Geçtiğimiz hafta bir nikah töreninde Başkan Ali Koç’la karşılaşınca ayak üstü Fenerbahçe sohbeti yaptık.

Başkan yeni transferlerden ve takımdan oldukça umutlu idi.

Şampiyonluğun tek ve vazgeçilmez hedef olduğunu söylüyordu.

Başkan’a Emre Belezoğlu’nu sordum.

“ Neden sportif direktörlüğünü açıklamıyorsunuz” dedim.

“Emre bizim kaptanımız. Erol hoca ile birlikte çok iyi işler yaptılar.Transfer dahil her konuda uyumlu bir çalışma içindeler” diye cevapladı.

Konuyu biraz açayım.

Sportif direktör, teknik direktörü baskı altına alan bir pozisyon değildir. Aksine teknik birikimiyle, teknik direktöre yardımcı olur.

Teknik kadro ve yönetim arasında köprü vazifesi görür.

Futbolcuların özel sorunları dahil, her konuda onlara destek olur, yardım eder.

Tranferlerde söz sahibidir.Takımın ağabeyi diye yorumlanamaz.

Görüldüğü gibi yetkileri bir hayli fazla.

Sportif direktör konum olarak da teknik direktörün üzerinde görülür.

Fenerbahçe geçtiğimiz yıllarda bunun sancılarını yaşadı.

Aykut Kocaman ve Daum’u son örnek olarak gösterebiliriz.

Aykut Kocaman sportif direktörlüğe geldiğinde kamuoyu”Daum gider, Kocaman gelir” şeklinde yorum yaptı.

Yani bizde bu alternatif teknik direktör olarak yorumlanıyor.

Nitekim Daum gitmiş, yerine Aykut Kocaman gelmişti.

İşte bu yüzden Başkan Ali Koç bence Emre Belezoğlu’na ünvan yapıştırmıyor.

Bugün için Teknik Direktör Erol Bulut ile Emre Belezoğlu mükemmel bir uyum içinde çalışıyorlar.

Bu güzel ortamı bozmak ve polemik yaratmakta kimsenin işine gelmez.

Emre Belezoğlu’nu yakından tanıyanlarda onun ünvan peşinde koşacak yapıda olmadığını bilirler.

Başkan Ali Koç’un bildiği gibi..

Erol Bulut, Galatasaray maçının on birinden Deniz’i çıkarmış, yerine Samatta’yı monte ederek takımını sahaya sürmüştü. Fenerbahçe’nin bu sezon oyun planı belli. Önde baskı, çabuk top kapma, çabuk oynama ve topu bir an önce rakip ceza sahasına taşıma. Sarı-Lacivertliler, Karagümrük karşısında ilk yarı baskılı oynadı. Ancak gol yine duran toplardan geldi. Rakibin ilk yarı boyunca sadece defansif futbolu tercih edişi, Fenerbahçe’nin hücum alanında geniş alanlar bulmasını zorlaştırdı. Gökhan, Caner, Gustavo, Sosa ve Samatta geçer not aldı. Altay ise takımını ipten aldı. Karagümrük’ün aklına ofansif futbol 2. yarıda geldi. Rakip açılınca Fenerbahçe geniş alanlar bulmaya başladı. Sonrasında Samatta’nın 2. golü gelince “Maç bitti” dedik. Erol hocanın Sinan Gümüş ve Tolga Ciğerci hamleleri tartışmaya açıktı. Bitime 12 dakika gelen Sabo’nun penaltısı oyuna heyecan getirdi. Ardından Karagümrük bir penaltı daha kazandı. Sabo’nun vuruşunu Altay çıkartmasa, Fenerbahçe’nin dünyası kararacaktı. Sonuçta rahat giden maçı zora sokup kazanan Fenerbahçe’nin ödü koptu.

Gecenin sorusu

Geçen sezonun stoperleri Zanka ve Serdar Aziz dün ne sahada ne de kulübede vardılar. Erol hocanın kararı acaba günlük müydü?

Maçın starı

İlk defa ilk on birde sahaya çıktı. Takıma çabuk uyum sağlamış görüntüsü verdi. Çok koştu, iyi mücadele etti. Attığı gollerde ustalık vardı. Samatta’nın görüntüsü Sarı-Lacivertli taraftarlara umut ve moral verdi. Maçı kurtaran ise gollere rağmen Altay Bayındır oldu

Maçın olayı

Geçen sezon geldiği ligde, sadece 5 yabancı futbolcu oynatabilen Karagümrük dün sahaya 11 yabancı ile çıktı. Kulübede ise 8 Türk oyuncu oynamak için sıra beklediler.

Kısa mesaj

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, teknik kadro kimi istediyse aldı. Artık Erol Bulut ve futbolcuların tek hedefleri bu takımı şampiyon yapmak olacak. Şampiyonluk dışındaki sonucun ne mazereti olur, ne de savunması.

Geçtiğimiz günlerde Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir” Maçlarda seyirci görmek istiyoruz” demişti.

İnanın onun kadar futbolseverler de bunu istiyor.

Corona belası yüzünden maçlar artık sessiz filmlere dönüştü.

Peki stadlara seyirci alınamaz mı?

Sezon başında stad kapasitelerinin yüzde otuzu kadar seyirci alınacaktı.

Ancak daha sonra Federasyonun, Bilim Kurulu ile yaptığı toplantılar sonrası bu karar rafa kaldırıldı.

Maçlar seyircisiz çok renksiz ve sessiz.

Halbuki bu konuda bir küçük adım atılabilir.

Bugün Süper Ligde mücadele eden takımların stadları mükemmel, kapasiteleri yüksek.

İlk etapta önce localar satışa çıkartılır, belli oranda izleme sağlanır. Ardından da stad kapasitelerinin yüzde onu kadar seyirci alınabilir.

Nasıl mı?

Sağlık elbetteki önemli.

Maça gitmek isteyenler, 2 gün önce test yaptırırlar. Sonra HES Kodları İle bilet alırlar.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu geçen gün Hürriyet gazetesindeki köşesinde ortalama maliyetleri sadece 40-50 TL civarında olan hızlı testleri yazdı.

Test için para ödeyen taraftara maç biletleri de makul bir ücretten satılabilir.

Görüldüğü gibi maçlara kontrollü bir şekilde seyirci alınabilr.

Stad kapasitelerinin yüzde onu kadar tribüne girecek seyirciyi mesafeli oturtmakta zor olmasa gerek.

50 bin kişilik stada 5 bin kişi gelirse problem olmaz.

Tribüne gelecek seyirci sayısı az da olsa maçlara renk, ses ve heyecan gelir.

Biz böyle düşünüyoruz ama, elbetteki son sözü yine sağlıkçılar söyler.

Fenerbahçeliler önce sahaya çıkacak 11'i merak ediyorlardı. Maça o gözle yorum getireceklerdi. Kadroya son noktayı koyan Erol Bulut ,Tisserand'a formayı vermiş, Samatta’yı hamle oyuncusu olarak düşünmüştü. Fatih Terim ise aklını ve ayaklarını ofansif futbola çalıştıranlardan bir onbir sahaya sürmüştü. Fenerbahçe maça önde baskı yaparak başladı. Rakibin tehlikeli ayaklarına (Belhanda, Arda,Feghouli, Falcao) yakın markaj uyguladı. Fenerbahçe’de Gustavo ve Sosa oyunun öne çıkan isimleri olurken,Gökhan ve Caner’in hırsı , arzusu göze çarpıyordu.

İkinci yarıda Fenerbahçe daha çok hücumu düşündü. İlk hamleyi bitime 25 dakika kala Erol hoca yaptı ve Samatta’yı oyuna aldı. Ardından Terim’in hamleleri geldi. Son bölümde topa daha çok sahip olan, pozisyon bulan Fenerbaçe etkili ve becerili olamayınca oyun başladığı gibi bitti. Seyirci desteğinden yoksun, yorgun Galatasaray’ı yenemediği için, Fenerbahçe bu deplasman beraberliğine sevinemedi.

Gecenin sorusu

Sarı-Lacivert formayı ilk defa giyecek Tisserand’ın önemli bir ezeli rekabet maçına banko başlaması ne derece doğruydu?

Maçın starı

90 dakika oyundan düşmedi. Rakibin çok kritik ataklarında, çok kritik müdahaleler yaptı. Gustavo 90 dakikanın sahadaki en istikrarlı futbolcusu idi.

Maçın olayı

Ben hatırlamıyorum, arşivlerde bulamadım. İlk defa bir ezeli rekabet maçı seyircisiz oynandı. Galatasaray-Fenerbahçe maçı sessiz film gibiydi.

Kısa mesaj

Görünen o ki gerek geniş kadroları, gerek yıldızları, gerekse tecrübeleri ile bu sezon zirve yarışı Fenerbahçe ve Galatasaray arasında geçer gözüküyor.

Maçın ilk yarısı bittiğinde hayretler içerisindeydik. Kendi evinde oynayan Fenerbahçe’nin 45 dakika içinde ne bir pozisyonu ne de kaleyi bulan bir şutu yoktu. Erol Bulut ‘un sahaya çıkardığı 11 tartışılırdı. Orta alan Gustavo, Tolga ve Ozan’a emanetti. İlk yarıda bu üçlü ofansif oyuna katkı yapamazken, iyi kapanan Hatayspor, Caner, Gökhan ve Ferdi’ye de kanatları kullandırmadı. Valencia gayretli, Thiam ise tutuktu. Yeni transfer Lemos ise kritik müdahaleler ile göze batan isim oldu. İkinci yarıda değişiklikler takımı biraz hareketlendirdi ama Fenerbahçe golü hep duran toplardan aradı. Fenerbahçe zorlanırken , Riberio kırmızı kart görünce rakip 10 kişi kaldı. Ardından Sackey’de atılınca rakip 2 eksildi. Sonuç mu? Kaleci Altay’ın tek kurtarış yapmadığı, rakibin 9 kişi kaldığı maçı Fenerbahçe kazanamadı. Fenerbahçe bu maçın yaralarını kolay saramaz çünkü ağır yaralı..

Gecenin sorusu

Her gelen teknik adam Tolga Ciğerci’ye neden kurtarıcı diye sarılıyor?

Maçın starı

Futbolsuz ve pozisyonsuz maçın öne çıkan ismini bulamadık.

Maçın olayı

Harun- Sadık, Serdar, Tisserand, Novak-Sosa, Mert Hakan, Deniz- Frey, Sinan. Bu isimler dünkü maça kulübede başladılar. Bu takımı da sahaya sürsen kafaya oynar.

Kısa mesaj

Erol Bulut diyor ki; ”Geniş bir kadrom var. Hak eden formayı kapar. Eski yeni fark etmez. Çok koşan, çok çalışan sahada, diğerleri kulübede olur.”

Lige galibiyetle başlayan Fenerbahçe, bugün evinde ligin yenisi ve de iyisi gözüken Hatayspor karşısında. Bütün planlarını şampiyonluk üzerine yapan Fenerbahçe, Kadıköy’de kazanıp 2’de 2 yapmak istiyor. Bu kolay mı? Fenerbahçe bu sene transferde yine fırtına gibi esti. Kadro nokta atışlarla güçlendirildi, güçlendirilmeye de devam ediyor. Rize deplasmanında sahaya daha çok eski oyuncuları süren Erol Bulut bugün tahminim farklı bir 11 yapacak.

Dirar'ı saymıyoruz bile!

Bulut defansa Lemos’u monte edebilir. Gustavo, Sosa, Mert Hakan’lı bir orta alan görebiliriz. Deniz, Ferdi kanatlarda Valencia da forvette şans bulabilir. Thiam da ilk 11'de olur. Görüldüğü gibi kadro çok geniş. Nazım Sangare geldi. Ozan Tufan, Novak,Sadık, Zanka,Tolga, Rodrigues, Sinan Gümüş var. Gençleri, Frey’i, Dirar’ı saymıyoruz bile!

2 transfer daha gelecek

İşte bu geniş kadroyu yönetmek, bir an önce ideal 11'i bulmak çok kolay değil. Kaldı ki, bu takıma en az 2 yeni transfer daha gelecek. Geniş kadro yaş ortalaması yüksek Fenerbahçe takımı için avantaja da dönüşebilir. Kısacası bugün sahada ilk maçtan farklı bir 11 ve oyun görebiliriz. Sonuç mu? Favori Fenerbahçe..

Kısa Mesaj

Maçlar seyircili olsaydı Kadıköy kapalı gişe oynardı

Süper lig beklenen değil, beklenmeyen sonuçlarla başladı

İşin içine puan girdimi herşeyin rengi değişiyor.

Kim derdi ki, son şampiyon Başakşehir ligin yenisi Hatay’a “ tuş” olacak.

Kim derdi ki, güçlü Trabzonspor evinde Beşiktaş’tan fark yiyecek.

Hatayspor gibi ligin diğer yenileri Karagümrük ve Erzurumspor’da ilk hafta fırtına gibiydiler.

Geçen sezon kıl payı kümede kalan Denizlispor, Gençlerbirliği,Rizespor, Futbol Federasyonu kararı ile düşmekten kurtulan Ankaragücü ve Malatyaspor bu yılda sıkıntı yaşayacaklar havasındaydı.

İlk hafta hayal kırıklığı yaratan bir diğer takım ise Sivasspor oldu.

Alanyaspor ve Göztepe bu yılda çok can yakacak, üst suralar kovalayacak takımlar gibi gözüktü.

Kayserispor ise lige umutlu bir başlangıç yaptı.

İlk haftayı bay geçen Konyaspor’un son durumunu bu hafta göreceğiz.

Lige şampiyonluk parolası ile giren büyüklerden Fenerbahçe zor Rize deplasmanından karlı dönerken,Galatasaray’da evinde Gaziantep’i kolay geçti.

Bu sene 21 takımlı değişik, zorlu ve ilginç bir lig maratonu izleyeceğiz.

Başakşehir ve Trabzonspor’un ilk hafta görüntüleri pek iddialı gibi durmadı.

Trabzonspor kan kaybetti, Başakşehir doyuma ulaşmış gibi.

3 büyükler Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş transferlere devam ediyorlar.

Büyük sürprizler olmazsa bu sezon uzun bir aradan sonra zirvede 3 büyüğün kapışmasına şahit olabiliriz.

Ama dediğim gibi, puan mücadelesi ve lgin havası çok farklı.

Kimi zaman güneş açacak, kimi zaman hava bulutlanacak kimi zamanda fırtınalar kopacak.

Temennimiz bizi sıkıntıya sokacak, üzecek bir lig yaşamamak..

Fenerbahçe, bir sezona daha şampiyonluk umuduyla başladı. Kadrolar açıklandığında şaşırmayan Fenerbahçeli az sayıdaydı. Öyle ya bir sürü transfer yapılmış, sahadaki ilk on birde iki eski (Gökhan ve Caner) bir yeni (Thiam) vardı. Fenerbahçe top rakipteyken önde baskı yaptı. Top kendisindeyken rakibin üzerine gelmesini bekledi. Sağ kanadı Gökhan, Deniz, sol kanadı da Caner ve Ferdi ile kullanıp yüklendi. Fenerbahçe’nin ilk yarı futbolu keyif vermezken, Caner’in penaltıyı gole çevirememesi keyifleri kaçırdı. Valencia oyuna girdikten sonra gol Fenerbahçe’den değil ev sahibinden geldi. Son bölümde Erol hoca, hamleler yapmaya başladı. Fenerbahçe beraberliği Caner’in asisti, Gökhan’nın kafasıyla yakaladı. Sonra oyuna usta Sosa dahil oldu. Ümitler tükenirken Fenerbahçe bir penaltı daha kazandı. Usta Sosa, usta vuruşla galibiyeti getirdi. Bu 90 dakika Fenerbahçe’yi havaya sokacak değil, dersler çıkartacağı bir oyundu.

Gecenin sorusu

Fenerbahçe’nin her duran topunu, kornerlerini Caner Erkin kullanıyor. Peki bu takımın penaltıcısı da Caner mi?

Maçın starı

Sonuca değil, oyuna bakarsak sahanın en başarılı ismi Rizespor kalecisi Gökhan Akkan idi. Sayısız kurtarışların yanı sıra bir de penaltı kurtardı. Milli Takım’a boşuna seçilmemiş.

Maçın olayı

4 yıl önce Beşiktaş’a transfer oldu. Kadıköy’e deplasmana geldiğinde Sarı- Lacivertli taraftarlar tarafından yoğun şekilde protesto edildi. Gökhan Gönül, geri döndü ve ilk lig maçında sahaya Fenerbahçe kaptanı olarak çıktı. İlk maçında da golünü attı.

Kısa mesaj

Lig maçlarının havası başkadır. Oynanmadan hiç bir maç kazanılmıyor. Fenerbahçe kulübesi ve futbolcuları maça bu gözle baksınlar.