Arama

Popüler aramalar

‘’Işık vermediler‘’

İki takımın da 3 puana ulaşabileceği, iki takımın da kazandığı birer puana sevinebiliceği bir 90 dakika seyrettik.

Bruma yetenekleri olan bir futbolcu ancak futbol bilgisi zayıf. Şut atması gereken yerde pas arıyor, pas vermesi gereken yerde şut atıyor ki; pasör de değil, şutör de... Burak’ın yanında oynayacak futbolcu Bruma değil, 15 dakika seyrettiğimiz Pandev. Stoichkov’u andıran stiliyle iç sahada çok önemli bir silah olacak..

Yekta, Selçuk ve Dzemaili’li orta saha gösterdi ki; bu takımın kalbi Melo... Agresifliğiyle, motivasyonuyla coşkuyu takıma kazandıran önemli bir karakter oyuncusu. Aysal, gereksiz bir tweetle takımını yalnız bırakan Melo’yu ödüllendireceğine ceza vermeli.

Yönetimin uzun bir süre göndermeye çalıştığı Chedjou’nun ilk 7 dakikada yaptığı iki önemli müdahale ev sahibinin maça mağlup başlamasını engelledi. Muslera yine sıfır hatayla maçı tamamladı. Semih iyiydi, Tarık savunmada vardı hücumda da. Dzemali’ye verdiği gollük pas da, ikinci yarıda 3 kişiyi eksiltip kestiği top da maçın kaderini etkileyecek nitelikteydi. Belli ki, Tarık bu takımın değişmezi olacak. Bayern ve Real Madrid’de oynayan Hamit’in tribünde olduğu bir takımın sağbeki Veysel ise ondan gol pası vermesi, ikili mücadelelerde ayakta kalması beklenir. Veysel’de ikisi de yok!

Bu diziliş, Burak’ı yalnız bıraktı bırakmasına da, bir santrfor gol pozisyonuna giremiyorsa çıkar top alır, duvar olur, bir şey yapar, Burak yoktu!

Sneijder istekliydi. çıkana kadar takımın girdiği 3 pozisyonun ikisinde paslar ondan geldi. Burak’ın harcadığı, Umut’un direğe nişanladığı ortaları çok güzel, çıktıktan sonra direkt soyunma odasına gidişi kötüydü. Dzemaili uyum sürecini tamamladıktan sonra katkı sağlayacak.

Eskişehirsporlu Laval sahanın en iyisiydi. Top kazandı, adam eksiltti, pas yaptı. Defans yan toplar dışında pek hata yapmadı. Mori Causiç’in topukla bıraktığı topu düzgün şutlasa Eskişehirspor gençleriyle maçı da kazanacaktı. Son pozisyona bakarsanız Galatasaray kazançlı!

14 Eylül 2014, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Muslera da Burak da yalnız!‘’

Münferit bir iki hareket dışında maçın anlamına yakışır kalitede davranan futbolculara teşekkür etmeyi borç biliyorum. Hasret kalmışız gerçekten.

Maçın ilk yarısında oyunu domine eden, senelerdir beraber ve yaklaşık olarak aynı sistemde oynayan Fenerbahçe’ydi. Kuyt ve Sow’u rakipten top kazanır, defanstan top çıkarırken gördük. Kanat bekleri Gökhan ve Caner’i de rakip ceza alanında... Galatasaray’ın hücumcuları Yasin ve Olcan defansına yardım edemezken, Telles ve Veysel hücumu bırakın, savunmada da görünmedi. Mehmet Topal’ın Sneijder’i etkisiz hale getirmesi, Burak’ın Alves ve Bekir’e karşı yalnız kalması, Melo ile Selçuk’un da inanılmaz pas hatalarıyla oynaması ibreyi hep Fenerbahçe’de tuttu. Galatasaray oyunda dengeyi sağlarken, Fenerbahçe pozisyonları yakaladı. Meireles’in ortasında Topal’ın kafa şutuyla, Caner’in ortasında Sow’un kafa şutunu kurtaran Muslera daha ilk yarıdan takımının en iyisi oldu. (Chedjou’yu satıp stoper almak isteyen yönetim de macera arıyor, o ayrı)

Emenike’nin Sow’un indirdiği topu kolay harcamasının dışında, hem iyi kaleci hem de iyi sporcu olan Muslera iki önemli kurtarış daha yaptı. Bekir’in şutu da, terse yattığı pozisyonda Emenike’nin şutu da kurtarılması zor pozisyonlardı.

Galatasaray’ın en önemli problemi, Burak’ın yalnız kalması. Trabzon’da rekorlar kırarken yanında Umut, Galatasaray’da Şampiyonlar Ligi’nde harikalar yaratırken de Elmander ve Drogba vardı... Bu yalnızlıkla verimli olması zor. Melo ve Selçuk defanstan çıkarken bu kadar kolay ve çok top kaybı yaparsa, Galatasaray’ın az gol yemesi de imkansız.

Volkan, her penaltı öncesi direğin dibinde bekleyip, penaltı için topun başına geçen tecrübeli futbolcuları gerdi de gerdi. Öyle ki, Melo ve Selçuk topu auta gönderdi. Keşke Melo’nun üzerine sıçramasa ve maçtan sonra sokak köpekleriyle ilgili o açıklamayı yapmasaydı. Kahraman olmak yerine kendi taraftarlarının bile tepkisini çekmeseydi. Yazık etti!

İsmail Kartal, Melo ve Selçuk’u verimsiz kılan savunma anlayışıyla, Kuyt çalışkanlığı, Meireles de futbol bilgisiyle fark yaratan adamlardı.

Passolig’e alkış tutan federasyon yöneticileri, artık şu stadyumlarda suyu ağzı kapalı sattırmamayı da becerebilmeli!

26 Ağustos 2014, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şahane Beşiktaş‘’

Kulüpleri üzerinden rant elde eden, ‘Kulüpler tarafından finanse edilen’ taraftarlar stadyumda olmadığında, her stadyumda göreceğimiz güzel fotoğraflar gördük. Rakip ve dost... Kol kola, omuz omuza... Fırsatı olup da gelebilenler sağ olsunlar, var olsunlar...

Fenerbahçe’nin kadrosu iyi, son günlerde yaşananlardan olsa gerek, konsantrasyonu kötü... Beşiktaş karşısında çok pozisyon yakaladılar, atamayınca kazanamadılar. Ancak Chelsea maçında Egemen’i arayacaklarını gösteren çok pozisyon hatası yaptılar. Caner ve Topal dışında hazır gözüken oyuncu yoktu. Kader adamı Topal’dı. Beşiktaş maçının 34. dakikasında karambolde auta, Chelsea maçının 21. dakikasında da Emre’nin ortasında Cech’in üstüne vurmasa takımını şampiyon yapabilirdi. Hazırlık maçlarında skorlar kötü olsa da, daha vakit var. En önemli problemleri konsantrasyon ve baskı... Sanki hepsi aslında eğlenceli bir iş yapmıyor da, taş taşıyor... Biraz tebessüm lazım.

Bir gerçek ortaya çıktı ki; İdeal kadrosuyla sahaya çıkan rakibi Fenerbahçe’yi 1-0 yenen Beşiktaş’ın kadro derinliği harika. Sivok, Uğur, Cenk, İsmail, Atınç hazır kıta. 5 yabancıya takılmazsa Holosko dahi sağ bek olarak denenebilir. Ayrıca dün Serdar 2 mükemmel kademeyle 2 gol önledi, belirtmek gerekir.

Oğuzhan ise ayrı alem. Fenerbahçe karşısında ilk 10 dakikada 4 faul yapılan genç yıldız, İsmail’e attığı şahane gol pasıyla, 10 numara arayanlara, “O benim” dedi. Chelsea’yi yıkan golde de korneri kullanan adamdı. Devam Oğuzhan... Demba Ba golden önce 3 Chelsea’li defans oyuncusunu bayıltan çalımlarıyla 10 numara transfer olduğunu bir daha kanıtladı.

Gördük ki; Biliç Beşiktaş’a takım savunması yapmayı öğretti, oyuncular da savunma yapmaktan keyif almayı öğrendi. Bu savunma konsantrasyonu Beşiktaş’ı turun ortağı yapar ki; umut etmek bile güzel...

Diego Costa’nın ‘golünü’ gönülden alkışlayan taraftarın, oyuna giren Drogba’yı ‘gönülden’ yuhalaması, bana başta anlattığımız fotoğrafın Fenerbahçe ve Galatasaray arasında çekilmesinin imkansız olduğunu düşündürdü.

Üzüldüm...

Cüneyt Çakır’ın veliahtı da Deniz Ateş Bitnel’dir. Müthiş bir hakem geliyor.

09 Ağustos 2014, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray hazır gibi‘’

Futbola - kendine - rakibe - arkadaşına hakeme - camiaya saygı, teknik adamın oyun prensiplerine sonsuz sadakat, sıfır ego ile geçen sezonun dünyadaki en başarılı takımı Atletico Madrid yönetici ve sporcularına, Soma’da kurallara çalışana - çevreye saygısızlığın yol açtığı felakete merhem olmak için geldiklerinden ötürü bir Türk vatandaşı olarak teşekkürü borç bilirim... İzmir’de Soma’lı felaketzedelere destek için tribünleri dolduran taraftarlara da teşekkür borçluyuz elbet ancak onların önemli bir kısmı, kulübüne, tarihinin en yüksek bonservis bedelini kazandıran ve takımını Türkiye’ye getiren “milli takım kaptanımız” Arda’yı ıslıklayarak yanlış yaptılar... Yerimiz dar önce maça dair notlar: Chedjou Semih bu uyumla oynayacaksa stoper istemez. Bruma Telles’i yalnız bırakmamayı de öğrenmeli. Hamit, maç eksiğine rağmen futbol bilgisiyle fark yaratıyor. Gitmezse, 2 ay sonra “İyi ki kalmış” denir. Olcan, en çok Selçuk’u rahatlatacak. Topsuz oyunda da, şahane işler yapabilir... Ciddi fark yaratıyor. Muslera büyük kaleci. Selçuk, Melo ve Yekta'lı merkezde sıkıntı olmaz. Prandelli takımı fizik olarak iyi hazırlamış. Sneijder de gelince bu kadro, “Atletico Madrid'li meslektaşlarının iş disipliniyle” büyük işler yapabilir... (Keşke Galatasaray kulübü 5 gün önce hayatını kulüp kapısında yitiren kardeşimiz Erkan’ın ailesine başını sokacağı bir evi gecikmeden alıp hediye etse, biraz yürekler serinlese...)

07 Ağustos 2014, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Jeneriklik gollerle‘’

Maçın ilk yarısında istediğini yapan, Galatasaray defansını dengesiz yakalayan Trabzonsporlu futbolcular, son pas ve son vuruşları yapamayarak önemli fırsatları harcadılar. Özellikle Olcan’ın bomboş kaleye inip Muslera’yı geçerek gol yaptığı ve ofsayt gerekçesiyle sayılmayan pozisyonda Adrian’ın pas atmakta gecikmesi önemli bir hataydı. Trabzonspor’da Özer’in sakatlanarak çıkması misafirin bir başka şansıydı. Yaklaşık 50 civarında maç oynayan ve ara transferde 9 oyuncu alan Galatasaray’da sol bekin Sabri, sağ bekin Semih olması manidardı.

İkinci devreye de gol kaçırarak başlayan Trabzonspor oldu. Henrique’nin mükemmel ara pasında Muslera ile karşı karşı karşıya kalan Yusuf kolayı yapamayınca ibre Galatasaray’a döndü. Ve ustalar ciddi bir sorunu çözdü. Semih’in ceza alanına kestiği topta Sneijder’in takımını öne geçiren vuruşu da, kazanılan frikikte Selçuk’un çok zor pozisyonda gol yaptığı vuruşu da derslikti. Galatasaraylı futbolcular maç bitti diye düşünürken, Telles’in acemiliği penaltıyı getirdi. Semih takipçiliği ve şansıyla Bosingwa ile girdiği ikili mücadeleyi kazanmadı, Yusuf’tan seken top önünde kaldı ve arka direkte bomboş Umut’a takımı ligi ikinciliğine taşıyan golü attırdı. Sneijder 30 metreden attığı frikik golü ile istatistiğini düzeltmekle kalmadı, hatıralarda kalacak jeneriklik bir gol bıraktı. Galatasaray’da Semih, Sneijder, Selçuk ve Chedjou, Trabzonspor’da Olcan, Bosingwa ve Bourceanu arkadaşlarından daha iyi oynadılar. Galatasaraylı futbolcular Erciyes önünde takımlarını direkt Şampiyonlar Ligi’ne taşıyacak bileti ve sezonu Beşiktaş’a göre 15 gün sonra açma iznini alacaktır.

12 Mayıs 2014, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gece gezmesi‘’

Oğuzhan-Almeida ve Hutchinson'un tek toplarıyla gelen Beşiktaş eğer Olcay doğru pozisyon alsaydı daha ilk dakikada gol atarak başlayacağı maçı, birbirini takip eden bireysel hatalarla mağlup tamamladı. Rahatlıkla söyleyebilirim ki; pek çok pozisyonda o pozisyonun ideal oyuncusu gibi oynayabilen Hutchinson takımının en iyisiydi.

Eksikleri saydığımızda Beşiktaş yedeklerle oynuyor duygusuna kapılanlar olabilir. Ancak Veli ve Jones'un yokluğunda ön liberoda A Milli Takım oyuncusu Necip, Motta ve İsmail'in yokluğunda usta Uğur Boral oynayınca Beşiktaş'ın kadro zenginliğinin de altı çizilmeli..
Önde basan, dönen topları kazanan, soldan sağdan ortalar, cepheden şutlarla Sivasspor ceza sahasına giden ve pozisyon vermeyen takımda en önemli eksik Almeida'ydı! Şampiyonlar Ligi vizesi almak için hayati önem taşıyan maçta hayati bir pozisyonu harcadı Almeida. Korcan'ın önüne çeldiği topu yine Korcan'ın üstüne vurarak takımını mutlak bir golden eden Portekizli bir anlamda maçın kader adamlarından biri oldu. Dany ile birlikte! Utaka'nın yaptığı gol vuruşu usta işiydi elbette ama Dany de çalımı çok acemice yedi.
Utaka da santrfor, Almeida da... Almeida 8 maçtır gol atamıyor, Beşiktaş ikincilik şansını sürekli elinin tersiyle itiyor. Santrforun gol atamıyorsa, diğerlerinin sahne alması lazım. Olcay 2, Mustafa 1 fırsat kaçırdı. Gökhan da maçın çoğunu yedek kulübesinde geçirdi..
Futbolculara naçizane tavsiyem. Bu hafta izin gününüzde dahi gece kulüplerine gitmeyin...

28 Nisan 2014, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İkisi de kazandı‘’

Şahane bir maç oldu. Hedefi büyük iki takımın, bir derbinin bu kadar güzel geçtiğine uzun zamandır şahit olmamıştık. Fenerbahçeliler, komplo teorileriyle yaşayanların 'Fenerbahçe maçı bırakır, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılma hakkını kazanmasını engeller' tezini çöpe attı. İlk yarının büyük bir bölümünde oyuna hakim olan, çok pozisyon kazanamasa da oyunu istediği gibi oynayan ve sonunda öne geçen Fenerbahçe'ydi. Atılan gol takımı büyük farkla zirvede tutan kaliteye yakışır cinstendi. Kuyt'ın bütün defansı felçli gibi bırakan ara pası, Sow'un uzak direği gösterip yakın direğe vurarak Tolga'yı avlayışı alkışlıktı. Bu süre içerisinde Emre'nin Halis Özkahya'dan zorla kart görüşü, Jones'un Mehmet Topal'ı çekip düşürdüğü pozisyonda ikinci sarıyı görmeyip sahada kalışı hakemlik notlardı. Beşiktaş'ın Almeida'nın ofsaytıyla başlayan, Motta'nın golüyle sonuçlanan atağı soyunma odasına beraberlikle gidilmesini sağladı. İlk 45'te Beşiktaş, sadece Almeida'nın yararlanamadığı tek bir pozisyon yakalamıştı.

Rüzgarı arkasına alan Beşiktaş, ibreyi kendisine çevirecekti ki; Motta Emenike'ye acemice bir faul yapıp Fenerbahçe'yi rahatlattı. Çoğunlukla Fenerbahçe ikinciyi aradı, Beşiktaş savunmada kaldı. 4 tane önemli pozisyon yakaladı Fenerbahçe. Caner'in ortasında Mehmet Topal, her futbolcunun hayalini kurduğu pozisyonda altı pasın ortasında bomboş auta vurdu. Yine Caner'in ortasında Kadlec auta, bir diğerinde Alves Tolga'nın üstüne vurdu. O top hangi köşeye gitse gol olurdu. Caner bu sezon bence ligin en iyi oyuncusuydu. Fenerbahçe'nin yapacağı en iyi transfer Caner olacaktır.

Oyuna giren Mustafa Pektemek ve tecrübesini sahaya yansıtan Jones oyunu dengeledi. Ama son dakikada Fenerbahçe'ye iki kez fırsat geldi. Birinde atacağı golle şampiyonluğunu resmen ilan edecek Fenerbahçeliler topu kaleye vurmayarak alkışı hak etti. Bir diğerinde de Mehmet Topuz'un çatala giden vuruşu kornere çelindi.

Fenerbahçe, şampiyona yakışır gibi, şampiyon gibi oynadı. Hak ettiği şampiyonluğu önümüzdeki hafta kadın ve çocukların önünde kutlayacak. Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'ni ister gibi, takım gibi oynadı. Galatasaray'ın görüntüsüne bakarsak, ikinciliği kaybetmeleri küçük ihtimal.

20 Nisan 2014, Pazar 21:50
YAZININ DEVAMI

‘’Sabri'ye saygı‘’

İlk golde Bursaspor ceza alanı önünde topu kapıp rakip ceza alanını karıştıran da Sabri, farkı ikiye çıkartan pozisyonda Burak’a boş kaleye gol attıran da, Melo’nun attığı 5. golde penaltıyı kazandıran da Sabri... 75’te üst direkten dönen vuruşu gol olsaydı, özel performansının karşılığını da tam manasıyla almış olacaktı. Sabri dendiğinde yüzüne küçümseyici ifadeler yerleştiren insanlar bilmeliler, Mancini formayı Eboue’den alıp Sabri’ye vermedi. Sabri aldı. Artık kaptana biraz da bu gözle bakmalı...

Aslına bakarsanız 45. dakika geldiğinde Galatasaraylı futbolcuların dahi tur atlayacaklarına dair bir inancı kalmamış gibiydi. 2. dakikada Melo’nun son anda çizgiden çıkartılan kafa şutu ile Yekta’nın güzel ara pasıyla yakalanan fırsatta Burak’ın vuruşunu Frey’in kurtarışı...

Ceza alanına giremeyen, pozisyon üretemeyen, üstüne bir de savunamayan Galatasaray vardı sahada. Bursaspor serbest vuruş kullandığında 2 silahı var. Civelli ve Fernandao... Tutamadılar. Mağlup duruma düştüler. Hakan gibi tecrübeli bir futbolcu topu taca atacağına Şener’e pas verdi adeta. Şener’in güzel ortasına Brezilyalı’dan şahane bir vole gelince herkes maçın bittiğini düşündü.

İlk yarıda sahada Sabri ve Melo ile birlikte ne yaptığını bilen ender isimlerden Sneijder, Ferhat’tan seken topu ağlara yolladı, soyunma odasına giderken Bursaspor feci sallandı. Yekta’nın şahane ters topunda Sneijder’in ortasında İbrahim’in koluna çarpan topa (ben vermezdim) çalınan penaltı, Veysel’in şutunda Frey’in yanlış çeldiği topu Burak’ın içeri bırakması adeta maçı noktaladı. Hazırlanış ve yapılış bakımından şahane olan dördüncü gol ise doğrularla atılmış ilk gol oldu...


Zor maçı kolay kazanan Galatasaray’da hiç gereği yokken bir sarı kart gören, skor 5-2’yken ikinci sarıdan atılan Burak adeta, “Ben acemiyim. Tecrübesizim” diye bağırdı. Kupa prestij getirir, ikincilik
Şampiyonlur Ligi vizesi ve kulübün para kazanması demektir. Kasımpaşa maçında Drogba yoktu, acemi ancak golcü Burak da...

Galatasaray taraftarına 800 lira yaptığı bilet fiyatıyla ofsaytta kalan Bursaspor yönetimi başka bir yazı konusu...

17 Nisan 2014, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI