Arama

Popüler aramalar

‘’Çare Diego‘’

Aziz Yıldırım...
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1 numaralı lideri...
Yaptığı tesisleri, kurduğu takımları, aldığı yıldızları ve kulübe kattığı değerleri kim inkâr edebilir ki?
15 Şubat 1998’de, yani tam 18 yıl önce 1 oyla kazandığı seçimin ardından, 16 yılda Fenerbahçe Spor Kulübü’nü getirdiği nokta ortada...
*****
İsmail Kartal...
Fenerbahçe Futbol Takımı Teknik Direktörü...
Yıllarca Fenerbahçe forması giydi, ‘Arap’ lakabıyla tribünlerin en sevdiği adamlardandı.
313 resmi karşılaşmada oynadı, sağ bek olmasına karşın 21 gol attı. Herkes oraya buraya kaçarken, en kritik zamanlarda, penaltılarda topun başına o geçerdi. Böyle durumlarda fazlaca sakindi, gerilimli ortamlarda ise fazlaca agresif... 44 sarı, 4 kırmızısı vardı!
Bu arada, o 103 gollü şampiyonlukta o da vardı, rekortmen takımın oyuncularındandı.
Futbolu bıraktıktan sonra sırasıyla Fenerbahçe, Kardemir Karabükspor, Fenerbahçe, Sivasspor, Mardinspor, Altay, Mardinspor, Malatyaspor, Orduspor, Konya Anadolu Selçukspor’da antrenörlük yaptı. 7 Temmuz 2010’da döndüğü yuvasında, bu sezon başı 1 numaralı teknik direktör oldu.
*****
Emre Belözoğlu...
Fenerbahçe Futbol Takımı Kaptanı...
Galatasaray’da yıldızı parladı, Hagi’nin veliahtı olarak nam saldı. 5 sezonun ardından İnter’e gitti... Oradan Newcastle United’a transfer oldu. 2008-2009 sezonunda Türk Futbol Tarihi’nin en çok konuşulan bir kaç imzasından birine imza attı; çocukluğundan beri büyük bir aşk beslediği Fenerbahçe’ye geldi. Yarım sezonluk Atletico Madrid serüvenini bir kenara koyarsanız, 7 sezondur Fenerbahçe’de...
25 golü var, 16 asisti...
55 sarı kart görmüş, 3 kırmızı...
*****
Fenerbahçe futbol takımı denilince, akla gelen ilk üç ismi yazdım şu ana kadar...
İkinci kaptanın Volkan Demirel olduğunu da not edin bir kenara...
*****
Aziz Yıldırım gergin...
İsmail Kartal gergin...
Emre Belözoğlu gergin...
Volkan Demirel gergin...
*****
Kanaat önderlerinin tamamı gergin Fenerbahçe’nin...
*****
Saha içi liderleri farklı mı?
Bruno Alves mesela...
Emanuel Emenike, Caner Erkin mesela...
Bekir İrtegün bile isyankâr bir görüntüye bürünüyor kimi zaman...
*****
Tribünler nasıl peki?
Ok gibi gergin...
*****
Bu kadar gerilimden, pozitif sonuç çıkmaz...
*****
Fenerbahçe’nin bir an önce kendisiyle barışması lazım...
Yönetimin tribünle...
Futbolcuların birbirleriyle...
*****
Gökhan Gönül gibilerin, Dirk Kuyt, Moussa Sow, Pierre Webo, Michael Kadlec gibilerin çoğalması lazım...
Saha içinde; Alex de Souza tarzında görüntüde pamuk gibi, ama futboluyla rakipleri yere seren bir lider lazım...
Bu kadroda var mı böyle bir adam derseniz...
Var derim;
*****
Çare; Diego...
İzin verirlerse elbette!

03 Aralık 2014, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ortaya karışık!‘’

KONU: Vatan haini...

YORUM: Bursa’da Volkan Demirel’e maçın büyük çoğunluğunda böyle bağırdı taraftarlar... Nedeni, TT Arena’da oynanan milli maçta, ısınma hareketleri yaparken kendisine küfredilmesini gerekçe göstererek stadı terk etmesi... SORU: ‘Vatan haini’ sözü küfür müdür, değil midir?

YORUM: Birkaç gün önce Merkez Hakem Kurulu, hakemlere, küfürlü tezahürat halinde maçı tatil edebilme yetkisi verdi. Fırat Aydınus, çok uzunca süren ‘vatan haini’ tezahüratlarına karşın maçı durdurmadığına göre; MHK, bu iki kelimeyi küfür olarak algılamıyor demek ki.

SORU: Merkez Hakem Kurulu bünyesindeki herhangi bir şahıs (Mesela Başkan Zekeriya Alp), isminin önüne ‘Vatan haini’ ifadesi konulursa ne hisseder?

?

KONU: Fatih Terim...

YORUM: Meşhur bir şarkıdır; O eski halinden eser yok şimdi... Nerede otorite, nerede istikrar, nerede başarı... Hepsi, geride kalmış... İstikrar ve başarı, inanın çok da önemli değil aslında; fakat otorite bitmişse...

SORU: Ne olacak bu milli takımın hali?

YORUM: Taraftarı bile yok ki bu milli takımın... Kadıköy’de ‘Neymar’ tezahüratı yapılıyor, Arena’da Volkan’a küfrediliyor, Avni Aker’de genç Salih hedefe konuyor. Sevmiyorsan, hesap soramazsın!

SORU: Fatih Terim şu Volkan meselesi hakkında ne zaman ağzını açacak?

?

KONU: Caner Erkin...

YORUM: Orantısız güç... Futbolu büyük, otokontrolü sıfır... İsmail Kartal’a tepki göstermesi değil, teşekkür etmesi gerekli... Çünkü her zaman olduğu gibi gereksiz bir sarı kart görmüştü. Üstelik Volkan Şen, adeta koridor yapmıştı onun kanadını...

Hakemin ikinci sarıyı göstermesi an meselesiydi.

SORU: Bu hareketin cezası ne olmalı?

YORUM: Aslında, bir futbolcu oyundan alındığında seviniyorsa sorun var demektir! Doğrusu bu... Fakat Bursa’da yaşananı da iyi okumak lazım... Öfkeli olması, üzgün oluşundan kaynaklanıyor olabilir, ancak bu durum, futbolcunun hocasına ve kaptanına hakaret etmesine izin vermez. Bu konuda iş, yönetime düşer. Ciddi bir para cezası, gerekli uyarı anlamına gelebilir.

SORU: Caner Erkin daha önce de böyle bir eylem yapmış mıdır? (Birinci hata olabilir, ama ikinci suçtur.)

?

KONU: Cesare Prandelli...

YORUM: Biraz Ünal Aysal’ın işbilmezliği, biraz da Roberto Mancini’nin torpiliyle geldiği ortaya çıktı. İtalya Milli Takımı için kimin torpili vardı, onu bilemem... Fakat şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Türkiye’ye gelmiş en vasat teknik adamlardan biri olacağı kesin...

SORU: Ne yapılmalı?

YORUM: Duygun Yarsuvat ve ekibi, bombayı kucağında buldu. Göndermek istese, bir ton tazminat... Kasa zaten tamtakır... Ünal Aysal kurumsallaşma alanında gösterdiği başarılı performansla, kulübün kasasını tertemiz yapmış! Kalsa, nereye kadar? Puan cetvelinde fark sadece 1 puan; evet ama, Galatasaraylı taraftar bile bu takıma, bu takımın oynadığı futbola güvenmiyor ki...

SORU: İki İtalyan döneminde Galatasaray futbol takımı iki maç üst üste aynı kadroyla sahaya çıkmış mıdır?
?

KONU: Ersun Yanal...

YORUM: İyi teknik direktör.. Ve şu an en olması gereken yerde, en olması gereken takımın başında... Bu takım, bu sezon zirvede olamazsa bu durumun tek nedeni var; Vahid Halilhodzic ile boşu boşuna geçirilen zaman...

?

KONU: Ünal Aysal...

YORUM: Galatasaray’ın temeline dinamit koyan adam...

?

KONU: Slaven Bilic...

YORUM: Adam...

26 Kasım 2014, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Unutma Galatasaraylı‘’

Ne olacak bu Galatasaray’ın hali deyip duruyorduk; puan cetveli bize kapak yaptı!
*
Baksanıza; Lider Fenerbahçe’nin hemen arkasında, ikinci sırada Galatasaray? Üstelik Fenerbahçe kadar kazanmış, Fenerbahçe kadar kaybetmiş ve Fenerbahçe kadar berabere kalmış. Sadece attığı 1 eksik, yediği 2 fazla; puanı aynı ve averajla geride Sarı-Kırmızılılar... Ligin en iyi futbolunu oynuyor denilen Beşiktaş, 2 puan gerisinde... Önünde (daha doğrusu yanında) 1, arkasında 16 takım var ve halâ yerlebir ediliyor Galatasaray...
*
Kanmayın... Puan cetveli kandırır bazen adamı... Evet; Galatasaray yine şampiyon olabilir ve 4. yıldızı takabilir... Fakat sizler, yani Galatasaray’ın gerçek sahipleri; Ünal Aysal ve ekibinin maddi-manevi
nasıl bir enkaz bıraktığını görmezden gelmeyin.
*
Alex Telles, Bruma, Ontivero, Amrabat, Tarık Çamdal, Olcan Adın ve unuttuğum ne kadar sol kanat oyuncusu alınmışsa... İsimlerini ve maliyetlerini alt alta yazın, toplayın... Ne kadar para harcamış Ünal
Aysal ve ekibi, görün... Sonra sahaya bakın, kim oynuyor... Hakan Balta!
*
Veysel Sarı, Salih Dursun, Tarık Çamdal ve unuttuğum ne kadar sağ kanat oyuncusu alınmışsa... (Bu arada Gökhan Gönül’den sonra bu mevkiinin en iyi adamı Eboue de halâ Galatasaray’da... Yan gelip yatıyor, tıkır tıkır ödenen parasını sayıyor) İsimlerini ve maliyetlerini alt alta yazın, toplayın... Ne kadar para harcamış Ünal Aysal ve ekibi, görün... Sonra sahaya bakın, kim oynuyor... Sabri Sarıoğlu!
*
Pandev’i, Burdisso’yu, Umut Gündoğan’ı, Sinan Gümüş’ü, Yasin Öztekin’i ve unuttuğum kimler kimler varsa... (O kadar çok ki) İsimlerini ve maliyetlerini alt alta yazın, toplayın... Ne kadar para harcamış Ünal Aysal ve ekibi, görün... Sonra sahaya bakın, kim oynuyor... Yine Muslera, yine Sabri, yine Semih, yine Chedjou, yine Hakan Balta, yine Hamit, yine Selçuk, yine Melo, yine Sneijder, yine Burak, yine Umut...
*
Kanmayın... 4. yıldız da gelse Galatasaray’ın parasını har vurup harman savuran, 2.5 yıllık şaşalı hayatın ardından ilk dalgalı havada gemisini en önde koşar adımlarla terk eden Ünal Aysal ve ekibini unutmayın...
*
Çünkü şu an elde edilecek her başarı, Ünal Aysal ve o çooook meşhur profesyonellerine rağmen elde edilmiş olacaktır. Hani bir marşı vardır Galatasaray tribünlerinin; Gerçekleri tarih yazar, tarihi de Galatasaray...
*
Tarih, gerçekleri yazacaktır...

11 Kasım 2014, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Töre üzerine!‘’

BÖLÜM 1!

“Amcalara pipini göster bakim...”

‘Agu’dan terfi eden bir erkek çocuğu, utanmazlığa işte bu sözlerle başlar...

“Teyzelere pipini göster bakim...”

İşte bu cümleyle de, utanmazlıktaki sınır tamamen ortadan kalkar!

*

Kız çocuklarını bebeklikten itibaren gizleme ihtiyacı duyar oysa ki bu sözleri sarfeden annebabalar...

Duş alır almaz havlulara sarıp sarmalarlar... Etek giydirmişlerse, dikkatli oturması için sürekli göz tacizi altında tutarlar...

Fakat banyodan çırılçıplak çıkma, salondaki misafirlere pipisini gösterme özgürlüğü vardır erkeğin...

*

Böyle büyür bizim çocuklar...

Erkekler olabildiğinde özgür ve hatta bu özgürlük terbiyesizlik boyutunda...

Kızlar olabildiğince kısıtlanmış ve hatta çoğu mahpus kıvamında...

BÖLÜM 2!

Bilic, Fenerbahçe derbisi sonrasında, Gökhan Töre ile ilgili, “Futbol oyunu içerisinde sahada küfür olabilir. Bunu dert etmem. Küfrü savunmuyorum ama erkeklerin sporu bu. Futbol oyunu içerisinde sahada küfür olabilir” deyince aklıma geldi. Bilic’i yerden yere vuranlar var! Ben de küfrü savunmuyorum, fakat Bilic ile aynı şeyleri düşünüyorum. Mesela bugün açın, herhangi bir İngiltere Premier Ligi maçını izleyin. Abartmadan söylüyorum; en az 20 kez ‘fuck off’ çeken futbolcu göreceksiniz. Peki kaçı oyundan atılır sizce? Hiç!!!

*

Bilic’e kızanlar dikkatli okusun aşağıdakileri

BÖLÜM 3!

- Senin a.... koyacağım. Soytarı, köpek şerefsiz! O..... çocuğu! P.. kurusu. Satılık köpek! Şerefsiz! Senin ananı s...m!

- Siz bu yaptığınızı gazetecilik mi sanıyorsunuz? Ben de sizin bacak aranızı çekip gazeteye bastırsam!

- Senin kı..nı si..m!

- Arkadaşlar, sayın milletvekilleri... 6 saattir buradayız. Bi küfür etmeyin, azıcık insan olun da şu görüşmeyi yapıp si...... gidelim şu a.... kodumun yerinden ya. Daha oylamaya geçemedik m... s... Zorla küfrettireceksiniz beni de!

*

- Arkadaş ormanda o kadar bütçeyi napıcak bu adamlar? Para mı sı.ıyoz burada?

- Gö...... sokacaz ulan, var mı bi itirazın?

- Oğlum aramızda bayanlar var lan, onlardan utanın biraz. Küfür etmeyin a.... koyim.. Bi adam olun yav.. klar!

*

- Bakın arkadaşlar, sabahtan beri debeleniyoruz iki tane si...... maddesi yüzünden. Azıcık efendi olun, azıcık haddinizi bilin, yoksa günah benden gider amk!

- Şurada iş yetişsin, iki tane önerge çıksın, vatana millete faydamız dokunsun diye kı..mızı yırtıyoruz, siz orada gö..nüzü germiş, birbirinize küfrediyosunuz. Sizin de, yapacağınız işin de, onaylayacağınız önergenin de taa a.... koy.... lan.

Dangalaklar...

*

-Ne alâkası var a... koya...! Kafayı mı yediniz?

- Bu sabah ...’li vekillerin bizim sıralarımızın önüne kadar gelip toplu halde ‘Ekinler dize kadar, Kamuran gel bize kadar...’ şeklinde bağırması ağrımıza gitti. Belli ki çalışıp gelmişler. E bizim de elimiz armut toplamıyor...

*

Bölüm 2 ve Bölüm 3’teki başarılı küfürlere imza atan arkadaşların hepsi de Bölüm 1’deki gibi ‘pipisini göstererek’ büyütülen erkek çocuklar...

Yaş ilerleyince, ‘pipi’ kavramı da değişiyor elbette!

*

Türkçesi “Abi, super yav...” kıvamında olan gurbetçi Gökhan Töre’ye 3 maç ceza verdi

PFDK,Tahkim 2’ye indirdi. Ortalama 50 kelime ile konuştuğu (okuduğunuz üzere 50 kelimenin yarısı da küfür) tespit edilen Bölüm 3’teki milletvekili arkadaşlara hangi ceza verilmiştir sizce?

Bilic haksız mı halâ!

06 Kasım 2014, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Jürgen biliyor‘’

Kulüplerimizi kimler yönetiyor?

Duygun Yarsuvat; Galatasaray Başkanı, hukukçu...
Aziz Yıldırım; Fenerbahçe Başkanı, inşaat mühendisi, iş adamı...
Fikret Orman; Beşiktaş Başkanı, inşaat mühendisi, iş adamı...
İbrahim Hacıosmanoğlu; Trabzonspor Başkanı, iş adamı...
Recep Bölükbaşı; Bursaspor Başkanı, iş adamı...
İlhan Cavcav; Gençlerbirliği Başkanı, iş adamı...
İbrahim Kızıl; Gaziantepspor Başkanı, iş adamı...
Zafer Yıldırım; Kasımpaşa Başkanı, iş adamı...
Hüseyin Eryüksel; Akhisar Başkanı, müteahhit.
Mecnun Odyakmaz; Sivasspor Başkanı, iş adamı...
Mesut Hoşcan; Eskişehirspor Başkanı, iş adamı...
Metin Kalkavan; Çaykur Rizespor Başkanı, iş adamı...
Mustafa Yolbulan; Karabükspor Başkanı, Kardemir Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi.
Ahmet Şan; Torku Konyaspor Başkanı, Kombassan Yönetimi Başkan Yardımcısı.
Ziya Eren; Kayseri Erciyesspor Başkanı, iş adamı...
Ali Kahramanlı; Mersin İdmanyurdu Başkanı, iş adamı.
Tuna Aktürk; Balıkesirspor Başkanı, iş adamı.
Göksel Gümüşdağ; Başakşehir Başkanı, iş adamı...

Almanya’da kulüpleri kimler yönetiyor?

Bayern Münih... Başkan Karl Hopfner, Profesyonel Yönetici... Sportif Direktör; Karl-Heinz Rummenigge, eski milli futbolcu...
Borussia Mönchengladbach... Başkan Rolf Königs, Profesyonel Yönetici... Sportif Direktör; Max Eberl, eski futbolcu...
Wolfsburg... Başkan Francisco Javier Garcia Sanz, Profesyonel Yönetici... Sportif Direktör; Klaus Allofs, eski milli futbolcu...
Hoffenheim; Başkan Peter Hofmann, Eski Futbol Direktörü... Sportif Direktör; Alexander Rosen, eski futbolcu...
Bayer Leverkusen... Başkan; Michael Schade, Profesyonel Yönetici... Sportif Direktör; Rudi Völler, eski milli futbolcu...
Mainz 05... Başkan Harald Strutz, Kurucu Başkan... Sportif Direktör; Christian Heidel, eski Mainz futbolcu...
Hannover 96... Başkan Martin Kind, Kind Grup CEO’su... Sportif Direktör Dirk Dufner, eski futbolcu...
Paderborn... Başkan Wilfried Finke, Finke GmbH CEO’su... Sportif Direktör; Michael Born, Spor Müdürü...
Augsburg... Başkan Walther Seinsch, iş adamı... Sportif Direktör; Stefan Reuter, eski Augsburg futbolcusu...
FC Köln... Başkan Werner Spinner, iş adamı... Sportif Direktör; Jörg Jakobs, asistan koç...
Eintracht Frankfurt... Başkan Peter Fischer, Profesyonel Yönetici... Sportif Direktör; Bruno Hübner, eski futbolcu...
Schalke 04... Başkan Horst Heldt, eski futbolcu... Sportif Direktör Jan-Pieter Martens, eski futbolcu...
Hertha Berlin... Başkan Werner Gegenbauer, Profesyonel Yönetici... Sportif Direktör Michael Preetz, eski futbolcu...
Stuttgart... Başkan Bernd Wahler, Profesyonel Yönetici... Sportif Direktör; Ulrich Ruf, eski Federasyon Başkanı...
Borussia Dortmund... Başkan Reinhard Rauball, avukat-politikacı... Sportif Direktör; Hans-Joachim Watzke, Watex GmbH CEO’su
Hamburg... Başkan Carl-Edgar Jarchow, politikacı... Sportif Direktör; Dietmar Beiersdorfer, eski futbolcu...
Freiburg... Başkan Heinrich Breit, doktor... Sportif Direktör; Oliver Leki, Spor Müdürü...
Werder Bremen... Başkan Klaus-Dieter Fischer, Bremen GmbH CEO’su... Sportif Direktör; Thomas Eichin, eski futbolcu...

Sorusu olan var mı?

29 Ekim 2014, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bruno Alves ne olmalı!‘’

Oyuncular kıyasıya mücadele ediyor, babası her şeyi tek tek anlatıyordu. Çünkü doğuştan görme engelliydi Selim Özkan...

Buna karşın Beşiktaş-Türk Telekom maçı için salona koşmuş, büyük coşkuyaortak olmuştu.

Üç dakika elektrikler kesildiğinde, ilgili kurumları, bütün sülalesiyle birlikte anan bizler için karanlık korkunçtur, değil mi?

Selim’in hayatı, bizim bakış açımıza göre korkunç işte; yani kapkaranlık...

Fakat bir de ‘gönül gözü’ var işte...

Bakarken görmeyen, duyarken işitmeyen, konuşurken söylemeyenler anlamaz bunu!

Selim gibi aydınlık insanların özelliğidir.

Selim gibi etrafına ışık saçan gençlerin...

Selim’e değil sorum, o büyük adama, ‘Baba’sına...

Selim bir Galatasaraylı olsaydı; Galatasaray-Fenerbahçe maçına gitseler, Bruno Alves’in hareketini nasıl anlatırdı oğluna...

Selim bir Fenerbahçeli olsaydı; Galatasaray-Fenerbahçe maçına gitseler, Bruno Alves’in hareketini nasıl anlatırdı oğluna...

O Baba’nın vereceği cevaplar, Fenerbahçe Yönetimi’ne yol gösterecek ışık olmalıdır.

2016 Mümkün mü?

Trabzonspor, Mersin İdmanyurdu’nu 3-1’le geçti...

Goller; Belkalem, Medjani, Cardozo ve Oktay’dan...

Beşiktaş, Sivasspor’u 3-2 yendi...

Goller; Demba Ba (2), Olcay, Da Costa ve Hakan’dan...

Çaykur Rizespor ile Balıkesirspor 2-2 berabere kaldı.

Goller; Giray, Holosko, Andre Santos ve Jabbie’den...

Galatasaray, Fenerbahçe’yi 2-1’lik skorla devirdi.

Goller; Sneijder (2) ve Alper’den...

Gaziantepspor, Kardemir Karabükspor’u tek golle yıktı

Gol; Chico’dan...

Bursaspor, Eskişehirspor dostluğunda 4 gol vardı.

Goller; Bakambu (2), Hürriyet ve Mori’den...

Akhisar Belediye, Kasımpaşa’ya 2 attı.

Goller; Gekas ve Uğur’dan...

Torku Konyaspor-Başakşehir ve Gençlerbirliği-Kayseri Erciyesspor maçları golsüz tamamlandı...

Toplam 23 gol atılmış 6. haftada...

16’sı yabancılardan...

Yüzde 66’sı...

Daha basit bir ifadeyle her 3 golden 2’si yabancılardan...

İzlanda’ya 3-0 mağlup olduk...

Çek Cumhuriyeti’ne 2-1 yenildik...

Letonya ile 1-1 berabere kaldık...

3 maçta 2 gol atmış, 6 yemişiz...

Daha basit bir anlatımla attığımız her 1 gol, yediğimiz 2 gol olarak geri dönmüş kalemize...

Bu şartlarda maç kazanabilmemiz mümkün mü? 2016 mümkün mü?

Zafer Büyükavcı

22 Ekim 2014, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray başarılı‘’

Ligin 5. haftasında ilk 5’e şöyle bir göz atalım.
******
Lider Beşiktaş... Deplasmanda puan kaybı yok... Mersin’de, Bursa’da ve Balıkesir’de hep aynı skorla kazanmış: 1-0... İçeride galibiyeti yok... Rize’yle de Eskişehir’le de hep aynı skorla berabere kalmış: 1-1... Bütün maçlarını deplasmanda oynasa şampiyonluk garanti! Bu fikstürde ise mutlu son için 2 yol var; Ya Fikret Orman ve ekibi İnönü’yü insanüstü bir çalışma ile beklenenden önce tamamlayacak ya da kalan iç saha maçları için başka bir stat ayarlanacak. Çünkü Biliç ve ekibinin en büyük rakibi; Olimpiyat...
******
İkinci Mersin İdmanyurdu... Yalan söylemeyeceğim, sezon başında “Balıkesir ve Mersin düşer, üçüncü takım ise ilk yarının sonunda belli olur” demiştim. Şu ana kadar oluşan görüntü, beni mat etti. Rıza Çalımbay’a ve öğrencilerine bir özür ve tebrik borcum var. Fakat şimdilik... Elbette haklı çıkmak gibi bir derdim yok, fakat yine de uyarmak gerek; İyi başlamak değil, iyi bitirmek önemli...
******
Üçüncü Galatasaray... Hem de Başkan Ünal Aysal’a, yönetim kuruluna, teknik direktör Prandelli’ye ve taraftarına rağmen... Kim hangi hikayeyi anlatırsa anlatsın, benim gözümde olan şudur: Ünal Aysal 3 yıldır har vurup harman savurmuştur, 3 Temmuz sonrası Türkiye’nin maddimanevi her açıdan en çok kazanan kulübünü bir çıkmaz sokağa sokmuştur. Gelir tavan yaparken borçlar ödenemez rakamlara ulaşmış; tarihin en büyük oyuyla seçilmesine rağmen camia içinde insanlar birbiriyle konuşamazanlaşamaz hale gelmiştir. Ne kadar zengin olduğu hiç de önemli değil, fakat Galatasaray Başkanı olduğu için Türkiye kendisini tanımış, üç yıl önce sokaktaki 10 insandan birinin belki ismiyle hitap edebileceği bir şöhretten, şimdi ülkenin cumhurbaşkanı kadar konuşulan insanı hale gelmiştir.. Ve şu an yaptığı şeyin en nazik ifadesi ‘bırakıp kaçmak’tır. Prandelli... Milli takımlar, bir teknik direktör için elbette en büyük kariyerdir. Fakat Dünya’nın en büyük teknik direktörlerine bakarsanız, hiç birinin milli takım çalıştırmadığını da görürsünüz. Bu açıdan bakıp şu kısa macerasına göz gezdirdiğimde; Galatasaray için Prandelli değil, Prandelli için Galatasaray’ın bir şans olduğunu söyleyebilirim. Zaten kariyerindeki en büyük kulüp de

Galatasaray değil mi!

Ve gelelim taraftara...

Galatasaray; UEFA Kupası’nı da Süper Kupa’yı da alırken, sahadakiler kadar payı vardı Sarı-Kırmızılı tribünlerin... Bugün, daha iyi maddi şartlar sunan Fenerbahçe yerine Galatasaray’ı tercih eden kaptanını ıslıklayıp, sadece para için formasını giyen bir şovmeni alkışlıyorlar. Ayıp ediyorlar...
******
Dördüncü Fenerbahçe...Sezon sonunda şampiyon da olabilir, ilk beş basamakta olmayabilir de... Her an her şeyi yapabilecek bir takımları var. Sonunu bilemem, ama şu uyarıyı yapabilirim; Kalbi olanlar, Fenerbahçe’nin maçlarını izlemesin!
******
Beşinci Akhisar... Kısa ve net: Böyle bir kulüp ve böyle bir futbol takımı önünde saygıyla eğilirim.

07 Ekim 2014, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kavganın başkenti Fenerbahçe‘’

Çekirdek bir aile düşünün; Anne, baba ve çocuklar... Anne her gün ‘dır dır’ ederse, o evde huzur olmaz. Baba her gün gerginse, kavga ederse, o evde huzur kalmaz... Evin ağabeyi, ‘büyümek’ kavramını, ‘kardeşlerini hırpalamak’ olarak algılarsa, huzursuzluk çıkar... Evin kardeşi, büyüklerini dinlemez, kötü arkadaşlar ve dolayısıyla kötü huylar edinirse, huzur kaçar... Akrabalar işi düzeltmek yerine, herkesi birbirine düşürürse, millet birbirini parçalar...

Anne-baba sürekli çatışma halindeyse, o evde yaşayan çocuklar da etkilenir bu durumdan... Daha gergin, daha uzlaşmaz, daha öfkeli ve şiddete daha eğilimli bir ruh haline bürünür o çocuklar... Bu durumda o çocuklardan daha başarılı, daha ılımlı, daha uzlaşmacı olması beklenemez...

Kulüpleri de bir aile gibi düşünmek gerekir aslında...
Başkan ve yöneticiler, ebeveynler...
Teknik direktör büyük ağabey...
Futbolcular kardeşleri...
Taraftar ise hısım-akraba...

Başkan ve yöneticiler, yani ebeveynler kavga halindeyse... (Bakınız; Başkanvekili Abdullah Kiğılı istifa etti. CEO Hasan Hakkı Yılmaz istifa etti. Başkan Aziz Yıldırım sürekli gergin... Asbaşkan Mahmut Uslu hep sinirli...)

Teknik direktör, yani büyük ağabey evi terk etmişse, ya da evden kovulmuşsa! (Bakınız; Ersun Yanal ile sezon başlarken yollar ayrıldı, takım İsmail Kartal’a emanet edildi.)

Futbolcular arasında hır gür, kavga kıyamet almış başını gitmişse... (Bakınız; Henüz 4 hafta geride kaldı. Emre ile Emenike kavgası halâ ‘soğuk savaş’ halinde sürüyor. Moussa Sow-Diego kapışması halen akıllarda... Bruno Alves alınıyor oyundan, basıp gidiyor soyunma odasına, kulübeye eyvallah bile etmeden...)

Taraftar stada gelmiyor, gelemiyor, ya da geldiği halde sadece olay çıkarmaya çalışıyorsa... (Bakınız; Süper Kupa Finali’nde yabancı maddeler ve çıkan olaylar nedeniyle ceza aldı Fenerbahçe... Kadıköy’de oynadığı iki lig maçında (Karabük ve Gaziantepspor) stadın yarısından çoğu boştu.)

Aile içi şiddetin kol gezdiği... Şiddetli geçimsizliğin tavan yaptığı... Büyüklerin birbiriyle kavga ettiği, çocuklar gibi küstüğü...
Küçüklerin örnek aldığı büyüklerine özendiği ve doya doya kapıştığı...
Hısım-akrabanın araya girip işi tatlıya bağlamak yerine yangına körükle gittiği...

Siz böyle bir aileden ne bekliyorsunuz?
Başarı mı!

Yunus Emre’den Fenerbahçe’ye


Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül,
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül...
Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek, yolu incitme gönül...
Mevla verince azma, geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül...
Dokunur gayretine, karışma hikmetine,
Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül...
Sevmekten geri kalma, yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma, gülü incitme gönül...
Konuşmak bize mahsus, olsa da bir güzel söz,
Ya hayır de, ya da sus, dili incitme gönül.

01 Ekim 2014, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI