‘’3 puandan fazlasıydı‘’
Galatasaray, Kadıköy’deki Fenerbahçe derbisinde 3 puandan fazlasını kazandı. Zaten yükselen özgüveni tavan yaptı. Radamel Falcao ve Adem Büyük gibi iki sağlam santrforu artık tam anlamıyla hazır, oyun anlamında Henry Onyekuru ve Feghouli her maçı iyi oynayan, form tutmuş kanat oyuncuları, Lemina’nın yokluğunda Seri iyi iş çıkardı, savunmada Ryan Donk şu an için ligin en iyi stoperi konumunda ve son olarak Muslara.
Üstünlüğü ele aldı
Uruguaylı kalecinin uzun zamandan beri Galatasaray’a kattıkları için ayrı bir yazı yazmak gerek... Takımın koşulları ne olursa olsun pes etmeyen, rakip fark etmeksizin konsantrasyonu yüksek tutmayı başaran ve arkadaşlarının arkalarında o varken hiç tedirginlik yaşamamalarını sağlayan Fernando Muslera gerçeği şimdiye kadar olduğu gibi sezonun kalanında da en büyük güvence.
Diğer taraftan işin psikolojik tarafında da Galatasaray üstünlüğü ele aldı. Son düzlükte camianın kenetlenmesi, Fatih Terim gerçeği ve rakiplerine göre baskıyı yönetme becerileri Galatasaray’ı şampiyonluk yarışında ön plana çıkarıyor.
‘’Tek suçlu Yanal değil‘’
Fenerbahçe için sezon değerlendirmesi bu durumda erken yapılabilir. Öncelikle Ersun Yanal’ın durumu ile başlayalım. Transferlerde ne kadar fikri alınıyor bilemiyorum. Ama son Falette transferinden sonra derbide bu oyuncuya şans verip işler kötü gittiğinde topu yönetimin kucağına bırakabilirdi, yapmadı. Hataları yok mu? Elbette var. Mesela takımının kadrosunu geniş tutmayı beceremedi. Jailson’un hatalarını görmezden geldi. Kulübesindeki potansiyelini ispat etmiş oyuncuların hiçbirini takıma faydalı hale getiremedi. Kafasındaki 11 oyuncu haricindeki hiçbir oyuncudan katkı alamadı. Tempolu oyunların karşılığını alamadı.
Kime güvendiyse
Gelelim işin yönetim tarafına. Ersun Yanal’ı gönderemezse, yerine getirebileceği isim için hazır olmadığı için gönderemeyebilir. 3 ay sonra lig bitiyorken, kısa süreli bir hoca tercihi yerine, sezon sonuna kadar teknik adam konusunda çalışma yapması daha mantıklı. Zaten Ali Koç geldiğinden beri bu transfer işinde kime güvendiyse sınıfta kaldı. Kimsenin Fenerbahçe sevgisini tartışmak haddime değil. Ama başkanın hamlelerinin Fenerbahçe’ye katkı yapıp yapmadığı konusunu tartışmaya açarsak, her hareketinin takımı geri götürdüğünü düşünüyorum.
Günü kurtarma çabaları
Son örneği de Adil Rami. Transfer dönemi bittikten sonra -ki o dönem içinde oyuncu alabilmek için oyuncu göndermek gerekirkentransfer kapandıktan sonra bu oyuncunun sözleşmesinin fesh edilmesi tam bir skandal. Frey, Slimani, Reyes ile başlayan işler hep kötü devam etti. Yani bir vizyon doğrultusunda başlayan dönem yapılan yanlışlar yüzünden günü kurtarma çabaları ile devam ediyor. Son şans ise Türkiye Kupası. Eğer bu kulvarda da işler iyi gitmezse artık sonuç ortada: Gelen gideni arattı...
‘’Skrtel zirveye uçurdu‘’
Maça ağır zeminde Lizbon yorgunluğu ve Crivelli’nin yokluğu ile başladı Başakşehir. Oyunun ve topun hakimi oldukları ilk yarıda pozisyon sayısında da üstündüler. Visca, Aleksic ve İrfan Can’la müsait pozisyonları kaçırdılar. Başakşehir’e karşı çabuk ataklarla gitme çabası, Skoda ile çok net bir fırsat yakalamasına rağmen Rizespor ilk yarıdan gol çıkaramadı. Başakşehir ilk yarıda aradığı golü Umar Aminu’nun, Demba Ba’ya müdahalesi sonrasında Visca’nın kullandığı penaltı ile buldu. Turuncu-Lacivertliler soyunma odasına 1-0’lık üstünlükle gitti.
Buruk’tan kritik hamle
İkinci yarı Rizespor gol için daha açık oyunu tercih edince yine bol pozisyon vardı. Futbolun en bilinen kuralı işledi. Atamayana atarlar. Başakşehir 4-5 pozisyonu kaçırdığı dönemde, Caiçara’nın hatasını değerlendiren Umar Aminu eşitliği sağladı. Maçın son anlarında Okan Buruk maçın en kritik işini yaptı. Martin Skrtel’i santrfora attı. Bu da forvet oyuncularının yapamadığı işi Skrtel’in yapmasıyla maçı kazandıran hamle oldu. Başakşehir kaçırdığı goller yüzünden çok zorlandığı maçı kazanmayı başarırken hem lider oldu hem de Lizbon maçı yorgunluğuna rağmen çok kritik bir virajı dönmeyi başardı.
‘’Artık favori Galatasaray‘’
Galatasaray, Kadıköy’deki kaderini değiştirebilmek adına maça iyi başlayan taraftı. Daha ilk dakikadan itibaren kaleyi Fenerbahçe’den daha fazla düşündü. Onyekuru’nun birkaç kez skoru değiştirebilecek fırsatları geri tepmesi ve Fenerbahçe’nin Kruse- Muriç ortak yapımı penaltısı ile geri düşmesi oynadıkları oyuna göre şanssızlıklarıydı. Pes etmeyip oyun üstünlüğünü ellerinde tuttular. Sonunda Ömer’in asisti ve Donk’un golü ile de skoru dengelediler.
Fenerbahçe son derece tutuk bir ilk yarıdan iyi bir skorla içeriye gitti. Fenerbahçe iç saha takımı olmanın alışılagelmiş ağırlığını koyamadı. Jailson’un bu sezon takımına bireysel hatalardan yedirdiği gollere bir yenisini ekledi. Kalan dakikalarda ise Galatasaray direndi. Onyekuru gece boyunca kaçırdığı pozisyonlarda saç baş yoldurmasına rağmen uzatmalarda fişi çeken golü attı. Galatasaray uzun yıllar süren deplasman kabusunu bitirirken şampiyonluk yolunda hem en güçlü favori haline geldi hem de Fenerbahçe’yi bu yarışın dışına itti.
Gecenin sorusu
Fenerbahçe için değişiklik gerekli mi ? Sezonun kalanı ve Galatasaray derbisinin kaybedilmesi ile Ersun Yanal’ın sezonun kalanında bu takıma liderlik etmesi artık çok zor.
Maçın starı
Galatasaray ilk yarı bulduğu pozisyonları değerlendiremediği anlarda artık iyice savunma liderliğini ele alan Donk attığı beraberlik golü ile galibiyetteki en değerli işi yaparak maçın da yıldızı oldu.
Maçın olayı
Ersun Yanal’ın 11 seçimleri tartışılabilir ama ilk yarıdaki oyundan sonra aynı 11 ile geri gelişine inanmak zordu. Skora değil oyuna bakarak yapılması değişiklikleri yapmayarak sonun başlangıcını yapmış oldu.
Kısa mesaj
Galatasaray, Lemina’nın yokluğunu doldurmayı başardı ama Fenerbahçe sadece Gustavo ve Rodriques’i değil formsuz Emre Bölezoğlu’nu da çok aradığı bir gece geçirdi.
‘’Galatasaray'ın kaderi değişebilir‘’
Galatasaray için şampiyonluk yolundaki kırılma maçlarının içinde belki de en önemlisi olan Fenerbahçe derbisi, aynı zamanda Galatasaray için zaaflı kabul edebileceğimiz bir döneme denk geldi. Fenerbahçe tarafında kaybedilmesi durumunda taşların yerinden oynayacak olması Kadıköy’de psikolojik üstünlüğün üzerine Fenerbahçeli oyuncular ve Ersun Yanal için ekstra bir motive kaynağı.
Terim’in seçimleri belirler
Galatasaray tarafında ise Fatih Terim’in yapacağı seçimler, sonucu belirleyecek. Özellikle orta sahadaki tek agresif oyuncu, Lemina’nın olmayışı ile bu oyuncunun yerini doldurup dolduramayacağı, diğer yandan büyük maçların oyuncusu Falcao kenarda dururken form durumunu yükselten Adem Büyük’ü mü oynatacağı maçın kaderini belirleyecek. Şimdiye kadar çok fazla güvenmediği Ahmet Çalık, Belhanda ya da sezonun ilk yarısını oynamadan geçiren Martin Linnes gibi oyuncular Fenerbahçe maçında Fatih Terim’in verdiği şansları iyi değerlendirirlerse, yani şimdiye kadar iyi iş çıkartan Ömer Bayram, Mariano ve Feghouli gibi isimlere eşik etmeyi başarırlarsa, Galatasaray’ın hem Kadıköy’deki kaderi değişebilir hem de şampiyonluk yolunda kalan maçlarda özgüvenini de yanına alarak devam eder.
Kaleciniz gününde olmalı
Galatasaray için Kadıköy’den alınan 1 puan da kötü değilken eğer kazanmayı başarabilirse son 2 sezonda yaptığı gibi geriden gelerek şampiyon olma becerisi üzerinden rakipleri de psikolojik baskı altına alabilir. Son olarak Kadıköy’de puan almanın ilk ayrıntısı kalecinizin iyi bir gününde olması. Sezon başından beri Muslera, Galatasaray’ın bu konudaki en büyük şansı olmaya devam ediyor. Derbide Galatasaray için atandan çok tutanının iyi olması Fenerbahçe önündeki en büyük avantajlarından biri.
‘’Kartal, keskin virajda‘’
Beşiktaşlı oyuncuların önünde bitiş çizgisine ulaşabilecekleri 2 yol var. Ya ayağa kalkıp tekrar koşmayı deneyecekler ya da emekleyerek çizgiye ızdırap çekerek ulaşacaklar. Bu seçim tamamiyle oyuncuların... Çünkü Sergen Yalçın’ın kamp yaptıramadığı, sezon devam ederken yükleme yapamadığı, transfer şansı olmadığı dönemde yapabileceği müdahaleler kısıtlı. Artık Trabzonspor gibi güçlü takımlara karşı ancak futbolcuların bireysel konsantrasyonlarını yükseltebilmek Beşiktaş için çözüm olabilir. Her bölgenin lider oyuncularının performansını artırması sadece Trabzon değil sezonun kalanındaki tüm maçlar için önemli. Özellikle Vida, Burak Yılmaz, Karius, N’Koudou ve Elneny’nin şimdiye kadar gösterdikleri performansın üzerine koyması Beşiktaş’ın sezonun kalanı için kaderini tekrar çizmesini sağlayabilir.
Savunma kusursuz olmalı
Trabzon maçı özelinde oyunu geniş alanda oynayan takımlara karşı iyi oynayan Trabzonspor’a karşı topu hücum hattına geçirirken doğru oynayamazsanız, top rakibe geçtiği anda müdahale etmekte geç kalırsanız iyi sonuç almak zor. Eğer Sturridge- Gökhan Gönül eşleşmesinden baskın çıkamazsanız, Sörloth’u durduramazsanız, kısaca işin savunma kısmını kusursuz yapamazsanız lige de tutunamazsınız. Beşiktaş için Boateng ve Burak Yılmaz’ın, Trabzonspor için ise Guilherme, Sosa ve Sörloth’un performansları belirleyici olabilir.
‘’Yıldızlar ağırlığını koymalı‘’
Trabzon maçı Beşiktaş için sezonun kalanının formaliteye dönmemesi adına çok önemli. Boateng, Burak ve Karius iyi oynamazsa sonuç hüsran olur. Sergen Yalçın’ın bu takımın kaderini değiştirmesi, bu sezon özelinde bireysel performanslardan geçiyor.
Beşiktaş’ın sezon boyunca hem bireysel performanslar hem de takım oyununu oynayabilme konusunda yüzü gülmedi. Futbolda oyunun karşılığını almanızı sağlayan atan-tutan meselesinde istikrarlı olamadı. Burak Yılmaz ve Karius’un form tutamayışına Adem Ljajic ile birlikte istisnasız eldeki tüm kanat oyuncuları kötü performansları ile eşlik etti. Savunmada da durum aynıydı. Bireysel hatalarla başlayan sezon, kötü kadro mühendisliği sebebi ile forma rekabetine açık hale gelemedi. Yeni yönetimin bırakılan çökmüş ekonomi ile eli kolu bağlandı.
Formsuz kadroyla zor
Şimdi Sergen Yalçın gel bu işleri değiştir noktasındayız. Geldiğinden beri bu umutsuz vakayı ayağa kaldırmaya çalışıyor Sergen Yalçın. Ancak güçlü takımlara bu kadar formsuz ve istikrarsız oyuncu kadrosu ile üstün gelmek zor. Trabzonspor maçı ise Beşiktaş için sezonun kalanının formaliteye dönmemesi adına çok önemli. İç saha avantajını kullanabilmek için sahada Atiba, Gökhan Gönül ve Caner Erkin gibi ayakta kalan oyuncuların yanına 4-5 oyuncu daha bulmak zorundalar.
Karius iyi olmazsa...
Her şeyden önce Boateng, Burak Yılmaz ve Karius iyi oynamazsa sonuç hüsran olur. Geldiği zamana göre büyük taktik değişikliklerden ziyade küçük dokunuşlar yapabilecek Sergen Yalçın’ın bu takımın kaderini değiştirmesi bu sezon özelinde bireysel performanslardan geçiyor.
‘’Kadıköy üstünlüğü bu kez bitebilir‘’
Galatasaray yükselen performansını, kupadan elenmiş olmasına rağmen ligde yakaladığı fikstür avantajını da değerlendirerek, tekrar şampiyonluğun güçlü adaylarından biri haline gelerek taçlandırdı. Şimdi ise konumu ne olursa olsun daha lig başlamadan en zor deplasmanı olduğu bilinen Fenerbahçe’ye giderek zorlu fikstüre geçiyor. Fenerbahçe’nin Gustavo kaybını avantaja çevirecekken, Lemina’yı kaybetmesiyle de dezavantajlı duruma geçti. Takım içerisinde ne kadar iyi oyuncu olursa olsun Lemina profilinde bir oyuncu bulunmuyor. Fatih Terim’in elinde 1 belki 2 opsiyon var. Ya Seri’nin iki yanına Belhanda ve Emre Akbaba’yı koyup iki 8 numara ile oynayacak ya da işler savunma anlamında düzelmişken savunma göbeğinden Donk’u ortaya çekip Ahmet Çalık’ı oynatacak. Bana göre mantıklısı birinci seçenek.
1 puan işine yarar
Çünkü Kadıköy çok öyle savunmacı oyuncular üzerinden çıkabileceğiniz bir deplasman değil. O yüzden 3’lü savunma konusunun da Fatih Terim’in kafasına yattığını sanmıyorum. Falcao’nun dönüşü ve Adem Büyük’ün yükselişi ile hangisi oynarsa oynasın her maç gol vaat eden forvet hattı ise Galatasaray’ın avantajı. Alınacak 1 puan Galatasaray’a yarar mı? Evet. Yani risk alması gereken taraf Galatasaray değil. Eğer maça iyi bir başlangıç yapmayı başarırsa Rodrigues ve Gustavo’nun yokluğundan faydalanıp zaten tedirgin olan Fenerbahçe’nin Kadıköy’deki üstünlüğünü bitirebilecek skoru da almayı başarabilir.