‘’Macera sona eriyor‘’
Kadıköy’deki Olympiakos yenilgisinden sonra “Fenerbahçe’nin Avrupa macerası uzun sürmez“ demiştik. Antwerp iç saha beraberliğinden sonra da “Macera sona eriyor” diyebiliriz. Pereira’nın sahaya sürdüğü 11’i ideal olarak yorumlayanlar çoğunlukta idi. (Berisha tartışılır) Fenerbahçe maça ısınmaya çalışırken, rakibin ilk atağında Samatta ile golü buluşu, oyunu daha da renklendirdi. Yediği gole rağmen sahada önde baskı yapan istekli, arzulu bir Fenerbahçe vardı. Baskılı futbol önce gol, sonra penaltılar getirdi. İlk golün sahibi Valencia’nın ilk penaltıda direğe takılması şansızlıktı. Fenerbahçe iyi oyun ile devre arası soyunma odasına galip gitti. Pereira her zaman olduğu gibi, takıma el atmadı. İkinci bölümde takım yoruldu. Hamle yine yoktu, Antwerp eşitliği sağladı, Pereira uyandı, başladı hamlelere. Hem de ne hamleler. Takımın topu tutan, hareketlendiren ayakları Mesut, Sosa, Ferdi dışarı alındı. Oyuna girenler Pelkas, Rossi, Zajc, Sangare çıkanları aratınca, Kadıköy’de kazanılacak bir maçta 2 puan uçtu gitti.
Gecenin sorusu
Pereira’ya devre arası hamle yapmaması için birileri yasak mı koydu?
Maçın starı
İlk golü attı. Penaltılar kazandırdı. İlkini kaçırdı, ikinci atış için cesaretle topun başına gidip gol yaptı. Valencia tartışmasız maçın öne çıkan ismi oldu.
Maçın olayı
Fenerbahçe’de bir türlü başarılı olamayan, gönderilen Frey ve Samatta bu defa Kadıköy’e rakip olarak gelmişlerdi. Antwerp’in ilk golünü hazırlayan Frey topu ağlara gönderen de Samatta oluyordu.
Kısa mesaj
Böyle giderse Pereira da tartışılmaya başlanır.
‘’'Kim' vurduya gitti!‘’
Skora bakıp Fenerbahçe’nin maçı çok kolay kaybettiğini söylemek kolay değil. Pereira’nın yanlış takım tertibi ve geç hamleleri, Kim’in gereksiz gördüğü kartlar ve arkadaşlarını uzun süre 10 kişi bırakışı, Sarı-Lacivertli takımın öne geçtiği maçı kolay yoldan kaybetmesine yol açtı. Fenerbahçe’nin sahaya çıkan ilk 11’nde göze çarpan sürpriz isim Crespo'ydu. Tisserand ve Sosa kulübede, Mesut Özil, Novak ve Crespo sahadaydı. Maça baskı ile başlayan Fenerbahçe golü de Rossi ile bulunca Trabzonspor erken şoka girdi. Golden sonra da baskıya devam eden Fenerbahçe oluyordu.
Kendi alanına kapandı
Trabzonspor’un imdadına yetişen Kim oluyordu. Önce orta sahada bir sarı görüyor, sonra da rakibini gole giderken düşürünce kırmızı kartla dışarda kalıyordu. Serbest atışta Bakasetas’ın yerden giden vuruşunu Altay tutuyor, sonra topla içeri giriyor ve rakibine bir ikram da o yapıyordu. Geride oynanacak 70 dakika vardı. Böyle maçları 10 kişi oynamak elbette kolay değildi. Devre bitti. Pereira ne hikmetse yine hamle yapmadı. Halbuki Tisserand, Sosa, Nazım ve Pelkas yanı başındaydı. İkinci bölümde Fenerbahçe ister istemez kendi alanına kapandı. Trabzonspor’un önemli silahı Nwakaeme sakatlanıp çıkmıştı. Ev sahibi topa sahip olmasına rağmen pozisyon bulamıyordu.
Başında dengesini bozmuştu
Pereira‘nın son 30 dakikada hamle yapmak aklına geldi. Hareketli Valencia’yı dışarı alıp, çalışmayan kanatlara rağmen ne hikmetse Serdar Dursun’u oyuna aldı. Son 15 dakikada Mesut Özil ve Rossi’nin yerlerine Tisserand ve Sosa’yı sahaya sürdü (Yine gecikmiş hamleler). Maça sol stoperde başlayan Novak önce sağ stopere, sonra sol stopere, sonra yine sağ stopere geçiyordu. Tisserand varsa Kim’i sağ stoperde oyuna başlatmak bu oyuncunun da zaten maçın başında dengesini bozmuştu. Her şeye rağmen maç dengede bitecekken, bu defa da takımın gerideki önemli savunmacısı Szalai, arkası dönük Cornelius’a sarılıp, penaltı yaptırınca Fenerbahçe teslim bayrağını çekti. Pereira’nın elindeki kadro kaliteli ama oyuncak değil. Bu takım doğru 11’ler ve doğru hamleler ile hedefe yürür. Aksi takdirde dün gece olduğu gibi, “Kim vurduya gider.”
‘’Kaybetmemek için oynarlar‘’
Maçtan önce olduğu gibi maçtan sonra da çok gündemde kalacak bir 90 dakika izleyeceğiz. Trabzonspor ve Fenerbahçe camiaları uzun yıllardır şampiyonluğa hasretler. İlk 8 hafta alınan sonuçlar ve puan tablosundaki durumları, iki takımın da bu yıl şampiyonluk konusunda çok iddialı olduğunu gösteriyor. Lider Fenerbahçe’nin bu ilk derbisi.
Trabzon baskılı oynarsa...
Bu maç Fenerbahçe ve Trabzonspor hakkında bize daha net bilgiler verecek. Pereira’nın Trabzonspor karşısındaki oyun planı ne olur? Fenerbahçe genelde topa sahip oluyor. Ancak bu defa kapanan rakipler karşısında set oyununu beceremiyor. Trabzonspor oyuna önde baskıyla başlarsa bu Fenerbahçe’nin lehine olur.
Beraberlik üzmez
İki tarafın oyun planlarını, mücadeleyi kazanmaktan çok kaybetmeme üzerine kuracaklarını düşünüyorum. Çünkü ne Trabzonspor ne de Fenerbahçe beraberliğe üzülmezler. Pereira ilk 11’i nasıl yapar bilemem ama, ben olsam takımı sahaya böyle sürerdim...
‘’Anelka'dan Mesut'a...‘’
Tarih 14 Mayıs 2006. Fenerbahçe şampiyonluk maçına çıkıyor. Rakip Denizlispor. Galibiyet, mutlu sona ulaşmaya yetecek. Teknik direktör Daum ilk 11’i açıkladığında herkesi şaşırtıyor. Neden mi? Dünya yıldızı Anelka yedek, Mert Nobre sahadaydı. Sonrası malum, yıllarca konuşulan bir 90 dakika ve kaçan şampiyonluk. Maçtan sonra, “Nobre’nin yedeği mi olacağım” diyen Anelka, İngiltere’ye dönüyordu. Çok zor transfer edilen bir yıldız, kolay yoldan kaybediliyordu.
Alex’in kaderi aynıydı
2004 yılında Fenerbahçe’ye gelen Alex de Souza taraftarın vazgeçilmez oyuncularından biriydi. 8 yıl içinde 245 maça çıkıp 136 gol atmayı başarıyordu. Ancak onunda bu defa teknik direktör Aykut Kocaman’la problemleri başlıyordu. Sonuçta da 1 Ekim 2012 tarihinde Alex’in Fenerbahçe ile yolları ayrılıyordu. Bir yıldız daha Fenerbahçe’den hem de ligin devre arası gelmeden gönderiliyordu. Aykut Kocaman’ın 2017-2019 arası Fenerbahçe’de forma giyen Valbuena ile de yıldızı bir türlü barışmıyor, Fransız futbolcu rotayı Yunanistan’a çeviriyordu.
Taraftar izin vermez
Şimdi gündemde bir başka dünya yıldızı Mesut Özil var. Başkan Ali Koç’un ‘hayal transfer’ dediği Mesut Özil ile teknik direktör Pereira arasında kim ne derse desin sıkıntılar var. Nedendir bilinmez, Fenerbahçe teknik direktörleri, kadrolarındaki yıldız futbolcularla hep ters düşüyorlar. Teknik direktörler mi haklı, yoksa futbolcular mı problemli, tartışılır. Mesut Özil’in diğer yıldız oyuncular gibi kolay yoldan gözden çıkartılması şimdilik zor gözüküyor. Çünkü buna ne Başkan Ali Koç ne de taraftarlar izin verir. Haksız mıyım?
‘’Kurtarıcı galibiyet‘’
2022 Dünya Kupası’na katılsak orada ne Caner Erkin olacak ne de Burak Yılmaz. Peki o zaman onlara verilen şans gençlere neden verilmez? Letonya 'çantada keklik' bir rakip değildi. Adamları bugüne kadar bir defa yenmişiz. Maç başladı, rakibin bizden korkmadığı her halinden belliydi. Topu hem çabuk kullanıyor, hem şişiriyorlardı. Golü genelde duran toplardan kovalıyorlardı (Sadece ilk yarı 7 korner attılar). Biz ne yapıyorduk? Ne tağa çabuk kalkabiliyor, ne pas alışverişi yapabiliyor, ne önde baskı yapıyor, ne de pozisyon bulabiliyorduk.
Geç yapılmış hamleler
Yurt dışında top koşturanlar (Hakan Çalhanoğlu, Orkun Kökçü, Zeki Çelik, Burak Yılmaz) ilk 45 dakikada yokları oynadılar. Defansta Merih ve Çağlar savaşıyor, Cengiz ve Kerem topla buluştuğunda biraz hareketleniyorduk. Etkisiz oyunumuz devam edince devre golsüz kapanıyordu. İşler iyi gitmiyordu. Oyuna müdahale gerekiyordu. Ancak teknik direktör Kuntz takımından memnun olacak ki, hamleye gerek duymadı. Sahadaki görüntümüz ümit verici değildi. Son 25 dakikaya girilirken Kuntz, kulübedekileri hatırladı. Orkun ve Caner’i dışarı alıp Serdar Dursun ile Rıdvan’ı sahaya sürdü (Geç yapılmış hamleler).
Bu futbolla zor
Biz gol beklerken Merih Demiral’ın kendi kalemize yolladığı topla Letonya öne geçince gece iyice karardı. Öne geçen rakip son bölümde tamamen kendi alanına kapandı, top daha çok bizde kaldı. Cengiz Ünder’in asisti ile Milli Takım'ın yenisi Serdar Dursun’un kafa vuruşuyla gelen gol bizi yeniden ümitlendirdi. Maçın son 15 dakikasında, geride kalan 75 dakikada bulamadığımız kadar pozisyon bulduk. Maç gitti derken, uzatmalarda kazanılan penaltı, Burak’ın vuruşu ve gelen gol bizi hayata döndürdü. Bu gol ve gelen galibiyet hem Kuntz’u hem de futbolcuları kurtardı. Bu futbol Katar’a gitmeye yeter mi derseniz ona 'evet' demek çok zor. Ancak şimdilik herkes bu galibiyetin arkasına saklanacak. Bir daha ki Milli maça kadar...
‘’Galipsen sorun yok!‘’
Olympiakos maçının bankoları Novak, Mert Hakan, Pelkas, Osayi ve Valencia kulübede, son dakika transferleri Berisha, Rossi ve Crespo ilk 11’de idiler. Maça önde baskı ve arzulu başlayan Fenerbahçe, karşısında sahada ne oynayacağını bilemeyen bir Kasımpaşa bulunca ilk bölümü zorlanmadan iki farkı yakalayarak kapattı. İlk 45 dakika uzun toplarla, kanatları kullanan ev sahibinde takımın öne çıkan isimleri Gustavo, Ferdi, Rossi ve Berisha oldular. İlk yarıda sadece al-ver oynayan Crespo devre arası yerini Zajc’a bıraktı. 45 dakikalık görüntü maçın Fenerbahçe adına kolay geçeceğini gösteriyordu ama öyle olmadı. Travnik’in farkı bire indiren golü, rakibi bir anda oyuna ortak etti. Pereira hamlelerini hemen yaptı. Önce Muhammed ve Serdar Dursun’un yerlerine Novak ve Valencia’yı aldı. Daha sonra iki asist yapan Rossi’yi dışarı alıp Mert Hakan’la orta alana takviye düşündü. Hamleler sahadaki görüntüyü değiştirmedi. Rakip Kasımpaşa biraz organize olsa, Fenerbahçe rahat kazanacağı maçta hüsran yaşardı. Kazanan takım daima haklıdır. Ortaya koyulan futbol mu? Galibiyet her yanlışı, her hatayı örter..
Gecenin sorusu
Mesut Özil iyileşti ise, neden sahada değil de kulübede?
Maçın starı
Ferdi Kadıoğlu oyunun en istekli, en hareketli futbolcusuydu. Çıkışını sürdürüyor ama Milli Takım’da yok.
Maçın olayı
Takımın bankoları Pelkas ve Osayi yerlerini, son gelenlere (Crespo, Rossi) kaptırmışlardı.
Kısa mesaj
Pereira takımın iskeletini kurdu derken şimdi her maça farklı 11 çıkartıyor. Buna rotasyon diyemeyiz. Bu fal açma Erol Bulut’un sonu olmuştu.
‘’Macera uzun sürmez‘’
Maçtan önce Pereira kendisini eleştirenleri eleştirmiş ve oynattığı sistemi savunmuştu. Haklıdır, haksızdır bilemem, benim bildiğim futbolda rakibe göre plan yaparsın. Hatayspor maçı gördük ki, Fenerbahçe’yi kandırmış. Olympiakos gibi karşına dersini iyi çalışmış bir takım çıkarsa 3’lü defans sonun oluyor. Senin kanatların (Ferdi, Samuel, Pelkas) defansif oyuna katkı yapmıyorsa, Novak sağ stoper oynuyorsa, 3’lünün önündeki Gustavo ve Mert Hakan, rakibin ani ataklarında çaresiz kalırsa, 3’lü defans da bir işe yaramıyor. Bunlara bir de maçın başında en güvendiğin Szalai, gereksiz bir top kaptırıp, gol yedirirse, işin içinden çıkmak imkansız.
Gerisini düşünün
Rakibin gollerini atan Tiquinho gibi teknik, Masouras gibi müthiş bir şutör bulamamış, Rossi, Berisha ve Meyer’den medet umuyorsun. İlk yarı tek pozisyon bulamıyorsun ama hamle için son 20 dakikayı bekliyorsun. Sonra da Mert Hakan’ı dışarı alıp yuhalatıyorsun. Takımın en öne çıkan isimleri kaleci Altay ve Kim gerisini düşünün. Farklı mağlubiyet gösterdi ki, Fenerbahçe’nin Avrupa macerası uzun sürmez. Belki de bu yenilgi Fenerbahçe’nin hayrına olmuştur( Süper Lig için) Unutmadan Mesut Özil bu hafta sonu iyileşir mi?
‘’Fenerbahçe zoru seviyor‘’
Kadrolar açıklandığında Mesut Özil, Pelkas ve Osayi-Samuel’i ilk 11’de görmeyenler elbette ki şaşırdılar. Pereira, zorlu Hatay deplasmanında Novak’ı sağ stoper (Serdar Aziz olmayınca), Muhammed’i sol, Ferdi’yi de sağ kulvarda görevlendirmişti. Berisha da sağ kanatta gözüküyor, defansına yardım ediyordu. Valencia ve Rossi de alan değiştirerek oynuyordu. Ev sahibi oyunu kendi alanında kabul etmiş, hazırlık paslarıyla çıkmayı planlamıştı.
Son 5 dakika!
Fenerbahçe’nin önde baskısı Hatayspor’u sıkıntıya soktu. İlk 30 dakika içinde de Valencia’nın asistleri ile önce Rossi, ardından da Novak’ın golleri geldi. Ev sahibinin gardı düşmüştü. Pereira skora bakıp önce hamle yapmadı. Fenerbahçe ikinci bölümde topu rakibe verip ani atak kovaladı. Maçı farka götürecek pozisyonları (Valencia, Serdar Dursun) yakaladı, atamadı. Son yarım saatte rakibin golü, Pereira’nın hamleleri geldi. Mert Hakan (Crespo), Valencia (Samuel), Berisha (Serdar Dursun) değişikliklerini gördük. Fenerbahçe bu bölümde de maçı koparacak golü atamadı. Son 5 dakikaya girilirken, Mesut Özil’in oyuna alınışı, kim ne derse desin bana göre ayıptı. Sonuçta zor bir deplasman kolay yoldan değil, zorlanılarak kazanıldı. Kim, Novak ve Ferdi galibiyetin baş rol oyuncuları oldular. Hatayspor maçında bir defa daha gördük ki, Fenerbahçe zoru seviyor.









































