Maçın başında katı savunma yapan Erzurumspor’a karşı Beşiktaş’ın iştahı, Ljajic’in kalitesi, Quaresma’nın skora etki etme çabası vardı. İlk yarı boyunca boşluk aradılar. Bulduklarında karşılarına Sehic çıktı. Erzurumspor’un hücum etme çabası ilk yarı boyunca duvara çarpar gibi Necip-Mirin’in çabukluklarına kurban gitti. Beşiktaş’ın hücumlarında ise çok fazla orta gelmesine rağmen ceza sahası içinde forvetlerin doğru pozisyon alamama sıkıntısı hissedildi. 2. yarıya Şenol hoca Mirin sakatlanınca Pektemek hamlesi yapıp hem Medel hem de Ljajic’i birer adım geri çekerek kendi oyununu baltalayıp Erzurum için bir fırsat yarattı. Hatasından çabuk döndü, dönmesine ama Necip’in sakarlığı, Dorukhan’ın şanssızlığı derken hücum konusunda yetenekleri sınırlı Erzurumspor golü yapmıştı. Sonrası telaş, sonrası panik. Yine de Dorukhan attığı gol ile gecenin tesellisini (artık kazanç mı siz karar verin) takımına 1 puan olarak getirmeyi başardı. Sonuçta Beşiktaş şampiyonluk yarışından 1 adım daha uzaklaşırken, Erzurumspor yaptığı savunma ile hayati bir puan aldı.

Gecenin sorusu

Şenol Güneş hamleleri doğru muydu? Özellikle ilk hamlesi ile oyunu geniş alanda oynamaya başlayıp takımının etkisini azalttı, sonrasında hatasını düzeltti ama Burak Yılmaz’ı da oyundan elinde daha iyisi yokken ve oyuncuyu bu kadar isteyerek almışken erken çıkardı.

Maçın starı

Beşiktaş’ın girdiği pozisyonlarda doğru pozisyon almayı başaran ve hata yapmayan İbrahim Sehic maçın yıldızı olurken takımının aldığı altın değerindeki puanın kahramanıydı.

Maçın olayı

Quaresma muhtemelen Beşiktaş kariyerine noktayı yine kendine has bir şekilde kendini oyundan attırarak koymuş oldu.

Kısa mesaj

Beşiktaş her fırsatta defansif orta sahalarını stoper olarak kullanıyor, Roco kenarda, Beşiktaş pozisyon üretmekte zorlanıyor Oğuzhan kenarda.

Akhisar maçında görüldü ki sezonun ilk yarısına göre oynamaya daha istekli, disiplinli, kısacası toparlanmış ve kalitesi artmış bir Beşiktaş vardı. Özellikle Ljajic’in orkestra şefi gibi yönlendirdiği takımda, Dorukhan ve Medel’in enerjisi, Gökhan Gönül’ün özellikle ikinci yarıdaki temposu ve Karius’un performansı dikkat çekiciydi. Ancak Erzurumspor, İstanbul’da Akhisar takımı kadar yumuşak kalmayacaktır. Beşiktaş’ın üstüne gitmek yerine oyunu dar alana sıkıştırıp özellikle de Ljajic’i yakın savunarak fırsat kollayacak Erzurum, oyuncu kalitesi çok yüksek olmamasına rağmen mücadele gücü yüksek bir takım.

Potansiyeli yüksek oyuncular mevcut

Eğer Beşiktaş erken bir gol bulup oyunu geniş alanda oynama şansını yakalayamazsa maçtan her türlü sonuç çıkabilir. Beşiktaş’ın maçı çözebilmek için Ljajic ve kalıp kalmayacağı belli olmayan Quaresma’nın haricinde tıpkı Dorukhan’ın yaptığı sürpriz işlere ihtiyacı var. Bu konuda potansiyeli yüksek oyuncular mevcut. Sahneye çıkıp çıkmayacaklarını ise göreceğiz.

Ön plana kim çıkar?

Protestoların hedefi Burak Yılmaz maçın yıldızı olma, taraftarın gönlünü kazanabilme ve kendini kabul ettirebilme adına maçın en isteklisi olacaktır.

Kısa mesaj

Şenol Güneş’in Quaresma’nın gidiş ihtimaline göre bir kenarda ya Ljajic ya da santrfor özellikli Mustafa Pektemek tercihi maçın kaderini belirleyecek önemli ayrıntılardan biri.

Sezon başından beri ilk kez bulunduğu durumdan rahatsız olduğunu hissettiren bir başlangıç yaptı Fenerbahçeli oyuncular maça. Önde basma çabası pas yapmakta zorluk yaşayan Bursaspor’un işini daha da zorlaştırırken Umut’a uzun oynama çabaları Skrtel-Sadık duvarına çarparak geri döndü. Sadece Latovlevici hücumda etkiliydi. Harika bir pozisyon hazırladı, Aytaç geri çevirdi. Fenerbahçe ise hücum ederken Soldado işin içine az buçuk girince Dirar ve Ekici ile birlikte zaman zaman iyi iş çıkardılar. Soldado, İsla’nın ortasında müthiş bir vuruşla yapılan mücadelenin skora yansımasını da sağladı. 2. yarıya Samet Aybaba’nın değişiklikleri ile vites arttırarak gelen Bursaspor, özellikle Yusuf Erdoğan’ın iyi oyunuyla Umut Nayir ve Aytaç ile birçok pozisyon bulmasına rağmen gol için son dakikaya kadar beklemek zorunda kaldı. Yediği baskıyı kırmak için Ersun Yanal’ın Valbuena hamlesi pek işe yaramayınca baskı altında oynadığı 45 dakikanın karşılığında pozisyon sayısına bakınca en fazla hakettiği 1 puanı alabildi.

Gecenin sorusu

Fenerbahçe’nin enerjisi 90 dakikaya neden yetmiyor? Sezon başından beri istikrarlı bir kemik kadrosu olmayan, istikrarlı oynayan oyuncusu az olan Fenerbahçe’de oyuncuların büyük kısmı maç temposunu yakalayamamış durumda.

Maçın starı

Kötü giden ilk yarının sonunda yaptığı hamlelerle maçın şeklini değiştiren ve golü erken bulsa maçı da kazanmaya yakın olan Bursaspor Teknik Direktörü Samet Aybaba gecenin iyisiydi.

Maçın olayı

Fenerbahçe’nin rakibine yaptığı baskı ile çabuk yorulması ve kulübesinde direnci tekrar yükseltebilecek kalitede oyuncular olmayışı dikkat çekiciydi.

Kısa mesaj

Bu sezon Comolli transferi olarak gelmiş herhangi bir oyuncunun ne hamle ne de 11 oyuncusu olarak Fenerbahçe’ye katkısının olmaması yapılan seçimlerin yanlışlığını her geçen gün daha fazla hissettiriyor.

Başakşehir’in santrforsuz başladığı maçta özellikle maçın başındaki Trabzonspor baskısını atlatması yaklaşık 20-25 dakika sürdü. Sonrasında dengelenen oyunda ise soğukkanlı, tecrübeli, üst düzey orta saha ve forvet oyuncuları sazı ellerine aldılar. Arda’nın yükselen formu ve İrfan Can’a hazırladığı pozisyonla ilk golü, presi yaparak Robinho’nun asistiyle golü yapan Clichy ile de ilk yarıda büyük iş yaptılar. Tabii bu başarıda akıllı oyunları kadar Trabzonspor’un fark yaratan orta saha kurgusunun tamamen değişmiş olmasının da etkisi vardı. Özellikle de topu kullanırken Sosa-Onazi ikilisinin olmamasının sıkıntısı maç boyunca hissedildi. 2. yarının kahramanı 1 dakika içinde her iki kaleye gol atan Ekuban olurken, Trabzonspor’un yapmak istediği baskıya çok aşina ve rahat direnen Başakşehir şampiyonluk yarışındaki rakiplerinin umutlanmasına izin vermeyerek sezonun en önemli galibiyetlerinden birini almayı başardı.

Gecenin sorusu

Trabzonspor şampiyonluk yarışından kopar mı? Mesele sadece alınan mağlubiyet değil. Transferin yapılamayacak olması, Sosa ve Onazi’nin sakatlıkları ve yerlerini doldurmanın çok zor oluşu Trabzon’u yarıştan koparabilecek detaylar.

Maçın starı

Uzun süre sonra Başakşehir’in beklediği performansı gösteren ve 2 gole katkı yapan Arda Turan öne çıkan oyuncu oldu.

Maçın olayı

Süper Lig’in rakip analizini en doğru yapan ve bu doğrultuda 11’ler belirleyen, oyun stratejisi uygulayan Abdullah Avcı’nın Trabzon deplasmanında da alınan galibiyette tercihlerinin etkisi büyüktü.

Kısa mesaj

Başakşehir’in kulübe zenginliği bir tarafta, Trabzonspor’un hamle kısırlığı diğer tarafta en dikkat çekici ayrıntılardan biriydi.

Sezonun ilk yarısında maddi sıkıntıları hissetmeye başladığı haftalara kadar çok iyi maçlar oynayan, dirençli Ankaragücü sezonun 2. yarısının ilk maçına ne psikolojik ne de fiziksel olarak hazır çıkamayınca zaten favori Galatasaray daha ilk dakikadan Sinan’la ateşi yaktı. Oyunu hızlandırdığı anlarda Ankaragücü kalesine kolay geldi. Özellikle Mariano’nun kanadına Feghouli ve Belhanda desteği, diğer taraftan Onyekuru’nun çabukluğu Linnes’in bindirmelerine direnemeyen Ankaragücü’ne karşı Onyekuru ve yine Sinan’la goller bularak maçı daha ilk yarıdan antreman maçına çevirdi. Galatasaray elini kolunu sallaya sallaya ne zaman canı istese kaleye özelliklede sağ kenarı kullanarak gitmeye devam etti. Onyekuru’nun 2. yarıda bu direnci iyice düşen Ankaragücü takımına kestiği cezalar çok farklı bir skor ortaya çıkartırken oyun disiplinini farka rağmen kaybetmeyen Galatasaray sezonun 2. yarısına çok iyi bir başlangıç yapmayı başardı.

Gecenin sorusu

Marcao ile ilgili ilk izlenimler nedir? Hücum ya da savunma anlamında hiçbir varlık gösteremeyen Ankaragücü Marcao’yu analiz etmek için bir sonraki maçı beklememize sebep oldu.

Maçın starı

Onyekuru kenar oynamasına rağmen gol pozisyonlarında kaliteli santrfor vuruşlarını oldukça sakin kalarak yapmayı başardı ve gecenin kahramanı olurken bu görüntüsü ile Rodrigues’in yokluğunu hissettirmeyeceğini gösterdi.

Maçın olayı

Ankaragücü maça oyuncularını bedenen getirse de ruh olarak getiremedi. Eğer acilen oyuncularının problemlerini çözmez, yeni bir hoca getirmezler ise sonuç kaçınılmaz olacak gibi gözüküyor.

Kısa mesaj

Gecenin Galatasaray adına negatifliği Belhanda’nın Göztepe maçında cezalı duruma düşmesi oldu.

Beşiktaş'ın şampiyonluk yarışına devam edebilmesi için olumlu olması gereken ayrıntılardan ilki yapılan transferlerin iyi çıkmasıydı. İlk izlenimlerde Mirin’in gösterişsiz, soğukkanlı ve bireysel anlamda çok hata yapmayacak bir oyuncu olması sezonun ilk yarısında Necip-Medel gibi orta sahadan kırma stoperler ile oynayan Beşiktaş için çok doğru bir transfer hamlesi gibi duruyor.

Baskıyı kaldırıyor

Yüksek toplardaki etkili görüntüsü, atletik yapısı ve bir stopere göre çabukluğunun iyi olması, ilk izlenim olarak Mirin’in Beşiktaş’a faydalı olacağını hissettirdi. Bunun dışında yaşının genç olması ve daha önce yaşadığı şampiyonluk üzerinden stresli anlarda baskıyı kaldıracak bir tecrübeye sahip olması da Mirin’in Beşiktaş için doğru bir hamle olduğu da diğer ayrıntı. Gelelim Burak Yılmaz’a... Golcülüğünden, fizik gücünden şüphe duyulacak bir oyuncu değil. Maç eksiği çok fazla hissedildi. Fakat kulübesinde 3 tane daha santrfor olan (Güven-Mustafa- Larin) bir Beşiktaş için en doğru tercih, çok iyi bir maç oynamamış olsa da Burak Yılmaz’dı.

Tepkiye alışık ama...

Zaman içerisinde, ceza sahası içerisine Dorukhan ve Ljajiç gibi göbekten, Caner, Quaresma ve Gökhan gibi kenardan top getiren oyuncular varken, Burak Yılmaz’ın uzun zamandır özlenen santrfor profilini sergileyecek bir potansiyeli var. Bunu baltalayabilecek en önemli detay Beşiktaş taraftarı. Eğer Beşiktaş taraftarı, Burak Yılmaz’ın maçın son 10 dakikasında gösterdiği tepki gibi oynadığı ya da oynayacağı oyuna sürekli tepki gösterirse transferi bitmiş bir oyuncu üzerinden takımlarına zarar verebilir. Burak Yılmaz’ın da her ne kadar tepki almaya alışık bir oyuncu olsa da kendi taraftarından göreceği bu tepki, oyununu olumsuz etkileyecektir.

Sezon sonunda mukavelesi bitecek bir oyuncuyu, eğer yeniden anlaşamıyorsan devre arasında satmak doğru bir hamle. Ancak işin bir de saha içi tarafı var. Hücum hattının en ne yaptığını bilen en istikrarlı ve farklı pozisyonlarda oynatabildiğin tek oyuncusu olan Ryan Babel’in gidişi öyle Burak Yılmaz transferi ile kapatılabilecek bir açık değil. Hoş sadece lig oynarken ilk yarıdakinden daha dinlenmiş ve forma rekabeti sonucu oluşan ilk 11’ler daha diri bir Beşiktaş ortaya çıkarabilir. Fakat işin bitiricilik kısmında santrfor sancısı çekilirken birçok maçta sazı eline almış olan Babel takım için vazgeçilmez bir oyuncuydu.

Cevaplar sezon sonunda...

Forvete yaptığı katkı kadar modern futbolun en önemli olmazsa olmazı savunma kısmına da katkı vererek oynadı. Son dönemde taraftarla yaşadığı sıkıntılı diyaloğa rağmen Beşiktaş çok iyi bir oyuncu ve profesyonel kaybetti. Mütevazı bir bonservis ücreti ile geldi, katkı sağladı ve para kazandırarak gitti. Tutulmalı mıydı ya da Burak yerini doldurur mu sorularının cevaplarını ise Beşiktaş’ın sezonu nerde bitirdiğine bakarak vermek daha doğru olur.

Burak Yılmaz transferine 2 açıdan bakmak gerek. Birincisi uzun zamandan beri performans olarak 20 gol ve üstü bir santrfor yakalayamayan Beşiktaş için Burak Yılmaz doğru tercih. Aslında Beşiktaş’ın pas oyunu oynadığı, set hücumunu benimsediği ve şampiyon olduğu zamanlar için olmasa da şimdi oyununu rakiplerine kabul ettirmekte zorlandığı bu dönemde dengeyi kolay değiştiren bir santrfor olarak Burak Yılmaz hamlesi doğru gözüküyor. 2. bölüm ise tamamen saha dışı... Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi başarısı yaşanırken, Fenerbahçe maçına çıkmayarak bir duruş sergileyen Beşiktaş, bu sezon işler çok kötü gidince bana göre aynı duruşu sergileyemedi.

Başarı gelmezse...

Sportif başarı uğruna, ‘Efendi Beşiktaş’ olarak benimsediği duruşu da dinamitlemiş oldu. Halbuki geçen sezon bu duruş sayesinde ne ligdeki dördüncülüğü ne de kupada alınan cezayı Beşiktaş taraftarı umursamadı. Bu duruştan vazgeçmek eğer sezonun ikinci yarısı için sportif başarı da getirmez ise (ki bu özellikle ilk 3-4 haftada oynanacak maçlarda alınacak sonuçlarla doğru orantılı) hem Fikret Orman hem Şenol Güneş hem de Burak Yılmaz için kariyerlerinin en zor dönemlerini geçirecekleri anlamına gelir.