Arama

Popüler aramalar

‘’Ersun Yanal nereye?‘’

Yarım metre önündeki açık penaltıyı görmezlikten gelip, “Oyuna devam” işareti veren Yunus Yıldırım, bu kritik maç öncesi acaba kimlerden ne işaretleri aldı merak ediyorum! Arkasından Egemen’in faul kararını sarartıp, devamında kırmızıya çevirmek Yıldırım’ın bu maçın sonucu konusunda ne kadar içten pazarlıklı olduğunun açık bir belgesidir. Egemen’in gereksiz ve vücut diline uyumsuz hareketleri de affedilemez. Ancak yarışan tüm futbolcuları yönetmekle görevli bir hakem üçlüsünün böylesine bir önemli puan yarışmasında çok hırçın ve sinirle oynayan yarışmacıları doğal olan bir havada ve sakin bir mantıkla yönetmesi gerekmez miydi? Hele hele ikinci yarıda Fener’in yakaladığı pozisyonda Gökhan Gönül yerlere sürülüp kalırken, sonrasındaki ani atakta Sivas’ın gole kavuşması Yunus Yıldırım’ın art niyetlerinin devamını resimliyordu sanki.

Sahadaki oynanan futbola dönersek Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’nin ilk 11’inde Meireles, Mehmet Topal ve Emre Belözoğlu gibi isimlerle sahaya çıkması ve kulübeye mahkum kalması Ersun Yanal’ın, Roberto Carlos’a yenilgisi gibi geldi bana. Fenerbahçe, 4 puana inen farkı koruyarak, yahut kaybederek şampiyon olabilir. Ama üst üste oynanan maçlardan sonra Yanal’ın gelecek seneleri hakkında çok düşündürücüdür bu durum. Çünkü Fenerbahçe gibi bir takımda bu kadar sık devam eden tertip hatalarını, ömrümde ilk kez takip ediyorum.

10 Şubat 2014, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe'de hüzün‘’

Halbuki, Alves’in hatasından gelen Eskişehir golüne ligdeki başka bir takım olsa telaşa girer ve alarma geçer doğal olarak... Mademki, Sarı-Lacivertli ekip normal top alışverişleriyle karşı gol kanatlarını zorluyor, Sow’un kaçırdığı pozisyonlarla da yakalıyordu aslında sayı fırsatlarını. Kuyt’ın şansla da olsa ulaştığı beraberlik golü ise futbol oyununun içinde olan ve bir anda biraz da olsa matrak görüntü doğuran kontrpiye bir goldü.

İki takım da oyunun dengelerini ele geçirmek için ikinci yarıda biraz daha hızlanıyordu. Özellike de Eskişehir

Aytaç, Özgür, Erkan ve Hürriyet’le de yarattığı orta alan çıkışlarını Fenerbahçe defansını korkulardan korkulara taşıyordu aslında... Sarı-Lacivertli ekip sırtını kaderin getireceği sonuçlara bağlamış ve boynunu bükmüş bir eda ile taşıyordu hızla kaybolan yarışma dakikalarında. Erkan’ın uzaklardan

yaptığı ve Volkan’ı soluna kaldırdığı enfes vuruş maçın kaderini ve futbolun sonuçta gol sayısının gerçekçiliğine götürüyor ve Fenerbahçe üzgün bir skorla noktalıyordu bu deplasman sonucunu. Eh; sadece

Caner’in çırpınışları Kuyt’ın iyi niyet dolu emekçiliğiyle 3 puanı kapıp götürmek diye bir kural yok ki futbolun yazılı olmayan kurallarında.

02 Şubat 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’İyilik melekleri‘’

Dün gece ligin zirvesindeki Fenerbahçe'yle Kadıköy'de bu sezonun ikinci yarı hesaplaşmasına çıkan Konyaspor, Saracoğlu'nda maçın altını üstüne getiren bir futbol üstünlüğü sergilemekteydi seyredenlere... Savunmada kalabalık adamlı duruşunun orta sahada da koruyan Konya, ani atak bindirmeleriyle Fenerbahçe'nin ödünü koparmakta ve sahada "Her şeye hakim" bir liderlik kurmaktaydı doğrusu. Fenerbahçe'ye gelince devre arası kampında kimler ne oranda güç çalışması yapmışlardır merak edilir! Sakatlanıp çıktığı ana kadar "Varlığı ile yokluğu dahi görülmeyen" Baroni'nin devre arası tatilinde "Futbolu hiç özlemediği" o kadar açık ve netti ki, belki kendisi dahi hayret edecektir televizyon ekranında oturup kendisini seyrederken. Bu oyuncuya bakmak için bizlerde de dahi takat kalmadı. Kenarda maçı yöneten Ersun Yanal bu anlaşılmaz adama nasıl bu kadar sabredebildi ve seyirci kaldı anlat anlatabilirsen... Ama bu futbolcu dakika 59'da dışarıya çıkarken Fenerbahçe yandaşı "İYİLİK MELEKLERİ" dahi çok sevinmiş olacaklar ki; Egemen'in golüne hayat verip Fenerbahçe'yi kurtardılar.

27 Ocak 2014, Pazartesi 23:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe patlaması‘’

Gerçi ilk devrede Meireles’in, soluk ve takım bütünlüğüne uymayan kopukluğu ile Fenerbahçe’nin Alex’ten sonraki en teknik futbolcusu Baroni’nin Kayseri ceza alanı dışından, hovardaca savurduğu vuruşlar yerine, sprinter dalışlarla gol yaratma titizliğine itibar etmeyişi, Sarı-Lacivertli ekibin ilk devrede golsüz kalışının en göze batan belgeleri oluyordu sanki.

İkinci bölümde ve penaltı ile patlayan bir galibiyet sabırsızlığı yaşanıyordu Saracoğlu çimenlerinde... Takım, Karabük yenilgisine seyircisinden özür dilercesine şahlanıyor, ani ataklarla bunalttığı Kayseri kalesine gol yağdırıyordu adeta. Fenerbahçe’nin, dünkü oyunu ikinci devredeki maçlarının “Özgüven Garantisi”ni de haykırıyordu sanki ülkemizin futbol ailesine. Öyle ya; böylesine hırslı, çabuk, doğru maksatlarda ve fizik zenginliğiyle oynarsanız, sizin bu futbol ahenginize hangi takım karşı koyabilir sevgili dostlar?

Fenerbahçe önce huzurlu bir tatil dönemini haketmiştir. Sonrası ise yani ligin ikinci döneminde tek tük yenilgi ve beraberlik kayıpları olabilir. Ancak ligin ilk yarısı takımların puan ve oyun performanslarını dikkatle izlediysek eğer Fenerbahçe’nin şampiyonluk garantisini açık ve net görebiliriz.

30 Aralık 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe tam yol‘’

Akhisar’ı ağırlayan Sarı-Lacivertli ekip, oyunun başlarında pek de parlak olmayan, ilk 10-15 dakika Akhisar’ın, canlı futbolunu ve tehlikeli pozisyonlarını eritmeye çalışıyordu. Penaltı olana kadar derlenip toparlanan ve rakibin oyununu ezberleyen Sarı-Lacivertli ekip, penaltı noktasına dikilen topla rahatlıyor, ancak Kuyt’ın vuracağı yeri belli ederek beyaz noktaya yaklaşması, penaltı şansını heba etmesi Fenerbahçe’nin kafasına koyduğu kazanma harekatına ‘vız’ geliyordu sanki.

Çünkü; son aylarda kazanmayı ezberlemişti artık Fenerbahçe takımı. Akhisar Belediye tipik bir Ege kulübü. Yani futbolun haklarını veren, tüm hatlarıyla boğuşan, “Büyük takım” kompleksine hiç girmeden, erkekçe yarışan bir topluluk. 10 kişi kalmalarına ve fark yemelerine rağmen, yarışma adabına hiç leke sürmeden oynadılar. Fakat, Fenerbahçe’nin aylardır sürdürdüğü “3 puan patronluğuna” kafa tutacak starlarınız yoksa eğer, bu sezon Sarı-Lacivertli takımdan puan yahut puanlar koparmak öylesine zor ve dikenli.

Fenerbahçe’nin ilk yarıda penaltı kaçırmasına rağmen hiç renk vermeden maça asılmaya devam etmesi, saha içi dayanışmasındaki birliktelik, bu sezon alkışlanacak özellikler arasında... Tabii bu havayı yaratmak adına ERSUN YANAL hocanın haklarına da bi’ selam göndermek gerekir. Ayrıca, yerlisi-yabancı ile 24 futbolcuyu, yönetici koltuklarında oturan sayısız teknik-düşünce uzmanları(!) ile tribün ve milyonlarca taraftar görüşlerine bırak uzatmayı, becerebilmek kolay mı sanırsınız? Fenerbahçe, dün gece sempatik rakibini fark atarak uğurlarken, bizim de gözlerimize ve kafamıza takılanlar bunlardı işte.

14 Aralık 2013, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cristian‘’

Rize’nin kendi evinde çabuk kapanıp, çabuk oynaması ve kontrataklarının zenginliğiyle Fenerbahçe’yi kendi alanına kilitlemeye çalışması çok normaldi. Ancak Sarı-Lacivertli ekibin bu gerçeği yakalayıp silkinmesi ve top kullanma üstünlüğünü ele geçirmek adına çok rötarlı kalışını izlemekte hiç hoş değildi Fenerbahçe sevdalıları için... Ne yani Cristian’ın vuruşu tam da 90’dan filelere yapışmasa Rize’nin paslaşma ve atak zenginliklerini izlemeye (!) devam mı edecekti Sarı-Lacivertli 11.

İkinci yarıda başka bir Fenerbahçe vardı sahada. Ligdeki galibiyet serisine devam maksadına uygun bir tempo yükselişi Rizespor’a yükleniyor, Cristian’ın toparladığı tekniği yüksek aslar Caner ve Gökhan’ın gayretleri Sow ve Emeniken’nin gol arayışları Sarı-Lacivertli takımın Rize deplasmanındaki puan kapışmasına renk zenginliği katıyordu doğrusu... Rize’nin ise defansif pozisyonlarda Fenerbahçe golcülerine adeta ‘Yapışık oynamaları’ ve dar alanlardaki ‘Kademe ustalıklar’ Fenerbahçe’nin işini zorlaştırıyor ve müsabaka uzun süre beraberlik skoru ile devam ediyordu Rize’de... Zevkli geçen yarışmanın 83. dakikasında son sözü söylemek ustalığı yine maçın kahramanı Cristian’ın enfes korner vuruşu Webo’nun maça yakışır kafa sıyırtmasınin ağları bulmasıyla noktalanıyor bu zorlu deplasman.

08 Aralık 2013, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yetmez mi?‘’

Fenerbahçe’de tek top kullanarak atağa çıkma planları yerli yerinde çalışıyor. Cim Bom’un özellikle orta alanda top hakimiyetini sahiplenme çabaları ise bir türlü rayına oturmuyordu... Fizik gücü ve kazanma isteklerindeki coşku açısını kurcalarsanız Fenerbahçe’nin üstünlüğü açıkça belli oluyordu bu derbide. Galatasaray’ın kapalı oynayarak defansif bir oyunu hedeflediği ortadaydı. Yani Fenerbahçe hata yapacak ve Galatasaray kolayca pozisyonlar bulacak. Böyle ‘Lotarya anlayışa dayalı’ bir taktik! kurgusuna nasıl güvenir de kadıköye gidersiniz Sinyor Mancini?
Penaltıya kimseler kulp takmaya çalışmasın sevgili dostlar pozisyorda topu el ve dirsekle kesme maksadı var ve bu hareketin dünyanın her yerinde PENALTI. Ayrıca ikinci gol de ofsayt kokusu alanların yanıldığını söyleyelim Emenike’nin pasif noktada kaldığını tribünlerle birlikte Bülent Yıldırım da gördü tabii ki... Galatasaray’ın büyük umudu Drogba’nın, Egemen tarafından bire bir markaja alınması ve orta alandaki blokta önlenmesi Galatasaray hücumlarının kilitlenmesi durumunu yaratıyordu bir yerde... Yani Fenerbahçe şampiyonluk hayallerinden en önde geleni olan ligdeki Galatasaray ürküntüsünü bir kenara itti ve sezonun en anlamlı galibiyetini kucakladı. YETMEZ Mİ?

11 Kasım 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Mucize gibi‘’

Orta alanda Kuyt, tam bir oyun disiplini içinde sağlıklı toplar taşıyor, Baroni kendine has stiliyle gündeme geliyor. Emre Belözoğlu ise sakatlıklar sonrası biriken hamlık sıkıntılarından kurtulmak adına çalışıyor. Yani Fenerbahçe’nin maçı kazanmak adına gerekli tüm hazırlıkları yerinde görünüyordu deplasman maçında... Sow’un erken gelen golü sonrası Sarı-Lacivertli ekipte özgüven duyguları daha da yükseliyordu doğrusu. Ancak Volkan’ın Erciyesli Azofeifa’nın serbest vuruştan gelen sert vuruşuna seyirci kalışı yılların kalecisine hiç de yakışmıyordu. Baraj açılarını ve zıplama zamanlamasını pek düşünmeden topa uzanan Volkan’ın kafasının içinde neler geziniyor merak ettim ben... Caner meselesine değinmek istedim. Onun hem Fenerbahçe’de hem milli takımda en mükemmel orta alan organizatörü ve kanat ortaları uzmanı bir futbolcunun yerde yatan rakibini neden böylesine hoyratça tekmelediğini hiç anlayamadım. Caner kardeşimiz, “Topu çalmak için” kendini savunsa da bir yerde kendisini meslektaşının yerine koymasını yerde yatarken o tekmelerden birinin göğsündeki nazik bir bölgeye gelme ihtimalini düşünmesini dilerim. Bakalım o zaman tüyleri diken diken oluyor mu olmuyor mu? Neyse ki Ersun Yanal, erken davraıp Caner’i oyundan aldı da hakemn üçlüsü dahil ortalık yatıştı. Beraberlik sonrası geçen zamanda iki takım da karşılıklı olarak pozisyonlar yakalıyorlar. Erciyes’in ikinci yarı başlarında kaçırdığı inanılmaz gol fırsatı ise 90 dakikanın en flaş anı olmaya devam ediyordu son dakikalara kadar. Maçın son dakikasında Emenike’nin devreye girerek direğin dibine attığı bilinçli ve mucizevi gol, Fenerbahçe’ye ilaç gibi geliyor ve Sarı-Lacivertli ekip 3 puanla dönmenin keyfiyle ayrılıyordu Kayseri’den...

21 Ekim 2013, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI