Arama

Popüler aramalar

‘’Öyle bir 3 puan ki!‘’

İyi oyun kötü oyun hiç fark etmez, koşullar ne, atmosfer nasıl olursa olsun mutlak kazanılması gereken maçlar vardır. Tıpkı Trabzonspor’un dünkü Eskişehirspor maçı gibi...

Bazen olağanüstü durumlar, olağan koşullarda alınması risk taşıyan kararları zorunlu kılar ve negatif ortamda pozitif üretim yapar. Tıpkı dünkü Trabzonspor’daki gibi...

Açalım:

Oyunun genel olarak hakimi Eskişehirspor, daha çok pozisyon bulan tarafsa; Trabzonspor oldu. Pek pozisyon üretemeyen konuk ekip, golü maç deneyimi az olan Onur’un elinden kaçırdığı topla bulduktan sonra Trabzonspor’u son 25 dakikada sahasına hapsetti.

Ama “bu da kaçar mı?” dedirtecek fırsatı mahkum oynadığı anlarda kaçıran taraf yine Bordo Mavililer oldu.

Nedeni hala anlaşılamayan, uygulaması da bir garip olan 5 kadro dışı kararından sonra zorunluluğun ortaya çıkardığı kadro; iyi niyetli, arzulu ve yüreğiyle oynayan, yaygın söyleyişle “tekmeye kafa uzatan” cinstendi. Serkan’ın sakatlık, Alanzinho’nun da taktik gereği oyundan çıkıp takımın hemen hemen rakip kaleye hiç gidemediği o korkulu 25 dakikada iyi direndiler.

Yoksa futbol olarak, “aman aman şunu da ekleyelim” dedirtecek tek ayrıntı Gabriç ve tabi ki Serkan’dı. Selçuk’un artistik kafa vuruşuyla gelen ilk goldeki de dahil sağdan bindirmeleri kadar, ustalık kokan ikinci goldeki vuruşu da muhteşemdi. Gabriç, Colman’ın göbekte yapacağı işi sol kanatta üstlendi, oyunu forse etti.

5 kadro dışı, Yattara zaten yok, Tayfun’un da sürpriz sakatlığı. 7 eksikli bir kadro için bu üç puan öyle anlamlı ki! Yoksa fırtınayı yarın doğacak “Güneş” de dindiremezdi. Hem de 5 Aralık geliyor ki!

30 Kasım 2009, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Rezalete imza atanlar!‘’

İlk golü taçtan yedi Trabzonspor. “Amatörce” diyemiyoruz, amatörlere haksızlık olur. İkinci gol her türlü ikramı geri çevrilen Selçuk’un son pasını “ayıp olur artık” diye değerlendiren Murat’tan geldi. Kendisi gibi Süper Lig kariyerinin belki de son sezonundaki Emre Toraman’la ard arda tattılar o zevki. Üçüncü golü yoktan var etti Kasımpaşa, Bordo-Mavili savunma sadece izlerken.

Cenk, Koray Avcı, Ali Güneş falan derken, çıkar Barış’ı, Yekta’yı, yaş ortalaması 30’u aşacak olan, ancak kısıtlı olanaklarına karşın işini büyük bir ciddiyet, hırs ve arzuyla yapan Kasımpaşa karşısında tek kelimeyle rezil oldu Trabzonspor.

Skor 1-1 iken ve Selçuk dururken, ya da en azından şöyle diyelim Gabriç solda gezinirken, Umut’u oyundan alıp, beraberliği yeterli görürcesine olacak tek forvete dönen... Yenik duruma düşünce de genç Hasan Ahmet’le, onu ateşe atarcasına forvette çoğalma sağlayan... Bu maçla artık Trabzonspor’daki görev süresini geçin, kariyerine devamı bir gözden geçirmesi gereken siz Hugo Broos...

Başta Milli Takım Kampı’nda iken kulüp yetkililerini arayarak banka hesabına para yatmadığını, bunu medya ile paylaşmak durumunda kalacağını beyan eden futbolcu olmak üzere, Colman’la Song’un bir nebze hafifletici nedenleri olsa da yedeklerle 14’ünüz birden, Süper Lig’de meslektaşlarının ezici çoğunluğundan kat kat fazla kazanan siz bütün futbolcular...

Onuncu tercihinde ancak teknik direktörü isabet ettirip, bununla da yetinmeyerek, kendisini bilerek ya da bilmeyerek huzursuz edecek her türlü atama ve futbolcu tercihlerine imza atan siz yöneticiler...

Maçın bitmesine 35 dakika kala takımının aleyhine dönerek, tezahüratlarıyla, “Trabzon kümeye” diye bağıran Kasımpaşa tribünlerinden alkış alan siz taraftarlar...

Bu rezalette “suçsuzum” diyen bir adım öne çıksın lütfen!

23 Kasım 2009, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Genel kurul analizi!‘’

Medyaya yansıyan Sadri Şener’in, “Kongre istiyorlarsa imza toplasınlar” sözü şık durmadı. Ancak konuşmanın içinden cımbızla çekilen kelimelerin farklı anlamlar içerebileceğini de göz ardı edemeyiz. Yönetim “devam” dediğine göre, Şener’in söylediği ya da kendisine atfedilen bu seçenek önem kazanıyor. Eğer üyeler kongre istiyorlarsa, imza toplamak zorunda. Bir alternatif daha var ama faturası çok ağır ve o kadar da acı! Trabzon’un bundan sonraki maçlarında daha çok yenilmesini istemek ki bu ne ilk ne de son. (Bakınız Atay Aktuğ son dönemleri!) Ne yazık ki futbolumuzda “istikrar” itibar görmüyor. “Ahde vefa” ise hak getire. Beşiktaş başkanına yapılanlara bakın. Trabzon galibiyetine üzülen az Beşiktaşlı mı vardır sanıyorsunuz! Bir sezon önce kümede kalması ancak 26. haftada kesinleşen kulübün, geçen sezon şampiyonluğu son haftada resmen kaybettiğini anımsarsak, Trabzon için de aynı şey söz konusu değil mi? Ama top 3 direğin arasından geçiyorsa eğer, yan gelin yatın hesap soran olmaz. Doğru mudur? Bize göre de değil. İstatistiklere göre, oyun olarak rakibinden her açıdan kat kat üstün olduğu maçı 2 farkla kaybeden Trabzonspor’da taraftarın istifaya davet ettiği Yönetim Kurulu’nun, doğru ya da yanlış, aldığı “devam” kararının arkasında ne kadar durabileceğini bilemeyiz. Ancak, koydukları hedefleri gerçekleştirebilme yolunda kalan yasal sürelerini tamamlayabilmek için tek umutlarının, takımın daha çok kaybetmesini bekleyenlere inat bir galibiyet serisinin başlaması olduğunu söyleyebiliriz. Esasında böyle bir ortamda dikkat çekilmesi gereken noktaysa, kurumun dinamiklerinin tavrının ne olduğudur. Bu da kategorilere göre şöyledir: 1- Kerhen destek, sessizlik. “Ama bu kadar borç bırakılıp gidilemez!” 2- “Bana dokunmaysan yılan bin yaşasın!” 3- “Gitsinler de bakarız!” 4- “Taraftar beni istiyor ama daha fazla istemeli!” 5- “Dün bizlere yapılmıştı, bugün onlar çeksinler, oh olsun!” Kaybedecek ya da kazanacak olanı boş verin! Yarın sıra kime gelecek, budur aslolan!

15 Kasım 2009, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’İki büyük fark!‘’

Mustafa Denizli oyuna fiili olarak 2 kez müdahale etti. İlkinde Uğur ve Tabata’yı oyundan alıp Yusuf ve İbrahim Kaş’ı sahaya sürdü. 2. yarı başladığında sadece Yusuf ‘un 3 dakika içinde Trabzonsporlular’ın tamamından daha çok sahip olduğu top yanlışlıkla Colman’a geldiğinde de, Ernst çaldı kendisinden, birkaç metre sürüp, Trabzonspor kalesine ilk şutu attı. 35 metreden... Beşiktaş pozisyon bile bulamadan golü buldu. Sonra da Nobre-Bobo değişikliği. Bobo 2 metreden kaçırdı. Fark 2 olabilir maç erken kopabilirdi. Uzatmalara sakladı.

Trabzonspor, ilk yarı Colman ve Gabriç hariç iyi oynadı. Gökhan’ın yine kaybolduğu 3. bölgede Umut-Hakan arasındaki düello görülmesi gereken cinstendi. 3 kez “dur” dedi Hakan, Umut’a. Kalesine ilk kez üstelik uzaklardan gelen topu izleyen Sylva’ya inat devleşti adeta. Broos da Trabzonspor’u izledi Denizli, gidişatı değiştirmek için ilk hamleyi yaptı. Kazandı. Gabriç Alanzinho değişikliğini Denizli’yle birlikte yapabilse, belki işe yarayacak. Broos klasiği, o da, aleyhine dönen dengeyi değiştirmek için bekledi hamle yapmayı. Beşiktaş bu, öne geçmiş deplasmanda, iyi kapandı, hem savunma ağırlıklı bir kadrosu vardı sahada. Hem de kalecisi muhteşem oynarken, Yusuf’la topu iyi kontrol edip, çabuk çıkışlarla farkı kovaladı.

Sözde hamle sayısını artırmak için Engin’in ardından Alanzinho’yu sürdü sahaya Broos, sıkışan savunmanın arasına yani. Yanlış zamanda. Trabzon kazanacağı maçı kaybetti. Hak etmedi bile diyemiyoruz bu kulübe ve kaleci farkıyla. Trabzon için acı olan ve ders alınması gereken budur!

08 Kasım 2009, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu iş daha çok kullanılır!‘’

Konu çok kritik! Bu kez prensip bozacak ve “demiştik” diyeceğiz. 2. hafta üstelik sahada Diyarbakır’a yenilmesi, Trabzon’un büyük miktarda gelir kaybına neden oldu. Sivas galibiyeti nedeniyle patlama yapan kombine bilet satışları ve lisanslı ürünlere olan ilgi bıçak gibi kesilmişti. Maliyetin 2 milyon dolar civarında olduğu söyleniyor.

Diyarbakır, böyle bir durumda Trabzon’dan alkışla uğurlandıktan sonra, Bursa’da üstelik farklı yenildiği maçta hiç hak etmediği, ilgisiz tezahüratlara muhatap oldu.

Bu durumu değerlendirirken özetle şunları söylemişiz: Açılımı geçin; başkanlara, böyle bir ortamda, zoraki barış görüntüsü verdirmek sorun ötelemek demektir. Neşter şimdiden vurulsa çözülürdü. Yarın yarış kızıştığında göreceksiniz ne bedeller ödeyeceğiz!

Antep’te olanlar sorunu ötelemenin sonucudur. Oradaki seyirci, densizliğinin cesaretini, cezasız kalan Bursa’dan aldı. Diyarbakırspor da, üzerine atladı işin. Hakem hataları sadece Diyarbakırspor için mi söz konusu? Hakemler, bu hataları malum slogan nedeniyle mi yapıyor? Gaziantep’in santra dahi yapılmayan golü öncesi o serbest vuruş, Fenerbahçe aleyhine, sırf İstanbul’un Anadolu yakası takımı olduğu için mi verildi?

Abitoğlu, 5 metre ofsayt golle Bursa’da yenilerek liderliği kaybeden Trabzon’un Galatasaray maçında da yenilmesindeki rolünü, Trabzon bir Karadeniz şehri olduğu için mi oynadı? O halde amaç “üzüm yemek” değildir.

Çözüm için çaba yok, herkes kendi işine geldiği gibi kullanıyor durumu, nemalanmaya çalışıyor sorundan. “Bakan yeğenini ikna etmiş de, Galatasaray maçına çıkacaklarmış!” Sevsinler! Hadi öteleyin sorunu yine bakalım!

*****

Para ve performans ilişkisi
Kulüpler, küresel krizin söz konusu olduğu bu dönemde bütün işletmeler gibi ekonomik darboğaza girdi. Birçoğunun başta futbolcular olmak üzere ödemelerinde doğal olarak aksamalar oldu. Trabzonspor, Avrupa Ligi hesapları yaparken erken veda sürpriziyle karşılaştı. Ligde istediği sonuçları alamadı. Bu durum da gelirlerini düşürdü. Ödemelerdeki aksamaların önemli bir nedeni de bu.

Konumuz şu: Son faktör nedeniyle gelirlerin azalmasında performanslarıyla başrolü oynayan futbolcuların paraları geciktiği için kafaları karışık. Bu sık söylenen bir mazerettir. Ama biz böyle bir mazereti futbolculara hakaret sayarız. “Param gecikti, oynamıyorum” işine giren futbolcu olur mu yani! Birkaç gündür yazılıp-çiziliyor, Trabzon kredi kullanarak futbolcuların tüm ödemelerini yapmış. Bundan sonra performanslarını izleyeceğiz. Sorun para mı-değil mi göreceğiz.

*****

İyi ki varsın Colman
Sylva’nın açıklamaları: “Yalan.” Song, faiz peşinde. Geçen sezonki alkışı hak ederken bu sezon, dökülüyorlar üstelik. Eller ayaklar durunca, diller coşar, doğrudur. Yattara: Yukarıya göre “misyonunu”tamamlamış. Alanzinho’yu teknik direktör düşünmüyor. Cale: formsuz. Gabriç; meğer Broos’un öncelikli tercihi değilmiş!

Tjikuzu malum, geçiniz! İyi ki varsın Colman... Aman nazar değmesin.

Bu arada, dün tatsız bir olay yaşandı Trabzonspor’da. Bu olayda, “Afrikalı ayırımı” ne kadar yanlışsa, Song’un hareketi de o kadar çirkindi. Ama bizzat şahsımızda tüm gazetecilerden özrü, kabahatinin derecesini düşürdü.

05 Kasım 2009, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kurumsallaşma üzerine‘’

Trabzonspor, Sportif Direktör Ünal Karaman’ın göreve getirildiği günlerde Genel Sekreterliğe sessiz sedasız, Futbol Federasyonu’nun eski Genel Sekreteri Metin Kazancıoğlu’nu atadı. Kurumsallaşma çalışmalarının gereği akılcı iki atama.

Yönetim Kurulu üyeleri bilindiği gibi seçimle gelir, fahri görev yaparlar. Her birinin özel işleri vardır. Yöneticiler kurumun politikasını belirler, kaynak yaratır, işleri profesyoneller yürütür. Trabzonspor’da, birçok kulübün aksine profesyonelleşmeye özen gösteriliyor. Mali ve idari anlamda Sinan Zengin, Altuğ Atalay, Cahit Erdem, Osman Aydın gibi konularında uzman isimler, doğru tercihlerdir.

Genel Sekreter Kazancıoğlu, Türk Futbolu için önemli bir isim. Futbol Federasyonu’nun UEFA-FİFA ilişkilerini yönlendirmiş uzun yıllar. Trabzonspor’daki görevine karşın yine ülke futbolu için kafa yoruyor. Örneğin TFF Yönetim Kurulu ’nun 21.07.2009 tarih li toplantısında belirlediği Süper Lig müsabakaları Statüsün de, onun raporuyla 7.10.2009 Tarih ve 60 Sayılı toplantısında düzeltme yaptı. Madde 5/9’daki bu değişiklikle, “Müsabakanın bitiminden, müsabaka hakemleri soyunma odası koridorlarına girene kadar geçen süre içinde, sadece yedek kulübesinde bulunma hakkı olan kişiler yeşil zemine girebilirler” denilerek, farkında olmadan ihlal edilen bu kural nedeniyle kulüpler ciddi miktarda para cezalarından kurtuldu.

Bu rapor bize şunu anımsattı: Futbol Federasyonu statüleri hazırlarken, kulüplerin ilgili kişileriyle bir çalışma toplantısı düzenlemeli. Zira uygulayıcılar, kurallarla ilgili en iyi yorumu yapabilecek kişiler. Aksama nerede varsa önerileriyle sorun düzeltilebilir.

Bu vesileyle uyaralım: Federasyon Süper Kupa Finali Statüsü’nün bir an önce belirlemeli. Aksi halde geçen sezonki polemik yeniden yaşanır. Hangi durumda hangi takımlar finali oynar net bilinmiyor henüz.

Bir nokta daha; sezon planlamasında devre arası programı belli değil. Ziraat Türkiye Kupası maçlarının tarihleri bir an önce açıklanmalı. Zira zaman iyice yaklaştı ve kulüpler devre arası programlarını yap acak ama maç tarihleri henüz belli değil.

31 Ekim 2009, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Verdi, aldı!‘’

Her şeyi bitirmek üzereydi Broos... Sahaya çıkardığı kadroda, eğer 3 olmadıysa Kayserisporlular’a dua etsin, skor tek farkla aleyhte iken biraz daha ısrar etse, Trabzonspor serüveni, dün gece 21.45’te sona erebilirdi. Yönetimini de bugünkü Divan Genel Kurulu’nda topun ağzına atardı. İnat etmedi. Bu şekilde kaybettiği takdirde daha büyük tepki alacağı tribünlerin ıslıklarına karşın, hatasını düzeltti. Engin, bu formuyla, Yattara da uzun süren sakatlık sonrası ilk onbirin adamı değildi. Nitekim takımı, Umut ve neden kulübede bekletildiği anlaşılamayan Selçuk girdikten sonra önce rakibe oyununu kabul ettirdi, sonra skor üretti. Süreyi uzattı!

İlk yarım saatteki kötü performansın sorumluluğunu bunlarla sınırlı tutmamak gerek. Uzun süre forma şansı bulamayan Song’un tutukluğu, Kayserispor’un golünde hem net ofsaytı tartışılır şekilde bozması, hem de cılız giden topa müdahale edememesini, birkaç dakika sonra son adam olarak topu rakibine kaptırmasını, geçen sezonki başarıda payıyla, bu sezonki kötü gidişteki rolü eşdeğer olan Sylva’yla doğan kaleci sorununu da ekleyelim.

2. yarı iki takımın da panik mücadelesine sahne oldu. Önce Kayseri, sonra da Trabzon, akıl almaz goller kaçırdılar. Panik durumu Ali Turan’ın hak etmediği ikinci sarıyla dışarı atılmasına kadar sürdü. Sonra Trabzon rahatlasa da, en az 5 kez yakaladığı farkı artırma şansını kullanamazken, son dakikalarda 10 kişilik rakibine karşı sıkıntılı anlar yaşayıp o sırada tribünlerin birbirleriyle didişmesi ilginçti.

24 Ekim 2009, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ağır yük!‘’

Galatasaray maçında Trabzonspor 3 puanı hak eden bir oyun oynadı mı? Hayır, tıpkı rakibinin de hak etmediği gibi.

Ancak kötü oynayan takım da maç kazanabiliyor gerçeğinin altını çizerek, önce bir uyarı yapalım: Bu maçta skoru hakemin belirlemesi, son haftalarda, farklı maçlarda standardı tutmayan kararlarından geçtik, aynı maç içinde kendileriyle çelişir duruma gelen hakemlerin genel olarak formsuzluğu, Ankaraspor kararıyla “adalet duygusu” zaten zedelenmiş olan Süper Lig’in üzerinde kara bulutlar dolaştırıyor. Federasyon’u ve MHK’yı bu konuda acil önlem almaya, gerekiyorsa eğitim programları düzenlemeye, varsa bazı kulüplere önyargılı hakemleri de “düzeltmeye” davet ederek, son hakem mağduru Trabzonspor özeline inelim.

Zirveden oldukça uzaklaşan Bordo-Mavililer, kalan bölümdeki yarışın neresinde olacaklarını bu maçta alacakları sonuçla belirleyecekler. Kazanmak, ardından gelecek Ankaraspor bonusuyla bir anda 6 puanlık avantaj sağlarken, kaybetmek, Galatasaray’a karşı hakem mağduru olmanın ötelediği yeni krizin habercisi olacak.

Trabzonspor’un oyuncu kadrosundaki özellikle kötü performansa dayalı sınırlılık, takım içinde verimli rotasyon imkanını ortadan kaldırıyor. Oynatmadığınız bir futbolcunun yerine ancak 2 hafta öncesinin verimsiz bir diğeri ne sarılmak zorunda kalıyorsunuz. Klasik Yattara sendromu ise azalacağına her geçen hafta daha da artıyor. Bu konuda top bir teknik heyette, bir yönetimde bir oyuncuda sürekli el değiştiriyor. Kalecinin, savunmanın, forvetin formsuzluğu ise ayrı bir sorun. Kimin yerine kimi koyacaksınız! Al birini vur diğerine. Teknik direktöre güven sınırları zorluyor.

İşte bu belirsizlikler içinde Kayserispor maçı daha da büyük önem kazanıyor. Olası olumuz sonuç, dengeleri bozar. Zira maçtan bir gün sonra Divan Genel Kurulu var ve bu maçın yansımaları o salona da büyük oranda hakim olur. Kısacası Trabzonspor için çok şey cuma akşamı belli olacak. Bakalım futbolcular, hem de Avni Aker’de bu yükü nasıl kaldıracak!

21 Ekim 2009, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI