Arama

Popüler aramalar

‘’Hangi Seks!‘’

Türk Edebiyatının mihenk taşlarından rahmetli Attila İlhan 1976’da yazdığı “Hangi Seks” kitabında sanatın ve sanatçıların cinsel çatışmalarını ve bu çatışmaların eserlere yansıyış biçimlerini irdeler. Fevkalade ilginç bir (anı) kitaptır.

Kadınlar herzaman erkeklerden daha çok işlere el atarlar. Yani daha (çok) işlevseldirler ! Erkekler gibi tek düze değillerdir.

Fransa’da da kadınlar tek bir branşta mücadele etmiyorlar. Örneğin turnuvanın en büyük favorisi addedilen Swiatek aynı zamanda çift-kadınlarda da var. Partneri Mattek-Sands ile yarı-finale kadar geldi.

Keza yine teklerde Pavlyuchenkova çeyrek-finalde uzun bir maçta yendiği Kazak Rybakina ile çiftlerde partnerlik yapıyor ve orada da çeyrek-final oynuyorlar. Yine Çekyalı Krejikova partneri Siniakova ile hala yarı-finalde yarışın içinde.

Açıkcası çift-kadınlar fikstüründe olan çeyrek-finalist 16 raketin içerisinde sadece “Durak & Klepac” , tekler fikstüründe yok. Erkeklerde ise tekler çeyrek-finaline gelen hiçbir tenisci çiftlerde yer almıyor.

Bir zamanların lokomotif ülkeleri olan Fransa ve ABD erkeklerde silinmiş durumda. İşin acı yanı ümit veren bir gençleri de yok. ABD kadınlarda Gauff ile başarılı sayılabilir ama Fransa bu sekste de umutsuz !

Kadınlar çeyrek-finallerinde ilk 10’dan sadece Swiatek var. Erkeklerde ise 8 raketin 7’si ilk 10’da. Tek aykırı İspanyol Fokina. Hangi seks sizce gelişime daha açık ?

Çeyrek finallerin ilk gününde erkeklerde favoriler set vermeden kazandı. Zverev tam bir Alman Panzeri gibi turnuvanın en büyük sürprizi Fokina’ya 6-4,6-1,6-1’lik setlerle “artık dur” dedi.

Tsitsipas ise toprak korttan nefret ettiğini söyleyen Rus Medvedev karşısında zorlansa da yine de set yitirmeden yarı-finale geçti (6-3,7-6,7-5). Hem Zverev hem Yunanlı Tsitsipas yarı-finallere gelirken sadece birer set kaybettiler.

Bugün (Çarşamba) kadınlarda Sakkari, Swiatek önünde kazanırsa hem kadınların hem de erkeklerin yarı-finallerinde komşunun çocuklarını izleyeceğiz…Ne mutlu onlara.

Kadınların diğer çeyrek-finalinde 17 yaşındaki ABD’li Gauff, dünya çiftler kategorisi birincisi Çekyalı Krejikova karşısında favori gösteriliyor. Bakalım gençlik ile engin bir tecrübenin karşılaşmasının sonucunda ne çıkacak?

Erkeklerde ise Nadal’ın küçük dev adam Schwartzman önünde zorlanmayacağını düşünüyorum. Djokovic-Berrettini karşılaşması ise epey zorlu geçecektir…Ama Sırp raketin yarı-finale, Nadal’ın karşısına gelebileceğini tahmin ediyorum. Hoşkalın.

10 Haziran 2021, Perşembe 09:45
YAZININ DEVAMI

‘’Komşunun Çocukları!‘’

Üzerine giydiğini bu denli yakıştıramayan bir tenisci şimdiye kadar hiç görmedim. Zverev’den bahsediyorum tabi ki! Fizik deseniz eşsiz, tenisine söylenecek laf yok ama o taşımaya çalıştığı kolsuz üst ve kolyeleriyle adeta tenisçiden çok bir plaj cankurtaranını andırıyor! Gerçekten bu yeni gençliğin ağır-abilerden öğrenecekleri sadece tenis değil. Adeta bir yaşam kursu almaları gerek. Federer, Djokovic, Nadal üçlüsüne bakın bir de Zverev, Tsitsipas, Thiem üçlüsüne. Birileri yaşamın her anında jilet gibi…Öbürleri bakımsız Tarzan!

Zverev, Nishikori karşısında antrenman bile yapamadı. Japon emektar açıkçası onun karşısında çok aciz kaldı. Almanın karşısında İspanyol Davidovich-Fokina var. Bakalım İspanyol tenisci varlığını kanıtlayabilecek mi, yoksa nice serseri-mayın gibi tek atımlık mı?

Çok merak edilen ve özlenilen haşmetmeabları Roger Federer nihayet arz-ı endam etti. Önce tam istediği gibi bir rakip buldu karşısında. Elemelerden çıkıp gelen Özbek İstomin karşısında iyi bir antrenman yaptı. Sonra da sakatlıktan çıkıp, şampiyonluklarla bezenmiş kariyerine dönmeye çalışan Cilic’ti rakibi. Hafif zorlandı ama yendi. Ardından “serseri mayınlardan” biri, Alman Koepfer vardı karşısında. Epey soğuk bir gecenin ortasında, bomboş tribünler önünde, yüzünden hoşnutsuzluk akan bir Federer vardı sahada…Dişli Almanı geçerken adeta Paris’e nokta koyacağının sinyalini veriyordu. Zaten daha turnuva başlamadan Roland Garros’u sadece form durumunu, fiziğini denemek üzere oynadığını belirtmişti. Hedefinde Wimbledon vardı.

Djokovic’in kaderi ise İtalyan ekürisine bağlandı. Musetti karşısında ipten döndü. Genç rakibi sakatlanınca son sette bıraktı oyunu. Şimdi karşısında daha iyisi var : Berrettini. Üstelik son turu Federer çekildiği için maç yapmadan geçmiş zinde bir Berettini.

Nadal – Sinner maçını izleyemiyeceğim ama Toprağın Kralı zor da olsa kazanacaktır derim. Ardından Schwartzman da onun için tehlike oluşturmayacaktır. İspanyol Boğası Djokovic-Berrettini maçının sonucunu bekleyecektir.

Erkekler fevkalade çeyrek-final maçlarına gebe. Hele Tsitsipas-Medvedev maçını kaçırmayın.

Kadınlar fikstürü ise tam anlamıyla allak bullak. 32 seri-başının çoğu ikinci haftada yok! Kısıtlı bazı kafalar yüzünden belki de tarihin en yetenekli kadın tenisçisi olan Osaka turnuvadan çekildi. Ardından 1 numara Barty sakatlandı çıktı. Dün de Serena hayatının en güzel oyununu oynayan Kazak Rybakina’ya yenilerek Paris’e veda etti. Maçın başından sonuna değin planını gerçekleştiren bu kızcağız umarım teniste uzun vadeli olur.

Komşunun Kızı Sakkari , Avustralya Şampiyonu ABD’li Kenin’i saf dışı bıraktı.

İşin ilginç yanı hem erkekler, hem kadınlar finalinde birer “Komşu Çocuğu” görürsek hiç şaşırmayın. Gerek Tsitsipas ve gerek Sakkari bence daha zor olan çeyrek-finali geçerlerse bunu başarabilecek güç ve yetenekte. Sonrası daha çok kafaya kalıyor!

Geçen yılın şampiyonu Polonyalı Swiatek kupayı kaldırmaya en yakın aday bence. Geriye kalanların hiç biri onun seviyesinde değil.

Her iki seksin çeyrek finalleri uzun zamandan beri rastlamadığımız güç eşitliğinde. Kaçırmayın derim.

07 Haziran 2021, Pazartesi 20:20
YAZININ DEVAMI

‘’Roland Garros...OSAKA !‘’

Yine kadınlarda 4.tura kalan 16 raketin dokuzu eski Rus (SSCB) demir-perde ülkelerinden. Rus, Çek, Polonyalı, Rumen, Slovak, Belaruslu, Kazak, Ukraynalı. Hatta tam bir antipatik sinir küpü olan Kenin bile Rus kökenli. Acaba bu bir araştırma konusu olabilir mi merak ediyorum. Erkeklerde ise tek bir ABD’li raket bile kalmadı !

Genç kuşağın liderleri olarak sayabileceğimiz Medvedev, Zverev ve Tsitsipas yola devam ediyorlar. Thiem biliyorsunuz daha ilk turda yol kazasına uğradı ve elendi. Ancak bunların ardından gelen kuşak bence onların tahtınıı çok geçmeden ellerinden alacak. Başta İtalyan ekürisi : Berrrettini, Cecchinato, Musetti, Sinner, Sonego ve Travaglia gerçekten sair (!) ülkelere örnek olması gereken üstün bir kuşak. Fizikleri bir yana oynadıkları tenis herkezi memnun ediyor. Şilili Garin, Norveçli Ruud ve İspanyol Fokina keza ümit veren raketler. Yeter ki başarıları kafalarına vurmasın !

Kafalardan söz ederken tenis dünyasının gerçek yıldızlarından biri olan Japon Osaka’nın turnuvadan çekilişine değinmeden edemeyiz. 22 yaşında dört grand-slam şampiyonluğu olan bu açık sözlü kızcağız ilk turdaki yengisinden sonra mental nedenlerle, basın toplantılarına katılamayacağını ve bir para-cezası varsa bunu itirazsız ödeyeceğini açıkladı. Ödeyeceği para-cezasının da akıl sağlığı ile ilgili bir vakfa bağışlanmasını diledi.

Vay efendim, sen misin bunu söyleyen! Çeri-başlığını benimsemiş Fransa Tenis Federasyonu Başkanı yanına diğer Grand-slam turnuva yönetimlerini alarak adeta asıp kesti! Osaka’yı değil Fransa’dan diğer (Wimbledon, ABD Açık, Avustralya Açık) Grand-slam turnuvalarından da atacaklarına varan çirkin tehditler savurdular. Güya ceza veriyorlardı! Bir saniye bile düşünmeyi gerek görmeyen kısıtlı kafaların otokratik hareket tarzı bu. Yahu karşınızda hasta olduğunu itiraf edebilecek netlikte ve cesarette 22 yaşında bir şampiyon var! Üstelik bu yaşta 4 Grand-slam kazanmış biri. Hiç düşünmez misiniz “belki bu kızcağız haklı diye”? Kuralların gözden geçirmenin zamanı gelmiş olabilir mi? Acaba birer askeri garnizon değil de, spor organizasyonu yönettiğinizin farkında mısınız ?

Doğal olarak basketinden golfe kadar her spor branşından yıldızlar Osaka’ya destek verdiler. Ancak kızcağız baktı ki ortalık toz duman, kendisine en yakışanı yaptı ve turnuvadan çekildiğini açıkladı.

Şimdi soracaksınız “oyuncuların birlikleri var, WTA ve ATP…Onlar ne yaptı” diye? Aynen onlardan beklendiği şekilde suya sabuna dokunmayan, kaypak bir beyanat yayınladılar : “Atletlerin sağlıklarına çok önem veriyorlarmış” !

Maalesef tenisin gerek basın toplantılarında ve gerek saha içi röportajlarda, ATP ya da WTA’nin çizdiği şablondan farklı bir beyan hiç duydunuz mu? O basın toplantılarında ortaya atılan saçma sapan soruların haddi hesabı yoktur. Tabi ki bunu Serena, Federer, Nadal, Djokovic tarzı oyunculara yapamazlar zira anında o soruyu yuttururlar adama! Onlara ceza vermeye de ne ATP’nin ne de WTA’nin gücü yetmez. Zaten ATP’nin oyuncularla olan iletişimiyle sorunlu olan oyuncu sayısı artıyor. Djokovic başta, bir çok oyuncu ATP’nin mevcudiyetini sorgulamaya başladılar. Ama onlar at-gözlükleriyle yöntemlerini uyarlamayı düşünmüyorlar. Ama yakındır bir olayın patlak vermesi. Halı altına süpürerek çözümleyemezsiniz günümüz dünyasında yanlışları.

Ama o çirkin medya bir dişine göre oyuncu bulsun. En özeline bile dokunan sorular meydana çıkar. Dikkat ederseniz turnuva yönetimlerinden şikayetçi olan hiçbir oyuncu yoktur. Ona teşekkür, buna minnet, rakibin geleceğinin ne denli parlak olduğu, falan filan. Hiç mi maç saati adilane değildir, hiç mi saha bozuk değildir, hakem hiç mi hata yapmaz, hiç mi taraf tutmaz? Seyircilerin tarafgiraneliğinden şikayetçi olan hiç mi oyuncu yoktur? Rakipler sportmenlik dışı davranışta hiç mi bulunmaz? Şanssızlıktan bahsedene bile rastlamazsınız. Aman sakın…Yersiniz ha cezayı!

Her şeyin planlı programlı çizildiği şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Aksine en ufak davranışta yersiniz para-cezasını! Zaten basın toplantılarında ATP ya da WTA’nin medya sorumlusu, vs, bulunur. Öngörülmeyen bir yere varacak toplantıyı hemen keser.

Ağır abiler (Federer, Nadal, Djokovic) ve abla (Serena) yola pek sorun olmadan devam ediyorlar. Bunların arasında en merak uyandıran Haşmetmeabları Federer ile gelmiş geçmiş en büyük kadın tenisçi olan Serena. Açıkçası onlar turları geçtikçe (insanoğlu bu) “neden olmasın” demeye başladık! Hayırlısı diyelim.

Çeyrek finallere kadar hoş ve esen kalın.

05 Haziran 2021, Cumartesi 19:42
YAZININ DEVAMI

‘’Roland Garros…Kırmızı Pislik !‘’

Benim için grand-slam turnuvalarının en albenilisi toprak kortların mabedi sayılan Roland Garros’dur. “Kırmızı Pislik” diye de adlandırılır kortları. Bu turnuva diğerlerine nazaran küçük bir araziye konumlandığı için her yanınızdan tenis akar. Bu güzel sporu, bu elit sporu, bu klas sporu her yanıyla yaşarsınız. Sosyal ya da sportif. Üstelik Paris’tesiniz. Keyfiniz kekâ.

Koskoca tesislere alınan (pandemi nedeniyle) sayılı izleyici, dolu tribünlerin o fıkır fıkır kaynayan enerjisini hissettirmiyor. Açıkcası çeşnisi eksik. Halbuki ilk tur henüz oynanmışken elenen seri-başlarına bakarsanız bu yılki Roland Garros’un nelere gebe olduğunu anlayabilirsiniz.

Erkeklerde Thiem, Goffin, Dimitrov, Hurkacz, Evans, Sonego, Rublev, Aliassime…Kadınlarda ise Osaka, Andreescu, Muguruza, Bertens, Konta, Martic, Kerber. İlk tur henüz oynanmışken yukarıdaki arkadaşlar oyunculuktan turist statüsüne geçiverdiler. Neyse ki Paris her şekilde güzel.

Pandemi ile birlikte genç kuşak turnuvalarda daha sık boy göstermeye başladı. Bu biraz da puan ve paraya çok gereksinim duyduklarından dolayı daha sık turnuva oynamalarından da ileri geliyor. Ağır abiler ve ablalar ne de olsa turnuva seçerken daha seçici davranıyorlar.

Grand-Slamlerde bu genç kuşağın içinden her zaman serseri mayınlar çıkabiliyor. Sakınacakları bir şeyleri olmadığı her topu riske edebiliyorlar. Şansları yaver giderse vurdukları her top puana dönüşür. Gününde olmayan yıldızlar ise ağızlarıyla kuş tutsalar oyunu çeviremez, yenilir giderler. Sansasyon peşindeki medya bu serseri mayınlara methiyeler düzer…Güya tenisin bu yeni yıldızını (!) şişirdikçe şişirirler. Röpörtajlar birbirini kovalar. Ama bu genci bir daha ne gören ne de tanıyan olur. Çok kısa bir zaman öncesinde göklere çıkarılan Sandgren, Humbert, Herbert, Tiafoe gibileri 2. turu bile göremedi. Hele Sandgren maçını 3 setlik bir maçtan bile kısa sürede yitirdi!

Bu nedenlerle Slamlerin ilk haftaları daha eğlenceli, ikinci haftaları ise daha kalitelidir.

Genç kuşağın sorunu sabır ve sürekliliğe sahip olmamaları. Gelir seviyeleri de yeterli olmadığı için onları bilhassa mental olarak çekip çevirecek bir akil adam taşıyamıyorlar yanlarında. Onun için şans ibresinin önemi bilhassa 5 setlik maçlarda çok büyük. Ama aralarında fevkalade planlı ve programlı olanlar da var. Onları izlemek ayrı bir zevk…Verdikleri mesaj çok açık : Bekleyin geliyoruz! Alın size örnek: Kadınlarda Gauff, erkeklerde de Ruud.

İkinci turdan sonra görüşmek üzere hoş ve esen kalınız…

02 Haziran 2021, Çarşamba 12:41
YAZININ DEVAMI

‘’Finalde Antrenman !‘’

Wimbledon, Roland-Garros, ABD Açık ve Avustralya Açık turnuvaları “grand-slam” turnuvaları olarak adlandırılır. Grand-Slam’ler arasındaki en hızlı kort yüzeyi “Avustralya”dır. Burası hele bu yıl çimde oynanan Wimbledon’dan bile süratlidir. Buna neden ise kort yapılırken kullanılan macun kıvamında karışımın içine zerkedilen kumun oranıdır. “Avustralya Açık” kortları her yıl gözden geçirilir ve gerekli bakım-onarıma açılır. Bu yıl kum oranı azaltılınca doğal olarak zeminin topu kavrama süreci de azaldı. Farkındaysanız ya da şimdi dikkat ederseniz adeta kayıyor toplar. Kayan da salt toplar değil…Oyuncular da kayabiliyor. Ayakkabısının tabanını kontrol eden çok oyuncu oldu maçlar esnasında. Sert zemin üzerinde buna pek alışık değil çoğu oyuncu.

İşte Djokovic’i bu finalde favori gösterenlerin ortaya sürdüğü faktörler onun her zemin üzerinde kayabilmesi… Adamın atletik yetenekleri öyle gelişmiş ki gitti denilen topa adeta uzuyor. Erilemeyecek topu çevirmek bir yana ondan puan çıkarıyor !

Servisleri aslen kayda geçecek sertlikte değil. Ama bu zeminde olmadığı kadar süratleniyor. Üstelik attığı servisi istediği yere plase de edebildiğinden çoğu bazuka gibi servis atan oyuncu daha ilk turlarda buraya veda ederken Nole finalde. Burada servis yüzdesi epey yüksek.

Avustralya onun kendi deyişiyle “arka bahçesi” olmuş. Dokuzuncu şampiyonluğunu kovaladı (ve erişti).

Medvedev hakkındaki ilginçlikleri dünkü yazımda belirtmiştim. 20 maçtır yenilmiyordu. Yenerse ATP sıralamasında 2., yenilirse 3. olacak. Yener de 2. olursa uzun bir süredir ağır-abiler (Federer, Nadal, Djokovic) haricinde biri bu sıralamada olacak !

Maçın hemen başında Sırp raket rakibinin servisini kırdı. Rus onu hemen yakaladı. Sonra set al gülüm ver gülüm sürdü gitti. 5-5’te Nole Rus’u kırdı seti 7-5 aldı.

Ama Djokovic’i kendi oyunuyla yenmek hala olanaksız bence. Adamın zayıf diyebileceğiniz yegane iki yönü volesiyle servisi. Onlar da öyle bir düzeydeki ilk 50’nin içindeki bir sürü raket öpüp başına koyar. Sadece kendi kreterine göre olan zayıflar bunlar. Bana göre bu adamı yenmenin başlıca yolu onu önce sinirlendirmektir. Onu ya sürekli voleye gelerek ya da onu voleye gelmeye mecbur bırakmaktır. Zira böyle durumlarda hata katsayısı artıyor ve sinirlenmeye başlıyor. Ama sizin bunları yapabilmeniz için sabrınız, sürekliliğiniz ve özgüveniniz tavan yapmış olmalı. Yeteneğinizden bahsetmiyorum bile !

İkinci set başlar başlamaz bu kez Rus rakibini kırdı. Nazire yaparcasına ardından Sırp servis kırdı ve çok çabuk seti 4-1 yaptı. Medvedev 4-1’de raketini fırlattı ama meret sağlam çıktı kırılmadı…Bu amacına 5-2’de erişti ! Ve ikinci set 6-2 bitti.

Durum setlerde 2-0 Djokovic lehine olunca tenisi yakinen izleyenler geçtiğimiz yıl ABD Açık’ta Nadal karşısında 2-0’dan geri dönen ve durumu 2-2’ye kadar getirip oradan yitiren Medvedev’in yine bir sürpriz gerçekleştirmesini beklediler.

Ama ona Nole ödül seremonisindeki anonsunda belirttiği gibi “sabırlıysan iki yıl daha bekle” dedi. Son sette voleye bile geldi Dünya 1 numarası. Maç iki saate bile varmadan (1’53”) bitti (7-6, 6-2, 6-2). Ummadığı kadar kolay bir final adeta antrenman gibi geçti Nole için.

Ödül seremonisinde her iki raket te birbirinden dokunaklı esprilerle bol alkış alırken, “Avustralya Tenis”inin başındaki hanımefendi yalakalıkla bezenmiş siyasi bir konuşma yapmaya yeltenince görülmedik şekilde yuhalandı! Doğal olarak Avustralya Halkı yurtdışına giden kendi vatandaşlarına yasak uygulayıp ülkeye dönüşlerine izin verilmezken, tenis için 1.000 küsur yabancının kabul edilmesini bir türlü benimseyemedi. Sürekli birileri itelese de siyaset ve tenis sporu birbirlerine pek uymuyor her nasılsa!

Esen kalın, hoşkalın…VE SAKININ !

21 Şubat 2021, Pazar 15:09
YAZININ DEVAMI

‘’Osaka da insanmış!‘’

Avustralya Açık kadınlar finalinde Osaka’nın da heyecanına yitik düşebilip ve sonradan toparlanabileceğine, sinirlerinin bozulabileceğine şahit olduk. Demek ki o da Medvedev gibi robot değilmiş!

Final maçına her iki raket te fevkalade heyecanlı başladı. Hadi ABD’linin düşünde böyle bir turnuvada final oynamak değil de en azından 1-2 tur geçmek olduğunu düşünürsek onun heyecanını doğru buluruz. Ama 3 grand-slam finaline çıkıp hepsini kazanmış bir Osaka’nın 4. grand-slam finaline böyle tutuk başlayabileceğini tahmin edemezdik. İlk set gidiyordu az kalsın.

Brady’nin inanılmaz bir forehand’i var. Bazuka gibi ve ivmesi yüksek. Sağa sola koşmayı hiç sevmeyip (buna telefon kulübesinden oynamak diyoruz!), olduğu yerden oyunu yönetmeyi seven Osaka’yı başlarda epey rahatsız etti. Backhand’inin çaprazına yüksek toplar atarak onu topu sadece topu sadece geri çevirmek zorunda bıraktı. Bu Osaka’nın pek alışık olduğu bir oyun tarzı değildi. Oyunu iyi okuyabilen ve bu sayede rakibinin vuruşlarına erkenden ulaşıp vuruşlarını planlı yapabilen Japon raket sinirlenmeye başladı. Sinirlendikçe de hataları artarken, ABD’linin de özgüveni hani neredeyse tavan yaptı. Osaka maçı 4-1 yapabilecekken durum önce 3-3 ve sonra da 4-4’te eşitlendi.

Sonraki 2 oyunda Osaka kendini buldu ve ucundan da olsa seti 6-4 bitirdi.

İlk setin sonundaki oyununu 2.setin başında biraz daha ataklaştıran Japon raket göz açıp kapayana kadar 4-0 öne geçti. Hatta bir ara 5-0 için servis atarken aramızda “halka geliyor” dedik! Ama Brady bitmemişti. Oyunu önce 4-2’ye getirdi. Hatta ardından Osaka iki uzun puanı yitirince bir geri dönüş daha mı yaşanacağı sorgulandı. Ama geçen yılın şampiyonu kupasını korumaya karar vermişti. Toparlandı. Sonra iki rakette servilerini alınca set ve maç 6-3’le bitti.

Dünyanın en fazla para kazanan raketi Osaka bu sonuçla yenilmezliğini 21 maça çıkardı. Brady ise sinirlerine hakim olamazsa (artık kaç kadının birden birincilik için mücadele ettiğini unuttum) bu cangılın içerisinde yokolur. Şahin göze dua etsin yoksa bir de çizgi hakemleri girecekti envanterine! Bir sinir ki sormayın gitsin. ABD’li yorumcuları ise anlayabilmek çok zor. İlk kez grand-slam finali oynayan birine bu denli gaz vermek ne denli doğrudur çok şüpheliyim. Ama “onlar her şeyde öyle” derseniz de hiç itiraz etmem…Çünkü doğrudur. Onlar ne yapsalar en iyisi olduğuna inanan bir millet! Bunun genellikle ne denli aleyhlerine sonuçlandığını yavaş yavaş anlamaya başladıklarını sanıyorum. Umarım yanılmıyorumdur.

Bu arada diğer kategorilerde ilginç birer sonuçlar silsilesi oluştu. Çekyalı Krejcikova ile partneri ABD’li Rajeev Ram “Karışık Çiftler”de şampiyon oldular. Krejcikova “Çift Kadınlar” finalinde de partneri Siniakova ile yer aldı ama kaybetti. Karışıklardaki partneri Rajeev Ram ise çift erkeklerde partneri Salisbury ile ikinci şampiyonluğunu aldı.

Yarın erkeklerde dananın kuyruğu kopuyor. Bizim saatimizle öğlen 11:30 gibi dünya 1 numarası Sırp Djokovic ile Rus Medvedev kozlarını paylaşacaklar. Kesinlikle Medvedev’in kazanmasını arzuladığımdan sizlere onunla ilgili ilginçlikleri arzedeyim :

- Lakabı “Ayı”.

- Efsane Rus şampiyon tenisci Andrei Medvedev ile hiçbir yakınlığı yok.

- İdolleri iki efsane : Vatandaşı Marat Safin ile ABD’li Sampras.

- Fizik-Matematik ağırlıklı öğrenimini bir yıl erken bitirmiş.

- 14 günlük karantinada ne yaptın diye sorduklarında “eşimle devamlı satranç ve play-station oynadık” demiş!

- Beş yaşındayken ailesi onu yüzmeye başlaması için bir havuza götürmüş. Pisinin duvarında bir tenis-kursunun ilanını görmüş. Marat Safin’e olan hayranlığı da depreşince o kursa yazılıp tenise başlamış.

Yarın ulaşabilmek ümidiyle hoşkalınız.

20 Şubat 2021, Cumartesi 15:46
YAZININ DEVAMI

‘’Medvedev insanmış!‘’

Dünya 1 numarası Djokovic yarı-finalde antrenman yapar da Medvedev yapmaz mı! Medvedev’in Komşu Çocuğuyla yarı-final oynadı. Şimdiye kadar izlediklerimiz arasında nadir zevk veren maçlardan biriydi. Yunan Tanrılarını andıran Tsitsipas, Rus rakibine diş geçiremedi. 3 sette ve iki saati biraz aşkın bir sürede Avustralya’ya veda etti.

Medvedev çok ilginç bir karakter. Eğer maçlarda ilerideyse, yetişebileceği ama yetişirken de zorlanacağını algıladığı toplara koşmuyor bile. Öyle bir karşılaşma oldu ki üçüncü setin başlarında yorumcu duruma yakışan bir espri yaptı : “Eğer bu bir boks maçı, ben de Tsitsipas’ın antrenörü olsaydım sporcumu sakınmak için havlu atmıştım!”

Gerçekten Rus raket üçüncü setin ortalarına kadar rakibinden fersah fersah üstündü. Öyle toplar çıkardı ki maçı doğal olarak tarafgirane izleyen Yunan Kolonisi bile adamı candan alkışladı. İlk iki set 70 dakikada bitiverdi (6-2,6-4).

Üçüncü setle birlikte Yunan Kolonisi başta, çoğu izleyici, bir önceki Nadal maçında olduğu gibi, Tsitsipas’ın maçı çevireceğini bekledi. 2-2’de bu beklentileri biraz olsun serpildiyse de kök veremedi. Tsitsipas 2-2’de ilk kez rakibini kırdı (3-2). Burada da güzel bir nükte peydahlandı : “Medvedev insanmış!” Ama Rus çok çabuk toparlandı ve 3.seti de 7-5 alarak finalde Djokovic’in rakibi oldu.

Yarın Cumartesi 11:30’da kadınlar finali var : Japon Osaka ve ABD’li Brady arasında.

“Görmemişin oğlu olmuş” diye başlayan bir özdeyiş vardır! ABD’de Brady üzerinde koparılan hezeyan da aynen yukarıda özdeyişi anımsatıyor. ABD’nin tenis dünyasına hükmettiği yıllarda onun kaynağını kolejler oluştururdu. Yanlış yatırımlarla bu kaynağı yok etmişlerdi. Brady 40 yıl sonra bir grand-slam finaline çıkabilen ilk kolej oyuncusu oldu. UCLA üniversitenin şampiyon kadrosunun oyuncusu. Kadının karantina süresince otel odasında TV’den neler izlediğine, ne denli içten biri olup diğer oyuncular gibi rol yapamadığına dair onca şişirme gırla. İnsanın tiksineceği geliyor. Balon üzerine balon. Umut simit!

Halbuki Osaka formasyonunda bir şampiyonun karşısında en ufak bir şansı olduğuna inanmıyorum. Yeter ki bir sakatlık olmasın. Osaka 3 kez grand-slam finali oynamış. Üçünü de kazanmış. Üstelik rakiplerinin hepsi de şampiyon raketler : Serena, Kvitova, Azarenka. Brady’ye iyi şanslar diliyorum. Buna ihtiyacı olacak !

Kadınlar finalinin ardından da karışıklar finali (Stosur/Ebden – Krejcikova/Ram). Krejcikova partneri Siniakova ile geçen yılki şampiyonluğunu korumak için çift-kadınlar finalinde de vardı. Mertens/Sabalenka çiftine kaybettiler.

Hoşkalınız. Bekir Emre.

19 Şubat 2021, Cuma 16:23
YAZININ DEVAMI

‘’Başka Bir Bahara İnşallah !‘’

Umarım Serena Williams’ın düşüncesi budur. Seveni kadar beğenmeyeni de olan bu kadın kim ne derse desin tenis sporuna zevk veriyor. Evet onu beğenmeyen olabilir ama seveni olmadığını sanmıyorum. Üstelik ekonomik açıdan da bu spora en fazla artı-değer katanlardan biri. Gençler için ise başlı başına bir pozitif örnek. Bugün tüm çabasına rağmen Osaka’ya iki sette yenildi. Maçın başlarında öne geçmesine rağmen bunu koruyamadı. Bunda muhtemelen maç ilerledikçe başlıca silahları olan ne ilk servislerinden, ne de forehand’inden destek alamamasının etkisi vardı. Japon raket Serena karşısında olmanın heyecanını atlattıkça daha üstün gözüktü. Umarım Serena tenisi bırakmaz. Ama bıraktığında kimse onu unutamayacaktır. Bundan eminim. Federer bile unutulabilir ama Serena Williams hafızalardan silinmeyecektir.

Dün Muchova’ya yenilen Barty basın toplantısında yitirdiği maçla ilgili konuştu. Biliyorsunuz rakibi Muchova ilk seti topu bile göremeden kaybedince uzunca bir sağlık-molası almış ve dönüşünde bambaşka bir tenisçiye dönüşüp maçı kazanmıştı. “Neyin vardı” diye sorduklarında ise kekeleyip “başım dönüyordu…Buz terapisi yaptık geçti” demişti. Barty rakibinin tümüyle kurallar içerisinde hareket ettiğini, kendisinin de zamanında sakatlık molaları almış olduğunu belirterek “böyle durumların beni etkilememesi lazım. O denli tecrübem var aslında” dedi. Bravo.

Çekya tenisi kendisine öyle bir kaynak yarattı ki bilhassa kadınlarda biri gidiyor, diğeri geliyor. Şimdi de tenisi zevk veren bir Muchova var. Ne denli göz önünden olacak bunu zaman gösterecek. Ama ABD’li Brady karşısında defalarca kez bu maçı çevirip alabileceği ortaya çıktığı halde kaybetti. Kaç maç-topu atıldığını gerçekten unuttum valla ! Bence kendisi kadar komple olmayan birine yenildi bugün. Maçın kontrolünü bilhassa kritik anlarda hep rakibine bırakınca Amerikalı da kendisine altın tepside sunulan bu armağanı kabul etti tabi ki. Muchova’nın biraz daha tecrübe ve özgüven kazanması gerek.

Brady için fevkalade bir forehand’e sahip demiştim. Bu silahını bugün en etkili bir şekilde kullandı. Esasen çoğu vuruşu atipik. Bakalım finalde Osaka karşısında ne yapacak. Son zamanların en iyi tenisçisi olduğunu Serena Williams karşısında bugün bir kez daha kanıtlayan Osaka eğer final stresine girmezse, izleyicileri de ardına alıp Cumartesi günü Brady’yi kolay geçer ve şampiyon olur.

Djokovic ise iyi bir antrenman yaptı. İkinci sınıf bir raket olan Rus Karatsev karşısında iki saate bile kalmadan (6-3,6-4,6-2) finale uzandı. Rus raket 850.000 ABDolarını cebine koyacak…Bu şimdiye kadar tenisten kazandığı tüm paradan daha fazla!

(Cuma) öğlen 11.30 gibi diğer yarı-final maçı var. Medvedev ile Komşu Çocuğu Tsitsipas arasında. İflah olmaz bir iyimser olarak bu maçın turnuvada sürekli beklediğimiz üst kalite de bir maç olacağını sanıyorum. Bakalım finalde Djokovic’in rakibi kim olacak. Uzun bir maç olacağını ve kim kazanırsa Sırp raketin karşısına yorgun çıkacağını düşünüyorum! Hoşkalınız. Bekir Emre

19 Şubat 2021, Cuma 09:41
YAZININ DEVAMI