‘’Delgado çıkmazdı‘’
Zira öncesinde o parmak ısırtacak cinsten izlediğimiz hücum çeşitlemelerinin dün gece Gaziantep’e karşı uygulanması biraz zordu.Beşiktaş’ın oyununun koşullara bağlı olduğunu belirtmiştik öncesinde. Saha zemini, rakibin anlayışı Beşiktaş’ı negatif etkileyebilirdi. Nitekim de öyle oldu. Delgado-Ricardinho ve ikili forvetten oluşan kare asın işbirliğinin ustalığıydı Beşiktaş’ın ofansif zenginliği. Ancak saha şartları dünkü maçta Ricardinho ve Delgado’dan verim almaya engeldi. Bir de buna sürekli oyunu durdurmaya ve rakibi faulle karışık yakından kontrol etmeye yönelik Gaziantep zihniyeti eklenince, Beşiktaş’ın iletişim sorunları öne çıktı. Tabii Gaziantep’teki saha ve rakip koşullarıyla başa çıkabilecek yegane oyuncu Nobre’nin sakatlığının da önemli bir etken olduğunu söylemeliyiz.Üç stoperle boğuşmak, Bobo ile Burak’ın harcı değildi. Forvette tutulması gereken toplar tutulamadı. Ricardinho’dan hiç destek gelmedi. Üstüne üstlük Ricardinho yerine Delgado’yu oyundan çıkaran Tigana ilerleyen bölümlerde Ali Tandoğan’ın da oynaması gerektiğini fark edemeyince son bölümde Beşiktaş karambollere sığınmanın dışında pozisyona da giremedi. Öncesinde ise beklenen oyun sergilenmese de Bobo’nun üç kez, Burak ve Koray’ın da birer kez yararlanamadığı fırsatların ışığında Beşiktaş’ın İstanbul’a üç puanla dönmesi de çok olağandı. Ancak son vuruşlara takıldılar. Zor zemine eklenen abartıya ulaşan sayısallıktaki faul ve ofsaytlarda maçın yarı zamanını çalıp, futbolu köreltti. Antep oynamak istemeyen, Beşiktaş ise pozitif anlayışını hiç eksiltmeyen taraftı. Baki ve Koray sahanın iyileri olarak maça adlarını yazdırırken, Yunus Yıldırım suya-sabuna dokunmamaya adeta yemin etmiş bir görüntü çizdi.
‘’Bobo Kartal‘’
Beşiktaş’a karşı deplasmanda üç forvetle oynamanın riski bir kez daha yinelenmeli mi, yoksa defansif tedbirler daha mı öne çıkarılmalıydı Vestel açısından... Bildiğini okumanın bedelini çok erken ödedi Manisa tarafı. Nobre’nin kafayla aşırdığı top ile Burak’ın savunma göbeği arasına sızdırdığı pas, kolay gollere zemin hazırladı Siyah-Beyazlılar’a. Koray’ın attığı goldeki takipçiliği, Beşiktaş orta alanının fonksiyonel yeni yönlerinden biri olarak da yansıdı skorboarda. Hatta Delgado iki tane net fırsatı becerisi tescilli bileklerine özgü kullanabilmiş olsa idi, 90 dakikanın skoru, 45. dakikada alınabilirdi. İkinci yarıda Vestel’in anlayışında bir değişiklik olmayınca, Ersun Yanal’ın fenomen futbolu, acizliğini koruyordu Beşiktaş’ın istekli ve diri oyunu karşında. Ali Tandoğan’ın sağ kanattaki etkinliği, üçüncü golün hazırlanmasında şık meyvesini de veriyordu ama Vestel’in savunmasını adeta tek başına dağıtan isim ve sahanın yıldızı üç gün ara ile tekrar Bobo oluyordu. Koray’ın orta alana çekilmesindeki doğruluğu, Serdar’ın her geçen gün yükselttiği mücadele kalitesi, Ricardinho ve Delgado’nun zerafeti Beşiktaşlılar’ın yine çok keyifli bir gece yaşamasının ana nedenleriydi. Hatta Burak’taki olumlu değişimi de bunlara eklememiz gerekir dün geceki performansını gördükten sonra. Özetle Vestel, üç gün önceki maça bakarak hiçbir önlem almadığının cezasını bu kez daha ağır olarak çekti. Beşiktaş ise yeni girdiği yolda oyuncuların kendine güveni ve moral motivasyon açısından önemli bir kazanım daha elde etti diyebiliriz. Tek olumsuz baktığımız taraf ise; Cem Deda’nın maç boyu verdiği faul kararlarındaki yetersiz kalan pas yorumları idi.
‘’Geometri ve coğrafya‘’
Evet... Artık rakip kaleye çok rahat inebiliyor Siyah-Beyazlılar. Ancak yine de bu takımı ciddi bir deplasmanda görmeden noktalı cümleler kurmamamız gerektiğine inanıyorum. Bu aşamada da Gaziantep maçı sıcağı sıcağına Kartal için belirleyici bir test olacak.Dönelim değişimin sebeplerine... Farklı oyuncu tercihleri ve yeni denenen düzenin katkısı inkar edilmeyecek olsa da futbolcu bazında yükselen mücadele ve iş sorumluluğu ile fiziki düzeydeki gelişmeyi görmezden gelemeyiz. Özetle bu takımın yakın geçmişte yokları oynadığı dönemde bitmek tükenmek bilmeyen mücadele hırsıyla adeta sahada tek başına didinen İbrahim Üzülmez allem etti, kallem etti, 3-4 kişiyi daha kendine benzeterek bir direnç halkası oluşturdu. Sonra da Tigana’nın bu kadrodan verim alabileceği en makul düzen seçimi devreye girdi. Bir öncesinde Kleberson-Serdar-Burak önlerinde Rico’lu orta alan ve çift forveti vardı Siyah-Beyazlı ekibin. Rico’nun arkasındaki orta alanın üçlü oluşu ile, ‘savunma desteği güçlü olur’ tezi hep kandırmaca ile seyretti. Kleberson ve Burak bu destekten uzaktı. Sorumluluk anlamında hepsi topu birbirine atıyordu. ½imdi asilden iki orta alan savunucusu... Kaçak güreşmeyen, hem göbeği tutup hem de kenarların kademesine destek sağlayan görev biçimiyle sahadalar ve en önemlisi onlar kenarda iken Nobre ve Bobo’ya çoğu kez geriye kat etmeleri görevini yükleyen Tigana’nın talimatları da önemli. Kısaca Beşiktaş’taki değişim, karnesinde geometrisi ve coğrafyası zayıf olan bir talebenin notlarını seri bir şekilde 3’e 4’e yükseltmesine benzer bir düzelme... Top kayıplarındaki azalma, topsuz oyunda fazla sayıda oyuncunun aktif görev alıp koşu menzillerini genişletmiş olması, topla oynayan değil daha çok topu koşturan bir anlayışa yönelme... Delgado’nun henüz yararı konuşulmayan tek topları, İbrahim Toraman’daki oyunun iki yönüne katılma gelişimi, Koray’ın Joker özelliğinin faydaları ve nihayet Bobo’nun driplingci özelliklerinden de üretim sağlanabileceğinin anlaşılması...Bir de Delgado zaman zaman ‘Ben bu mereti gözüm kapalı oynarım’ türünden triplere girmese... Çokça yinelediğimiz gibi Beşiktaş yeni bir heves ve bazı değişikliklerle olumlu bir başlangıç yaptı. Ama bu takımın gideceği nokta açısından konuşmamız gereken kesin yargılar için biraz daha beklemek gerekecek.Okan’ın son şansıErsun Yanal belki de Okan’ın elinden son tutan hoca olacak. Kesin eminiz ki, samimi bir tutuş bu... Yanal’ın ilk göz ağrılarından zira Okan. O da kendisine uzanan bu son samimi eli sıkı tutsun ve artık bırakmasın. Yeniden başlayışı oldukça hırslı ve iyi niyet mesajları ile dolu idi. Umarız devamı gelir de herkes kazançlı çıkar.
‘’Forvet işbaşı yaptı‘’
Okan ve Holosko birlikteliğindeki sağ kanat etkinliği Fahrili alanda hiçbir tepki görmüyordu. Nobre’yle gelen ilk golle beraber sakatlanıp çıkan Fahri’nin yerine Mehmet Sedef maça dahil olduğu zaman, oyundaki ibre Beşiktaş lehine dönüyordu. Bu sayede Ricardinho ile Delgado yüzünü rakip kaleye dönme şansı buldu, dolayısıyla Beşiktaş’ın ofansif grafiği yükseldi. İkinci gol de geldikten sonra Rico, Delgado, Bobo, Nobre dörtlüsünün pas alışverişleriyle rakip kaleye inişleri, oyunun en keyifli hücum figürlerini oluşturdu. İkinci yarı ile beraber Delgado ve Ricardinho’lu orta alanın 90 dakikayı çıkaramayacağı da yavaş yavaş anlaşılmaya başlanmıştı. Ersun Yanal’ın hücum düzeninden ödün vermediği oyun anlayışı, onlara istedikleri golü de getirdi. Bu gol de yapılış açısından mükemmele yakındı. Ama Beşiktaş’ın forveti daha da üretkendi dün gece. Özellikle de Bobo attığı sayısız toplu topsuz koşularla Vestel savunmasını en çok zorlayan isim olurken, Nobre de ondan mücadele açısından geri kalmıyordu ve Siyah-Beyazlılar’ın Brezilyalılar’dan oluşan forveti baştan beri en verimli oyununu sergiliyordu. Bobo’nun iki asitti, Nobre’nin 3 golü Beşiktaş’ın uzun süredir beklenen bir sonuç alma şekliydi. Dün geceye kısmet oldu. Siyah-Beyazlılar iyi başladı. En azından artık daha fazla mücadele ve daha az top kaybı var. İki ön liberolu düzen iç sahada sonuç olmaya devam edebilir ama Tigana’nın bu oyuncuların alternatiflerini de hazır tutma şartı var. Vestel Manisa, tüm planları galibiyet için kurmuştu. Bu anlayışları, dün geceki pozitif futbola da katkılar getirdi ama futbolun temel prensibi savunmayla ilintili olduğundan, bu anlayışın maç kazanmaya yeterli olmadığı da bu yüzüyle belgelenmiş oldu. Sahanın yıldızı Bobo idi. Koray’ın savunmada yerinde müdahaleleri, Serdar’ın çalışkanlığı, Delgado’nun bir devrelik performansı Beşiktaş’ın gülen yüzü olarak sahaya yansıdı.
‘’Bir Beşiktaşlı figürü...‘’
Onunkisi sadece güçlü bir profesyonellik ile dişli bir mücadele karakterin birleşimi.Eskilerden Ulvi, Kadir, Rıza’nın çizgisinde bir Beşiktaşlı figürü... Siyah-Beyazlı forma ile yedinci yılına bastı. Yedi yıl önce 3-0’lık Barcelona maçını hatırlıyorum. Muhteşem bir performansa imza atmıştı. Yedi yıl sonra da gücü hiç eksilmeden aynı çizgide mücadelesini sürdürüyor. O halde taraftar kanadından da ona artık başka bir lakap bulunması gerekiyor.Delgado iyi başladıTigana’nın Ricardinho ile Delgado’yu aynı 11’de buluşturup, hatta onlara alışık olmadıkları kanatlara yakın bölgelerde görev verdiği halde Beşiktaş’ın kenar ağırlıklı hücumlardan olmadığı kadar üretim sağladığı bir maçını izledik.Peki, bu düzen kalıcı olup da Kartal’ı bilinenden çok daha farklı, aktif bir futbol kimliğine taşıyabilir mi? Lokalize düşünürsek iyimser olabiliriz. Yani, sadece İnönü Stadı’na özgü bir düzen olabilir bu... Ama şunu da unutmayalım, eğer Beşiktaş üzerinde konuşuyorsak, ligin ilk yarısındaki kurguyu da biraz irdelememiz gerekir. Kleberson, Burak ve Ricardinho’nun yer aldığı bir düzen vardı. Yani savunmaya katkısı ‘sıfır’ olan üç futbolcuyla oynuyordu Siyah-Beyazlılar. Üstelik Kleberson ve Burak’ın aşırı top kayıpları takım kırılganlığını dibe vurduruyordu. Bu yüzden Tigana’nın Ankaragücü karşısında başlattığı yeni arayışına sadece Delgado ile Ricardinho’yu buluşturma merkezli bakmamak gerek. Fransız çalıştırıcının asıl müdahalesi Kleberson ile Koray’ın değişimidir. Bu iki oyuncunun değişiminin sonuçlarına, Koray açısından kaba hesap yüzde 50 artan defansif destek, yüzde 50 eksilen top kaybı ve yüzde 50 Serdar’a getirilen savunma yardımı olarak bakarsak, sağlanan ekonominin kaynağını da az-çok çıkarabiliriz.Delgado’ya gelince... Çok hevesli başladı, böyle devam ederse umutları artırabilir. Unutulmasın ki, o da Burak’ın yerinde görev aldı. Burak oynarken, oyunun iki yönüne ne kadar hizmet verebiliyordu, Delgado oynarsa bu durum ne kadar fark edecek... Ancak bu iki oyuncuyu ofansif anlamda tartıya koyduğumuzda sonuç alma yönünde de ibrenin Delgado’dan yana olduğunu söylemek zor olmayacak. Belki de bu düzenden ‘part-time’ da olsa daha alternatifli bir kadro üretilebilecek. Ama dediğimiz gibi, zorlu deplasmanlar ve derbiler söz konusu olmadığında...Şampiyonluğu hedefleyen listebaşı konumda bir ekip ya da Avrupa kupalarında hedefi olan bir takımdan bahsediyor olsak elbette ne bu düzeni ne de bu oyuncuları tartışıyor olacaktık. Ancak Beşiktaş’ın hâlâ süregelen meselesi; dengesiz kurulan bir takımın kendi içindeki arayışlarında hangisinin daha çok işe yarayacağı ile ilgili...
‘’'Rizikolu Dönüş'‘’
Gerçekte forvet yapısına göre üstünde taşıması gereken ofansif düzeni de çok öncesinden bu yana, bu şekliyle seyretmeliydi Siyah-Beyazlılar’ın.Üretim vardı... Hem de kenarlardan hiç olmadığı kadar. Geneli İbrahim Üzülmez merkezliydi. Güzelim ortalar, Nobre’nin beceriksizliğine takıldı. Hatta 2007’ye hevesli başladığı gözlenen Delgado da klasının gerisinde bir vuruşla önemli bir sayıyı heba etti.Agresif orta alan mücadelesinde Serdar’ın yanında Koray’ın yer alması, savunma yardımlaşması adına doğru bir yerleşimdi. Delgado’nun sağa çekilmesi de verimsiz gözükmüyordu bu düzende.Sadece Ricardinho’nun katılımcılığındaki eksikler ile Baki’nin pozisyon almasındaki yanlışlar handikap olarak gözleniyordu Kartal’da. İlk yarıda 4 net pozisyon harcandıktan sonra ikinci yarı da Bobo ile Nobre’nin gol olması gereken vuruşlarının sonuçsuzluğu ile başlayınca, atamayana atarlar kuralı daha fazla tahümmül edemedi! Bebbe Ankaragücü’nün ikinci net pozisyonunda golü buldu.Penaltının erken yetişmesi, Siyah-Beyazlılar’da moral motivasyonunu kaybetmesine engel faktör olarak gelişti. Ardından gelen sessizlikten sonra bir de ışıksızlık devreye girdi. Ortalık tekrar aydınlandığında maç da Delgado’nun nefis golüyle başladı. Tigana’nın Burak’ı oyuna almasının doğruluğunu, ona gelen pozisyonların bolluğu belirledi. Ancak genç Burak, neredeyse tüm arkadaşlarının kaçırdığı fırsatlara eşit sayıda fırsat harcayarak, başka bir rekora daha imza attı. Son bölümler Ankaragücü’nün kupadan elenme refleksiyle oluşan baskısı ve Beşiktaş’ın da bu kadar kaçırdıktan sonra geriye yaslanmasıyla sonuçlandı. Kartal, çok açık farkla kazanacağı maçı ancak tek farkla sonuçlandırabildi ama en azından kupada da yarışına ‘devam’ diyerek teselli buldu.
‘’Transfer söylemde kalır‘’
Ancak Beşiktaş yönetiminin şu anki konumunda bu kararı verecek gücü yok. Siyah-Beyazlılar’ın iki yıldızından aldığı verim belli. Bundan sonra alacakları da fazla değişmez. Ancak kamuoyu ve Beşiktaş medyasının her olumsuz sonucu bu iki oyuncunun satılmasına bağlayacağı çok açık olduğundan, yönetim kanadından bu oyuncuların gönderilmelerine onay verilemez gözüküyor.Aslında orta alanı agresif kullanabilen, hem defansif hem ofansif olarak oyunun iki yönünü de oynayabilecek bir futbolcu çok gerekli Siyah-Beyazlı ekibe... Hatta kanatları kullanabilen, devamlılığı yüksek en azından bir kenar oyuncusunu da bu kadroyu nitelikli hale getirme açısından eksik olduğunu söyleyebiliriz. Böylesine oyuncuların yokluğunu hissederken, onun yerine sadece top ayağına geldiğinde ofansif anlayışta, o da yarım yamalak katkı sağlayabilen iki oyuncuyla başının bağlı olması Beşiktaş’ın en belirgin saha içi çıkmazı...Futbolun realitesi Siyah-Beyazlı ekibin gerçek yetersizliği, Beşiktaş’ın usta oyuncularının gerçekte bir fazlalık olduğuna işaret etse de başta da belirttiğimiz gibi Demirören yönetiminin şu anki pozisyonda bu riski alamayacağı kesin. Üstelik bu tür bir operasyona girişecek olsalar da, gidenin ya da gidenlerin yerini dolduracak nitelikte bir transfer takibinde ve planlamasında olmadıkları için büyük ihtimalle Siyah-Beyazlı ekipte şu anki kadro bütünlüğü bozulmadan sezon sonuna kadar varlığını bu şekilde sürdürecek.
‘’Delgado'daki sır!‘’
Sezon başındaki transfer harekatının bir numaralı ve en parlak aktörü, buhar oldu, uçtu adeta...Herkesin bildiği; önemli bir sakatlık geçirip, hala düzelemediği... Ancak bu durum da gitgide inandırıcılığını kaybediyor ve akıllara ‘bu işte acaba başka bir sakatlık mı var’, sorularını getiriyor...Bilindiği gibi, Beşiktaş transferini ve sezon başı çalışmalarını tamamlayıp yenilediği kadrosu ile ilk gösterime çıktığında, Delgado merkezli bir takım kurgusu göze çarpıyordu... Ne olduysa oldu, dünyanın yıldızı olarak Ricardinho’nun takıma eklenmesiyle durum değişmeye başladı...Delgado yavaş yavaş sahneden çekilirken, Ricardinho’nun ağırlığı hissedilir oldu. Daha sonraki tartışmalar, ikisinin birlikte oynamasında bir sakınca olmadığı yönünde yoğunlaşsa da, günün futbolundaki mantık buna izin vermediği için, Tigana da ikisinden sadece birini oynatmaktan öte çözüm bulamadı... Bu aşamada Ricardinho, ekip liderliğini ele geçirecek düzeyde öne çıkarken, Delgado da aynı hızla gözler önünden kayboldu...Tigana şu sıralar Antalya’da Delgado hakkında, “Onu bu kez önliberoda deneyeceğim” şeklinde görüş belirtirken, kendi yıldızını kaybetmemek adına koşulları nasıl zorladığını tahmin etmemek güç değil...Bütün bunlardan yola çıkarak bir grupçuluk olayından filan söz ettiğimiz sanılmasın. Ricardinho’nun vatandaş çokluğundan dolayı artı bir güç kullanıp, Delgado’yu safdışı bıraktığını söyleyemeyiz. Ancak Delgado’nun çıtkırıldım fiziğine eş bir de karakter yapısı varsa, savaşmaya gönlü olmadığından, kendini geri çektiğinden ve artık Beşiktaş’a gelmesini büyük bir hata olarak değerlendirdiğinden rahatlıkla söz edebiliriz. Sonra da Beşiktaş Yönetimi’nin transfer stratejisine bakarız: Aynı mevkiiye çok parlak iki yıldız transfer edip de, bu en pahalı iki yatırımının birbirini nasıl pasifize ettiğini yüzlerine vururuz. Ve Beşiktaş’ın birinci elden, kendisine nasıl zarar verdiğini konuşuruz...