‘’Kazanan haklıdır ama dersler çıkarılmalı‘’
Emre Belözoğlu “Kazanan takımı bozmam“ deyip, geçen haftanın 11’ni sahaya sürmüştü. Doğru mu tartışılır. Bazı maçlarda rakibe göre takım yaparsın. Mesut Özil’i oynatmak istiyorsun kabul. Ama o zaman beşi bir yerde den(Sosa, Mert Hakan,Ozan Pelkas, İrfan Can) birini kulübeye alacaksın. Belözoğlu onu yapmayıp Ozan’ı sağ beke , Gökhan Gönül’ü yanına oturtmuştu.
İç açıcı değildi...
Ankaragücü maça hızlı başlayıp, Alper Potuk’la da çok erken golü bulunca Fenerbahçe şoka girdi. Sahadaki görüntü hiç iç açıcı değildi. Belözoğlu yanlışından 35'te döndü. Mert Hakan dışarı, Gökhan Gönül içeri, Ozan Tufan gerçek yerine geçti. Bu değişikle birlikte maçın şekli , şemali, gidişatı bir anda değişti. Fenerbahçe topu aldı, baskıyı kurdu, Ozan’la golü buldu.
Bekleri gardını düşürdü
İkinci bölümde Fenerbahçe’nin başta Mesut Özil olmak üzere top ustaları (İrfan Can, Sosa, Ozan, Valencia) sahne aldılar. Gökhan sağdan, Caner soldan bindirmelerle rakibin gardını düşürdüler. Ankaragücü ayakta kalıp bir puana “Şükür” diyemeden Valencia uzatmada son sözü söyleyip ”Yarışa devam” dedi. Bu galibiyet Fenerbahçe’yi zirveye daha da yaklaştırdı. Kazanan haklıdır ama bu maçtan sonra Emre Belözoğlu küçük de olsa dersler çıkarmalı.
‘’Ya Tutarsa...‘’
Maçtan önce "Fenerbahçe rahat kazanır" demiştik, öyle de oldu. Rakibin gücü, morali, yıldızı yoktu, eksiği çoktu.
Maç başlar başlamaz Fenerbahçe topu aldı, rakip alana yerleşti, baskıyı kurdu. İlk 15 dakika dolmadan 3 farkı yakaladı. Beşi biryerde (Sosa, Ozan, Mert Hakan, İrfan Can, Pelkas) ve Mesut Özil sahadaydı. Bu oyuncular topla oynamayı seven, adam eksilten, pas oyununu mükemmel oynayan oyuncular. Bu ekibe Valencia’nın hareketliliği de eklenince maç çok kolay geçti. Erzurumspor rakibin baskısından ne kurtulmayı becerebildi, ne de hucum yapmayı (Son 15 dakika hariç). Fenerbahçe direnç göstermeyen rakibi karşısında 90 dakikayı adeta idman havasında oynadı ve noktaladı.
İrfan Can ve Sosa...
İrfan Can maçın öne çıkan isimlerinden biriydi, bu tamam. Ama takımının ona ihtiyacı olan Alanyaspor maçında yoktu. Çünkü bir önceki hafta gördüğü ucuz kartla cezalı duruma düşmüştü. Fenerbahçe’nin ona final oyunlarında ihtiyacı var, onu unutmasın. Mesut Özil ismiyle sahada. Fenerbahçe onu artık futboluyla geri gelmesini bekliyor. Takımın lideri Sosa, kulübenin değil, sahanın vazgeçilmezi olduğunu her maç haykırıyor. Kulübedekiler (Novak, Samuel, Samatta, Gustavo) oyuna girince takımın futbolu geriye gidiyor. Özetlersek; Fenerbahçe, geçmişte Kadıköy’de kazanması gereken maçları kaybetmese şimdi zirvede olurdu. Herşeye rağmen Sarı- Lacivertliler bitime 3 hafta kala liderin 5 puan gerisinde, şampiyonluk şanslarını sürdürüyorlar. 7’den 70’e bütün Fenerbahçeliler de 'Ya tutarsa' diyor.
‘’Fenerbahçe hedefsiz kalamaz‘’
Her yıl olduğu gibi Fenerbahçe bu sezona da şampiyonluk parolası ile başladı. Hatta öyle önemli transferler ile takım takviye edildi ki, “Bu takım ipi göğüsler” yorumları yapıldı. Kaliteli ama yaş ortalaması yüksek kadro Erol Bulut’a teslim edildi. Sezon başı teknik adam seçimine ses çıkarmayanlar, kötü sonuçlar gelince Bulut’u topa tutmaya başladılar. Sezona çifte kupa hedefiyle başlayan Fenerbahçe, haftalar ilerledikçe hedeflerinden sapmaya başladı. Başkan Ali Koç ara transferde Mesut Özil gibi bir markayı transfer etti. Bu yetmedi astronomik paralarla İrfan Can alındı. Bu transferler çoşkuyu artırdı ama takımın hala bir santraforu yoktu.
Beşiktaş tam gaz
Fenerbahçe önce kupadan elendi. Kalesi Kadıköy, deplasman takımları için korkulu rüya olmaktan çıktı. Ezeli rakipler Beşiktaş ve Galatasaray, Kadıköy’de kazanmaya başladılar. Sonrasında Erol Bulut gitti, Emre Belözoğlu geldi. Takımın hedefi vardı. Lig şampiyonluğu çok uzakta değildi. Belözoğlu ile işler fena başlamadı. Ancak takımın hem kredisi yoktu, hem de lider Beşiktaş ‘tam gaz’ gidiyordu. Son Alanyaspor beraberliği ile kredi tükendi. Ligin bitimine 4 hafta var. Beşiktaş şampiyonluğa çok yakın. Ancak bu, Fenerbahçe’yi hedefsiz bir takım yapamaz.
Taraftarın beklentisi bu
Fenerbahçe’nin şimdiki hedefi ligi mutlaka ikinci bitirip Şampiyonlar Ligi’ni kovalamak olacaktır. Bu bakımdan Erzurum maçını ve geride kalan maçları kazanmak zorundadır. Rakip Erzurum düşme hattında ve İstanbul’a kazanmak için geldi. Rakibin ofansif futbolu tercih etmesi Sarı-Lacivertli takımın işini kolaylaştırır. Erzurum karşısında Fenerbahçe’nin rahat kazanacağını düşünüyorum. Rakip zaten eksik ve moralsiz. Sonrasında geriye kalan maçlarda kayıp yaşamazsa ilk hedef olmasa da ikinci hedef yakalanır. Haftaya Galatasaray lideri yenemezse, Fenerbahçe lig ikinciliğine daha kolay ulaşır. Taraftar ve camianın şimdiki beklentisi de budur. Çünkü Fenerbahçe hedefsiz kalamaz.
‘’Fenerbahçe'nin ‘Gönlü' yok‘’
Kazanan takım mecburiyetten bozulmuştu. Sakat Nazım’ın yerine Gökhan Gönül, cezalı İrfan Can’ın yerine de Mesut Özil sahadaydı. Uzun bir aradan sonra takıma dönen Mesut Özil’in de performansı merak ediliyordu.
‘Beşi bir yerde’nin yeni oyuncusu Mesut Özil olmuştu. Fenerbahçe maça önde baskı yaparak başladı. Alanyaspor oyunu kendi alanında kabul edip, ani ataklarla rakibinin geride bıraktığı boşlukları kovalıyordu. Mesut Özil’in fizik olarak hazır olmadığı ve defansif futbola katkı yapmayışı takımı adına sıkıntı yaratıyordu.
Fenerbahçe’nin sahada daha iyi top yaptığı, daha etkili olduğu ilk yarıda, devre biterken maçın şekli şemali Gökhan Gönül’ün gördüğü kırmızı kartla değişti. Davidson’u son adam olduğunu unutup indiren Gökhan Gönül en önemli maçta takımını eksik bıraktı. Soyunma odasına eksik giden Fenerbahçe için ikinci 45 dakikanın daha sıkıntılı geçeceği belli olmuştu.
Emre Belözoğlu’nun hamlesi tartışılır cinstendi. Mesut Özil oyunda kalmış, Mert Hakan kenara alınıp Gustavo defansı toparlar diye sahaya yollanmıştı. İkinci yarı roller değişti.
Topu alan, yüklenen , pozisyon bulan Alanyaspor oluyordu. Direkler ve Harun’un başarılı oyunu ev sahibini frenliyordu.
Emre Belözoğlu , Mesut’u son yarım saatte dışarı alıp (devrede neden çıkarmadı) Samuel’e güvenip oyuna soktu. Moralsiz Samuel’in de hiç katkısı olmadı. Belözoğlu’nun son dakikada Tisserand ve Novak’ı oyuna alışını da bir türlü anlayamadık.
Alanyaspor 45 dakika eksik oynayan Fenerbahçe’yi deviremedi ama, rakibine darbe vurdu. Salih Uçan’ı keyifle izlediğimiz oyunun sonunda Fenerbahçe’nin şampiyonluk için artık ‘Gönlü’ yok diyebiliriz.
‘’Demek ki Fenerbahçe heyecanı seviyor‘’
“Kazanan takım bozulmaz” diyen Emre Belözoğlu beşi bir yerde ile (Sosa, Ozan, İrfan Can, Mert Hakan, Pelkas) maça start verdi. Bu sistemle oynadığı zaman top Fenerbahçe'de kalıyor. Bu 5’li topu çok iyi kullanıyor, müthiş bir pas alışverişi yapıyor, adam eksiltiyor, şut atıyor, pozisyon yaratıyor ve sonunda da goller geliyor. Valencia’nın ofansif oyuna yaptığı katkı da unutulmamalı.
İstifini bozmadı, goller geldi
Fenerbahçe maça yine önde baskı yaparak başladı. Sahadaki görüntü Fenerbahçe’nin zorlanmayacağını belli ediyordu. Nitekim de Valencia’nın golü gecikmedi. Paşa'nın gole tepkisi bile olmadı. Harun’un ikramından beraberliği yakaladılar ama sahada vurdumduymaz oynamaya devam ettiler. Fenerbahçe 'ikram' ettiği gole rağmen hiç istifini bozmadı. Topu aldı, rakibini kendi alanına hapsetti ve gollerinin devamını getirdi.
Girenler, çıkanları arattı
Son 20 dakikada girenler, çıkanları aratınca Kasımpaşa biraz kıpırdadı. Harun yine bir penaltı yapınca ve de onu kurtaramayınca Fenerbahçe durduk yerde maça heyecan getirdi. İlk devre süper oynayan Fenerbahçe’nin maçın son bölümünü sıkıntı ile tamamlamasını anlamakta zorlandık. Demek ki bu takım heyecanı seviyor.
‘’Belözoğlu ve yeni umutlar‘’
Türkiye’de taraftar, maç sonrası skor tabelasına, ardından da puan cetveline bakar.
Sonuçlar istediği gibiyse, takımına, hocasına ve yönetimine methiyeler düzer.
Gidişat iyi değilse başlar sallamaya.
Bu hiçbir zaman değişmez.
Sergen Yalçın sıfırdan bir takım yarattı. Sene başında yorumcuların büyük bir bölümü, “Beşiktaş zirve yarışında olmaz” dediler.
En büyük favori Fatih Terim’in Galatasaray’ı gösterildi.
Önemli transferler yapan Fenerbahçe ve teknik direktörü Erol Bulut için tereddütler vardı.
Şimdi gözde o!
Lig başladı, ilerledi bu defa transfer şampiyonu Fenerbahçe ve teknik direktörü topa tutuldu.
Beşiktaş iyi sonuçlar almaya başlayınca Sergen Yalçın göklere çıkartıldı.
Fatih Terim’in ise kredisi devam ediyordu.
Son haftalarda Beşiktaş puanlar kaybetmeye başlayınca, Sergen Yalçın için bile homurdananlar vardı.
Trabzonspor beraberliğinden sonra zirve hesapları şaşan Galatasaray’da Fatih Terim‘in arkasında eski destek ve kredi var mı, tartışılır.
Şu anda gözde teknik adam, Erol Bulut’un yerine göreve gelen Emre Belözoğlu.
Onu gözde yapan, Fenerbahçe’nin gitti denilen şampiyonluk şansını yakalaması.
Taraftarlar ve camia yeniden yeşeren umutlarla dolu.
İpler hâlâ Beşiktaş’ta
Fenerbahçe’nin geniş ve kaliteli bir kadrosu var.
Erol Bulut’un yaptığı yanlış tercihleri Emre Belezoğlu yapmıyor. Elindeki malzemeyi iyi kullanıyor.
Düşünün, Beşiktaş bir Aboubakar’ın sakatlanmasıyla zorlanıyor.
Galatasaray’da da durum farklı değil. Falcao ve Mustafa Mohamed olmayınca takım zor maç kazanıyor.
Fenerbahçe’de ise dünya yıldızları Mesut Özil ve Perotti sakatlıkları yüzünden daha kadroda bile değiller.
Süper Lig’de geriye 6 hafta kaldı.
Fenerbahçe 6’da 6 yapar mı?
Emre Belezoğlu’nun doğru tercihleri, doğru oyun planları ile kalan maçları kazanması imkansız değil.
Ama şampiyonluğun yine de garantisi yok.
Çünkü ipler hâlâ Beşiktaş’ın elinde.
‘’Şampiyonluk inancı bu‘’
Başakşehir'de Kocaman, ani ataklarla gol aramak isterken, Belözoğlu'nun tek düşüncesi kazanmaktı ve bunu da başardılar. Zirve yarışına daha da sıkı tutunan Fenerbahçe'de takım, şampiyonluğa inanmış gözüküyor.
Aykut Kocaman’ı tanıyanlar maçtan önce ev sahibi Başakşehir'in topu rakibe verip, savunma tedbirlerini ön plana çıkartacağını, ani ataklarla da golü düşüneceğini tahmin ediyorlardı. Topu rakibe vermeyip, topu kaybettiğinde de ön baskıyla yeniden topa sahip olmayı düşünen teknik adam da Emre Belözoğlu'ydu. Beşi bir yerde (Sosa, İrfan Can, Ozan, Mert Hakan, Pelkas) yine ilk 11’deydi. Belözoğlu’nun tek düşüncesi maçı kazanmaktı. İlk 20 dakika Başakşehir oyunu geriden başlattı, yan paslarla tempoyu düşürmeye çalıştı.
Avantajı yakaladılar
Ömer Ali’nin jeneriklik golüyle öne geçip avantaj da yakaladılar. Ev sahibi rakibin savunmada geniş alanlar bırakmasını görmezlikten gelip, tam takım kapanınca Fenerbahçe oyunun tek hakimi oldu. 'Beşi bir yerde' maça ağırlığını koydu. Önce bir korner organizasyonu ile beraberliği yakaladılar, sonra da Pelkas’ın şık golüyle öne geçtiler. Mahmut'un sorumsuzca gördüğü kartla atılması, Fenerbahçe için bulunmaz avantaj oluyordu.
Kurtarmasa kâbusa dönerdi
Fenerbahçe eksik rakibi karşısında maçı noktalayacak golü bulamayınca son dakikalarda kısa süreli bir “şok” yaşadı. Harun sebebiyet verdiği penaltıda Visca’nın vuruşunu kurtarmasa gece Fenerbahçe için kâbusa dönecekti. Sonuçta Fenerbahçe, zorlu Başakşehir deplasmanını da 3 puanla kapatıp, zirve yarışına daha sıkı tutundu. Bu takım şampiyonluğa inanmış gözüküyor. Geride kalan maçları kazanmak şampiyonluk için yeter mi?
O da biraz Beşiktaş’a bağlı...
‘’Yarışa devam‘’
Fenerbahçe’nin istekli oyunu Mert Hakan’ın 'şık' golüyle taçlandı. Maxim'in şok golüne rağmen Kanarya "Ben bu maçı bırakmam" mesajı verdi, Valencia'yla da bunu kanıtladı. Sarı-Lacivertliler hak ederek kazandı, "Yarışa devam" dedi.
Erol Bulut’un görevdeyken hiç cesaret edemediğini Emre Belözoğlu cesaret etmiş beşi bir yerde (Sosa, İrfan Can, Ozan, Mert Hakan, Pelkas) ile takımını sahaya sürmüştü. Takımın bankosu Gustavo’yu da kulübeye çekmişti. Maç başladı, Fenerbahçe oyunu hemen rakip alana yığdı. İştahlı, istekli, topa sahip olan, topu kaybettiğinde önde baskı yapan bir takım görüntüsü çizdi. Oyunda genelde sağ kanat bindirmeleri yaptı. Önde İrfan Can, arkada Gökhan Gönül ile yüklendi. Merkezde Ozan ve Mert Hakan ile, sol kanattanda Valencia, Pelkas ve Caner ile müthiş bir baskı kurdu.
Tek eksiği golcüsü
Gaziantep rakibin baskısından kendi alanına kapandı, ani atak kovaladı. Serdar Aziz, Szalai ve önlerinde Sosa defansif oyunda çok hata yapmadılar. Rakibin yaptığı ani ataklar fazlaca olmasada sıkıntı yarattı. İlk bölümde yüzde 75 topa sahip olan, isabetli pas yüzdesi 90 olan Fenerbahçe’nin tek eksiği golcüsü idi. Belözoğlu oynanan futbola 'onay' verince devre arası hamle yapmadı. Fenerbahçe’nin istekli oyunu Mert Hakan’ın 'şık' golüyle taçlandı.
İş işten geçti!
İyi futbol ve gol gelince Fenerbahçe rahatladı dedik. Sonra rakibin kazandığı serbest atışta Maxim’in kolay topunu Altay içerde kontrol etti, hakem değil VAR golü verdi. Şok gole rağmen Fenerbahçe “Ben bu maçı bırakmam” diyordu. Valencia’nın golü de bunun kanıtı oldu. Gaziantep’in aklı ve ayakları son 10 dakikada çalışmaya başladı ama iş işten geçmişti. Maçı izlemeyenler,Fenerbahçe’nin zorlandığını sanmasınlar. Son 10 dakikayı saymazsak( skoru koruma psikolojisi) Fenerbahçe hak ederek önemli bir maçı kazandı ve “Yarışa devam” dedi.