82'de pas denemek yerine vursa, 86'da çalım atmaktansa Waterman'ın üstünden aşırsa maçı erkenden bitirecekti. Ciddi bir konsantrasyon ve özgüven sorunu yaşıyor. Takım kazandığı için kaçırdığı gollerin çok önemi yok, ancak Galatasaray'ın eskisi gibi "yakaladığını atan" Burak'a ihtiyacı var.

Karabükspor attığı golden önce 17'de Mabiala'nın yakın mesafeden auta vurduğu pozisyon dışında, 36-38 ve 41'de golle bitebilecek 3 atağı kolay harcadı. Emre'nin attığı kafa golünden sonra ise rakip kaleyi yine gol yedikten sonra hatırladı.

Galatasaray'ın yediği golde genç stoper Koray zamanlama hatası yüzünden eleştirilebilir belki ama 3 pasa düşen topu aslında Muslera çıkıp almalıydı.

Abdurrahim Albayrak'ın teknik, taktik ve moral katkıları Galatasaray'ı 2 haftada nispeten eli yüzü düzgün bir takım haline getirdi. Aylardır maç eksiği olan Sabri, sakatlıktan yeni çıkan Hamit ve senelerdir yerine adam bakılan Hakan kolay vazgeçilmeyecek oyuncular olduklarını gösterdiler. En azından yerlerine adamı "almak için almamak" gerektiğini. Maliyetleri toplam 100 milyon euroları bulan ve oynayamayan transferlerle sanırım bir tek Ünal Aysal gurur duyuyordur.

08 Kasım 2014, Cumartesi 19:05
YAZININ DEVAMI

‘’Bir maçtan fazlası‘’

Fenerbahçe sezonun belki de en değerli 3 puanını kazandı. Bilic'in kafasını hafta boyunca kurcalayan sağ bek pozisyonunda yine Necip'i kullanması, ibreyi daha maçın başında Fenerbahçe'ye çevirdi. Orjinal stoperi Bekir'e kavuşan İsmail Kartal, bu müsabakada 4-5-1'i tercih etmiş ve formsuz Sow'un yerine de formayı Alper'e vermişti. Alper, Necip'i bire birde kolay geçip Emenike'ye golü attırdı ve Beşiktaşlılar 15 dakika kendine gelemedi.

Kadlec artık rahatladı. Emre, Topal ve Meireles üçlüsü merkezde ülkenin en iyisi. Alper ve Kuyt'ın hem defansa yardım ettiği hem hücuma gittiği düşünülürse, formda bir Fenerbahçe'yle başa çıkmak zor. Fenerbahçe ilk 45 dakikada sezonun en iyi oyununu oynarken Tolga'nın, Beşiktaş futbol oynamaya başladıktan sonra Volkan'ın kurtarışları skorun ilk yarıda 1-0 olmasını sağladı. Ancak Olcay'ın kendisini geçen Emre'nin omuzlarına elini koyması maçın kaderini etkiledi.

Pozisyonu ilk gördüğümde ikinci sarı ve kırmızı demiştim. Ağır çekimde seyrettiğimde ise görüş değiştirdim. Ancak yine de Olcay, sarı kartı cebinde olan bir futbolcu olarak o riski hiç almamalıydı. Maç 11'e 10 olduktan sonra Fenerbahçe ilk yarıdaki oyunun aksine beklemeyi seçti, pozisyon üretmezken pozisyon da vermedi. 65. dakikada Emenike'nin kaçırdığı net pozisyon dışında maçı kopartan Sow'un golü ve Meireles'in kaçırdığı bir pozisyon vardı. İlk yarıdaki tempoyu zorlasalar daha farklı bir sonuca da ulaşabilirlerdi. Devre arasında yayıncı kuruluşun verdiği bir görüntü ise maçın da önüne geçti. Geçen hafta Gökhan Töre'nin kırmızı kart görmesine ve 3 maç ceza almasına neden olan sözü önce Emre, Bilic'e söylüyordu. Bilic'in saha içerisine girmesi ve ceza almaması da tartışılabilir. Ancak o sözlerin kırmızı kartı gerektirmediği tartışılmaz.

Başkanlar derbi maça geçen hafta yaptıkları açıklamalarla erkenden başlamışlardı! Bu maç hafta boyunca oynanmaya devam eder. Kötü futboluyla taraftarını endişeye sevk eden Fenerbahçe, Trabzonspor, Galatasaray ve Beşiktaş'la deplasmanda oynamasına rağmen lider, bu gerçek Fenerbahçe'yi şampiyonluğun en güçlü adayı kılar.

02 Kasım 2014, Pazar 21:30
YAZININ DEVAMI