Arama

Popüler aramalar

‘’‘Spor ekonomisinin geleceği parlak'‘’

2019 yılından bu yana Galatasaray’ın global resmi sponsoru olan Nef’in İcra Kurulu Başkanı Erden Timur, “Türkiye’de sporun da spor ekonomisinin de geleceğinin çok parlak olduğuna inanıyorum. Türk futbol ve spor endüstrisinin yarattığı rakamlar daha çok büyüyecek” dedi. Timur, Fanatik’in sorularını yanıtladı:

Nef olarak spor yatırımlarına bakış açınız nedir?

Spor, yüzyıllardır hayatımızda ve bugün artık kendi anlamının ötesine geçmiş önemli bir endüstriye dönüşmüş durumda. Sporun büyümesinde ise en büyük rol paydaş şirketlere düşüyor. Bugün dünyanın birçok ülkesinde dev şirketlerin en çok yatırım yaptıkları alanın başında spor olduğunu görüyoruz. Bu hem sürdürülebilirlik hem de daha iyi bir dünya için olmazsa olmazlar arasında... Nef olarak ana misyonumuz, hayata değer katmak ve iyi hikayelerin oluşmasına katkıda bulunmak. İşte bu nedenle bizim spora bakış açımız sadece “sponsorluk”lardan ibaret değil. Sporun toplumları ve insanları birleştirici gücü olduğuna inanıyoruz; bu nedenle bu alana her yıl yatırım yapmaya devam ediyoruz. Spor, aynı zamanda, özellikle bu yıl yaşadığımız pandemi süreci gibi, zorlu dönemlerde toplumsal duyguları ve birliği ortaya çıkaran, dayanışmanın, takım olmanın önemini ortaya koyan bir alan. Bu nedenle sporun bu birleştirici ve dayanışma felsefesi, Nef’in de ana felsefesiyle bire bir örtüşüyor.

Bu alanda ne gibi yatırımlarınız bulunuyor?

Spora ilk yatırımımız 2016 yılında Galatasaray Spor Kulübü’nün ana sponsoru olmamızla başladı. Galatasaray ile gerçekleştirdiğimiz bu sponsorluk kapsamında aynı zamanda birçok farklı sosyal sorumluluk çalışmasını da sahalara indirdik ve geniş kitleler tarafından duyulmasını, benimsenmesini sağladık. Bundan yaklaşık bir yıl sonra, 2017 yılında, dünyanın en fazla taraftar sayısına sahip spor kulüplerinden FC Barcelona’nın resmi sponsoru olduk. Bu anlaşma sadece Nef için değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisi ve ülkemizin marka bilinirliği açısından da ayrıca önemliydi. Çünkü FC Barcelona dünyada ilk kez bir gayrimenkul şirketiyle böyle bir iş birliğine imza attı. Bunun için de son derece gururluyuz. Bir yandan ülkemizin ve dünyanın spor devlerine yatırım yaparken, diğer taraftan yerel takımları da unutmadık. Bunlar için de en anlamlısı Karaçay Gençlik Spor Kulübü ile yaptığımız iş birliğiydi.

Neden futbol?

Bunda elbette koyu bir Galatasaray taraftarı olmamın rolü var. Ama dahası, sporun birleştirici ve dayanışma ruhu, Nef’in ana felsefesiyle bire bir örtüşüyor. Şirketimizin adı Nef, “nefes”ten geliyor. Bugün Nef olarak sadece yapılara değil, yaşamın her alanına, sanata, eğitime, sağlığa ve elbette spora nefes vermek için çalışıyoruz. Spor, aynı zamanda geniş kitlelere ulaşmak, Nef’in varoluş amacı olan toplumsal çalışmaları bu kitlelere duyurmak için de bizim için en etkili mecralardan biri. Bugün sadece Türkiye’de değil, dünyanın hemen hemen her coğrafyasında spor artık bu misyonu taşıyor. Türkiye özelinde baktığımızda ise ‘spor’ ve ‘futbol’ arasında asla gevşemeyen çok güçlü bir bağ var. Bizim gibi sporun birleştirici ve eğitici gücünü öne çıkarmak isteyen şirketler için de futbolun çok doğru bir adres olduğunu düşünüyorum.

Galatasaray'a sponsorluğunuzun kapsamı nedir?

Biz Nef olarak, gayrimenkul sektöründe uluslararası marka haline gelmek ve sektörde farklılık yaratmak için yola çıktık. Bu yoldan sapmadan da rotamızı takip ediyoruz. Nef’in gelecek vizyonunun yanı sıra toplumsal fayda misyonumuzu da göz önüne aldığımızda; Galatasaray gibi uluslararası arenada başarısını kanıtlamış, Türkiye’nin lider futbol takımlarından birisiyle iş birliğine gitmenin tüm bu hedeflere ulaşma konusunda en etkili yol olduğu fikrine vardık.

2016-2017 sezonundan 2018-2019 sezonu sonuna kadar Galatasaray’ın ana sponsoru olduk. 2019 yılından bu yana da Galatasaray’a “Global Resmi Sponsor” olarak destek vermeye devam ediyoruz.

‘BARÇA ile iş birliği bizim için çok anlamlıydı’

Barcelona'ya olan sponsorluğunuzun markanıza etkileri neler oldu?

FC Barcelona gibi dünyanın şampiyonlar liginde oynayan bir takımın, Türk şirketiyle iş birliği yapması bizim için gurur verici. Bu sponsorluk hem Türkiye’nin global gayrimenkul markası olarak Nef’in hem de ülkemizin dünya statlarında daha fazla konuşulmasını sağladı. Bugün sadece sosyal medya hesaplarına baktığınızda, Barcelona’nın 200 milyona yakın bir takipçisi olduğunu görüyoruz. Bugün Türkiye’nin nüfusu 81 milyon. Barcelona’nın sadece Facebook’taki takipçi sayısı 100 milyonun üzerinde. Ama bizim için Barcelona sponsorluğunun değeri, bu rakamların da ötesinde. Barcelona’nın mottosu var ya ‘Bir kulüpten fazlası’ diye; bizimki de bir sponsorluktan fazlası. Öncelikle etik değerlerin global buluşması olarak adlandırıyoruz bu iş birliğini. Dünya genelinde hedeflediğimiz toplumsal faydayı yaratabilmek, Nef’in global hedeflerini aktarabilmek için gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği bizim için çok anlamlıydı.

23 Şubat 2021, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’‘Yatırımlarımız futbolla sınırlı kalmayacak'‘’

Kadın ve Erkek Milli Takımlarının ana sponsorluğunu üstlenen Bitcoin ve kriptopara alım-satım platformu BtcTurk’ün CEO’su Özgür Güneri, “Yatırımlarımız futbolla sınırlı kalmayacak. Diğer branşlarda da var olmayı istiyoruz” dedi. Güneri, Fanatik’in sorularını yanıtladı:

BtcTurk’ün kuruluşundan Milli Takım sponsorluğuna uzanan öyküsünü anlatabilir misiniz?

BtcTurk markası 1 Temmuz 2013’te ilk kez Türk lirası ile Bitcoin alım işleminden sonra faaliyete başlıyor. Markanın sahibi Kıbrıs’ta kurulu bir şirket. Ama 2017 yılı Mayıs ayında Türkiye’de yapılanarak Eliptik Yazılım ve Ticaret A.Ş. olarak faaliyetlerine Türkiye’den devam ediyor. O tarihte Bitcoin’in 20 bin dolarlara çıktığı zamanlardı ve bizim şirket 8-10 kişinin çalıştığı mütevazı bir şirketti… Ama on binlerce kişi Bitcoin almak için kapıya yığılıyordu. Bunun üzerine biz de ortaklar olarak dedik ki, ‘Biz bu işin geleceğine, Bitcoin’e inanıyoruz. O yüzden yatırım yapalım.’ Son yıllarımız yani 2018, 2019 ve 2020 ciddi yatırımla geçti. 2020’nin ilk yarısında 80 kişinin çalıştığı bir şirkete dönüştük. Bugün BtcTurk’te dışarıdan alınan desteklerle beraber 800 kişi çalışıyor.

Şirketin nasıl bir ortaklık yapısı var?

Bizim şu anda 2 tane şirketimiz var. Birisi teknoloji geliştiren Liberyum, diğeri bu teknolojiyi alıp kullanıcılarına sunan platform. Platformun çoğunluk hissesi bana ait. Diğer teknoloji şirketinin çoğunluk hissesi de Kerem Tibuk’a ait. Kerem Tibuk benim çok eski arkadaşım. Besim Tibuk’un oğlu. Kerem teknoloji tarafında çok bilgili. Bitcoin’i 2010 yılından beri bilen, takip eden, yatırım yapan birisi. Benim uzmanlık alanım da finans. Dolayısıyla hedefimiz zaten onun teknoloji ve Bitcoin bilgisi ile benim finans bilgimi bir araya getirmekti. 3 yıldır da güzel bir şekilde ilerliyoruz.

Milli Takım’a sponsorluk sürecinizi anlatır mısınız?

Milli Takım’ın da bir adım öncesi var. BtcTurk olarak önce Malatyaspor ile bir iş birliği yapmıştık. Burada amacımız aslında başta Bitcoin olmak üzere kripto paraları rahat, güvenilir ve hızlı bir şekilde erişilebilir kılmak. Türkiye’de de futbol önemli bir mecra. Yeni nesil bir teknolojiyle dünyayı değiştirmeye aday bir Türk markasıyız. Bu çok gurur verici. O yüzden Milli Takım’ın bu yeni kadrosuyla kendimizi çok özdeştiriyoruz. Buna yeni nesil bir sponsorluk diyoruz zaten. Enerjimiz yüksek. Globalde biz de büyük işler başarmak istiyoruz. Türk Milli Takımı ister kadın ister erkek kadrosuyla yurtdışında bizi nasıl gururla temsil ediyorsa, biz de BtcTurk markamızla Türkiye’yi çok iyi temsil ettiğimizi düşünüyoruz. Şu anda dünyanın en büyük 10-15 platformundan birisiyiz. Sağ olsun TFF yöneticileri de bu yeni nesil sponsorluğa sıcak baktılar, o yüzden güzel bir işbirliğine imza atma şansımız oldu.

Önümüzde EURO 2020 var. Nasıl bir iletişim planı düşünüyorsunuz?

İki yükümlülüğümüzün olduğunu düşünüyoruz. Bir tanesi kullanıcı ve paydaşlarımıza karşı, bir diğeri de dünyadaki Bitcoin camiasına karşı. Çünkü adımızda hem Btc var hem Türk var. O yüzden bence EURO 2020 mükemmel bir fırsat olacak bizim için. İlk defa Avrupa Şampiyonası tekli yılda yapılıyor. Bu da Bitcoin ve BtcTurk’e çok uygun. Biz de ilkleri yapmayı seven bir şirketiz. Dolayısıyla bu açıdan örtüştüğünü düşünüyorum. Bir diğer konu da pandemide insanlar aşırı sıkıldı ve bu tür etkinliklere ihtiyacımız var. O yüzden önümüzdeki dönemdeki iletişim dilimizi, Milli Takımı’n ortaya koyduğu bu yeni dinamizm, yeni nesil performans, bakış açısı ve kadroya uygun olarak planlıyoruz. Bizim sponsorluğumuz Katar’daki 2022 Dünya Kupası sonuna kadar. O yüzden elimizde bir fırsat daha olacak. Biz hep ‘sonu kupa olsun’ diyoruz.

‘Kadın Milli Takımı’nı da çok önemsiyoruz’

Milli Takım’a sponsorluk anlaşmanızın kapsamında neler var?

Türkiye Futbol Federasyonu’nun tüm Milli Takımlar ana sponsoruyuz. Biz, Kadın Milli Takımı’nı da çok önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde onlara da ciddi destek vereceğiz. Futbolda ayrıca Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe’nin kendi sahalarında oynadığı maçlara LED reklamları vererek destek olduk. Onun dışında 10 tane Anadolu takımının kendi sahasında 4 büyüklerle oynadığı maçlara sponsor olduk. Ben bunları reklam vermek olarak değil, bu kulüpleri desteklemek olarak görüyorum. O açıdan da memnunuz.

Diğer branşlarda da var olmayı istiyoruz’

Gelecekteki yatırımlarınız futbolla sınırlı mı kalacak?

Yatırımlarımız futbolla sınırlı kalmayacak. Diğer branşlarda da var olmayı istiyoruz. Bizim gibi Türkiye’den çıkmış, uluslararası alanda fark yaratabilecek yeteneklere yatırım yapmak istiyoruz. Çok başarılı karateci, okçu, jimnastikçi arkadaşlarımız var. Zaman zaman farklı ajanslarla bu tür yeteneklerin bulunması üzerine çalışıyoruz. Muhtemelen bu sene yaza doğru Tokyo Olimpiyatları’nın hemen öncesinde bu yönde bir adım atabiliriz.

18 Şubat 2021, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’‘Tenis sporunun gelişmesini hedefliyoruz'‘’

Megasaray Tenis Akademi’de, bugüne kadar dünyanın dört bir yanından gelen önemli sporcularla birçok turnuva gerçekleştirdiklerini belirten Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin, “Tenis sporunun gelişmesini hedefliyoruz” dedi.

2019 yılında hayata geçirdiği Megasaray Tenis Akademi’de, bugüne kadar dünyanın dört bir yanından gelen önemli sporcularla birçok turnuva gerçekleştirdiklerini belirten Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin; “Toplamda 100’ün üzerinde turnuva yapılan akademide, 2021’de de mayıs sonuna kadar gerçekleşmesini beklediğimiz 50’nin üzerinde turnuva var” dedi. Bu turnuvalarda yaklaşık 3 binin üzerinde sporcuyu ağırladıklarını belirten Şahin, “Burada kısa zamanda 5 kıtadan katılımcıyı ağırlamak bizim için büyük bir keyif. Akademi kısa zamanda ünlü sporcular ve tenis severlerin beğenisini toplayarak, dünyanın en popüler akademilerinden biri olma yolunda büyük mesafe katetti” diye konuştu.

Farklı kategoriler...

Megasaray Tenis Akademi’yi kurma amacını anlatan Şahin, şöyle devam etti: “Antalya Belek’te yaygın olan golf sporu gibi tenis sporunun da gelişmesini hedefledik. Bunun yanı sıra Türk tenisinin gelişmesi, yetenekli oyuncuların keşfedilmesi ve yetiştirilmesi için uygun koşulları sağlamak en önemli amacımız. Megasaray Tenis Akademi’de gerçekleşen önemli turnuvalar bizi hedefimize daha da yaklaştırdı. Dünyaca ünlü tenisçileri ağırladığımız turnuvalar sayesinde, akademide eğittiğimiz sporcular hem kendilerini geliştiriyor hem tecrübe kazanıyor hem de büyük masraflara katlanıp yabancı ülkelere gitmek zorunda kalmıyor. Ayrıca bu turnuvalara katılan sporcular puan kazanarak derecelerini arttırıyor. Ve farklı kategorilerde başarılara imza atıyor. Bu bizim için gurur verici.”

Marka şehir

Megasaray olarak bölgede alternatif turizmin gelişmesine önemli katkı sağladıklarını ifade eden Şahin, şunları söyledi: “Megasaray olarak bu zamana kadar misafirlerimizin takdirini kazanarak 1 milyon turist ağırladık. Müşterilerimizden 60-70 kez gelenler var. Ülkemizi, Antalya’yı, Belek’i tanıtmak için mücadele etmeye devam edeceğiz. Antalya’yı hem kış turizmini hem de alternatif spor turizmini geliştirerek marka şehir yapmalıyız. Megasaray Tenis Akademi’yle Türkiye’den dünya çapında başarılı, ülkemizi temsil edecek sporcular çıkarma konusunda adım adım ilerliyoruz.”

30 ülkeden 108 katılımcı

Turnuva Direktörü Barış Şahin ise organizasyonla ilgili şunları söyledi: “Megasaray Tenis Akademi’de Türkiye’nin dört bir yanından gelen, gelecek vaat eden, yetenekli ve iddialı oyuncularımız var. Yerli ve yabancı antrenörler tarafından eğitiliyorlar. Sporcularımızdan Duru Söke 14 yaş altında Avrupa’da 14 numara. Ada Kumru 12 yaş Türkiye Milli Takım 1 numarası. MTA Avrupa’daki örneklerini aratmadan tüm sporculara aynı standartlarda olanak ve gelişim fırsatı sunuyor. Oyuncular optimum bir sistem dahilinde; aynı tesiste konaklıyor, yemek yiyor, sabah antrenmanını yapıp öğleden sonra maça çıkabileceği bir konfora sahip. Bu sayede zaman ve efor tasarrufuyla başarıya daha çok odaklanıyor. Şu an Megasaray’da ‘ATP Challenger Turnuvası’na özel 30 ülkeden 108 katılımcı bulunuyor. Aynı zamanda akademide şu an devam eden ITF Futures turnuvalarında da 30 ülkeden 160’ın üzerinde katılımcı var. Bu da demek oluyor ki şu an tesiste 270’in üzerinde tenis oyuncusunu ağırlıyoruz.”

02 Şubat 2021, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’‘Türkiye'yi satranç sporu ile buluşturmaya devam edeceğiz'‘’

Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) Başkanı Gülkız Tulay, “Biz, 2021 yılında da mücadele etmeye, ana sponsorumuz Türkiye İş Bankası’nın destekleriyle tüm Türkiye'yi satranç sporu ile buluşturmaya devam edeceğiz” dedi. Tulay, Fanatik’in sorularını yanıtladı.

Türkiye Satranç Federasyonu ve İş Bankası arasındaki iş birliği nasıl bir aşamaya geldi?

Türkiye İş Bankası ile 2005 yılında başlayan birlikteliğimiz sayesinde, toplumun her kesimine dokunan özel projelere ve Türkiye’ye örnek olacak bir iş birliğine imza attık. Türkiye İş Bankası sadece ana sponsorumuz değil, satranç sporunun Türkiye’de yaygınlaşması ve Türkiye’nin dünyada bir “satranç ülkesi” olarak tanımlanması yolunda en büyük destekçimiz oldu. Türkiye’nin bankası ile 15’inci yılımızı bu birlikteliğe yakışacak çok özel bir etkinlikle kutladık. Pandemi koşulları sıkça bir araya gelmemizi engellese de İş Bankası Genel Müdürümüz Adnan Bali'nin katılımıyla satranç sporuna değer katacak bir etkinlik gerçekleştirdik.

Etkinlik kapsamında neler gerçekleştirildi?

Etkinliğimizde başarılarıyla dünya satrancına ilham olan sporcular yer aldı. Tüm zamanların en güçlü kadın Büyükustası Judit Polgar, Azerbaycan'ın son yıllarda başarılarıyla dikkat çeken Büyükustası Shakriyar Memedyarov ve 17 yaşında ülkemizin en genç Büyükustası olmayı başaran Vahap Şanal bu etkinliğe katılan isimler arasındaydı. Tamamını çevrimiçi olarak gerçekleştirdiğimiz etkinlikte Büyükusta Shakriyar Memedyarov ve Büyükusta Vahap Şanal çok özel ve heyecanlı bir dostluk maçında berabere kaldılar. Dünyanın en güçlü kadın sporcusu ve başarıları ile satranç sporunda genç kızlarımızın idolü olan Judit Polgar, deneyimlerini ve Türk satrancına ilişkin görüşlerini paylaştı. Polgar, Türk satrancını yakından takip ettiğini, eğitim dünyasında satranç sporunun yaygınlaşması için Türkiye İş Bankası ile birlikte gerçekleştirdiğimiz “Satranç Sınıfları” dahil birçok projemizi de takdirle karşıladığını söyledi.

Federasyonun bu yılki hedefleri neler?

Biz, 2021 yılında da mücadele etmeye, ana sponsorumuz Türkiye İş Bankası’nın destekleriyle tüm Türkiye'yi satranç sporu ile buluşturmaya devam edeceğiz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye'nin en çok etkinlik ve turnuva gerçekleştiren federasyonu olarak takvimimizi hazırladık. En yakın zamanda 1 milyon lisanslı sporcu sayımıza da ulaşacağız. 2021 yılına satranç sporu adına müjdeli bir haber alarak başladık. Satranç artık ortaokullarda ders olarak okutulacak. Bizler, fiziki imkânı yeterli olan ve bizden talepte bulunan tüm devlet okullarımızı Türkiye İş Bankası ile gerçekleştirdiğimiz “Satranç Sınıfları Projesi” sayesinde satranç sınıfları ile buluşturduk. 2021 yılında satranç sınıfı olmayan okulumuz kalmasın istiyoruz. Sayısı 5 milyonu aşan ortaokul öğrencilerimizin satranç sporu ile buluşması, bu sporu hayatlarının bir parçası haline getirmesi için çalışıyoruz. 2021 yılı etkinliklerimiz ve turnuvalarımızın yanında, satranç sporunun 85 milyona ulaşması için özel projelerimizi gerçekleştireceğimiz bir yıl olacak .

1 milyon lisanslı sporcuya ulaşma hedefi…

Türkiye satrançta nasıl bir mesafe kaydetti?

Türk satrancında son 15 yılın rakamlarına bakıldığında, Türkiye İş Bankası ile iş birliğimizin başarısı daha net ortaya çıkıyor. 2005 yılında sadece 30 bin lisanslı sporcumuz vardı. Bugün ise Türk Satrancı, 970 bine yakın lisanslı sporcu ile futbol dahil tüm spor federasyonlarını geride bırakarak en önde yer alıyor. 1 milyon lisanslı sporcuya ulaşma hedefimiz için de artık gün sayıyoruz. Bu süreçte antrenör sayımız, 7 binden 86 bin 959’a, kulüp sayımız 600’den 2 bin 212’ye, hakem sayımız bin 738’den 11 bin 196’ya ulaştı. Unvanlı sporcu sayımızı 39’dan 199’a çıkardık. Büyükusta sayımız 1’den 12’ye ulaştı. Şu anda FIDE listesinde Türk satrancı 2 Kadın Büyükusta, 28 Uluslararası Usta, 5 Kadın Uluslararası Usta, 70 FIDE Ustası, 15 Kadın FIDE Ustası, 43 Usta Adayı, 24 Kadın Usta ile temsil ediliyor. Bu süreçte, 25 dünya şampiyonluğu, 30 dünya ikinciliği ve 39 dünya üçüncülüğünün yanı sıra 68 Avrupa şampiyonluğu, 67 Avrupa ikinciliği ve 58 Avrupa üçüncülüğü elde edildi. Uluslararası turnuvalarda toplam 490 madalya kazandık. Tüm bunların yanı sıra imza attığımız projelere ve çalışmalarla 7’den 70’e her yaş grubuna dokunuyor, doğudan batıya kuzeyden güneye memleketimizin tüm insanlarını satrançla tanıştırmaya devam ediyoruz. Bankamızın sponsorluğunda ’Gören Eller’ projesiyle Türkiye’deki 17 görme engelli okulunda satranç sınıfları açmak için harekete geçtik. Görme engelli çocuklarımızın da dünyası satranç ile aydınlansın diye çalıştık. Bu düşünceyle, Türkiye’de görme engelli okullarının hepsini satranç sınıfları ile donattık.”

‘Açtığımız satranç sınıfı sayısı 26 bini aştı’

Türkiye İş Bankası’ndan yapılan açıklamada ise, “Satrancı ülkemizde kitlesel bir spor haline getirmek amacıyla, 15 yıl önce Türkiye Satranç Federasyonu ile bir iş birliği başlattık. Sponsorluğumuza başlarken düşünmeyi bilen, problemlere analitik yaklaşabilen, strateji geliştirebilen bir gençlik yetiştirmek; satrancın çocuklarımızın kolayca erişebileceği bir spor dalı olmasına ve yaygınlaşmasına destek olmak ve satrancın ülke genelinde popüler ve talep edilir bir hale gelmesini sağlamak amacıyla yola çıktık” denildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Satrancın çocuklarımızın ve gençlerimizin gelişimine katkısından dolayı, bu alandaki desteğimizi bir anlamda ülkemizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza yaptığımız yatırım olarak değerlendirdik. Satranç Federasyonu iş birliğimiz kapsamında kat edilen mesafeyi, bu spor dalındaki rakamlarda da görüyoruz. İşbirliğimiz başladığında uluslararası turnuvalardan aldığımız madalya sayısı 10 civarındayken, şu an madalya sayısında içerisinde Dünya ve Avrupa şampiyonluklarımızın da olduğu 490’a eriştik. Lisanslı sporcu sayısında şu an 1 milyona ulaşmak üzereyiz. Bu sayı sponsorluğa başladığımızda 30 bin civarındaydı. Ülkemizde popüler bir spor dalı olan futbolda bile bu kadar lisanslı sporcu yokken, satrançta bu kadar sporcunun olmasının büyük bir başarı olduğunu düşünüyoruz. Bunların yanı sıra tüm Türkiye’de açtığımız satranç sınıfı sayısı 26 bini aştı.”

26 Ocak 2021, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Yeni bir sayfaya ‘yelken' açacaklar‘’

Yelken sporunun en önemli uluslararası organizasyonlarından birisi olan Transquadra’da ilk defa, tamamen Türk sporculardan kurulu Alize Ocean Racing takımı, ülkemizi temsil etmeye hazırlanıyor.

Yelken tarihimizde ilk defa, tamamen Türk sporculardan kurulu bir takım, okyanus yarışı Transquadra’da ülkemizi temsil edecek. Bu organizasyon için özel olarak kurulan, Sinan Sümer ve Tolga Ekrem Pamir’in yer alacağı Alize Ocean Racing takımı, pek çok genç yelkencinin ufkunu genişletmesini sağlayacak. Tecrübeli yelkencilerin tek kişilik ya da iki kişilik teknelerle katıldığı Transquadra, yelken sporunun en önemli uluslararası organizasyonlarından birisi. Daha önce yelken tarihini değiştiren isimlerin yer aldığı bu organizasyon, iki yıla yayılmış şekilde organize edilecek.

En zorlu ve en uzun yarış

13-28 Ağustos 2021’de düzenlenecek ilk etapta tekneler Fransa’nın liman kenti Marsilya’dan demir alacak ve Atlas Okyanusu’ndaki Madeira Adası’nda ilk etabı sonlandıracak. İkinci etap ise 29 Ocak – 19 Şubat 2022 tarihlerinde yine Madeira Adası’nda başlayacak ve Martinique’te son bulacak. Okyanus ötesi yarışlar için özel olarak üretilmiş teknelerin yer alacağı yarışta yelkenciler hem rakipleri hem de zorlu okyanus şartları ile mücadele edecek. Yarış boyunca büyük efor sarf edecek sporcular, adeta tekne üstünde dört mevsimi yaşayacaklar.

‘Yeni bir sayfa açmak istiyoruz’

Bu yarışa katılmanın Türk yelkenciliği için çok önemli bir ilk olduğunu vurgulayan Alize Ocean Racing yelkencisi Sinan Sümer, “Yelkene adım attığımız günden bu yana ben olimpik sınıflarda ve ekipli yatlarda, Tolga ise solo yarışlarda büyük tecrübeler biriktirdik. Deneyimlerimizi birleştirmek ve takım olarak bir üst noktaya taşıyarak, Türk açık deniz yarışçılığı adına yeni bir sayfa açmak istiyoruz” dedi. Sümer, “Bunun için de tamamı Türk sporculardan oluşan ilk Okyanus Yelken Takımı Alize Ocean Racing olarak Transquadra’ya katılacağız. Ayrıca bu yarışa katılmak, benim için çocukluk hayalimi gerçekleştirmek anlamına da gelecek” diye konuştu.

Davetli katılım

Transquadra’nın, yelkencilik dünyasının simge organizasyonlarından birisi olduğunu kaydeden Sümer, şöyle devam etti: “Zorlu şartları sebebiyle sadece 40 yaş üstü yelkencilere açık olan ve sadece belli tip teknelerin yer alabildiği bir yarış. 4 bin deniz milinden uzun mesafeli bu yarışa katılmak için de özel bir davet almanız gerekiyor. Gerekli nitelikleri karşılayarak bu özel davete layık görülmemiz de bizi en çok mutlu eden nedenlerden biri. Umarım bu ilgiye layık bir performans göstererek yelken tutkunlarını gururlandıracağız. Ancak hedeflerin en büyüğü yarıştan sonra karşımıza çıkacak. Açık deniz yat sınıfı 2024 itibari ile olimpiyatlara da kabul edildiği için her seviyede hızla ilgi görmeye başladı. Genç yelkenciler için açacağımız yeni ufuklar ve Transquadra’dan edineceğimiz deneyimler ile birlikte Alize Yatçılık bünyesinde gönlü açık denizlerde olan tüm yelkencilere özel bir eğitim programı hazırlamayı planlıyoruz. Bu eğitim programı ile birikimlerimizi hem genç yelkencilere hem de tekne sahiplerine aktarmayı hedefliyoruz.”

‘Transquadra, aynı zamanda bir başlangıç’

Daha önce Mini sınıfında tek başına Atlantik geçen Alize Ocean Racing yelkencilerinden Tolga Ekrem Pamir ise düşüncelerini şu şekilde belirtti: “Transquadra Yarışı’na katılma konusunda büyük heyecan yaşıyoruz. Çünkü ilk defa tamamen Türk sporculardan kurulu bir takım olacak. Bu yarışa katılım hedefimizi gerçekleştirdikten sonra bizi daha da zorlu hedefler bekliyor. Öncelikle Alize Ocean Racing ile birlikte ülkemizi Transquadra’da hak ettiği şekilde temsil etmek istiyoruz. Sonrasında ise yarışı çok iyi bir dereceyle tamamlamak istiyoruz. Daha konuşmak için belki erken ama bir sonraki adım için hayalimiz bir Türk takımı olarak IMOCA 60 sınıfında yarışmak.”

İlk etap Ronaldo’nun otelinin bulunduğu adada…

Sinan Sümer ve Tolga Ekrem Pamir, Transquadra Yarışı’nın ilk etabında, Atlas Okyanusu’nda bulunan ve Portekiz’e bağlı özerk bir ada olan Madeira Adası açıklarında olacaklar. Madeira Adası, ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo’nun oteline ev sahipliği yapmasıyla da dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri olarak görülüyor. Tolga Ekrem Pamir, Alize Ocean Racing’i de bünyesinde bulunduran Alize Yatçılık’ın aynı zamanda ülkemizin en önemli yelken eğitimi kurumlarından biri durumunda olduğunu söyleyerek, şu bilgileri verdi: “Hem gençleri bu sporla tanıştırıyor hem de markaların yelken branşında takımlarıyla birlikte yer almalarına yardımcı oluyor. Temel ve ileri yelken eğitimi, yat eğitimi, kurum içi yarış organizasyonları, kurum içi günübirlik yelken gezileri, kurumsal yarış takımı projeleri, e-yelken eğitimi ve e-yelken yarışları organize eden Alize, yelken ekosisteminin gelişimine de büyük katkı sağlıyor.”

14 Ocak 2021, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’‘Önceliğimiz spora destek vermek'‘’

Corendon Airlines, spor sponsorluklarına devam ediyor. Spor yatırımları konusunda hiçbir çekince yaşamadıklarını söyleyen Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer çünkü sporun marka DNA’larının merkezinde yer aldığı vurguladı. Pandemi nedeniyle 2020 yılının, başından itibaren farklı sektörlerdeki markalar için sıkıntılı bir zaman dilimi olduğunu belirten Karaer, “Özellikle havacılık sektörü, daha önce deneyimlemediği durumlara uyum sağlamak durumunda kaldı. Ancak Corendon Airlines olarak tüm bu zorluklara rağmen spor yatırımlarımızı durdurmayı bir dakika dahi düşünmedik. Çünkü spor kulüplerine, özellikle de kadın sporcularımıza destek vererek toplumsal hayata katkı sağlamak, en büyük önceliklerimizden biri” dedi.

‘Yeni sponsorluklara imza attık’

Halihazırda bisiklet, hentbol, basketbol ve futbol alanında sponsorlukları olan Corendon Airlines’ın, 2020 yılında yeni sponsorluk anlaşmalarına da imza attığını anlatan Karaer, şöyle devam etti: “Kovid-19 salgınının devam ettiği ve spor kulüplerinin ekonomik daralmayla yüz yüze kaldığı süreçte biz yeni anlaşmalara imza atmaya karar verdik. Çünkü bu dönemde vereceğimiz desteğin, her organizasyon için daha da değerli olacağını düşündük. Özellikle Anadolu Efes Spor Kulübü ile yaptığımız iş birliğinin spor dünyası için bir motivasyon vesilesi olacağını öngördük. Çok olumlu geri dönüşler aldığımız bir çalışma oldu. Ayrıca bu iş birliğini tek boyutlu bir anlaşma olarak kurgulamadık. Basketbolseverleri mutlu eden taraftar kampanyalarının yanı sıra Anadolu Efes Spor Kulübü sporcuları ile Avrupa basketbolunda ses getiren iletişim çalışmaları da gerçekleştirdik.”

Kadınlar ve gençler…

Aynı zamanda, kadın branşlarına ve gençliğe yapılan altyapı çalışmalarına da büyük önem verdiklerini kaydeden Karaer, “Altınordu Spor Kulübü, Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol ve Muratpaşa Kadın Hentbol gibi ülkemizin başarılı takımları ile yaptığımız iş birliklerinin temelinde bu sosyal sorumluluk bakış açısı var” dedi.

Yıldıray Karaer, sponsorluklarla ilgili hedeflerini ise şöyle anlattı: “2021 yılı öncesinde sponsorluk ağımız ve branş çeşitliliğimizden çok mutluyuz. Her spor branşında simge spor kulüpleri ve gençlerimize ilham veren sporcularla çalışıyoruz. Yeni yıl projeksiyonlarımız çerçevesinde yeni sponsorluk anlaşmalarına imza atmak ve branş çeşitliliğini zenginleştirmek en büyük hedeflerimiz arasında. Sponsorluk desteği vererek 2021 yılına başlayacağımız organizasyonlar ise şu şekilde: Anadolu Efes Spor Kulübü, Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımı, Antalyaspor Futbol Takımı, Altınordu Futbol Kulübü, Alman FC. Nurnberg Futbol Takımı, Alman Bikeaid Bisiklet Takımı, Muratpaşa Belediyespor Kadın Hentbol Takımı, Profesyonel yol bisikleti yarışı Tour of Antalya…”

06 Ocak 2021, Çarşamba 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’‘Basketbola verdiğimiz destek devam ediyor'‘’

Tadım Pazarlama Direktörü Selda Çelik, Tadım ürünlerinin sadece Türkiye değil, dünyanın pek çok ülkesinde tercih edildiğini hatırlatarak, “Dünya pazarlarında Tadım’ın 50 yıldır koruduğu tazelik, kalite ve lezzet değerleri ile iddialı büyüyen markamızın, Euroleague gibi tüm dünya tarafından takip edilen bir organizasyonun parçası olması bizleri gururlandırıyor. Bizce sporun iyileştirici gücü ve ‘iyi atıştırmalık’ her zaman keyifli ve sağlıklı bir eşleşme oldu. Bu kapsamda basketbola verdiğimiz desteği devam ettirme kararı aldık’’ dedi.

EuroLeague sponsorluğunuz ne zaman başladı?

Tadım olarak, Avrupa’nın en büyük basketbol organizasyonu olan Euroleague ile olan yolcuğumuzu 4 yıl önce başlattık. 2016 yılında, 3 sezonu kapsayacak şekilde gerçekleştirdiğimiz ilk anlaşmayla birlikte Avrupa’nın en üst düzey basketbol organizasyonu olan EuroLeague’in Resmi Global Sponsoru olduk. Türkiye’nin lider paketli kuruyemiş markası Tadım olarak, anlaşmanın geçtiğimiz sezon sona ermesinin ardından yeni bir karar aldık ve EuroLeague sponsorluğumuzu 2022-2023 sezonu sonuna kadar geçerli olacak şekilde 3 yıl daha uzattık. Yeni anlaşma ile Euroleague’e desteğimiz toplamda 7 yıla ulaşmış oluyor.

EuroLeague sponsorluğu sizin için neden önemli?

Türkiye’den dünyaya açılan bir marka olarak ambalajlı kuruyemiş sektörünün ülkemizdeki lideri konumundayız. Tadım olarak, bugün Avrupa ve Amerika başta olmak üzere 25’ten fazla ülkeye paketli kuruyemiş ihraç ediyoruz. Bu ülkeler arasında Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İngiltere, Romanya, Kosova, İtalya, İsviçre bulunuyor. Türkiye’deki üretim tesislerimize ek olarak Almanya’da da bir üretim tesisimiz bulunuyor. Bu sene EuroLeague finalleri 28 – 30 Mayıs tarihlerinde Almanya’nın Köln kentinde yapılacak. Türkiye’nin yanı sıra Almanya’da da üretim yaptığımız için bu da bizim için önemli bir nokta. İlerleyen dönemlerde ihracat ülkelerine hem Türkiye hem Almanya’dan ihracat yapıyor olacağız.

Yurt dışında başka yatırımlarınız var mı?

Amerika'da bir üretim tesisimiz olmamasına rağmen orada da bir şirket kurduk ve kendi satış pazarlama operasyonumuzu sürdürüyoruz. Gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla yurt dışında da hızla büyüyoruz. 2022 yılı sonunda ciromuzun yüzde 35’inin yurt dışından gelmesini hedefliyoruz. Yurt dışı faaliyetlerimiz bu denli büyürken orada görünür olmak istiyoruz. Bu kapsamda özellikle Avrupa bölgesinde büyük bir ilgiyle takip edilen EuroLeague sponsorluğumuzu devam ettirmemizde ‘Avrupa’ya katma değerli markalaşmış gıda ihraç eden’ bir firma olmamızın önemli bir yeri bulunuyor. Gerçekleştirdiğimiz sponsorluk ile tüm dünyadaki bilinirliğimizi daha üst seviyelere çekmeyi hedefliyoruz.

‘Ay çekirdeği satışında hızlı bir büyüme gerçekleşti’

Pandemi Tadım’ın işlerini nasıl etkiledi?

Kovid-19 pandemisiyle birlikte sağlığımıza olduğundan daha fazla dikkat etmeye ve bağışıklığımızı güçlendirecek gıdaları tüketmeye yöneldik. Kuruyemiş ve kuru meyveler içinde bulundurdukları vitamin, protein ve yağlar ile bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine katkı sağladığı için bu süreçte en çok tercih edilen gıdaların başında geldi. Hâlihazırda yaygınlaşan iyi yaşam trendiyle birlikte sağlıklı beslenmeye ve yaşamaya olan ilgi artmış durumdaydı ve pandemiyle birlikte bu artış hız kazandı. Pandemiyle birlikte dikkat ettiğimiz bir diğer konu ise hijyen oldu. Tüketiciler açıkta satılan ürünlere karşı daha tedbirli yaklaştı ve ambalajlı ürünlere yöneldi. Paketli ambalaj sektörü %28 civarında büyürken biz de pazar ile paralel bir büyüme gösterdik. Özellikle bu süreçte beyaz ay çekirdeği satışında hızlı bir büyüme gerçekleşti. Evde kaldığımız süreçte spor karşılaşmalarına, filmlere, sohbetlere Tadım ay çekirdeği çeşitlerimizle eşlik ettik. Şunu da belirtmliyim ki bu süreçte karamsar düşüncelere kapıldığımız, mutsuz olduğumuz zamanlar oldu. Ay çekirdeği tüketerek stres atıp mutlu olduk. Çok bilinmez ancak ilginç bir detayı paylaşmak isterim ay çekirdeğinde mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin salgılanmasını sağlayan triptofan aminoasidi bulunuyor. Yıllardır stresli zamanlarımızda ayçekirdeğine sarılmamızın bir sebebi var hakikaten diyebiliriz.

16 Aralık 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’‘Sporculara markalarını yönetmeleri konusunda destek veriyoruz'‘’

Yusuf Yazıcı, Nuri Şahin, Cedi Osman, Furkan Korkmaz gibi sporculara kariyer yönetim danışmanlığı veren Possible’ın Kurucusu Okan Can Yantır, “Bu ülkeden dünya markası sporcular çıkarmak hayaliyle yola koyulduk" dedi.

Sporcu kariyer yönetim ajansı neler yapar?

Sporcuların iki yaşamı var. Birisi saha içi. Orada yıllardır alışık oldukları şeyleri yapıyorlar; antrenman, maç, seyahat ve dinlenme. O alanda aldıkları kararlar bir refleks halini almış durumda. Çünkü yıllar boyunca aynı şeyleri yapıyorlar ve orayı yönetmek konusunda uzmanlaşıyorlar. Ama bir de insanın saha dışı yaşamı var. Sporcular aslında bir gösteri dünyasının kahramanları olmaya başladı. Biz bu yeni dünyada sporculara marka ve iletişim dünyalarını doğru yönetmeleri konusunda destek veriyoruz. Aslında biz bir sporcuya “Bu dünyaya nasıl bir iz bırakmak istiyorsun?” diye soruyoruz. Saha içi performansıyla, saha dışı yönetimini birleştirip bu dünyaya güçlü ve doğru bir iz bırakmasına katkı veriyoruz.

Sporcu marka mıdır?

Potansiyel bir markadır demek çok daha doğru. Bu hayatta hepimizin sporla ufak veya büyük bir anısı var. Hatta hepimizin ufak efsaneleri bile var. Kimimiz mahalle arasında çok iyi futbol oynardık ama şans verilmemiştir. Kimimiz basketbolda efsaneler yazarken üniversite sınavı yüzünden devam edememişizdir… Spor insanın kendini en kolay özdeşleştirebildiği dünya aslında. Misal okul yıllarında oyunculuk yapmış, o eğitimi almış olanlarımız azınlıktır ama hepimiz, iyi veya kötü, mahalle arasında bir spor branşını yapmışızdır. Bu yüzden insanlar profesyonel sporculara, içinde biraz da hayranlık ve öykünme duygusuyla yaklaşıyor. Doğru iletişim teknikleri ve doğru projelerle ilerleyen sporcular da marka olma sürecinde avantaj yaratıyor.

Şu anda danışmanlık verdiğiniz sporcular kimler?

Futbolda Nuri Şahin ve Yusuf Yazıcı. Basketbolda Cedi Osman, Furkan Korkmaz ve Cansu Köksal. Voleybolda Bahar Toksoy Guidetti. Okçularımız Mete Gazoz ve Yasemin Ecem Anagöz. Olimpik cimnastikçimiz Ferhat Arıcan. Bunun dışında Ergin Ataman, Giovanni Guidetti ve Abdullah Avcı ile de çalışıyoruz.

Bir sporcu markalaşma yolunda neler yapmalı?

Öncelikle karar vermeli. Çünkü profesyonel bir ekiple çalışmaya başladığınızda hayatınıza planlama, projelendirme, toplantılar gibi süreçler giriyor. Biz çalıştığımız tüm isimlerin sadece bugününü ve kısa geleceğini kurgulamıyoruz. 5 yıl sonra, 10 yıl sonra hatta aktif sporculuğu bıraktıktan sonraki yaşamı üzerine de çalışıyoruz. Dolayısıyla bu uzun soluklu bir süreç ve işin sırrı karşılıklı güven. Sporcunun kariyer ekibine güveni ne kadar yüksek olursa sürecin başarılı yönetilme ihtimali o kadar artar. Biz çalıştığımız her isme bir yol haritası belirliyoruz ve tüm adımlarımızda “sürdürülebilirlik” esasını gözetiyoruz. Her aksiyonumuzun gelecekle bir bağının olmasına gayret ediyoruz. Misal Cedi Osman’la iki yıllık UNICEF çalışmalarımızın sonunda bu sene “İyi Niyet Elçisi” ilan edildi. Giovanni Guidetti ile “Yarının Sultanları” için yola çıkarken bir seferlik değil uzun yıllar ayakları üzerinde durabilecek bir sistem kurguladık. Furkan Korkmaz yaz aylarında Türkiye’nin kültürel varlıklarını tanıtmak için antik şehirlerimizi gezip GoTurkey ile eşgüdümlü olarak takipçileriyle paylaştı. Bu aktiviteleri devam ettirip Furkan’ın ülkesinin kültürel değerlerini yurt dışında tanıtan bir elçi olmasını hedefliyoruz. Bir sporcunun markasını yönetmesi sürecinde en dikkat etmesi gereken şey bu sürecin içindeki tüm faktörlerin eşgüdümlü olarak yönetiliyor olması. Bunu bir kimlik ve mesaj ve onu besleyen stratejiler bütünü gibi düşünmek gerekiyor.

LeBron James ve Cristiano Ronaldo…

Ben sporcu olarak bakıyorum, branş ayırımı yapmadan. Tabii şu anda baktığınızda LeBron James hem saha içi performansı hem saha dışı yönetimi ve yatırımlarıyla çok başarılı. Hepimizin aklına ilk gelen isimlerden olan Cristiano Ronaldo’yu eklemeden olmaz. Andres Iniesta çok başarılı bir yönetim gösteriyor. Yine Gerard Pique farklı alanlardaki doğru yatırımlarıyla ön plana çıkıyor. Hiç göz önünde değildir ama bir zamanların olimpiyat şampiyonu Avustralyalı Stephanie Rice spor kariyeri sonrası çok başarılı bir yönetim gösteriyor.

09 Aralık 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI