Arama

Popüler aramalar

‘’Tekzip!‘’

Trabzon maçını izledikten sonra bırakın yanıldığınızı itiraf etmeyi, insanın küçük dilini yutacağı geliyor, bugüne kadar gördüklerinin sanal olduğuna inanıyor. Bir takım kötü oynayıp yenilebilir. Kötü goller yiyip, kaybedebilir ama böylesine şuursuzlaşma hakkı yoktur. Kaldı ki, bu ekibin ilk yarıyı iki farklı önde bitirdikten sonra kalan 45 dakikanın ilk 10 dakikası 3-2 geriye düştüğü gibi, geriye kalan bölümde de çok net yiyebileceği halde yemediği 4-5 gol gerçeği varsa, ona teknik-taktik, futbolcu, teknik direktör çerçevesinden yaklaşmak da biraz detayda kalır gibi. Olsa olsa, Murat Bardakçı’ya başvurulup, cin çıkarma metotları hakkında tavsiyeler alması önerilir...Eğer ligin geride bıraktığımız 22 oyununun en az 7-8’inde rakibe hiç pozisyon vermediğiniz istatistiklere ulaşmış, ligin ilk yarısında kalecinizin yediği abuk-subuk goller sonucunda nice badireler atlatmış, stoperlerin nöbetleşe sakatlanması ile istikrarlı bir defans hattı adına sıkıntılar yaşamış ve buna rağmen henüz iki hafta öncesinde ligin en az gol yiyen ekibi unvanını elinizde bulunduruyorsanız, sizin için noktalı cümleler kullanmak biraz da bizim hakkımızdı. Ama Trabzon’a karşı öyle bir takım seyrettik ki, geçmişi hafızalarımızdan silme kararı aldık. Hatta bu takımın ligin ilk yarısında 1-0 kaybettiği ancak 10-0 kaybedebileceği Sivas karşısındaki kimliği ile Antalya’da 3-1 galipken 4-3 geriye düştüğü maçtaki kimliğinin gerçek olduğuna inandık.Sonuçta bakmayın siz sürekli defans, kaleci, yenen gollerden bahsedip tamamen savunmaya yönelik bir yazı yazdığıma... Aslında sorun elbette takım denen bir çoğunluğa ait. Ama ben bu ve bundan önce yazmaya çalıştığım tüm Beşiktaş konulu yazılarımda yer alan takım ve ekip kelimeleri ile ona ait cümleleri kendi adıma tekzip ediyorum.

27 Şubat 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kabul günü‘’

Gelin görün ki, hiç de öyle değildi. Ne ilk yarıdaki oyun Beşiktaş’a 2 farklı skor üstünlüğüne taşıyacak cinstendi ne de Trabzon’a aitti, ikinci yarı başladıktan sonra Kartal’ın “5 dakikada Beşiktaş” oluşu. Bordo-Mavili ve Siyah-Beyazlı savunmaların kabul günüydü dün. Özellikle de Beşiktaş kanadında Baki, Ali Tandoğan, Runje’nin. Tigana ofsayt taktiği ve kademe uyumsuzluğunu öne sürerek, Ali Tandoğan’a kesti ilk faturayı ama Baki komedisini seyretmemiş olması mümkün değildi. İkinci yarıda Trabzon forvetine Ersen Martin ile birlikte eklenmiş üçüncü bir Trabzon forveti idi adeta Baki Mercimek. Neler yaptı neler... Savunmadan çıkarken rakibe verdiği topları bir de karşılayışı vardı ki, sormayın gitsin. Ama savunma ve Baki ile de ilgili değildi bütün problem. Delgado ve Richardinho’nun yokluğunda, oyunu 2 farklı üstün götürdüğü bölümler de dahil Kartal 9 kişiydi aslında. Ve bu durumun farkına ikinci yarıda varıldı. Ziya Doğan’ın Ersen Martin’i oyuna alması Beşiktaş’ın dağılmasına yetti. 15 dakikada 3 gol bulmasına rağmen gemi azıya almış Trabzon’u durdurmak mümkün değildi artık Beşiktaş için. Kelimenin tam anlamıyla dağılmışlardı çünkü... Bir başka deyişle Trabzon’u çok çok üstün gösteren oyun Beşiktaş’ın düştüğü perişanlıktı aslında. Özetle hiç kimsenin hakkını yemeden ve hiç kimseye olduğundan daha fazla bir şey söylememek adına bu mahalle maçını Trabzon kazandı diyebiliriz kısaca... Beşiktaş tıpkı sezonun başında başlayıp 5 hafta taraftarının ağzına bir parmak bal çaldığı bir süreci, ligin ikinci yarısının başında da gösterdikten sonra tekrar gerçek kimliğine döndü. Kimse artık fazla hayale dalmasın. Fenerbahçe için sanırım bundan daha şanslı bir sezon yaşanmayacak gibi...

25 Şubat 2007, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş nasıl kazanır?‘’

Bu tarz düşünmedi. Zirveye ortak olmak için bu iki deplasmandan en az 4 puan gerekirdi zira... Olmadı.Şimdi ise rakip Trabzon diye sahaya bir dizi önlem almış bir takım çıkarsa bu da doğru olmaz. Artık korkunun ecele faydası yok, Beşiktaş’ın da kredisi yok. Direk 3 puan üzerine tasarlanması gereken bir maç bu. Yani Siyah-Beyazlı ekip, kendi evinde oynadığı anlayışı hiç tereddüt etmeden Trabzon’da da üstlenmeli. Bunun için de iki gerekçesi var Kartal’ın. Birincisi Trabzon’un Beşiktaş’ı durdurma yoluna gitmeyecek olması. Kendisi de ofansif enstrümanlarını öne çıkaracak. Her iki ekip de kendi oyununu oynamakta sakınca görmezse kağıt üzerinde bu durumdan karlı çıkacak ekip, Beşiktaş olur.Siyah-Beyazlı kesimde bir diğer avantaj da Delgado ve Ricardinho’un çok şikayetçi olduğu saha koşullarının aksi bir hava durumu olmazsa Konya ve Gaziantep’teki zeminlere nazaran daha elverişliliği... Takımın hücuma dönük Güney Amerika kanadı, bu şartlarda ofansif iletişimleri kuşkusuz daha etkili olacaktır. Trabzonspor’un Gökdeniz, Yattara ve Ceyhun’a dayalı bireysel yönüne karşı kollektif yapısının daha ağır bastığını da söylememiz gerek bu arada.Sonuçta Siyah-Beyazlılar tam da bu maç için en iyi bildiği saha içi düzenini esas alarak ödün vermeden ortaya koyarsa istediğini alan taraf olur bizce...

24 Şubat 2007, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tigana'nın kulübesi‘’

Gaziantep’teki Beşiktaş’ı iyi gözleyen Nurullah Sağlam, Erdoğan Arıca’nın eksik bıraktıklarını tamamladığı gibi, üstüne de koydu. Bunun göstergesi de, Gaziantep’te 4-5 pozisyon bulan Beşiktaş’ın Konya’da gol bulduğu halde hemen hemen hiçbir organize hücum organizasyonunun olmamasıdır.Beşiktaş’a yüzeysel bakan teknik adamlar ilk elden Delgado, Rico ve Bobo’ya karşı önlem düşünürken Nurullah Sağlam tersini yaptı. İyi düşünün son maçta kimdi Beşiktaş’ta bekleneni veremeyen. Delgado, Rico, Burak, Nobre ve Bobo’dan birisi diyorsanız, onlar zaten her maç değişik grafikte performans sergileyen oyuncular. Asıl içeride dışarıda son 4-5 haftanın en formda aktörleri Koray ve Serdar’ın kötü oyunudur dikkat çekici olan Konya’da... Nurullah Sağlam ikinci bölgede yoğunlaştırdığı preste, Serdar ve Koray’ın üstüne oynayarak Beşiktaş’ın defans-ofans hattını kilitlemiştir. Tigana’nın Serdar’ı oyundan almak zorunda kalması ile Koray’ın alıştığımız mobil oyuncu özelliklerini sergileyerek geriden forveti destekleme girişimlerine hiç rastlanmaması Nurullah Sağlam’ın esas Beşiktaş’ı durduran taktik başarısıdır. Ricardinho ve Delgado’yu ilk elden tehdit olarak görmemek ile doğrusunu yapmıştır Sağlam.Tigana ise takımının en stratejik bölgesine yöneltilen baskıya bir karşılık bulamadığından dolayı çareyi Serdar’ı oyundan almakla bulmuştur. Beşiktaş’ın çözümsüzlüğü, hep konuştuğumuz paralelde gelişiyor. Delgado ve Ricardinho bir de saha ve havayı bozuk bulduklarında kolay kilitleniyor. Fransız çalıştırıcı ise buna, kulübesinden çözüm aradığında hiçbir sonuca varamıyor. İyi düşünelim, Gökhan, Burak ikinci yarı oyuna dahil olduklarında çıkanlardan ne zaman daha üst düzey bir katkı getirmişlerdir takım oyununa... Özellikle de son oyunlarda ikinci yarı Beşiktaş’ı karşı kaleye taşıyabilecek İbrahim Akın nerededir... Tigana yumuşak dokulu kurgusunu, 11’iyle sınırladığı, 12. ve 13. adamı olmadığından dolayı dış sahalarda istediğini almaktan uzakta kalmıştır. İnönü’de 12. adamı tribünler fazlasıyla üstlendiği için Tigana’nın kurgusu kamuflajını içeride koruyor.Not: Önceki gün aldığım haber beni çok üzdü... Genç yaşta babasını yitiren Mehmet Sedef’e başsağlığı dilerim.

20 Şubat 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fosforlu galibiyet‘’

Gökhan’ın İbrahim Üzülmez’i, İbrahim Üzülmez’in de Runje’yi yanılttığı korner atışında yedi golü Siyah-Beyazlılar. Arkasından pamuk adaleli dev adam Gökhan Zan’ın sakatlanması Beşiktaş’ın geriye düşme psikolojisiyle buluşunca, sazı alan taraf oldu Yeşil fosforlular. Bu bölümden sonra oyun müthiş bir orta alan mücadelesine sahne olurken, Tigana’nın deplasman kurgusunda da bozmadığı Rico-Delgado ikilisinin varlığı yine tartışma yaratacak cinsten sorgulanıyordu. Gaziantep’te Rico’nun yokluğunu, Konya’da da Delgado üstlenmiş gibiydi. Beraberlik golündeki payı hariç takımının orta alanını eksik bıraktığı kesindi ve bu durum oyundan çıkana kadar da değişmedi. Üstelik Siyah-Beyazlı ekibin çekomastiği Koray’da da geçtiğimiz haftalara oranla bir çekimserlik hissediliyordu. Aslında bu atmosferde motivasyonunu olumluya çevirecek en iyi şansı da yakalamıştı Siyah-Beyazlılar, ilk yarının sonunda yakaladıkları beraberlik golünde. Ve bu eşitliğin ikinci yarıda oyunun daha çok konuk ekip lehine üstünlük sağlayacağı düşünülmüştü. Tersi oldu. Baştan bu yana oyunu iki yönlü oynamadı ki, performansını hiç eksiltmedi ev sahibi. İkinci golü de buldukları halde defansif prensiplerini saklı tutmak kaydıyla ofansif zenginliklerini de sakınmadan ortaya koymaları, rakibin ismini gözetmeme açısından futbol adına saygın bir anlayıştı. Tigana 12. 13. ve 14. adamlarının yani kulübesinin hiçbir ek katkı sağlayamayacağını Burak ve Gökhan’ı oyuna almasıyla da anlıyordu ama yapacak bir şey yoktu. Beşiktaş, zirve yolunda ilerlemesini sadece futbolun mücadele boyutuyla götüremeyeceğini anlıyordu. Kanatları kullanmak, ofansif zenginliği derinleştirmek, kısacası gol için formül lazımdı. Bunları başaramayınca da Konya’nın üstün oyununa baş eğmek zorunda kaldı.

17 Şubat 2007, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Konuşmak için çok erken...‘’

Her ne kadar Sarı-Lacivertliler’in formsuzluğu iştah kabartıyorsa da kazın ayağı öyle değil. Yüzde 100 bir faktör olmamasına rağmen kimsenin Fenerbahçe’nin fikstür avantajını hiçe sayamayacağı bir gerçek var. Onun yanında hepimiz çok iyi biliyoruz ki şampiyonluk yolu deplasmanlardan geçer... O zaman bakalım 20 hafta sonundaki duruma...Beşiktaş deplasman toplamında 2 galibiyet, 5 beraberlik almışken, Galatasaray’ın da 2 galibiyeti ve 4 beraberliği bulunuyor. Kartal ve Cim Bom kimi zaman iyi oynadığı hatta galibiyeti hakettiği dış saha maçlarını kazanamamışken, Fenerbahçe kötü oynadığı maçlardan üç puanla dönmeyi başarabilmiş. Bu durumda Kanarya’nın puan avantajının yanı sıra sonuç alma noktasında bireysel de olsa iki rakibinden daha becerili olduğu gerçeğini de kabul etmemiz gerekir. Kaldı ki, Beşiktaş ve Galatasaray şu anki puan cetveline göre bıçak sırtında yürüyor. Yani artık hemen hemen kredileri yok gibi. Bundan sonraki yol güzergahında en ufak bir kayıp, motivasyonlarını da daha olumsuz etkileyecektir. Ancak Fenerbahçe’nin hala kullanabileceği avantajlı kredileri olduğunu da gözönünde bulundurmak gerekir.Zirveye uzanan yol kulübeden geçerBeşiktaş’ın ezberine aldığı yeni 11 ve yeni düzeni ile ilk 5 maçta farklı bir sayfa açtığı hatta futbolun seyir zevkini de öne çıkararak heyecan verdiği kesin. Ancak yanıltıcı olmasın, bu görüntü herşeyini halletmiş bir takım kimliği oluşturmuyor henüz. İşte geçen hafta Gaziantep’te tüm iyi niyet ve güçlü oyuna karşın üç puan gelmedi. Bu hafta Konya, sonrasındaki Trabzon deplasmanları da o yüzden birçok soru işaretiyle dolu. Çünkü Tigana’nın ezberine aldığı 11, İnönü 11’i... Fikstürde yer alan deplasman rakiplerinin barındırdığı koşullar ise Ricardinho ve Delgado’nun tam anlamıyla keyfini kaçıracak cinsten. Antep dönüşünde usta Brezilyalı da birçok kez dile getirdi zaten.İkinci konu da şu, Beşiktaş’ın ilk 11’i müthiş keyif veriyor olabilir. Ama bundan sonrası için kulübe çok önemli. Tigana’nın 12., 13. ve 14. oyuncuları yok. En azından şu ana kadar girdiğinde oyuna ek katkı sağlayan kimseye şahit olamadık. Dış saha maçlarında Ricardinho, Delgado ve Bobo kilitlendiğinde Tigana alternatifsiz ve çaresiz kalırsa, Beşiktaş sonunu getirmek istediği yolun yarısında takılır.Fenerbahçe’nin bir kredi daha tanıdıktan sonra Tigana’nın Konya maçı ile başlayacak yeni süreçte artık klişeleşmiş 11’inin yanı sıra kadrosunu da çok daha efektif kullanma ve diğer oyuncularını da en az 11’i kadar motive edip taktik anlayışı benimsetme şartı var. Bu süreçte öncelikle İbrahim Akın, Mehmet Sedef, Burak, hatta hatta Kleberson’a dahi fazlasıyla ihtiyaç hissedilecek.

13 Şubat 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ciddi ve sorumlu‘’

Son haftaların formda oyuncusu Koray, dünkü performansıyla yine takımının kilit noktalarında önemli işlevlere imza atan oyuncusu olarak öne çıktı. Ticari düşündü dün geceki maçta Siyah-Beyazlılar. Estetik gösteri, yerini daha çok görev sorumluluğuna bırakmış gibiydi. Delgado dahil takım savunmasına büyük çoğunluğun eşlik etmesi bunun göstergesiydi. Siyah-Beyazlılar’ın ezberine altığı altılı blok savunma katkısı olarak görevlerini tam anlamıyla yerine getirdiler sayılır. Bu durumun en büyük göstergesi kaleci Runje’nin de artık kalesinde daha huzurlu ve güvenilir bir kimlikte yer aldığından belli. Delgado’nun birinci golde, Koray’ın da ikinci goldeki payları da inkar edilemezdi. Bobo yine araştırıcı, Nobre bu kez tutuktu. İbrahim Üzülmez her zamanki gibi sahanın en çalışkanı, genç Serdar da en sorumlusu olarak göze battı. Denizli’nin mücadelesi bulunduğu lig ortamına göre normaldi. Öncelikli amaçları kontrataktı, zaman zaman da santraforları Kroupa ile yüksek toplarla buluşturmak gol için öne çıkan düşünceleri oldu ama başta da belirttiğimiz gibi Beşiktaş’ın takım olarak verdiği mücadele oyunu iki yönde oynama aşamasında üstünlükten kopmamamaları konuk ekibe hemen hemen hiç fırsat tanımadı. Beşiktaş liderin puan kaybetmesiyle harcamaması gereken fırsatın görev sorumluluğu ile dün geceki galibiyette payı büyüktü. Şimdilik bu avantajlarını da doğru kullanıp, zirve yarışı için niyetli olduklarını gösterdiler. Hakem Kuddisi Müftüoğlu özellikle ilk yarıdaki tutarsız faul yorumlarına bir de Beşiktaş’ın bariz bir penaltısını vermeyerek, notunu düşürdü.

11 Şubat 2007, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yola devam...‘’

Üç İstanbul oyunu, Delgado ile Ricardinho ustalığının merkezine oturtulmuştu ve haklılık payı da vardı. Biz ise biraz gölgede kalan asıl makbul tarafı kalıcılık olan Tigana kurgusundan söz etmiştik. Bir kez daha yineleyelim; 4’lü defans ve onun önünde Koray-Serdar ikilisi ile start alan çift orta alan savunuculu toplam 6 blok, Tigana’nın sistem iskeletinde esas doğruyu yakaladığı düzendir.Defalarca yanlış ve demode diye vurguladığımız Koray’ın savunmada yer alışından nihayet vazgeçen Tigana, şimdi Koray’ın orta alandaki iki yönü aktif oyununu yeni keşfetmiş biri olarak umuyoruz boşa geçen zamana da yanıyordur. Olsun... Zararın neresinden dönülürse kardır diyelim ve konumuza dönelim...Bu 6’lı blokla her yerde oynanır. Siz teknik direktör olarak, maçtan bir gece önce Ricardinho, Delgado ve Bobo’nun gününde olup, olmayacaklarını düşünerek uykunuzu kaçırabilirsiniz. Ama bu 6’lı bloğunuz futbolun cilveleri hariç pek endişe verdirmez size... Vestel Manisa maçlarındaki gibi gösterişli hücumlar üretebildiğiniz tempolu bir düzene uyabildikleri gibi, Antep karşısında tek pozisyon verilmemesindeki payı da üstlenirler.Her şeye rağmen Tigana’nın bu düzeni, oyunu iki yönlü oynayabiliyor. Delgado ve Ricardinho’dan beklenenleri, yeri gelince Koray da yapabiliyor. Kaçan dört net pozisyondan sadece birini Bobo gol yapsa, ki çok olağandı, yine aynı şeyleri konuşacaktık. Bu 11 ezberini sürdürmesine karşı olmasak da, Fransız çalıştırıcının rakibe ve diğer koşullara göre 90 dakikalık periyotta Rico ve Delgado’yu zamanlama açısından daha doğru kullanma şartı olduğunu belirtmeliyiz. Bu noktada onların verimli mi, yoksa takım savunmasına köstek mi durumundaki performanslarını ölçmek için İbrahim Üzülmez’le İbrahim Toraman’ın huzurlu olup, olmadığını gözlemlemek yeterli.41 dakikalık maç!İstediği kadar doğru faul yorumu yapmış, istediği kadar maça tesir edecek yanlış düdük çalmamış olsun. Bir hakem nasıl ki sahada 22 kişiyi tutmak ön koşulu ile her maça çıkıyorsa, topun oyunda fazla kalmasını da mukaddes saymalı. Gaziantep’te topun oyunda kalış süresi 41 dakikayla neredeyse bir rekor... Bunun anlamı şu, her oyuncu istediği gibi kötü ya da iyi niyetli davranmış, hakem de bu duruma tümüyle seyirci kalmış.

06 Şubat 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI