‘’Felix Brych taviz vermez‘’
2007 yılından beri FIFA kokardı taşıyan Alman hakem Felix Brych; başarılarıyla birlikte skandallarıyla da anılan bir kişilik. Hukuk tahsili görmüş ve avukatlık yapan Alman hakem, deneyim ve birikim olarak zor geçmeye aday maçımızı yönetebilecek kalitede. Avrupa’nın sayılı 3 hakeminden biri konumunda. 2014’te Avrupa Ligi, 2017’de Şampiyonlar Ligi finali yönetti. 2016 Avrupa Şampiyonası, 2014 ve 2018 Dünya Kupası hakem kadrosunda yer aldı. Geçmişte adı vergi kaçırmak suçundan, Alman yetkili makamlarıyla belaya girmişti. 2013 yılında Alman Ligi’nde oynanan Hoffehaim-Bayer Leverkusen maçında yan ağlardan kaleye giren topa gol kararı verince; hayli eleştirilmiş ve maçın tekrarı gündeme gelmişti. En son vukuatı ise 2018 Dünya Kupası’nda oynanan Sırbistan-İsviçre maçındaydı. Sırbistan lehine vermesi gereken penaltıyı vermeyince, VAR devreye girip, ona pozisyonu tekrar izleme tavsiyesinde bulunmuştu.
2018’de eve gönderilmişti
Brych ise “Ben pozisyonu sahada gördüm ve kararımı verdim” diye kenara gelmemişti. Bu tavrı karşısında FIFA hakem kurulu çok sinirlenmiş, VAR sistemini yanlış tanıttığı için, final yönetmeye aday gösterilen Brych’yi ülkesine göndermişti. Klasik Alman ekolünden gelen Brych, çok sert ve iletişim kanalları fazlasıyla kapalı bir hakem. Oyunculara karşı yüzü hiç gülmez. Sert tavırları ve disiplinden taviz vermeyen yanı var. Deplasman takımı olarak bu durum bize avantaj doğurabilir.
‘’Tek sorun hakemler mi!‘’
Bu haftaya kadar futbol adına konuşacak konumuz olmayınca, sürekli hakem kararlarını konuştuk. Hakemler de bize yeterince malzeme verdiler. Futbolumuz tel tel dökülüyor, düzeltilecek o kadar çok konu var ama biz sadece hakemlerin kendilerini düzeltmelerini bekliyoruz. Herkes adalet bekliyor ama herkes adalet sadece kendisine işlesin istiyor. Lehine hata yapılanlar aynı dakika kafasını kuma gömüyor. Her düdüğe itiraz, her karara isyan var! Bu hafta Burak Yılmaz, rakibine faul yaptı. Hakem sarı kartını kullandı, bence kırmızı daha doğruydu. Böyle bir pozisyonda bile başta Burak ve arkadaşları hakemin etrafını çevirerek itiraz ettiler. Belli ki artık itiraz etmek bir görev haline gelmiş.
Teknik adamlar dikkat!
Bu sezon teknik sorumlular, kendilerine gösterilen kartlardan yakınıyor. Oysaki yeni kural kitabında kırmızı kartı gerektiren ihlaller tek tek sıralanmış ve ciddi yaptırımlar getirilmiş, henüz bilen yok!
■ Teknik alanı hakem kararına itiraz için kasti olarak terk etmek.
■ Devre arası ve maç sonu da dahil olmak üzere, maç sırasında hakeme tepki için oyun alanına girmek.
■ Saldırgan ve çatışmacı şekilde rakip takımın teknik alanına girmek.
■ Bir cismi kasti olarak oyun alanına fırlatma/tekmeleme.
■ Maç sırasında, oyun alanındaki topa dokunmak ya da rakibe müdahale etmek.
■ Rakip takımın oyunu başlatmasını geciktirme. (Topu tutmak, uzağa vurmak, bir oyuncunun hareketini engellemek)
Görüldüğü üzere oyuncular için sarı kart gerektiren bazı ihlaller, teknik ekip için kırmızı kartı gerektiriyor. Bu sene yaptırımlar yorumla değil, kurala göre oluyor.
Kart var, ceza yok
TFF yönetimi, sarı kart gören teknik sorumlularla ilgili henüz adım atmadı. Disiplin Talimatı’nı yeni oyun kurallarına göre revize etmedi. Şimdilik gösterilen sarı kartların (aynı maçta sarı kart kırmızı karta dönmezse) bir önemi yok. Toplamda 4 sarı kart gören futbolcu 1 maç ceza alırken; değil 4 sarı kart, 34 hafta boyunca her hafta sarı kart gören teknik sorumlunun alacağı bir ceza henüz talimatlarımızda yok.
El itirazları bitmez
Bu hafta ki en büyük tartışmalarımız elle oynamalar üzerineydi. Elle oynama kararları sübjektiftir ve hakem yorumu önemlidir. Çoğu zaman tartışmalarda orta yol bulunamaz. IFAB da bunun farkında, her yıl yeni metinler yazıyor ama hedefe ulaşabilmiş değiller. Elle oynamalarda tek kriterimiz elin pozisyonu değil. ‘Mesafe, topun şiddeti, beklenmeyen top, niyet, elin topa doğru hareketi’ gibi bir çok kriter bir arada değerlendirilmek zorunda. El 20 derece açıkken ‘penaltı’ dediğimiz pozisyona, el 60 derece açık olduğunda ‘penaltı değil’ diyebiliriz. O yüzden bazı pozisyonlarda sabaha kadar tartışsak,’el var’ diyen ‘yok’ diyeni ikna edemez. Sosyal medyada saat şeklinde çizilmiş bir görsel paylaşılıyor. Bu görsel IFAB tarafından paylaşılmadı, hakemlerin referans aldığı bir kaynak değil, eğitimlerde kullanılmıyor ve resmi hiç bir geçerliliği yok.
‘’Penaltı doğru, Burak atılmalıydı‘’
Hakemler genel manada lige formsuz başlayınca, MHK de zora girdi. Performansı vasatı aşamayan hakemleri ardı ardına büyüklerin maçına atamak durumunda kalıyorlar. Böyle olunca her maç hatalı hakem kararlarını tartışmak zorunda kalıyoruz. Maçın 19. dakikasında Burak Yılmaz’ın rakibinin yüzüne gelen dirseğinin yaralayıcı bir hareket olduğunu düşünüyorum. Dirseğini araç olarak değil, silah olarak kullandığı fikrindeyim. Sarı yerine, kırmızı kart daha doğru olurdu.
Atiba’nın hareketi penaltıydı
Beşiktaş’ın N’Kodou ile kazandığı penaltıda hakemin haklı olduğu fikrindeyim. 65. dakikada Atiba’nın koluna gelen topa Kardeşler ‘devam’ dedi. Bence pozisyon penaltıydı. Çünkü Atiba’nın elleri çok fazla açık olmasa da elinin topa doğru bir hareketi vardı. Elini kaçırmak yerine elini topa doğru götürdü. Dolayısıyla penaltı kararının daha doğru olduğunu düşünüyorum.
‘’Mariano'yu atmadı penaltıyı vermedi‘’
Maçın hakemi Halil Umut Meler’i eleştirmeden önce; atamayı eleştirmek gerekir. Sezona iyi başlayamamış; Gaziantep FK-Beşiktaş ve Alanyaspor-Sivasspor maçlardaki yönetimiyle sınıfta kalmış; perşembe gecesi Norveç’te yönettiği maç perşembeyi-cumaya bağlayan gece bitmiş bir hakemi; 48 saat geçmeden, haftanın en sıkı maçlarından birine atamak çok da sağlıklı bir atama sayılmaz.
Kuralları uygulamadı
Dün sahada bir hakem vardı ama kuralları uygulamak yerine kendi istediği düdükleri çaldı. 29’da Ayite, Mariano’ya faul yaptı. Mariano da öcünü aldı ve Ayite’nin sırtına yumruk vurdu. Bu yumruğa dünyanın her yerinde kırmızı kart gösterilir ama hakem sarı kart çıkarttı. Sarı kartı dirsek hareketinden dolayı Ayite görmeliydi. Mariano ise oyundan atılmalıydı.
Ahmet’in atılması doğru
86’da Ahmet Oğuz’un atılması tartışmasız doğru... Fakat bu dakikaya kadar gösterdiği ve göstermedikleriyle zaten ipin ucunu kaçırmıştı maçın hakemi. Maçın uzatma dakikalarında Sessegnon, ceza sahası içinde Belhanda’yı çekerek düşürdü. Bence bu çekme penaltı için yeterliydi. Hakem penaltı kararı verse çok daha doğru olurdu.
‘’Disiplinde sınıfta kaldı‘’
Deniz Çoban, hakem Yaşar Kemal Uğurlu’nun kararlarını yorumladı:
Dün akşam oynanan maçta Fenerbahçeliler 2 kez hakem Yaşar Kemal Uğurlu’ya penaltı itirazında bulundular. İlk pozisyon 30’da yaşandı. İsla’nın ortasında top yakın mesafeden Diego’nun eline çarptı. Diego’nun kolları doğal konumdaydı ve kolunun topa doğru bir hareketi yoktu. Elini toptan kaçırma gayreti vardı. Hakemin devam kararı kesinlikle doğruydu. İkinci penaltı itirazı ise maçın uzatma dakikalarında yaşandı. Deniz Türüç’ün kullandığı serbest vuruşta, top barajda bulunan Doğukan’ın vücuduna bitişik olan kolundan döndü. Hakemin devam kararı yine doğruydu.
Fener lehine kolay düdükler
Maçın hakemi Uğurlu dün akşam maçın son dakikalarında Fenerbahçe lehine çok kolay faul düdükleri çaldı. Ayrıca disiplin uygulamalarında da sınıfta kaldı. 2’de Muondo’nun Emre’nin ayağına bastığı pozisyonda, 13’de Muriç’in Diago’ya kırmızı sınırlarını zorlayan faulünde, 28’de yine Muriç’in rakibi Bahadır’ın ayağına bastığı pozisyonda, Antalya golü öncesi Zanka’nın Muondo’ya arkadan yaptığı harekette; sarı kartlarını göstermesi gereken Uğurlu, bu pozisyonları es geçti.
‘’Herkes korkuyor‘’
Çok uzağa gitmeyeceğim. Son 3 yılı yazıyorum... İlker Coşkun, İlker Meral, Deniz Ateş Bitnel, Süleyman Abay, Tolga Özkalfa, Bülent Yıldırım, Serkan Çınar... Bir şekilde hakemlikten uzaklaştırılan isimler bunlar. Kimisi kulüplerin, kimisi kişilerin, kimisi yöneticilerin hırslarına kurban gitmiş hakemler bunlar... İki gün önce de bu halkaya Suat Arslanboğa eklendi. Hakemler de bu durumdan memnun olmalılar ki(!) kadroda kalan hakemlerden herhangi bir tepki veren yok. Nasılsa kadro 43 kişi, kolay kolay kendilerine sıra gelmez(!) İşin şakası bir tarafa... "Profesyonel sözleşmesi feshedilmiştir" demek Suat Arslanboğa’nın hakemliğinin teoride bittiği anlamına gelmiyor ama pratikte bir daha Süper Lig’de kolay kolay maç yönetemeyeceği anlamına geliyor.
Sebep Ljajic!
Arslanboğa için alınan bu karara sebep, yönettiği Beşiktaş-Başakşehir maçı. Ulaştığım bilgilere göre sebep kötü yönetiminden öte, Ljajic’in kendisini itmesine tepkisiz kalması. Yani, Arslanboğa’nın sonunu getiren hatası Ljajic’i atmayarak, sahada tutması. Belki de önceden kalan bazı birikimler de vardır ama Zekeriya Alp’i en çok sinirlendiren konu bu... Karar MHK tarafından alınmış. Kesinlikle TFF yönetiminin ya da herhangi bir kulübün dahli yok. MHK’nin 9 üyesi de aynı kararı onaylamış görünüyor. Hakemlere bu şekilde bir mesaj verilmeye çalışılmış. TFF ve MHK tarafında yaşananların fotoğrafı bu.
Psikoloji bozuldu
Ancak olayın bir de kamuoyuna yansıyan ve hakemler tarafından da değerlendirilen yüzü var. Her ne kadar, karar farklı bir sebeple alınmış olsa da kamuoyuna bunu anlatmanız çok kolay değil. Bu karar her şeyden önce hakemleri çok tedirgin etti. 'Yarın benim de başıma aynı son gelir mi?' korkusu yaşıyorlar. En tecrübesizinden, en tecrübelisine kadar hakemlerin psikolojisi maalesef bu... Yaşanan bu süreç bence hakemlerin performansında olumsuz bir yansımaya neden olacaktır. MHK her ne kadar, ‘Hakemliğin menfaati için bu kararı aldık’ diyorsa da benim şahsi fikrim: "Attıkları taş, ürküttükleri kurbağaya değmeyecektir!"
‘’Onur kırıcı davranış‘’
TFF, Suat Arslanboğa’nın sözleşmesinin MHK’nin talebi doğrultusunda feshedildiğini duyurdu.
Sözleşmesi olmayıp da Süper Lig’de görev alan hakemler var. Dolayısıyla sözleşmenin feshedilmiş olması teoride Arslanboğa’nın Süper Ligde maç yönetemeyeceği anlamına gelmiyor. Pratikte ise ligde maç alması bundan böyle çok kolay olmayacaktır.
Kararın sebebi Ljajic’in Arslanboğa’ya yapmış olduğu; hakemi küçük düşüren ve onur kırıcı davranışına kayıtsız kalması. MHK sezon başında bu tür davranışlara karşı hoşgörülü olunmamasını ve gerekenin yapılmasını istemişti.
Bu kararla, MHK diğer hakemlere de bu tür davranışlara kayıtsız kalmamaları konusunda mesaj vermeye çalıştı. Hem de önemli bir tartışma zemini oluşturarak, yıpranma ihtimallerini de göze almış oldular.
‘’Palabıyık'ın kolay maçı‘’
Dün akşam oynanan maçta çok fazla kritik pozisyon yaşanmamış olsa bile hakem Ali Palabıyık açısından çok kolay bir maç olmadı. İkili mücadelelerin fazla olduğu ve fiziksel temasların çokça yaşandığı maçta, hakem çaldığı düdükler ve yerinde kullandığı kartlarla oyunu elinde tuttu. 90 dakika boyunca dikkatli tutumu sayesinde maçı başarılı bir şekilde tamamladı.
25’de Burak’ın serbest vuruşunda top barajdaki Novak’ın kolundan döndü. Novak’ın kolları doğal konumdaydı, vücudunu genişletmiyordu. Dolayısıyla devam kararı doğruydu.
42’de Trabzonspor’un Sosa ile bulduğu golden önce ofsayt itirazları oldu. Ofsayt itirazı olan atak tamamlanmış ve top kaleci Karius’un ellerinde tamamlanmıştı. O atak tamamlandıktan sonra Beşiktaşlılar'ın kaptırdığı top sonrası gelen gole ofsayt itirazı yapmak çok mantıklı değil. Bu pozisyon protokole göre VAR değerlendirmesi dışında bir pozisyon.