‘’O fatura hakeme kesilmez‘’
“Faule açık bir takımız, çünkü çok dripling yapıyoruz. Tek pas oynayarak hakemi de devre dışına çıkarmamız mümkün. Ancak ne olursa olsun Fatih hocanın faturayı hakeme kesmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Karşılaşma sonrasında hakemler konusundaki açıklamaları sebebiyle Fatih hocaya hak vermemek mümkün değil. Letonya maçında özellikle faullerle ilgili bariz hatalar yaşandı. Fatih hocamızın bahsettiği ofsayt pozisyonunda da sorumlu yan hakemdir. O, bayrağını kaldırınca hakem de düdüğünü çaldı. Buna rağmen Fatih hocamız faturayı tamamen hakemlere kesmeyecektir, kesmemelidir diye düşünüyorum. Oynadığımız futbol hakemlerle çok ilintili. Faule açığız, çünkü çok dripling yapıyoruz. Tek pas oynayarak hakemi devre dışına çıkarmamız mümkün.
Artık kazanmak da yetmeyebilir
Hakem sıkıntısı Türk futbolunda yıllardır devam ediyor. Hakemlerden şikayetimiz bitmedi. Onların da tavırları değişmedi. Futbol anlayışımızı tekrar gözden geçirmek zorundayız. Letonya karşısında ilk 11’de çok fazla ofansif ayak gördük ama bitirici vuruş noksanlığı vardı. Pozisyon yaratan bir sürü oyuncuya sahiptik. Volkan Şen, Gökhan Töre ve Arda Turan gibi 3 tane kanat oyuncusu vardı. Bunların yerine biraz daha golcü özelliği bulunan bir isim olmalıydı diye düşünmemek mümkün değil. Grup maçlarından beri fırsatları hep teptik, pazar günü hedef galibiyet ancak bu sefer o da yetmeyebilir.
‘’Futbolumuzun zaafları‘’
U17 milli takımımızla Avrupa şampiyonluğu yaşamış değerli teknik direktörümüz Serpil Hamdi Tüzün futbolcuları üçe ayırır. Kaleciler, golcüler ve diğerleri. Milli takımımızın ilk 11’inde bir tane golcümüz var. O da Burak Yılmaz. Bir de “Diğerleri” var. Volkan Şen’in ceza sahasına sızmaları ve adam eksiltmeleri harika. Ama bitirici vuruşları noksan. Dört net pozisyonu var. Gol yok. Gökhan Töre’nin bireysel yeteneği herkesce malum. Fakat gol vuruşları adeta zulüm. Milli gururumuz Arda’nında gol ortalaması hiç yüksek değil. Hakan Çalhanoğlu ise frikik ve duran top ustası. Böyle yetenekli bir kadroyla girdiğimiz bir sürü pozisyon var. Lakin gol için, son çeyreği bekledik.
Doğru hamle ama geç!
Fatih hocanın, Umut hamlesi Burak’ın öndeki yalnızlığını gidermek. Doğru bir hamle ama geç. Şener’in girişi duble katkı sağladı. Hem sağ kanadı iyi kullanmaya başladık. Hem de Ozan’ın orta sahaya gelişi ile Selçuk öne çıkma fırsatlarını yakaladı. Bize golü getiren de bu hamleydi. Yanında defansif bir oyuncunun olmaması Selçuk’un ofanstaki katkısını yarıya indiriyor. Bu maç futbolumuzun zaaflarının sahaya yansıması. Gol kaçırma rekoru kırmakta ustayız. Ama gol atmakta hep çırak kaldık. Skoru korumak bize dünyanın en zor işi. Bu neyin telaşı. Niye geriye çekiliyoruz ki. Kalemizi savunamıyorken rakibi sahamıza davet etmenin mantığı ne? Letonya bile bizi defansta eksik yakalıyor. Oysa biz forvette hiç çoğalamıyoruz. Her şeye rağmen bu puan kaybını telafi etme şansımız var. Bir Hollanda zaferi daha her şeyi yoluna sokar. Hakemleri de yenmek şartıyla.
‘’Nani'nin kapasitesi‘’
Gelene düğün dernek, gidene cenaze. Genelde havaalanında karşılayıp omuzlarda taşıdığımız yabancıların vedaları ise çok hazin olur. Bir hayır duası ile yolcu ederiz. Sow, tam bir müstesna. Saha içi ve dışındaki samimiyetiyle, performansıyla ve de giderken kulübünün kasasına bıraktığı kazançla omuzlarda vedayı hakediyor. Kazandırdığı yüksek bonservis tabii ki çok önemli. Birçok oyuncu bırakın kazandırmayı, tazminatlarını alıp gidiyorlar. Böyle hayırlı futbolcu her takıma nasip olur inşallah.
Ozan sağ beke
Kjaer tam bir stoper. Duracağı yeri biliyor. Hamle zamanlaması mükemmel. Kademelerde noksansız. Yakın markajda rakibine nefes aldırmıyor. En önemlisi de ağır değil. Bu güne kadar gördüğü kartlar arkadaşlarının hatasını telafi etme adına yaptığı müdahelelerden geldi. Diğer stoperler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Ne Alves ne Ba ne de Kadlec beklenen formda değiller. Yoğun maç trafiği Şener’i yormuş. Gökhan Gönül iyileşene kadar Ozan Tufan sağ bekte kullanılabilir. Çok yönlüdür. Nerede istenirse orada oynar. Van Persie attığı kadar da attıracağa benziyor. Nani’ye yaptığı orta değil gol pası. Bu hafta güzel frikik golleri izledik. En anlamlısı Nani’den geldi. 90+’da üç puan. Bir yıldız daha fazla ne yapabilir ki...
‘’Problem Muslera‘’
Galatasaray’ın problemi Melo değil. Umut Bulut değil. Burak hiç değil. Galatasaray’ın problemi Muslera. Urguaylı milli kaleci bu sezon kurtarmıyor. Geçen sezon Sarı-Kırmızılılar, ligde şampiyon olurken ve Türkiye Kupası’nı kazanırken kurtardıklarını bu sezon kurtarmıyor. Süper Kupa’ya uzanırken kurtardıklarını, kurtarmıyor. Bu durum her kalecinin yaşayabileceği bir formsuzluk. Galatasaray’ın puan kayıpları ise her takımın başına gelebilecek zincirleme bir puan kaybı. Sorun büyük değil. Ama biz büyük takımlarımızın artısına ve eksisine büyüteçle baktığımız için Cim Bom’da fırtınalar kopuyor. Bu kadroyla karamsar olmak çok saçma. Tek tek ilk onbirine bir bakın. Alternatiflerine bir daha bakın. Fenerbahçe’nin bu sezon yaptığı transferler, Galatasaray’da zaten vardı. Bir seri galibiyet bütün kara bulutları dağıtır.
Olayın farkında
Melo bu aralar Pitbull değil sarman. Camiayı rencide ettiğinin farkında. Fizik olarak da yüzde 100 hazır değil. Gereksiz agresif hareketlerden uzak duruyor. Doğru da yapıyor. Katkı sağlayacağı günler yakın. Milli maç arası kondisyonunu artırması için büyük fırsat. Bu şansı heba etmesin. Memleket izni istemesin. İstese de geri çevrilsin. Konyaspor’un yediği ikinci gol büyük bir kaleci hatası. Kalecilerimiz boksörlere benzemeye başladı. Ortaya, şuta, her şeye yumruk. Yok efendim, toplar hafiflemiş. Vay efendim, yön değiştiririyorlarmış. Efendime söyleyeyim, çapları değişmiş. Yarı çapları fazla değişmedi kardeşim. Tutmaya niyetlenin şu topları. Doğru yer tutarsanız, topu tutmanız çok daha kolay. Biraz da cesaret sizi milli kaleci yapar..
‘’Atiba'nın fedakarlığı‘’
Quaresma kart cezalısı. Peki ya Cenk Tosun’un cezası ne? Ligin ilk maçında hat-trick yapmış. Halen takımın bu sezon en çok gol atan oyuncusu. Ne işi var kulübede? Gol atamayınca yedek mi kalacak! Koca bir ilk yarıda Beşiktaş’ın en etkili pozisyonu Muhammet Demir’in kendi kalesine yolladığı top. Bir de Mario Gomez’in ceza sahası içindeki sert şutunu gördük. Bu takımın boş koşu yapıp arkadaşlarına pozisyon hazırlayan bir forvete ihtiyacı var. Kartal’ın, duvar olup verkaç koridoru yaratan bir golcüye ihtiyacı var. Şu anki formuyla da Cenk Tosun banko oynar.
Olcay oyunun başında etkisiz. Tosic’in bindirmeleri de sonuçsuz. Kendi alanında yaptığı pas hataları da Beşiktaş’ın yeni sol beki için S.O.S. vermeye başladı. Gaziantepspor’da Larsson’un kendi bekini yalnız bırakmaması da Kartal’ın sol kanat verimini neredeyse sıfırladı. Diğer kanatta ise Beck’in istikrarı sürüyor. Takımın ilk yarıda en çok top alan ve en çok isabetli pas veren oyuncusu takımın sağ beki Andreas Beck. Çok garip...
Mario Gomez’in takıma uyumu zaman alacak. Takım arkadaşlarıyla pas alışverişi sıkıntılı. Defans arkasına deparı yok. Adam eksiltmiyor. Sakatlığı tam olarak geçmiş olabilir ama maç kondisyonu beklenen seviyede değil.
Oğuzhan frikiği bile pas verir gibi atıyor. Yumuşak bir vuruş ama kalecinin uzanması çok zor. Maçı kazandıran da bu gol. Muhammet Demir’in oyundan çıkmasıyla Camara’yı forvete alan Gaziantepspor, kanatları boş bırakmasının cezasını ağır ödedi. Gökhan Töre ve Olcay kanatlanınca skor Beşiktaş’a yakıştı. Çünkü kendi yalnız kalsa da hem forvetini hem de defansını yalnız bırakmayan bir oyuncuya sahibiz. Adı; Atiba Hutchinson...
‘’Pereira'nın not defteri‘’
Atina’da geciken gol İstanbul’da erken gelince maç daha 7. dakikada bitti. Doğal olarak Pereira’da not defterini çıkarıp notlar almaya başladı. Olası uyarıların aşağıdaki gibi olması bir ihtimal...
-Golü bulduk. Üstümüze gelecekler. Çift santrafora gerek kalmadı. Fernandao önde tek kalsın. Van Persie orta sahaya yaklaşıp top almalı. Bireysel yetenekleri ile rakibe sıkıntı yaşatırız.
-Hakemin golden sonra gözüne perde indi galiba. Gorbunov’un ceza sahası dışındaki elle müdahelesini görmedi. Oyuncularımı uyarmalıyım. Kart görenler daha dikkatli olmalı. Kjaer’in arkadaşlarını uyarması doğal ama jestlerine biraz daha dikkat etmeli.
-Avrupa Ligi grup maçları için birkaç takım elbise almam lazım. Hazır indirim de var. Lacivert takımlar sempatik olur.
-Fernandao’yu oyundan çıkarsam mı acaba? Sakatlanabilir ya da ceza alabilir. Ona ihtiyacım var.
-Şener yeterince bindirme yaptı. Her pozisyonda çıkmasın. Diğer bek Caner öne çıksın. Şutları ve ortaları etkili oluyor.
-Marcelinho’ya yakın oynasınlar. Driplingleri çok etkili. Transfer listesine alsak mı acaba? Sow da gidiyor. Aziz başkan İbrahimoviç’i istiyor. Alır mı alır.
-2 oldu. Rotasyon başlasın. Alper oyuna girsin artık. Meireles; Venha ca (Gel buraya)...
-Kanatlar çok boşaldı. Volkan Şen’in tam zamanı.
-3 oldu. İyi ki Fernandao’yu dinleyip Volkan Şen’i almışım. Yunanistan’ı bırakıp Fenerbahçe’ye gelmekle de çok doğru yapmışım. Aferin bana. Primi hakettim. Aziz başkandan mı yoksa Yandex’ten mi istesem!
‘’Su molası...‘’
Maç öncesi spor camiasının merak ettiği soru şuydu: Rizespor penaltı kazanırsa ne olur? Muhtemelen iki teknik adam da Rizespor’un penaltı kazanmasını istememiştir. Pereira’nın istememesi doğal. Rakibin penaltı atmasını kimse istemez. Ama kendi takımının penaltı atmasını istememek için bir tek sebep olabilir. O da Kweuke’nin geçen maçtaki olayını yaşamış olmak. Hikmet hoca otorite uğruna penaltıyı Deniz’e attırdı. Ama meşin yuvarlak ne otorite tanır ne de karizma. Takım arkadaşlarının da Gençlerbirliği maçında, Kweuke’nin penaltı atmasına bu kadar muhalefet yapması manidardı. Maç sonrası özür dileyen Kweuke’nin bu formundan sonra acaba Rizespor’da hafta içinde herhangi bir kişiden yeni bir özür gelecek mi?
Golcü estetiği
Maçın ilk yarısı adeta tek kale oynandı. Volkan’ın gol yememe inadı olmasa Rizespor’un maçı kazanması işten bile değil. Penaltı pozisyonunda Fenerbahçe kalecisinin niyeti rakibe değil topa. Ama görüntü penaltı. Çünkü Ahmet İlhan’ın ayağı Volkan’a takılıyor. Fakat Volkan çok formda. Kendi hatalarının yanında defansının yaptığı hataları da telafi edebiliyor. Kjaer’in kendi kalesine attığı golü ise kurtarması imkansız. Van Persie’nin golünde müthiş bir golcü estetiği var. Nani’nin ortasına yaptığı stop bir sonraki gol vuruşunun hazırlığı. Rizespor kalecisinin yapacağı hiç bir şey yok.
Hoca kulübede kalmalı!
Sıcaklar maçları üçe böldü. Birinci su molası, devre arası ve ikinci su molası. Bu molaların bir faydası da teknik adamlara. Üç kere duran oyunda takımlarına taktik verebiliyorlar. Tribüne yollanmamakta fayda var. Pereira’nın dikkatine!
‘’Siyahla beyaz‘’
Beşiktaş’ın futbolu, formasının renklerine benziyor. Yeni sezona bembeyaz bir sayfa açılırken bir sonraki maça kara bulutlar çökmüş. İlk yarının bütününde rakip kaledeki tek tehlike Olcay’ın şutu. Quaresma bireysel yeteneğiyle Trabzonspor defansını zorlarken, Gökhan Töre geçen maçtaki performansından çok uzak. Çünkü Bordo-Mavililer boş alan bırakmıyor.
Constant ve Cavanda değişken oynayan Beşiktaş forvetlerinden karşısına gelene yaptıkları yakın markajda çok başarılılar. Orta sahada Mbia ve Okay kademeli oyun anlayışlarıyla geçit vermiyor. Pas alamayan Oğuzhan’ın pas verememesi çok doğal. Pas trafiği, İstanbul trafiğinden daha sıkışık. Hal böyleyken net pozisyonlara giren taraf Trabzonspor oldu. En etkili oyuncuları da Yusuf’tu.
Atamayana atarlar
Olimpiyat Stadı’nın meşhur rüzgarı oyunun gidişatını da değiştirdi. İkinci yarıya atak başlayan taraf rüzgarı arkasına alan Beşiktaş. Töre topu stop edeceğine boş kaleye yuvarlasa Kartal aradığı golü bulacaktı. Trabzonspor’da açılmak zorunda kalacak, oyun Beşiktaş’ın istediği şekle girecekti.
Ama futbolda değişmez bir kural var. Atamayana atarlar. Gökhan’ın kaçırdığını Yusuf atmakta zorlanmayınca, rüzgarın etkisi çabuk dindi...
Maçın önüne çıkacak
Beşiktaş’ın gölüne Şota’nın itirazı tartışılır. Quaresma topu stop edip Gökhan’a veriyor. Gökhan ise topu tutmadan geri iade ediyor. Oyunu Quaresma’nın başlattığı ön görülürse hakem haklı. Ama oyunu başlatan Gökhan ise Şota haklı. Bu tartışma maçın önüne çıkacak. Ne yazık ki bu maçta tartışmaya açık birçok hakem kararı var. Beşiktaş’ta bu kadar alternatifli forvet ve bir o kadar da ağır defans varken her türlü skora hazırlıklı olmak lazım. Kara Kartal bu sezon çok süpriz yapacak.