Arama

Popüler aramalar

‘’Yenilgiye zemin‘’

Tribünler dolu, takım coşkulu, herkes galibiyetten emin. Çünkü rakip Lihtenşayn ekibinin ligi bile yok ve bu yüzden İsviçre ekipleriyle maç yapıyor. İlk maçta deplasmanda skoru alamasa da iyi futbol oynamış bir Konyaspor içeride turu kesin alır diye bakılıyor. Ancak teknik ekip ve oyuncuların bu şekilde bakma lüksü yok. Vaduz ilk golü atana kadar takımın içinde bulunduğu rehavet, rakibi küçük görme net bir şekilde görülüyordu. Ülke futbolumuzun geldiği noktada maalesef böyle lükslerimiz yok.

Zemin etkisi

Vaduz üçlü savunmayla çıkmış gibi görünse de aslında beşli bir savunma hattıyla oynadı. Takımlar arasındaki kalite farkının farkında olan rakip de geride bekleyip hata kolladı. Topu tamamen Konyaspor’a bırakıp kontra fırsatı kovaladılar. Böylece Konyaspor topla oynama aralığında %60-70 bandından hiç düşmedi. Rakip böyleyken ve öne geçmeyi de başarmışken skor korunabilmeliydi. Ancak bu noktada maalesef zeminden bahsetmek gerekiyor. İslami Dayanışma Oyunları Açılışı’nın mahvettiği zemin, topla oynamak isteyen takımların baş belası olacak hale geldi. Bu tip zeminlerde pas oyunu oynamanın zorluğu, takımların kalite farkını ortaya çıkarmasının önüne geçiyor. Bu zeminde topla oynanan her an risk barındırıyor. Çünkü top her zaman istediğiniz yere gitmiyor. Konyaspor geriden oyun kurarken oldukça sorunlu göründü ancak yenilen ikinci goldeki zeminin etkisi de hiç az değil. Zaten yenilen ikinci gol maçın kilit noktalarından biri. Mental anlamda kırılan Konyaspor 35-45 arası ve yenilen üçüncü golden maçın sonuna kadar çok savruk oynadı.

Vaduz’un avantajı

Zeminin bir başka etkisi zorunda kalınan kanat oyunuydu. Merkezdeki zeminin kötü olması 35. dakika sonrası takımın artık geriden oyun kurarken pas oyunundan vazgeçmesine ve uzun vurmasına yol açtı. Aynı şekilde merkezde eksik olan ve buradan delinebilecek bir rakibi, zeminin tek iyi olduğu yer olan ama aynı zamanda rakibin güçlü savunma yaptığı kanatlardan delmeye çalıştık. Oyunu kanatlardan genişletmek üçlü savunma takımlarını açmakta önemli olsa da kanatlara açılmış rakibi merkezden delmek için kullanmak yerine kanat ortalarına mahkum kalmak yine Vaduz’un işine geldi.

Bile bile lades

Konyaspor’un kendinden kat kat kötü bir rakibe elenmesinin içinde biraz rehavet, biraz şanssızlık, biraz da mental sorunlar olsa da asıl büyük sorun saha dışında. Bu maçın tarihi de İslami Dayanışma Oyunları’nın açılış tarihi de belli. Bir sene emek harcayıp Avrupa kupalarına katılım hakkı elde etmiş bir takımın sahasının bu şekilde bozulması, en hafif söylemle bu emeklerin sorumsuzca çöpe atılmasıdır. Bu anlamda Konyaspor’un kendinden düşük bir seviye takıma bu şekilde elenişini görmek biraz da bile bile lades oldu.

12 Ağustos 2022, Cuma 12:38
YAZININ DEVAMI

‘’Hatalar silsilesi‘’

Lig açılış maçları takım uyumunun düşük olduğu, takımın fizik kondisyon açısından zorlandığı maçlardır. Hele ki yeni bir hoca ve yeni bir sistemle oynamaya çalışan takımlar için bu ekstra zorlayıcıdır ve bu normaldir. Ancak Fenerbahçe – Ümraniyespor maçı bu maçlardan biri değil. Çünkü hem Fenerbahçe sezonu oldukça erken açtı ve sezona diğer takımlara göre nispeten daha hazır girdi hem de kaza diyebilmek için çok fazla hata barındıran bir maçtı.

Kanat fedası hücumu bozdu

Öncelikle Ümraniyespor’un ligin yeni takımı olması ve kadrosunun zayıf olması Fenerbahçe teknik ekibini biraz rehavete sokmuş olacak ki garip denemeler gördük. Fenerbahçe bugün yine sezon başından beri oynadığı 4-1-3-2’yi oynasa da oyuncu rollerinin farklılığı oyunu oldukça değiştirdi. Normalde savunma önünde oynayan Willian Arao’nun stoperlerin arasına girerek üçlediği ve kanatları ileri atarak adeta 3-5-2 gibi oynadığı sistemin esprisi, kanatlardan oyunu genişleterek hücum aksiyonu yaratmaktı. Ancak bu maçta sağ bekte Ferdi oldukça ileride oynarken, sol bekte başlayan Luan Peres savunmaya daha yakın durarak üçüncü bir sol kenar stoperi oldu. Merkezden oynamayı sezon başından beri düşünmeyen Fenerbahçe bir kanadını da bu şekilde feda edince hücum aksiyonları oldukça sınırlandı.

Arao’nun etkisizleşmesi

4-5-1 taktiğiyle oynayan Ümraniyespor cesur bir şekilde Fenerbahçe oyun kurarken önde baskı yaptı. Aslında bu Fenerbahçe’nin istediği bir durumdu. Takımdaki hücumcuların birçoğunun çabukluk ve açık alan üzerinden oynamak istediği düşünülürse bu durumun büyük avantaj sağlaması gerekirdi. Hatta Arao gibi uzun pas konusunda lig standartlarının üzerinde bir oyuncunun savunma arkasına atacağı toplarla büyük tehlikeler yaratılabilirdi. Ancak yukarıda belirttiğim farklı oyun tarzı ne Arao’yu oyun kurulumunda kullanarak bu defektleri kullanabilmeyi sağladı ne de savunmadan topu sağlıklı bir şekilde çıkarıp hücuma yerleşebilmeyi sağladı.

Merkezdeki savunma zafiyeti

Arao’nun merkezdeki yalnızlığı 45’teki erken değişikliği de getirdi. Bu taktikte savunma önündeki oyuncunun savunmada büyük alanlarda yalnız kalmaması için forvet arkasında oynayan orta sahanın yardımı oldukça önemli. Lincoln Henrique hücumda her ne kadar teknik bir kalite sağlasa da o rolün oyuncusu için savunması oldukça yetersiz kalıyor. Yaratıcılığını kullanabilmek adına onun kanatta kullanılması şart. Şu an için 10 numara pozisyonunda hem tekniği hem fiziksel kuvveti hem de savunma katkısıyla Zajc bu bölgenin olmazsa olmazı gibi duruyor ki oyuna girdikten sonra Fenerbahçe’nin merkezde ne kadar güçlendiğini ve son goldeki iki oyuncuyu oyundan düşürerek yaptığı skor katkısını gördük.

Israrlı yanlış forvet tercihleri

Forvet ihtiyacı her maçta daha da net görülmeye devam ediyor. Fenerbahçe dördüncü resmi maçını oynarken hala King-Valencia ikilisinde bu kadar ısrarcı olunması oldukça yanlış. Bu mevkideki iki oyuncudan birinin dar alan becerili, diğerinin de top tutabilen ve bitiriciliği ola bir oyuncu olması şart. Ne var ki Valencia-King ikilisi bunların hiçbirini sağlayamıyor. King ne toplu ne topsuz oyunda etkili değilken, Valencia ona göre daha iyi olsa da yeterli değil. İleride top tutulamayınca akın sürekliliği sağlanamıyor, dar alan becerisi bulunmadığından ani top kayıplarında kontralar başa bela oluyor. Ümraniyespor’un önde baskısıyla geride bıraktığı boşluklara rağmen bu ikili açık alanda da o kadar etkili olamadılar. Forvet ihtiyacı her maç daha çok belli olurken, şu an için en azından elde olanları kullanmak önemli. 10 numaralı formayı almasına rağmen bir dakika süre bulamayan Arda Güler gibi… Her oyuna girişinde yerine girdiği oyuncudan daha iyi performans veren Serdar Dursun gibi…

Stoperdeki büyük eksik

Ve belki de en büyük sorun savunmada. Fenerbahçe gibi önde basmayı düşünen bu sebeple stoperlerini öne çıkararak arkalarında 30-40 metrelik boşlukları bırakan takımların stoperlerinin en büyük özelliği çabuk olmalarıdır. Kim Min Jae gibi hızıyla öne çıkan ve bu sayede arkadaki açıkları kolayca kapatan bir oyuncunun gidişinin ardından iki stoper transferi yapıldı. Luan Peres ve Gustavo Henrique. Luan Peres biraz da şanssızlığıyla birlikte kötü bir performans sergiledi ancak profil olarak zaten Szalai’nin mevkisinde oynayacak bir sol stoper. Gustavo Henrique ise sadece hava toplarında etkili olabilecek ve çabukluk konusunda çok büyük sorunları olan bir oyuncu. Bu maçta birçok kez arkasına atılan toplardan Fenerbahçe sorun yaşadı. Böyle bir oyuncuyu transfer etmeden önce kısacık izlemek bile transferin yanlışlığını gösterebilirdi. Bu maçta yanında Osayi Samuel olsa belki açıklarını biraz kapatırdı ancak o da olmayınca bölgesi tamamen zafiyet gösteren bir bölge oldu ve bbundan sonra da olmaya devam edecek. Fenerbahçe taraftarının da oyuncuyu beğenmediği, son saniye taca attığı topta gelen tepkilerden fazlaca belli oldu. Sonuç olarak iki stoperden bir tanesinin çabuk bir sağ stoper olması gerekirdi ancak Fenerbahçe bu noktada çuvallamış görünüyor.

Sonuç

Yaptığı bolca transfere rağmen oyun anlamında çokça eksiği bulunan Fenerbahçe’nin ders çıkarması gereken birçok noktası olduğunu gördüğümüz maç sonrası, iyi bir takım olabilmesi için daha çok yolu olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz.

09 Ağustos 2022, Salı 11:46
YAZININ DEVAMI

‘’Liverpool'dan kötü açılış‘’

Manchester City karşısında Community Shiled kupasını kazanarak sezona gösterişli bir giriş yapan Liverpool, Premier Lig’in ilk maçında ligin yeni ekibi Fulham karşısında oldukça zorlandı. Son birkaç sezonda olduğu gibi lige yine yavaş giren Liverpool bu defa puan kaybına erken başladı. Sezon boyunca maksimum faydayı sağlayabilmek adına lige özellikle yavaş giren büyük takımlar bu sayede en formda dönemlerine sezonun ikinci yarısının ortalarında ulaşmayı başarıyorlar. Bu sebeple Liverpool’un bir süre olduklarından daha düşük seviyede olmaları kabul edilebilir. Ancak yine de bu tip kayıplar sezon sonunda şampiyonluğun gitmesine yol açabilir.

Nunez’in en büyük katkısı

Fulham karşısında klasik 11’iyle başlayan Liverpool’da yeni transfer Darwin Nunez yedek başladı. Mane’nin gidişiyle de en uçta son yıllarda formu iyice düşen Firmino’nun başlaması, Fulham’ın iyi savunmasıyla birleşince ceza sahası içinde bitiricilik sorununu ortaya çıkardı. İlk yarıda kaleye tek bir isabetli şut bile atamayan Liverpool aslında Darwin Nunez’i çok aradı. Nunez’in girişinin ardından ikinci yarıda ileride top tutabilen ve aynı zamanda ceza sahasında topla buluşma sayılarını artıran bir Liverpool izledik. Zaten Nunez girdiği gibi harika bir gol atıp ardından iyi de bir asist yaptı. Ancak Darwin Nunez’in bu sezon Liverpool’a katacağı en büyük artı, farklı ve beklenmedik vuruş stilleriyle hem sıkışan maçlarda kilidi açma ihtimalini artıracak hem de daha düşük xG’li pozisyonlardan çok daha fazla skor katkısı yapmak olacak.

Thiago’nun alternatifsizliği

Liverpool’un geçtiğimiz sezonki sorunları yine devam ediyor. Fiziksel anlamda sert rakipler karşısında yine bocaladığını gördük. Özellikle sert ön alan baskısında oyun kurma konusunda geçen sene yaşadığı sorun aynı şekilde devam ediyor. Özellikle Thiago’nun sert bir oyunun ardından hemen sakatlanması da, Liverpool’un onun çıkışıyla oyun kurulumunda iyice zorlanması da kronikleşmiş bir durum. Bunu önlemenin en iyi yolu da Thiago’nun rolünü üstlenebilecek bir başka oyuncu bulmak. Kadroda bunu yapan Curtis Jones ve Harvey Elliott olsa da kalite bakımında yeterli değiller. Bu açıdan oraya ekleme yapmak Liverpool açısından mantıklı olabilir.

Mitrovic ve Fulham

Fulham ise kadrosu her ne kadar Premier Lig seviyesinin altında olsa da Mitrovic’in önderliğinde ve yeni transferleriyle ligde kalabilecek bir görüntü sergiledi. Özellikle Mitrovic’in istekli görüntüsü ve attığı iki gol oyuncunun Championship’te esip gürledikten sonra Premier Lig’de de başarılı olabileceğinin sinyallerini verdi. Her ne kadar ağır ve tempo anlamında düşük bir santrfor olsa da kendisini tanımlayan bir gol attıktan sonra Van Dijk gibi bir tecrübe karşısında aldığı penaltı ve penaltıdan bulduğu golle ufak çaplı bir şov yaptı denilebilir. Teknik direktör Marco Silva’nın da elindeki takımdan çok daha iyi performans alma ustası olduğu düşünülürse Fulham asansör takım olma kimliğinden bu sezon kurtulabilir gibi görünüyor.

08 Ağustos 2022, Pazartesi 13:02
YAZININ DEVAMI

‘’Arsenal fırtına gibi‘’

İngiltere Premier Lig’in açılış maçında Arsenal, geçtiğimiz sezon oturttuğu yapıya yaptığı nokta eklemelerle birlikte iyice güçlendirdiği ve hazırlık maçlarında gösterdiği etkili oyunu test edebileceği önemli rakiplerden biri olan Crystal Palace ile karşılaştı. Arsenal’in 2-0 galip ayrıldığı karşılaşma çokça üzerine konuşulacak nokta barındırıyor.

Transferler kalite kattı

Geçtiğimiz sezonun ilk yarısının sonlarına doğru 4-2-3-1’li kemik yapıyı oturtan Mikel Arteta, bu şablonla oynadığı maçlarda iyi sonuçlar almayı başarmıştı. Ancak genç nüvenin tecrübe eksikliği, sezonun son haftalarında sakatlık kriziyle birleşince Şampiyonlar Ligi bileti Tottenham’a kaptırılmıştı. Bu sezon kadroya çok önemli transfer yapılarak bu tecrübe eksikliği giderildi. Özellikle Zinchenko ve Gabriel Jesus eklemeleri hem tecrübe hem kalite bakımından Arsenal’e büyük katkı sağlamaya şimdiden başladı. Zinchenko’nun hem pas oyununa katkısı hem oyun görüşü Arsenal savunmasına yeni bir boyut getirdi. Gabriel Jesus ise gerçek santrfor oynamanın verdiği özgürlük ve sarf ettiği eforun tamamını hücum işleri için harcaması sebebiyle bu sezon adından çok daha fazla söz ettirecek gibi görünüyor.

İki tarafa da gidip gelen bir maç

Fiziksel mücadele ve tempo anlamında Premier Lig’in ortalama üstü takımlarından Crystal Palace ile sezonun bu aşamasında karşılaşmak her takım için oldukça zorlayıcı bir durum ortaya çıkarıyor. Buna rağmen sert bir ön alan baskısıyla oyuna başlayan Arsenal bu baskıda sol bek Zinchenko’yu da kullanarak önde beşli bir baskı hattı oluşturdu. Bu sayede Crystal Palace’ın kolay top çıkarmasını engelleyerek uzun topa zorladılar. Buna rağmen Crystal Palace çok da zor durumda kalmadı. Özellikle ilk 15 dakikanın ardından oyunu dengelemeyi başardılar. Özellikle iki takımın da merkezi düşünüldüğünde orta sahada sıkı bir fiziksel mücadele bekleniyordu ki tam da bu oldu. Hava toplarında etkili bir takıma karşı duran top organizasyonuyla golü bulmuş olmaları Arsenal’e çok büyük bir avantaj sağladı. Zira bu gol olmasa maç muhtemelen çok zora girecekti. Çünkü Arsenal set oyununda net pozisyonlar bulmayı başaramadı. Bol bol geçiş oyunu izlediğimiz maçta Arsenal özellikle ikinci yarıda topla sadece yüzde 31’le oynadı. Bunun da en büyük sebebi ilk yarıda sarf edilen yüksek efor. Fiziksel anlamda çok güçlü bir ekibe karşı topa sahip olabilecek kaliteli ayaklara sahip olsa da Arsenal’in ilk yarıda tercih ettiği sert pres ve mücadele oyunu, ikinci yarıda erken bir yorgunluğa sebep oldu. Bu sebeple kendi yarı sahasına mahkum bir oyun oynamak zorunda kalan bir Arsenal’in kondisyon anlamında kat etmesi gereken belli bir mesafe var ki bu normal. Ancak yine de sezonun erken aşamasında fizik gücüyle öne çıkan bir rakibe karşı bu konuda en azından ilk yarıda karşılık verebilmek sezonun ilerleyen süreçleri adına umut verici. Tam bu noktada Arsenal’in bu kadar yorulmuş olmasına rağmen ilk değişiklik için neden 83’ü beklediği sorusu akla geliyor. Bunun en büyük sebebi de kadro derinliğinin çok büyük bir sorun olması. Geçtiğimiz sezonda olduğu gibi Arsenal’in her ne kadar çok iyi bir ilk 11’i olsa da yedekleri oldukça büyük problem. Ortaya çıkabilecek ilk sakatlık veya ceza krizinde bir anda çok fazla seviye düşecek bir Arsenal izlememiz çok da şaşırtıcı olmaz. Kadro derinliği sorunu bu sezon da Arsenal’in başını en çok ağrıtacak konu olabilir.

Umut veren başlangıç

Arsenal çok zor bir maçtan üç puan çıkartarak sezona başlarken büyük takım havası vermeyi başardı. Bu sezon geçtiğimiz sezona göre çok daha iyi olacakları aşikar. Buna rağmen sezonun bu aşamasında büyük umutlar veren takımda geçtiğimiz sezonun en büyük sorunu olan kadro derinliği devam ediyor. Şampiyonlar Ligi kalitesinde bir ilk 11’e sahip olunmasına rağmen orta sıra takımı seviyesindeki kulübe, Arsenal’in sezon sonunda Şampiyonlar Ligi potasına giremiyor olmasına sebep olabilir.

06 Ağustos 2022, Cumartesi 12:46
YAZININ DEVAMI

‘’Jorge Jesus'un oyunu şekilleniyor‘’

Fenerbahçe Kadıköy’de aldığı net skor ile turu büyük oranda alırken oyun anlamında da tatmin edici bir gelişme sağlamaya başladı. Rakip her ne kadar kalite bakımından Fenerbahçe’den çok daha düşük seviyede olsa da Jorge Jesus’un kafasındaki oyunu sahaya daha da yansıttığı bir oyun izledik.

Yüksek enerjili kanat oyunu

Dinamo Kiev maçlarındaki gibi 4-1-3-2 ile sahaya çıkan Fenerbahçe her ne kadar sahaya böyle dizilse de oyun kurulumunda Arao’yu stoperlerin ortasına çekip kanatları ileri yollayarak bir 3-5-2 ortaya çıkarıyor. Bu oyundaki en kritik rollerden biriyse topun merkezden ileri taşınmasındaki tek istasyon olan Zajc. Hem dinamizmi hem top tekniğiyle burada İsmail’e göre çok daha iyi görünen Zajc, topun hücum bölgesine aktarılmasına önemli rol oynadı. Ama Jorge Jesus’un bu kadar çok kanat orjinli oyuncuyla oynaması, sezon boyunca topu kanatlardan ileri taşıyarak hız üzerinden bir hücum şablonu geliştireceğini gösteriyor. Buna ek olarak ilk 20-25 dakikada çoğu maçta izleyeceğimiz sert ön alan baskısıyla başlayacak Fenerbahçe, sezon ilerleyip fiziksel anlamda daha iyi seviyeye geldikten sonra bu süreyi daha da artırabilir. Ancak bu kadar yüksek enerji gerektiren bir oyun Avrupa Ligi fikstürünün de ekleneceği düşünüldüğünde, Fenerbahçe için zorlayıcı olabilir.

Hücumdaki eksikler

Slovacko az önce söylediğim bu 20-25 dakikalık baskıdan kurtulabilecek yeterli teknik kaliteye sahip değildi. 17. dakikada gelen takım golü aslında hem bu baskının hem de takım çalışmasının bir göstergesi. Dinamo Kiev maçlarına nazaran Lincoln ve Zajc’ın sahada oluşu takımı teknik anlamda bir üst seviyeye attı. Her ne kadar üç farklı bir skor alınmış olsa da Lincoln’ün gollerinin bireysel yetenekle atılmış olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu anlamda ceza sahasında bitirici ve hücuma taşınmış topu tutabilecek bir santrforun eksikliği her an hissediliyor. Bu pres oyunu için gereken enerji Valencia’da olsa da maalesef ihtiyaç duyulan hücum oyuncusu değil. Bu düzen için şu anda Fenerbahçe’ye en uygun hücumcu Serdar Dursun olarak görünüyor. Valencia’nın koşucu özellikleri olsa da ligde derin savunmalara karşı oynayacak Fenerbahçe’de Valencia’nın bu özellikle o kadar da çok kullanamayacak olması sebebiyle bu tercih çok da iyi olmaz gibi görünüyor. Bu şablondaki hücum düzeninde az önce tanımladığım santrforun yanında 9,5 numara diyebileceğimiz hem tekniği yüksek hem gol yeteneği olan bir oyuncu olmalı. Bu oyuncular Rossi ve yeni transfer Joao Pedro ve Arda olabilir.

Gelişim şart

Sahada oyun anlamında Dinamo Kiev maçlarına göre daha gelişen, çok daha uyumlu görünen bir Fenerbahçe vardı. Ancak rakibin Dinamo Kiev’e göre çok daha zayıf olduğunu ve ikinci yarının tamamını neredeyse tamamını 10 kişi oynadığını da unutmamak gerek. Sezonun bu dönemi için iyi işaretler veren Fenerbahçe’nin daha alması gereken uzun bir yol var.

05 Ağustos 2022, Cuma 12:24
YAZININ DEVAMI

‘’Yine…‘’

Fenerbahçe için sahada olabilecek ne kadar aksilik varsa hepsi oldu. Nizami gol verilmedi, 10 kişi kalındı, rakip ilk tehlikeli atağında golü buldu, penaltı kaçırıldı ve son olarak eski futbolcusundan son anlarda gol yedi…

Uyuttular

Fenerbahçe kapalı işe oynadığı bu maçta taraftarının da desteğiyle ilk maçtan da sert bir presle maça başladı. Dinamo Kiev’in bu baskıdan kurtulmak için seçtiği yol ilk maçtakiyle aynıydı. Oyunu soğutarak Fenerbahçe’nin dinamizmini bozmaya çalıştılar. Zaten Lucescu da Fenerbahçe’nin maç başındaki presinden sağ çıkarsa turun kendilerine doğru döneceğini hesaplayarak sahaya çıkmıştı. Planı da tuttu denilebilir. İlk yarı isabetli şutu bulunmayan Dinamo Kiev, zayıflayan kadrosuna rağmen o kadar tecrübeli bir takım ki kırmızı kartın ardından mental olarak sallanan Fenerbahçe’ye karşı ilk isabetli şutlarını atarak golü buldular. Fenerbahçe maçı uzatmaya götürdüğündeyse maç penaltılara gidecek diye uyuttukları bir anda da son darbeyi vurdular. Bu anlamda Lucescu ve takımı çok daha zayıf oldukları bir turdan tecrübeleriyle galip ayrıldılar. Halbuki Fenerbahçe’nin faul sebebiyle verilmeyen nizami golü verilse ve İrfan’ın frikiği gol olsa maçın daha ilk çeyreği bitmeden tur bitebilirdi.

Jorge Jesus’un hatalı tercihleri

Jorge Jesus’un geçen hafta çıkan 11’le sahada olması belki de en büyük hatasıydı. Yetersiz oldukları bariz olan King ve İrfan yine sahadalardı ve yine etkisizlerdi. Zaten değişiklik yapılması gerektiğinde ilk önce onların çıkması da Jesus’un da maç içinde bunu fark ettiğini gösteriyor. Hoca her ne kadar önde baskıya uygun bir yapı kurmak için bu yönde tercihlerini yapsa da iki oyuncunun da henüz hazır olmadığı net bir şekilde görünüyor. Bu sistemle oynarken ilerideki ikiliden birinin yaratıcı olması elzem. Arda veya Lincoln bu sebeple çok daha iyi olabilirdi. Fenerbahçe hücum ederken son 20 metrede bir türlü gerekli yaratıcılığı gösteremezken, takımın belki de en kreatif oyuncusu Arda’nın hiç süre alamaması da en büyük sorunlardan biriydi. Yine ceza sahası içinde bitiricilik konusu da bir başka büyük sorun. Fenerbahçe’nin bu soruna rağmen elindeki tek gerçek santrforu Serdar Dursun’un oyuna girmesi için dakika 77’yi bekledi. Bu sırada Serdar’ın gol yapabileceği bir penaltı da kaçtı.

Her şey yeni başlıyor

Favorisi olunan turda bu şekilde elenmek her ne kadar mental anlamda yıkıcı olsa da Fenerbahçe’nin artık elindeki Avrupa Ligi biletini yakmamaya odaklanması lazım. Bu kadar yatırım yapılan bir takımın Avrupa’da oynamadığı bir denklem lig için avantaj gibi görünse de artık ülke puanımızı yüksek tutmamız da çok önemli. Sezonun bu döneminde fiziksel anlamda da oldukça hazır görünen Fenerbahçe, lige yine şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olarak girecek. Özellikle bu turda forma giyemeyen transferlerinin de olduğu düşünülürse, birkaç eksiğini tamamlayan bir Fenerbahçe hem Avrupa Ligi’nde hem de ligde başarılı olmaya aday.

28 Temmuz 2022, Perşembe 12:11
YAZININ DEVAMI

‘’Favori Fenerbahçe‘’

Dinamo Kiev karşısında performans olarak rakibinden daha iyi görünse de istenen sonucu elde edemeyen Fenerbahçe, haftaya oynanacak maç öncesinde en azından turun favorisi olduğunu gösterdi.

Vasat altı Dinamo Kiev

Dinamo Kiev her ne kadar tecrübesi fazla ve ismi büyük bir rakip olsa da Ukrayna’nın savaş durumundan ötürü 2022 yılı içerisinde resmi maç yapamamış bir takım. Bu sebeple fazlaca maç eksiği bulunan ve kadrosundaki yabancı oyuncularını da kaybetmesiyle birlikte büyük güç kaybeden bir takım. Fenerbahçe aksine üst seviye bir hoca ve bolca oyuncu takviyesiyle güçlenmiş bir takım. Bu açıdan kağıt üstünde turun favorisi olan Fenerbahçe’ydi. Dinamo Kiev bunu bilerek çok daha temkinli şekilde sahadaydı. Fenerbahçe’nin hatasını bekleyen bir oyun anlayışıyla oynayan Dinamo Kiev aslında bu hataları bulsa da şanslarını iyi kullanamadı. Fenerbahçe kalesine maç boyu isabetli şut atamayan Dinamo Kiev’de bunun sebebi Fenerbahçe’nin çok iyi savunması değil, Ukrayna ekibinin hücumunun vasat altı performansıydı. Maç eksiği olmayan biraz kalburüstü bir takım bir ya da birden fazla golü kolayca bulabilirdi. Bu anlamda Kim Min Jae’nin eksiğini hızlı bir stoperle doldurmanın öneminin bariz görüldüğü bir maç oldu.

Pres oyununun gücü

Fenerbahçe çok daha baskılı, oyuna hükmeden bir oyun oynamak istedi. Ancak hem sezonun bu dönemindeki kondisyon eksikliği ve hem de yeni bir oyuncu grubundan oluşan takımın uyum sorunları gibi sebeplerden istediği oyunu tam olarak sahaya yansıtamadı. Özellikle set hücumunda yerleşik savunmaya karşı kilidi açamayan Fenerbahçe’de bunun sebebi, 4-1-3-2 şeklinde dizilen takımdaki en uçtaki ikili olan Valencia-King ikilisinden en az birisinin teknik anlamda problem çözücü olmamasıydı. Joao Pedro transferi bu anlamda Fenerbahçe’ye çok şey katacaktır. Arda oyuna girdiğinde bu bölgedeki sorunu çözse de takımın oyun gücü olarak düştüğü anlarda oyuna dahil olduğundan etkili olamadı. Set hücumunda sezonun bu dönemi için normal olacak şekilde zayıf kalan Fenerbahçe’nin en büyük gücü Arao ve İsmail’in attığı uzun toplardı. Özellikle elit bir uzun pas yeteneği olan Arao, Brezilya’dan hazır bir şekilde gelmiş olmasının farkını net bir şekilde hissettirdi. Szalai ile birlikte kanatlara attığı uzun toplarla Fenerbahçe’nin hücumlarını başlatarak takımın kilit oyuncularından biri olacağını gösterdi. Tüm bunlara rağmen Fenerbahçe’nin ön alan presi, oyunu almasındaki en önemli sebepti. Dakika 50’lere gelene kadar bu presle oyuna hükmeden Fenerbahçe, bu dakikadan sonra yorgunluk sebebiyle oyundan düşmeye başlayınca Dinamo Kiev oyuna ortak olmaya ve pozisyonlar elde etmeye başladı. Değişiklikler gelene kadar devam eden bu durum, değişiklikler sonrası gelen enerjiyle birlikte ibreyi yeniden Fenerbahçe’ye döndürdü. Yapılan her değişiklik sonrası takımın ileride top tutma yeteneği ve ön alan pres gücü artsa da bunlar diğer oyuncular tarafından desteklenemeyince yine etkisiz kalındı.

İlk gol turu getirir

Deplasmandan beraberlikle dönen Fenerbahçe, deplasman golü kuralının kalktığı ve rakibin vasat altı seviyesi göz önünde bulundurulduğunda küçük bir avantajla İstanbul’a dönüyor denilebilir. Her ne kadar eksikleri bulunsa da rakibinden bir gömlek üstün olduğu net bir şekilde görülen Fenerbahçe, turu taraftarının da desteğiyle birlikte geçmeyi başaracaktır. İki takımın da hücum sorunları düşünüldüğünde ikinci maçta ilk golü bulmanın önemi bir kat daha artıyor. Bu sebeple savunmada hata yapmadan atılacak bir gol Fenerbahçe’ye turu büyük oranda getirecektir.

21 Temmuz 2022, Perşembe 02:05
YAZININ DEVAMI

‘’Kazandı ama yetmez‘’

Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi ön elemesi öncesi son hazırlık maçında Hull City karşısında bazı olumlu noktalar göstermiş ve her ne kadar son dakikalarda galibiyeti almış olsa da dokuz gün sonra oynayacağı Dinamo Kiev maçına hiç de hazır görünmedi.

İyi bir lig provası

Sezonu çok erken açmış ve sezon öncesi kampını yeni tamamlamış bir takımdan çok yüksek tempo veya yoğun baskı gibi sezonun ilerleyen süreçlerinde beklenmesi gereken özellikleri beklemek çok da doğru değil ancak yine de takımın belli bir seviyede bunları yapabilmesi gerekli. Özellikle bir Jorge Jesus takımı bunu çok daha iyi yapabilmeli. Bu açıdan Fenerbahçe’nin şu an için sorun yaşadığını söyleyebiliriz. Hull City her ne kadar bir Championship takımı olsa da hem tempo olarak hem de hücum organizasyonu açısından oldukça zayıf göründü. Özellikle çoğunlukla 5-4-1 şeklinde dizildiklerini ve oyunu çok daha geride kabul edip, ön alan baskısı yapmadan, topu Fenerbahçe’ye bırakarak oynadıkları düşünülürse, Hull City ligdeki Anadolu takımlarına benzetilebilir. Bu noktada Fenerbahçe’nin aslında şu anki yapısıyla ligde hücum anlamında hala sorun yaşayacağı aşikar. Arda’nın 87’deki frikik golüne kadar kaleyi bulan sadece iki şut atabilen Fenerbahçe, ilk yarıyı isabetli şut bulamadan tamamladı. Ara ara çalışılmış ve tek paslarla hücum edilen setler görsek de oyuncuların uyum ve alışkanlık sorunları olması hücumları sekteye uğratabiliyor. Sekteye uğramadan son noktaya getirilen ataklarda da ceza sahasında bir bitiricilik sorunu olduğu bariz bir şekilde görülüyor. Tüm bunlar birleştiğinde de maalesef Fenerbahçe’nin şu an için ne Şampiyonlar Ligi ön elemesine ne de lige hazır olduğunu söyleyemiyoruz.

Fenerbahçe’nin parlayan yıldızları

Fenerbahçe adına bu maçın en büyük artısı şüphesiz genç oyuncuları İsmail Yüksek ve Arda Güler. İsmail yetenekli oyuncuyu takıma kazandırmanın tek şartının büyük bonservisler ödemek olmadığının ve ‘scouting’ in öneminin göstergesiyken, Arda altyapıya neden önem verilmesi gerektiğinin göstergesi. Belki İsmail şu an için Fenerbahçe’nin ilk 11 seviyesinde değil ancak gelecekte o noktaya gelebileceğini gösteriyor. Oynadığı bölge için savunma anlamında eksik noktaları elbette var ancak savunmadan top alarak oyunu kurması ve oyun zekasıyla kesinlikle Jorge Jesus’un neden şans verdiğini net bir şekilde gösteriyor. Bu maçta üzerine çok fazla baskı olmadığından rahat ve iyi bir maç çıkardığından bir de üzerine baskı yapıldığı zamanki performansını görmek gerek. Yine de en azından rotasyona girebilecek kalitede olduğu şüphesiz. Arda içinse çok fazla söz söylemeye gerek yok. Geçen sezon önüne transfer edilen birçok isimden formayı almayı nasıl başardıysa bu sene de aynısını yapacağı çok açık. Lincoln Henrique asla kötü bir oyuncu değil ancak Arda bu takımın saf yetenek anlamında en üstün oyuncusu ve eninde sonunda Lincoln’den de formayı alacak. Oyuna geç girmiş olmasına rağmen girdiği andan itibaren takımın çehresini değiştirdi. Takımın hücum aksiyonlarını artırmasının yanında bir de frikikten gol attı. Yetmezmiş gibi bir de ikinci goldeki en önemli aksiyonu geliştirdi. Her hareketinde ayrı bir teknik ve ayrı bir oyun zekası olan Arda, attığı frikik golüyle tüm Fenerbahçe taraftarına tek bir oyuncuyu hatırlattı. Brezilyalı olsa adı Alex, değeri de şu an için en az 50 milyon euro olurdu.

Santrfor ve skorer kanat ihtiyacı

Fenerbahçe’nin kadro mühendisliğiyle ilgili sorunu birkaç sezondur devam ediyor. Merkez orta saha ve forvet arkası pozisyonlarında sayısal anlamda şişme yaşayan Fenerbahçe bu bölgedeki oyunculardan dolayı diğer bölgelere transferde sorun yaşıyor. Kadrodaki çok sayıda forvete rağmen hala bir bitiricilik sorunu olması takımdaki en büyük eksik olarak göze çarpıyor. Bu anlamda acil bir şekilde santrafor sorununun çözülmesi gerekli. Skor yapabilen bir kanat oyuncusu da bir başka eksik olarak söylenebilir. Emre Mor ve Bruma transferleri Fenerbahçe’nin tam olarak ihtiyaç duyduğu oyuncu profilini karşılamıyor. İki oyuncu da her ne kadar rotasyonu iyi bir seviyeye çıkarsa da Fenerbahçe’nin skor sorununu çözecek profilde değillerr. Daha önceden Fenerbahçe’de oynayan oyunculardan örnek vermek gerekirse Kuyt veya Sow gibi bir oyuncu profili skor anlamında Fenerbahçe’yi çok rahatlatacaktır. Başka bölgelere transfer düşünülse de şu an için olmasa da olur durumunda görünüyor. Özellikle kadrodaki şişkinlik düşürülmeden diğer bölge transferleri gereksiz olarak bile değerlendirilebilir.

Dinamo Kiev turu

Lig için daha zaman olsa da Şampiyonlar Ligi ön elemesi için zaman daralmış durumda. Dinamo Kiev Rusya-Ukrayna savaşından etkilenmiş ve resmi maç yapma konusunda uzun süreli sorun yaşayan bir takım. Bunun bir etkisi olarak da yakın zamanda oynadıkları hazırlık maçlarında da iyi bir görüntü sergilemediler. Tüm bunlardan dolayı Fenerbahçe tur için maçlar öncesi bir adım önde görünse de Ukrayna ekibi bu aşamalar için fazlasıyla tecrübeli bir takım ve asla hafife almamak gerekiyor.

11 Temmuz 2022, Pazartesi 11:38
YAZININ DEVAMI