Feghouli’nin Porto ve Başakşehir maçındaki görüntüsüne bakınca insanın ‘bugüne kadar nerelerdeydin?’ diyesi geliyor. Hoş 5-6 maçtır oynamasına rağmen gol ve asist katkısı yokken; Başakşehir maçından sonra yaklaşık 4 milyon Euro ödediğin ve forma rekabetini kaybetmiş ancak sakatlıklardan sonra şans bulabilmiş Feghouli için kalsın demek pek doğru bir yaklaşım değil.

İşin genelinde kumaşına göre performans sergilemiş olsaydı, bana göre Galatasaray özellikle ligde bu kadar puan farkı yememiş olurdu. Yani Feghouli özelinde son 2 maça değil ilk yarının geneline bakarsak yeteneğinin ve aldığı paranın karşılığını verememiş bir oyuncu görürsün. Eğer kalmalı diyorsanız, ödediğinizden şikayet etmeyeceksiniz. Fakat bana göre Emre Akbaba ve Belhanda varken gönderip iyi bir santrfor transferi yaparak ikinci yarıya başlamak daha doğru bir tercih.

Maçın başında Başakşehir her zamanki geriden oyun kurarak topa hakim olma stratejisini uygulamaya koyulurken, zaman zaman Galatasaray presine yenik düşse de genelde başarılıydı. Bunun sonucunda İrfan Can ile golü de buldular. Galatasaray tarafında ise çabuk oyuncuların varlığı oyun iyi gitmese de başlı başına bir tehditti. Ancak rakibini hataya zorlayan Ndiaye oldu. Penaltıdan gelen gol skor olarak işi dengelese de oyun Başakşehir’in istediği oyundu maçın ilk yarısında. İkinci yarıya yine dönen topları kazanıp oyuna hakim olarak başlayıp Bajiç’le net bir fırsatı harcadılar. Galatasaray ise Rodrigues’in sakatlığından sonra sazı alan Onyekuru ile Eren’i pozisyona soktu ancak Eren’in sezon başından beri olduğu gibi yine tercihi yanlış olunca öne geçme şansını kaçırdılar. Yine de maçın geneline bakınca daha fazla pozisyona giren topa hakim olan ve galibiyeti kaçıran Başakşehir oldu.

Gecenin sorusu

1 puan hangi takım için iyi sonuç? Başakşehir kendi sahasında oynamasına rağmen rakiplerinin birbiriyle oynadığı, Kasımpaşa’nın kaybettiği haftada puan farkını koruması açısından 1 puandan memnun olan taraftı.

Maçın starı

Yıldızı yok iyi oynayanı olan bir maçtı. Emre, Epureanu ve Visca Başakşehir’de, Ndiaye ve Onyekuru Galatasaray’da iyi oynayan oyunculardı.

Maçın olayı

Galatasaray’ın başlayan 11’i dışında kulübede oyunu değiştirebilecek bir hamlesi yokken, Başakşehir’in kulübesinde Adebayor, Arda, Kerim Frei ve Elia gibi özel oyuncuların olması maçın olayıydı.

Kısa mesaj

Muslera’nın yediği gol top çok hafif yön değiştirmesine rağmen net bir kaleci hatası.

Trabzonspor, uzun zaman sonra ilk kez Beşiktaş’a karşı İstanbul’a favori olarak geliyor. Bordo- Mavililer, şu an ligimizde oyunu geniş alanda oynayan her takıma karşı içeride dışarıda favoriler. Oyunu dikine oynamayı özellikle de Beşiktaş gibi topu kaybettikten sonra kazanmakta zorlanan takımlara karşı çok daha iyi kullanabilecek Trabzonspor, aynı zamanda Novak, Abdülkadir, Yusuf ve Sosa gibi özel oyuncularının formda oluşuna güveniyor.

Karaman’ın kafası rahat

Son olarak maç trafiğinden yıpranmış Beşiktaş’a karşı maç dengede giderse son 20 dakikada ayakta kalan taraf yine Trabzonspor olabilir. Ünal hocanın, Onur ve Burak takımdan ayrıldıktan sonra sorumluluk verdiği Sosa’nın yanı sıra altyapısından yetiştirdiği oyuncuların tecrübeli oyuncularla kaynaşarak yakaladığı birliktelik, arkadaşlık ve sorunsuz görüntüsü Şenol hocaya göre kafasının daha rahat olduğunun ispatı.

Tedirginliğin sebepleri...

Beşiktaş tarafı ise moralsiz, yorgun, formsuz ve en önemlisi alternatifsiz. Şenol hocanın sakatlıklardan dolayı mecbur kaldığı 11 içinde hissedilen uyumsuzluk, pas oyunu oynamaya çalışırken Oğuzhan’ın katkı yapmaması ve Atiba’nın enerjisinin yetersiz kalmaya başlaması tedirginliğin en önemli sebeplerinden birkaçı. Bir de tüm bunlara gittikçe çıkmaza giren santrfor problemi ve kolay gol yemeyi alışkanlık haline getiren savunma hattı da eklenince Beşiktaş’ın işi bir hayli zor gözüküyor.

Beşiktaş’ın olmazsa olmazı...

Eğer Siyah-Beyazlılar bu dezavantajlara rağmen kazanacaksa burda önce taraftarını sonra Ljajic ve Malmö maçındaki affedilmez hatasını telafi edebilmek için daha iyi oynayacağını düşündüğüm Quaresma’yı devreye sokmak zorunda. Oyunu dar alana çekerek oynamak ise Beşiktaş tarafı için olmazsa olmaz.

Bugün itibarı ile sezon sonuna kadar 19 maçı kalan Beşiktaş takımı artık köklü bir değişimin eşiğinde. Sezon başı oluşturulan kadroya bakınca Türkiye Kupası’nın olmadığı bir sezonda özellikle Avrupa’da derece yapması sürpriz sayılmayacak Beşiktaş, ekonomisinin kötülüğüne yenik düştü. Yaşı ilerlemiş özel oyuncuların kariyerlerinde artık maddiyattan daha önemli bir şey yokken bugün öderiz, yarın öderiz vaadlerinin boşa çıkması oyuncuların da sahaya çıkmasını zorlaştırdı. Gerçi çıksalar da kafaları başka yerlerde olunca Beşiktaş’ın vazgeçilmezleri Necip, Mustafa Pektemek, Dorukhan olmaya başladı.

Gelinen nokta ortada...

Yanlış anlaşılmasın... Bu oyuncular niyetlerinden şüphe edilecek oyuncular değil. Ancak geniş kadroda rotasyonda hepsini birden değil tek tek ve zaman zaman kullanılabilirler. Fakat bugün gelinen nokta da daha önemli Beşiktaş’ın formasını giymek isteyen oyuncuların sahada olması isimlerden daha önemli. Artık yapılması gereken hamle 30 yaş barajını aşmış, kontratında yüksek rakamlar olan oyuncuları devre arasında elden çıkarıp, başarıdan ziyade ekonomiyi düşünerek hareket etmek. Çünkü kaliteli bir kadro ile hayal kırıklığı yaşamak, ‘ne yapalım elimizdeki oyuncularla bu kadar’ demekten daha kötü.

"İşler kötü gittiğinde; cep telefonlarının toplandığı, büyük para cezaları kesildiği ya da takımın ceza olarak kampa alındığı dönemleri yaşamış biri olarak ‘oyuncular ve teknik ekip otobüsle dönsün’ cezasını açıkçası hayretle karşılamadım. Ancak kariyerinde bunları yaşamamış futbolculara bunu nasıl açıklarsınız, bence mesele burada.”

‘Oyunculara mal edilmemeli’

“Yeni kadronun uyumsuzluğu, tecrübesiz ve idareten takımın başında bulunan bir teknik direktör, oyuncu kalitesinin düşüklüğü ve yeni oluşturmaya çalıştığın takımın birden çok kulvarda mücadele etmeye hazır olmayışı adeta felaket bir ilk yarı getirdi. Hal böyleyken, bu karar, yani her şeyin oyunculara mal edilmesi yanlış. Ne geliştirmeye çalıştığın Eljif, Barış ne de tecrübeli ya da kaliteli diye aldığın Benzia ve Slimani için de doğru değil.”

‘Eldekiler kaybedilmemeli’

“Ne kadar transfer döneminde planların olsa da ekonominin kötülüğü sana ne getirecek belli değilken, yani herkesi gönderemeyeceğine göre eldeki oyuncuları kaybetmemek önemli. Ben Fenerbahçe oyuncu kadrosunun bundan daha iyisini yapabileceğine eminim. Ancak sezon başı Damien Comolli tercihi ile bugün gelinen noktanın baş sorumlusu tecrübesizce davranan yönetimdir, oyuncular değil.”

Maça ilk 10 dakikada iyi başlayan Fenerbahçe, Hasan Ali, Elif ve Mehmet Ekici üçlüsünün hareketliliği sayesinde eli ayağı düzgün bir iki pozisyon bulsa da bu iyi görüntü, saman alevi gibi çok çabuk söndü. Sonrasında topu öne taşımakta zorlanan, ne set hücumunu ne de rakip kaleye çabuk gitmeyi beceren Fenerbahçe, kaleci Harun, Skrtel Neustadter’in ortak hatası ile golü de yiyince zaten minimuma inmiş özgüveni, tamamen kayboldu. Mehmet Ekici’nin duran top becerisi haricinde rakip ceza sahasına girmekte zorlanan Fenerbahçe’nin kulübesine bakınca Benzia haricinde, ki onun da ne kadar iyi bir hamle olduğu tartışılır, maçı değiştirebilecek başka da bir hamlesi yoktu. Akhisar’ın işin savunma kısmını sertleştirdiği dakikalarda hücum etmekte acele etmemesi, oyunu uzun süre 1-0 götürmesine sebep olsa da Fenerbahçe maçın neredeyse hiçbir anında oyun üstünlüğünü alamadı. Sonrasında Cihat hocanın hamleleri, risk alan Fenerbahçe’ye dün akşamki ağır skoru getirdi.

Gecenin sorusu

Fenerbahçe’de yapılacak hamle ne olmalı? Bana göre alınan bu mağlubiyet, teknik direktör hamlesinin hızını arttıracaktır.

Maçın starı

Josue. Özellikle takımını organize ederken, oyunu dikine oynayan ve orta sahada boş arkadaşlarını doğru yerde buluşturarak Fenerbahçe orta sahasının yumuşak kaldığı maçta neredeyse tek başına rakibini defalarca geri koşturdu.

Maçın olayı

Akhisar yedek kulübesinin, Fenerbahçe’nin yedek kulübesinden çok daha iyi oyuncularla dolu olması bana göre maçın olayıydı.

Kısa mesaj

Benzia'nın top tekniği iyi olan bir oyuncu olmasına rağmen Fenerbahçe orta sahasına bu kadar bozuk organizasyonlar içerisinde lüks kaldığını düşünüyorum.

İlk 10 dakikadaki baskılı oyunun sonucu Rodrigues’e fırsatlar getirmesine rağmen gol çıkmayınca oyun dengelendi. Eren Derdiyok-Muğdat uyumsuzluğuna rağmen Onyekuru ve Rodrigues’in zaman zaman vites arttırdığı ilk yarının sonlarına doğru Rodrigues, Rize savunmasından önüne düşen topa acımasızca vurup tabelayı değiştirdi. Selçuk-Feghouli’nin top rakipteyken yumuşak kaldığı ilk yarıda Rizespor bu zaafı değerlendiremedi. 2-0’dan sonra Galatasaray’a adeta rahat battı. Düşük tempo, pas trafiğinin ağırlaşması ve hücum etme konusundaki iştahın olmaması Rizespor’u cesaretlendirdi. Çok rahat Galatasaray ceza sahasına geldiler ve önce Umar Aminu sonra da Samudio ile geri döndüler. Galatasaray bir kez daha eksik ve sakat oyuncuların özellikle Fatih Terim’in yokluğunu hissettiği bir iç saha maçını çok önemli bir kayıp ile tamamladı

Gecenin sorusu

Rizespor bu puanla ligde kalma yolunda çok önemli bir adım atmış olabilir mi? Sezonunun ilk yarısı bittiğinde 15 puanın altında kalan herkes için ligde kalmak mucizelere bağlıdır.

Maçın starı

Maçın öne çıkanları vardı. Galatasaray tarafında Selçuk ve Nagatomo, Rizespor’da ise Boldrin kalitesini hissettiren oyuncu oldu.

Maçın olayı

Galatasaray’ın özellikle iç saha avantajını çok iyi bir kullanan takım iken lig sonuncusuna 2-0’dan puan kaybetmesi ve oyun olarak çaresiz kalışı gecenin olayıydı.

Kısa mesaj

Galatasaray bu zorlu dönemde oynayabileceği en doğru takımla oynamasına rağmen Çaykur Rizespor’u yenemeyerek büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

Fenerbahçe’nin deplasmanda olmasına rağmen Akhisar’ın hücum bölgesindeki eksikleri düşünüldüğünde en fazla topa hakim olacağı ve kalesinde en az tehlike göreceği maç.

Kazanmak için ortas ahadaki üretken oyuncuları Eljif ve Ekici’yi iyi kullanmasının dışında Slimani’nin kupada attığı golün moraliyle daha iyi oynamasını umut etmekten başka da çaresi yok. Asıl soru ise eğer Slimani kötü oynar veya sakatlanırsa, sonraki süreçte Fenerbahçe’de en uçta kimin oynayacağı.