Fenerbahçe için yaşanan kriz nasıl çözülecek, sezon sonu nasıl gelecek, yeni hoca kim olacak gibi önemli sorular şimdiye kadar yaptığı hamlelerden iyi sonuç alamayan Ali Koç yönetimi için masada dururken, yaşadığımız salgın bu soruların cevaplarını bulmak adına geniş geniş düşünme zamanı kazandırdı.

Yönetimin maddi sıkıntıyı aşabilmek için para edebilecek Vedat Muriç ve Ozan Tufan gibi 1-2 oyuncuyu satmak mı, yoksa bu oyuncuları elde tutup mutevazı oyuncular mı transfer edeceği ise en önemli kararlardan biri.

Gelelim oyunculara...

Aslında bu sorunun cevabı yeni gelecek hocadan alınmalı ama bizim ülkede işler özellikle de transferde yönetimler üzerinden yürüyor. Gelelim oyunculara. İşin parasal kısmı bir yana dursun bu sezon ki performanslara bakınca normalde takımda kalsın diyebileceğim 4-5 oyuncudan fazlası çıkmaz. Ancak yeni bir takım kurmak adına ne ekonomi müsait ne de yeni yönetim bunu gelir gelmez yapmaya kalkıştığında başarılı olabildi.

Kaybetmesinler...

O yüzden elde tutulacak oyuncuların yaşı, kaç maç oynadıkları, aldığı ücretler üzerinden yapılacak değerlendirme doğru yapılabilirse her transfer döneminde 1-2 doğru takviye ile yavaş yavaş kalite tekrar arttırılabilir. ‘Şimdi oyuncular online antremanlardan ne kazanırlar?’ derseniz, ‘Birşey kaybetmeseler yeter’ derim. Zaten oynanıp oynanmayacağı belli olmayan sezonun kalanı için doğru dürüst bir hedef ve başlarında teknik direktör olmayan oyuncuları ancak takımda kalma konusundaki istekleri motive edebilir.

Maçların Nisan ortasında tekrar başlaması kararı alınmış olsa da durumun o tarihe kadar kontrol altına alınmasının fazla iyimser bir yaklaşım olduğu gerçeğini Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi kendi ifadeleri ile dile getirdi. Gittikçe ligin bu şekilde tescil edilme ihtimalinin güçlenmesi her kulüp gibi Beşiktaş’ı da farklı politikalara itebilir. Artık sözleşmesi devam etsin etmesin, faydalı ya da değil önemi yok, gelirlerin kalan maçlar oynanmazsa daha da düşeceğini düşünürsek sırf yüksek maaşları yüzünden en klas oyuncularla bile vedalaşmak zorunda kalınabilir. Bu doğrultuda artık çok mütevazı kadrolardan yüksek performans almak gibi mecburiyetler birkaç sezon en önemli hedef.

Camiayı sahiplenen profesyoneller...

Avrupa Kupaları’nda ses getirmek bir yana dursun katılmak bile hazır olmayan kadrolarla zulme dönüşebiliyorken gerçekçi yaklaşım ekonomik olarak güçlenene kadar sabırlı olabilmek. Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, bu camia için ne kadar sembol bir isim de olsa takımın başına geldiği dönemi ancak şanssızlık olarak tarif edilebilir. Rakiplerine karşı zayıf kadrolarla şampiyonluk kovalaması hiç kolay değil. Artık Beşiktaş için iyi kadronun tarifi değişecek. Formayı ve camiayı sahiplenen iyi profesyonellerle çalışmak, bugünün yıldızları ile çalışmaktan çok daha doğru bir tercih olabilir.

Bütün oyuncular için ucu açık bir bekleme süresi varken geri dönüşte bir miktar konsantrasyon kaybı yaşamak da gayet doğal olacak. Yani oyun kalitesi ya da kolay galibiyetler almak zor. Bunu eğer nasip olursa tüm şampiyonluk adayları gibi Trabzonspor’da da göreceğiz. Bu mecburi aradan önce üst üste kaybedilen Sturridge ve Obi Mikel gibi kariyerli oyuncuların ayrılışları ise büyük bir dezavantaj değil. Çünkü ne kadar kariyerli olursa olsun aklı futbolda, niyeti takımına faydalı olmakta olmayan oyunculardan faydalanmak pek mümkün olmuyor. Böyle durumlarda takımda kalmaları, diğer oyuncuları da negatif etkiliyor.

Yıldızlar güçlenecek

Diğer yandan Trabzonspor için eğer çok uzun bir bekleyiş olmazsa sezon başından beri sık maç trafiğinin yorduğu yıldız oyuncuların dinlenmesi, Abdülkadir Ömür gibi uzun süreli sakatlıktan çıkmış oyuncuların bireysel çalışmalarla güçlenerek dönmeleri de mümkün. Trabzonspor bu duruma gelebilmek için çok uzun süre bekledi. Şimdi konsantrasyon kaybı yaşamadan dönmeleri çok önemli.

Kilit maç Galatasaray

Çünkü Galatasaray deplasmanı gibi şampiyonu belirleyebilecek derbiden önce puan kaybedelerse hem stresin seviyesi artar hem de rakiplerin iştahı. Son düzlük her zaman en zor olanıdır ve Galatasaray son düzlükte Süper Lig’in en başarılı takımı. Hüseyin Çimşir’in bir yolunu bulup oyuncuların bu dönemlerini aktif dinlenerek geçirmelerini sağlaması ligin sonunda ipi Galatasaray ve Başakşehir’in önünde göğüslemelerini sağlayabilir.

Sergen Yalçın kısa bir süreliğine de olsa Beşiktaş için doğru isim olabileceğini, uzun süreli bu takımı yönetebileceğini hissettirdiği bir başlangıç yaptı. Şimdiye kadarki senaryoda bu takımın kapasitesini zorlamayı, büyük maçlarda skor alamasa dahi Anadolu kulüplerine karşı skor almayı başaran bir takım yarattı. Futbolculuğunda bilinen oyun zekasını, teknik direktör tarafına da taşıdığı çok açık. O yüzden Beşiktaş yönetiminin bundan sonrası için birçok kulübümüzün aksine transferi, bütçesiyle beraber Sergen Yalçın’a bırakması en doğrusu olacaktır. Bu güne kadar ‘yönetim aldı hoca oynatsın’ mantığı ne iyi futbol ne de başarı getirmedi, getirmez de. Ancak futbol bilgisi olan, oyuncu analizini iyi yapan, alınacak oyuncuların kriterlerinin takıma ve yaşayacağı şehre uygun olup olmadığını iyi okuyabilen bir ekip ve Sergen Yalçın, Beşiktaş’ın transfer dönemini başarılı geçirmesini sağlayabilir.

İlk iş iç transfer

Futbolda sürdürülebilir başarı zincirlemedir. Önce transfer döneminde iç transferi halledersin. Dış transferde alınacak oyuncuların takım içi dengesini bozmayacak doğru seçimler olmasını sağlarsın. Oyun okuması ve antreman bilgisi dışında ligimizin dinamiklerini iyi bilen hocanla başarıya ulaşırsın. Yani en önemli seçimin teknik direktördür. Beşiktaş Sergen Yalçın’la bu seçimi doğru yaptı. Devamını getirebilecekler mi ? Hep birlikte göreceğiz.

Derbide kaybetmemek büyük bir kazanç sayılabilir mi bilemiyorum ama Beşiktaş için en gerçekçi hedef sezonu ilk 3 içerisinde bitirebilmek. Daha da önemlisi sezon sonu teknik direktör konusunda kafasında soru işaretleri olmayacak yönetimin şimdiden iç transferi, Sergen Yalçın’ın göstereceği yol üzerinden, ekonomisi doğrultusunda çözebilmesi önemli. Gökhan Gönül, Caner ve Atiba ile devam ederken bir yandan da Atiba’yı futbolu bıraktıktan sonra yine kulüp içerisinde bir görevde kullanmak için hazırlamak önemli. Rebocho ve derbide gol yememesine rağmen Karius’la vedalaşmak önemli. Özellikle bonservis bedeli ödeme imkanı yokken sezon sonu mukavelesi biten Beşiktaş’a katkı verecek isimlerle görüşüp şimdiden anlaşabilmek önemli.

Fırsat zamanı...

Krizi fırsata çevirebilmek adına faydalı olamayan yabancı oyunculara takım bulabilmek adına şimdiden menajerleri ile görüşmek önemli çünkü zarar etmeden gönderilen her oyuncu transferde faydalı olabilecek yeni bir oyuncunun önünü açacak. Yani Beşiktaş için futbol adına yapılacak hamleler günümüzün skorlarından bağımsız olarak yapılmalı. Hedef şampiyonluk değilken ligde alınacak skorlar da kimseyi strese sokmayacaktır. Zaten lig oynansa da kimsenin ne futbol ne de başka bir şey konuşmaya mecali yokken en doğrusu gelecek planı yapmak, büyük resme bakabilmek.

Galatasaray’ın ilk yarıdaki etkisiz görüntüsünün altında yatan 2 etken vardı. 1.’si tempolu, baskılı, rakibini hataya zorladığı oyunda taraftarından aldığı güç, 2.’si ise oyununa enerji ve dikine koşularıyla çok şey katan Ömer’in kulübede oluşu. Beşiktaş bu durumu iyi değerlendiremedi. Gökhan’ın, Onyekuru’yu iyi kontrol etmesi, Feghouli’nin kalabalık savunmada alan bulamayışı Beşiktaş’ın hücumda olmamasına rağmen savunmada etkili oluşunun etkileriydi. Galatasaray 2. yarıya Ömer’le döndü ve az da olsa dikine oynamaya başladı. Gökhan Gönül’ün çıkmasıyla artan Beşiktaş’ın savunma zaafiyetlerini Falcao, Onyekuru ve Feghouli’nin yakaladığı pozisyonları bitiremeyerek değerlendiremedi. Beşiktaş N’Koudou ile tek bir fırsat yakaladı, Muslera’yı geçemedi. Taraftar etkisinin futbol için ne anlama geldiğini bize hatırlatan derbideki beraberlik Galatasaray için rakiplerinin puan kaybettiği haftada çok önemli bir avantajı kaçırdığı, Beşiktaş için ise oynadığı oyuna bakınca hakettiği puanı aldığı anlamına geliyordu.

Gecenin sorusu

Fatih Terim’in Belhanda tercihini anlayan var mı? Sezonun en iyi maçını Sivas’ta oynayan, galibiyeti kaçıran, üretken Galatasaray 11’inden en formda oyuncu Ömer Bayram’ı kesip Belhanda’yı oynatmak 45 dakikayı çöpe atmaktan başka işe yaramadı.

Maçın starı

Derbinin kazananı, keyfi, öne çıkanı, yıldızı falan yoktu. Ancak Muslera az top geldiğini düşünürsek N’Koudou pozisyonunda yüksek konsantrasyonu ve kurtarışıyla büyük takım kalecisi olmanın ne demek olduğunu hatırlattı.

Maçın olayı

Futbolcuların taraftarsız maçlara hazır olmadıkları ve malum durumdan çok etkilendikleri sadece derbi özelinde değil, haftanın tüm maçlarında hissedildi.

Kısa mesaj

Beşiktaş için sezonun ilk yarısında seri yakaladığı fikstürde aynı yükseliş tekrarlanırsa Sergen Yalçın teselli olarak kabul edilebilecek bir yerde ligi bitirebilir.

Derbiye Beşiktaş tarafından bakınca işin orta saha kısmında Atiba-Elneny-Boateng üçlüsü Galatasaray’ın yapacağı baskıya ve prese karşılık verebilir. Gökhan Gönül tecrübesiyle Onyekuru ile baş edebilir. Eğer iyi gününde bir Lens olursa Saracchi’nin zaafiyetini ortaya çıkarabilir. Burak Yılmaz, özellikle Marcao’yu hataya zorlayabilir. Kevin N’Koudou, Mariano ile eşleşmesinden baskın çıkabilir. Bunların hepsi Beşiktaş için iyimser senaryolar. Diğer tarafta ise soru işaretleri var. Loris Karius’un ve savunmanın göbeğinin ne yapacağı soru işareti. Caner Erkin’in savunma zaafiyeti gösterip göstermeyeceği ve Adem Ljajic’in hamle ya da direkt başlaması halinde katkı verip vermeyeceği gibi...

KISA MESAJ

Beşiktaş için seyircisiz oynamak elbette büyük avantaj. Fakat bunu kullanabilmek için Galatasaray’ın form durumu düşünüldüğünde Beşiktaş’ın çok ekstra bir mücadele ve birlikte hareket etme becerisi göstermesi gerekli.

Kim ön plana çıkar?

Favori Burak Yılmaz ve Kevin-Prince Boateng, sürpriz ise bu sezonun ofansif 8’e evrilen Atiba Beşiktaş için ön plana çıkabilir

Bu istatistiğe dikkat

Sergen Yalçın göreve geldikten sonra Süper Lig’de çıktığı üç deplasman maçının ikisini kazanan Beşiktaş, tek yenilgisini gol atamadığı tek karşılaşmada Başakşehir’den 1-0’lık sonuçla aldı.

Kasımpaşa düşme potasındaki ateşini sahaya yansıtarak başladı maça. Ndongala’nın getirdiği pozisyonda Koita ile buldukları golün dışında Hajradinoviç, Ndongala ve yine Koita ile en az 3-4 pozisyon daha yakaladılar. Biraz beceriksizlik biraz Beto’nun çabası ile skor bir farkta kaldı. Göztepe ise hücum ederken pozisyon bulmakta zorlandı. Bu vasat oyunu değiştirmek isteyen İlhan Palut 2. yarının başında Napoleoni-Yalçın Kayan ikilisini sahaya sürdü. Ancak topa daha fazla sahip olmalarına rağmen ne oyunu iyileştirebildiler ne de pozisyon bulma konusundaki sıkıntıyı aşabildiler. Sadece Wilczek son anlarda ayağına gelen beraberlik fırsatını tepen oyuncuydu. Kasımpaşa’nın skoru korumaya alma isteği, boş alanlar için Yusuf Erdoğan hamlesine rağmen az oyuncuyla hücum etmesi 2. yarının kısır geçmesinin diğer bir nedeniydi. Yine de uzatmalarda Koita ile son noktayı koymayı başardılar.

Ndongala ve Koita öne çıktı

Sonuçta Kasımpaşa ilk yarıdaki istekli oyununun karşılığını çok değerli 3 puan olarak aldı. Göztepe tarafında düşüş devam ederken kaleci Beto kurtarışları, Kasımpaşa tarafında ise Ndongala adam eksiltme özelliği, kuvvetli fiziği ve yaptığı asist, Koita ise zor dönemde attığı gollerle maçın öne çıkanları oldular.