Arama

Popüler aramalar

‘’Kısaca sürklase!‘’

Her işin oluru var, ‘üçlü savunma’nın da... Mascherano’nun güçten haliyle hızdan düştüğü zamanlarda arkaya yük binmesi kaçınılmazdı. Arjantin ilk 15 dakikada golleri yemediyse bu başta Rebic, Perisic olmak üzere Hırvat oyuncuların yüzü suyu hürmetineydi. Sonuçta Arjantin kalecisi Caballero baktı olmuyor, duruma el attı ve takımına golü yedirdi. Ardından sakin kalmayı başaran Hırvatistan teori/pratik dersinden tam not alarak maçı sürklase ile kazanmayı bildi. Sahadakileri karşı karşıya koyduğunuzda belki Arjantinliler ağır basıyor ancak futbol böyle bir oyun değil. Basit, sade ve işlevsel oynayan Hırvatistan gruptan çıkmayı başardı. Hatırlarsak ülkemiz milli takımı yakın tarihte bu takımın önünde görünüyordu. Hayat işte! Unutmayalım ki hayat çalışanın, gelişenin yanında oluyor!..

Kısa mesaj

Adın Messi, yeteneğin Maradona, Ronaldo kıvamında olsa da sahada doğru ikililer, üçlülerle eşleşmiyorsan işin zor. Arjantin bunun canlı kanıtı.”

Maçın olayı

Messi büyük bir futbolcu olduğu gibi futbolun gerçeğini kavramış biri de. Milli takımı bırakmışken yoğun baskıyla geri döndürüldü ama haklılığı net biçimde ortada. Arjantinliler nihayet durumu anlamışdır ancak sanırım hayal kırıklığı pahasına...

Maçın starı

Arjantin kurgusunu bozan Brozoviç başta, Ali Ece’nin kulakları çınlasın Lovren/Vida ikilisinin özellikle ikinci yarı performansları ile kaleci Subasic’ten mürekkep Hırvat savunmasının temel karakterleri.

Günün sorusu

Kimi fauller doğrudan ‘kırmızı kart’a varacak sertlikte ama hakem görmüyor/vermiyor ve o çok övülen VAR da işe dahil değil. Peki, bu anlar sonuca doğrudan etki etmiyor mu? O zaman bu kadar ‘teknolojik gürültü’ye değiyor mu?

22 Haziran 2018, Cuma 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Japon vuruşu‘’

Maç önü tahminler gezegenin iki benzemez kültürel ikliminden gelen takımlarından Kolombiya lehineydi. Hem tanınır oyuncusu fazla hem geldiği kıtanın ekollerinin aritmetik ortalaması gibi Kolombiya!.. Ancak maçın hemen başında Carlos Sanchez’in penaltı yaptırıp kupadaki ilk kırmızı kartı görmesi, tüm dinamiği ve maç içi planlamayı değiştirdi. 6’da Kagawa, penaltıdan skoru 1-0’a getirdi. Yetmedi, futbolcudan çok ‘mahalle topçu’su ısrarını sürdüren yüksek becerili ancak ‘bağımsızlık’ yanlısı Cuadrado’nun takımdan ayrı düz koşuları beni olduğu gibi Pekerman’ı da çileden çıkarmış olmalı ki, o da kenara alındı.

Dengeli oyunla tempoya izin vermediler

39’da Quintero’nun frikiğiyle golü de buldular ama başta Nagatomo olmak üzere Japon oyuncuların dengeli oyunu tempoyu yükseltmelerine izin vermedi. Japonlar 73’te Osako’nın kafayla attığı golün ardından da topu olabildiğince ayakta tutup, rakiplerini ‘panik atak’lara sevk ederek kupaya beklemedikleri kadar kuvvetli bir giriş yaptı.

Kısa mesaj

Özel yeteneklerin yoksa oyuncuları birbirine bağlayan basit ama işlevsel düzenlemelerin olmalı. Japonya bunu anlattı. Bu bakış bizdeki ‘yetenek mit’inin kırılmasının panzehiridir...

Maçın starı

Galatasaray performansından esintiler veren Yuto Nagatomo. Hem Cuadrado gibi maça direkt etki edecek oyuncuyu kontrolde tutup hem de öne gittiğinde rakip üzerindeki yüksek tehdidi nedeniyle.

Maçın olayı

Yetenek, beceri elbette bu oyunun ayırt edici özelliği. Lakin Cuadrado gibi taktik disiplin konusunda dizginlenemez oyuncular da teknik adamlar için ‘ömür törpüsü’ olsa gerek...

Maçın sorusu

İlk devre penaltı kararı ile Kagawa’nın golünün ardından Kolombiya başlama vuruşuna kadar 3 dakikaya yakın zaman geçti. Devre neden sadece 1 dakika uzadı.

20 Haziran 2018, Çarşamba 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Messi'ye geçit yok‘’

İsim isim bakıldığında muazzam görünse de elemelerdeki 18 maçta 19 gol atmış olması Arjantin hakkında çok şey anlatıyordu. Açıkça gol sorunu vardı Maradona ile anılan ülkenin. İzlanda ise eldekilerle en verimli oyunu oynuyordu ve bunu bizden daha iyi tecrübe eden az ülke vardı!.. Arjantin, hocası Sampaoli gibi ‘tutku’lu başladıysa da zorlu coğrafyalarının da öğrettikleri ışığında sakin kalan İzlanda topu verse bile oyunu istediği gibi düzenledi. Açık vermediler mi verdiler ama kaygılanacakları oranda pozsiyon bırakmadılar. Arjantin’in golünü Agüero atarken, Messi 64. dakikada penaltı kaçırdı. İzlanda’nın golünü atan Finnbogason şöyle demişti; ‘’Zor gol yiyoruz, en az bir tane de atabiliyoruz. Bu nedenle bizi yenmek zor.’’ Augsburg’ta oynayan Finn haklı çıkmadı mı?

Kısa mesaj

Dünya Kupası’nı Şampiyonlar Ligi’nden ayıran şey ‘bonservis ücretleri’nin manasızlığını gösteriyor oluşudur. Fransa-Avustralya ile Arjantin-İzlanda maçları iyi örnektir.

Maçın starı

Bir maçta Ronaldo ile Messi varsa o ‘maçın adamı’ olmaz, adamları olur. Biri tek başına sahadaysa, ki burada Messi, ‘esas çocuk’ O’dur. Yaptıkları ve yapamadıklarıyla da (kaçan penaltı), takımın ve taktiğin ona uygunluğuyla da...

Maçın olayı

Messi gibi ‘küresel futbol fenomeni’nin penaltıyı kaçırması ya da ülkemizi de zaman zaman dara düşüren kaleci Halldorsson’un kupanın ilk penaltı kurtarışını gerçekleştirmesi...

Maçın sorusu?

Bu zamana kadar izlediğimiz maçlar ışığında düşünürsek, İzlanda’nın final oynamaması için fazladan birkaç neden görebiliyor musunuz?

17 Haziran 2018, Pazar 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hazırlık maçı gibiydi‘’

Kimilerine göre Dünya Kupası tarihinin en düşük seviyeli grubundan ‘iki güçsüz’ ile başladık. Şöyle ki, Rusya’daki anketlerde bile ‘Gruptan çıkamayız’’ diyenler yüzde 40 oranında. Kendi adıma, ‘’Kim şampiyon olur?’’u bulmak çok güç olsa da, ‘’Kimler olamaz?’’ sorusunun yanıtı net; ‘’Bu iki ülke asla!’’.

Rusya, kupaya direkt katıldığından kendini test edememişti. Bu nedenle gayet rahat geçen maç en azından önlerindeki iki zor maça bir hazırlık niteliğindeydi de... Tüm bunlara mukabil sanılmasın ki memnunsuzum. Dünya Kupası her koşulda Dünya Kupası’dır. Biliyorum ki hepimiz nice hikaye bekliyor. Beri yandan, maçları futbol dışında kafamın çoğu konuda uyuştuğu Ali Ece’yle birlikte izliyoruz ve biriktirdiklerimizi youtube’daki ‘STOLK kanalı’ üzerinden canlı olarak izleyenlerle paylaşıyoruz. Bu durum bile Rusya’daki kupayı benim için başlı başına anlamlı kılıyor.

Maçın olayı

Turnuvanın daha ilk maçında Rusya takımının en kritik oyuncusu Dzagoev’in dramatik biçimde sakatlanması ve her pozisyonda akılların video hakem sisteminde olması!

Maçın starı

Bu maçtan bir ‘yıldız’ icat etmek zor olsa bile yeter düzeyde sağ ve sol bek olmayan ülkemiz düşünüldüğünde Brezilya doğumlu Mario Fernandes gözüme en batan oyuncu oldu. Gollere yardımcı olan Golovin’in de hakkını teslim edeyim.

Gecenin sorusu

Gençliğimde ‘açılış maçı’nı bir önceki kupanın şampiyonu oynardı. Yani dün akşam kupaya Almanya- Meksika maçıyla başlayacaktık. Soruyorum, ‘’Hangisini tercih ederdiniz?’’ Bunu mu?

Kısa mesaj

Arzu edilen seviyede bir maçla başlamamış olsak da, bu kupa nedeniyle dünyanın dört bir tarafından tarzlar bulmak bile KISA başlı başına bir kıymettir.

15 Haziran 2018, Cuma 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’'Gelecek' kazandı‘’

‘Yapılmış olanlar’a karşı ‘yapılacak olanlar’ın diğer deyişle ‘geçmiş’in değil ‘geleceğin’ oylandığı bir seçim olacaktı. Kongre öncesi hava da ‘geleceğin’ kazanacağı yönündeydi ve öyle de oldu.

Taraftar beklentisinin yeterince karşılanamadığı onca yılın ardından Aziz Yıldırım’ın kazanması zaten mucize kabilindendi. Gücünü ‘yapacakları’ndan çok ‘yaptıkları’ndan
aldığı için de stratejisini ‘3 Temmuz süreci’ üzerine kurdu ve olmadı.

Ali Koç, ‘gelecek’ti. Beri yandan geleceği kurabilme için rakibine göre hem daha genç hem ondan ‘zengin’di! Sandıklar açılmadan sonucu tahmin etmeye bile gerek kalmadı.

Yüksek katılımın Koç lehine olacağı muhakkaktı. Öyle ya, insan ‘statükonun devamı’ için koşarak destek vermeye gitmez ki!..

Koşunun heyecanı ‘gelecek’tedir, bu nedenle Fenerbahçe’de de‘gelecek kazandı.’

04 Haziran 2018, Pazartesi 07:18
YAZININ DEVAMI

‘’Görecek günler var daha!..‘’

O pek övündüğümüz, ‘Avrupa’nın en çekişmeli ligi’nin tepesinde oynanan dört maçın üçündeki ‘tribün ıssızlığı’ kime ne anlatır bilmiyorum? Ben hem tuttuğum takım hem de görev nedeniyle Beşiktaş maçına odaklıydım. Gamsız gasavetsiz iki takım rahat başladı ve Beşiktaş 4. dakikada Talisca’nın Babel’e gönderdiği uzun mesafeli pas ile karşılaşmaya ilk süsü taktı. Ardı da geldi... Özellikle orta sahaların geçirgenliği nedeniyle maç, bir o kalede bir bu kalede oyuna, haliyle Talisca ile Oğuzhan gibi marifetli oyuncuların gösterisine dönüştü. Atletik görünen Larin özellikle yüksek toplarda ‘’Birlikte uğraşırsak benden olur’’ der gibiydi. Beşiktaş sezonu beklediği derecenin altında tamamladı. Evet bütçe dar, işler zor ama ‘Beşiktaş ruhu’ işleri yoluna koymak için her daim en sağlam sıçrama noktasıdır. Yeter ki, Atiba’nın sevimli oğlu Noah’ın neşesine ve semtin oyuna/takıma duyduğu hürmete halel gelmesin, getirilmesin. Ve son olarak.. Galatasaray’ın şampiyonluğunu kutlar bu süreçte takıma katkı veren her bireyi tebrik ederim...

Gecenin sorusu

Beşiktaş’ın gerek skor yüküne gerek sahadaki görünürlüğüne büyük katkı veren Talisca gidiyorsa yeri nasıl dolacak? Oğuzhan bu mevkii için kendini hazırlar mı?

Maçın starı

Güzel bir son maç oldu. Şampiyonlar Ligi’nin gösterişlisi Beşiktaş’ta başta Larin olmak üzere takımın tamamı ve Sivas denince aklıma gelen ilk isim Ziya Erdal’dan başlayarak tüm Sivasspor...

Maçın olayı

Şampiyonluk yarışını televizyondan izlemek varken iki sezonun şampiyonu Beşiktaş’ı alkışlamak için tribüne gelenlere kulüp ciddi teşekkür borçlu... Ne yaparlar bilmiyorum!..

Kısa mesaj

Çoğu yersiz tartışmalarla bir sezonu daha tamamladık. Yeni sezona hazırlanırken kafamızı ellerimizin arasına alıp kendimize soralım; ‘’Ben nerede yanlış yaptım?’’

20 Mayıs 2018, Pazar 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Son haftaya bıraktı!‘’

İki yılın şampiyonu, Şampiyonlar Ligi’nin gösterişlisi bir maçla zihinsel olarak dağılıp ‘duruş belirleme’ pozisyonunu seçtiği yetmez gibi bir de kart ve sakatlık gibi sorunlara takılınca sahaya fantastik bir kadroyla çıktı. Beşiktaş topu rakibinden daha fazla kullandıysa da ilk devre sonuca gidemedi. Beşiktaş iki antrenman golü buldu lakin akabinde bir de antrenman golü yedi!.. Osmanlı topu da oyunu da alır gibi oldu ama Oğuzhan ‘ince iş’lerini devreye sokunca Beşiktaş’ın gücü yeniden görünür hale geldi. Yine bir ortada doğru yerleşse bile iki golde gösterdiği zaafiyeti tekrarlayan Osmanlı savunması kolayı kaçıran Love’un daha zoru atmasına yardımcı oldu. O kadar yabancı oyuncu bir o kadar yerli ‘havalı oyuncu’, hepsinden önemlisi sorunları sürekli başkalarında arayan teknik direktörler cennetinde böylesi maçlara şaşmamız mı gerek? Özetle şu oldu... Beşiktaş, kalitesi değil ama şampiyonluk çekişmesiyle ‘cümle aleme parmak ısırtan’ Türkiye Süper Ligi’nde UEFA’da fazladan dinlenme şansını son haftaya bıraktı!...

Gecenin sorusu

2024’e aday olan ülkemizde çoğu tribün boş! Biz “Türkiye’de futbol hayati seviyede sevilen bir oyundur” diye kendimizi kandıraduralım, acaba oylamaya katılacak üyeler bu tabloyu görmüyor mu sanıyoruz?

Maçın starı

Bu maçta bir ‘yıldız’ seçmek için kafayı gökyüzüne hiç kaldırmamış ya da tuttuğu takımdan başkasının maçını izlememiş olmak gerek. İlle de isim istenirse Oğuzhan’ın adını anarım.

Maçın olayı

Futbol ‘yapmacık’lığı kabul eden bir oyun değil. Yağmacığın yaldızı önünde sonunda dökülüyor. Ülkenin en büyük ikinci kentinde küme düşmeme maçı var ve stat boş!... Neden acaba?..

Kısa mesaj

Talisca’nın skor üretme dışında ‘görünmez’ olduğu Beşiktaş’ta bir de Vida, Love, Lens gibi ‘belirsiz transferler’ bu yılı onlar KISA adına zayi etti diyebiliriz.

14 Mayıs 2018, Pazartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Küçük bütçe büyük ilçe‘’

Ülke futbolunun ilk yarıları genel olarak ‘düşük tempo/kontrol oyunu’ formülüne dayalıdır. Bu nedenle stadyuma maçın ikinci yarısında girenler çok şey kaçırmamış olurlar. ‘’Süt Kupası’’ydı, ‘‘Kazandığımız harcadığımızdan çok daha az’’dı diyerek itibarını tamamen yere serdiğimiz Türkiye Kupası finalinde az önceki tespitten nasibini aldı.

Tempo ilk devre düşüktü ancak Akhisar hiç de sanıldığı gibi kontra oynamak için çıkmamıştı sahaya. İkinci devre anlaşılır biçimde Fenerbahçe’nin yüksek yoğunluklu ve daha çok Fernandao’yu arayan yüksek top baskısıyla başladı. Gol de gecikmedi. Ancak yerleşimi doğruya yakın olsa da hatlar arasındaki ‘kopukluk’ nedeniyle rakibi takip edemeyen Fenerbahçe savunması ikinci devrenin ilk Akhisar atağında golü yedi! Üçüncü gole teknik ekibin gözüne giremeyen ‘enerjik ve kurnaz Valbuena’nın kurguladığı atakla yanıt verseler de olmadı. Kupa da büyükşehire değil ilçeye gitti!

Gecenin sorusu

Böylesi özel bir karşılaşmayı tıklım tıklım tibünler önünde oynatamamış olmak nasıl açıklanmalı? Manasız sınırlamalar yerine zarif olan bir ilçenin kupa sevincini sahada taraftarlarıyla yaşaması değil miydi?

Maçın starı

Kıt olanakları maksimum verimle kullanan bir ilçe takımının milyarlarca liralık borç yapma hakkı tanınan majör takımların arasından kupayı almış olması. Okan Buruk başta gayret ve bilgi koyan herkesin emeğine sağlık.

Maçın olayı

Oynadıkça açılan Muğdat Çelik açıldıkça da oynadı. Oyunu takımı için elinden geldiğince önde tutarken her hamlesi Fenerbahçe organizasyonunu tedirgin etti.

Kısa mesaj

Bir maçta rakibin attığı izlenir bir golü (Miguel Lopez) alkışlamayı başarabildiğimizde oyunun sorunlarının önemli bölümünü çözmüş olacağız. Utanmayalım ve göze alalım yeter...

11 Mayıs 2018, Cuma 06:00
YAZININ DEVAMI