‘’Kolay yiyor, zor atıyor‘’
İsmail Kartal, doğru bir 11’le başlamadı. Yalnız doğru 11 değil, doğru dizilişle de başlamadı. Mesela, geçen hafta sol kanada geçtikten sonra çok etkili olan Emenike merkezde, Sow yine etkisiz olduğu sol kanattaydı. Hoca kararından 32. dakikada vazgeçti, ancak Mert ve stoperlerin hatasıyla Konya 1-0 önde, rakip defans güvenliği de üst düzeydeydi.
Emre sağlamsa oynamalı
Son söyleyeceğimi de peşin söyleyeyim, Emre sağlamsa oynar! Doğru yere, doğru şiddette paslarıyla oyuna büyük akışkanlık kazandırıyor. Nitekim gol pası da ondan geldi.
Özellikle ön bölgedeki şanssızlıklar, beceriksizlikler zirvede kurulacakken, uzaktan bakılmasına neden oluyor. Emenike yine çok kötü oynadı. Sow da hata üstüne hata yaptı. İlk yarıda önce Selçuk’un şahane ortasını ıskaladı, sonra Kuyt’ın ortasına kötü vurdu. İkinci yarıda maç sonuna doğru güzel bir ortayı kornere vururken, Diego’nun güzel pasında maçı koparacak anda Kaya’yı geçmeyi başaramadı. Kuyt da kötüydü. Gollük paslar attı, güzel bir kafa şutunda top Kaya’da kaldı ancak Kadlec’in kafa şutunda arka direkte topa bomboşken dokunamadı...
Vay Diego!
Ve en önemlisi Diego’nun yaptığı! Diego kendini yere bırakıp penaltı arayacağına, topu arkadan gelen Emre’nin önüne yuvarlasa takımda şu an bambaşka bir hava olabilirdi.
Bir ayrıntı daha. Kolay ve itirazdan görülen bir sarı kart nelere mal oluyor. Caner geçen hafta kart görmese, kendi sol kanatta yer bulacak, takım sol kanattan akacak, Alvesli defans da belki o hatayı yapmayacaktı.
Konyaspor’da maçın adamları kaleci Kaya ve ön liberolardı. Ali Palabıyık maçı doğru uzattı, Cüneyt Çakır’ın kariyerini yakalamaya en büyük adaydır.
‘’Hamit ve Sneijder‘’
89. dakikada Sylla penaltı noktasının hemen arkasında bomboş durumda topu göğsünde yumuşattığında bütün stadyum nefesini tuttu, “acaba gol gelir mi” endişesi yaşanırken, Sylla’nın şutunu Muslera rahatça tuttu. Akabinde gelişen atakta Sneijder şutladı, Zülküf daha önce Hamit’in, Sneijder’in, Telles’in vuruşlarını kurtardığı gibi yine harika kurtardı, daha önce bir şutu üst direkten dönen ve sezonun en iyi oyunlarından birini oynayan Sneijder yine sol ayağıyla Zülküf’ü çaresiz bırakan şutla maçı noktaladı… Galatasaray zirvede en azından şimdilik rahatladı. Ve yine Fenerbahçe’nin sürpriz bir puan kaybını daha beklemeye başladı.
Galatasaray maça da çok iyi başladı. Bruma’nın kaleciden dönen şutunu Umut tamamladığında daha 4. dakikaydı ve Sarı kırmızılılar, sezonun en akıcı en tempolu oyunlarından biriyle sahadaydı. Defansta Semih, orta sahada Melo, önde Burak gibi çok etkeli oyuncuları olmamasına rağmen Galatasaray Olcan’la, Sneijder’le, Bruma’yla pozisyonlar yakaladı, farkı ikiye çıkarmayı başaramadı. Ancak dönen topları alan, hem sağdan hem soldan etkili ataklar yapan Galatasaraylılar, Drenthe’nin harika pasında Vlemincx'in harika vuruşuyla sendelemekten kurtulamadı.
Semih yokken forma bulan Koray bu kez çok daha iyiydi. Hamit geçen hafta olduğu gibi Melo’yu aratmadı. Burak’ın yokluğunda bir kez daha 11’de şans bulan Umut zaten golle başladı. Selçuk gerçek bir lider gibi oynadı. Yokluğu yalnızca savunmada değil, önde de hissedilen Chedjou, Selçuk’un güzel ortasında, Zülküf’ün hatasında takımını yine öne taşıdı.
Bruma’nın son pas ya da son vuruşlardaki etkisi arttığında Galatasaray’ın iddiası daha da katlanacaktır. Erciyesspor ise ilk devrede neredeyse kelimenin tek anlamıyla çaresiz kaldı. Barış Memiş’le hareketlendi, Zülküf’ün engel olduğu gollerin sonrasında bir puanı yakalayabilecek şansı da buldu, Muslera’yı geçemedi…
Hak eden kazandı…
Şunu da söylemeden olmaz. Galatasaralılar Melo için çok üzüldüler. Haklılar. Sevdikleri, önemli bir futbolcu. Ancak, “olmasa da olur” gibi baktıkları Hamit en az Melo kadar değerli bir oyuncu. Maçın en önemli oyuncusuydu…
‘’Cardozo'nun ikramı‘’
Trabzonspor özgüvenini yakalamasını sağlayacak anlarda hep bir kırılma yaşıyor. Kasımpaşa karşısında da maçın sonunu oynamayı başaramadılar. Scarione’nin şutunda topun Donk’a çarparak gol olması belki şanssızlıktı ama maç o dakikaya kalmazdı. Eğer Cardozo iki birinci sınıf çalımını şutla tamamlamak yerine topu Mehmet’e yuvarlamayı tercih etse maç o dakika sonuçlanacaktı. İlk yarıda 2 önemli fırsatı gol yapamayan Cardozo, “Yakaladım, bari ben vurayım, başka pozisyon bulamayabilirim” diyerek egoistçe davrandı ve en nihayetinde Trabzonspor 2 puan kaybetti. Halbuki yine attığı şahane frikik golüyle takımını öne taşıyan Mehmet Ekici, Cardozo’ya verdiği pastan sonra yine doğru iş yapmış 6 pasın üstüne koşmuş ve bomboş kalmıştı. 90 dakikalık mücadeleye sadece bir pozisyon üzerinden değerlendirmek belki doğru gelmeyebilir ancak futbolda sonuçlar şu kadarcık küçük karar anlarında belirleniyor.
Constant sanki yoktu
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, Trabzonspor vasattı. Mehmet Ekici ile birlikte, orta sahada çok top kazanan Aytaç ve kaleci Hakan arkadaşlarından iyi oynadı. Kaliteleri göz önüne alınınca Constant ve Cardozo sanki oynamadı. Ayrıca galibiyeti korumaya çalışan bir takım ceza alanının hemen önünden kalesine bu kadar rahat şut attırmaz! Kasımpaşa ise sezonun genelindeki görüntüsünün ötesinde değildi. Alpaslan ve Adem mağlubiyete isyan eden isimlerdi. Trabzonspor’un maçı oynamadan bitirmeye çalışması işlerini kolaylaştırdı. Şota da kendisine bir kez daha deri bir nefes aldıran Scairone’yi biraz daha fazla oynatmalı. Cüneyt Çakır’ın Deniz ’in ayağına gaddarca basan Alpaslan’ın pozisyonuna bırakın kart çıkartmayı düdük dahi çalmayışını aklım almadı.
‘’Denge ve kalite‘’
Maç boyunca çok dengeli savunma yapan, kademe anlayışı İbrahim Akın’ın, Muslera ile karşı karşıya kaldığı bir gol olan 2 pozisyon dışında hiç bozulmayan, çok iyi oynamasa da, çok verimli hücum organizasyonları yapan bir Galatasaray vardı sahada. Çok haklı bir galibiyet ve derin bir nefes aldılar.
Şüphesiz ki; bu galibiyette en çok Hamzaoğlu’nun payı var. Zira; bu denli çok alternatif arasında formayı verdiği bir Yasin var. Takımı öne taşıyan golü usta işiydi. İkinci golde de imzası vardı. Gerçi ikinci golde çok kişinin imzası vardı.
Kral devredeydi
Selçuk’un attığı uzun top, Hamzaoğlu tarafından ‘sol bek pozisyonda’ benliğini bulan Olcan tarafından Yasin’e verildi. Yasin’in vuruşunda yine ‘kral’ devredeydi. Burak’ın takipçiliği ve direkten dönen topu tamamlayışı çok önemliydi. Üstelik Burak, Sneijder’in kendisini defansın arkasına koşturduğu pozisyonda, Telles’e kariyerinin en kolay gollerinden birini attırdı. İlk yarıda Bruma’nın 2 pasının birinde Korcan’a, diğerinde direğe takılmasa, haftanın oyuncusu olma şansını cumartesiden sağlayacaktı. Umarım ki sakatlığı ciddi değildir.
Melo’nun yerine oynayan Hamit, Brezilyalı’dan çok daha faydalıydı. Çok sayıda top kazanıp hep doğru paslarla başladı. Selçuk yine orta sahanın lideri olarak 10 numara oynadı. Chedjou ve Koray dengeli, Sabri Tarık’tan 10 kat iyiydi. Sneijder sonuç açısından Sivas önünde fark yaratmasa da yine klastı. Oyuna girinler de katkı sağladı. Emre’nin Telles’e verdiği gollük pas görülmeye değerdi.
Gecenin şanslısı...
Sivasspor gibi güçlü bir takıma karşı az pozisyon verip, çok pozisyon yakalamak ve kazanmak çok önemli. Hüseyin Göçek ve çizgi hakemi Koray Gencerler’in gözünün önündeki ‘temiz’ pozisyona işgüzarlık yapıp ‘faul’ verdiren Orkun Aktaş gecenin şanslısıydı. Misafir puan kaybetse uzun süre bayrağı bırakacaktı.
‘’İlaç gibi galibiyet‘’
Bursaspor’un yenildiği haftada, 2 puan farkla bir üst sıradaki Başakşehir’i geçip, Bursaspor’u da yakalamak moralsiz Trabzonspor’a ilaç gibi geldi. Bosingwa, Belkalem ve Cardozo başta çok sayıda eksiği olan ev sahibinin sahaya sürülen 11’le ne denli derin bir kadroya sahip olduğunu da gördük. Üstelik aslarından yoksun kadro maç boyunca topa sahip olan, hamle üstünlüğünü de elinde bulunduran taraf oldu. İlk yarıda öne çıkan isim şüphesiz, her derde deva bir usta ayak olan Mehmet Ekici’ydi. Mehmet “ölü” denen topları canlandırıyor, topu canlandırmakla kalmıyor, takımına da hayat veriyor. Golle sonuçlanan frikiği ve Sefa’yı ön direkte golle buluşturan korneri yine usta işiydi. Altı pas ve çevresine golle bitebilecek 4 tane daha top indirdi. Bir diğer önemli isim takımını galibiyete taşıyan golü atan Özer’di. Constant’ın kendisine destek vermemesi yüzünden sıkıntı yaşayan Musa’nın önüne çekildiği andan itibaren Başakşehir’in sağ kanattan yaptığı ataklar etkisini yitirdi. Şansın da yardımıyla önemli bir gol attı. Biraz daha gol atmayı düşünerek oynamalı.
Aytaç ikinci yarı aktifti
İlk yarıdaki performansıyla zamana ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz Aytaç, ikinci yarıda orta sahada toparlayıcı isimlerden biri oldu. Maç eksiği geçtikçe katkısı da artacak. Ve elbette Hakan. Visca ve Doka’nın vuruşlarında yaptığı kurtarışlarla 3 puanda imzası olan bir diğer adamdı. Constand solda Musa’yı yapayalnız bıraktığı gibi, topla da olumlu işler yapamadı. Ne zaman ki, Yanal onu merkeze çekti kendisi de, takım da rahatladı. Seyrederken yorulduğumuz Fatih Atik, pas kalitesini biraz yükseltse maaşı 3 kat artar! Deniz Yılmaz’ın dönüşü de bir başka sevindirici gelişme. Başakşehir ise doğru futbolun ödülünü daha önceleri almıştı. Biraz daha hızlanmak ve önde baskı yapmak lazım. Epureanu, Mahmut ve Alparslan arkadaşlarının çok önünde, diğerleri vasattı.
‘’Sneijder: 10‘’
Skor oynanan oyunun karşılığı olarak değil, kalitenin tabelaya yansıması olarak değerlendirilmeli. Hamza Hamzaoğlu’nun doğru bir kararla Eskişehir’de oynatmadığı Burak’ın attığı çok güzel golle birlikte moral bulduğu, taraftarın güvenle dolduğu bir başlangıç vardı Arena’da. Sonra da Sneijder sahne aldı. Aysal yönetiminin onlarca yanlışı arasındaki en önemli doğrularından biri olan süperstar, biri sağ, diğeri sol ayağıyla iki mükemmel gol yapıp kalitesini, yeteneğini herkese bir kez daha gösterdi. Tribündekilere, “İyi ki maça gelmişiz”, evdekilere, “İyi ki maçı seyretmeyi tercih etmişiz” dedirtecek cinstendi. Galatasaraylı futbolcular kuşkuları dağıtmakla kalmadılar, “Kötü oynanan maçları dahi ustalarla çevirebiliriz” mesajını da yolladılar. Olcan, Hamza hocanın yabancı kontenjanını daha rahat kullanabilmesi açısından kafasını rahatlatan çok başarılı bir sol bek performansı sergilerken, harika bir gol atmayı da başardı. Melo ve Selçuk her zamanki gibi ciddi, genç Koray daha da güvenliydi. Djalma karşısında pek çok kez çaresiz kalan Tarık ise Sabri’nin alternatifi bile olamayacağını gösterecek kadar kötü bir performans sergiledi.
Konyaspor mükemmel gollerle yenilse de, ben, sezonun ilk yarısından daha iyi buldum. Ligde Marica kadar iyi bir santrforu olmayan çok takım var. Skor 3-1’ken kontratakta 6’ya 4 yakalanmaları maça bir daha ortak alma şanslarını yok etti. Kümede kalma endişesi yaşayacaklarını sanmıyorum.
‘’Hakan böyle istedi‘’
Maç aslında İbrahim Hacıosmanoğlu’nun, “Aleyhimize bariz bir hakem hatası olursa takımı çekerim” sözleriyle çoktan başlamıştı. Spor kamuoyunda oluşan kaotik ortama rağmen iki takım futbolcularının da tüm konsantrasyonları futbolda olunca, en çok baskı altında olan Bülent Yıldırım da rahat bir maç yönetti. Diego ile Medjani arasındaki ikili mücadeleye ‘devam’ diyerek bence hata yaptı. Gri pozisyondu, ancak bence penaltıya daha yakındı.
‘Yüksek tempolu maç’
Fenerbahçe, maça çok yüksek tempoyla pas yaparak, dönen topların tamamını kazanarak başladı ve öyle tamamladı. Trabzonspor abartılı olmasın ama maç boyunca neredeyse üst üste 3 pas yapamadı. Önde basan, orta sahada topları kazanan, kanat beklerini oyuna sokan Fenerbahçe’nin kazanması normal sonuç olacaktı, ancak sahada anormal bir adam vardı: Hakan Arıkan... Yüksek konsantrasyonuyla harikulade kurtarışlarıyla puana imzasını attı. İlk yarıda Diego’nun çatala giden topunu, bir başka atakta Mehmet Topal’ın vuruşunu harika kurtardı. 55’te Kuyt’la 2’ye 1 yapıp gelen Alper’in sol alt köşeye giden şutunda ve 58’de Emenike’nin 5 metreden vuruşunda da başarılıydı. Yetmedi, Belkalem’in kötü indirdiği topu kaleye yollayan Webo’nun vuruşunu yine kurtardı. Hakan’ın kurtarışları dışında, Fenerbahçeli futbolcuların çerçeveyi bulmayan ve gol olmayan çok sayıda gollük atağı vardı. Fenerbahçe bu oyunla galibiyeti hak etmişti. Trabzonspor ise bundan daha iyi oynadığı çok maçta sıfır çekmişti, kötü oynadığı bir maçta puan kazandı.
Fenerbahçe, Emre’yi aradı
İsmail Kartal, Sow ve Webo gibi iki silahından en az biriyle daha başlasa doğru yapardı. Böyle bir tercih Trabzonspor savunmasının Emenike’yle baş etmesini kolaylaştırdı. Diego iyi oynadı ancak, takım hücumda hızlanmak için sanki Emre’yi aradı. Fenerbahçe’nin en önemli silahı olan duran top organizasyonlarında ise Trabzonsporlular büyük bir hata yapmamayı başardı.
Fenerbahçe 2 puan kaybederken, Trabzonspor rakibi şampiyonluk yolunda çelmelemenin sevinci dışında taraftarına umut verecek bir futbol ortaya koyamadı. Bu yatırımın karşılığı bu futbolsuzluk ve mahkumiyet olamaz. Bu kadar yatırım yalnız, Ekici’nin Volkan tarafından mükemmel kurtarılan vuruşu için yapılmadı elbette.
‘’Bir ön libero şart‘’
Trabzonspor Yönetimi ön libero pozisyonundaki sıkıntıyı uzun vadeli çözmek için astronomik bedellerle futbolcu peşinde koşarken, orta sahanın hücuma dönük iki oyuncusu Mehmet Ekici ve Özer performanslarıyla izleyenlere parmak ısırtıyor. Özer takımın en çok, en doğru koşan oyuncularının başında geliyor. Boşa çıkıyor, top alıyor, doğru pas yapıyor. 3. bölgeye biraz daha fazla girse gol ve gol pası sayısını artıracak gibi duruyor. Yönetimin öncelikli işi bence onun bonservisini almak olmalı. Taraftar o, geri pas yapmak zorunda kaldığı zaman homurdanıyor ama o, kendisi gibi top arkadaşındayken boşa çıkan arkadaş yokluğu çekiyor.
Mehmet Ekici gecenin kader adamıydı. Hüseyin Göcek’in kolay çaldığı faulün ardından topun başına Cardozo ile Mehmet geçti. Top Cardozo’nun vuruşu için daha uygun açıdaydı. Çoğu kaleci Cardozo’nun vurmasını beklerdi. Mehmet atlamadı, Gökhan’ı çaresiz bırakan harika bir vuruşla topu çatala yollayıp, takımını öne taşıdı. İkinci gol de harikaydı. Mehmet Ekici Bosingwa’yı kaçırdı. Bosingwa çizgiye inerken, harika ortaladı, top ortadaki Cardozo’ya gelirken eminim ki; Bordo-Mavi renge gönül verip, mahallede azıcık top da oynamış olanlar, “Ah orada ben olsaydım da, o topa ben vursaydım” diye iç geçirmiştir. Cardozo ordaydı ve en sevdiği işi yapıp golünü attı.
Öncelikli olarak kariyerinin en iyi maçlarından birini oynayan Barış Memiş ile başa çıkmaya çalışan Bosingwa ikinci yarıda da Cardozo’ya biri kafayla, biri ayakla gol yapabileceği iki pas bıraktı. O pozisyonlar da kaçtı, Sefa’nın yakaladığı da, Özer ve Erkan’ın kaleyi cepheden gördükleri pozisyonlarda yaptıkları vuruşlar da... Trabzonspor 3 puanla birlikte Aykut’u da kazandı. Dik, çabuk, yerden havadan iyi bir stoperi bırakmazlar umarım... Fatih çok koşsa da çok top kazanamıyor, pas açılarını kapatamıyor. Çok iyi bir ön libero takıma sınıf atlatacaktır. Misafire gelince. İlk yarıda, Cenk Ahmet’in araya bıraktığı topta Edinho yüzde yüz fırsatı kullanamadı. “Depar halinde dahi” dripling yapabilen Drenthe ve Barış Memiş misafir ekipte harika oynayan oyunculardı. Barış, Bosingwa’yı çok zor durumlarda bıraktı. Gol pasının dışında, Murat’ın direkten dönen topunu da o yuvarlardı. Adeta, “Beni göndermeseydiniz iyiydi” mesajı yolladı.