‘’Uğurcan atılmalıydı‘’
Hafta içi kariyerinde ilk kez Şampiyonlar Ligi maçı yönetmiş olmanın moraliyle sahaya çıkan Ali Palabıyık, oyun boyunca tutarlı bir yönetim gösterdi. Çaldığı düdükler büyük oranda doğruydu.
Skrtel’in koluna gelen topta Trabzonspor lehine çaldığı penaltıda yanılmadı. Kural Kitabı’na yeni eklenen metinde anlatıldığı üzere Skrtel’in kolları omuz hizasının üzerine kalkmıştı. Başakşehir hücumunda kaleci Uğurcan’nın Crivelli’yi düşürdüğü pozisyonda, çaldığı penaltı düdüğü de doğruydu.
Palabıyık, Uğurcan’nın topa hamle yaptığında zamanlama hatasıyla Crivelli’yi düşürdüğünü düşünerek sarı kartı yeterli gördü. Aslında topa hamle yapıp ıskalayan Uğurcan, sonrasında ikinci bir hamleyle ayaklarını kaldırarak Crivelli’nin geçişini engelledi. Dolayısıyla Uğurcan’ın bariz gol şansını engellemekten kırmızı kartla atılması daha doğru olurdu.
‘’Alkışı hak etti‘’
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; dün oynanan maçın hakem ekibi, oyunun gidişatını etkileyecek olumsuz bir karar vermedi. Mete Kalkavan ve yardımcıları ilk dakikadan itibaren oyunu kontrolüne aldı.
Kalkavan doğruluk oranı yüksek kararlarla oyuncuların, kenar yönetiminin ve seyircilerin güvenini kazandı. Böylece sahada işi daha da kolaylaştı.
Maçta kendisini zorlayacak kritik pozisyonlar yaşanmadı. Hakem için rahat diyebileceğimiz bir maç geçti. Ne olursa olsun bu bir derbi maçıydı... Dolayısıyla Kalkavan ve ekibi yönetimleriyle büyük bir alkışı hak etti.
Tek hatası Marcao’ya...
Kalkavan’ı birkaç sarı kart uygulamasıyla eleştirebilirim. Ancak başta da ifade ettiğim gibi bu kararları başarılı yönetimini gölgeleyecek kararlar değildi.
Kalkavan maç içerisinde elini 5 kez cebine götürdü. 58’de Marcao’ya gösterdiği sarı kart dışında gösterdiği kartlarda bence yanılmadı. Marcao’ya gösterdiği karta aşırı itiraz eden Muslera ve Mariano’ya karşı aşırı hoş görülü davrandı.
77’de N’Zonzi Umut’un ayağına bastı. Nzonzi’nin sarı kart görmesi gerekirken Kalkavan faul çalmadı. Pozisyona itiraz eden Caner de bu arada sarı kart gördü.
‘’‘Plansız bir atama'‘’
Kalkavan geride kalan 8 haftada 2 defa düdük çalabilmiş. Son kez 15 Eylül’de maç yönetmiş. Derbinin oynanacağı tarihte 42 gündür maç yönetmiyor olacak. En son yönettiği Trabzonspor - Gençlerbirliği maçında, Gençlerbirliği’ne 1 puanı getiren golden önceki faulü çalmadığı için eleştirilmişti. 42 günlük beklemenin sebebi bu maç olabilir... Sebep bu maç değilse; o halde sakatlıktır, özel hayatla ilgili bir engeldir ya da MHK başka bir sebeple kendisini cezalandırmıştır... Sebep ne olursa olsun 42 gündür maç yönetmeyen bir hakemi bu derbiye atamak; en naif eleştiriyle: ‘Plansız bir atamanın ürünündür!’
O seviyeye gelemiyorlar
Kalkavan, Türkiye’nin 7 FIFA hakeminden biri. Daha önce de derbilerde görev aldı. Son iki yılda tel tel dökülen hakemler arasında diğer arkadaşlarına göre daha fazla ayakta kalabilmiş, 3-4 hakemden biri. Fakat bu günlerde hakemlerin sahada verdikleri kararlar fazlasıyla eleştiriye açık ve hakemler gerçekten performans olarak bir türlü istenilen seviyeye gelemiyorlar. Kusursuz bir yönetim bekliyoruz ama olasılığı bu ortamda çok düşük.
Kurul da payını alacaktır
MHK’lerin görevi sadece maça hakem yazmak değildir. O maçta; en iyi performansı gösterebilecek moral, motivasyon, kondisyon ve yetenek olarak maça uygun, en doğru ismi bulup; o maça atamaktır. Bence kötü yönetilen her maçın sorumluluğu hakemle birlikte belli oranda atamayı yapan kurula da aittir. Umarım olmaz ama yaşanacak bir kötü yönetimde, bu plansız atamaya imza atan kurul da eleştirilerden payına düşeni alacaktır.
‘’UEFA Palabıyık'a önem veriyor‘’
Cüneyt Çakır Şampiyonlar Ligi’nde bayrağı zirveye dikerken, Ahmet Çakar ve Fırat Aydınus da bu arenada görev almıştı. FIFA hakemleri 4 kategoriye ayrıldı. Elit, 1, 2 ve 3. kategori... Elit hakemler Şampiyonlar Ligi’nde maç yönetirken, 1. kategori hakemlerinden başarılı bulunan ve gelecek beklenenler Şampiyonlar Ligi’nde düdük çalabiliyor. Hüseyin Göçek ve Halis Özkahya uzun yıllar 1. kategoride yer almalarına rağmen tek bir Şampiyonlar Ligi maçı yönetememişlerdi.
Palabıyık 1. kategoriye yeni terfi etti ve hemen Şampiyonlar Ligi maçını aldı. Bu, Palabıyık’a UEFA’nın verdiği önemi göstermesi açısından çok önemli bir gelişme. Ekibiyle göstereceği başarılı bir yönetim önünü açacaktır. Kendisine başarılar dilerim.
‘’İkinci golde faul var‘’
Fenerbahçe’nin ilk golünde kafa topuna yükselen Muriç, rakibinden destek almadan ve omzuna basmadan yükseliyor ve en üst noktada topla buluşuyor. Rakibi ise yükselemediği için aşağıda kalıyor. Topa vuran Muriç düşerken doğal bir kontak gerçekleşiyor. Pozisyonda faul verilmemesi ve gol kararı doğru. Fenerbahçe’nin ikinci golünden önce Emre topu kazanırken bence faul yapıyor. Sackey hakimiyetinde olan topa vurmak için ayağını savurduğunda, geriden gelen Emre ayağını topa uzatmak yerine, Sackey’in savrulan ayağıyla topun arasına uzatıyor. Emre’nin bu haksız müdahalesi sonucu Sackey önce Emre’nin ayağına vuruyor, sonra da topa kötü bir vuruş yapıyor. Sonrasında ise ofsayttan söz edemeyiz. Çünkü Muriç topun gerisinden gelerek golünü atıyor. Son dakika Gustavo’nun Mustafa Yumlu’ya net bir faulü var, hakemin gözünden kaçıyor. Pozisyon ceza sahası dışında olduğu için de VAR müdahale edemiyor.
‘’Kesin kırmızı!‘’
Ali Şansalan lig kariyerinde ilk kez bir üç büyük maçına çıktı. Böylesi maçlar için hayli tecrübesiz olan hakeme yardımcı olacak VAR’ın tecrübeli olması beklenirken, o da kariyerinde henüz 3. kez VAR masasına oturmuş, tecrübesiz bir isim olan Bahattin Şimşek’ti. Bu atamayı bu yönüyle eleştirmem gerekir. Şansalan gelecekte iyi bir hakem olacağı görüntüsü veriyor ama önemli eksikleri de yok değil. Bu maçta çok başarılı olduğunu söyleyemem. 32’de Elneny’nin, Korcan’ın yüzüne gelen krampon darbesi kırmızı kart olmalıydı. Şansalan faul dahi çalmadı. Hareket her ne kadar kazaen olsa da Elneny tedbirsiz davranıyor ve sonuçlarını hesap etmeden bir müdahalede bulunuyor. Kramponunun vidalarıyla rakibin en hassas bölgesine yaralayıcı bir darbede bulunuyor. Gözden kaçan bu önemli ihlali hakemin tekrar izleme hakkı vardı ve VAR mutlaka bu pozisyona müdahale etmeliydi.
Sedat’a sarı yeterdi
74’te Sedat Ağçay, oyun alanından geç çıktığı gerekçesiyle iki sarı kart görerek oyundan atıldı. ‘Polisiye’ hakemlik günümüzde kabul gören bir hakemlik şekli değildir. Hakemin sakin kalmasını ve gerginliği daha iyi yönetmesini beklerdim. Tek sarı kartla halledilecek bir pozisyondu. Elneny pozisyonunu kartsız geçip, bu kadar kolay bir pozisyonda kırmızı çıkması bence önemli bir tutarsızlıktı.
‘’Penaltı kararı doğru‘’
Eli dar olan MHK, Galatasaray’ın sahasında oynadığı son üç maçın ikincisine de Ali Palabıyık’ı atadı. Ali Palabıyık’ın sezona iyi başladığını söyleyemem ama dünkü maça iyi başladı. Oyunun başında doğru düdükler çaldı, kartlarını yerinde kullandı. 41. dakikada Appindangoye, Andone’yi düşürdü, Palabıyık doğru bir penaltı kararı verdi. Kırmızı kart hatalı Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu. Penaltıya kadar hatasız gelen Palabıyık, ilk yarının sonunda Cofie’ye faulün tartışılacağı bir pozisyonda sarı kart çıkarttı. Bu kez 48’de Cofie’ye ikinci sarı kartı göstererek oyundan ihraç etti. Cofie topa vurduktan sonra ayağını yere basacakken, kazara rakibinin topuğuna bastı. Faul doğruydu ama sarı karta gerek yoktu. İki pozisyonda da karta gerek yokken, 2 sarı kartla Cofie kırmızı kart gördü. Bu kart oyunun gidişatını ciddi şekilde etkiledi.
‘’Hakem çok iyi yönetti‘’
Avrupa’nın ilk 3 hakeminden birisi olan; tecrübe ve kalite olarak hakemliğin zirvesinde yer alan Alman hakem oyun genelinde başarılı ve tartışmalardan uzak bir maç yönetti. Maçın ilk dakikasından itibaren kontrolü eline aldı. İkaz mekanizmasını yerinde kullandı. Bilinen tavizsiz tavrını kullanmaktan geri kalmadı.
Sarı kartları yerinde ve zamanında kullandı. Çaldığı doğruluk oranı yüksek düdüklerle, tüm oyuncuların güvenini kazandı. 75. dakikada Fransa’nın golü öncesi top, Merih’in kolundan kornere gitmişti. Top kafasından sekerek ele geldiği için Brych’in ‘devam’ demesi yerindeydi.